şu üçgenin koşeside menin olsun

almira

Yeni Üye
Üye
şu üçgenin koşeside menin olsun
😀ancing_furious:😀ancing_furious:😀ancing_furious:köşeme gelinn oynalım..
 
Son düzenleme:
Ce: şu üçgenin koşeside menim olsun

Bir agacin kökleri ne kadar kuvvetliyse ve ne kadar topraga sarildiysa eger, agac da o kadar güclü ve sebatli olur! Firtinalar kopsa bile agac sarsilmaz! Sonbaharlarda yapraklar yere düsse bile, ilk baharin baslamasi ile agac yesillenir yine! Yapraklarin yere düsmesi bir eksilme olarak görülür bazen, ama aslinda bir yenileme, bir degisim, olarak görülmeli! Hayatta da öyle degilmidir, neler yasanir, neler görülür, nelerle karsilasilir, kimler gelir, gelenlerden kimler kalir?! Bazen en cok deger verdigin kisiler gider! Karlar kislar sadece bir iki agaci etkilemez onun disinda herseyi etkiler! Durmadan bir degisim icinde yasanir! Insan bazi seyleri elde etmek icin, bazi seylerden vazgecmek zorunda kalir!
Ne sevgiler büyütür insan icinde! Kimi zaman sevgisine karsilik bulur, kimi zaman yalnizlikla bogusur! Hayat kim icin kolayki? Herkese!!! farkli sekillerde sunuyor zorluklarini!...

__________________
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

Gurur, Korku ve Kararsizlik!...
Zaman zaman, en cok istedigim seylere engel oldu!
Ben elimi kolumu sana dogru uzatirken, kollarim hep boslugu sardi! Bir adim sana attayim derken, sana ulasmak icin, kosmam gerektigini anladim! Kostum, yoruldum, ama yetisemedim! Ben daha yorgunlugumu üstümden atmadan, sen bana elini uzattin! Bu sefer ise ben, seninde kollarinin boslugu sarmasini istedim! Kactim, saklandim! Bir rüya olmasindan korktum! Gercek oldugunu anladigimda, kendime kizdim, sinirlendim! Bir rüya olsaydida ve uyanmak aci olsa bile, o rüya cok sürmeze bile görmeye degmezmiydi?!?!
Bizim bir noktada bulusamamiz senin nasil hissettigini bilemememden doguyordu! Aslinda sende neler hissettiklerini bilmiyordun... Kimi zaman hic kimsenin yakin olmadigi kadar yakin oluyordun bana, kimi zamanda aramizda ucurumlar olusuyordu!
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

Sevgi&Ask!
Bu duyguyu sende tanidim, ve bu duyguyla beraber olgunlastim, büyüdüm! Simdi geriye baktigimda ve bir kac yil öncesini düsündügümde, hic bir seyin icimde eksilmedigini anliyorum. Sadece düsüncelerim degisti, beklemekten vazgectim! Gelsen belki yine dayanamaz kalbim, akar tüm duygularim sevginin seline, ve düsünmeden ve ayni sevgiyle dönerim, ama tutuklu degilim artik sana! Tutuklu olmam sevgimin ispati degildi, sadece degisikliklerden korktugumun ve herseyin oldugu gibi kalmasini istedigimin ispatiydi! Nasil bir sevgidir bu diyebilirsin belki! Ama benim icimden gecenleri ve hayattan beklentilerimi anlatsam bile anlayamazsin ki sen!
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

İNSAN HATA YAPAR


Adam yeni aldığı arabasına bakmak için evinden dışarı çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle, arabanın kaportasını mahvettiğini görmüş.

Hemen oğlunun yanına koşmuş ve kaportaya vurduğu çekiçi alarak çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış.

Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş.

Doktor çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da, elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış.

Çocuk ameliyattan çıkıp, gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle,

"Babacığım, arabana zarar verdiğim için çok üzgünüm,"

demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş:

"Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?"

Babası eve dönmüş ve intihar etmiş
user_offline.gif
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

kimbilir
ne öyküler yazıldı sana dair,
yüreğin laflaması gibi
kalemden dökülen..
kırmızıya bulandı bazen
kalem ucu,
alev alev akan nehir oldun..
kimi zaman içli bir şarkı..
yetmedi...söyleminle
iç acıtan şiir oldun...
içine işlendin gönüllerin...
yarı dua, yarı beddua oldun dillerde...

baharda ayrı yeşerdin,
doğayla bir olup
yüreğin içinde açtın..
bol çicekli bir tasvirin oldu
gizli gizli büyürken,
tohumların yayıldı her yere..
ertesi bahar yeniden açsın diye
üşenmeden yaralı yüreklerde...

yazları gürültücü bir
akşam gibiydin yalnızlık,
inadına sana isyan eden,
sahte kalabalıkların
ay`la buluştuğu
o koyu mavi geceler içinde...
beklerdin elinde
kırmızı bir şarap kadehiyle
sadık sevgililer gibi...
yüzünde anlayışlı bir ifadeyle...
dudaklarında tanımsız bir tebessümle...
kollarına düşeceğini bile bile...

büyüdükçe insanlar
algılanışın değişti
kimi zaman bir kurtuluş oldun
yara almış, sızlayan yüreklere,
kimi zaman bir kaçış
dinlenme vaadiyle kandırdığın
yorgun düşmüş yüreklere...

üstlerine kokun sindi
sana bulaşmışların..
yüzlerine bakınca anlaşıldı
sana düştüğü
yalnızca insanın...
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

ANLAR
[FONT=Courier New, Courier, mono][FONT=Geneva, Arial, Helvetica, san-serif][FONT=Courier New, Courier, mono]Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim,
seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır,
daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya,
Daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu
hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve
verimli kılan insanlardan olurdum.
Farkında mısınız bilmem, yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar, siz de "an"ı yaşayın.
Hiçbir yere, yanına; termometre, su, şemsiye ve
paraşüt almadan gitmeyen insanlardanım ben.
Yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda, papuçlarımı atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayakla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer...
Ama işte, 85'imdeyim ve biliyorum...
Ölüyorum...[/FONT]
[/FONT]
[/FONT][FONT=Courier New, Courier, mono][/FONT]
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

[FONT=Geneva, Arial, Helvetica, san-serif][FONT=Times New Roman, Times, serif]ONÜÇÜNCÜ MEKTUP[/FONT][/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Er geç beni affedeceksin. Bir şey beklemeden,
bir şey istemeden affedeceksin. Sevgin seni
oraya götürecek.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Düşe kalka ilerleyeceğin yollarda, taşlar
kanatacak ayaklarını. Issız, karanlık
ormanlardan gececeksin yapayalnız.
Sonra bir bataklık başlayacak gözün
alabildiğine. Omuzlarına kadar yapışkan
çamurlara saplanacaksın. Durmadan yağmur
yağacak üstüne, iliklerine kadar ıslanacaksın,
üşüyeceksin. Ahtapot elleri gibi uzun, pis sarmaşıklar
dolanacak ayak bileklerine. Dört yanında kara
bataklık kuşları dönecek çığlık çığlığa.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Geçmiş zamanı düşüneceksin. O bir daha
yaşanılmaz günleri, geceleri düşüneceksin.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Bataklığın son bulduğu yerde zift gibi koyu bir
gece başlayacak geçmiş gecelere benzemeyen.
Yürüyeceksin, ağır ağır ilerleyeceksin zamanın ve
gecenin ortasında. Keskin bir rüzgâr çıkacak,
merhametsiz kırbaçlar gibi parçalayacak yüzünü.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Sonra bir dağ yamacına varacaksın, bitkin ve
perişan... Uzaklarda cılız bir ışık göreceksin.
Sen yaklaştıkça büyüyecek, sıcak kollarıyla
saracak seni. Fakat, sen o ışığın olduğu yere
hiç bir zaman varamayacaksın ve bu gerçeği
anladığın anda yıkılacaksın, korku ve
ümitsizlik saracak yüreğini, ağlayacaksın.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]İşte o zaman beni düşüneceksin, çektiklerimi,
senin için katlandığım şeyleri düşüneceksin.
Bulutlar dağılacak. Seni nasıl sevdiğimi,
nasıl yüceleştirdiğimi, nasıl o erişilmez ışık
haline getirdiğimi birer birer anlayacaksın.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Onun için beni affet demeyeceğim sana.
Ergeç anlayacak ve affedeceksin.
Bunu biliyorum.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Karşılaşmamız kaderdi belki. Ama çektiğimiz
çiledir, bizi birbirimize yaklaştıran, o korkunç
ümitsizlikler, büyük çaresizliklerdir.[/FONT]

[FONT=Times New Roman, Times, serif]Acılarımızı yitirmeyelim.[/FONT]
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

ONDÖRDÜNCÜ MEKTUP

İlk defa göz göze geldiğimiz anı hatırlıyor musun?
Kaçamak bir buluşmasıydı bu gözlerimizin.
Seni istiyordum, biliyordun... Bakışların duygulu,
anlayışlıydı, özlemliydi zaman zaman.
Bakışların bir şarkı söylüyordu hiç bilmediğim.
Seni dinliyordum, bakışlarını dinliyordum.

Dağbaşında apansız karşıma çıkan bir pınardı
sanki gözlerin. Eğilip su içmek istiyordum
kirpiklerinin arasından. İçimde yaktığın ateşi
söndürmek istiyordum. Ama o ateş gitgide
büyüdü işte! Şimdi biraz da sen yan artık,
benim yanacak yerim kalmadı.

İnanamıyorum, sen var mısın? İnanamıyorum
bir türlü. Tuttuğum ellerin mi? Öptüğüm
dudakların mı? Kim bilir? Belki de yoksun,
berbir rüyâ görüyorum, biraz sonra
uyanacağım. Herşey ansızın silinecek.
Ne saçların kalacak ortalıkta, ne gözlerin.
Yine kahrecici yalnızlığıma döneceğim.
Biraz daha yıkılmış, biraz daha sensiz.

O gün ilk defa seni gördüm. Düşün, sen
dünyaya geleliberi kaç yıl geçmiş aradan.
Düşün, ne kadar çok özlemiştim seni.
Öyleyse hiç gitme, ne olur? Vereceğin her
kedere razıyım. Acıların en büyüğünü sen
tattır bana, zehirlerin en şiddetlisini senin
elinden içeyim. Ama gitme ne olur?

Dudaklarım kurumuştu, içim yanıyordu.
Suya hasret, kurumuş bir ot gibiyimdim.
Yağmur olup yağdın üstüme, yaşardim,
filizlendim. Sonra güneş oldun, hayat
verdin bana, koku verdin, renk verdin.
Şimdi bırakıp gidersen bir daha ve son defa
yine kuruyacağım, dağılıp toz olacağım
anlıyor musun? Çünkü senden sonra kimse
gelmeyecek, biliyorum. Kimseler çalmayacak
kapımı. Gidersen beni bana mahkûm edeceksin,
keşke ölsem diyeceğim o zaman, keşke ölsem!

Şimdi sendeyim, seninleyim, seni yaşıyorum.
Beni bana bırakma!

Senden bir parçayım artık, belki de baştanbaşa
sen oldum farkında değilsin. Beni bana bırakma!

Sen olduğun için mutluyum. Sen olduğum için de.
İstersen ben olma. Hiç benim olma.
Ama bırakma beni ne olur?
Beni, bana bırakma
 
Geri
Üst