Eğlence parkında Avrupa turu

zuzu65

Yeni Üye
Üye
Eğlence parkında Avrupa turu
dünyanın en büyük lunaparkı nerede avrupadaki eğlence parkları avrupa nın en büyük lunaparkı dünyanın eğlence treni avrupanın
.
CBA7945C7712F14D8A083759r.jpg



Almanya'daki Europa Park, oyun makineleri içinde küçük bir Avrupa turu yapılabilen sofistike bir lunapark. 12 farklı ülkenin mimarisini, yiyeceklerini, müziklerini tanıyabileceğiniz parkta bir Flamenko dansçısının eteklerinde dönebiliyor, çift katlı bir İngiliz otobüsüyle havalara yükselebiliyorsunuz..

"Bu bayram tatilinde şöyle çoluk çocuk bir yerlere gitsek... Hem biz dinlensek hem de onlar eğlense... Daha önce gitmediğimiz bir yer olsa... Hatta belki yurtdışında bir yerler bulsak..." Okullar açıldığından beri bu sorular aklınızı kurcalayıp duruyor değil mi? Yaz tatili bitti bitmesine, ama bayram tatili kapıya çoktan dayandı. Şimdi size iyi bir önerimiz var. Almanya'da Europa Park'a gitmeye ne dersiniz? Burayı kısaca 'Euro Disney'in Almancası' olarak tanımlayabiliriz. Europa Park, adı üstünde, sizi Avrupa ülkelerinde mini bir tura çıkarıyor. Bu sofistike lunaparkın oyuncaklarında dönerken, inerken, çıkarken, zıplarken, bazen gülüp bazen korkarken, kimi zaman huzur içinde salınıp kimi zaman heyecandan yüzünüz bembeyaz kesilirken. bir yandan da tam 12 farklı ülkede geziyorsunuz. Gittiğiniz ülkelerin mimarisini, yiyeceklerini, müziklerini, danslarını, sanatlarını, kültürlerini tanıyorsunuz. İngiltere'de çift katlı otobüsle havalara yükseliyor, Yunanistan'da bir 'roller-coaster'la çığlık çığlığa turkuaz sulara düşüyorsunuz. İspanya'da bir Flamenko dansçısının eteklerinde dönüyor, Fransa'da kankan gösterisi izliyorsunuz. İskandinavya'da bir Viking gemisiyle havalara uçuyor, Rusya'da kozmonotların eğitildiği eski bir uzay gemisini inceliyorsunuz. Berlin Duvarı'nı, Arena'yı, Kara Orman Evi'ni görüyorsunuz. Bazen bir matruşka yapımını izliyor, bazen asil şövalyelerin at üstünde savaşına tanık oluyorsunuz. Acıkınca Avusturya'da şnitzel, İtalya'da pizza, İsviçre'de raklet yiyorsunuz. Anlayacağınız, çocuklar burada eğlenirken öğreniyorlar. Her ne kadar burası her yaşa göre roller-coaster ve benzeri oyuncaklarla dolu olsa da eğlence, basit lunapark oyuncaklarından ibaret değil. Öncelikle her oyuncağın bir teması olmasına özen gösterilmiş; Icarus'un Uçuşu, Atlantis Macerası, Pegasus Gezintisi, Cassandra'nın Laneti, Colombus'un Gemisi, Fyordlar'da Rafting, Alpler Turu... Ayrıca eğlenceyi bununla sınırlı tutmayıp çocuklar için çeşitli su oyunları, park alanları, kum havuzları, oyun bahçeleri düzenlenmiş. Ve bunların hiçbiri sıradan değil. Tüm oyun alanları analitik düşünceyi geliştirici detaylarla süslenmiş; bir kova kumu ikinci kata nasıl taşırsınız? Biriktirdiğiniz suyun, meyilli bir arazide üst platformlara çıkmasını nasıl sağlarsınız? Vakumlu bir borudan plastik topları metrelerce yukarı nasıl yollarsınız? Çocuklar oyun oynarken bu sorulara da cevap buluyorlar.

PEKİ YA GENÇLER?
Küçük çocuğunuzun yanı sıra bir de 'her şeyden sıkılan, çok bilmiş ve hiçbir şeyi ilginç bulmamakta ısrarlı bir bluğ çağı' çocuğunuz varsa hiç telaşlanmayın. Burası Fransa'dan, İsviçre'den ve Almanya'dan gelen gençlerle dolup taşıyor. Onları da tatmin edecek nitelikte 'adrenalin yükseltici'ler unutulmamış. Ayrıca gündüz saatlerinde daha çok küçük yaş gruplarına yönelik olan gösteriler (buz pateni, dans, tiyatro, kukla, jimnastik, vs.), akşam saatlerinde daha büyük yaş grubuna hitap ediyor ve konserlerle, partilerle destekleniyor.

SİZİ DE DÜŞÜNMÜŞLER
Bu kadar Avrupa ülkesi bir araya gelir de yetişkinler için keyif olmaz mı? Bu parkın belki de en önemli özelliği restoranlarının, kafelerinin ve doğasının kalitesi. Her ne kadar çılgın oyuncaklar sizi de bir süreliğine baştan çıkarsa da bir noktada şöyle keyifli bir Fransız kafesinde kahve içmek gibisi var mı? Yorulunca Almanya'da bir şatonun gül bahçesinde dinlenmek veya Portekiz'de bir keşif gemisinin güvertesinde buz gibi içkinizi yudumlamak hoş olmaz mı? Ya da yemyeşil tarihi ağaçlarla dolu bir koru yolunda yürüyüş yapmak, huzurlu bir gölde sal üstünde sessizce salınmak hangi eğlence parkı ziyaretçisine nasip olur? İşte bunlar hareketten ve gürültüden kaçmak isteyen anne-babalar için tasarlanmış. Tüm o curcunanın içinde, ama yine de o derece huzurlu mekânları nasıl yarattıklarına şaşıracaksınız. Euro Disney'de gezerken mimari yapılanma ve organizasyonel başarı sizde 'dünya oradan ibaretmiş' hissi uyandırıyor. Yapay olmasına yapay ama çok masalsı ve büyülü bir mekân. Ve bu büyü yapaylığın üstüne çıkıyor. Burada ise etrafta olup bitenlerin yapay bir dünyadan ibaret olduğunu nispeten daha fazla hissediyorsunuz. Disney'in aksine başka bir dünyada değil, bir eğlence parkında olduğunuzu sık sık hatırlıyorsunuz. İşte bu anlarda, sizin için hazırlanmış bu gizli huzur köşeleri imdadınıza yetişiyor. 'Bu dünya'nın güzelliğini ve keyfini hatırlatıyor size.

Nasıl gidilir?

Europa Park'ın Almanya'da olduğuna bakmayın. Oraya ulaşmanın en kolay yolu Fransa veya İsviçre üzerinden. Basel'dan yaklaşık bir buçuk saat, Strasbourg üzerinden ise bir saatlik bir tren yolculuğu sonrasında Europa Park'ın içindesiniz. Ama siz illa ki Almanya'ya uçmak istiyorsanız en yakın alan Stuttgart'da. Trenden indiğinizde parkın otobüsü, sizi dört dakikalık bir yolculukla parka ulaştırmak için bekliyor olacak.

Nerede kalınır?

Europa Park'ı hakkıyla gezmek, her şeye binmek ve tüm gösterileri görmek için üç gün gerekiyor. Burada birbirinden keyifli dört farklı otel var. En şatafatlısı İtalya temasıyla tasarlanmış Colosseo; Roma'daki Colosseum'un otel şeklinde inşa edilmiş küçük bir örneği. Buraya yolun altından kısa bir tünelle ulaşılıyor. Ama siz parkın içinde, eğlencenin merkezinde olmayı tercih ediyorsanız diğer üç otelden birini seçmelisiniz. Bizim önerimiz İspanyol stilindeki Castillo Alcazar; şövalyelerle dolu bir ortaçağ kalesi. Santa Isabel ise bir Portekiz Manastırı, diğerlerine kıyasla nispeten daha sessiz ve zarif bir spa oteli. Hangi otelde kaldığınız önemli değil; tüm havuzlar ve restoranlar size açık. Bir gün Colosseum'un ortasında yüzebilir, ertesi gün kalenin mahseninde kahvaltı edebilirsiniz. Tüm bu şatafat yerine doğayı tercih ediyorsanız, parkın hemen karşısında Tipi Village sizi bekliyor. Burası bir kızılderili köyü. Burada kalanlar kızılderili çadırlarında geceliyor, kamp ateşinde yemeklerini yiyorlar. Macera düşkünleri için ideal.







alıntıdır
 
Geri
Üst