ZİNA Allahın gazabını çeker

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
ZİNA Allahın gazabını çeker
Zina büyük günahlardandır. Rabbimiz yapılmaması üzerinde ısrarla duruyor. Kur’an-ı Kerim’deki ayetlerden öğrendiğimize göre bu fiili yaygın bir şekilde yapan kavimleri Cenab-ı Hak helak ediyor. Yani her zina, Rabbimizin azabına bir davetiye hükmüne geçiyor. O yüzden zinanın her türlüsünü terk etmek bir kulluk vazifesidir. Örnek, Ad kavmi, Sodom-Gomore, Pompei şehri.

Pompei bize ne hatırlatıyor?

Pompei şehri Vezuv yanardağının eteğinde, Napoli körfezi yakınlarında, eski bir lav tabakasının üzerine M.Ö. 500 yıllarında kurulmuştu. Şehrin lavlar altında kalmasından 159 yıl önce Romalılara geçmişti. Romalılar şehre gelince Pompei’yi eşi benzeri görülmemiş bir eğlence merkezi haline getirdiler.

Şehrin ortasındaki yerde her hafta ayrı bir eğlence düzenleniyor; düzenlenen eğlenceler kimi zaman bir kölenin başka bir köleyle veya bir arslanla ölümüne dövüşmesi şeklinde oluyordu. İnsanların ve hayvanların ölüm çığlıkları Pompei halkının gözünü daha da karartıyor, alkış ve bağırışlarını daha da artırıyordu. Vahşetin her türlüsü Pompeililere sergileniyordu.

Bir gün Vezuv yanardağı büyük bir gürültüyle patladı. Kimsenin farkında olmadığı bir sırada havadan, taşlar, kaya parçaları ve kızgın lavlar yağmaya başladı. 200 bin civarındaki Pompei halkı ne yapacağını şaşırdı. Panik esnasında hiç kimsenin aklına ihtiyarları, sakatları ve hastaları kurtarmak gelmiyor, herkes sadece kendini düşünüyordu. Yer yer kalınlığı üç dört metreye varan küller, kükürtlü buharlar insanı hareket edemez hale getiriyordu.

Şarap pazarında toplanan insanlar gerçekleşen çöküntü sonucu ağırlıkların altında kalıp öldüler. İki gün süren korkunç patlamalar sonunda şehir, kalınlığı yer yer sekiz metreyi bulan lavların altında kaldı. Taşlaşmış insan vücutları, duvar resimleri, mozaikler, mobilyalar ve mutfak eşyaları Napoli’nin ünlü müzesinde şu anda sergilenmektedir.

Yapılan kazılardan anlaşıldığına göre zenginliğin ve debdebenin akıl almaz boyutlara yükseldiği Pompei, günden güne gayr-ı ahlaki bir duruma giriyor, şehrin her köşesinde fuhuş evleri boy gösteriyordu.

Forum, tapınaklar, tiyatrolar, caddeler, atölyeler, kenar mahalleler, bu mahallelerin dükkânları ve küçük karanlık hamamları, meyhaneler, çamaşırhaneler, mısır öğütmek için kullanılan değirmenler, fırınlar, evlerin ve hamamların ısıtma sistemleri, kumarhaneler, batakhaneler, hanlar, şehri gezenler tarafından bugün bile fark edilebiliyor. Burada tarihin en trajik olaylarından birine tanık olunuyor. Bir yanda soyluların görkemli villaları, diğer yanda hizmetçi ve kölelerin fakir evleri...


Pompei’den ders çıkarabiliyor muyuz?

Pompeililer taş olarak çıkarıldıkları vakit ölüm anında ne yapıyorlarsa o halde bulundular. Kimi başını ellerinin arasına alarak çaresiz bir şekilde lavların karşısına oturmuş, kimi şehrin fuhuş yuvalarında, kimi de çocuklarıyla çarşıda alışveriş yaparken lavların altında kalmışlardı. Bir duvarın üstünde ise bugün de görülebilecek olan Sodom ve Gomore yazısı bulunmaktadır. Tarihçilere göre Pompei’de yaşayan dindar köleler Pompei’nin bu durumunu görüp Sodom ve Gomore’yi hatırlamak için bu ibareyi yazmışlardı.

Önce Sodom ve Gomore sonra da Pompei... Hepsi de aynı sona uğramıştı. Bir yerde ruh sefaleti ve gayr-ı ahlakilik bu denli ilerleyince Allah’ın azabının gelmesi hak olur. Allah’ın kanunlarında bir değişiklik bulamazsınız.

Kur’an’da, Allah’ın kanunlarında hiçbir değişiklik olmadığı şöyle haber verilir:

“...Onlara uyarıcı-korkutucu geldiğinde, nefretlerinden başkasını arttırmadı. (Hem de) yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın.” (Fatır, 35/42-43)

Evet, “Allah’ın sünnetinde (kurallarında) hiçbir değişiklik” yoktur. O’nun kurallarına aykırı hareket eden ve O’na başkaldıran herkes, aynı İlahî kanuna tabi olur. Roma İmparatorluğu’nun dejenerasyonunun sembolü olan Pompei de, aynı Lut kavmi gibi, cinsel sapkınlıklara batmıştı. Sonu da Lut Kavmi’yle benzer olmuştur.

Bütün bunlara rağmen, Pompei’nin eski yerinde bugün olaylar pek fazla değişmiş değil. Napoli’nin sefahat mahalleleri, Pompei’den hiç aşağı kalmamaktadır. Kapri Adası, eşcinsellerin ve çıplakların kamp yaptıkları bir üs durumunda. Bu ada turizm reklamlarında “Eşcinseller Cenneti” olarak tanımlanıyor.

Günümüzde maalesef lezbiyen ve homoseksüellik yaygınlaşıyor. Dinimizde açıkça haram ilan edilen böylesi çarpık ilişkilere “cinsel özgürlük” adı altında prim veriliyor. Bu, toplumları helake götüren bir hastalıktır. Dünyanın hemen hemen her tarafında bu tür bir ahlaki hastalık yaşanmakta, insanlar geçmiş kavimlerin başlarına gelen felaketlerden ders almamakta ısrar etmektedirler. Ya bizler! Bizler de şu güzel yurdumuzda cennet hayatını yaşamamız mümkün iken, Rabbimizin gazabını gerektiren hareketlerde bulunmakta ısrar ediyor gibiyiz.
kaynak:delikanforum
 
Cevap: ZİNA Allahın gazabını çeker

ZİNA İnsan sağlığını tehdit eder

Gayr-ı meşru beraberlikler, insanın sağlığı için de zararlıdır. Pek çok zührevi hastalıkların kaynağının zina olduğu tıbben sabit olmuştur. Hatta bugün insan sağlığını tehdit eden AİDS hastalığı da çoğunlukla üreme organları yoluyla bulaşmaktadır. Zinanın yaygın hale geldiği toplumlarda ölüm olaylarının çoğalacağını haber veren Peygamberimiz, bu noktaya dikkatimizi çekmiştir. (Et-Tergib ve’t-Terhib, 3/286)

Bugün için kırktan fazla cinsel yolla bulaşan hastalık bilinmektedir. Cinsel ilişki sırasında bazı hastalık etkenlerinin eşlerden birinden diğerine geçmesi mümkündür. Bunlar arasında belsoğukluğu, frengi, genital herpes (cinsel uçuk), klamidya, AİDS ve bazı hepatit (bulaşıcı sarılık) türleri gibi hastalıklar yer almaktadır. Bu hastalıklar çeşitli iltihaplanmalar, uzun süren ağır sağlık sorunları ile başlayıp, çeşitli kanser türleriyle sonuçlanmaktadır.


AİDS hastalığının önü alınamıyor

Zina ve eşcinsellik gibi gayr-ı meşru ilişkiler tehlikeli ve acı verici onlarca hastalığın bulaşma nedeni olmaktadır. AİDS, kurbanlarını zina edenler ve eşcinsellerin oluşturduğu gruptan seçmektedir ve virüs yoluyla bulaşan bir hastalıktır. Bu hastalığın İngilizce ismi AİDS’tir. Acquired Immuno Deficiency Syndrome (Edinilmiş Yetersiz Bağışıklık Sistemi Sendromu) kelimelerinin kısaltılması ile oluşmuştur. Bu hastalıkta, vücut, bağışıklığını kaybeder ve çeşitli hastalıklar ve kanser için kolay bir av haline gelir. Tedavisi bulunmayan şiddetli acılardan sonra en fazla birkaç sene sonra kesin ölümle sonuçlanmaktadır.

Bu bulaşıcı hastalığa yakalanmış ülkeler AİDS’ten korunmayı sağlayacak bir ilacın bulunması amacıyla milyarlarca dolar ayırmaktadırlar. Bu hastalıktan kurtulmanın en sağlıklı ve en faydalı yolu eşcinselliği ve zinayı serbest ve normal kabul etme anlayışından vazgeçmeleri gerekirken tam tersine eşcinsellerin resmen evlenmelerine izin vermişlerdir. Ayrıca eşcinsellik ve fuhuş içerikli gazetelerine, dergilerine, kulüplerine ve cemiyetlerine izin verilmiştir.

AİDS ancak elektronik mikroskopla yüz binlerce defa büyültüldükten sonra görülebilen küçük bir virüsün sebep olduğu bir hastalıktır. Bu virüsün, hücreleri sömürme ve orada çoğalma hususunda ilginç bir yeteneği vardır. Bunu hücrelerdeki mevcut sırlar üzerinde kontrolü ele geçirerek uygulamaktadır. Yardımcı hücreler üzerinde yoğun saldırılarda bulunup hücrenin şifresini çözdükten sonra hücre içinde çoğalmaktadır. Sonra bu hücreyi harap hale getirmektedir. Ardından oluşan çok sayıdaki yeni virüs yeni hücrelere saldırıya geçmektedir.
kaynak:delikanforum
 
Geri
Üst