jujunun köşesi burasıda buyrun melekler

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan juju
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
moorland_juju.jpg



bad_juju_tshirt-p235425272489847780t5tr_400.jpg
 
AsKiNiN EsiRiYiM...



GeL Yanima SariL Boynuma...

Uzat Elini Bir Daha Birakma...

GeL SevgiLim SokuL Koynuma Hisset Tenimi Bir Daha Birakma...

Cünkü Sen Benimsin...

Cünkü Sen Herseyimsin...

Sen Benim Askimsin Canimsin Bebegimsin...

Allahim Caresizim Allahim Sensizim...Titriyor Bu Bedenim Askinin Esiriyim...



* * *



Bu Ask Ugruna Senin Ugruna Dünyadan Vazgecerim...

Yeter Ki Dön Bana...

Cünkü Sen Benimsin Cünkü Sen Herseyimsin....

Sen Benim Askimsin Canimsin Bebegimsin...

Allahim Caresizim Allahim Sensizim...

Titriyor Bu Bedenim Askinin Esiriyim...



images
 
Gitmek

Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklar...a...

Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.

"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?

"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.

Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.

Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.

Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.

Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.

Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel.
 
O binmekten bıkmadığım salıncağımı,
Yalnızca evcilik oyunlarından kalan aşklarımı geri verin bana.
Belkide o zaman üzüldüğüm en büyük şey oyuncak atımın elimden alınmasıydı.
Ne çok kızardım beni uyutmaya çalışan annemlere.
Hiç bitmesin isterdim oyunlarımız, hiç son bulmasın...
...Umduğum gibi olmadı işte,
Bitti çocukluğum.
Hep büyümek isterdim, hep kocaman olmak...
Hiç değerini bilmemişim çocukluğumun.
Şimdi nasılda acıyor kalbim.

Oysa ben böyle düşlememiştim,
Ben büyüdülçe benimle büyüyecekti hayallerim.~

 
Duyduğum, dokunduğum, gördüğüm, tattığım, kokladığım için var bu dünya.
Farkında olduğum için. Kendim yazdım, kendim oynadım en başından beri.
O yüzden ki bir dünya yarattım, roller verdim sahnedekilere.
Sevdim; sevgilim, paylaştım; dostum dedim.
...En derinimde hissettim; annem, kızdım da kıyamadım; babam dedim.
Geçer dediklerimi geçirdim. Biter dediklerimi bitirdim. Nefret ettiklerimi sildim, geçtim.
Gün oldu; silkindim, yeter dedim.
Geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana.
Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün yoksunuz.
Bu nasıl bir cüret ki; bir başka hayata müdahil olma,
Umarsızca sorgulama, pervasızca yargılama hakkını bulur insan kendinde.
Haddinizi aşmayın ey faniler.
Ben yok olmayı kabullenirken,
Kar taneleri mütemadiyen ayak izlerimi kapatmaktayken,
Güneş bile her gün batarken, sizdeki ne arsızlıktır;
Silinmeyi dahi kabul edemiyorsunuz bir başka faninin zihninden.
Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez sananlarla doluyken,
Yerin üstündeki bu şatafat da neyin nesi oluyor acep?
Uğraştırmayın da dağılın hadi.
Dağılın ve gidin, ama bilin. Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verilecek cevabım da vardır lakin lafa bakarım laf mı adama bakarım adam mı diye…

[ Mevlana ]
 
Hiç bir kelebek tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
...Aşk, iki kişiliktir.

[ Ataol Behramoğlu ]
 
Ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
Ama evet, yeri gelir susarım.
Canımı çok yakan şeyler olur ama yinede susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında. Salaklığımdan mı? Hayır.
...Ben kimseye Git’de demem. Diyemem.
O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır.
O’na, o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki: Her gün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki;
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!
 
KimseyiÜzmemek İçin Çabaladım Hep .. Gerektiği Yerde Kendimden Ödün Verdim.. Kırıldım ! Dağıldım ! Ama Sustum.. Ben Sustukça Cevap Veremiyorum Sanıldı.. Sustum Çünkü Her Suskunluğuma Bir Anlam Yükledim.. "İyi Bir İnsansın!" Bu Lafı Çok Duydum!! Ama Nedense Hep Kaybettim..
 
Geri
Üst