Kastamonu Şehir Tanıtımı

Kastamonu Köprüleri

Kastamonu Köprüleri


Nasrullah Köprüsü (Merkez)

Kastamonu il merkezinde, Nasrullah Camisi’nin yakınında, Karaçomak Deresi üzerinde bulunmaktadır. Köprü Nasrullah Camisi ile birlikte 1501 yılında yapılmıştır. Nasrullah Kadı’nın hayratıdır.

Kesme taştan yapılan köprü beş gözlüdür. Uzunluğu 40.00 m., eni 4.00 m.dir. Kemer gözlerinin en büyük açıklığı 12 m., yanlardaki gözler ise 8,5 m.dir. Zamanla cami tarafındaki bir gözü ile onun karşısındaki iki gözü iptal edilmiş ve bugün iki gözlü olarak kalmıştır.

Köprü çeşitli zamanlarda onarılmış, ilk defa Dursun Usta tarafından onarıldığı Şer’iye Sicillerinden öğrenilmektedir. Daha sonra 1703 tarihinde bir kez daha onarılmıştır. Son olarak da 1946 yılında onarılmış ve köprünün iki başına merdivenler yapılmıştır.

Dedeler (Meyyit Köprüsü) (Merkez)

Kastamonu Sinan Bey Camisi’nin önünde bulunan betonarme köprünün olduğu yerde Dedeler Köprüsü’nün bulunduğu kaynaklardan öğrenilmektedir. 1761-1762 yılına ait bir Şer’iyye Sicili’nde 1761-1762 yılında bir köprü olduğu yazılıdır. Köprü günümüze gelememiştir.


Sığır Pazarı Köprüsü (Merkez)

Kastamonu Halkevi Binasının önünde bulunan bu köprünün, 1900 yıllarından önce ahşap olarak yapıldığı eski fotoğraflarından anlaşılmaktadır. Bu köprü XX.yüzyılın ilk yarısında kesme taştan yenilenmiştir.


Taş Köprü (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçesinde, ilçeye ismini veren bu köprü ilk Osmanlı döneminde yapılmış köprüler arasındadır. Kitabesi bulunmadığından kimin tarafından yaptırıldığı kesinlik kazanamamıştır.

Gökırmak üzerindeki bu köprünün uzunluğu 101.25 m., eni 6.00 m. olup, altı kemerlidir. En büyük kemer açıklığı ise 9.80 m.dir. Köprünün ilk yapımında iri kesme taşlar kullanılmış, sonradan yapılan onarımlarla köprünün orijinalliği zedelenmiştir. Yuvarlak kemerlerin altında üçgen şeklinde selyaranlar bulunmaktadır. Bu selyaranların köprünün bütünü ile bağdaşmadığından sonradan yapıldığı sanılmaktadır. Köprünün orijinal korkulukları yıkılmış, yerlerine demir korkuluklar konulmuşsa da 1968 yılında Karayollarının yaptığı onarım sırasında bunlar da kaldırılmış, yerlerine tek sıra halinde büyük blok taşlardan korkuluklar yerleştirilmiştir. Bu onarım sırasında tabliyeler orijinalinden daha genişletilmiştir.

Günümüzde halen kullanılan köprünün üzeri asfaltlanmıştır.


Tavşanlı Köyü Köprüsü (Araç)

Kastamonu Araç ilçesi, Tavşanlı Köyü’nde Soğanlı Suyu üzerinde bulunan bu köprünün ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Bununla beraber Şer’i Sicillerden Tavşanlı Köyü’nden altı kişinin bu köprünün 1716’da onarımına memur edildiği öğrenilmektedir. Bu durumda köprünün XVIII.yüzyıldan önce yapıldığı sanılmaktadır.

Moloz taştan yapılmış, tek gözlü bir köprüdür.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Kastamonu Kaleleri

Kastamonu Kaleleri


Kastamonu Kalesi (Merkez)

Kastamonu’nun güneybatısındaki sırtta, 112 m. yüksekliğindeki kayalık bir tepede bulunan Kastamonu Kalesi Bizans İmparatoru Komnenos döneminde, XII.yüzyılın sonlarında yaptırılmıştır.

Kalenin şehri kuşatan ve vadiye kadar inen dış surları günümüze gelememiştir. Yalnızca dış sur duvarlarına ait bir kule parçası bugün ayaktadır. İç Kale Bizans döneminde yapılmış olmasına rağmen günümüze gelen bölümler Candaroğulları zamanında yapılmıştır. Osmanlı döneminde onarılan bu kale 27 Kasım 1943 depreminde büyük zarar görmüştür.

Kale 115 m. uzunluğunda, 30-50 m. genişliğinde, dikdörtgen planlıdır. İlk yapılışında 15 büyük burç ve kule ile güçlendirilmiştir. Yapımında taş, kireç ve ağaç hatıllar kullanılmıştır. Kapı söveleri, tonozları ve kemerleri kesme taştan yapılmıştır. Yuvarlak burç ise, kiremit ile örtülmüştür. Kalenin birinci ve ikinci kapıları basık kemerlidir. Burada sivri kemerli tonozlar bulunmaktadır. Kaleye kuzeydoğudaki dik bir yoldan çıkılmaktadır. Buradaki dikdörtgen bir burcun koruduğu kapının 50 m. kuzeyinde ikinci bir kapı daha bulunmaktadır. İki kapı arasındaki yol, burçlarla korunmuştur. Kale içerisinde çeşitli yapıların kalıntıları bulunmaktadır.

Kızlar Kalesi (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçesinde, bir tepe üzerinde bulunan Kızlar Kalesi’nin kitabesi bulunmamakla beraber, yapı üslubundan Roma döneminde, MS.I.-II.yüzyıllarda yapıldığı sanılmaktadır.

Kale moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Sur duvarları yer yer burçlarla kuvvetlendirilmiştir. Kalenin üzerinde 100x40. m. ölçüsünde bir düzlük bulunmaktadır. Kale içerisindeki yapılanmadan günümüze herhangi bir kalıntı gelememiştir.


Mazhar Oluğu Kalesi (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçesi, Mazhar Oluğu ve Alisaray köyleri arasında bir tepenin üzerinde bulunan bu kalenin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.

Moloz taştan yapılan kale, günümüze yıkılmış olarak gelmiştir. Kalıntılarından herhangi bir bilgi edinilememektedir. Yalnızca kalenin tepesinde 25.00x3.00 m. ölçüsünde bir düzlük olduğu görülmektedir. Kalenin güneyinde yer altında bir yol olduğu söyleniyorsa da bununla ilgili herhangi bir araştırma yapılmamış ve bu yolun üzeri de kapanmıştır.

Arma Kalesi (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesinin kuzeybatısındaki Ilıca Köyü’nün Arma mahallesi’nde, doğal bir kaya üzerinde bulunan bu kalenin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla birlikte MS. I.-II.yüzyıllar arasında yapıldığı sanılmaktadır.Kalenin bulunduğu kayanın kuzey ve doğusu son derece dik bir yamaçtadır. Zeminden 50 m. yükseklikteki bu kaleye taş bir merdivenle çıkılmaktadır. 1 m. uzunluğundaki merdivenin kenarında demir bir korkuluk olduğu bölgede yaşayanlar tarafından söylenmekte, ancak bu korkuluktan günümüze herhangi bi iz gelememiştir.

Kesme taş ve moloz taştan yapılan kale üç kademe halindedir. Birinci kademe kayanın kuzeyinde olup, büyük olasılıkla burası bir gözetleme yeridir. İkinci kademeye merdivenle ulaşılmaktadır. Üçüncü kademe ise kayanın güneyinde, aynı zamanda burada bir de tünel bulunmaktadır.


Sivri Kaya Kalesi (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesinin kuzeybatısında, Kayabaşı Köyü’nün altında bulunan sivri kayaya halk arasında kale ismi yakıştırılmıştır. Bu kayanın üzerinde herhangi bir kalıntıya rastlanmamakla beraber altındaki düzlükte 3.00x2.50 m. ölçüsünde bir yapı kalıntısı ile karşılaşılmıştır. Kaynaklarda bununla ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.


Asar Kalesi (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi, Demirtaş Köyü, Azdavay Çayı ile Kanlı Çay’ın birleştiği noktadaki sarp bir kaya üzerinde bulunan bu kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Kayanın üzerinde moloz taştan yapılmış, 3.00 m. eninde, 1.00 m. derinliğinde bir su mahzeni bulunmaktadır. Ayrıca aşağıdaki dereye bakan yüzde de moloz taştan yapılmış büyük bir sur duvarı ve bu duvarın ortasında da mazgal deliği bulunmaktadır. Kaya üzerinde 10.00x10.00 m. ölçüsünde kare biçiminde bir yapı kalıntısı ile karşılaşılmıştır. Burada kayaların oyulması suretiyle yapılmış, üzerleri moloz taş ile örtülü 0,50 cm ve 0,80 cm. yüksekliğinde bir dehliz bulunmaktadır.

Kesin olmamakla beraber bu kalenin Osmanlı döneminde yapıldığı sanılmaktadır.


Doğanlar (Doğdular) Kalesi (Küre)

Kastamonu Küre ilçesindeki Doğanlar Kalesinin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan MÖ.1100-700 yıllarında Roma döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

Kale günümüze oldukça harap durumda gelen bu kalenin kalıntılarından üç ayrı bölümden meydana geldiği anlaşılmaktadır. Kalenin 120 basamakla çıkılan gözetleme kulesinin iki yanına da iki bölüm eklenmiştir. Moloz taş ve kesme taştan yapılmıştır.


Gavur Kayası Kalesi (Tosya)

Kastamonu Tosya ilçesinde Devrez çayı’nın kenarında doğal ve sarp bir kayalığın kale olduğu ileri sürülmüştür. Bu kayaya kuzeybatısından çıkılmakta olup, burada bazı temel kalıntıları, bir kaya mezarı ve bir tünel bulunmaktadır. Ayrıca kalenin doğusunda iki köprü ayağının bulunuşu da buradan önemli bir yolun geçtiğine işaret etmektedir. Büyük olasılıkla kale olarak nitelenen bu yerin köprüyü koruyan bir karakol olduğu sanılmaktadır.


Emirler Şehri Kalesi (Tosya)

Kastamonu Tosya ilçesinde, Sofular ile Kuşçular Köyü arasında bulunan bu kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Yalnızca XVII.yüzyıl başlarında gezgin Polonyalı Simeon buradan geçmiş ve şehrin doğuya bakan yüksek yamacında bir paşanın oturduğu kale ile bir kervansaray olduğunu anılarında yazmıştır.

Günümüze bu kalden sadece sur kalıntıları gelmiş olup, bu kalıntılar kale hakkında bilgi vermekten çok uzaktır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Kastamonu Saat Kulesi

Kastamonu Saat Kulesi


00080092.jpg
Kastamonu Hükümet Konağı’nın arkasındaki, şehrin doğusunda bulunan yamaç üzerindeki Saat Kulesi’ni Kastamonu Valilerinden Abdurrahman Nureddin Paşa 1884-1885 yıllarında yaptırmış ve saatini de Avrupa’dan getirtmiştir.

Saat Kulesi kare bir kaide üzerinde 12 m. yüksekliğindedir. Açık sarı ve açık yeşil renkte kesme taştan yapılmıştır. Yuvarlak kemerli bir kapı ile içerisine girilen kule, içten iki katlıdır. Dört yöne de yuvarlak ve geniş pencereler açılmıştır. Katlar arası dışarıya taşkın silmelerle belirlenmiştir.
Kulenin ikinci katında bulunan saatin malzemeleri ve onun üzerinde de çanı bulunmaktadır. Kulenin üzeri piramidal bir külahla örtülmüştür.
 
Kastamonu Kaya Mezarları ve Tünelleri

Kastamonu Kaya Mezarları ve Tünelleri


Kastamonu Antik Çağ’ın Paphlagonia Bölgesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bu bölgede Antik Çağ’dan kalmış kaya mezarları bulunmaktadır. Kastamonu Valiliği bu kaya mezarlarının turizm yönünden önem kazanabilmesi için bazılarının çevresindeki yapıları kamulaştırarak çevre düzenlemesi yapmıştır.


Ev Kaya Mezarı (Merkez)

Kastamonu’nun en eski kaya mezarı olan bu yapı bugünkü Endüstri Meslek Lisesi yanındaki doğal kaya bloğu üzerinde, zeminden 8 m. yükseklikte oyulmuştur. MÖ.VII.yüzyılın başlarına tarihlendirilen bu mezar anıtı Paphlagonialılar tarafından yapılmıştır. Mezarın üç ayrı girişi olup, içerisinde de üç ayrı mezar odası bulunmaktadır.


Şehinşah Kaya Mezarı (Merkez)

Kastamonu, İsmail Bey Külliyesi’nin bulunduğu, Şeyhinşah Kayası’nın güney yüzünde üç mezar odası bulunmaktadır.

Bu mezarların MS.II.yüzyılda, Roma döneminde yapılmış oldukları sanılmaktadır. Birbirine benzeyen mezar odaları oldukça dar ve kabartmalarla süslü bir girişten sonra derinliği çok fazla olmayan mezar odasına girilmektedir. Günümüze iyi bir durumda gelebilmişlerdir.

Sarı Yolu Kaya Mezarı (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi Sümenler Köyü’nde Sarı Yeri veya Sarı Yolu denilen oldukça sarp bir kayalıkta mezarlar bulunmuştur. Üç küçük odadan oluşan bu mezarın ismine kaynaklarda rastlanmamış ve yapım tarihi de kesinlik kazanamamıştır.


Toprak İni Mezarları (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi Kamana ve Hamitli köyleri arasındaki Sorkun Yaylası’nda bazı mezarları bulunmaktadır. Bu mezarlar harç ve tuğla ile yapılmıştır. Büyük olasılıkla da Roma ve Bizans dönemlerine ait oldukları sanılmaktadır.


Kız Kayası (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi, Çengel ve Ekremli köyleri arasındaki Zarı Ovası’na hakim kayalar üzerinde bulunan bu kalıntı bazı kaynaklarda mabet olarak geçmiştir. Bu nedenle de kaynaklarda Mihrap Kayası olarak yer almıştır. Kayanın 12 m. yukarısında, 2 m. yüksekliğinde, 1 m. enindeki bu mezarın alınlığı üçgen şeklindedir. Sütun ve başlıkları ile bu alınlık taşınır olarak kayalara oyulmuştur. Alınlığın ortasında yarım metre çapında bir daire bulunmaktadır.


Delikli Kaya (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesinin doğusunda, Sabuncular Köyü Sada Mahallesi’nde küçük bir kaya mezarı bulunmaktadır. Delikli Kaya denilen bu mezar, yuvarlak kapılı tavanı kubbe şeklinde oyulmuştur. Bu mezar odasının yüksekliği 1.50 m.dir.

Hacat Kayası (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesinin batısındaki Sümenler Köyü’nde Kayadibi Mahallesi’nin yaklaşık 100 m. kuzeyindeki Hacat Kayası’nda bir kaya mezarı bulunmaktadır. Mezarın kemerli bir giriş kapısı olup, içerisinde 1.30 m. eninde ölü çukuru vardır. Bunun sol tarafında ve karşısında birer oda daha bulunmaktadır. Bu bölümlerin üzerindeki kayalar kubbe şeklinde oyulmuş ve mezar haline getirilmiştir.


Fıstık Kayası (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesinde Demirtaş Köyü altındaki Asar Kalesi ile Ören Kayası arasında kayalara oyulmuş mezarlar bulunmaktadır. Dışarıdan birer oyuk olarak görülen bu mezarlar hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır.


Ruşen Kayası (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi Höyük Veren Köyü’nde, Ruşen Mahallesi’nde kayalara oyulmuş bir mezar bulunmaktadır. Bu mezarın hangi dönemde yapıldığı bilinmemektedir. Mezarın içerisi kubbe şeklinde olup, buraya bir de ölü sediri (kline) yerleştirilmiştir.


Türbe Kayası (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi Uzla Köyü’nde, Ülde Mahallesi yakınında kayalara oyulmuş altı mezar odası bulunmaktadır. Bu mezarların yapım tarihi konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bunlar kayalara oyulmak sureti ile yapılmış olup, bezemesiz ve birer oyuk halindedirler.


Kaya Tünelleri (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesinin batısındaki Ilıca Köyü, Arma Mahallesi’nde büyükçe bir kayanın içerisinde bir tünel bulunmaktadır. Bu tünel kayanın içerisinde at nalı şeklinde uzanmaktadır. Ancak içerisi zamanla moloz ve kayalarla dolduğundan bu tünel ile ilgili yeterli bilgi edinilememektedir.


Mercimeklik Kayası (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi Sarnıç Köyü, Sarnıç Mahallesi’nin 1 km. kadar güneyinde bulunan Mercimek Kayası’nda yapılan kazılarda Bizans dönemine ait keramik parçaları ile karşılaşılmıştır. Ayrıca kaya üzerinde yapılan araştırmalarda Bizans dönemine tarihlenen madeni bir haç ortaya çıkarılmıştır.


Tabaklı Kayası (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi Maksut Köyü’nün tabaklı Mahallesi’nde bulunan 40 m. yüksekliğindeki kaya üzerinde, merdivenlerle çıkılan oyuklar bulunmaktadır.


Ağıl Kayası (Azdavay)

Kastamonu Azdavay ilçesi, Kayabaşı Köyü’nün güneyindeki kayalar üzerinde, önünde kapılar bulunan bir mezar ile karşılaşılmıştır. Kayaya oyulmuş dört basamakla çıkılan girişin önündeki madeni kapılar günümüze gelememiştir.

Sipahiler Kaya Mezarları (İhsangazi)

Kastamonu İhsangazi ilçesi Sipahiler Mahallesi Dere Sokağı’nın kenarında, yaklaşık 150 m. yüksekliğinde tepe üzerinde kaya mezarları bulunmaktadır.

Bu kaya mezarlarının MS.V.-VI.yüzyıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Kaçak kazılar nedeni ile duvarları tahrip olan bu kaya mezarı birbirlerinden ayrı iki kat halindedir. Katlar arasında da bir bağlantı bulunmamaktadır. Buradaki mezar odasında yuvarlak bir pencere vadiye bakmaktadır. Mezarın altında ikinci bir bölüm bulunmaktadır. Bu mezarın içerisinde de duvarların oyulması ile cesetlerin konulduğu yerler açılmıştır.


İncigez Kaya Mezarı (İhsangazi)

Kastamonu İhsangazi ilçesi ile İncigez yolunun sağında, bir tarlada bulunan kaya içerisine oyulmuş bir mezar bulunmaktadır. Bu mezarın yapım tarihi tesbit edilememiştir. Tek odadan oluşan küçük bir kaya mezarıdır.



Kalekapısı Kaya Mezarı (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçesine 17 km. uzaklıkta bulunan Donalar (Süleyman) Köyü’nde bulunan kaya mezarı ilk kez Prof.R.Leonhard tarafından bulunmuştur. Daha sonra bu mezarı Kastamonu Müzesi Müdürü Ahmet Gökoğlu incelemiş ve yayınlamıştır.

Mezar anıtı Gökırmak Çayı’nın ovaya ulaştığı yerdeki yüksek bir kaya kütlesi üzerindedir. Kaya mezarı birisi yatay, diğer ikisi de meyilli olarak üç kirişin birleşmesinden meydana gelmesinden oluşan bir cephe görünümüne sahiptir. Mezar yerden 8 m. yüksekliğinde oyulmuştur. Mezarın girişi 4,5 m. uzunluğunda, 2 m. eninde ve 3.10 m. yüksekliğindedir. Girişte iki sütun bulunmakta olup bu sütunların birbirleri ile ve duvarlarla açıklıkları birbirinin eşidir. Bu sütunlar dört köşe bir kaide üzerinde yuvarlak silmelidir. Sütun gövdesi de yuvarlaktır. Bunlardan soldakinin üzerine bir haç motifi ile Tanrı yazısı Grekçe yazılmıştır. Sütun başlıkları Paphlagonia’daki diğer kaya mezarlarında olduğu gibi dikdörtgen olmayıp, kare şeklindeki tablalar üzerine çökmüş boğalardan meydana gelmiştir. Buna benzer kaya mezarlarına Boyabat’ın Direklikaya Mezarında da rastlanmaktadır. Buradaki boğaların ön yüzleri dışarıya, arkaları da mezara doğru çevrilmiştir. Giriş yerinin duvarları ve tavanı son derece muntazam oyulmuştur. Bu girişten sol taraftaki mezar odasına geçilmektedir. Bu oda 4.60x2.30 m. ölçüsünde olup, yüksekliği de 1.80 m.dir. Oda içerisinde ölü sediri (kline) bulunmaktadır. Bu odadan 1.20x0.45 m. ölçüsünde bir kapıdan sağ taraftaki odaya geçilmektedir. Bu oda da 3.80x2.70 m. ölçüsünde olup, yüksekliği 1.80 m.dir. Odanın duvarları düz, tavanı ise düzdür. Girişe bakan duvarda bir de pencere bulunmaktadır.

Bu kaya mezarının en önemli noktası da alınlığın tepesinde bulunan kartal, bunun altında iki aslan, onların altında da karşılıklı iki aslan figürüdür. Ayrıca köşelere de griffonlar (Mitolojik aslan vücutlu, kuş başlı, kanatlı yaratıklar) yerleştirilmiştir. Burada bir de hörgüçlü bir öküz kabartması bulunmaktadır. Bu kaya mezarındaki hayvan gruplarının değişik zamanlarda buraya konulduğu düşünülmektedir.

Kaya mezarının MÖ.VII.yüzyılda yapıldığı, kabarmaların ise MÖ.IV.yüzyılın başlarında buraya yerleştirildiği ileri sürülmektedir.


Urgancı Kaya Mezarı (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçesi, Urgancı Köyü’nün yukarısındaki kayalık alanda bir kaya mezarı bulunmaktadır. Bu mezarın da Paphlagonialılar zamanında yapıldığı sanılmaktadır.

Günümüze gelememekle beraber, mezar girişinde iki sütun bulunduğu kalıntılarından anlaşılmaktadır. Sütunların üzerindeki alınlık zamanla aşınmış olup, burada herhangi bir kalıntı olup olmadığı anlaşılamamıştır.Girişin arkasındaki mezar odasında üç tane ölü sediri (kline) bulunmaktadır.


Aygır Kalesi Kaya Mezarı (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçesi, Ağcıkişi Mahallesi’nde Aygır Kayası denilen kayalar üzerinde bulunan bu mezarın Paphlagonialılar tarafından MÖ.VI.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.

Kaya mezarının giriş kısmının sağ tarafı zamanla yıkılmış, sütunların bir kısmı aşağıya devrilmiştir. Sütunların taşıdığı cephedeki üçgen alınlık da zamanla yok olmuştur. Ancak buradaki silmelerden bütün mezar cephesinin çerçeve içerisine alındığı izlerden anlaşılmaktadır.

Giriş kısmının tavan ve duvarları düz olup, burada yer yer yuvarlak silmelerin izleri görülmektedir. Mezar odasında ölü sediri (kline) bulunmaktadır.


Direkli Kaya Mezarı (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçesi Alasökü Köyü, Eşek Deresi Mevkiinde, 8 m. yüksekliğinde bir kayaya oyulmuş olan bu mezarın önünde tek sütunlu bir giriş bulunmaktadır. Dört köşe kaide üzerindeki bu sütun yukarıya doğru genişlemektedir. Mezar odası kare şeklinde olup, üzeri tonozludur. Mezar odasının girişinin sağında bir ölü sediri (kline) bulunmaktadır. Mezar odasının MS.I.yüzyılda Romalılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.


Bademci Kaya Mezarı (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü Bademci Köyü’nün üst tarafındaki kayalıklara yerden 30 m. yükseklikte bir kaya mezarı yapılmıştır. Roma döneminde yapıldığı sanılan bu mezarda, girişten sonra 1,5x1,5 m. ölçüsünde bir mezar odası bulunmaktadır.


Hobu Kayası Mezarı (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçesi Çaycevher Köyü’nde kayalar üzerindeki bu mezarın MS.I.-II.yüzyılda, Roma döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

Dikdörtgen şeklindeki mezarın girişi zamanla bozulmuştur. Mezar odası 1.65x1.80 m. ölçüsünde olup, yüksekliği 1.85 m.dir. Mezarın üstü beşik tonoz şeklinde kayalara oyulmuştur. İçeride ölü sediri (kline) bulunmaktadır.


Kaya Tünelleri (Taşköprü)
Kastamonu Taşköprü ilçesinde, Donalar Köyü’nde Kalekapısı denilen mevkideki kayaların üzerinde at nalı şeklinde bir tünel bulunmaktadır. Bu tünel 2.20 m. genişliğinde, 2.00 m. yüksekliğindedir. Girişten sonra kaya içerisine doğru uzanmaktadır. Üzeri tonozlu olan bu tünele çıkan merdivenler zamanla aşınmıştır.

Bu tünelin doğusundaki diğer tünelin içerisi toprak ile dolduğundan bu konuda yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Kale Kapısı denilen kayanın karşısındaki kayalıklarda bulunan üçüncü tünel bulunmaktadır. Ayrıca Kornapa Köyü’nün kuzeyindeki kayalara da yine at nalı şeklinde girişi olan 2 m. eninde 3 m. yüksekliğinde Kılıç Kaya Tüneli vardır. Bu tünel kayaların içerisine doğru kıvrımlar yaparak uzanmaktadır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Kastamonu Doğal Güzellikleri

Kastamonu Doğal Güzellikleri


Ilgaz Dağı Milli Parkı

Kastamonu il merkezine 40 km. uzaklıkta bulunan Ilgaz Dağı Milli Parkı volkanik bir arazi yapısı içerisindedir. Buradaki arazi genellikle serpantiler, şistler ve volkanik kayaçlardan oluşmuştur. Anadolu’nun en uzun ve en hareketli kırık hattı olan Kuzey Anadolu Hattı Ilgaz Dağı’nın güney eteklerinden geçmektedir. Milli Park içerisinde değişik karakterde vadiler, sırtlar ve doruklar bulunmaktadır. Jeomorfolojik bir yapıya sahip olan bu alan karaçam, kızılçam, köknar gibi ağaç türlerinden oluşmuş bir bitki örtüsü ile kaplıdır. Dünyada ender bulunan çeşitli çiçek türleri de burada bulunmaktadır. Yıl boyunca zengin akışlı akarsular ve bitki örtüsünün bulunduğu bu parkta, karaca, geyik, yaban domuzu, kurt, ayı, tilki gibi hayvanlar yaşamaktadır. Milli park sınırları içindeki Baldıran Vadisinde Karasu Deresi üzerinde alabalık üretme istasyonları ve avlanma göletleri vardır.

Milli Park aynı zamanda kış sporları için de elverişli olup, Ilgaz Kış Sporları Turizm Merkezinde 800 m. uzunluğunda kayak pisti ile 1500 m. uzunluğunda iki adet telesiyej ve teleksi tesisi bulunmaktadır.


Küre Dağları Milli Parkı
Küre Dağları Milli Parkı, Batı Karadeniz Bölümü’nde Kastamonu ve Bartın İlleri sınırlarında 37.000 hektarlık bir alanı kapsamaktadır.

Küre Dağları Milli Parkı zengin flora ve faunaya sahiptir. Bu milli parkın büyük bir bölümü Kastamonu il sınırları içerisindedir. Parkta geyik, karaca, ayı, kurt, tilki, çakal, tavşan, yaban domuzu, ötücü kuşlar ve yırtıcı kuşlar ile sürüngenler bulunmaktadır. Milli Park sınırları içerisinde Valla Kanyonu, Aydos Kanyonu, ve Ilgarini Mağarası,Mantar Mağarası, Kuyluş, Ejderha Ağzı Mağarası, Ilıca Köyünde Ilıca Şelalesi ve Horma Kanyonu turizm açısından önemli yerlerdir.
Bunlardan llgarini Mağarasının dünyanın dördüncü büyük mağarası olduğu söylenmektedir. Bu mağara 160- 220 milyon yıllık zaman içerisinde oluşmuştur. Mağaranın 858 m. uzunluğu, 250 m. derinliği bulunmakta olup, içerisi sarkıt ve dikitlerle kaplıdır. Mağara Geç Roma ve erken Bizans döneminde, yerleşim ve dini amaçlı olarak kullanılmıştır. Buna işaret eden lahitler, su sarnıcı ve şapel kalıntıları görülmektedir. Bu mağaranın çevresinde 60’a yakın mağara bulunmaktadır.
Kastamonu Azdavay ilçesi Karakuşlu Köyü’nde, orman içerisinde bulunan Medil Mağarasının eski dönemlerde bir yerleşim olduğunu gösteren yapı kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalıntıların temellerinde ve duvarlarda moloz taş kullanılmıştır. Burada yeterince araştırma yapılmadığından yeterli bilgi bulunmamaktadır.

Azdavay’ın Demirtaş Köyü altında, Azdavay çayı vadisinin üzerindeki Ören Kayası Mağarası, Ilgarini Mağarasında olduğu gibi girişi doğal kemerlidir. Girişten sonra içeride küçük ölçüde odalar bulunmaktadır. Ayrıca burada insana benzer bir büst ile kartalı andıran şekiller bulunmaktadır. Buradaki oyuklar moloz taş ve harçla yapılan duvarlarla bölümlere ayrılmıştır.

Kastamonu yayla turizmi açısından da oldukça zengin bir bölgedir. Bunların başında Araç’ta Munay, Fındıklı, Başköy, Sıragömü ve İki Ornaz, Kirazlı Yaylaları; Azdavay’da Pınarbaşı Suğla Yaylası; Çatalzeytin, Daday, Devrekani’de Alaman Dağı Mevkii, Yaralıgöz Mevkii, Belovacık Köyü, Balıklı Göl; ve Bozkurt ilçesinde ise Gürcü Yaylası, Mamatlar Yaylası, Göynük Dağı, Sarıcaörük Yaylası, Bakacaoğlu Yaylası, Asarbaşı Yaylası, Karacaoğlan Yaylası ve Cide Pınarbaşı Yaylası ve Ilıca Şelalesi gelmektedir.


Kastamonu Kaplıca ve İçmeleri

Kastamonu’da sağlık yönünden önemli içme ve kaplıcalar bulunmaktadır. Bunların başında İl Merkezinde Duruca Köyünde “Acı Su”; Araç ilçesi Mesudiye Mahallesi’nde bulunan “Giricik Suyu”; Araç ilçesi Mendik Köyü’nde Çamur banyosu; Araç Sıra Gömü Yaylasında “Sarılık Suyu”; Araç Yuvalca yaylasında “Fatmanın Oluğu” Pınarbaşı, Ilıca Köyündeki Roma Dönemi “Ayazma” gelmektedir. Bu içme ve kaplıcaların deri hastalıkları, sarılık, sinir, mide ve bağırsak, romatizma hastalıklarını tedavi edici özellikleri bulunmaktadır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Kastamonu Müzeleri

Kastamonu Müzeleri


Arkeoloji Müzesi (Merkez)

00080086.jpg
Kastamonu Arkeoloji Müzesi 1941-1943 yıllarında Antik Pafllagonya bölgesinde ele geçen eserlerin bir araya toplanması ile müze deposu olarak kurulmuştur. Müze Kastamonu Cumhuriyet Caddesi’nde Mimar Kemalettin Bey tarafından planları çizilen İttihat ve Terakki Cemiyeti binası (1914-1917) olarak yapılan binada kurulmuştur. Bu yapı daha sonra Kurtuluş Savaşı’nda Kastamonu Gençlik Teşkilatı, Türk Ocağı, CHP Parti binası ve İstiklal Mahkemesi binası olarak da kullanılmıştır. Ayrıca Atatürk’ün Kastamonu’ya 1925 yılında yaptığı ziyaret sırasında “Şapka ve Kıyafet İnkılabı” ile ilgili tarihi söylevini de burada vermiştir.

Kastamonu Arkeoloji Müzesi 1952 yılında yapılan tadilat ve düzenlemelerden sonra ziyarete açılmış ve müdürlük haline getirilmiştir. 1980 yılında yeni bir onarım geçiren Kastamonu Müzesi yeni düzenlemelerden sonra 23 Ağustos 1981 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.

Müzede, Kastamonu, yakınındaki Çankırı ve çevredeki diğer yerlerden toplanan Hitit, Frig, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait çeşitli eserler bulunmaktadır. Ayrıca Candaroğlu Beyliği ve Osmanlı dönemine ait eserlerin yanı sıra yöresel malzemeye de müzede yer verilmiştir. Müzenin belli başlı eserleri arasında pişmiş toprak tabak çanaklar, figürinler, heykeller, cam eserler, mezar stelleri ve lahitler bulunmaktadır. Müzenin küçük bir bölümü Atatürk’e ayrılmış, 1925 yılında Atatürk’ün Kastamonu gezisinde kullandığı çeşitli eşya ve araçlar burada bir araya getirilmiştir. Müze bahçesinde Roma dönemine ait mimari parçalar, aslan ve boğa heykelleri ile Osmanlı dönemi mezar taşları sergilenmektedir.


Cumhuriyet Caddesi
Tel : (0366) 214 10 70
Faks (0366) 214 54 56


Liva Paşa Konağı Etnografya Müzesi (Merkez)

00080087.jpg
Kültür ve Turizm Bakanlığı yönetimindeki Liva Paşa Konağı Etnoğrafya Müzesi, XIX.yüzyıl Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. 1879-1881 yıllarında Mirliva Sadık Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1978 yılında kamulaştırılmış, onarım ve restorasyonu yapıldıktan sonra 1997 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır.

Konak harem ve selamlık bölümlerinden meydana gelmiş, üç katlı ve bir de bodrumu olan bir yapıdır. Kesme taş, kerpiç ve tuğladan ahşap karkaslı olarak yapılmıştır. Çok sayıdaki simetrik pencere ile cephelerde hareketli bir görünüm sağlanmıştır. Simetrik plan düzenindeki iç sofalı bir plan gösteren bu konağın üst katlarında çıkma ve odalar bulunmaktadır.

Müzede, Kastamonu’nun günlük yaşamına ait el sanatları, çeşitli etnoğrafik eserler, bakır mutfak eşyaları, düz dokumalar ve yöresel giysiler sergilenmektedir.


Hepkebirler Mahallesi, Sakarya Caddesi, No: 5
Tel : (0366) 214 01 49


75. Yıl Cumhuriyet Müze-Evi (Merkez)

00080088.jpg
Kastamonu Valiliği Cumhuriyetin 75.yılı kutlama çalışmaları kapsamında, 75.Yıl Kutlama Komitesince satın alınan binanın bakım ve onarımı yapıldıktan sonra “75.Yıl Cumhuriyet Müze-Evi” olarak 29 Ekim 1998’de ziyarete açılmıştır.

Kastamonu’nun tanıtımı amacı ile Turizm Bakanlığı’na tahsis edilen evin içerisi yöresel malzemelerle döşenmiş ve buraya bağışı yapılan etnoğrafik malzeme teşhir edilmiştir. Burada, Kastamonu ile ilgili genel ve turizm kaynaklı yayınlar ve diğer turizm yayınlarını kapsayan bir ihtisas kütüphanesi kurulmuştur. Ayrıca Atatürk’ün Kastamonu gezisi, Şapka ve Kıyafet İnkılâbı’na ait fotoğraflar ile objeler de burada sergilenmektedir.


Hepkebirler Mahallesi, Saylav Sokak No:4
Tel : (0366) 214 41 61



Yüce Bıyıklar Evi (El Sanatları Müzesi) (Merkez)

00080089.jpg
Kastamonu Sivil Mimari örneklerinden olan Yüce Bıyıklar Evi Kültür Bakanlığı’nca kamulaştırılmış ve burası Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme genel Müdürlüğü tarafından onarılmış ve El Sanatları Müzesine dönüştürülmüştür.

Müzede Kastamonu ve yöresine ait geleneksel el sanatlarının örnekleri sergilenmektedir. Ayrıca günlük yaşantı ile ilgili köşelerin düzenlenme çalışmaları devam etmektedir. Evin bahçesindeki sundurmaların altında da Kastamonu çiftçi tarım araçları sergilenmektedir.
 
Kastamonu Külliyeleri

Kastamonu Külliyeleri


İsmail Bey Külliyesi (Merkez)

00081084.jpg
Kastamonu İsmail Bey Mahallesi’nde, Şeyhinşah kayası diye tanınan bir tepe üzerinde, meyilli bir arazide bulunan İsmail Bey Külliyesi cami, imaret, medrese, sıbyan mektebi, türbe, han ve hamamdan meydana gelmiştir. Vakfiyesinde ayrıca kütüphane, ambar, mutfak ve fırın gibi yapıların da bulunduğu belirtilmektedir. Külliye Candaroğulları beylerinden Kemaleddin İsmail Bey (1443-1461) adına XV.yüzyılda yapılmıştır.

Külliyeyi oluşturan yapılar caminin konumuna göre yerleştirilmiştir. Cami, imaret, medrese ve han birbirlerine duvarla bağlanan bir avlu oluşturmaktadır. Türbe de bu avlunun içerisindedir. Külliyenin hamamı avlu dışında ve külliyenin batısında ayrı bir arsa üzerinde yapılmıştır.

Cami:
Selçuklu nesihi ile yazılmış kitabesinden öğrenildiğine göre 1454 yılında İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. Cami Erken Osmanlı mimarisinde görülen zaviyeli veya tabhaneli plan tipindedir. Peş peşe aynı yükseklikte iki büyük kubbe ve öndeki kubbenin iki yanında ibadet mekanına birer küçük kapı ile açılan tonozlu mekanlardan meydana gelmiştir. Mihrap önündeki kubbeli bölüm diğerine göre daha küçüktür. Yan mekanlardan doğudaki, önündeki kubbeli mekanın genişliğine yakın ölçüdedir. Batıdaki yan mekan ise güneye doğru biraz daha uzatılmış, birbirinden duvarla ayrılan iki bölümden meydana gelmiştir. Bunların da üzeri sivri kemerlerle örtülüdür. İbadet mekanını örten kubbeler sekizgen tuğla kasnaklar üzerine oturtulmuştur. Caminin önünde beş kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Bu kubbeler dört sütunla iki paye üzerine sivri kemerlerle oturtulmuştur. Son cemaat yerinden ibadet mekanına giriş kapısının köşeleri duvara dayalı sütunlarla hareketlendirilmiş, kapının alınlığına da üç satırlı Arapça bir kitabe yerleştirilmiştir.

İbadet mekanındaki peş peşe iki kubbeli mekan arasında zemin kotu farkı bulunmaktadır. Bu bölümler 9.35x9.35 m. ölçüsündedir. Kubbeye geçişler de mukarnas dolgulu trompların yardımı iledir. Mihrap oldukça sade ve alçıdan yapılmıştır. Yine alçıdan yapılmış olan minberde de bezeme görülmemektedir.

Caminin kuzeybatı köşesinde yer alan kesme taş minarenin gövdesi altta sekizgen, üstte de onaltıgen olarak yükselmektedir. Tek şerefeli minarenin petek kısmı silindirik olup, üzeri basık bir külahla örtülmüştür.

İmaret:
Caminin doğu ve batı yönüne, camiye bitişik olarak yapılan imaret ayrı bölümlerden meydana gelmiştir. Bunlardan doğudaki büyük tonozlu bölüm külliyenin vakfiyesinde de belirtildiği gibi, misafirlerin yatması için yapılmıştır. Yapının güney ve doğu duvarlarında alt sırada birer pencere, güneyinde üst sırada bir mazgal bulunmaktadır. Kuzeybatı köşesindeki basık kemerli kapı ile de sofayla bağlantısı sağlanmıştır. İmaretin batı tarafındaki mekan da mutfak, ambar ve fırın olarak iki bölümden meydana gelmiştir.

Medrese:
00081091.jpg
Caminin kuzeyinde bulunan Medrese kesme taş ve moloz taştan yapılmış, tek katlı, açık avlulu ve iki eyvanlı bir plan tipi göstermektedir. Medresenin kapısı üzerinde üç satırlı Arapça kitabesinden, Ebcet hesabına göre 1457 tarihi çıkarılmaktadır. Avlunun güneyinde yer alan eyvanın üzeri kubbe ile örtülmüştür. Batıdaki giriş eyvanı ile avluyu üç yönden çeviren odalar beşik tonozlarla örtülmüştür. Avlu çevresindeki on hücrenin içerisinde birer ocak nişleri bulunmakta, ayrıca dışarıya da birer pencere ile açılmaktadır. Medrese önündeki ahşap revaklar yıkıldığından günümüze gelememiştir.

Sıbyan Mektebi:
Candaroğlu İsmail Bey’in türbesinin kuzeybatısında bulunan sıbyan mektebi 14.50x14.50 m. ölçüsünde ayrı bir avlu içerisinde yapılmıştır. Avlu kapısı üzerinde 1514 tarihli bir kitabe bulunmaktadır. Bu tarihe dayanan bazı araştırmacılar sıbyan mektebinin Osmanlı döneminde yapıldığını ileri sürmektedirler.

Sıbyan mektebi iki sıra kesme taş, iki sıra tuğlanın örülmesi ile meydana gelmiş bir duvar yapısına sahiptir. Kare planlı, kubbeli olan sıbyan mektebinde kubbeye geçiş istiridye kabuğu şeklindeki tromplarla sağlanmıştır. Sıbyan mektebi 1514, 1766-1767 yıllarında onarılmıştır. Bu onarımlar sırasında da orijinalliğinden kısmen uzaklaşmıştır.

Türbe:
Caminin kuzeybatısında bulunan türbeyi, Candaroğlu İsmail Bey kendisi ve yakınları için yaptırmıştır. Ancak, Fatih Sultan Mehmet tarafından Filibe’ye gönderildiğinden buraya gömülememiştir. Bu nedenle de kapısı üzerindeki kitabe yeri boş bırakılmıştır.

Türbe kesme taştan 9.80x9.80 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Silmeler ile dikdörtgen çerçeve içerisine alınan giriş kapısının köşeleri duvara yapışık küçük sütunlarla yumuşatılmıştır. Giriş kapısı basık kemerlidir. Türbe duvarlarında birer dört köşe pencere ile kubbe kasnağında da dört küçük mazgal penceresi bulunmaktadır. Türbe içerisinde on bir mezar bulunmaktadır. Bunlardan beşi, Seyyid Alaaddin, Mevlana Safiyuddin, Emir İshak Bey, Aşre Hatun ve Azade Hatun’a aittir. Diğer mezarların kitabeleri bulunmamaktadır.

Han:
İsmail Bey Külliyesinin kuzeyinde yer alan ve halk arasında Deve Hanı olarak isimlendirilen bu hanın kitabesi bulunmamaktadır. Ancak vakfiyesi göz önüne alınırsa, bu hanın 1454-1457 yıllarında yapıldığı sanılmaktadır.

Kesme taş, moloz taş ve tuğladan yapılmış, 13.75x20.95 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. İki bölümlü olan yapıda her bölümün üzeri örtülüdür.Güney cephesinin ortasında basık kemerli bir kapısı olup, burada aydınlık feneri olan bir kubbe ile örtülü mekana geçilmektedir. İki yanında zeminden yüksek, kare planlı, üzerleri sivri tonozla örtülü iki ayrı mekan bulunmaktadır. Güney yönündeki ocak nişleri ve bacası ile yolculara ayrılmıştır. Girişin ekseninden sivri kemerli kapı ile de kuzeydeki dikdörtgen planlı, kapalı ahıra geçilmektedir.

Hanın 1952 yılında çatısı yenilenmiş, 1990-1992 yıllarında da restore edilmiştir.

Hamam:
İsmail Bey Külliyesi’ne gelir sağlamak için yaptırılmış olan hamamın kitabesi bulunmamaktadır. Ancak vakfiyesi dikkate alındığında 1454-1457 yıllarında yapıldığı sanılmaktadır. Külliyenin batısında yer alan bu hamam, doğu-batı doğrultusunda arsaya yerleştirilmiştir.

Kesme taş duvarlı olan hamamın üst örtüsü tuğladandır. Hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Bu üç bölüm de 6.30x6.70 m. ölçüsünde, içten kubbeli, ahşap tavanlı olup, kiremitli bir çatı ile de üzeri örtülmüştür. Soyunmalık kısmı eski ev mimarisini yansıtmaktadır. Ilıklığın ortasında küçük bir kubbe, yanlarında da sivri kemerli tonozlar bulunmaktadır. Sıcaklık bölümü iki eyvanlıdır. Batısına kare planlı ve kubbeli iki halvet hücresi eklenmiştir. Bunların arkasına dikdörtgen planlı, tonoz örtülü külhan yerleştirilmiştir.

Hamam 1990-1993 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Nasrullah Külliyesi (Merkez)

00081060.jpg
Kastamonu il merkezinde bulunan bu külliye, Sultan II.Beyazıt döneminde Nasrullah Kadı tarafından 1506 yılında yaptırılmıştır.
Bu cami büyük olasılıkla daha önce burada bulunan Selçuklu dönemine ait bir ulu caminin yerine yapılmış olmalıdır. Bu konuda araştırma yapan Yrd.Doç.Z.Kenan Bilici’ye göre; Selçuklu devrinde yapılmış olan bu cami ya büyük ölçüde tahrip olmuş, ya da bir süre sonra ihtiyaca cevap verememiştir. Bunun üzerine XVI.yüzyılda arsası üzerine bugünkü yapı yapılmıştır.

Zamanla yapı topluluğu bazı eklerle genişletilmiştir. Külliye içerisinde başta Münire (Bayraklı) Medresesi olmak üzere şadırvan ve köprü bulunmaktadır. Tapı topluluğu 1746,1876 yıllarında onarılmış, 1945’te de alçı pencereleri tümüyle değiştirilmiştir.

00081103.jpg
Kastamonu’nun önemli yapılarından olan külliyenin camisi; çok kubbeli ulu cami tipinde Osmanlı yapılarından bir örnektir. Moloz ve kesme taştan yapılan caminin kuzeyinde on sütunlu, yedi kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekanı ilk yapıldığı zaman altı kubbe ile örtülü iken, sonradan cami genişletilmiş üç kubbe daha ilave edilerek bugün dokuz kubbesi bulunmaktadır. Bu kubbeler pandantiflerin yardımıyla sivri kemerler üzerine oturmuştur. Caminin mihrabı oldukça sade, minberi ise Kastamonu’ya özgü ağaç işçiliğinden güzel bir örnektir. Üzeri birbirine geçme geometrik motiflerle bezenmiştir. XVIII.yüzyılda cami iki büyük onarım geçirmiş, XIX.yüzyılda son cemaat yeri yenilenmiştir.

Caminin kuzeyinde bulunan şadırvanı Kadı Nasrullah yaptırmıştır. Kadı Nasrullah’ın aynı zamanda Kastamonu’da Nasrullah Köprüsü ile Araba pazarı’nda bir de çifte hamam yaptırıp bu camiye vakfettiği vakfiyelerinden öğrenilmektedir. Şadırvan köşe payeleri ve sütunlar üzerine oturan dikdörtgen bir yapı olup, kasnaklı iki ayrı kubbesi ile dikkati çekmektedir.

00081105.jpg
Yapı topluluğunun medresesi caminin güneyinde yer almakta olup, Reis-ül Küttap Hacı Mustafa Efendi tarafından 1824 yılında yaptırılmıştır.

Kesme taştan yapılmış olan bu medrese at nalı şeklindeki avlu etrafında sıralanmış 23 odadan meydana gelmiştir. İki katlı medresenin üzeri çatı ile örtülüdür. Odaların içerisinde ocak, baca ve avluya açılan birer kapısı vardır. Medresenin günümüzde alt katına dükkanlar sıralanmıştır. İkinci katta yuvarlak kemerli odalar bulunmaktadır. Önü revaklı ve kubbeli olan bu medrese yakın tarihlerde onarılmış ve turizm amaçlı El Sanatları Çarşısına dönüştürülmüştür.


Yakup Ağa Külliyesi (Merkez)

Kastamonu Alaca Mescit Mahallesi’nde bulunan Yakup Ağa Külliyesi’ni Kanuni Sultan Süleyman’ın Kilercibaşısı Yakup Ağa 1547 yılında yaptırmıştır. Yapı topluluğu cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret ve misafirhaneden meydana gelmiştir.

Külliyenin camisi, kesme taştan kare planlıdır. Üzeri pandantifler üzerine oturmuş, merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Caminin önünde üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinden cami içerisine açılan portal dikdörtgen çerçeveli olup, silmelerle sınırlanmış, yuvarlak kemerli ve üzeri stalaktitlidir. Kastamonu camileri arasında gösterişli portali olan bir yapıdır. Portalin üzerinde de kitabesi bulunmaktadır. Caminin kapıları ve pencere kapakları Kastamonu’ya özgü ağaç işi örneklerindendir.

Caminin yanındaki taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.

Caminin kuzeyinde bulunan medrese, kesme taştan yapılmış, avlu etrafında sıralanmış odalardan meydana gelmiştir. Bu plan üslubu Osmanlı mimarisinde belirli bir tipe uymamaktadır. Avluyu çeviren revaklar mermer sütunlu ve yuvarlak kemerlidir. Medrese girişinde üzeri kubbeli dört oda, güneyinde de tonoz örtülü sekiz odası bulunmaktadır.


Şeyh Şaban-ı Veli Külliyesi (Merkez)

Kastamonu Mustafa Fakih Mahallesi’nde, Hisarardı Mevkiinde bulunan bu yapı topluluğunu Sultan III.Murad’ın hocası Şücaiddün Efendi 1575 yılında yaptırmıştır. Yapı topluluğu cami, türbe, şadırvan, kütüphane ve bir de ahşap konaktan meydana gelmiştir.

Yapı topluluğu değişik zamanlarda yapılan eklerle tümüyle özgünlüğünü yitirmiştir.

Kesme taş ve tuğladan yapılmış olan topluluğun camisi, dikdörtgen planlı, üzeri ahşap çatılıdır. Mihrap ve minberi bir özellik göstermemektedir. Cami önünde şadırvanı bulunmaktadır.

Benli Sultan Külliyesi (Merkez)

Kastamonu il merkezine 30 km. uzaklıkta Ahlatköyü’nde (Lat Köyü) benli Sultan Mahallesi’nde bulunan bu külliyeyi, Yavuz Sultan selim döneminde yaşamış olan Mutasavvıf Benli Sultan 1515-1520 yıllarında yaptırmıştır. Yapı topluluğu cami, türbe, medrese, kütüphane ve misafirhaneden meydana gelmiştir. Bu yapılardan medrese ile kütüphane günümüze ulaşamamıştır.

Yapı topluluğu moloz taş ve tuğladan yapılmıştır. Cami kare planlı olup, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbeye geçiş Türk üçgenleri ile sağlanmıştır. Önünde son cemaat yeri bulunmaktadır. Mihrap ve minberi orijinalliğinden uzaklaşmıştır. Caminin yanında taş kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli kesme taştan tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.

Caminin önünde bulunan Benli Sultan’ın türbesi kesme taş ve tuğla dizili olup, kare planlı üzeri de kubbe ile örtülüdür. Misafirhane özelliğini yitirmiştir.
 
Kastamonu Bedesteni

Kastamonu Bedesteni


Cem Sultan (Karanlık) Bedesten (Merkez)

Kastamonu’da eski Tellal Pazarı’nda, günümüzde İç Terziler Sokağı’nda bulunan bu bedesteni Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan Kastamonu’da Sancak Beyi olarak bulunduğu sırada, XV.yüzyılın sonlarına doğru yaptırmıştır.

Karanlık Bedesten aynı zamanda Cem Sultan Hanı olarak da anılmaktadır. Han moloz taş ve kesme taştan yapılmış, kare planlı bir yapıdır. Hanın iç kısmı kütlevi iki ayak ve kemerlerle kare planlı birbirinin eşi dokuz bölüme ayrılmıştır. Her bölümün üzeri birer kubbe ile örtülmüştür. Bedestenin iç ve dış duvarlarındaki dükkanların büyük bir bölümü ortadan kalkmış ve günümüze gelememiştir. Yapının restorasyonu halen sürmektedir.
 
Kastamonu Hamamları

Kastamonu Hamamları


Frenkşah Hamamı (Merkez)

Kastamonu Çarşısı içerisindeki bu hamamı Frenkşah Cemalettin Efendi 1262 yılında yaptırmıştır.

Hamam kadın ve erkekler kısmı olarak çifte hamam düzeninde bir planda yapılmıştır.Kesme taş ve moloz taştan yapılan bu hamam günümüzde harap durumdadır. Günümüze gelebilen ve büyük bir kısmı toprak altında bulunan kalıntılarından soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluştuğu, kadın ve erkekler bölümlerinin aynı plan düzeninde olduğu anlaşılmaktadır.


Vakıf Hamamı (Merkez)

Kastamonu’da bulunan Vakıf hamamı’nı Yavuz Sultan Selim’in hocası Halim Çelebi 1514 yılında yaptırmıştır.

Moloz taş ve kesme taştan yapılmış olan hamam, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Her bölümün üzeri pandantifli tuğladan ayrı ayrı kubbelerle örtülmüştür. Kubbelerin dışında kalan bölümler tonozlarla kapatılmıştır. Külhan kısmı ise günümüze gelememiştir.


Araba Pazarı Hamamı (Merkez)

Kastamonu’da bulunan Araba Pazarı hamamı, Nasrullah Camisi’nin vakfı olarak Nasrullah Paşa tarafından çifte hamam plan düzeninde yaptırılmıştır.

XVI.yüzyılın ilk yarısına tarihlenen bu hamam moloz taştan yapılmıştır. Erkekler kısmının soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümleri pandantifli kubbelerle ile örtülmüştür. Kadınlar kısmının soğukluğu tonozla, diğer bölümleri de kubbe ile örtülmüştür.

İsmail Bey Hamamı (Devrekani)

Kastamonu Devrekani ilçesi, İsmail Bey Mahallesi’nde, İsmail Bey Camisi’nin yanında bulunan bu hamamı, Candaroğullarından İsmail Bey (1443-1461) yaptırmış ve camiye vakfetmiştir.

Hamam moloz taştan yapılmış, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soğukluk bölümü 3.20x3.20 m. ölçüsünde kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Buradan ılıklığa ve sıcaklık bölümüne geçilmektedir. Sıcaklık bölümünün üzeri de kubbe ile örtülüdür. İç kısımdaki eyvanlara halvet hücreleri yerleştirilmiştir.

Hamam Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinden mahkeme ile Devrekani Belediyesi mülkiyetine geçmiştir. Günümüzde harap ve kullanılmaz durumdadır.


Çayırcık Hamamı (Devrekani)

Kastamonu Devrekani ilçesi, Çayırcık Köyü’nde bulunan bu hamamın ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Halk arasında Gelin hamamı olarak isimlendirilen hamam, soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur.

Moloz taştan yapılmış olan hamamın 9.00x8.00 m. ölçüsünde, kareye yakın dikdörtgen planlı ahşap bir soyunmalık bölümü bulunmaktadır. Buradan 2,5 m. uzunluğundaki bir girişten sonra 9.00x8.00 m. ölçüsünde sıcaklık bölümüne geçilmektedir. Sıcaklığın üzeri kubbeli olup, yine üzerleri kubbeli üç halvet burada yer almaktadır. Hamam günümüzde özel mülkiyette olup, harap durumdadır.


Şişmanoğlu Hamamı (Devrekani)

Kastamonu Devrekani ilçesinde bulunan bu hamamın kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir. Günümüzde yıkık ve harap durumdadır.

Hamamın moloz taştan yapılmış olması dışında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Muzafferüddin Bey Hamamı (Taşköprü)


Kastamonu Taşköprü ilçesinde bulunan bu hamamı XIII.yüzyılda Çobanoğulları döneminde Muzaferüddin Yavlak Aslan yaptırmıştır. Daha sonra bu hamam oradaki cami ve medreseye vakfedilmiştir.

Hamam moloz taştan yapılmıştır. Soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Soğukluktan sonra girilen ılıklık kısmının ortası kubbeli, yanları da tonozludur. Sıcaklık kısmı birbirini izleyen iki kubbe ile örtülmüştür. Hamam günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.


Yeni Hamam (Taşköprü)

Kastamonu Taşköprü ilçe merkezinde bulunan bu hamamı kimin ve ne zaman yaptırdığı konusunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Moloz taştan yapılan bu hamam soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiş olup, üzeri kubbe ile örtülü idi. Hamamın soğukluk kısmı 4.20x2.70 m. ölçüsünde olup ahşaptandır. Hamam günümüzde halen işlevini sürdürmektedir.


Kastamonu’da bu hamamlar dışında il merkezinde Ferhat Paşa Hamamı, Yeni Hamam, Saray Hamamı, Kale Hamamı ve Yakup Ağa Hamamı bulunmaktadır. Taşköprü Tabakhane Mahallesi’ndeki Muzaferüddin Yavlak Aslan’ın yaptırdığı hamam ise günümüze gelememiştir.

Tekke Hamamı (Tosya)

Kastamonu Tosya ilçesi, Hocaimat Mahallesi’nde bulunan bu hamamı Şeyh İsmaili Rumi yaptırmıştır. Hamam XVII.yüzyılın ortalarına tarihlendirilmektedir.

Klasik Osmanlı hamamları arasında tek hamam olarak nitelendirilen gruptandır. Moloz taştan yapılmış olan hamam, soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Hamam içerisindeki taştan bir aslan ağzından suların akması başlıca özelliğidir. Ayrıca hamama Şeyh Kurnası adı verilen bir de oda eklenmiştir.


Büyük Hamam (Tosya)

Kastamonu Tosya ilçesinde, çarşı içerisindeki bu hamamın, Candaroğullarından İbrahim Bey’in yaptırdığı sanılmaktadır.

Moloz taştan yapılmış olan hamam, soğukluk, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden meydana gelmiştir. Hamam 1932 yılında yanmış, 1943 yılında depremden zarar görmüş, orijinalliğini bütünü ile yitirmiştir. Günümüzde onarılmış olup halen kullanılmaktadır.


Küçük Hamam (Vıkvık Hamamı) (Tosya)

Kastamonu Tosya ilçesinde, çarşı içersisinde bulunan bu hamamın ne zaman yapıldığı konusunda bir bilgi bulunmamaktadır. Rastlantı sonucu, kazı sırasında bulunan hamam Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş ve orijinalliğini bütünüyle yitirmiştir.
 
Kastamonu Sivil Mimari Örnekleri

Kastamonu Sivil Mimari Örnekleri


00081501.jpg
Kastamonu sivil mimarisi, kent dokusu, tarihi yapıları ve evleri ile birlikte Osmanlı yerleşimini günümüze kadar koruyabilmiştir. Kastamonu’da Selçuklu, Candaroğulları ve Osmanlı dönemlerine ait yapılar bir arada toplanmıştır. Kentin vadi yamaçlarına yayılan sivil mimari örneklerinin sıralandığı sokaklar, doğal konuma uygun olarak bazen basamaklar halinde, bazen de dar yollar halindedir. Bu alanlarda sıralanan evlerin önleri veya arkaları bahçeler içerisine bakmaktadır. Böylece yerleşim doğa ile bütünleşmiştir.

Kastamonu evleri geleneksel pederşahi Osmanlı aile tipine uygun biçimde, çok odalı olarak yapılmışlardır. Çoğu kez üç kuşağın birlikte yaşadığı bu evlerde en az altı oda bulunmaktadır. Kastamonu evleri Anadolu evleri ile İstanbul evleri arasında bir geçiş olarak da nitelenmektedir.

00081502.jpg
Kastamonu’da günümüze gelen evlerin çoğunluğu iki katlı yapılar halindedir. Bunların % 80’i ahşap, % 10’u yığma tuğladır. Ancak günümüzde il merkezi ile Dereboyu arasındaki kesimlerde Kastamonu Deresi’nin doğusundaki son yıllarda yapılan betonarme, çok katlı yapılar kentin eski dokusu ile büyük çelişki yaratmaktadır. Kastamonu evlerinde ahşabın çokça kullanılmış olmasına karşılık temeller taştandır ve ilk katlar dışa kapalıdır. Üst katlarda duvarlar yer yer kerpiç ve tuğlaların arasında dikey ve yatay hatlarla desteklenmiştir. Evlerin ikinci katları ve üçüncü katları çoğunlukla çekme kat biçiminde olup, dışarıya doğru çıkıntılıdır. Kastamonu evlerinin bir özelliği de üçgen biçimli saçak altı katlarıdır.

00081503.jpg
Evlerin zemin katları odunluk, ahır ve düz yaygı yapımının ve dokumacılığın ağırlık kazanmasından ötürü de atölyelere ayrılmıştır. Arka bahçede ise fırın, kümesler ve kuyu bulunmaktadır. Çoğu kez fırınlar zemin kattan dışarıya çıkıntı yapan bir bölüm halindedir. Üst katlar günlük yaşama ayrılmış, oturma ve yatak odaları burada sıralanmıştır. Odaların tümü geniş bir sofaya açılırlar. Odalar kare veya dikdörtgen planlı olup, ahşap tavanları oldukça yüksektir. Odalar içerisinde yüklükler, gusülhaneler ve ocaklar bulunmaktadır. Başoda denilen odada ocakların en büyüğü, diğerlerinde de daha küçük olanları bulunmaktadır. Mutfakta ise ısınma veya yemek pişirme amaçlı ayrı büyük bir ocak vardır.

00081504.jpg
Evlerin dışa açılan yüzlerine pencereler, silmeler, çıkmalar ve geniş saçaklar yerleştirilmiştir. Kiremit örtünün altı tahta döşelidir. Saçak uçlarında kiremitlerin kaymaması için yelkovan denilen destekler yapılmıştır. Çoğunlukla üst katlarda pencerelerin çok daha fazla olduğu görülmektedir. Bu pencereler ince ve uzun şekillerdedir. Bunların bazıları dikdörtgen, bazıları da yuvarlak kemerler içerisine alınmıştır. Katlar arasında silmeler, çıkmalar ve dışarıya çıkıntı yapan bölümleri taşıyan konsollar da bulunmaktadır.

Evlerin hemen hemen bütünü kiremit örtülü çatı ile kaplıdır. Geniş saçaklar yöre evlerinin en belirgin özelliğidir. Ayrıca Kastamonu yöresinin yağışlı olmasından ötürü de yağmur oluklarına ayrı bir önem verilmiştir. Çörten diye isimlendirilen bu olukların üzerleri veya uçları hayvan başı geometrik ya da bitkisel motiflerle bezenmiştir.

00081505.jpg
Kastamonu yöresinde ağacın bol olmasından ötürü oldukça geniş bir ağaç işçiliği ile karşılaşılmaktadır. Evlerin ana girişlerindeki kapılar, pencere kanatları, katları birbirinden ayıran silmeler, çıkma ve balkonlar, saçak altları ve köşe direkleri de ağaç işçiliğinin ortaya koyduğu en güzel bezemelerle süslenmiştir. Evlerin içerisinde kapı kanatları, dolaplar, ocak çevreleri, tavanlar, basamaklar, tırabzanlar, parmaklıklarda da yaygın biçimde bezemeye rastlanmaktadır. Ayrıca yörede bunların yanı sıra maden işçiliği de oldukça gelişmiş olup, kapı kilitleri ve tokmaklar da kendine özgü birer sanat eseri niteliğindedir.

Kastamonu evlerinin bir başka özelliği de, evler üzerindeki uğur niteliğinde nazarlıkların sıkça kullanılmış olmasıdır. Evlerin saçaklarında, saçak köşelerinde ve dış kapıların üstünde değişik biçimlerde dinsel amaçlı nazarlıklar görülmektedir. Bunların yanı sıra saçak altlarında Besmele, Kelime-i Şehadet, Allah, Muhammed, Ya Hafız, Maşallahü kâne, Hâza min Fazl-ı Rabbi gibi levhalar da bulunmaktadır.

00081506.jpg
Kastamonu il merkezi dışındaki ilçelerde Tosya’da, Cide, Daday’da, İnebolu’da, Taşköprü’de bunlardan farklı ancak kendine özgü sivil mimari örnekleri de görülmektedir. Kent dışında yazlık diye isimlendirilen bağ evleri çoğunluktadır. Bu evler ahşap çatkılı, kerpiç dolgulu yapılar olup, iklimin nemine göre bağdadi tekniğinde yapılar ağırlık kazanmıştır. Bununla beraber ilçe merkezlerinde ahşap ve kagir teknikte iki katlı yapılmış konutlara da rastlanmaktadır. Çoğunlukla bu evler iki katlı olup, ağaç dikmelerle desteklenmiş yığma taştan ve kerpiçten yapılmışlardır. Zemin katında depo, mutfak, kiler ve fırın gibi günlük yaşamla ilgili bölümlere yer verilmiştir. Üst katlarda sofanın iki yanında sıralanmış odalar bulunmaktadır. Bu odalardan büyüklerine “Büyük Yazlık”, “Hire Yazlık (Küçük Yazlık)”, “Kış Odası”, “Kahve Ocağı” isimleri verilmiştir. Bu evlerdeki bir diğer özellik de pencere üzerlerinde ikinci bir sıra halinde alçı vitraylı tepe pencerelerine yer verilmesidir. Bu tepe pencerelerinde bitkisel ve geometrik bezemeye ayrı bir önem verilmiştir.

00081507.jpg
Kastamonu’da Eşraf Evleri diye isimlendirilen sivil konutların ayrı bir yeri bulunmaktadır. Bu evlerin başında Burhan Küçük Evi, Daday’daki Köpekçioğlu Konağı, Balaban Konağı, Sirkeli Konağı, Kırkodalı Konak, Toprakçılar Konağı, Sepetçioğlu Konağı, Tahir Ağa Konağı, Liva Paşa Konağı, Zinciroğlu Konağı, Ellezler Konağı, Uğurlu Konak, Nalbantoğlu Konağı, İnebolu Türkocağı Binası, Azdavay'da Rıfat Ilgaz Evi, Küre'de bulunan Ahşap Evler, Tosya'da İşcanlar Evi, Eseroğlu Evi, Kastamonu Hükümet Konağı, Beyçelebi Mahallesi’ndeki 1883 yılında yapılan evler, Akmescit Mahallesi’ndeki evler, Cebrail Mahallesi’ndeki evlerin sivil mimari yönünden ayrı önemleri bulunmaktadır.

Bu evlerden Burhan Küçük Evi, iç ve dış yapısındaki mimari ve bezeme özellikleri ile dikkati çekmektedir. Zemin katın üzerinde iki kat olarak yapılan evin ikinci katı çıkmalarla hareketli bir cephe görünümünü sergilemektedir. Kültür Bakanlığı tarafından 1990 yılında koruma altına alınan bu ev haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölüm halindedir. Evin ikinci katında sofaya açılan odaların kapılarının üst kısmı ve içi pahlı yüzeylere bölünmüş ve kent içerisinde bezeme yönü ile özel bir örnek olarak korunmaktadır. Aynı zamanda bu ev XIX.yüzyılda yapılmış olup, günümüze ulaşabilen örnek evlerden birisidir.

00081508.jpg
Daday’daki Köpekçiköyü Ağası Çil Abdullah’ın yaptırdığı Köpekçioğlu Konağı, haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölüm halindedir. Bu nedenle de ön ve arka cephelerinde iki ayrı kapısı bulunmaktadır. Zemin kat üzerinde iki normal kat ve bir de çatı katından meydana gelmiştir. Evin girişindeki demir korkuluklu, kesme taştan merdivenlerle birinci katın önündeki balkona çıkılmaktadır. Ahşap sütunlar halinde düzenlenen evin girişindeki bu çıkıntı ile ikinci katın balkonu tamamen taştan yapılmıştır. Girişteki çıkıntılar, kapılar ve pencereler, duvarlar, tavanlar kalem işleri ile bezenmiştir. Ayrıca katların ve pencerelerin arası yazı ve süsleme motiflerini içeren panolarla çevrilmiştir.

Daday’daki Balaban Konağı, yaklaşık 200 yıl önce yapılmıştır. Daday’da Hacı İsmail Ağa Çiftliği içerisindeki bu konak koruluk bir tepenin yamacında bulunmaktadır. Konak içerisinde Özlem Ataoğuz’un tespitine göre, 1642 yılında yapıldığını gösteren bir tarih bulunmaktadır. Evin pencereleri üzerinde bir de 1756 tarihine rastlanmaktadır. Bu da tepe pencerelerinin evin yapımından çok daha sonra yapıldığına işaret etmektedir. Konağın büyük yazlık modasında olan bu tarihe göre belki de bu ev, tarihi saptanabilen en eski Türk evlerinden bir örnektir.

00081509.jpg
İki kat halinde ahşap kagirden yapılan evin geniş bir saçağı bulunmaktadır. Zemin katında depo, kiler, mutfak ve fırın vardır. Birinci katta geniş bir sofanın çevresinde Büyük Yazlık, Küçük Yazlık, Kışlık ve Kahve Ocağı diye isimlendirilen dört oda bulunmaktadır.

Kastamonu Akmescit Mahallesi’nde şehre hakim bir tepe üzerinde bulunan Kırkodalı Konağı, 1881 yılında Papaz Mektebi olarak yapılmış, sonraki yıllarda hastane, Vakıflar Öğrenci Yurdu olarak kullanılmıştır. 1977 yılında yapının onarım ve restorasyonu Kastamonu Valiliği tarafından yapılmış olup, günümüzde Kültür ve Sanat Evi olarak kullanılmaktadır.

Kastamonu’nun sivil mimari örneklerinin başında gelen evlerden biri olan Toprakçılar Evi’nin yapılış tarihi bilinmemekle beraber, kesme taş, ahşap ve kerpiçten yapılan bu ev turizme yönelik olarak kullanılmaktadır.

00081510.jpg
Kastamonu Gökdere Caddesi’nde bulunan Sepetçioğlu Konağı’nın giriş kapısı üzerinde 1884 tarihi bulunmaktadır. Kareye yakın dikdörtgen planlı olan bu konak bodrum, zemin ve birinci kattan meydana gelmiştir. Uzun süre kendi haline bırakılan bu yapı İl Özel İdaresi tarafından 1999 yılında onarılmıştır. Günümüzde sosyal ve kültürel etkinliklerde kullanılmaktadır.

Kastamonu ‘da 1935-1936 yıllarında yapılan Konyalı Konağı yakın tarihlerde yapılmış olmasına karşılık geleneksel Kastamonu konakları örnek alınarak yapılmıştır. Bu konağın onarımı kamulaştırıldıktan sonra Kastamonu Valiliği tarafından yapılmıştır.

Kastamonu’nun en eski yapılarından olan Tahir Ağa Konağı zemin ve birinci kattan ibaret olup, XVIII.yüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır. Konağın tepe pencereleri, vitrayları, kündekari tekniğinde yapılmış oda ve dolap kapakları, ocak nişlerindeki alçı bezemeler ile dikkati çeken bir sivil mimari örneğidir. Bu konak Kastamonu Valiliği tarafından 1990’da kamulaştırılmış ve sonra da Turizm Bakanlığı’na tahsis edilmiştir.

00081511.jpg
Kastamonu sivil mimari örneklerinden biri de Eflanili Konağıdır. Bu konağın yapılış tarihi bilinmemekle beraber, yapı üslubundan XX.yüzyılın başlarına ait olduğu sanılmaktadır. Bu konak Sağlık Bakanlığı Çevre Koruma Vakfı tarafından 1999 yılında Eflanili ailesinden satın alınmış olup, günümüzde Yöresel Yemekler ve El Sanatları Uygulama Merkezi olarak kullanılmaktadır.

Kastamonu İnebolu ilçesinde bulunan Türkocağı Evi, Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’dan İtalyan gemileri ile gizli olarak gelen ve savaşa katılmak isteyenlerin geçici olarak barındıkları bir yapıdır. Kurtuluş Savaşı’ndan ötürü de Türkocağı Evi’nin tarihte ayrı bir yeri vardır. Mimari yönden XIX.yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Savaş sonrası Halk Evi olarak kullanılmış, daha sonra da Kültür Bakanlığı ve Kastamonu Valiliği’ne tahsis edilmiştir.
 
Geri
Üst