Sizi gülümsetebilecek bir yazı buldumda okursanız diye paylaşmak istedim 🙂)
Benim için yazın gelişinin iki müjdecisi var: havadaki mis gibi çiçek kokusu ve balkona asılan çamaşırların şaşırtıcı kuruma hızı. Çamaşırın hızlı kuruması yumuşatıcının kokusunun kalıcılığının artmasını sağlayıp beni daha da mutlu etse de, balkona çamaşır asmak kendi acaipliklerim yüzünden tam bir azaba dönüşüyor. Her yiğidin bir çamaşır yıkama şekli vardır, benimki hayatı en zorlaştırıcı cinsinden. Öyle herşey herşeyle yıkanamaz mesela. Mutfağı ilgilendiren kirliler birbirlerini beklerler, en azından, yarım programda yıkanabilecek miktara ulaşabilmek için. Aynı şekilde yüz havluları da iç çamaşırlarıyla eşleşemez. Renkliler konusundaysa tam bir Ku Klux Klan üyesi edasıyla renkleri ton ve nüanslarına göre ayrıştırıp, diğerlerinin yanına yanaşmalarına bile izin vermiyorum. Bunlar işin sıkıntılı kısmı değil tabii ki. Ömrünün çoğunu fabrikada banttan geçen radyonun vidasını sıkarak geçiren kadıncağız gibi, hiç düşünmeden, pıtır pıtır ezbere yapıyorum yıkama aşamasında yapılması gerekenleri.
Dolayısıyla azap kısmına henüz ulaşamadım, sakın yanlış anlaşılmasın. Daha yeni başlıyoruz! Birinci aşama bitti, geldik ikiye. Her renk grubunun ayrı ayrı sıvı ya da toz deterjanı gerekli miktarda ayarlayıp yumuşatıcıyı eklemek ikinci adımın en kolay kısmı. Ancak üçüncü ve son aşama olan çamaşırların asılması kısmı oldukça zorlayıcı olabiliyor. Yani Morkoyuncuğun düşündüğü gibi geceden kağıt üzerinde çamaşır asma şeması çıkarmasam da yıkanmış çamaşırları makinadan sepete çıkartırken yılların verdiği tecrübeyle hızlıca bir asma planı gözümün önünden geçiyor.
Mesela, 4 sıra ipe tamamı renklilerden oluşan 4 iç çamaşırı, 3 çift çorap, 6 t-shirt, 3 gömlek, 2 şort ve 1 pantolon asmamız gerekiyor diyelim. Unutmadan ekleyeyim, elimizde sarı, kırmızı, lacivert ve yeşil renklerde çamaşır mandallarımız var. Mandalların renklerinin belirtilme sebebi birazdan daha da netleşecek, azıcık sabır lütfen.
Önce şortlardan birini alıp en arkadaki ipin karşıdan bakınca en sağına -ve ta taaa- şortun rengine en uygun-biliyorum çok da normal değil-mandalla asıyorum. Böylece en arkadaki ipe en son asılacak olan iç çamaşırlarının yandan bakıldığında görülme riskini sıfıra indirmiş oluyorum. Araya iç çamaşırları, onların yanına çoraplar, ve en sona ikinci şortu asınca arka sırayı doldurmuş oluyoruz. Sormanız ayıp, tabii ki aynı gruba ait giysiler yanyana dizilecekler! T-shirtler yanyana, gömlekler yanyana, vs.
Ancak, biraz önce oluşması muhtemel minik şaşkınlık nidalarını en aza indirebilmek adına şöyle bir kısa giriş yaptığım acaipliklerin hası işte karşınızda. Yok benim yüreğim bundan fazla acaiplik kaldırmaz diyenlere devamını okumamalarını tavsiye ediyorum. Astığım çamaşırın rengine göre mandal kullanıyorum ben. Yani, şortumuzun renginin lacivert ve kırmızı yoğunlukta olduğunu düşünelim. Elimizdeki mandal renkleri de sarı, kırmızı, lacivert ve yeşil. Olabilecek en uygun renkler lacivert ve kırmızı, değil mi? Yanıldınız, en azından her zaman değil efendim! Siyah-beyaz renklere gönül vermiş bir taraftar olarak bendenizin çamaşır asarken bile sarı ile lacivertin ve ya sarı ile kızmızının yanyana gelmesine tahammülüm yok. Bu durumda yapılabilecek şeylerin en mantıklısı o renklerde mandal almamak biliyorum, ama çamaşırlarda en az iz bırakan mandallar onlar olunca, ve de bu mandallar saydığım renklerde toplu halde paketlerde satılıyor olunca çok fazla seçeneğiniz olamıyor. Esas konuya dönmek gerekirse, kırmızı ve lacivert tonlarında bir şorta en uygun mandal rengi eğer yanına asılacak çamaşırın rengine bağlı olarak seçilecek mandal ile yukarıdaki kombinasyonları oluşturacak olursa araya tampon bölge olarak yeşil mandalları alıyorum. Sarı-yeşil-kırmızı-kırmızı-mavi-yeşil-sarı düzeniyle yerleşiyor benim çamaşırlar iplere.
Bunun bir aşama sonrası, her çamaşır türünün ayrı mandalının olması, ki geçenlerde duydum, varmış böyle vakalar, Sndrfknella yakalar. Yine de biliyorum, biliyorum... ben sizi çok iyi anlıyorum