Gittin…
Yaşanılanlar umut olmadı yüreğinde, yeni umutlar yeşertmeye güç bulamadın. Ben de yardımcı olamadım sana. Uzaktan tuttuğum fenerin ışığıyla, ne seni görebildim, ne de kendimi gösterebildim. Aydınlığa çıktığımızda anladık farklı yerlerde olduğumuzu ve yaş******ra anlam verememenin sarhoşluğuyla uyandık. Meğer seni yolcu edeli ne kadar çok olmuş. Sen zaten gitmişsin; ben yokluğundan, yokluğunu fark edememişim. Yokken var olan sen, varken yok olmuşsun zamanla.
Gittin ya…
Uzaklara, bilmediğim diyarlara. “Güçlü ol” diyen sesin kaldı bana, hatıralarından daha kuvvetli, daha gerçekçi. Sensizliğe alışmaya güçlü olmakla başladım bende. İstanbul’daki tüm anılarını toplattırdım “zararlı” bahanesiyle. Resimlerini karşı komşunun kızına verdim taşınmadan önce. Yokluğunda yokluğuna alışmayı daha da kolaylaştırdım böylece.
Gittin gideli…
Geri dönme ihtimalini hiç düşünmedim. İtiraf etmeliyim, geri dönmeni de hiç istemedim. Güçlü oldum dediğin gibi, sana hiç boyun eğmedim. Gittiğin yollardan göndermedim umutlarımı, sahip çıktım yüreğime, sende bırakmadım. Yüreğim içimde, onunda içinde sevgim; yeni umutlarımla yeniden aşık oldum.
Gittin ve bitti…
Ben kabullendim gidişini ve sana dair her şeyin bitişini ama kabullendiremedim bazı dostlara. Ne çabuk unuttun diyenlere
güldüm geçtim, biraz da kızdım. Anlam veremedim insanların geceler boyu ağlamamdan mutlu olmalarına(!), beni bırakıp gidenin ardından yas tutup, göz yaşları dökmemi beklemelerine. Bu yüzden hiç çaba sarf etmedim mutlu olduğuma onları inandırmaya. mutluydum ya, kime ne?
Sen gittin ve ben devam ediyorum yaşamaya… Mutlu, umutlu ve sevgi dolu.
Sana uğurlar ola…
Yaşanılanlar umut olmadı yüreğinde, yeni umutlar yeşertmeye güç bulamadın. Ben de yardımcı olamadım sana. Uzaktan tuttuğum fenerin ışığıyla, ne seni görebildim, ne de kendimi gösterebildim. Aydınlığa çıktığımızda anladık farklı yerlerde olduğumuzu ve yaş******ra anlam verememenin sarhoşluğuyla uyandık. Meğer seni yolcu edeli ne kadar çok olmuş. Sen zaten gitmişsin; ben yokluğundan, yokluğunu fark edememişim. Yokken var olan sen, varken yok olmuşsun zamanla.
Gittin ya…
Uzaklara, bilmediğim diyarlara. “Güçlü ol” diyen sesin kaldı bana, hatıralarından daha kuvvetli, daha gerçekçi. Sensizliğe alışmaya güçlü olmakla başladım bende. İstanbul’daki tüm anılarını toplattırdım “zararlı” bahanesiyle. Resimlerini karşı komşunun kızına verdim taşınmadan önce. Yokluğunda yokluğuna alışmayı daha da kolaylaştırdım böylece.
Gittin gideli…
Geri dönme ihtimalini hiç düşünmedim. İtiraf etmeliyim, geri dönmeni de hiç istemedim. Güçlü oldum dediğin gibi, sana hiç boyun eğmedim. Gittiğin yollardan göndermedim umutlarımı, sahip çıktım yüreğime, sende bırakmadım. Yüreğim içimde, onunda içinde sevgim; yeni umutlarımla yeniden aşık oldum.
Gittin ve bitti…
Ben kabullendim gidişini ve sana dair her şeyin bitişini ama kabullendiremedim bazı dostlara. Ne çabuk unuttun diyenlere
güldüm geçtim, biraz da kızdım. Anlam veremedim insanların geceler boyu ağlamamdan mutlu olmalarına(!), beni bırakıp gidenin ardından yas tutup, göz yaşları dökmemi beklemelerine. Bu yüzden hiç çaba sarf etmedim mutlu olduğuma onları inandırmaya. mutluydum ya, kime ne?
Sen gittin ve ben devam ediyorum yaşamaya… Mutlu, umutlu ve sevgi dolu.
Sana uğurlar ola…