M
Misafir
Forum Okuru
Güney Doğu gezimden kareler
Güney doğuyu hep görmek, gezmek istemiştim. Çok şükür ki Rab nasip etti ve ana - kız güney doğunun altını üstüne getirdik 🙂 Mükemmel bir geziydi, dondurucu soğukları saymasak tabi
Adıyaman - Maraş ve Urfa her yeri buram buram tarih kokuyor, İnsanları örf ve adetlerine oldukça bağlı yaşıyor. Misafirperverlik hat safhada, esnafından tutunda, tüm insanlarına o kadar içten ve candanlardı ki...
Maraş'ta pek resim çekme imkanım olmadı ama Adıyaman ve Urfa'da ilgimi çeken herşeyin resmini çektim. Denklanşöre her defasında hayranlıkla ve şaşkınlıkla basıyordum diyebilirim 🙂 Özellikle Urfa'ya aşık oldum. 🙂
İşte benim çektiklerim🙂
İlk başta Adıyaman sokaklarından başlıyalım 🙂
Evlerin kapıları genelde sac ve küçücük, o küçük kapılardan neredeyse başınızı eğerek giriyorsunuz. Kapıdan içeri girdiğinizde kocaman avlular 🙂 Ben özellikle kenar mahalleleri gezmek istedim. Eski yapıları ve toprak evleri görmek istedim 🙂 Tüm Adıyaman böyle eski evlerden oluşmuyor yani 🙂 Çok şık yeni binalardan oluşan yapılarıda var🙂
Hava o kadar soğuktu ki, yinede çocuklar, soğuktan morarmış elleri ve kıpkırmızı olmuş burunlarına aldırmadan sokaklarda keyifle oyun oynuyorlardı 🙂
Bu kareyi daha yakından çekmek istemiştim ama "resmimizi neden çekiyorsun" diye tepki almamak için çaktırmadan anca böyle çekebildim Bu resmi çekmemin nedeni haremlik selamlık olayıdır 🙂 Koca önde, elleri arkasına bağlı yürüyor, arkasından yüzü yere bakan çarşaflı eşi🙂 Bir ara bana poz vermelerini rica edecektim ama işte cesaret edemedim
"Abla bizi de çekseneeee" diyen ve resimlerini çektikten sonrada bir kaç sokak peşime takılıpta "abla hangi kanalda çıkacaz" diyen zıpır veletler
Bu semt pazarına sırf bu çarşaflı kadının yakından bir kaç kare resmini çekmek için takip ederek gittim Ama malesef, teyzem o kadar sert bakıp hızlı yürüyordu ki, önden resim çekemedim tırstımm
Tarih kokan bir yapı işte. Bakımsızdı ama bence oldukça değerli. Bu ev benim olsun isterdim doğrusu 🙂
Burda gördüğünüz Atatürk heykeli, Adıyaman'ın en merkezi yeri, çarşının göbeği. Adres tarif ederken "heykelin ordan gidorsun" yada "heykelin orda beklorsun" diye tarif ediyorlar. O denli merkezi yani 😀 Adıyaman'ın en kıymetli mekanı🙂
Adıyaman'dan Urfa'ya giderken arabadan anca bu kadar çekebildim 🙂 Hoş bir manzara 🙂
Şimdi ise Peygamberler şehri Urfa'da... Her köşesi buram buram tarih kokuyordu. Urfa'ya aşık oldum diyebilirim. Mükemmel ötesi bir şehirdi. Soğuk havasını saymasak tabi 🙂
Hava o kadar soğuktu ki, parmaklarım donmuştu, denklanşöre basarken zorlanıyordum diyebilirim
Urfa Kalesi nin aşağıdan olan resmi 🙂 Yukarıya, kaleye çıkamadım. Çünkü annem "dur ya kaybolursak" diye söyleniyordu Birde alışveriş torbalarından ve kalabalıktan çıkacak gücümde yoktu doğrusu
Balıklı göle giden yol🙂
Şu güzelliğe bakar mısınız🙂
İşte Balıklı Göl...
Közden oluştukları için, balıkların hepsi simsiyah ve belkide milyonlarca balık var. Aklınız mantığınız almıyor. Benim beynim durdu diyebilirim. 3 tarafı yapıyla kapalı bir tarafı insanlara açık olan bu göle su nerden geliyor, bu balıklar nasıl ürüyor, nesilleri nasıl tükenmiyor diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Hayranlık ve şaşkınlık hat safhada...
Yem atarken çektirdim anneme🙂 Bakar mısınız hepsi üst üste neredeyse yem atarken üzerime zıplayacaklardı 🙂
Bu Hayal'in niyetine yem atarken çektiğim kare 🙂
Balıklı Göl'ün 3 bir yanı böyle kapalı 🙂 Şu manzaraya gelde aşık olma 🙂
Buda ikinci balıklı göl. Burda da balıklar var ve nedense buraya pek yem atılmıyordu, ben burayı sonradan gördüm ve buraya da yem attım 😀 Aç kalmasın bu balıklar da diye 🙂
Buda dergah çarşının başlangıcı 🙂
Sizlerle paylaşacağım resimler şimdilik bu kadar Melek'lerim. Kesinlikle bir daha gitmek istiyorum ve bu sefer yaz mevsiminde gitmek istiyorum ki, doya doya gezeyim Gitmeyenlerede kesinlikle, gitmelerini tavsiye ediyorum 🙂
Adıyaman - Maraş ve Urfa her yeri buram buram tarih kokuyor, İnsanları örf ve adetlerine oldukça bağlı yaşıyor. Misafirperverlik hat safhada, esnafından tutunda, tüm insanlarına o kadar içten ve candanlardı ki...
Maraş'ta pek resim çekme imkanım olmadı ama Adıyaman ve Urfa'da ilgimi çeken herşeyin resmini çektim. Denklanşöre her defasında hayranlıkla ve şaşkınlıkla basıyordum diyebilirim 🙂 Özellikle Urfa'ya aşık oldum. 🙂
İşte benim çektiklerim🙂
İlk başta Adıyaman sokaklarından başlıyalım 🙂
Evlerin kapıları genelde sac ve küçücük, o küçük kapılardan neredeyse başınızı eğerek giriyorsunuz. Kapıdan içeri girdiğinizde kocaman avlular 🙂 Ben özellikle kenar mahalleleri gezmek istedim. Eski yapıları ve toprak evleri görmek istedim 🙂 Tüm Adıyaman böyle eski evlerden oluşmuyor yani 🙂 Çok şık yeni binalardan oluşan yapılarıda var🙂
Hava o kadar soğuktu ki, yinede çocuklar, soğuktan morarmış elleri ve kıpkırmızı olmuş burunlarına aldırmadan sokaklarda keyifle oyun oynuyorlardı 🙂
Bu kareyi daha yakından çekmek istemiştim ama "resmimizi neden çekiyorsun" diye tepki almamak için çaktırmadan anca böyle çekebildim Bu resmi çekmemin nedeni haremlik selamlık olayıdır 🙂 Koca önde, elleri arkasına bağlı yürüyor, arkasından yüzü yere bakan çarşaflı eşi🙂 Bir ara bana poz vermelerini rica edecektim ama işte cesaret edemedim
"Abla bizi de çekseneeee" diyen ve resimlerini çektikten sonrada bir kaç sokak peşime takılıpta "abla hangi kanalda çıkacaz" diyen zıpır veletler
Bu semt pazarına sırf bu çarşaflı kadının yakından bir kaç kare resmini çekmek için takip ederek gittim Ama malesef, teyzem o kadar sert bakıp hızlı yürüyordu ki, önden resim çekemedim tırstımm
Tarih kokan bir yapı işte. Bakımsızdı ama bence oldukça değerli. Bu ev benim olsun isterdim doğrusu 🙂
Burda gördüğünüz Atatürk heykeli, Adıyaman'ın en merkezi yeri, çarşının göbeği. Adres tarif ederken "heykelin ordan gidorsun" yada "heykelin orda beklorsun" diye tarif ediyorlar. O denli merkezi yani 😀 Adıyaman'ın en kıymetli mekanı🙂
Adıyaman'dan Urfa'ya giderken arabadan anca bu kadar çekebildim 🙂 Hoş bir manzara 🙂
Şimdi ise Peygamberler şehri Urfa'da... Her köşesi buram buram tarih kokuyordu. Urfa'ya aşık oldum diyebilirim. Mükemmel ötesi bir şehirdi. Soğuk havasını saymasak tabi 🙂
Hava o kadar soğuktu ki, parmaklarım donmuştu, denklanşöre basarken zorlanıyordum diyebilirim
Urfa Kalesi nin aşağıdan olan resmi 🙂 Yukarıya, kaleye çıkamadım. Çünkü annem "dur ya kaybolursak" diye söyleniyordu Birde alışveriş torbalarından ve kalabalıktan çıkacak gücümde yoktu doğrusu
Balıklı göle giden yol🙂
Şu güzelliğe bakar mısınız🙂
İşte Balıklı Göl...
Közden oluştukları için, balıkların hepsi simsiyah ve belkide milyonlarca balık var. Aklınız mantığınız almıyor. Benim beynim durdu diyebilirim. 3 tarafı yapıyla kapalı bir tarafı insanlara açık olan bu göle su nerden geliyor, bu balıklar nasıl ürüyor, nesilleri nasıl tükenmiyor diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Hayranlık ve şaşkınlık hat safhada...
Yem atarken çektirdim anneme🙂 Bakar mısınız hepsi üst üste neredeyse yem atarken üzerime zıplayacaklardı 🙂
Bu Hayal'in niyetine yem atarken çektiğim kare 🙂
Balıklı Göl'ün 3 bir yanı böyle kapalı 🙂 Şu manzaraya gelde aşık olma 🙂
Buda ikinci balıklı göl. Burda da balıklar var ve nedense buraya pek yem atılmıyordu, ben burayı sonradan gördüm ve buraya da yem attım 😀 Aç kalmasın bu balıklar da diye 🙂
Buda dergah çarşının başlangıcı 🙂
Sizlerle paylaşacağım resimler şimdilik bu kadar Melek'lerim. Kesinlikle bir daha gitmek istiyorum ve bu sefer yaz mevsiminde gitmek istiyorum ki, doya doya gezeyim Gitmeyenlerede kesinlikle, gitmelerini tavsiye ediyorum 🙂