Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
RÜYA; biz uyurken kalbimizin tuttuğu bir dilektir.ARKADAŞ;uçmayı unuttuğumuzda bize kanatlarını açan bir melektir.HAYAL GÜCÜ; bizi bilmediğimiz yerlere uçuran bir rüzgardır,veHAYAT;içinden ne çıkacağını bilmesek de açmamız gereken bir zarftır.açtığın zarflardan hep güzel şeyler çıkması dileğiyle...
Bir papatya tarlası düşün..
İlkbahar ayı..
Ve sen, onun yanından geçen yolda
yürüyorsun... Ve o papatya tarlasında
bir papatya dikkatini çeker..
Binlercesinden birisidir ama sen,
onun yanına gidersin..
Onda seni çeken bir seyler vardır..
O papatyayı olduğu yerden koparırsın..
Sadece senin olsun istersin, sadece senin..
Öleceğini düşünmeden. Ve gidersin o tarladan...
İçindeki şiddetin durduramadığı bir bencillik
ama bir o kadar güzel ve hapsedici.
İşte bu TUTKU...
Yine o tarlanın
kenarındaki yolda yürüyorsundur..
Yine milyonlarcası arasında
bir tanesi seni çeker..
Yaklaşırsın, yanına gidersin o papatyanın..
Gözlerin başkasını görmez olur o an.
Onun için herşeyi yapmak istersin...
Dokunmak istersin.. Dokunamazsın,
orda, onunla ölmek istersin.
Ama birden hafif bir rüzgar eser ve
bir başka güzel çiçek kokusu gelir burnuna..
Dayanamazsın onun kokusuna..
Unutturur herşeyi bir anda
ve o kokunun geldiği yöne gidersin..
O papatya orda kalmıştır,
yüreğinin bir kenarında..
Paylaşılmamıştır bi çok şey..
Unutulmaz belki
ama geri de dönülmez ona..
İşte bu AŞK...
Yine o yoldasın..
Papatya tarlasının yanından geçen..
Ve yine bir papatya ...
Milyonlarcasının içinde seni çeker..
Gidersin yanına..
Orda kalakalırsın..
O hiç ölmesin diye her şeyi yaparsın..
Tüm gücünle onunla olmak istersin..
Oradan seni koparacak hiç
bir güç olmadığına inanırsın..
Ve orda onunla ölene kadar birlikte kalırsın...
İşte bu da SEVGİDİR...
Dostum birden soruverdi:
— Bir insanın mutlu olduğu nasıl anlaşılır? şöyle düşünmüş olmalıyım:
— Bilmem gözlerinin parlaklığından, neşesinden, belki yüzüne vuran iç aydınlığından.
Dostum hepsini kabul eden ama yeterli bulmayan bir el işareti yaptı:
— Bunlar doğrudur. Mutluluk saklanamaz. Mutluluk insanın içinden sızar, bir yerlere girer, orayı değiştirir. Bir de kokusu vardır. Bilir misin mutluluk kokar.
— Mutluluğun kokusu mu? Doğrusu duymamıştım. Dostum anlayışla baktı:
— Doğrudur, duymamışsındır. İnsanlar pek fark etmezler. Oysa her ruh halinin kendine özgü bir kokusu vardır. Eğer insanlar koku duygularını kaybetmeselerdi, bunları da bilirlerdi. Ama bir çok şey gibi bunu da kaybettiler.
— Yani, önceden biliyorlar mıydı?
— Elbette, biliyorlardı. Bak hayvanların birbirleriyle iletişim kurmalarında koku nasıl önemli bir rol oynar.
— Evet ama konuşamadıkları için. Dostum biraz sabırsız, sözümü kesti:
— İnsanlar konuştukları için artık kokuya gerek duymuyorlar değil mi? şimdi sen bana insanların konuştuklarını mı söylüyorsun? Artık yanıt vermiyordum. Dinlemeyi sürdürdüm.
Dostum:
— Sen de biliyorsun ki insanlar gerçekte konuşmuyorlar. Konuşur gibi yapıyorlar. Öğrendikleri sözcükler var. Birbirlerine onları söylüyorlar. Gerçekte çok azı, çok az zaman için konuşuyor. Onlara da dikkat et, duygu sözcükleri yoktur. Birbirlerine söylemeleri gereken sözleri söylerler. Onun için de çoğunlukla birbirlerini dinlemezler.
Gerçekte konuşmayan, gerçekte dinlemeyen insanlar iki önemli iletişim aracını da kaybettikleri için artık anlaşamıyorlar. Koku ve dokunma. İşte gerçek iletişimin iki yolu. İnsanlar ikisini de unuttu. Onu biraz kışkırtmayı denedim:
— Şimdi insanların birbirlerini koklamalarını mı söylüyorsun?
Umutsuz ve kırgın bir bakışla baktı:
— Keşke ne dediğimi anlasalardı da söyleseydim. Koklamak, öyle incelikli bir duygudur ki, bugünün insanına öğretilmesi gerekir. Zavallı koku alma duygumuz. Öylesine kötü kokularla bozuldu ki, yeniden eğitilmesi gerekiyor. Biliyor musun, insanlar insan kokusunu bile alamıyor.Bir kadının kokusu. Bir erkeğin kokusu. Çocuğun kokusu. Yaşlı insanın kokusu. Umudun kokusu. Bezginliğin kokusu. Hayata kırılmanın kokusu. Mutluluğun kokusu. İnsanlar bütün bunları unuttular. Dokunma da öyle insanlar bunu da unuttu. Bir elin el üstüne konması. Bir omuzun omuza dayanması. Bir sırtın sırta dayanması. Ayakların birbirine sarılması. Bedensel dokunma. Unuttuğumuz ne çok şey var. Günümüz insanını savunmak istedim:
— Ama sözcükler var, yazı var. Belki o yüzden unutmuşuzdur.
Dostum biraz dalgınlaştı:
— Evet, yalanların aracı sözler, yalanların aracı yazılar. Bir türlü içimizden geleni söylemeyi, yazmayı bilemediğimiz için yalanlarımızın aracı olanlar. Beden yalan söylemez, dokunuşun yalan söylemez. Bunlar gerçekleri iletir. Sadece gerçekleri.
Ne güzeldir dört gözle beklediğin bir haberin gelmesi
Ağrının dinmesi
Yıllar sonra bir gün biryerde çocukluğunda annenin
senin için yaptığı kurabiyelere rastlamak
Yağmurdan sonra açan güneş
Buz gibi sokaktan sıcacık eve girmek
Yorgunluktan bitmişken yatağa uzanmak
Tuttuğun takımın ezeli rakibini yenmesi
Kızgın kumlarda uzun uzun yattıktan sonra
bedeni denizin serinliğine bırakmak
Sabahları kızarmış ekmek kokusu ile uyanmak
Bir doktor muayenehanesinin kapısından
şüpheleri dağıtmış olarak sevinçle çıkmak
Bir bahçenin onünden geçerken duyduğun hanımeli kokusu
Sabah uyanıp o günün tatil olduğunu hatırlamak
Artık bitti" derken seni arayıvermesi
Yaşlı ana babanın hala çaldığınız kapının arkasında
yada hattın obür ucunda olması
Fırından yeni çıkmış ekmeğin köşesi
Bir köşede birbirine sarılmış uyuyan kedi yavruları
Evinden pişmekte olan yemek kokusunun yayılması
Soğuktan titrerken eline tutuşturulan bir bardak çay
Meteliksiz bir günde çoktandır giymediğin ceketin cebinden para çıkması
Uzun sıcak bir çınaraltı
Sabahtan beri ayağını vuran ayakkabıları çıkardığın an
Sudan bir sebeple küstüğün arkadaşınla barışmak
Yıkanmış ütülenmiş mis gibi kokan yatak takımlarının koynunda uyumak
Bir sandalın kenarına oturarak bacaklarını denize sallandırmak
En sevdiğin yemeğin ilk lokmasını ağzına aldığın an
EN ONEMLISI NEFES ALMAK
KONUŞMAK
DUYMAK
YÜRÜMEK
GORMEK
ANLAMAK
Ne güzeldir arkadaşlarından, sevdiklerinden, sevgiliden alacağın sıcacık bir merhaba... MERHABA.