Ramazan Ayı ve Oruç ile İlgili Hikayeler
oruçla ilgili kıssalar oruç ile ilgili hikayeler ramazanla hikayeler oruçla kısa
Ramazan Ayı ve Oruç Hakkında Birkaç Hikaye Kızlar
Onlar Oruç Tutmadılar
Peygamberimiz bir gün ashabına oruç tutmalarını emrederek:
- Ben izin vermeden kimse orucunu açmasın, buyurur.
Herkes orucunu tutar. Akşam olunca, teker teker müracaat edenlere, iftar müsaadesi verir. Bu arada bir adam gelerek:
- Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki; eğer kusmayıp bu kan parçaları midelerinde kalsaydı, onları cehennem ateşi yerdi.
Onların Ameli Yok
Allah Resulü Sallallahu Aleyhi Vesellem bir gün ashabıyla otururken bir an kıyametten bahsetmeye başladı. Anlatır ... anlatır, kıyamet günü kulun amellerine konu gelir.
Kıyamet günü birçok kimse Tehame kadar sevapla gelir. Allah Teala onların amellerini boşa çıkarır.
Bu dehşetli tablo karşısında ürperen Salim Mevla Huzafe Hazretleri atılarak;
-Anam babam sana feda olsun ya Resulullah, Biz o kavmi nasıl tanıyacağız?
-Seni hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben onlardan olmaktan çok korkuyorum.
-Ey Salim! Onlar oruç tutarlar namaz kılarlar ama kendilerine haramdan bir şey teklif edildiği zaman Allah Teala'dan korkmadan haram işlerler. İşte Allah onların amellerini kabul etmez.
Orucu Bazen Bozmak Gerek
Muhammed Bahauddin Şah Nakşibend (k.s.) Hazretlerine pişmiş bir balık hediyesi geldi. Dervişler de yanında bulunuyorlardı. Aralarında bir abid, zahid genç vardı. O gün oruçluydu.
Şah Nakşibend Hazretleri o gence şöyle dedi:
-Arkadaşlarına uy, orucunu aç.
O genç, böyle bir emri kabul etmedi; orucunu açmadı.
Şah Efendimiz ona şöyle dedi:
-Sen bugün orucunu aç, arkadaşlarınla ye. Ben sana, Ramazan ayında tutulan bir günlük oruç sevabı bağışlayacağım.
O genç, yine bu emri kabul etmedi; orucunu açmadı.
Bu sefer de, Şah Hazretleri şöyle dedi:
-Sen şimdi bu orucu aç, gelen şu balığı kardeşlerinle birlikte ye. Ben sana Ramazan günlerinde tutulan oruçlar kadar oruç sevabı bağışlayayım.
O genç bunu da kabul etmedi, orucunu bozmayacağını söyledi.
Bunun üzerine, Muhammed Bahauddin Şah Nakşıbend (k.s.) Hazretleri şöyle dedi:
-Senin gibi biri ile Sultan'ül-Arifin Bayezid-i Bestami de karşılaştı; Allah ondan razı olsun.
Sonra şu emri verdi:
-Bunu bırakınız; zira bu, Hak'tan da, hakikatten da uzaktır. Zira o gibi kimseler, Allah'ın veli kullarının emirlerini küçümsemişlerdir. Bundan sonra Allahu Teala onu, beladan belaya çarptırdı. Dünyada uğramadığı felaket kalmadı. İçinde bulunduğu ibadet saadetinden de oldu. Zühdü de eridi; iyi hali de.
Oruç İman Ettirdi
Budist bir bayan turist 2003 yılı Ramazan ayında Türkiye'ye gelir. Birkaç günlük gezisi sırasında kimsenin gündüz bir şey yememesi dikkatini çeker. Bir gün bir lokantaya girer yemek ister, burada da bir ilginçlik vardır. Yemeğin verildiği yer dışarıdan görünmüyordur. Bunun sebebini sorunca garson:
-Ramazan abla Ramazan, der.
Turist bayan bir şeyanlamaz. Ertesi gün tanıştığı rehberini yemeğe çağırır o da "Ramazan" deyip geçiştirir. Merak eder sorar, Nedir bu Ramazan rehberi bu ayın Müslümanlar için kutsal bir ay olduğunu, bu ayda Müslümanların gündüz bir şey yiyip içmediğini uzun uzadıya anlatır. Neden aç kalıyorlar? Niçin nasıl gibi sorular ardı arkasına gelir ve bayan otele gider. Nasıl olurda sadece yaratıcı yemeyin diyor kimse yemiyor şeklinde düşüncelere dalar hem bu tanrı budaya hiç benzemiyor. İslamiyeti araştırır ve şu kanaate varır sadece yaratıcı emrediyor diye yeme içme gibi temel ihtiyaçlardan vazgeçiliyorsa bu fedakarlıklara katlanılıyorsa, bu din batıl olamaz diyerek iman ediyor ve Müslüman oluyor.
Ramazan Ayı ve Oruç Hakkında Birkaç Hikaye Kızlar
Onlar Oruç Tutmadılar
Peygamberimiz bir gün ashabına oruç tutmalarını emrederek:
- Ben izin vermeden kimse orucunu açmasın, buyurur.
Herkes orucunu tutar. Akşam olunca, teker teker müracaat edenlere, iftar müsaadesi verir. Bu arada bir adam gelerek:
- Ya Resulullah! İki genç kız oruç tuttu ve yoruldular. Zat-i alinze gelmeğe utanıyorlar. Müsaade buyurursanız iftar etsinler, dedi. Resul-i Ekrem (s.a.v.) müsaade etmedi. Adam iki defa daha geldi. Sonunda Resulullah (s.av.)
- Onlar oruç tutmadılar. Bütün gün insanların etini yiyenler, nasıl oruçlu olurlar? Git onlara söyle: Oruç tuttularsa, istifra etsinler bakalım, buyurdu.
- Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki; eğer kusmayıp bu kan parçaları midelerinde kalsaydı, onları cehennem ateşi yerdi.
Onların Ameli Yok
Allah Resulü Sallallahu Aleyhi Vesellem bir gün ashabıyla otururken bir an kıyametten bahsetmeye başladı. Anlatır ... anlatır, kıyamet günü kulun amellerine konu gelir.
Kıyamet günü birçok kimse Tehame kadar sevapla gelir. Allah Teala onların amellerini boşa çıkarır.
Bu dehşetli tablo karşısında ürperen Salim Mevla Huzafe Hazretleri atılarak;
-Anam babam sana feda olsun ya Resulullah, Biz o kavmi nasıl tanıyacağız?
-Seni hak dinle gönderen Allah'a yemin ederim ki, ben onlardan olmaktan çok korkuyorum.
-Ey Salim! Onlar oruç tutarlar namaz kılarlar ama kendilerine haramdan bir şey teklif edildiği zaman Allah Teala'dan korkmadan haram işlerler. İşte Allah onların amellerini kabul etmez.
Orucu Bazen Bozmak Gerek
Muhammed Bahauddin Şah Nakşibend (k.s.) Hazretlerine pişmiş bir balık hediyesi geldi. Dervişler de yanında bulunuyorlardı. Aralarında bir abid, zahid genç vardı. O gün oruçluydu.
Şah Nakşibend Hazretleri o gence şöyle dedi:
-Arkadaşlarına uy, orucunu aç.
O genç, böyle bir emri kabul etmedi; orucunu açmadı.
Şah Efendimiz ona şöyle dedi:
-Sen bugün orucunu aç, arkadaşlarınla ye. Ben sana, Ramazan ayında tutulan bir günlük oruç sevabı bağışlayacağım.
O genç, yine bu emri kabul etmedi; orucunu açmadı.
Bu sefer de, Şah Hazretleri şöyle dedi:
-Sen şimdi bu orucu aç, gelen şu balığı kardeşlerinle birlikte ye. Ben sana Ramazan günlerinde tutulan oruçlar kadar oruç sevabı bağışlayayım.
O genç bunu da kabul etmedi, orucunu bozmayacağını söyledi.
Bunun üzerine, Muhammed Bahauddin Şah Nakşıbend (k.s.) Hazretleri şöyle dedi:
-Senin gibi biri ile Sultan'ül-Arifin Bayezid-i Bestami de karşılaştı; Allah ondan razı olsun.
Sonra şu emri verdi:
-Bunu bırakınız; zira bu, Hak'tan da, hakikatten da uzaktır. Zira o gibi kimseler, Allah'ın veli kullarının emirlerini küçümsemişlerdir. Bundan sonra Allahu Teala onu, beladan belaya çarptırdı. Dünyada uğramadığı felaket kalmadı. İçinde bulunduğu ibadet saadetinden de oldu. Zühdü de eridi; iyi hali de.
Oruç İman Ettirdi
Budist bir bayan turist 2003 yılı Ramazan ayında Türkiye'ye gelir. Birkaç günlük gezisi sırasında kimsenin gündüz bir şey yememesi dikkatini çeker. Bir gün bir lokantaya girer yemek ister, burada da bir ilginçlik vardır. Yemeğin verildiği yer dışarıdan görünmüyordur. Bunun sebebini sorunca garson:
-Ramazan abla Ramazan, der.
Turist bayan bir şeyanlamaz. Ertesi gün tanıştığı rehberini yemeğe çağırır o da "Ramazan" deyip geçiştirir. Merak eder sorar, Nedir bu Ramazan rehberi bu ayın Müslümanlar için kutsal bir ay olduğunu, bu ayda Müslümanların gündüz bir şey yiyip içmediğini uzun uzadıya anlatır. Neden aç kalıyorlar? Niçin nasıl gibi sorular ardı arkasına gelir ve bayan otele gider. Nasıl olurda sadece yaratıcı yemeyin diyor kimse yemiyor şeklinde düşüncelere dalar hem bu tanrı budaya hiç benzemiyor. İslamiyeti araştırır ve şu kanaate varır sadece yaratıcı emrediyor diye yeme içme gibi temel ihtiyaçlardan vazgeçiliyorsa bu fedakarlıklara katlanılıyorsa, bu din batıl olamaz diyerek iman ediyor ve Müslüman oluyor.