Hiç bitmeyecek ah'ların ellerinde çaresizce çırpınıyorum.. Kurtaramadım yakamı buram buram 'ayrılık' kokan soğuk ellerinden! Şimdi ödünç baharlar dileniyorum yar(a)sızlığıma, geri ödeme(me)k üzere, beşinci mevsiml...er.. Ama avucuma koca koca gurbetler, bedenimden büyük hasretler, sesine değmiş 'ayrılık'lar bırakılıyor! Payıma düşen, neden hep ayrılık..? Taşıyamıyorum sevdiğim! Bi ucundan da sen tut bu ayrılığın! Anıları bi bavula doldurup, nereye gittiğini bilmediğim bi otobüse vermek istiyorum.. Ama sen'li düşlerimin üzerine başka düşler de yaz(a)mıyorum.. Düş(e)miyorum sevdiğim! Çıkmaz bi sokakta, önüme bir de aşılmaz engeller koyulmuş gibi.. Hayat, ne zaman başlattığını bilmediğim bi saklambaç oyununa beni de dahil etmiş sanki.. "Sağım solum önüm arkam ebe!" diye bağırıp arkasını döndüğünde, ortada kalan, saklanamayan bi benim o çıkmaz sokakta.. Oysa ben, oyunlar oynadığım yaşı çoktan geçtim.. Şimdi artık, yüreğim susmaların eşiğinden dönmekten yorgun.. Sevdam ise, soğuk bekleme salonlarında can verdi! Yüreğim, gözlerini kaçırsa da, yine de yakalandı korkak bakışlarına gözlerimin.. "Korkuyorum.." Sevdam; tüm ögeleri içinde saklı bu basit cümlenin içinde yitip gitti(k) .. Şimdi hangi gelişmiş müdehale geri getirir yitip gitmiş bir sevdayı? Hangi doktor sevme(me)ye çare? Ya da hangi ilaç unutma(ma)ya? Söylesene, hangi tetkikte sevdanın sınırları görünür? Hangi tedavide damarlarıma SEN verilir ünitelerce, şırıngalarca? Neden her acımın ortasında sen geliyosun aklıma? Canım yandığında, kafam bozulduğunda neden kendimi hep sana isyanlar savururken buluyorum? Ya da neden herhangi birşeye sevinmeye kalkıştığımda koca bi eksiklik hissediyorum? Ne tuhaf! Yarim, yarımlığım olacakmış meğer.. Şimdi bana yar olan yaralarımın sebebi, yar olacakmış.. Giderken ardına son kez baksaydın eğer, yaralarım ilk kabuğunu bağlamış olurdu belki.. Ahh son kez dönüp bi baksaydın... Oysa sen ayağıma koca bi 'sensizlik' bağlayıp, bi 'ayrılık' okyanusuna ittin beni! Gel de kurtar şimdi beni gücün yeterse! 'Keşke'lerinin gücü yeterse gel hadi! Nefesi kuvvetli adamlar bul getir beni düştüğüm yerden kurtarmak için! İstiharelere yat hayır mı şer mi diye! Öyle ya; düşlerinden acımasızca vurulmuş bi düş doyumsuzu, önce parçalayıp, sonra birleştirmeye çalıştığın! Ama her defasında yüzüne gözüne bulaştırdığın! Şimdi ucu bucağı 'ayrılık' olan bi sensizliğin içindeyim! Ucu bucağı görünmeyen bi siyahın içinde! Mavi düşlerimin üzerine siyah bulaştı sanma, düşlerim zift karası bi siyahın içine düş(tü)! Şimdi "maviydim ben!" diye haykırsa ne yazar? Kim duyar, kimi inandırabilir içinde tertemiz düşler barındırdığına! Söyle kim inanır? Baştan ayağa "siyah" olmuş 'ben'i kim kurtarır artık söyle!