Hadi rekor kıralım

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan PeLiNiM
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
"Yaşamak nedir diye sordum anneme;
Sana verdiğim candır dedi.
Can ne demek dedim,
Benden bir parça dedi ve ekledi.
Onu taşıyacaksın, koruyacaksın,
Onunla birlikte çok güzel günler,
Bazen zor anlar yaşayacaksın...
Yaşamak nedir diye sordum babama
Annenin sana verdiği canı
Başka canlarla paylaşmaktır.
Ekmektir, sudur,
En önemlisi h...uzurdur.
Huzur ne diye soracak olursan dedi babam
Bir cana gerekli olan her şeydir.
Yetecek kadar para,
Koşacak kadar nefes
Korkmayacak kadar cesaret,
Mutlu olacak kadar hevestir.
Atılmayacak kadar ekmek
Sel olmayacak kadar su
Vazgeçilmeyecek kadar emektir.
Kısaca yavrum,
Yaşamak güzel şeydir!"
 
23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlu olsun

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLU OLSUN

Atatürk, 23 Nisan 1924’te ’23 Nisan’ gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır. 1979Yılının Unesco tarafından Dünya Çocuk Yılı ilan edilemsiyle , ilk olarak 1979 Yılında altı ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşıdığımız bu millî bayramımıza, ortalama olarak her yıl kırkın üzerinde ülkeden gelen ve Türk çocuklarının misafiri olan yabancı ülke çocukları da katılmaktadır. Dünya’da çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke Türkiye’dir.
Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yeri işgâl eden 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, her yıl yurdumuzda ve yurtdışındaki temsilciliklerimizde, bütün kurumlarımızda, okullarımızda ve her evde çeşitli etkinliklerle kutlanarak millî birlik ve beraberliğimizin kenetlenmiş ifadesini temsil etmektedir.
Büyük önder Atatürk’ün düşüncesinde çocuklar, milletin geleceğidir. Onlara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, millî bayramımız olan 23 Nisanlar’ı çocuklara armağan etmiştir. Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar, önemli birer vesiledir.
Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, yarınlarımızın güvencesi çocuklarımıza hediye ettiği 23 Nisan Çocuk Bayramı, bu alanda hem dünyada bir ilki oluşturmakta, hem de geleceğin cumhuriyet nesillerine, atamızın verdiği önemi ifade etmektedir.
Cumhuriyetin geleceğini gençlere ve yarının sahipleri çocuklara emanet edecek kadar çocuklarımıza ve gençlerimize güvenini ifade eden Atatürk, onlara bir de bayram armağan etmiştir. Bugünde bizlere düşen görev; hem atamızın emanetlerinin yılmaz bekçileri olduğumuzu göstermek, hem de atamızın aziz hatırasını en yoğun ve güzel biçimde yad etmek olmalıdır.
Yalnız Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyetine ve değerleri emanetine sahip çıkmak demek; bu cennet vatanı dünya arenasında günümüzde, gelecekte dengeleri kendi lehine değiştirebilen güçlü bir konuma getirmek olmalıdır. Emanete sahip çıkmak demek eğitm öğretim alanında, bilim ve teknik alanında, tıp alanında, spor alanında ve diğer bütün alanlarda uluslar arası çapta başarılar elde ederek İstiklal Marşı’mız eşliğinde şanlı bayrağımızı gönderlere çektirmek olmalıdır.
Özellikle ülkemize, devletimize ve milletimize yönelik bölücü ve yıkıcı faaliyetler karşısında, her zamankinden daha fazla cumhuriyetimizin ilkelerine sahip çıkma, birlik, beraberlik ve bütünlüğümüze sahip çıkma mecburiyetinde olduğumuz apaçıktır. Bu tür bayramları da bu şuur ve düşünce içerisinde değerlendirmek durumundayız.
İşte 23 Nisan’ın bir başka anlamı ve işlevi de burada karşımıza çıkmaktadır. Bu günde hem çocuklarımıza bu şuuru vermenin gayreti içerisinde olacağız. Hem de çocuklarımıza, kendilerine emanet edilen değerleri ve emanetlerin büyüklüğünü anlatacağız. Çünkü; devletimize, cumhuriyetimizin temel değerlerine ve milletimizin bütünlüğüne yönelik saldırılar dün, bugün olduğu gibi, yarın da devam edecektir. Gelecek nesillerin uyanık ve bu gibi düşmanca saldırılara karşı hazırlıklı olması için onlara gerçekleri anlatmalı, yüklendikleri emanetin büyüklüğünü bugünden öğretmeliyiz. 23 Nisan’da hepimizin öncelikli görevi de bu olmalıdır.
23 Nisan gibi milli bayramlarımızın önemli bir anlamı daha vardır: Bu bayramlar, birlik ve beraberliğimizi pekiştirdiğimiz, millet olarak tasada ve kıvançta bir olduğumuz günlerdir. Bu günde bizlere bu cennet vatanı, canları ve kanları pahasına emanet eden atalarımızın emanetlerini nasıl daha iyi koruyarak ve geliştirerek, yarınlara taşıyabileceğimizi, muasır medeniyetlerin üzerine çıkarmayı konuşmalıyız, diye düşünüyorum.
Tarihin akışı içerisinde, milletlerin kaderinde olumlu veya olumsuz olarak etkili olan binlerce devlet adamı yer almıştır. Bugün bunların pek çoğunun bırakınız eserlerini, isimlerini dahi hatırlayamazsınız. Oysa Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önderimiz Atatürk gibi devlet adamı ve halk kahramanları, bıraktıkları eserler ve bu eserlere sahip çıkan milyonlarla sonsuza kadar yaşayacaklardır. Atatürk gibi kahramanları farklı kılan ve tarihe altın harflerle yazdıran gerçek de budur.
Bu nedenle Atatürk’ü ve bizlere emanet ettiği büyük eseri sonsuza kadar yaşatma hususundaki kararlılığımızı, nedenleriyle birlikte çocuklarımıza anlatmalıyız. Anlatmalıyız ki, gelecek kuşaklar uyanık, kararlı ve bilinçli olabilsinler. Tarihi mirasımızı koruma ve kollama konusundaki sorumluluklarını yerine getirebilsinler.
Sevgili öğrencilerim,
Atatürk’ün sizlere olan şu hitabını hiç unutmayın. “Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz
Sevginin, kardeşliğin tohumlarının atıldığı bu güzel günden beklentimiz dünya geleceğinde hoşgörünün hakim olması, barışın ve mutluluğun tesis edilmesidir.
Konuşmamı Büyük Önder Kemal Atatürk’ün sözüyle bitirmek istiyorum.“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.”
Sevginin, kardeşliğin, hoşgörünün ve barışın hakim olduğu bir dünyada el ele yaşamak ümidiyle; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Hepinize Kutlu olsun……..



 
Doğduğumda siyahtım,
Büyürken siyahtım,
Güneşe çıktığımda siyahtım,
Korkunca siyahtım,
Hastayken siyahtım,
Öldüğümde hala siyahım!

Ve sen beyaz çocuk:

Doğduğunda pembesin,
Büyürken beyazsın,
Güneş'e çıktığında kırmızı,
Üşüdüğünde mor,
Korktuğunda sarı,
Hastayken yeşil,
Öldüğünde de grisin!
Sen şimdi bana hala
"RENKLİ" mi diyorsun?


[2005 YILINDA DUNYANIN EN IYI ŞİİRİ ]
 
..Ah ellerim, en sevilesi şeylere yakıştırdığım ellerim, sevgilinin haz veren teninde duygu ateşleriyle haşirneşir kıldığım ellerim, sevgilimin nefesine dokunan ellerim, gökyüzünden daha yumuşak ellerle buluşturduğum ellerim, zifiri saçlarda gezdirdiğim, çıldırtan suretlerde, en mahrem muammalarda gezdirdiğim ellerim..., sen misin böyle çölçatlaklarıyla cezalandırılan, sen misin koynunda denizlere hayat taşıyan kurumuş nehirlerle viraneye dönen, sen misin sahi ey en şanslı ve en günahkar ellerim, sen misin kelebek kanatlarını kıran yaşamın ve de avuçlarında hınzır çehresini saklayan ölümün, heyhat, ellerim, gerçekten bu çürümüş, küllerini kendi geçmişinde saklayan köhne gemi sen misin, avuçlarında yaşanmış onca görkemli anı varken, söyle bana ellerim, zihnimin içinde derpereşip duran o anılar, senin de koynunda çırpınıyor mu yalnızlıktan...(M.Zahir Kayan)
 
Adını anmak güzeldi, dost ağızlarda sana dair cümlelerin ıslatılması... Adını anmak... Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel avuntularına sırt çevirip senden söz açmak... Biraz gülünç, biraz sitemkar... güzeldi... Adının Türkçedeki yankısı özeldi...
Seninle yoğurt yemek, kendi Kanlıcanlı, Sülalesi Kandilli yoğurtçunu...n mekanında... Denize amors durup, yüzüne cepheden bakmak güneşli bir mavilikte.... güzeldi..
İpe sapa konuşlanmaz bahanelerle elini tutmak, yüzünde Yüzyıllık bir hasreti gidermek güzeldi...
Güzeldi'li geçmiş zamanları düşünüyorum şimdi... Cümlelerimiz öznesiz...Umursayan yok, Kanlıca'daki yoğurdu...
ve eşikteki öpücük, tarih bilinci olmayan bir aşkın mührüdür artık...Yılmaz Erdoğan