Hadi rekor kıralım

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan PeLiNiM
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Sınavdan önce kopya planı hazırlar 😀
->Kantinciyle kanka olup çoğu şeyde pazarlık yapar 😀
->Sınıfa gelen nöbetçiye laf atar 😀
->Genellikle öğretmenine ya lakap takar ya da bizimki der 😀
->Hocayla laf yarışına girer 😀... Devamını Gör
......->Su şişesine suyu bittikten sonra eziyet eder 😀
->Beden en sevilen derstir 😀
->Yalaka öğrenciye dalga geçilir 😀
->Sıralara ne bulursa yazar 😀
->Hocalara inat saçını kestirmez ve ya düzeltmez 😀
->Çaktırmadan hocaya laf atar 😀
->İddaa oynar 😀
->Öğretmeni kovmak bi telefon uzağındadır 😀
->Bazı hocalarla kanka olunur 😀
->Sınıfta silgi parçacığı savaşı yapılır 😀
->Sınıf bilgisayarında oyun oynanır 😀
->Durup dururken yanındakine bi sus ya denir 😀
->Neden saati soruosun sıkıldın mı dien hocaya yok öölesine der 😀
->Sınıfta dersten çok futbol konuşur 😀
->Mezuniyet için öğretmenlere plan kurar 😀
->Performans ödevinini son gün yapar 😀
->Sınıfta çıkan kavgaya anlamasa bile 'ooo' lar 😀
->Çok kesene traşş yapar 😀
->Kankasının çıktığına 'yenge' veya 'enişte' diye hitap eder 😀
->Şikayetçi öğrenciyi hor görür 😀
->Sinir olduğu öğretmenin torpille geldiğini düşünür 😀
->Tek sizin sınıf böyle diyen hocaları pek kâle almaz 😀
->Sürekli biriyle kıyaslanır 😛
->Genellikle en sevdiği harf Ğ dir 😀
->'Çorum' gibi kelimelere tekerleme uydurur 😀
->Kötü geçen yazılıdan sonra çok kolaydı diyen çocuğa dalası gelir 😀
->Hocaların ayrım yaptığı düşünülür 😀
->Hocası anne olanların yazılı kâğıdına baktığı düşünülür 😀
->Derste en çok sorduğu soru ''kaç dakika var'' sorusudur 😀
->Boş dersi duyduğu zaman sevinçten ne yaptığını bilemez 😀
->Yaptığını yapana ''özenti gençlik'' denir 😀
->Kendisini ileride ünlü olarak görür 😀
->İleride çok para kazanıcam diyenlere artık bizi unutursun der 😀
->Ödev kontrolcüyle anlaşma yapmaya çalışır 😀
->Sınıfa gelen stajer hocayla kanka olur 😀
->En arka en sevilen yerdir 😀
->Boş derslerde uzun eşek oynar 😀Devamını Gör


Öğrenci Klasikleri...
 
Kadın taksiye binmiş ve havaalanına gitmek istediğini söylemişti.

Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önlerine çıktı. Şoförü çarpmamak için sert şekilde frene bastı.

Taksi kaydı, ama diğer arabaya çarpmaktan kıl payı farkla kurtuldu. Siyah arabanın sürücüsü camdan başını çıkarıp bağı...rmaya ve küfretmeye başladı.

Taksi şoförü ise gayet sakin ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Kadın bütün bu olanları sokunu yaşarken, taksi şoförünün tavrına daha da şaşırmıştı.

Sordu: "Neden böyle davrandınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastanelik edecekti."

Taksi şoförü gülümsemeye devam ederek: "Çöp Kamyonu Kanunu" dedi.

Kadın: "Çöp Kamyonu Kanunu mu?" diye sordu, anlamamıştı.

Şoför açıkladı :"Pek çok insan, çöp kamyonu gibidir. Her tarafta içleri çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlığı, öfkeyi ve hayal kırıklığını biriktiriyorlar. Ancak doldukça çöpleri bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar. Bu bazen ben, bazen de siz olabilirsiniz. Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın."

*****

Başarılı insanlar, çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler.

Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla "size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için iyi temennilerde bulunun."
 
Canım, Sevdiğim, Yüreğim
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin...
Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan...
Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü,
Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır...
Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi.
Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim.
Damla damla birikiyor insan.
Damla damla sevgili...
Bir gün akıp gideceğiz hayata...
Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin.
Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur...
Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde.
 
Soğuktan eliniz ayağınız uyuşmuş bir halde eve geldiniz ve hemen sobanın yanına sokuldunuz.

Isınmak için sobanın yanına sokulduğunuzandan itibaren, her geçen dakika sobadan biraz daha uzaklaşır ve en sonunda odanın, sobaya en uzak köşesine oturursunuz.

İlk dakikada sizi rahatlatan, huzur veren ateş; yavaş yavaş canınızı ...sıkmaya başlamıştır.

Önce üstünüzdeki kazağı çıkarır, daha sonra evdekilerin bütün itirazına rağmen, pencereyi hafifçe aralamaya kalkarsın.

Aşk da böyledir işte...
 
İsa ya sormuşlar:Neden meczublarla arkadaslık ettigini,neden açlar sofrasına oturdugunu,neden cüzzamlılarla gezdiğini.Şöyle cevap vermiş; Aramızda en şanslılarımız açlardır zira bir gün doyacaklar. Çıplaklardır zira bir gün giyinecekler. Bu dünyada mutsuzluga mahkum ettiklerimizdir zira bir gün ebedi mutluluğa kavuşaca...klar. Onlara değil kendinize üzülünüz. Onlar bir gün kaybettikleri her şeyi geri alacaklar. Sizler ise bugün sahip olduğunuz her şeyi kaybedeceksiniz...
 
ÜnlÜ basketbolcu Hidayet Türkoğlu eşiyle birlikte, Eminönü' de geziyordu. Önce akvaryumcuları dolaştılar, Kapalıçarsı, Nuriosmaniye, Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya, Sultanahmet, Topkapı Sarayı, Gülhane Parkı derken, Yeni Cami' nin önüne kadar geldiler.
Orada bağıra bağıra simit satan bir çocuk vardı.
Basketbolcu birden du...rakladı... Sonra simitçiye yaklaştı:

  • Simit'in kaça koç ?
  • 300 bin abi. Çıtırr çıtır....
  • Tezgahta kaç simit var ?
  • 70-80 tane var herhalde...
  • Hepsini alsam ne tutar ?
  • Seksen desek 24 milyon.
  • Al sana 30 milyon... Farzet ki hepsini aldım...
  • Sağol abi... sağol...

Basketbolcu üç onluk çıkartıp simitçinin önüne bıraktı… Eşi şaşkındı. Üç beş adım yürümüşlerdi ki eşine yaklaşıp fısıldadı.

  • Hidayet sen deli misin ?
  • Yooo
  • Peki yemediğimiz simitlerin parasını niye verdin?
  • Boş ver sorma.
  • Diyelim ki soruyorum. Hem de ısrarla soruyorum.
  • Öyleyse söyleyeyim.
  • Lütfedersiniz beyefendi.
  • Tablanın kenarı dikkatini çekti mi ?
  • Hayır.
  • Baksan görecektin. Tahtaya bir isim kazınmıştı.
  • Nasıl bir isim ?
  • Hidayet !
  • Yoksa ?
  • Evet o tezgah, eskiden benimdi.

Not: Bu hikayeyi Hidayet Türkoğlu Tv8 de katıldığı bir programda kendisi anlatmıştır.
 
Mutlumusun
Hayatın güçlüklerine katlanabilecek kadar İNANÇ,
Geleceğin daha ii olacağına inancak kadar ÜMİT,

Doğru bildiklerin için
mücadele edebilecek kadar CESARET,
Topluma,ailene,İslam'a faydalı olabilcek kadar SAĞLIK,
İhtiyaçlarına yetebilcek,zekâtını werebilcek kadar PARA,
Baskalarının daima ii yönlerini görebilcek GÖZ,
Çewrenizdeki insanlara
yardım eli uzatcak kadar CÖMERT,
İnsanlardan karşılık beklemeden yapabileceğin İYİLİK,
Hayatın zorluklarına karşı
hayati we insanları kuşatcak SEWGi,
Yastık kadar yumuşak we rahat bi WİCDAN,
Dili, belini, kalbini, keseni we gözünü haramdan saklayabilcek İRADE,
Gördüklerinin, duyduklarının düzelmesini bekleyebilcek kadar SABIR,
Günahlarını, noksanlarını
itiraf edebilcek kadar FAZİLET,
En kötü halinde bile Allah'dan razı olabilcek kadar ŞÜKÜR warsa,
SEN MUTLUSUN........
 
Ekranın yeni fenomeni Türk Malı'nda başarılı oyuncu Binnur Kaya canlandırdığı Abiye Kuzu, her hafta yaptığı söz yanlışlarıyla izleyenleri gülmekten kırıp geçiriyor. 'Kültürü'nü göstermek büyük çaba harcayan Abiye, işte böyle gaflara da imza atıyor:

İstemek başarmanın karısıdır

Adale mülkün temelidir

Temizlik İran'dan gelir

Ağaç yaşken emilir

Hayatımı yazsam orman olur

Erkeğin midesine giden yol kalbinin yakınından geçer

Yalancının mumu yansıyana kadar yanar

Komşu komşunun gülüne muhtaçtır

Moda, insanın üstüne yapışanı giymesidir

Piyasadaki vurgunluk emişen ülkelerin hisse senetlerini feci vurdu dibe fırlattı

En bozuk saat bile günde iki kez yanılabilir

Kitabı en iyi şekilde emmeliyiz

Kitap insanın en iyi tostudur

Söz sükütse gümüş altındır

Az önce gıravata kravat dedin de ay ben bu yanlış söylemlere çok gülüyorum ya

Oğlum Dede Efendi mi o? Gerçekten ne kadan da efendiymiş

Ekspresko sıcak içilir lütfen

Ben lisedeyken Aykut Testi yaptırmıştım. Benim ki üstün bi alt sınırı çıkmıştı benim hemen üstümdekiler, Ünlü ressam Albert Einstein ile Ünlü Bilim Adamı Pascal Numan mış

Sana tebrik koyuyorum Erman

Mikro Dalgalı Fırın

Biz gayet misafirparkır bi aileyiz

Ekspressolarımızı koltuklarımıza yayılıp televizyon karşısında höpürdetelim

ADB doları aldı başını gidiyo

Yemekler zaman hışımına uğramasın

Biz de Boğaziçi'nde okurken "boyfirenkimiz" vardı

Üzüm üzüme baka baka kamaşır

İki kişinin bindiği tır değildir

Aşkın kaşı yoktur

Aşkı bulmak zor değildir onu koruklamaktır

Santranç benim ata sporumdur

Galiba Şah Mart oldu

Kulplu beygir dalında pek çok madalya ve ödüllüm vardır

Uzun lafın sopası

Her koyun kendi bacanağıylan basılır

Hayat gömme dolap gibidir inişleri ve çıkışları vardır
 
Mustafa Kemal, bir gezisinde öyle bir kişi görür ki, dayanamayıp yanındaki valinin kulağına eğilerek sorar:

- “Kimdir bu?”

- “Efendim, kendisi Şıh’tır, yörede çok hatırı vardır…”
...
Bunun üzerine Atatürk Şıh’ı yanına çağırır:

- “Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda, uzunluğunda değildir” diyerek devam eder.

- “Rica etsem de, en azından Peygamber Efendimiz' in olduğu gibi kısaltsan…”

Bunları söylerken, eliyle de boyun hizasını gösterir.

- Şıh “Emrin olur Paşam der…

Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya daki Şıh’ı hatırlar ve valiyi telefonla arayıp durumu sorar.

Vali, nasıl söyleyeceğini bilmemekle birlikte, Şıh’ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını, aksine kimselere de el sürdürmediğini anlatır.

Konuşmadan sonra, Atatürk kağıdı kalemi eline alır ve yazdığının Amasya Valiliğine tebliğ edilmesini ister.

Ertesi gün Amasya’dan bir haber gelir ki, Şıh efendi Atatürk’ü görmek üzere yola çıkmış.

Çok geçmeden de gelir.

Sakal tamamen kesilmiş, sinek kaydı traş olunmuş, saçlar kısaltılmış. Kılık, kıyafet de baştan sona değişmiş. Bambaşka bir görünüme bürünmüş Şıh!…

Atatürk’ün yanındaki arkadaşlarından biri kulağına eğilir:

- “Aman Paşam! Bu adam sakalına el dahi sürdürmezdi, ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız?”

- Atatürk: “Kendisini Afyon Valisi tayin ettim…”

Bu görüşmenin ardından da, yeni bir yazı hazırlayıp Şıh a verilmesini ister.

Yazı şöyledir:

“İnanç ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselesine gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen, yarın başka şeyler için milletinden’de vazgeçebilir. Seni böyle bir durumda bırakmak istemem.”

AZLETTİM

————————–

Mustafa Kemal dine değil dini kullananlara karşı savaştı.
Bazıları Atatürk’ ü dinsiz ilan ediyor
ki isterse dinsiz olsun (ki değildi) bu vatana ve İslâm’ a yaptığı hizmet hiçkimsenin hizmetiyle kıyaslanamaz.
 
Geri
Üst