jujunun köşesi burasıda buyrun melekler

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan juju
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
ךסףן Ben Seninle Ağlamak İstiyorum,
Öyle arkadan falan değil,
Mavi dediğim anda,
Yeşil olan gözlerine bakarak ağlamak istiyorum,
Bana yasak olduğunu bile bile,...
...En kalabalıklarda elinde olmak istiyorum,
Değmeli yanaklarımdan akan bir kaç damla,
Senin kadife omuzlarına,
Ve aniden açıp gözlerime bakmalısın,
Bakmalısın ki ben unutmalıyım geçmişi senin yeşilinde,
Çocukluğumun öğle uykusunu bulmalıyım gülüşünde,
Dudaklarına ismimi yazmak istiyorum öyle arkandan hüzünle değil
''Ben Seninle Ağlamak İstiyorum''
(Ceyhun Yılmaz)


http://www.facebook.com/EdebiyatDefteriniz?v=wall&story_fbid=448519824358&ref=mf
 
"Aşık ol" dedi şeytan.. "Aşk acıtır" dedim.."Aşk
hayattır" diye fısıldadı kulağıma.. "Aşk öldürür" dedim..."Aşk
gerçektir" diye haykırdı... "Aşk yalanın ta kendisidir" diye
yanıtladım... "Aşk mutluluktur, mutlu olmaktır" dedi bu kez..ve ben
şeytana uydum...
 
tabiki gelirim devamını beklerim şiirlerinin bende yazarım arada saol canım sende beni mutlu ettin
 
Hayat;
Bir yaşam öyküsüne katlanılamayacak kadar
uzun!
Bir gülümseyişe,
bir kıpırdanışa,
bir dokunuşa
vakit ayıramayacak kadar
kısa!
Hayat;
Gerçekleri sırtlayıp
taşıyamayacak kadar
ağır.
Bir kuşun kanadına konup ta
ona bile hissettirmeden
uçabilecek kadar
hafif!
Hayat;
Her anını
dibine kadar yaşamaya
çalışmak için nefes nefese
koşturmayı
göze alacak kadar
dolu,
Bütün yaşadıklarının
sadece bir hayal olduklarını hissettirecek kadar
boş!
Hayat;
Koskoca ömürde
“bir yalnız gün daha
nasıl geçecek,
şu saatler nasıl bitecek“
diye şikayet edebilecek kadar muamma!
Göz açıp kapayıncaya kadar
geçen sürede
nihayete erebilecek kadar da
basit!
Hayat;
Kendini oluşturan
her büyüyü,
her cazibeyi,
her rengi,
yürekleri hoplatacak,
kanlarımızı kaynatacak
kadar parlak ve güzel!
Gözlerimizi acılarla,
hüzünlerle,
ayrılıklarla,
ölümlerle
buluşturduğumuzda,
sadece iki renk!
Gri ve siyah!
Hayat;
Her anını tuvallere, yazılara, şiirlere, gösterilere döküp
sergileyebileceğin kadar
sanat!
Tek bir uyanışta,
görevinin
tek bir oyundan ibaret
tek bir rol olduğunu
fark edebileceğin kadar da
kısır ve monoton!
Hayat;
Senin tek bir “evet” inle
başkalarına bölüştürüp sunabileceğin,
nefes alıp verişlerinle
“paylaştırabileceğin” kadar
hayret verici ve cömert!
Tek bir “hayır” ınla
herşeyi mahvedebileceğin,
yok edebileceğin kadar da cimri ve densiz!
Hayat;
Gerçek yaşam öykülerine
katlanabilecek gücü bulup,
bulaştırıp, daha da
büyüğünü oluşturabilecek kadar
heybetli ve zor,
Her şeyden vazgeçip
“yaşama veda etmeyi isteyecek” kadar da güçsüz ve zayıf
Hayat;
Sevmeyi bilecek, bilmiyorsa öğrenecek
tadacak, sunacak, paylaşacak
..ve böyle sevgilerle, bütün sevgileri
çoğaltabilecek kadar
anlam’lı…
Nefreti seçip, sıçratmak,
sıçrattıkça da o pisliğe
bulaşacak kadar
anlam’sız…
Hayat;
Gerçek yaşam öykülerine katlanmaya değecek kadar
“Yaşanmaya değer”
Hayat;
onu kısaltmanın haksızlık olduğunu anlatacak kadar öğretici,
Bir daha
bulunmayacak, yaşanmayacak
kadar “tek”…
Hayat
Sadece
senin dilediğin kadar uzun!
Sadece
Senin dilediğin kadar kısa!
Mıdır?
Uzat ellerini ve tut!
Sadece o kadar yakınlıkta!
Tüm uzakları
“yakın” etmek senin hakkın.
Yani
Hayat bir sınav
Başarı ellerinde
Yakala ve bırakma…
 
Tahir'le Zühre Meselesi


Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
Bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte
Yani yürekte.

Mesela bir barikatta dövüşerek
Mesela kuzey kutbunu kefe giderken
Mesela denerken damarlarında bir serumu
Ömek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
Ama o bunun farkında değildir
Ayrılmak istemezsin dünyadan
Ama o senden ayrılacak
Yani sen elmayı seviyorsun diye
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Nazım Hikmet