GİRESUN İLİ EVLİLİK ADETLERİ
BU İLİMİZ karma bir toplum içerisinde bulundurmaktadır. Tarihsel bakımdan bir çok uygarlıkların kenti olmuştur. Geçmişin izlerini üzerinde taşıyan il, mistik bir Karadeniz havasını taşımaktadır. komşu illeri, Sivas, Gümüşhane, Ordu ve Trabzon kültür etkinliklerini de içerisine alan il'de kız isteme ve düğün gelenekleri de bölgesel olarak değişmektedir. Giresun'da kız her yerde bulunur. Daha doğrusu çalışmaktadır. Giresunlular için kızlar çok önemlidir. Aynı zamanda da çok çalıştırırlar. Durum böyle olunca da kız istemede zorlaşır. Evlendirilecek olan kızın her şeyi bilmesi gerekmektedir. Damat adayı, yöresindeki bir kızı beğendiğinde önce babasına veya annesine söyler. (Eğer damat adayı bir kızı istediğinde babasına söyledi mi, baba da eşine söyleyip kız hakkında araştırma yaptırır)Geleneklerine bağlı olan İl de Türk boyu geleneği sürdürülmektedir.
Kız isteme ve alma işlemi de gizli yapılmaktadır. O kadar gizli oluyor ki aile içerisinde ki fertlerin bile haberi olmamaktadır. Taa ki kız isteme işi kesinlik kazandığında ve kız istenmeye gittiğinde duyulur. Damadın annesi, kız tarafına yakın olan (komşusu, bölgede oturan veya kıza yakın olan) bir kişiyle irtibata geçer. Bazı bölgelerde ise anne yanına bir kişiyi alır veya sırrına sahip başka birisini gönderir. Bu kişiye, "Çok yakın bir arkadaşımın veya akrabamızın oğlu falancının kızını görmüş, beğenmiş, tavsiye ediyor musunuz? İsteyeni var mı" gibi sorularla iyice detayına kadar araştırır. Kız tanındıktan sonra, kız tarafı da bu beraberliğe uygun bakarsa, damadın aile içinde müzakere edilip kız isteme olur. Tabii ki kız ailesi durumu kızına bildirir. Fikri alındıktan sonra hareket eder. Eğer kızdan olumlu cevap alınırsa erkek tarafına haber verilir. Erkek tarafı kız istemeye giderken, "kız evi”ne giderken beraberlerinde çikolata, lokum, şeker ya da çiçek gibi hediyeler götürür. Kız, arkadaşlarıyla evin başka bir odasında oturur ve damat hakkında bilgi almaya çalışır. Aileler tatlı muhabbet olsun diye ikramlar yapılır, çaylar içildikten sonra damat tarafından söz verilen kişi konuşmayı kız istemeye yönlendirir. Aile fertleri daha önceden konuştukları için kız isteme fazla uzatılmadan aileler arasında anlaşma sağlanmıştır. Usulen söz kesilir. Söz kesildikten sonra kahveleri içilir ve günün başka olaylarından muhabbet açılır. Daha sonra erkek tarafı ikinci gelmeleri için gün alır. Bu gün en erken bir hafta içerisinde olur. Kız evinde toplanma olduktan sonra, nişan ve düğünün ne zaman yapılması konusunda karar alınır. Giresun'da nişan için önemli bir gün yoktur. Hafta sonları genelde tatil olduğu için bu iki günden birisinde nişan yapılır. Nişanda kadın erkek ayrımı yapılmadan ya bir evde veya solon tutularak yapılır. Giresun'da nişanda manilerin çoğu Karadeniz havasında olur. Eğer nişan evde olursa kız evinin daha önceden hazırladığı malzemelerini nişanda davetlilere ikram eder. Eğer salonda ise pasta ve kurabiye her çeşit içecek sunulur. (İçkiler ise zula altından alınır. ) Nişana gelen davetliler genelde kız tarafına "nişan hediyesi" getirirler. Hediyenin tamamı nişan sahibine kalır.
Nişan hediyesi olarak, genellikle, para, küçük altın, mutfak ve ev malzemeleri bırakılır. Erkek tarafı kıza takı takar. (takının değeri kız tarafına verilen kıymeti gösterir) takı işlemi akrabalık derecesine göre değeri de değişmektedir. Nişan bittikten bir kaç gün sonra kız evindekiler erkek evine misafirliğe giderler. Nişan bohçası ve bazı hediyeler gider. Düğün günü tespit edilir, daha sonrada gelin ve damadın gereksinimleri görüşülür. Kız tarafı zengin erkek tarafı fakir ise, bu durumda kız tarafı damada her türlü ekonomik yardımı yaparlar. (Şayet damat hayırsız çıkarsa da o zaman cezalandırılır.) Eğer her iki tarafın durumu kötüyse, komşular devreye girerek çiftlere ellerinden geldiğince yardımcı olmaya çalışırlar. Şayet damat tarafının durumu iyi ise, damat tarafı kızın gelinlik ve düğün masraflarını hepsini çeker. Düğün törenleri geleneği günümüzde çoğunlukla köylerde sürdürülmektedir. Bu törenler genelde iki gün iki gece devem etmektedir. Düğün törenleri kız evi ve oğlan evi olmak üzere iki yerde kutlanır. Oğlan evinde çoğunlukla erkekler, kız evinde ise kadınlar eğlenirler. Çarşamba günü gecesi gelinin eline, maniler okunarak kına yakılır bu geceye kına gecesi denir. kına gecesinde geline hediye takılır, bu hediye töreninde hediye takılanların adları, verdikleri hediyeler abartılarak söylenir. Kına gecesi kız evi oğlan evine konak giderler. Gelen konuklar davul zurna ve Kemençe eşliğinde oğlan evinin yakın bir yerinde karşılanır. O gece yenilip içilip sabaha kadar eğlenilir. Perşembe günü gelin alma günüdür. Oğlan evi, gelin evinin uzaklığına bağlı olarak öğleden sonra gelin almak için kalabalık bir şekilde kız evine gelinci giderler. Gelinci gitmeden önce damat ortaya çıkartılarak takı takılır. Gelin kız evinden alınıp gelinir. Gelin eve girerken damat gelinin başına para ve fındık atar. Kaynana, gelin eşikten girerken eşiğe bir su testisi koyar, gelin su testisini devirerek içeri girer. Düğün töreninden sonraki ilk beşinci günü gelinin akrabaları gelerek çeyiz toplarlar, Yedinci gün ise Gelin ve damat ile arkadaşları Kızın anne ve babası ile akrabalarını ziyaret ederler ve bu ziyarette damat yumurta yer.
GİRESUN/ALUCRA EVLİLİK ADETLERİ
ALUCRA ilçe olmasına rağmen, bölgede çeşitli illere ve yurt dışında binlerce kişi yaşamaktadır. Alucralıların bir özellikleri senede bir veya iki kez doğdukları şehirde toplanırlar. Kentte yaşayanlar ilde yaşayanların geleneklerinin yüzde 10'nu yapmaktadırlar. İlçede evlenmeler genellikle, erkeklerde 18-25, kızlarda ise 16-22 yaşları arasında gerçekleşmektedir. Bu oran, eğitim seviyesine göre de değişmektedir. Evlenmek isteyen gençler, isteklerini daha çok bir aracı koyarak gerçekleştirirler. Kentte yaşayanlar ise direkt anne ve babaya söyleyebiliyorlar, bu durum da normal karşılanır. Eski usullerin kalktığı Alucra'da, evlenmek isteyenler pilava kaşık saplama veya babasının ayakkabısını eşiğe çevirme gibi uygulamalar kalmamıştır. Bazen gençler bu durumu mizahi olsun diye yer yer bu tür uygulamaları yaparlar. Bu tür uygulamalarda büyükler tarafından hoş karşılanır. Eski yöre geleneğinin unutulmaması sağlanmaktadır.
Kız kaçırma sıkça rastlanır
Akraba evlilikleri çok nadir yapılmaktadır. Yine evlenme geleneklerinde "kız kaçırma" olayları sıkça rastlanmaktadır. “Kız kaçırma” olayında, önce her iki aile de rest çekse de, genellikle, olaya rıza göstermek ve yeni çiftlerin mutluğu istenme şeklinde gerçekleşmektedir. Çok nadir de olsa, tarafların ve özellikle de erkeğin kız tarafınca vurularak öldürüldüğüne de rastlanmaktadır. Baldız veya kayın biraderle evlenmeye, köylerde kısmen rastlansa da merkezde yok denecek kadar azdır. Bu durum, daha çok belli kültürle donanmış sülaleler için geçerlidir. Alucra'da, birden fazla kadınla evlenme (polygamy) 1970-1980 yılları öncesine kadar çok görülmüşse de, günümüzde geçerliliğini tamamıyla yitirmiş olup hoş karşılanmayan bir tutum arz eder. Ama yine de bazı köylerimizde tek tük de olsa çok eşli evlilikler gerçekleşmektedir. İç güveysi evlilik türü, çeyrek asır kadar önce sıkça gerçekleşmişse de, zamanımızda hemen hemen hiç olmayan bir hadisedir. İç güvey evliliğin en büyük nedenlerinden biri toplum içindeki dayanışmanın kuvvetli olması olarak görülmektedir. Kız iyice tanınıp aile içinde müzakere edildikten sonra, bir sonraki aşama olan "kız isteme" gelir. Bunun için, kız ailesine önceden haber gönderilir ve belirlenen günde erkek tarafı kız evine gider. "Kız isteme" ye daha çok, anne-babanın yanında yakın bir büyük (sözü geçen ve iş bitirir bir tip olmasına dikkat edilir) gider. Erkek tarafı "kız evi”ne giderken beraberlerinde çikolata, lokum, şeker veya çiçek gibi hediyeler götürürler.
"Kız evi" eğer kızlarını verecekse, konuklara son derece misafirperver davranır ve güzel ikramlarda bulunur. Özelikle de damat tarafının getirdiği yiyecek maddesinin kız evinde açılıp ikram edilmesi, kızın büyük bir ihtimalle verileceğine delalettir. Aksi takdirde "kız verilmeyecekse" konuklara soğuk davranıldığı gibi ikram da yapılmayabilir. Hatta, erkek evinin getirdiği hediye hiç açılmayıp erkek evine aynen iade edilebilir ki, bu kızın verilmeyeceğine delalet olur. Kız istenirken, erkek evinden hatırı sayılan büyük, hoş beşten sonra (getirilirse kahve yada çay ikramından sonra) asıl konuya girer ve kalıplaşmış ifadelerle kız istenir. Kız evi naz edip kızın verilmeyeceğini söylese de, erkek evi kız istemeye birkaç kez daha gelebilir. Erkek evi, kızı isteyip de vereceklerine dair cevap aldıklarında, sıra "söz kesme" ye gelir. Bunun için de genellikle amca, dayı veya damat adayının kardeşleri gibi yakın akrabalarla söz kesmeye gidilmesi tercih edilir. Söz kesmeye gidilirken hediyenin yanında, "söz yüzüğü" ve "şerbet" de götürülür. Kız istemeyle söz kesme arasına, bayramlar gibi özel günlerde gelin adayına "giysi, yüzük, bilezik" gibi hediyeler verilmesi makbul görülmektedir. "Nişan" ve "düğün" günü, söz kesimi gecesinde erkek ve kız tarafı ortak bir zaman belirler.
Müjdenin hakkı verilir
Söz kesimini damat veya gelin adayına haber veren, müjdesi karşısında hediye ister ve müjdeci evlenecek aday tarafından mükafatlandırılır. Nişan için herhangi bir gün yoktur. Ama genellikle hafta sonunda yapılır Nişanda genellikle, kadın erkek ayrı olmayıp kız evinde toplu şekilde gerçekleştirilir. Kız evi, önceden hazırladığı yiyecek malzemelerini nişanda davetlilere ikram eder. İkram malzemesi olarak kullanılan başlıca çeşitler; "nişan eğer yemekliyse" yemek ve sonrasında tatlı; yemeksizse pasta, ayran ve tatlı nevinden malzemelerdir. Nişana kız ve oğlanın arkadaşları, akrabalar ve komşular çağrılır. Bu çağrı nişan sahibinin kendisi, çocukları ya da bu iş için tutulan herhangi bir aracı tarafından yapılır. Nişana gelen davetliler, beraberlerinde nişan sahibine "nişan hediyesi" getirirler. Hediyenin türü tamamıyla davetliye aittir. Nişan hediyesi olarak, genellikle ev malzemesi olan tabak, tencere, hali, kilim, palaz bazen de para nişan evine bırakılır. Yine nişanda kıza, özellikle erkek ve kız evi yakınları takı takar. Burada akrabalık derecesine göre takının değeri de değişir. Takı olarak başlıca; yüzük, bilezik, saat gibi kıymetli takı eşyaları kullanılır. Düğün gününün tespiti, eğer söz kesiminde belirlenmemişse nişan günü tespit edilir ve karara bağlanır.
Evli çiftlerin evi yapılmaya başlanır
Nişanla düğün arasına, bayramlar gibi özel günler girdiğinde erkek evi kız evine; bilezik, yüzük gibi hediyeler götürür.
Düğün günü tespit edildikten sonra, gerek erkek evi olsun, gerekse kız evi olsun ev eşyası yönüyle birtakım hazırlıklara başlar. Erkek evi; mutfak, oturma odası ve salonun eşyalarından sorumludur. Kız evi ise yatak odası ve beyaz eşyayı düzmekle mükelleftir. Erkek tarafı gelinin düğün öncesinde giyeceği kıyafetleri alır. Bunlar: Gelinlik, elbise, ayakkabı, çanta, saat, par düse vs. Takı olarak da genellikle "beşibirlik" (büyük altın), altın zincir, yarımlık ve bilezikler (burma vs.) dir. Düğün öncesi, kız ve oğlan eksik görmeye çıktıklarında, yanlarında görümce ve elti de bulunur. Yine düğünden önce her iki taraf da karşı tarafın yakın akrabaları için "yolluk" düzerler. (Yolluk: Kardeş, dayı, amca,anne, baba için ayakkabı, gömlek, elbise, iç çamaşır vs.). Düğün yemeğinin bütün masraflarını erkek tarafı çeker. Bu, kız evinde yenecek yemeklerin malzemesi için de geçerlidir. Bütün yemek malzemesinin dökümü ve yemeği yaparak hizmete sokacak olanlar, düğün öncesi kesinlikle belirlenir. Düğünde, resmi nikahın yanında imam nikahının da yapılması şarttır.
Genellikle resmi işlemler düğünden birkaç gün önce tamamlanmış olup, düğün gününde yalnız imam nikahı yapılır. Resmî nikah çoğunlukla evlenme dairesinde yapılır. (Şimdi ise resmi nikahın ardından imam nikahı yapılmaktadır,) Nikahta şahitliği, yeni çiftin çok yakın arkadaşları yada yakın akrabaları yapar. Düğün, genellikle üç gün sürer. Cuma öğlenden sonra yemekler verilmeye başlanır. İkinci gün gelin alma olup, üçüncü gün duvak yapılır. Düğün evine herhangi bir özel işaret (bayrak çekme vs.) konmayıp zaten davulun sesinden düğün evi aşikar olur. Davulcu ve zurnacı en az iki hafta öncesinden ayarlanarak tutulur. Düğün erkek tarafının kendi evinde yapılır. Birinci gün; yemeklerin yenmesi ile başlayan düğün, davul-zurna ile devam eder. Genellikle yemeğini yiyen misafir hemen horona katılır ve oyununu oynar. Bu olay birbirini zincirleme takip eder. Yani bir yandan yemekler yenirken bir yandan da horon tepilir. Düğünlerde erkek halk oyunlarının ayrı bir yeri vardır. Davetlilerden her gelen grup, kendini ihtişamla sergilemeye çalışır. Horon esnasında silahlar da boy gösterir. En fazla oynanan horon oyunları şunlardır: Alucra Diki, Laz Havası (Alucra dikinin hızlı hali), Efeler, Sarı Kız, Güzeller, Mustafa, Tamzara, Halay
Yörenin oyunları oyanınr
Düğünün ikinci safhasında; gelin, evinden alınmak için hazırlıklar yapılır. Gelin almaya erkekli bayanlı olarak karışık gidilir. Gelin arabası özenle hazırlanır. Erkek evinde konvoy oluşturulup, konvoyun en önüne gelin arabası yerleştirilir. Davul ve zurnanın sesi konvoyun hareketi boyunca eksik olmaz. Kız evine gidildiğinde erkek tarafından müteşekkil ekip, ayrıca bir horon gurubunu oluşturur ve gönlünce horon teper. Gelin, kız evinden törenle alındıktan sonra yerleşim yerinde konvoy, turlar atarak erkek evine gelir. Üçüncü gün "duvak" yapılır. Duvak genellikle düğün salonunda yapılır ve bayanlar kendi arasında saz, org gibi çalgılar eşliğinde eğelenirler. Duvak sonunda "tahu" lar (davetlilerin getirdikleri hediyeler) toplanır. Yakın akrabalar geline; bilezik, altın gibi takılar takarken; davetliler altın ya da para verirler. Düğün yemeği, Alucra yöresine has, yörenin damak tadına hitap edilen çeşitlerden seçilir. Daha önce de ifade edildiği gibi, düğün yemeğinin bütün masraflarını erkek tarafı karşılar. Düğün yemeğini hazırlamada daha önceden tecrübesi olan (eli iş yapan) kadınlar görev alır. Bunlar kullanacakları malzemeleri liste halinde düğün evi sahibine iletir ve malzemeler düğünden önce hazırlanmış olur.
Her grup ayrı telden takılır
Yemek en geç, düğünün birinci gününün sabahı ateşe konup pişirilmeye başlanır ve öğleden sonraki yemek servisine yetiştirilerek, yemeklerin sıcak haliyle yenmesi sağlanır. Yemekler, düğün evi etrafında, yemeklerin pişirilmesi için tahsis edilen özel bölmelerde pişirilir. Daha çok üçlü saç ayakları üzerine kurulu kazanlarda pişirilir. Yemeklerin pişirilmesi esnasında mahalleli kadınların öz verili yardımı çok önemli bir unsurdur. Yemeklerin servisi esnasında da yine mahalle gençlerinin yardımı büyük olur. Düğün yemekleri kadın ve erkeklerce ayrı ayrı mekanlarda yenilir. Eğlenmeler de yemeklerde ki gibi ayrı olur. Gençlere istekleri halinde ayrı muamele yapılır. Düğün evinin yapısına göre bu, içki ikramı şeklinde de gerçekleşebilir. Kına gecesi, düğün başlamadan bir gün önce yapılır. Geline yakılacak olan kınayı, erkek tarafı hazırlayıp, çikolata, yemiş gibi çerezleri de tedarik eder. Kına gecesi kına yakılması özel bir merasimi söz konusudur. Bunlar, kına bir kapta hazırlanıp, üzerine mumlar yerleştirilir ve mumların uçları yakılır.
Gelinin çeyizi konuklara gösterilir
Daha sonra içinde kına bulunan kap gelinin başında kına türküleri okunarak çevrilir ve gelinin eline kına yakılır. "Kına yakma" sadece geline mahsus olup, erkeğe de yakılması söz konusu değildir. Her iki düğün evinin de sağdıcı olur. Sağdıç genellikle en yakın akrabalardan seçilir. Düğün boyunca damadın yanında olup, damadın ihtiyaçlarını anında gidermeye çalışır. Düğün için, merkezin dışından gelen davetliler, düğüne daha birinci gün iştirak ederler, gece yakın akraba ve komşularca ağırlanırlar. Gelinin çeyizi konuklara gösterilmek için kız evinde serilir ve eş-dost gelinin çeyizini bakmaya gelir. Gelin göçürme konvoyu erkek evine ulaştıktan sonra gelin ve damatla birlikte ailesi de evde bulunur. Artık, günün akşam saatlerinde hane halkı, evi boşaltarak gelin ve damadı yalnız bırakırlar. Zihaf gecesi (gerdek gecesi) için odayı, erkek tarafının sağdıcı hazırlar.. Zihaf öncesinde, damat önde gelin arkada iki rekat namaz kılarlar.
Bir sonraki günün sabahında genç çift, büyüklerinin ellerini öper ve bu esnada kendilerine adet gereği para verilir.
Aynı gün düğün salonunda. duvak düğünü yapılır. Kadınlar kendi arasında eğlenir. Bu sırada gelin ve damat da salonda hazır bulunur. Günün sonunda "tahu " (davetlilerin genç çift için verecekleri hediye, özellikle para ve altın, bileşik şeklinde olur) toplanır ve kalabalık dağılarak düğün nihayet bulur. Eğer duvak düğünü yapılmayacaksa tahu düğünün ilk günlerinde de toplanabilir..
GİRESUN/PRAZİZ EVLİLİK ADETLERİ
YÖREDE evlilik gelenekleri diğer ilçelerden farklıdır. Bu yörede erkekler özellikle aciken (asker) dönüşünde, Kızlar da ise 16 yaşından sonra evlenilmesine izin verilir. Erkek evlenme çağına gelince ana-baba kız aramaya başlar. Delikanlının isteği varsa öncelikle o kızı, yoksa eş dost tavsiyesi ile görüşü usulü kız beğenilir. Erkek ailesi gelin alırken ince eler sık dokurlar, fakat kız verirken bu kadar ince eleyip sık dokumazlar. Gelin adayı kızın konuşması terbiyesi ve becerisi gözlenir. Erkek tarafı kız görmeye gider. Bunlar genelde kadınlar bir araya gelip öyle giderler. Kız tarafına ve ailesine hissettirmeden, kızın evcimenliğini anlatmak için öncelikle evin tuvaletine ve görülmeyen yerlerin temizliğine bakılır. Kız beğenilmişse istenilmeye karar verilir. Kız istemeye gitmeden önce kız evine haber gönderilir. Damat adayının annesi, babası ve akrabalarından oluşan bir heyet oluşturulur.
Bazen bu heyet kalabalık bazen de 4 kişiden oluşur. Dünürcüler (heyet) kız evine giderler. Kız tarafı bu işe iyi bakıyorsa ayakkabıları kapının önüne düzgün bir şekilde dizer. Zaten bu dizilmeyi gören erkek tarafı rahat bir nefes alır. Yarım bilemediniz bir saat havadan sudan konuşmalar yapıldıktan sonra dünürcülerin en yaşlısı kızın babasına, "Cenabı Allah'ın emri Hz.Peygamber’in kavli ile biz sizleri hısım olarak görmek istiyoruz. Sizde de bizi hısımlığa uygun görür müsünüz?" der. Kız babası vermeyecekse gerekçeyi açık bir şekilde söyleyerek erkek tarafının teklifini reddeder. Şayet kabul ederse kızın nüfus cüzdanı bir tabla üzerinde kız tarafından hazırlanmış bir şişeye sarılı olarak erkek tarafına veya veliline verilir. Nişan günü kalabalık bir grupla kız evine gidilir.Gelinle damat adayı ortaya getirilir.Gelin adayının sağ koltuğuna Kuran-ı Kerim, sol koltuğunda kuru pasta türü şeyler konulur. Erkek tarafından bir kişi nişan yüzüklerini takar kurdeleyi keser, serbest içilir, hayır ve dualar yapılır. Erkek ve kız tarafı eksiklerini tamamlandıktan sonra düğün günü kararlaştırılır. Davetiyeler bastırılır. Bilahare köylerde davetiye dağıtılırken hatırı sayılı kişiler davetiyenin yanı sıra horoz, tavuk, tatlı veya hediye paketleriyle düğünü çağırma adettir.Düğün Cuma günü akşamı başlar.
Pazar akşamı son bulur. Kız evinde cumartesi akşamı gecesi ağırlıklı düğün töreni yapılır. Düğünün en önemli bölümlerinden biri kına gecesidir. Kına gecesi Cuma akşamları yapılır, Gelin adayının kız arkadaşları toplanır. Uzun zaman oyun ve türkülerle eğlenir, gece geç vakitten sonra bir tepsi üzerinde yoğrulmuş kına, gelinin kayın babasının gelin ve damadı simgeleyen mumlar yakılarak tepsi bir genç kızın başından gelin alır, kına türküsü söyleyerek 7 kez dolaşırlar. Daha sonra gelin sandalyeye oturarak acıklı türkü ve ağıtlarla gelini ağlatmaya çalışırlar gelinin eline bozuk para bağlanır.Damatla karşılaşınca bozuk parayı damadın cebine koysunlar uğur getirsin diye, damadın cebine koyar.Pazar günü gelin alma günüdür. Öğle namazı kılındıktan sonra damat ortaya getirilir. Damadın yanında sağdıç vardır. Damada verilen bahşişler halkın huzurunda söylenir, toplanan bahşişlerden bir miktar damadın cebine konur. Gelin alayı düzenlenir, gelin evine gidilerek gelin, eşyaları ile getirilir.Son yıllarda damat, gelin almaya gider olmuştur.Damadın evine getirilen gelin için, gelinin kardeşi damadın annesi (Kaynanası) babası ( Kaynatası) olan ev-yer-yurt isterler.Biraz sonra gelinlik içindeki gelin ve gelin alayı damadın evine gider.Bir hafta sonra damat gelini yanına alarak yakınları kaynanasına (kavum) “yumurta yemeye” gider.Yemekten sonra üstü kapalı bir tabak için de pişirilmiş yumurta veya ceviz getirilir.Getirene damat tarafından bahşiş verilir. Bu adete kavum denir.