Bir kırık hayal deryasında,
adın bir koca yalnızlık kaldı
buruk bahar sabahlarına.
Söyle sevdiğim,
hangi yağmurun düştüğü
kirli sokaklarda unuttun kan topağı kalbini,
hangi ateş yaktı gamzende unuttuğum
iki damla gözyaşını,
hangi rüzgar savurdu bensizliğe
yalım alaz gül kokulu saç larını
söyle sevdiğim…
Hüzün işgalinde yaralıyım şimdi,
kilitli kapılar ardında bir mahkum.
Ellerimde yıllanmış mektupların
sitemli bakışları,
nihayetsiz acılara terk edilmiş soluk bir resim.
Söyle sevdiğim
dökülen yapraklarımı
hangi hazan sabahına emanet bıraktın,
hangi uğursuz tenhaların ücra köşelerinde
yıktın masum rüyamızı.
Sahte yüzlerimi yıkadık her sabah
çilekeş aynaların şahitliğinde.
Söyle sevdiğim,
hangi değirmende öğüttün
yarım kalmış şarkımızı,
hangi vefasızlara kaptırdın
göz nuru sevdamızı söyle,
söyle sevdiğim…
Bir volkan alevi kıvamında
kanıyor kalbim,
avuçlarımda menekşeler küskün.
Bir acıki sorma kursağımda yalınayak dolaşıyor
yalnızlığım.
Bir suskun kalpki
içerim pare pare bölünmüş kahırlara,
böğrümdeki ateş yanıyor ruhumun
kenar köşelerinde.
Sevdalar karalanmış ihanet mektuplara,
söyle sevdiğim,
hangi dilde
hangi kırılmış kalemin
mürekkebine buladın
al yazmalı sevdamızı,
hangi yalan sözler savurdu
yüreğimizin rüzgarını söyle,
söyle sevdiğim…
Unutmak kolay deme,
bir acım varki;
kırık hayaller sokağında
can çekiştiğim.
Bir sensizliğim varki
bahtımın rüzgarında
gençliğimi yitirdiğim.
Çalınan kapılara koşarım her sabah,
açtığımı gören olmaz.
Şarkılar fısıldarım senin için kaldırımlarda
söylediğimi kimseler duymaz,
bir an gelir dökerim
kanlı yaşlarımı içimede
gözyaşlarımı silen olmaz.
Unutmak kolay deme,
unuturum unutmasına ya;
şu koca alemde
yaşadığımı bilen olmaz sevdiğim.
Sevdiğim sen söyle sevdiğim…
adın bir koca yalnızlık kaldı
buruk bahar sabahlarına.
Söyle sevdiğim,
hangi yağmurun düştüğü
kirli sokaklarda unuttun kan topağı kalbini,
hangi ateş yaktı gamzende unuttuğum
iki damla gözyaşını,
hangi rüzgar savurdu bensizliğe
yalım alaz gül kokulu saç larını
söyle sevdiğim…
Hüzün işgalinde yaralıyım şimdi,
kilitli kapılar ardında bir mahkum.
Ellerimde yıllanmış mektupların
sitemli bakışları,
nihayetsiz acılara terk edilmiş soluk bir resim.
Söyle sevdiğim
dökülen yapraklarımı
hangi hazan sabahına emanet bıraktın,
hangi uğursuz tenhaların ücra köşelerinde
yıktın masum rüyamızı.
Sahte yüzlerimi yıkadık her sabah
çilekeş aynaların şahitliğinde.
Söyle sevdiğim,
hangi değirmende öğüttün
yarım kalmış şarkımızı,
hangi vefasızlara kaptırdın
göz nuru sevdamızı söyle,
söyle sevdiğim…
Bir volkan alevi kıvamında
kanıyor kalbim,
avuçlarımda menekşeler küskün.
Bir acıki sorma kursağımda yalınayak dolaşıyor
yalnızlığım.
Bir suskun kalpki
içerim pare pare bölünmüş kahırlara,
böğrümdeki ateş yanıyor ruhumun
kenar köşelerinde.
Sevdalar karalanmış ihanet mektuplara,
söyle sevdiğim,
hangi dilde
hangi kırılmış kalemin
mürekkebine buladın
al yazmalı sevdamızı,
hangi yalan sözler savurdu
yüreğimizin rüzgarını söyle,
söyle sevdiğim…
Unutmak kolay deme,
bir acım varki;
kırık hayaller sokağında
can çekiştiğim.
Bir sensizliğim varki
bahtımın rüzgarında
gençliğimi yitirdiğim.
Çalınan kapılara koşarım her sabah,
açtığımı gören olmaz.
Şarkılar fısıldarım senin için kaldırımlarda
söylediğimi kimseler duymaz,
bir an gelir dökerim
kanlı yaşlarımı içimede
gözyaşlarımı silen olmaz.
Unutmak kolay deme,
unuturum unutmasına ya;
şu koca alemde
yaşadığımı bilen olmaz sevdiğim.
Sevdiğim sen söyle sevdiğim…