Sıla basında çıkan haberleri

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri





Gerçek Sıla'ların ruhu hesap sormasın bizden

Biliyorum 'Sıla'nın bu yılın en başarılı dizilerinden biri olduğunu. Kadın seyirciyi yüreğinden yakaladığını... Herkesin Sıla'ya, Boran'a, Narin'e, Azad'a üzüldüğünü... Dizide 'Berdel' gibi çok önemli bir konuya parmak basıldığını... Mesaj vermek yerine gerçeklerin gösterilmek istendiğini... Tüm oyuncuların ellerinden geleni yaptığını... Ama yine de bir şey var beni rahatsız eden. İlk bölümden itibaren kafamı kurcalıyor. Berdele kurban giden iki sevgilinin birbirine sevdalanması canımı sıkıyor. Biliyorum aşk bu; kapıyı ne zaman çalacağı, okun diğer ucunda kimin olacağı belli olmuyor... Zorunlu nikah olmasa da birbirlerine sevdalanacak bir aşkın kahramanlarının hikayesi anlatılıyor. İyi de, ya "Nikahta keramet vardır!" diyenler, "Gördünüz işte biz haklıyız!" demeye kalkarsa? Töreleri savunanlar "Evlenin, düşmanınız bile olsa koynuna girince böyle seversiniz!" derse... Türk filmlerini seyrede seyrede oradaki gibi bir aşk bekleyip hayal kırıklığına uğrayan kadınlar gibi, berdel mağdurları da evlendirildikleri erkekte Boran'ı aramaya kalkarlarsa ne olacak? Mesela Sabah'ta okuduk (19.10.2006); 14 yaşındaki M.A. ile 17 yaşındaki H.K. Sıla ve Boran gibi istemeye istemeye evlenmek zorunda kaldı. Birinin sevgilisi diğerinin hayalleri vardı ama artık 'yavaş yavaş' birbirlerine alışıyorlar. Yani durumu kabulleniyorlar... Bu haberi okuyunca Sıla'ya ve Boran'a üzüldüğümüz kadar üzüldük mü onlara diye merak ediyorum. Veya bir başka töre kurbanı Naile'ye... Sıla'yı seyrederek ağlayan doktorlar, hemşireler, savcı ve polisler ve tüm olaydan haberdar olanlar, tecavüze uğrayıp hamile kalan Nailecik'i öldürüleceğini bile bile teslim ederken ailesine, ne düşündüler acaba? "Ben ölürsem korkarım ruhum hepinizden hesap soracaktır" diye sona eren bir mektup bırakmıştı ardında, 14 yaşındayken amcaoğluyla evlendirilmek istenmesine karşı çıkan ve bu nedenle öldürülen Emine Kızılkaya... Başına gelecekleri hissederek mektup yazıp göndermiş emniyet yetkililerine Emine, "Ben ölürsem düşmanlarım yüzündendir. Birinci düşmanım şu, ikinci düşmanım bu, üçüncü düşmanım şu" diyerek ihbarda bulunmuş. Mektubun sonuna da şu satırları yazmış: "Evlenmek istemediğim için hamile olduğumu, kürtaj yaptırdığımı söylüyorlar. Benim yaşım kaç ki! Ben ölürsem korkarım ruhum hepinizden hesap soracaktır." Emine'nin hikayesini Filmmor'un düzenlediği 1. Denizli Kadın Filmler Şenliği kapsamında gösterilen Melek Taylan'ın çektiği 'Karanlıkta Diyaloglar' adlı belgesel filmde izlemiştim. Belgeselden aklımda kalan iki cümle daha burada yaşayan kadınların söylediği: "Şiddet her yerde var belki. Ama burada cezalar çok ağır", "Aşk mı, burada aşk yok ki!" 'Sıla'yı seyrederken bir de bunları düşünelim. Olayın gerçek mağdurları için bir şey yapmayı kalkarsak dizi o zaman amacına ulaşmış olur...

Seda Kaya Güler
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri

SILA’ DİZİSİNİN ÇEKİMLERİ İÇİN MARDİN’DE BULUNAN CANSU DERE’Yİ BİR AŞİRET REİSİ ZİYARET ETTİ. DERE’YE YAZMA HEDİYE EDEN AĞA, “KIZIM SENİ ÇOK BEĞENDİK. AİLEN NEREDE OTURUYOR, ONLARLA BİR TANIŞALIM” DİYEREK OĞLU İÇİN CANSU DERE’YE TALİP OLDUĞUNU GÖSTERDİ.

‘Sıla’ dizisiyle çok beğenilen Cansu Dere, ilginç bir teklifle karşılaştı. Çekimler için Mardin’de kalan Cansu Dere’yi geçenlerde ünlü bir aşiret reisi, oğlu için görmeye geldi.

Kendisini ailecek çok beğendiklerini belirten ağa, Dere’ye bir yazma hediye etti. Bu arada, “Kızım biz seni çok beğendik. Ailen nerede oturuyor; onlarla bir tanışalım, görüşelim” diyen ağaya hediyesi için teşekkür eden Cansu Dere, ağayı konuk ettikten sonra yolcu etti...


GÖRÜCÜ USÜLÜ BANA GÖRE DEĞİL


Aşiret reisinin sete kadar gelip ailesinin sormasının nedenini anlayan ama bozuntuya vermeyen Cansu Dere, böyle bir şeyin olmayacağını söylüyor.


Görücü usülü evlenmeyi tasvip etmediğini vurgulayan güzel oyuncu şunları söyledi: “Evleneceğim adamı iyi tanıyıp, ona âşık olmam gerek. Ancak bu şekilde evlenebilirim. Görücü usülüne bu yüzden sıcak bakmıyorum. Doğru düzgün tanımadığım bir insanla evlenmek bana abes geliyor. Aşiret reisi iyi bir insan, eminim oğlu da öyledir ama onların düşüncesi benimkiyle bağdaşmıyor. Dediğim gibi ben ancak aşık olduğum bir adamla evlenirim. Yine de kendilerine beğenileri için teşekkür ederim.”
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri





Sosyete 'Sıla' tutkunu

atv'nin iddialı dizisi 'Sıla' sosyeteyi de etkisi altına aldı. Esin Demirören, Nil Bentürk, Deniz Berdan ve Selin Fadıllıoğlu; cuma gecelerini 'Sıla'ya ayırdıklarını söyledi. Diziyi kasete aldırıp sonra seyredenler bile var!.

Cansu Dere ile Mehmet Akif Alakurt'un başrol paylaştığı 'Sıla' dizisi; yayına başladığı günden beri reyting rekortmenliğini kimselere kaptırmıyor. Doğu'daki 'berdel' geleneğini konu alan dizi; dramatik konusu ile sosyetenin ünlü isimleri tarafından da izleniyor. Her cuma gecesi atv ekranlarına gelen 'Sıla'nın hiçbir bölümünü kaçırmayan Esin Demirören, Selin Fadıllıoğlu ve Nil Bentürk gibi isimler; beğenilerini şöyle ifade ediyor:

HİÇ KAÇIRMIYORLAR

* ESİN DEMİRÖREN: 'Aliye'yi çok beğeniyordum. Şimdi de Sıla'yı çok başarılı buluyorum. Yavaş yavaş onun da sıkı takipçisi olmaya başladım. Özellikle oyuncular rollerini çok başarılı bir şekilde canlandırıyor. Eğer yayınlandığı saatte evde değilsem; banta aldırmaya başladım.

* NİL BENTÜRK: Çok güzel bir dizi. Geçen hafta kaçırmıştım; gelir gelmez tekrarını seyrettim. Ailem ve yakın çevrem de çok seyrediyor. Türkiye için çok güzel bir dizi. Töreyi çok başarılı anlatıyor; insanları bilgilendiriyor. Oyuncular ilk bölümlerine göre daha güzel oynamaya ve daha keyif vermeye başladı.

* SELİN FADILLIOĞLU: Kanallar arasında dolanırken tesadüfen ilk bölümüne rastladım. İlk bölümü beğenince de seyretmeye başladım; sürükleyici bir dizi.

DEKOR ÇOK BAŞARILI

* DENİZ BERDAN: Normalde pek dizi film seyretmek gibi bir alışkanlığım yok ama 'Sıla'dan çok bahsedilince; bakma gereği duydum ve çok beğendim. Artık düzenli olarak izliyorum.

* TUVANA BÜYÜKÇINAR: Çok beğendim bir dizi. Özellikle çekim yapılan mekanları çok beğeniyorum. Dekor son derece başarılı. Dizinin konusu da çok sürükleyici.

* DİLEK HANİF: Çalıştığım için bazı bölümlerini kaçırabiliyorum. Ama dizinin konusu çok ilginç ve çok beğeniyorum. Cansu Dere'yi çok başarılı buldum. Bir de çekimlerin yapıldığı mekanlardan etkilendim. Çok başarılı bir dizi.

* EDA TAŞPINAR: Dizi seyretme alışkanlığım yok ama bir iki kez seyrettim ve çok beğendim. Rastladıkça seyrediyorum.
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri

Şimdi anlatacağım okur mektubuyla aynı görüşü paylaşmayabilirsiniz. Bu normal. Çünkü mektubun konusu izlenme rekortmeni Sıla dizisiyle ilgili…

Ama bir görüşten çok, içerik olarak önemli olduğunu düşündüğüm için sizinle paylaşma ihtiyacı duydum…

Okurum Ayça Erman anlatıyor; “Sıla, töre hikayesini anlattığı ve izleyicileri aydınlattığı için izlenmesi gereken bir dizi olarak lanse ediliyor…

Ancak dikkat ederseniz Berivan, Aşka Sürgün, Zerda gibi dizilerdeki kadın kahramanlar güçlü, erkeğine karşı çıkan ve hiç kimseyi tanımayan kadınlardı…

Ana haber bültenlerinde ev gazetelerdeki töre kurbanları ezik, ekonomik bağımsızlığı olmayan ve çaresiz kadınlar oysa. Yerli senaristler acaba bunu göremiyor mu?...

Sıla, sadece zengin bir ailenin içinde geçen, okumuş ve her şeye sahip, güçlü kadın imajı çizen bir karakteri anlatacağına, gerçek ve yardıma muhtaç insanların hikayesini anlatsın. Dallas dizisi olmaya çalışmasın.”

Bir not da benden. Elbetteki törenin zengin fakir ayrımı yapmadığını düşünüyorum. Ama okurumun altını çizdiği töre zulmünün kurbanları gerçekten de hep çaresiziler oluyor…

Ayça Erman’ın söylediklerinin herkesin gözden geçirmesinde fayda var. Senaristlerin de!


Mesut Yar / Gezentilki
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri

Mardin'de 'Sıla' bereketi
Berivan'ı "Aşka Sürgün" izledi. Sonra "Azap Yolu" geldi. Ardından Cansu Dere'nin başrol oynadığı "Sıla" Mardin çekimli dizilere eklendi, kente turizm bereketi getirdi... Letonya, Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti'nden 17 genç, kısa metrajlı film çekmek için Mardin'e geldi.

Sıla'dan turizme katkı

Binlerce yıldır farklı medeniyetleri barındıran Mardin, son yıllarda dizi ve filmlerin mekanı haline geldi. Son üç yılda aralarında 'Berivan', 'Aşka Sürgün', 'Azap Yolu'nun olduğu dizilere şimdi de 'Sıla' eklendi. Kısa metrajlı film çekmek amacıyla AB Gençlik ve Eğitim Projesi kapsamında Letonya, Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti'nden 17 genç 'Sıla'dan etkilenerek Mardin'e geldi
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri

Mardin: İşadamı Evrensel'den 'Sıla' Dizisi Kadrosuna İftar Yemeği

Mardinli İşadamı Sebahattin Evrensel Tarafından 'Sıla' Adlı Dizinin Oyuncu ve Teknik Ekibine İftar Yemeği Verildi.


Mardinli işadamı Sebahattin Evrensel tarafından 'Sıla' adlı dizinin oyuncu ve teknik ekibine iftar yemeği verildi.

Mardin ve Midyat İlçesi'nin tarihi mekanlarında çekimlerine devam edilen Sıla dizisindeki 60 kişilik ekibe, tarihi Artuklu Kervansarayı'nda iftar yemeği verildi. Yemekten sonra işadamı Sabahattin Evrensel ile bir süre sohbet eden dizinin başrol oyuncusu Mehmet Akif Alakurt (Boran), dizide halkın izlenim ve beklentilerini diziye yansıttıklarını belirterek, "Dizide işlediğimiz konular hayal ürünü değildir. Bu dizinin yankı bulmasının nedeni hayatın içindeki gerçekleri yansıtmasıdır. Berdel üzerine kurulan bu dizide işlediğimiz konularla kesinlikle halkımızı rencide etmek istemiyoruz. Mardin'de olmaktan çok mutluyum" dedi.

İşadamı Sabahattin Evrensel de, senaryo ve görüntü açısından dizinin çok kaliteli olduğunu ifade ederek, "Mardin ve Midyat'ta çekilen dizi, tarihi kentin turizm atağına geçmesi için çok önemli bir tanıtımdır. Kentimizi seviyor ve gelişmesini istiyorsak bu tür etkinlikler için evlerimizi, işyerlerimizi ve konaklarımız hatta sofralarımızı açmamız gerekmektedir. Tanıtım için önemli bu fırsatları çok iyi değerlendirmemiz gerekir" diye konuştu. (İhlas Haber Ajansı)
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri

'Hacı' dizisinde canlandirdigi militan genc Ahmet Gesili karakteriyle begeni toplayan Mehmet Akif Alakurt, atv'nin yeni dizisi 'Sıla'da aşiret reisi Boran olarak seyirci karsisina cikacak. Yakisikli oyuncu, "Boran iyi algilanirsa, aslinda bircok gence örnek olacak bir karakter" diyor.

Gecen sezonun iddiali dizilerinden 'Hacı'da canlandirdigi militan genc Ahmet Gesili karakteriyle dikkatleri uzerine ceken Mehmet Akif Alakurt, simdi de atv'nin yeni dizisi 'Sıla'da Boran karakteri ile izleyici karsisina cikmaya hazirlaniyor. 'Hacı' dizisinden ayrildigini aciklayan yakisikli oyuncu, yeni dizisi 'Sıla'yi ve yeni rolunu anlatti...

* 'Sıla' nasil bir dizi olacak? Mardin'deki bir aşiret ile İstanbul'daki kulturu bir araya getirecek bir dizi. Bu iki celiski arasinda yasanan olaylar islenecek dizide. Bundan ziyade, aşiretlerdeki bazi toreleri isleyecegiz. Özellikle berdel konusunu isleyecegiz. Ana konuzaten bunun uzerine...

ÇOK DUYGUSAL

* Ayni cografyada iki farkli kulturu isleyeceksiniz aslinda... Evet... Yillar once evlatlik verilmis, İstanbul'da ve buranin kulturuyle buyumus bir kizla, Dogu'da kendi topraklarinda buyumus bir gencin hikayesi anlatilacak. Zorunlulukla baslayan birlikteliklerinin zamanla tutkulu bir aska donusmesini anlatacagiz. 'İstanbullu bir kizin Mardinli bir aşiret agasiyla paylasacagi ne olabilir'den yola cikacagiz ve bunlarin sonucunda yasanan celiskileri anlatacagiz.

* Peki sizin canlandiracaginiz Boran nasil bir karakter? Babasi hasta oldugu icin aşiretin basina gecen bir aga... Aslinda okumus bir aga oldugu icin alisilmisin disinda bir aga. Yalana tahammulu olmayan, muthis gururlu bir insan. Zamaninda evlenmis ve esi intihar ettigi icin evlilige tovbeli. Fakat, sonra tesadufi bir sekilde hayatina Sıla giriyor. Bu birliktelik Boran'in merhametinden kaynaklanan sebeplerden oluyor. Çunku Boran aslinda kadinlara karsi ilgisini kesmis biri. Nedeni ise zamaninda yasadigi ask. İnanilmaz sevmis, onun uzerine baska kimseyi tanimak istememis. Kati gorunusunun altinda cok duygusal taraflari olan bir erkek. Fakat bunu disari vuramiyor. Çunku aşiret agasi olmak guc ister ve duygusalligi kaldirmaz. Bunlari disariya vurdugunuz zaman zayiflik olarak algilanabilir. Bu yuzden de bazi yonlerini gizlemek zorunda kaliyor.

* Daha once de bircok aga dizisi cekildi. Bu aganin bir ozelligi de herhalde dogdugu topraklarda buyumus olmasi... Tabii ki. Torelerine inanan, torelerine bagli ve onlarin yasatilmasi gerektigine inaniyor. Fakat bazi seylerin degismesi gerektigine de inaniyor. Bunu ne kadar basaracak, ne kadar basaramayacak gorecegiz. Ben de merak ediyorum. Çunku biz de daha yeni basliyoruz. Kafamizda Boran'i olusturduk ve bitti. Ama bu ekrana nasil yansiyacak bilmiyoruz.

* Kafamizda bitti derken? Bir karakteri kabul ettigim zaman oncelikle o karakterde benim icimde olan bir seyi bulmam gerekiyor. Boran'la benim benzesen yanlarimiz var. Senaryoyu simdiye kadar onlarca defa okudum. Çok ince detayina kadar dusunerek su anda kafamda bitirdim. Bu rol icin aşiret kitaplari okudum. Boran'in nasil olmasi gerektigini kafamda oturttum demek istiyorum...

AŞİRET TARİHİNE BAKTIM

* Daha once cekilen film veya dizilerdeki karakterler nasil davraniyor diye baktiniz yani... İnanin hic oyle seylere girmiyorum. Taklit gibi bir durum asla olmayacak. Herhangi bir film izlemedim. Onlar nasil oynamis diye bakmadim, icimde onu hissettim. Turkiye'deki aşiretlerin baslangicindan gunumuze gelisimini anlatan bir kitap okudum.

* Hangi kitabi okudunuz? 'Devlet, Aşiretler ve Kurtler'. Dogulu bir aşiret agasini oynayacagim icin o bolgenin insanini bilmem gerekir. Rolu ozumsedigime inaniyorum. Rolu aldigim andan itibaren karsima gelen Dogulu insanlari dikkatli sekilde takip ettim. Rol, bir oyuncunun uzerinde emanet kalirsa siritir. 'Hacı'da bunu basardim ve orada radikal islamci oldum. Burada da iyi bir aşiret agasi olacağım.

* Size gore izleyici 'Sıla'yi nasil karsilayacak? Bu yila damgasini vuracagina inandigim bir is. Çunku cok profesyonel insanlarla calisiyoruz. Bastan beri soylerim; profesyonellerle ben de daha profesyonellesiyorum. O yuzden bu isin bu sene cok ses getirecegine gonulden inaniyorum.

Kaynak : SABAH
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri

07.10.2006 - 04:12

Sıla ile ilgili ilk yazımı okuyanlar bilirler; bu diziden hoşlanmadığımı, yapılan işin bana pek de ahlaklı gelmediğini. Hala aynı fikirdeyim ancak benim bu fikirde olmam bu dizinin izlenme oranlarında ki yükselen grafiğini görmemem anlamına da gelmez. O yazımın son bölümünde, Sıla ile ilgili aşağıdaki notu düşmüştüm.

SILA’NIN İZLENME ORANLARI: 15 Eylül 2006 Cuma günü genelde beşinci, AB’de de üçüncü sırada yer aldı. Tekrarının yayınlandığı 19 Eylül 2006 Salı günü genelde onuncu, AB’de dokuzuncu oldu. Tekrarı çok geç saatteydi. Cuma günkü yayınsa saat sekizdeydi. Fakat geçtiğimiz hafta iddialı yapımların çoğu ekrana gelmediği için, gerçek izlenme oranı önümüzdeki iki üç hafta içerisinde belli olur.

Şimdi o iki haftanın izlenme oranlarını verme zamanı.

22 Eylül 2006 Cuma: Total’de üçüncü, AB’de dördüncü oldu.
29 Eylül 2006 Cuma: Total’e birinci, AB’de üçüncü oldu.


Öncelikle şaşırmadığımı söylemeliyim. Beklediğim sonuçtu. Rating’inin iyi olacağı, bizim izleyicinin seveceği apaçık ortadaydı. Gelelim nedenlerine…

Bizim kadınlarımız kazak erkekleri sever; yani gücünü kullanan, lafını dinleten ama bir tarafta da duygusal ve kadınına değer veren adamlardan. Ayrıca bizim seyircimiz, kadın erkek ilişkisinde inatlaşmalara da bayılır. Bu inatlaşmalar da hep erkek tarafının haklı çıkması, kazanan taraf olması da tercih edilir. Kadın güçsüz düşmeli, erkek kadının tam da dibe vurduğu nokta da; korumacı, kollayıcı tavrı ile ön plana çıkmalıdır. Yani anlayacağınız erkek hep güç timsali ve adaletli olmalıdır. Yani Boran gibi…

Ayrıca Mehmet Akif Alakurt’un yükselen yıldızını da göz ardı etmemek gerek. Hacı dizisindeki performansını burada da devam ettiriyor. Ancak Mehmet Akif Alakurt nasıl başarılı bir tercihse, Cansu Dere’de o kadar kötü bir seçim. Kimse kusuruma bakmasın ama gerçekten çok kötü oynuyor. Keşke bundan iki yıl önce gittiği tiyatro kurslarına devam etseydi. Dizide Sıla karakterinin yaşadıkları, gerçekten de çok yoğun duygu fırtınaları gerektiriyor. Oysa Cansu; o kadar abartılı, o kadar kör göze parmak oynuyor ki, adeta ben rol yapıyorum diye bağırıyor. Ağlamasından kızgınlığına, sevincinden bayılmasına kadar her şey abartı. Sanki evcilik oynar gibi. Üzülerek söylüyorum ama çok kötü…

Dizi ile ilgili başka bir konuysa; çok sayıda geri dönüş (flashback) olması. Yani sık sık geçmişten görüntüler giriyor. Bu da tempoyu kötü etkiliyor. Ayrıca pek de hoş olmuyor. Son olarak ben yine de tekrarlıyorum; bana göre Aşka Sürgün’ün kopyası bir dizidir ve yapılan ayıptır. Hele Faruk Bayhan gibi, eskiden bir kanalın genel müdürlüğünü yapmış birinin, ortağı olduğu bir yapım şirketine, böyle iş yapmak yakışmamaktadır.

Yaprak Eser
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri



Beni sadece aşk ve ölüm acısı yıkabilir

atv'nin bağımlılık yaratan dizisi 'Sıla'da 'Bedar' rolünü üstlenen Zeynep Eronat: Sıla, herkesin empati kurup 'başıma gelse ne yapardım' diye düşündüğü ve kulağını çekip tahtaya vurduğu bir hikaye!.

atv'nin efsane dizisi 'Asmalı Konak'taki 'Piraye Hanım' karakteriyle büyük beğeni toplayan tiyatrocu Zeynep Eronat, şimdi de 'Sıla'da devleşen bir performans sergiliyor. Kızını evlatlık vermek zorunda kalan 'Bedar' tiplemesiyle dikkat çeken usta oyuncu, "Çocuğum yok ama olsaydı onu asla kimseye vermezdim" diyor. Eronat ile 'Sıla'yı, berdeli ve Mardin-Midyat'taki hayatı konuştuk.

HEPİMİZİ ÇOK ETKİLEDİ

* Sizi 'Sıla'daki rolünüze 'evet' demeye iten ne oldu?

Senaryonun ilk sahnesi; yani Sıla'nın minicik bir kızken evlatlık verilme sahnesini okur okumaz; 'Ben bu projede olmalıyım' dedim. Ve gerçekten o sahne çekilirken bütün ekip çok kötü olduk. Minik Sıla'yı oynayan Ece, sahneye o kadar uyum sağladı ki; hepimiz çok etkilendik. 'Sıla'nın hikayesi çok çarpıcı geldi bana. Hem mekan, hem hikaye, hem Gül Oğuz gibi bir yönetmen... Bu üç harika sebep 'Sıla'yı seve seve kabul etmeme neden oldu.

* Mardin'e gitmeden önce, 'töre, berdel' gibi kavramlar sizin için ne ifade ediyordu?

Ben bir oyuncuyum. Türkiye'nin Batısı'nda doğup, büyümüş olmamın bir önemi yok. Her an herkesi, her kültürü, her mesleği oynamanız istenebilir sizden. O yüzden ülkemin gerçeklerini ve kültürleri araştırmaya çalışıyorum.

EMPATİ KURUYORLAR

* Peki bu ortamda yaşadıktan sonra, törelerle ilgili neler düşünüyorsunuz?

Töre geniş bir kavram. İçinde yardımlaşmayı, misafirperverliği, sevgiyi, paylaşmayı da barındırıyor elbette. Töre demek sırf ailenin onayı olmadan bir erkeğe gönül verip kaçan kızların öldürülmesi demek değil! Ama biz törelerin güzel taraflarıyla birlikte yanlış ve çağdışı olan yönlerini de anlatmaya çalışıyoruz. 'Sıla'nın ana konusu berdel. Bir bakıma ölümden önce verilen son şans. İstemediğin biriyle evlendirilmek! Bu da bir çeşit ölüm değil mi? 'Sıla' herkesin empati kurup 'benim başıma gelse ne yapardım' diye düşündüğü ve belki sonra tahtaya vurup kulağını çektiği bir hikaye.

* Sıla şu aralar herkesin, hatta sosyetenin bile gözdesi haline gelmiş bir dizi... Neden bu kadar ilgi gördü sizce?

Çünkü empati kuruldu. Herkes Sıla'nın, Bora'nın, Badar'ın, Celil'in, Azad ve Narin'in yerine koydu kendini. İnsanların içlerinde 'kim haklı' tartışması başladı. Aslına bakarsanız bu hikaye içinde her kahraman kendine göre haklı! Bu yüzden bizi her kesimden seyirci sevdi. Empati kurmak için, eğitime, maddi güce, sosyal sınıflara hiç gerek olmadığı için sevdiler diziyi.

GÜÇLÜ BİR KADINIM

* Oynadığınız rollerin etkisinden olsa gerek; tabir-i caizse 'hükümet gibi kadın' imajı sergiliyorsunuz. 'Asmalı Konak'taki Piraye Hanım da öyleydi, bu dizide de durum aynı. Peki gerçek hayatta nasıl bir insansınız?

Ben gerçek hayatta da güçlü biriyimdir. Aklıma yatmayan hiçbir şeye boyun eğmem. Beni sadece iki kavram yere yapıştırır: Ölüm ve aşk acısı! Bunun dışında her şeyle baş edebileceğimden eminim. Yeter ki, çaresiz bir dert çıkmasın karşıma. Doğu kültürü içinde doğup yaşasaydım da, muhakkak kendime göre bazı şeylere katlanma formülleri geliştirirdim. Hem kurallara uyup, hem kendi bildiğim gibi davranarak hayatı daha katlanılabilir hale getirirdim sanırım.

Kilo kontrolü iyice zorlaştı!


2 aydır Mardin-Midyat'tayız. Dünyanın en güzel gözlü ve en yanık sesli insanlarının bir arada olduğu büyüleyici bir yer burası. Kürt-Arap-Süryani kültürleri iç içe ve kimse kimseye saygısızlık etmiyor. Ben ramazanda bir Süryani'nin oruç tuttuğuna bile şahit oldum. Nedenini sorduğumda saygıdan olduğunu söyledi. Tüylerim diken diken oldu.

Burada halk bizi sevgiyle kucakladı. Her girdiğimiz dükkanda çay-kahve-tatlı ikramları yüzünden kilolarımızı kontrol etmek iyice zorlaştı. Ama buralı çocuklar çok yaramaz. Sesli çekim yaptığımız için Mardin'in meraklı afacan çocuklarını susturmakta zorlanıyoruz açıkçası.

Uçsuz bucaksız bir bozkırın tam ortasında dünya şirini bir otelde kalıyoruz. Lobiyi internet cafe haline getirdik; örgüye de başladık. Son dönemde hava şartları ağırlaştı ve feci yağmurlar yağmaya başladı. Kaldığımız otel bozkırın ortasında o kadar yalnız ki; aşk, korku ve gerilim filmleri için eşsiz bir ilham kaynağı olabilir.

Kendimi anne olmaya hiç hazır hissetmedim


* 'Sıla'daki rolünüz için nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz; şiveyi öğrenmek zor oldu mu? Ben sanırım Türkiye'de çocuğu olmadan, çocukları için kovalarca gözyaşı döken tek kadınım! Bedar'ı çok seviyorum; şu sıralar o benim en yakın arkadaşım. Dertleştiğim, tartıştığım, hak verdiğim, çok şey öğrendiğim şahane bir Anadolu kadını. Ben rollerimle arkadaş olan bir oyuncuyum. Şive konusunda biraz zorlandım ama halkla daha çok zaman geçirince doğru bir dil yakaladım.

OLSAYDI VERMEZDİM

* Siz çocuğunuzu başka bir aileye ne olursa olsun verir miydiniz? Çocuğum yok ve anne olmaya hiçbir zaman kendimi hazır hissetmedim Ama eğer anne olsaydım evladımı asla veremezdim. Hangi anne yavrusundan kopabilir ki?

* Cansu Dere ve M. Akif Alakurt'un performanslarını nasıl buluyorsunuz? Cansu ve Mehmet Akif'le birlikte pek çok genç oyuncu var dizide. Hepsi de çok yetenekli çocuklar. Cansu'yu o kadar çok seviyorum ki; karşılıklı sahnelerimizde bana baktığı zaman gerçekten içim burkuluyor. Onun çok özel, çok çocuksu, çok dokunaklı bir bakışı var. Bana öyle baktığı an gerçekten de annesiymişim gibi kolum kanadım kırılıyor. Çok zeki, çok çalışkan, okuyan, araştıran ve çok güçlü bir kız Cansu. Daha ilk sahnemizde bu işi başaracağını anlamıştım. Mehmet Akif ise artık genç kızların idolü. Fazla söze gerek yok; pek çok kadını kalbinden vurdu!

MESLEĞİME TUTSAĞIM

* Türkiye'deki oyunculuk sektörünü nasıl buluyorsunuz- Nerelerde hata yapılıyor? Türkiye de dünya sinemasında hatırı sayılır yerlere gelecek yetenekte oyuncular var ama oyunculuk sektörü diye bir şey yok! Sendikası olmayan bir şeyin sektörü de olamaz. Hata burada yapılıyor işte.

* Peki oyuncu olmaktan hiç pişmanlık duydunuz mu? Ben dünyaya gelsem yine aynı mesleği seçerdim. Oyunculuk evlat gibi, sevgili gibi, anne baba, kardeş gibi bir şey. Özen ve sevgi istiyor. Nankörlüğe, geçiştirilmeye, ilgisizliğe tahammül edemiyor. Ve çok kıskanç! Sizi kimseyle paylaşmak istemiyor. Ve ben bu kıskanç, bu bencil sevgiliye seve seve tutsak oldum. Asla pişman olmadım. İnşallah ölene kadar ayrılmam mesleğimden.

* Yeni projeleriniz var mı? Yaza yeni bir sinema projesi var ama detaylarından bahsetmek için erken. Bir de Tayanç Ayaydın'ın çok güzel bir kısa film projesi var. Yazın Boncuk Yılmaz'la birlikte o projede yer almak için Tayanç'a söz verdik.
 
Cevap: Sıla basında çıkan haberleri

DİZİ AĞALARININ DUBLAJCISI MEL GIBSON’IN ONAYLADIĞI SESİ
VOLKAN AKYILMAZ
Volkan Ateş Akyılmaz (40)16 yıllık seslendirme sanatçısı.Mel Gibson’ın aktör tarafından onaylanan Türkiye’deki resmi sesi.Aslında müzisyen olduğunu,bugüne kadar ençok Gary Oldman’ın Drakula karakterini konuşmaktan keyif aldığını söylüyor.Koyu sesler,dominat karakterlere çok uyar.herhalde bu nedenle kolayca o karakterin yapısına bürünebiliyorum.Sıla benim için çok özeldi.karakter üniversite okumş aöa doğu kültürüyle yetişmiş.Doğuda büyüyenin konuşmasında mutlaka bir şive kalır.Benden bu ayrıntı istendi ve sonuç doğala çok yakın oldu.Kızla daha temiz,ailesiyle şiveli konuşuyor.Başta biraz zorlandım.oyuncu hızlı konuşuyordu.Bu hızla şiver vermek zordu.Ağa dominat bir karakterdir.Dırrrkıppp diye konuşmaz.Oyuncuyu uyardım hemen dikkate aldı.
HÜRRİYET CUMARTESİ RÖPORTAJ