Aile hukuku hakkındaki soru & cevaplar

[FONT=&amp]“Davacı dava dilekçesinde, kızı ile benim 5 ay nişanlı kaldıktan sonra ayrıldığımızı, evleneceğimiz ümidi ile kızı için taksitle halı, yatak odası ve mobilya aldığını ve bu eşyaları tutulan eve götürdüğünü, ancak nişanın bozulmasından sonra eşyaları aldığı mağazaya iade ettiğini, mağaza sahiplerinin ödenen peşinat bedeli toplam 2000-TL lirayı geri vermediklerini, bu nedenle uğradığı zarar bedeli 2000-TL’nın tahsilini talep etti. Dosya kapsamından nişanın bozulmasında kusurun nişanlılardan hangisinde olduğu hususu araştırılmamıştır. Mahkemece, benim haklı sebep olmadan nişanı bozmam nedeniyle TMK'nun 120/2 ye göre davacının tazminat isteme hakkı olduğundan bahisle ödenen peşinat bedeli 2000-TL’nın benden tahsiline karar verilmiştir. Karar doğru bir karar mıdır?”[/FONT]

[FONT=&amp]---------------------------------------------------------------------------------------------------[/FONT] [FONT=&amp]
[/FONT]
[FONT=&amp]TMK.nın 120.maddesinde "Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler" hükmü yer almaktadır. [/FONT] [FONT=&amp]

Nişanın bozulmasında kusurun nişanlılardan hangisinde olduğu hususu araştırılmamıştır. [/FONT] [FONT=&amp]

Bu durumda mahkemece yapılması gereken; nişanın bozulmasında kusurlu olan tarafı araştırmak ve eğer sizin kusurunuz nedeniyle nişanın bozulduğu anlaşılırsa o takdirde davacının uğradığı zarara hükmetmek olmalıdır. [/FONT]

Bunun için dava konusu eşyaların ikinci el olarak kaça satılabileceğini bilirkişi aracılığı ile belirlemek ve alınacak rapor doğrultusunda eşyaların yeni fiyatı ile 2.el fiyatı arasındaki farka göre uğranılan zararın tazminine karar verilmelidir.

“boşanma makmememi açalı 4.5 ay oldu ama hala bir yanıt alamadım bu durumda ne yapmam gerekiyor acaba”

[FONT=&amp]--------------------------------------------------------------------------------------------------
[/FONT]
Eğer kastettiğiniz duruşma gününün belli olmaması ise; mahkemece dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.

Eğer size herhangi bir cevap dilekçesi, delil dilekçesi vs. gibi karşı tarafın göndermesi gereken dilekçeler gelmemişse davayı açtığınız mahkemenin kalemine gidip dosyaya bakmanızda fayda vardır.

[FONT=&amp]merhaba. boşanma davasını ilk ben açarsam hak talep edebilir miyim?[/FONT]

[FONT=&amp]--------------------------------------------------------------------------------------------------
[/FONT]
[FONT=&amp]Boşanma davasını ilk olarak kimin açtığının herhangi bir önemi olmamakla birlikte; boşanma davasında nafaka, maddi manevi tazminat gibi talepleriniz olabilir. Önemli olan karşı tarafın kusurunu kanıtlamaktır.[/FONT]

[FONT=&amp]"eşimle anlaşmalı boşancaz ama bunun için bir yıl geçmesi gerekiyormuş doğrumu aceba?bide henüz yeni evlendiğimiz için benim almam gereken şeyler nelerdir?düğünde takılan takılar kımde kalacaktır bununla ilgili bilgi verirmisiniz.bide evlendikten sonra alınan şeylermi ortaktır.şimdiden teşekkürler"[/FONT]

[FONT=&amp]--------------------------------------------------------------------------------------------------
[/FONT]
"eşimle anlaşmalı boşancaz ama bunun için bir yıl geçmesi gerekiyormuş doğrumu aceba?"

[FONT=&amp]Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkim tarafları bizzat dinler. Hâkimin, tarafların iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.

Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Taraflar kişilik haklarına, kanuna ve ahlaka aykırı olmadıkça her konuda serbestçe anlaşabilir. Hatta taraflar kadının kocasının soyadını kullanmaya devam edeceği yönünde de bir anlaşma yapabilir. Önemli olan husus anlaşma hükümlerinin yerine getirilebilir olmasıdır.

Anlaşmalı boşanma davasında mahkemeye sunulan protokol eğer zorla, korkutularak imzalanmış ve hatta mahkemede kabul edilmiş olsa dahi diğer oturumda ikrah iddiasının öne sürülmesi halinde iddia hadise şeklinde incelenerek sonucuna göre karar verilir.

Eşlerin bizzat mahkemeye gelir ve dinlenirler. Eşler dinlenmeden veya eşlerden biri dinlenip diğerinin de avukatının dinlenmesiyle anlaşmalı boşanmaya karar verilemez.

Anlaşmalı boşanmada yoksulluk nafakası veya tazminat istemeyen eş bunları daha sonra isteyemez.

Son olarak özetlemek gerekirse anlaşmalı boşanmaya karar verilebilmesi için;

-evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması
-eşlerin bizzat dinlenmeleri
-boşanmayı serbest iradeleriyle istemeleri
-boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında anlaşmaları
-hâkimin bu anlaşmayı uygun görmesi gerekir (görmezse gerekli değişiklikleri yapması ve bu değişikliklerin taraflarca kabul edilmesi)

(Anlaşarak boşanma kararından sonra karar şekli anlamda kesinleşinceye kadar davadan feragat mümkündür)[/FONT]
[FONT=&amp]
[/FONT]"düğünde takılan takılar kımde kalacaktır bununla ilgili bilgi verirmisiniz."

[FONT=&amp]Düğünde takılan takılar kadına aittir. Yalnız [/FONT][FONT=&amp]ziynet eşyaları nitelikleri itibariyle saklanabilen, taşınabilen eşyalardan olduğundan, kural olarak kadın evden ayrılırken üzerinde bulunduğu kabul edilir. Ancak örnek vermek gerekirse dövülerek müşterek konuttan kovulmuşsanız ziynet eşyalarının halen evde/kocada olduğu; sizin yanınızda bu eşyaları götürmediğiniz kabul edilir.[/FONT]

"[FONT=&amp]bide evlendikten sonra alınan şeylermi ortaktır."

[/FONT][FONT=&amp]Evliliğiniz yeni bir evlilik olduğundan; başka bir anlatımla 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra olduğundan mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre, başka bir mal rejimi seçmediyseniz, yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabisiniz. Bu mal rejiminde eşlerden her birinin mal rejimi süresince edindiği malların, ekleme ve denkleştirmeler yapıldıktan sonra elde edilen toplam değerinden bu mallara ait borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı talep edilir. Evlilik öncesi sahip olduğunuz mallarda karşı taraf hak iddia edemez.[/FONT]

"İmerhaba, abim esinden bosandı.5 yasinda cocukları var.velayet anneye verıldı.sadece cocuga 150tl nafaka baglandı.1,5 senedır cocugu bize gostermyen anne mahkeme sonuclanıp velayetı uzerine alınca bızı sureklı arayıp cocugu almamızı soyluyor.bır kac kez aldık.ama sonra velayetı vermesinı ıstedık.bunun uzerine annemı arayıp agiza alınmayaçak kufurle karsılık verdıler.biz cocugn velayetını vermedığı surece cocuga bakmak ıstemıyoruz.bu durumda ne yapabılırz.yanı yıne bıze gondrırlerse 1,2 ay almazlarsa ne yapmamız gerekıyor tesekkur ederım"

[FONT=&amp]--------------------------------------------------------------------------------------------------[/FONT]

[FONT=&amp]Açılacak bir dava ile (Velayetin Nez-i) velayet hakkını kullanmakta olan tarafın velayet hakkını kötüye kullandığı ya da velayet görevini yerine getirmediği ispat edildiği takdirde velayetin kaldırılarak diğer tarafa verilmesi mümkündür. [/FONT] [FONT=&amp]

Ayrıca 150-TL nafaka bağlandığından söz etmektesiniz. İştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Velayet anne veya babada olup da, şayet velayet kendisinde olan eş çocuğa bakmayıp karşı taraf çocuğa bakıyorsa, çocuğa bakan, velayetin nezi davası açmak zorunda olmadan doğrudan iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Velayet değiştirilmeden çocuğa bakan iştirak nafakası davası açıp iştirak nafakasına hükmolunduktan sonra çocuk velayetinde bulunduğu tarafın yanına giderse, bu taraf nafakanın kaldırılmasını her zaman isteyebilir ve nafaka kaldırılır. Özetlemek gerekirse çocuk velayeti hakkına sahip olan değil de diğer tarafça sürekli olarak bakılıyorsa iştirak nafakasının kaldırılmasını da velayetin nezi davası açmadan isteyebilirsiniz.[/FONT] [FONT=&amp]

Bunun haricinde hakaret, tehdit varsa Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunabilirsiniz.

[/FONT]

[FONT=&amp]Akrabamızın 2 çocuğu var. Babalarını annesi öldürdü. Velayet hakkına sahip olan annesi ise, kocasını kasten öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmakta olup, uzun süredir cezaevinde tutuklu. Çocuklara ne olacak?

[/FONT][FONT=&amp]--------------------------------------------------------------------------------------------------[/FONT]

[FONT=&amp]Baba öldüğünden dolayı TMK m. 336/3’e göre Velayet hakkı annededir. Ancak;
[/FONT]
[FONT=&amp]Türk Medeni Kanunu'nun 348. maddesinin (1.) bendinde "... ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi..." velayetin kaldırılması sebebi olarak hükme bağlanmıştır.

Annenin yargılandığı suçun niteliği itibariyle kısa sürede salıverilme olasılığı da uzaktır. Annenin cezaevinde tutuklu olması, velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engeldir. Bu bakımdan mahkemece velayetin kaldırılmasına karar verilmesi ve her iki çocuğa da bir vasi atanması için yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması yönünde hüküm tesis edilmelidir.[/FONT]

[FONT=&amp]“mrb ii günler ben boşnma davası açtım eşime şideetli geçimsizlik hakaret dayak 1 sefer açtım zorla geri aldırdı şimdi dayak girince yine açtım 1 tane oğlum var 10 aylık ben boşanm davası açtım ama haberi yok onun dava dilşekçesi sizce ne zaman gelir ve davamız ne kadar sürer elimde darp raporlarım var 5 aydır ayrı evleri paylaşıyoruz 3 yıldır evliyiz ben daha onla evli kalmak istemiyorum o istemessse boşnmak ne kadr sürere bizim bu dava acaba ve dava kağıdı ne zamn gelir bize 8 mayısta açtım teşekkürlerr…”[/FONT]
[FONT=&amp]
--------------------------------------------------------------------------------------------------[/FONT][FONT=&amp]

[/FONT]Sayın Esra Hanım,

Mahkemece dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez. Ön incelemenin tamamlanması 4-5 ayı bulabilmektedir. Ardından duruşma tarihi verilmektedir. Karşı tarafın boşanmayı uzatmak için gereksiz yere davayı temyiz ettiğini de uygulamada görmekteyiz. Bu durumda dava sonunda temyiz üzerine Yargıtay'a giden dosyanız da yaklaşık 1-1,5 sene orada kalmaktadır. Çekişmeli boşanma davası açmışsınız. Eğer dava sürecinde eşiniz ile velayet, nafaka, mallar üzerinde de anlaşırsanız davanızı anlaşmalı boşanma davasına çevirip tek celsede de boşanabilirsiniz.

Ayrıca kısaca değinmek gerekirse; 1. boşanma davanızı geri aldığınızdan, 2. boşanma davanızda 1. boşanma davanızda öne sürdüğünüz hususları ileri süremezsiniz. Çünkü davanızı geri almakla bu hususları affetmiş kabul edilirsiniz. Sizin durumunuzda ilk davadan sonra da meydana gelen darplar mevcut olduğundan davanızda bunlara dayanacağınız aşikardır.

[FONT=&amp]“Eşimle boşandık. Velayet bana verildi. Eski eşimde ben de Almanya’da oturuyoruz. Ancak eski eşim çocuğu alıp izin amaçlı Türkiye'ye götürdü ve izin süresinin bitiminde kendisi Almanya'ya dönmediği gibi çocuğu da göndermedi”[/FONT]

[FONT=&amp]--------------------------------------------------------------------------------------------------[/FONT]

[FONT=&amp]Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair 1980 tarihli La Haye Sözleşmesi, çocuğun velayet hakkı ihlal edilerek, mutad meskeninin bulunduğu ülkeden, diğer bir ülkeye götürülmesi veya alıkonulmasının zararlı etkilerinden uluslararası alanda korunması amacına (Söz. md. 1) yönelik olup, çocuğun derhal mutad meskenin bulunduğu ülkeye iade edilmesini sağlamaya yönelik hükümler ihtiva etmektedir. Sözleşmeye göre, çocuğun mutad meskeninin bulunduğu ülkeye iade edilmesi için, önceden mutad meskeninin bulunduğu ülke makamlarından alınmış velayete veya kişisel ilişki kurma hakkına dair bir kararın varlığı gerekmediği gibi, böyle bir kararın mevcut olması durumunda, bunun çocuğun haksız olarak götürüldüğü veya alıkonulduğu Devlette tanınması veya tenfiz edilmesi zorunluluğu da bulunmamaktadır. (Söz. md. 15)[/FONT]

[FONT=&amp]Eski eşiniz sizin kanundan doğan velayet hakkınızı ihlal etmek suretiyle çocuğu haksız olarak alıkoymuştur. Çocuğun iadesinin istenmesi gerekmektedir. İade isteğinin reddini gerektirecek vahim bir tehlikenin varlığı veya geri dönmesinin çocuğu fiziksel ve psikolojik bir tehlikeye maruz bırakacağı ya da başka bir şekilde müsamaha edilemeyecek bir duruma düşüreceğine dair ciddi bir riskin (Söz. md. 13/b) varlığı anlattığınız kadarıyla mevcut değildir.[/FONT]

[FONT=&amp]“Eşim boşanma davası açtı. Ancak aynı evde oturmaya devam ediyoruz. Bu bir sorun olur mu?”

[/FONT] [FONT=&amp]---------------------------------------------------------------------------------------------------[/FONT] [FONT=&amp]

Türk Medeni Kanunu’nun 166/1.maddesi uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olması gerekir. Boşanma davasından sonra da eşinizle sizin aynı evde birlikte yaşamaya devam etmeniz evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını, ortak hayatın sürdürülmesinin fiilen mümkün olduğunu göstermektedir. Mahkemece boşanma davası reddedilecektir.

[/FONT]