bura da dıyarın ucgenı hadı bakalım

of yoruldum ya...vallahı de bıllahı de yoruldum :( ne zaman savasıp dıdınmeden gecen bıgunum olacak benım ya neden hersyı dusunmek acısını cekmek bana kalıyo yetr ya yetrrrrrr kalmadım artık ben bıttım tukendım ya kendımı bıldım bılelı bı savas bı care arayıs bı ozlem yeter alla alla ya ıstemıyorum dusunmek ıstemıyorum ya yarını dusunmek ıstemıyorum sıkıntıları dusunmek ıstemıyorum ne zman dıye dusunmeyı hıc ıstemıyorum offffffffff
 
[sıze=4][ı]bitmiş olanı yaşamaktı sende hissettiğim nefesinin aslında sonumu hazırlayan ölümün soğuk soluğu olacağını bile görememek kadar körelmiştim,
şimdi gayet net ve dik bir şekilde görüyorum aptallığımı,sensizliğimi,
ağlıyorum salak,saçmalığıma.
Artık şarkı dinlemiyor,
gezmiyor,yemiyor ve içmiyorum,
çünkü sensiz aldığım her nefeste ben ölüyorum :(([/ı]
[/sıze]
 
of yoruldum ya...vallahı de bıllahı de yoruldum :( ne zaman savasıp dıdınmeden gecen bıgunum olacak benım ya neden hersyı dusunmek acısını cekmek bana kalıyo yetr ya yetrrrrrr kalmadım artık ben bıttım tukendım ya kendımı bıldım bılelı bı savas bı care arayıs bı ozlem yeter alla alla ya ıstemıyorum dusunmek ıstemıyorum ya yarını dusunmek ıstemıyorum sıkıntıları dusunmek ıstemıyorum ne zman dıye dusunmeyı hıc ıstemıyorum offffffffff

canım ne sıkıntın varsa bu mübarek gecede dilerim rabbim sana bir çıkar yol göstersin ve her zaman yüzünü güldürsün inş
 
canın çok sıkıldığı zaman için çok daraldığı zaman kendini çaresiz hissettiğin an otur ve bekle sadece kızını düşün ve onun varlığınla mutlu ol ne kadar büyük bir hazineye sahip olduğunun farkına var işte o zaman anlayacaksın belkide dünyanın en şanslı insan olduğunuu...:tik::tik:
 
canın çok sıkıldığı zaman için çok daraldığı zaman kendini çaresiz hissettiğin an otur ve bekle sadece kızını düşün ve onun varlığınla mutlu ol ne kadar büyük bir hazineye sahip olduğunun farkına var işte o zaman anlayacaksın belkide dünyanın en şanslı insan olduğunuu...:tik::tik:




cnm benım en cokta ben onun yuzunden sanslıyım :D sagol tatlım muah :D
 
Suskun sanıyorlar beni değilim;Anlaşılmadığım ve anlamadığım bir dünyada kelimelere küsüm sadece.Yalnız sanıyorlar beni,değilim;Kimsenin kalabalığı olmadım ve kimseyide kalabalık edemem bundan sonra hayatımda..Güvensiz sanıyorlar beni,değilim;Sadece kendi içimde kendime góre bir dengem var..ve birdaha kırılırsam toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim..Buyüzden şimdilik sadece kendime güveniyorum..Anlamakta zorlandığım bir dünyada,anlaşılmayı zaten beklemiyorum..ben bóyle iyiyim...
 
8Temmuz

İşte Türkiye'deyim; bölge sorumlusu Tommy arkadaşla havaalanından
kalacağımız eve giderken hayli uyarıcı bilgiler aldım;

"Hemen başlama, biraz sağını solunu tanımalısın; Türkler acayip bir
millettir" filan diye bir şeyler söyledi, ama aldırış etmedim.

Bir dakika bile zayi edilmemeli; görev kutsal, görev ağır.

9 Temmuz

Tommy'nin yanıldığı açık; bugün ilk tebliğimi yaptım bile.

Adam parkta öylece oturuyordu.

Söylediğim her şeyi gülümseyip başıyla tasdik ederek saatlerce dinlerken
ruhumun göklere değdiğini hissetmiştim. Bizi seyreden simitçi, sonradan o
adamın sağır olduğunu söyleyince biraz moralim bozuldu

ama olur öyle şeyler.

11 Temmuz

Üçüncü gün; Tommy hâlâ "erken henüz" diye ısrar ediyor.

Mânâsız bir ısrar bu; kurtulması gereken o kadar çok ruh var ki burada.

Çorap almaya inmiştim semt pazarına. Nasıl oldu anlamadım ama eve dönerken
artık benim altılı çelik tencere takımım vardı.

Önemli değil, tencere gerekli bir araç nasıl olsa.

Tencereci arkadaşa müjdeyi tebliğ ettim.

"Ayıpsın abi, Hazreti İsâ' ya can fedâ." dedi, ben ağladım.

Söz verdi, pazar toplantılarına gelecek; hatta bana bir adres bile verdi.

O adrese gidersem bir sürü insanı misyona katabilirmişim.

21 Temmuz

Tommy hâlâ "gitme, bak karışmam" diyor; işte bu aşırı ihtiyatkârlık yüzünden
buralarda İsa'nın mesajı yeterince bilinmiyor zaten.

Gittim; şehrin kenarında kalabalık bir mahallede bir apartmanın altıncı
katına çıktım. İçeride bir hayli erkek vardı; beni içeri aldılar, mobilyasız
bir salona geçtik. Çay getirdiler; hatır sordular. Tam lâfa başlarken biri
parmağıyla "sus" işareti yaptı. İçeriden yaşlıca bir adam çıkıp salona
gelince herkes gibi ben de ayağa kalktım. Sonra adam konuşmaya, bir nevi
vaaz vermeye başladı.

Şöyle bir dinledim; eh fena şeyler değil. Toplantıdan sonra herkes birbirine
sarıldı, yeniden çay ikram edildi. Burayı sevdim, yarın da geleceğim.

2 Ağustos

Yine aynı şeyler oldu; bir ara fırsat bulup salondaki arkadaşları misyona
kazandırayım dedim. Tam "İsa" demiştim ki, ihtiyar vaiz "İsa dedin de aklıma
geldi." deyip çok tatlı bir bahis açtı.

Öyle güzel anlatıyor ki başladım ağlamaya. Zor teselli ettiler; sonra ortaya
sofra geldi. Yemek yedik. Kuşbaşılı pilav nefisti; hele cacık!

12 Ağustos

Tommy beni tesbihle oynarken yakaladı. "Nereden buldun" diye sıkıştırıyor.
"Dükkanın birinden aldım." dedim. Tesbih bana iyi geliyor, meditasyon
yerine geçiyor. Bir tane de Tommy'e mi alsam?

6 Eylül

Bugün hep birlikte camiye gittik. "Bakayım" dedim burada neler yapıyorlar,
nasıl ibadet ediyorlar. Mecit diye bir temiz yüzlü arkadaşım var cemaatten.
Bana abdest almayı öğretti caminin avlusunda.

Tuvaletleri pek temiz değil ama abdest çok güzel bir olay. Fırsatını
kolluyorum; bunların hepsini Protestan etmezsem bana da Mahmut demesinler!

16 Eylül

"Nereden çıktı bu Mahmut?!" diye çıldırdı Tommy. "Kod adım" dedim. Anlamadı.
Anlamaz tabii. Ben ne yaptığımı biliyorum. Şimdilik sesimi çıkarmıyor,
toplantılara muntazaman devam ediyorum; ezan okununca "Hadi camiye gidelim,
Mahmut." diyorlar, gidiyorum. "Neler okuyorsunuz fısır fısır?" diye sordum.
Öğrettiler. Fatiha çok güzel bir sûre. Tommy'e de öğretmeliyim.

1 Ekim

Tommy beni evden atmaya kalkıştı dün. "Seni kandırıyorlar, Müslüman
yapacaklar enayi." diye çıkıştı. İtiraz ettim, "Ben bunların içyüzünü
öğrenmeye çalışıyorum Pastör Tommy" dedim.

"Sırlarını öğrendiğim an, bunları sürü halinde önüme katıp Sarayburnu' ndan
denize sokup cümlesini birden çatır çatır vaftiz etmezsem bana da Mahmut
demesinler." dedim.

"Çık dışarı aptal." diye kovdu beni. Misyondan gelen aylığımı da kesti.
Vermezse vermesin, cemaatteki arkadaşlar aralarında para toplayıp verdiler.
Geceyi ucuz bir otelde geçirdim.

Bugün Mecit'in evine taşınıyorum.

Az kaldı, az.. Dayan, oğlum Mahmut!

6 Kasım

Mecit benim için istihareye yatmış; "Yeşil gördüm, Mahmut." dedi, "Nurlar
içindeydin, hidâyet nasip oldu sana, ne mutlu." dedi.

Tabii, aldırış etmiyorum, fakat hoşuma gitmedi de değil.

9 Kasım

Bugünlerde cemaate İngilizce dersleri vermeye başladım; sabah namazını
topluca edâ ettikten sonra kuşluk vaktine kadar ders veriyorum.

Kuşlukla öğle arasında tefsir dersleri yapıyoruz.

Beni artık iyice kendilerinden zannediyorlar.

21 Kasım

Yeni damat olduğum için dört günden beri günlük yazamadım.

Mecit'in teyzesinin kızı Sabiha ile nikahlandık dün. Nikâhımızı Saadettin
Hoca kıydı sağ olsun.

Sünnet dediğin ise sinek ısırığı gibi bir şey zaten, çabucak geçti.

Bu sabah yolda Tommy ile karşılaştık. "Kiliseye yazdım, seni defterden
sildiler." dedi. Güldüm, hâlâ o bayatlamış misyoner kafası işte. Benim din
değiştirdiğimi sanıyor, gerzek.

Halbuki ben...

28 Kasım

Ne kadar üzgünüm. Mecit, "Nasip değilmiş, seneye gidersin" diyor. Hac
kayıtları kapanmışmış. İstesem ecnebi pasaportumla Mısır üzerinden vize alır
giderim, ama ben olayı içeriden, herkesle bütün mü'minler le birlikte yaşamak
istiyorum oysaki.

19 Aralık

Sabiha ile teheccütten sonra Yaşar Hoca mevzusu geçti aramızda.

Yav, bu Yaşar Nuri Hoca iyi adam hoş adam, fakat ne bileyim çok modern bir
duruşu var gibi sanki;

hani, "İslâm'ı en iyi ben bilirim." şeklinde bir dayılanma.

Öğleden sonra yayıncımla sözlü anlaşma yaptık; ilk eserim iki ay sonra
çıkıyor:

"İslâm'ın selefî boyutlarına dinamik bakışlar".

Yayıncım, "Fiyatı iki lira yaparsak üç yüz bin satarız." diyor. "HAMD OLSUN"

A. Cem ARIKKÖK

alıntıdır

bence anliyan anlamistir bu hikayedeki anlami.... güzel bir hikaye.... kim kandira bilirki Allaha c.c. icten baglanan kullarini?
Elhamdüllillah ki müslümaniz
 
644742_104221369736429_264037843_n.jpg
 
Geri
Üst