ÖLMEDEN, DÜŞÜP PARAMPARÇA OLMAYI ÖZLEDİĞİM TEK YERDİR BU KUYU....
"....İçimdeki dipsiz kuyuya atarım kendimi bazen, intihara doyarım kana kana, ışıksız kalmayı, sessiz ve de kimsesiz kalmayı özlerim bazen, herkesten ve kendimden bile gizledigim suretlerimi ararım kendi kuyumda, bir ömür bulamadığım en kıymetli hayalleri...mi kesin bulurum umuduyla esrik yolculuklara çıkarım kendi derinliklerimde, şair değilim bu günlerde, öyle bir tutkuya yaklandım ki, maşuğunu özlerken özleminin ateşlerinde tir, tir titreyen bir fakir dervişim ben, söz mimarı değilim bu dem, tüm sözlerin ta kendisiyim, bir kenara koymuşum aklımı heyhat, ben düşün düşünde bile hayal edilmeyen bir güzelliğin büyüsündeyim, nice acılardan, dirhem, dirhem parçalayan sancılardan geçerek geldim, yollarımı şaşırdığım bir anda kendi kuyumla yüzleştim, boşunaymiş attığım her adım, oysa menzile ulaştıramayacaksa atılan her adım, yokluğa karıştığım noktada dirilmek değilse emelim kendi küllerimden yeniden, yaşamanın ya da ölmenin ne önemi var, sevmek başkasında kendini keşfetmek değilse yeniden, kendinle başkasını anlamak değilse sevmek, sevmemek çare değil hiç, sona geldiğin noktada başa dönebilmek maharetidir sevmek, dipsiz kuyularına meydan okumaktır sevmek, yüzleşebilmektir yüzü saklı, yüzü gizli, yüzsuz tüm öteki hallerinle, kendi kuyumun başındayım, ebedi mezarımdır içimde inşa ettiğim bu dipsiz kuyu, yürümekten yorulduğum anlarda mutlak düşmeyi özlediğim tek yerdir bu kuyu, düşüp paramparça olmayı ama paramparça olmanın tüm acılarını yaşayarak asla ve asla ölmemeyi düşlediğim tek mekanbdır bu kuyu