*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Cevap: Osmanlı(Cihan)İmparatorluğu(kuruluş-yükseliş-duraklama-gerileme ve çöküş devri
Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi ile (21 Haziran 1913)
İttihat ve Terakki Fırkası
hükûmetin idaresini tamamen ellerine geçirmişti. Enver
Talat ve Cemal Paşalar
Osmanlı Devleti'nin iç ve dış politikasını belirlemede en etkili nazırlardı. Balkan savaşlarından sonra
ordu ve donanmayı güçlendirmek isteyen hükûmet
Avrupa devletlerinden mühendisler ve askerî uzmanlar getirtmekteydi. Osmanlı Devleti
dış siyasetini de
dengeleri gözeterek yeniden belirlemek ihtiyacını hissetmekteydi. Emperyalist devletler
nüfuz alanlarını korumak veya genişletmek maksadıyla siyasî
askeriî ve iktisadî açıdan ittifaklar oluşturmaktaydı. İngiltere ve Fransa'ya nazaran sömürgeciliğe geç başlayan Almanya
Afrika
Avrupa ve Orta Doğu'da nüfuz sahasını genişletmek istiyor ve Osmanlı Devleti'ne bu maksatla yakın durmayı yeğliyordu . Avusturya-Macaristan İmparatorluğu da
Balkanlarda Panislâvizmi gerçekleştirmeye çalışan Rusya'ya karşı Almanlarla iş birliği içindeydi. İngiltere ve Fransa tarafından pay edilmiş Kuzey Afrika'da gözü olan İtalya da bu ittifaka yakındı. Dolayısıyla Almanya önderliğindeki Üçlü İttifak'ın (Almanya
Avusturya-Macaristan ve İtalya) doğal rakibi
İngiltere'nin öncülüğündeki Fransa ve Rusya'dan oluşan Üçlü İtilâf (Anlaşma) devletleri idi. Avusturya-Macaristan Veliahtı Ferdinand'ın
Sırbistan ziyareti esnasında bir Sırp tarafından öldürülmesi (28 Haziran 1914)
bu iki cepheyi sıcak savaşa sokmaya yetti.
Daha sonra Romanya
Japonya ve ABD İtilaf Devletleri
Bulgaristan ve Osmanlı Devleti ise İttifak devletleri safında bu savaşa girdiler.
Osmanlı Devleti savaştan önce İngiltere ve Fransa'ya yakın bir politika izlemek istedi. Ancak hem hükûmet ve halk içerisindeki tepkiler hem de İtilaf Devletleri'nin buna sıcak bakmaması
Osmanlıları Almanya'ya yanaştırmaktaydı. Özellikle Enver ve Talat Paşalar
Osmanlı Devleti'nin yeniden silkinmesi ve kaybettikleri toprakları kazanabilmesi için Almanya'nın yanında yer almayı uygun buluyorlardı. Hükûmet başlangıçta tarafsız kalmayı tercih etmişti. Almanların II.Abdülhamit devrinden itibaren Osmanlı Devleti'nin yenileşme çabalarına katkıda bulunması ve bu maksatla gönderdikleri askerî ve sivil uzmanların varlığı
İtilaf Devletleri'nin
Osmanlı Devleti'nin tarafsız kalamayacağı şüphesini artırıyordu. Bu tutum
dolayısıyla Almanya yanlılarının tezini kuvvetlendirmekteydi. Enver ve Talat Paşa'nın öncülük ettiği bu grup
Almanların yanında savaşa girmekle
Kafkaslar
Balkanlar ve Ege'de kaybedilen toprakların geri alınabileceği ve Osmanlı Devleti'ni nefes alamaz hâle getiren kapitülâsyonlar ve düyun-ı umumîden kurtulunabileceğini öne sürmekteydiler. Nitekim Almanya'ya ait Goben ve Breslav zırhlılarının Türk bayrağı çekilerek
Rus limanlarını bombalaması
Osmanlı Devleti'nin Almanya safında savaşa girmesine vesile olacaktır (1 Kasım 1914).
Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşı'nda tam yedi cephede mücadele etti; Kafkasya
Kanal
Hicaz ve Yemen
Irak
Suriye ve Filistin
Galiçya ve Çanakkale. Bütün cephelerde Osmanlı askerleri büyük bir kahramanlık örneği gösterdiler. Ancak
yedi cephede birden savaşı sürdürmek
zor şartlar içerisinde bulunan Osmanlı Devleti için çok güçtü. Enver Paşa'nın kumanda ettiği Kafkas Cephesi'nde Osmanlılar büyük zayiat verdiler. Doğu Anadolu ve Trabzon düştü. Kanal (Süveyş) cephesinde ise Cemal Paşa
Fransız ve İngilizlere başarıyla direndi. Hicaz ve Yemen'deki Osmanlı birlikleri
destek görmemelerine rağmen
kutsal yerleri korumak uğruna
harbin sonuna kadar Şerif Hüseyin ve İngilizlere karşı koydular. Basra'ya çıkan İngilizler Kuttü'l-Amare'de büyük bir bozguna uğradılar. Komutanları General Townshend esir edildi (29 Nisan 1916) Ancak
1918'de yeni birliklerle saldıran İngilizler
ihanet eden Arap kabilelerinin de yardımıyla Basra'da olduğu gibi
Suriye'de de saldırılarını artırdılar. M.Kemal
Halep'te bir savunma hattı oluşturdu. Galiçya
Makedonya ve Romanya'da Osmanlı birlikleri
Avusturya ve Bulgaristan'a yardımcı olmak için büyük bir özveriyle savaştılar. Türkler
en büyük direnmeyi Çanakkale'de gösterdiler. İtilaf Devletleri 19 Şubat 1915'den itibaren muazzam bir donanma ve yüz binlerce askerle saldırıya geçtiler. 18 Mart'ta İtilaf donanmasına ait pek çok gemi batırıldı. Ardından Gelibolu Yarımadası'ndaki Settü'l-Bahir ve Arıburnu'na asker çıkararak
karadan da saldırıya geçtiler. Anzak ve Hint birliklerinin de katıldığı kara savaşları
tam bir ölüm kalım savaşı oldu. M.Kemal'in de büyük bir askerî deha olarak ortaya çıktığı bu savunma karşısında İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kaldı.
Bütün dünyaya öğretilen "Çanakkale Geçilmez" sözü
250 bin Türk evlâdının şehit kanıyla yazılan bir büyük destan oldu. İtilaf Devletlerinin Çanakkale bozgunu
Rusya'nın yardım alma ümitlerini suya düşürmüş ve bunun neticesinde gerçekleşen Bolşevik İhtilâli
Çarlık Rusyası'nın sonu olmuştur. Rusya'nın savaştan çekilmesi üzerine 7 Aralık 1917'de imzalanan anlaşmayla Doğu cephesinde Türk-Rus Savaşı sona ermiştir.
Osmanlı Devleti
I.Dünya Savaşı'nda yedi düvele karşı muhteşem bir mücadele sergilemiştir. Ancak 29 Eylül 1918'de Bulgaristan'ın teslim olması Osmanlılar ile Almanya arasındaki irtibatın kesilmesine yol açmıştır. Müttefiklerinin savaştan yenik ayrılmasıyla birlikte Osmanlılar da ateşkes anlaşmasını imzalamak durumunda kalmışlardır. İttihat ve Terakki Fırkası'nın hükûmetten çekilmesinin ardından kurulan Ahmet İzzet Paşa başkanlığındaki hükûmet
Bahriye Nazırı Rauf Bey başkanlığındaki bir heyeti Limni'nin Mondros limanına göndermiş ve Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalanmasıyla (30 Ekim 1918)
Osmanlılar resmen savaştan çekilmişlerdir. Ateşkes anlaşmasıyla İtilaf Devletleri
Osmanlı ülkesini işgal etme hakkını elde etmişlerdir. Bu durum
Osmanlı Devleti'nin fiilen paylaşılması demekti.
Nitekim
İngiliz
Fransız
İtalyan birlikleri bu anlaşmaya dayanarak Anadolu'da işgallere başlamışlar
Asırlarca Osmanlının hâkimiyetinde yaşayan Yunanlılar da
ağabeylerinin müsaadesiyle İzmir'e asker çıkarmışlardır (15 Mayıs 1919). İşgallere karşı Anadolu Türk'ünde büyük bir infial yaratmış ve 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıkmasıyla
düşmana karşı "Milli Mücadele" başlamıştır. İtilaf Devletlerinin Sevr Anlaşması'nı İstanbul hükûmetine imzalatması (10 Ağustos 1920)
Milli Mücadele'nin güçlenmesinden endişe eden düşmanların bir an önce Türk millî varlığını ortadan kaldırmayı amaçlamalarından başka bir şey değildi. Fakat bu anlaşma hükümleri hiçbir zaman uygulanamadı. Ankara'da açılan Milli Meclis'in iradesi
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının büyük ve onurlu mücadelesi bu oyunları bozdu. İstiklâl Harbi'ni kazanılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş oldu. Yeni Türk devleti "Millî Hâkimiyet" ilkesinin tabi^İ bir neticesi olarak 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı. Dolayısıyla bu tarih 622 yıl devam eden Osmanlı Devleti'nin de resmen sonu oluyordu.
Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi ile (21 Haziran 1913)
Daha sonra Romanya
Osmanlı Devleti savaştan önce İngiltere ve Fransa'ya yakın bir politika izlemek istedi. Ancak hem hükûmet ve halk içerisindeki tepkiler hem de İtilaf Devletleri'nin buna sıcak bakmaması
Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşı'nda tam yedi cephede mücadele etti; Kafkasya
Bütün dünyaya öğretilen "Çanakkale Geçilmez" sözü
Osmanlı Devleti
Nitekim