Uzman SühaN
Administrator
Yumurtanın çatlama belirtileri nelerdir?
yumurtlama nedir,yumurtlama nasıl olur,yumurtladığımı nasıl anlarım,yumurtlama nasıl gerçekleşir,yumurtlama belirtileri,ovülasyon belirtileri hakkında bilgiler
Günlük Hayatta Uygulanabilecek Basit Yumurtlama Takip Yöntemleri ve Diğer Basit Uygulamalar
Vücudunuzu tanıdıkça ona olan hayranlığınız artacaktır. Üreme yeteneği dediğimiz şey, temelde yumurtalıklar ve rahimde fizyolojik ve fonksiyonel değişimlerle sağlanır. Elbette ki bu süreçte ruhsal, cinsel ve toplumsal boyutta birçok yönden etkileşim olmaktadır. Bu değişimler, üreme yeteneğinin olduğu yıllar boyunca her ay gebe kalabilmek için düzenli olarak tekrarlar. Kadınlar ergenlik çağından başlayıp menopoz dönemine kadar yaklaşık otuz yıl boyunca yumurtlama ve dolayısıyla üreme yeteneklerini devam ettirirler. Bu yıllar insan vücudunun olgun ve gebeliği taşıyabileceği en güçlü olduğu dönemidir. Tabii ki kalıtımsal ve dış etkilere bağlı olarak bu dönem kişiden kişiye değişecek, daha uzun veya kısa olabilecektir. Her adet döneminde ve yumurtlama süresince vücutta algılanabilecek bir dizi değişiklikler meydana gelir. Dr. Bora Cengiz?in bölümünde yumurtalıkların gelişim süreci ve hormonal dengenin her organ üzerindeki etkilerinden bahsedilmişti, isteyenlerin o bölümü tekrar okumalarını tavsiye edebilirim.
Yumurtlama zamanının hormonlarla ilişkisinden biraz daha ayrıntılı bahsedeyim, çünkü gebelik oluşumundaki kritik noktaya nasıl geliniyor ve o aşamada neler yapılmalı, daha kolay anlaşılabilir. Ovülasyon dediğimiz yumurtlama, LH hormonunun maksimum seviyeye çıkmasından on altı saat sonra olur. Eczanelerde veya tıbbi malzeme satan yerlerde yumurtlama dönemini tespit edebilmek için testler satılmaktadır. Bu testlerle LH hormonundaki artış tespit edilebilmektedir. Kullanımı çok kolay olan bu testler evde idrarınızı kullanarak yapılır. Adet bitiminden sonra her gün uygulanmaya başlanır. Renk değişimi veya yoğunluk gösterici sinyalin artması LH hormonunun arttığını gösterir. Bunu takip eden birkaç gün boyunca girilecek cinsel ilişkiler gebe kalma şansını arttırır. Başka bir zamanlamayla ovülasyonun, östrojen hormonunun maksimum seviyeye çıkmasından yirmi dört saat ve progesteron hormonunun yükselmeye başlamasından sekiz saat sonra olduğunu da söyleyebiliriz. Bunu anlatan grafiği aşağıda sizinle paylaşmak istiyorum. Anlaşılacağı üzere, en keskin yükseliş LH seviyesinde olmaktadır, bu nedenle kendinizin de yumurtlamayı takip edebileceğiniz kitler bu hormondan faydalanılarak yapılmaktadır.
Vücutta bir adet dönemi boyunca görülen yapısal değişiklikler östrojen ve progesteron hormonları tarafından yönetilir. Bu değişikliklerin bir kısmını siz fark ederken, bir kısmını da vücudunuz yapısal ve fonksiyonel değişiklikler olarak algılar. Özellikle iç genital organlarda meydana gelen değişikliklerin tamamı, spermlerin rahme geçişini kolaylaştırıp, sperm ile yumurtanın buluşmasını sağlayarak, oluşan embriyonun rahme yerleşmesini sağlar. Östrojen hormonunun etkileriyle gebe kalmayı kolaylaştırıcı, progesteron hormonunun etkileriyle de oluşan gebeliği koruyucu değişiklikler gözlenir.
Gelin, östrojen ve progesteron hormonlarına bağlı vücutta görülen yapısal ve fonksiyonel değişikliklerle ilgili sizi bir parça daha bilgilendireyim. Bu bilgilerden bana ne demezseniz, sonrasında size bu sinyallerden hangileri algılanabilir ve günlük hayatta yumurtlama dönemini tespit etmede nasıl kullanılabilir konusunda ipuçları vereceğim.
Östrojen hormonunun etkisiyle tüplerde kas dokusu gelişir ve tüp hareketlerinde artış olur. Tüplerin iç yüzeyini kaplayan ince tüylü epitel hücrelerinde çoğalmayla birlikte yumurtayı ve daha sonra eğer oluşursa embriyoyu besleyebilmek amacıyla glikojen ve yağ depolanır. Spermin yumurtayı dölleme işlemi ve embriyonun oluşması tüplerde gerçekleşir. Ortalama 3-4 gün sonra oluşan embriyo rahme ulaşır ve burada yuvalanır. Yani, yumurtlamanın olması, embriyonun oluşması ve rahme ulaşması yaklaşık bir haftalık süreçte gerçekleşir. Tüplerin en uç kısmında fimbriya olarak adlandırdığımız bölgede yumurtayı içine almak için yumurtalığa yaklaşır. Progesteron hormonunu artmasıyla birlikte, yumurtlamayı takiben ince tüylü epitellerde azalma olur. Ancak bu hücrelerin salgıları en üst düzeye ulaşmıştır.
Rahimde görülen değişikliklere baktığımızda, östrojen hormonunun etkisiyle rahim kas dokusu gelişerek kasılmalarında bir artış olur. Rahmin iç kısmını örten endometriyum, embriyonun yuvalandığı yerdir. Embriyonun tutunup, gömülebilmesi için bu dokunun belli bir kalınlığa ulaşması gerekmektedir. Endometriyum kalınlığı ultrasonografiyle ölçülebilir. Eğer yeterli kalınlık izlenemezse, bu bize ciddi bir endometriyum hasarının olabileceğini gösterir. Bu durumda gebelik şansını oldukça azaltır. Endometriyal bezlerde hızlı bir çoğalma ve kanlanmasında artış olur. Progesteron etkisiyle rahim kas dokusunda gevşeme görülür. Endometriyal bezlerde artmış bir salgılama başlar. Yumurta hücresi eğer döllenemezse yumurtlama döneminden yaklaşık on beş gün sonra östrojen-progesteron desteği çekilir ve endometriyum dokusunun yıkımıyla birlikte adet kanaması başlar.
Östrojen etkisiyle, yumurtlama dönemi yaklaştıkça servikal kanalda genişleme olur. Hatırlayın, burası yani serviks, rahim ağzıydı. Servikal bezlerde mukus salgısı artar, salgının akışkanlığı artar ve daha saydam, berrak bir akıntı halini alır. Bu salgının protein ve glikoz miktarı fazladır. Bütün bu değişiklikler yumurtlama döneminde spermlerin rahim içine geçişini kolaylaştırmak içindir. Progesteron hormonu etkisiyle bütün bu değişiklikler ters yönde işlemeye başlar ve mukus salgısı azalır, akışkanlığını yitirir, daha koyu bir kıvam alır. Servikal kanalda daralarak spermlerin geçişine olanak sağlanmaz. Östrojenler memelerde süt kanallarını geliştirirken, progesteron hormonu da süt bezlerini süt salgılamaya hazır hale getirir. Özellikle yumurtlama sonrasında artmış kan akımıyla birlikte memelerde ödem (sıvı birikimi), gerginlik, ağrı ve ağırlık hissi oluşur. Adetle birlikte bu bulgular kaybolur. Progesteron hormonunun etkisiyle bütün vücutta su ve tuz tutulumu olur. Buna bağlı olarak, bütün vücutta ödem ve bir-iki kilo kadar vücut ağırlığında artış görülebilir. Progesteron bağırsak hareketlerinde de yavaşlamaya neden olduğundan, yumurtlama dönemi ve sonrasında karında şişlik, aşırı gaz ve kabızlık sık karşılaştığımız şikâyetlerdir.
Östrojen hormonunun etkisiyle cilt daha pürüzsüz ve yumuşak bir hal alırken, progesteronun etkili olduğu dönemde ciltte yağlanma ve sivilcelenme sık görülür. Kılcal damarlarda genişleme nedeniyle ciltte kızarıklık ve morluklar oluşabilir. Bu dönemde estetik kaygılar yaşanabilir.
Yumurtlama hormonlarının etkisi kadının ruh hali ve sosyal yaşamını da etkileyebilir. Östrojen hormonunun hâkim olduğu yumurtlama öncesi dönemde kadının dikkatini toplaması, kendine güveni, iş becerisi, fiziksel aktivitelerinde artma, sosyal ilişkilerinde başarı becerisinde artma, cinsel istekte artma görülebilir. Yumurtlama sonrası dönemde, progesteron hormonunun etkisiyle bütün bunlar tersine dönebilir. Uykuya meyil, kolay yorulma, dikkatte dağınıklık, unutkanlık, baş ağrısı, iştahta artma, huzursuzluk, depresyon, alınganlık, cinsel istekte azalma gibi etkiler az ya da çok hemen her kadında görülebilir. Tabii ki sadece hormonlar değil çevre faktörleri, kişilik özellikleri de bu değişikliklerde etkilidir. Bazen bu değişiklikler o kadar şiddetli olabilir ki, kadının sosyal hayatını etkilediği için şikâyetine yönelik tıbbi tedavi gerektirebilir.
Ergenlik dönemiyle birlikte bir kız çocuğu artık üretkenlik dönemine girmiş demektir. Hızlı bir boy artışını takiben ikincil seks karakterleri dediğimiz memelerde gelişme, cinsel organ ve koltuk altlarında kıllanma, vücut yapısında değişme başlar, özellikle kalça ve memelerde artan yağ dokusu vücut şeklini belirler. Nihayetinde adet görmeyle birlikte artık üreme fonksiyonlarını yerine getirebilme dönemi başlamış olur. Ancak ilk birkaç yıl yumurtlama olmaksızın adet görüldüğünden, adetler düzenli olmaz. Sık veya uzun aralıklarla adet görülebilir. Birçok anne bu dönemde çocuğu için gereksiz yere kaygı duyar. Aslında bu doğal bir süreçtir. Üst merkezlerle hedef organlar arasındaki (hipotalamus-hipofiz-over) ilişki olgunlaştıkça yumurtlamanın eşlik ettiği adet dönemleri başlar ve belli bir düzene oturur.
Bir kadının yumurtlama sinyallerini algılayabilmesi zaman alabilir. Genellikle birçok kadın en az iki adetten sonra vücudunun hormonal değişikliklere vermiş olduğu tepkileri güvenli bir şekilde tespit edebilir.
Şimdi sıra vücudunuzun vermiş olduğu ve sizin algılayıp, tespit edilebileceğiniz üreme sinyallerinde. Ayrıntılarıyla bu sinyallerin neler olduğuna bakalım:
SERVİKAL SIVI
Rahim ağzında bulunan bezlerden östrojen hormonunun etkisiyle üretilen sıvıdır. Bu sıvının çok önemli fonksiyonları vardır. Spermlerin canlılığını korumak ve rahim içine ulaşmaları için rehberlik etmek, vajen asiditesinin spermlere zarar vermesini önlemek ve bir filtre görevi yaparak normal olmayan spermlerin rahim içine girişini engellemektir. Adet kanaması ve hemen sonrasındaki birkaç gün mukus üretimi yoktur. Daha sonra yumurtanın olgunlaşmaya başlamasıyla birlikte gittikçe artan östrojen hormonu, mukus üretimini başlatır. Daha önce bahsettiğim hormonal uyarıma bağlı değişiklikler gözlenir. Mukustaki bu değişiklikleri tespit edebilmek için, eller iyice yıkanıp kurulandıktan sonra parmakuçlarınızla vajen içindeki servikal sıvıyı hissedip alın. Yumurta akı kıvamında ve 8-10 cm.?ye kadar kopmadan uzayabiliyorsa yumurtlama dönemindesiniz demektir. Aşağıdaki şekli bu testi yorumlayabilmeniz için veriyorum. Bu testi idrar yapmadan önce uygulanmalısınız, çünkü idrarın verdiği ıslaklık hissi sizi yanıltabilir. Aynı şekilde sürekli akıntıya neden olan vajinal bir enfeksiyon tedavi edilmediği sürece yanılgıya neden olabilir. Vajinal enfeksiyonlarda genellikle kokulu, kirli sarı-yeşil sürekli bir akıntı söz konusu olduğundan mukus salgısındaki artışı ve kıvamındaki değişiklikleri tespit etmek pek de mümkün olmaz.
Bu yöntemi çoğunluğunuz yapamayacağınızı düşüneceğinizden okuyup geçeceksiniz, ama bunu birkaç ay boyunca ve günde birkaç kez tekrarladığınızda değişimleri algılamanın hiç de zor olmadığını göreceksiniz. Mukus bir cam üzerinde kurutulduğunda kristalleşip, eğrelti otu manzarası alır. Bu işlem için doktorunuzdan yardım isteyebileceğiniz gibi, tıbbi malzeme satılan yerlerden kişisel yumurtlama mikroskobunu temin ederek kendinizde yapabilirsiniz. Hatta kristalleşme mukusta olduğu gibi, yumurtlama döneminde tükürük salgısı kurutulduğunda da izlenebilir. Tükürüğünüzü de kuruttuğunuzda mikroskop altında bu değişimi izleyebilirsiniz.
SERVİKAL DEĞİŞİKLİKLER
Serviksin açıklığı, kıvamı ve pozisyonuna bakarak yumurtlama döneminin tespiti için ek bilgiler elde edebilirsiniz. Yumurtlama döneminde serviks yumuşak (dilinize dokunduğunuzda hissettiğiniz kıvamda), açık ve vajende daha derinde hissedilir. Diğer dönemlerde daha sert (burun ucu kıvamında), açıklığı azalmış ve o kadar derinde hissedilmez. Yumurtlama döneminde daha düzgen, diğer dönemlerde daha açılı hissedilebilir. Tabii ki bu değişiklikler kişinin anatomisine, vajinal doğum yapıp yapmamış olmasına göre değişiklikler gösterebilir. Adet kanaması bittikten sonra, ellerinizi iyici yıkayıp serviksinizi vajen derinliğinde parmağınızla hissedebilirsiniz. Ikınırken veya oturma pozisyonunda servikse daha kolay ulaşabilirsiniz. Değişiklikleri fark edebilmeniz için bu işlemi günde bir kez yapmanız yeterlidir.
VAJİNAL HİS
Bununla vajen ağzında fark edilen ıslaklık veya kuruluk hissini kastediyorum. Yumurtlama döneminde vajen girişinde bir nemlilik veya ıslaklık hissedilir, bunu tuvalet kâğıdına silinerek de tespit edebilirsiniz. Diğer günlerde ıslaklık hissi yoktur. Cinsel uyarılma zamanında da yumurtlama dönemine benzer bir ıslaklık olur. Bunun sebebi, cinsel ilişkiyi kolaylaştırmak için vajen girişine açılan bartolin bezlerinin salgıladığı kayganlaştırıcı sıvıdır. Ama gerek vajinal ıslaklık hissi, gerekse servikal mukus salgısını etkileyen bazı faktörler olabilir. Vajinal enfeksiyonlarda adet döneminden bağımsız olarak sürekli bir akıntı mevcuttur. Bu akıntı genellikle sarı, yeşil-gri renkli, kokuludur. Beraberinde kaşıntı, yanma hissi gibi ek şikâyetlerde görülür. Tıbbi tedavi amaçlı kullanılan ilaçlar, mesela antihistaminikler olarak adlandırdığımız bütün alerji ilaçları, nasıl tükürük bezlerinden tükürük salgısını azaltıp ağız kuruluğuna neden oluyorlarsa aynı etkiyle servikal kanaldaki bezlerden mukus salgısını azaltır. Dolayısıyla, servikal sıvı değişiklikleri ve vajinal ıslaklık hissi bu ilaçlar tarafından engellenir. Öksürük şuruplarıysa antihistaminik ilaçların aksi bir şekilde mukus salgısını normalin üzerine çıkarır. Bunlarda yumurtlama dönemi algılanması açısından yanılgıya neden olabilir. Doğum kontrol hapları yumurtlamayı engelleyerek fonksiyon gördükleri için serviks, servikal mukus ve vajinal değişiklikler olmayacaktır. Uzun süreli doğum kontrol haplarının kullanımında içeriğindeki progesteron hormonunun etkisiyle servikal mukus oldukça katılaştığından, ilaç kullanımı bırakıldıktan sonra mukus salgısının artıp yumurta akı kıvamını gelmesi iki-üç ayı bulabilir. Aynı durum yumurtlamanın engellendiği emzirme dönemi için de geçerlidir.
Günlük Hayatta Uygulanabilecek Basit Yumurtlama Takip Yöntemleri ve Diğer Basit Uygulamalar
Vücudunuzu tanıdıkça ona olan hayranlığınız artacaktır. Üreme yeteneği dediğimiz şey, temelde yumurtalıklar ve rahimde fizyolojik ve fonksiyonel değişimlerle sağlanır. Elbette ki bu süreçte ruhsal, cinsel ve toplumsal boyutta birçok yönden etkileşim olmaktadır. Bu değişimler, üreme yeteneğinin olduğu yıllar boyunca her ay gebe kalabilmek için düzenli olarak tekrarlar. Kadınlar ergenlik çağından başlayıp menopoz dönemine kadar yaklaşık otuz yıl boyunca yumurtlama ve dolayısıyla üreme yeteneklerini devam ettirirler. Bu yıllar insan vücudunun olgun ve gebeliği taşıyabileceği en güçlü olduğu dönemidir. Tabii ki kalıtımsal ve dış etkilere bağlı olarak bu dönem kişiden kişiye değişecek, daha uzun veya kısa olabilecektir. Her adet döneminde ve yumurtlama süresince vücutta algılanabilecek bir dizi değişiklikler meydana gelir. Dr. Bora Cengiz?in bölümünde yumurtalıkların gelişim süreci ve hormonal dengenin her organ üzerindeki etkilerinden bahsedilmişti, isteyenlerin o bölümü tekrar okumalarını tavsiye edebilirim.
Yumurtlama zamanının hormonlarla ilişkisinden biraz daha ayrıntılı bahsedeyim, çünkü gebelik oluşumundaki kritik noktaya nasıl geliniyor ve o aşamada neler yapılmalı, daha kolay anlaşılabilir. Ovülasyon dediğimiz yumurtlama, LH hormonunun maksimum seviyeye çıkmasından on altı saat sonra olur. Eczanelerde veya tıbbi malzeme satan yerlerde yumurtlama dönemini tespit edebilmek için testler satılmaktadır. Bu testlerle LH hormonundaki artış tespit edilebilmektedir. Kullanımı çok kolay olan bu testler evde idrarınızı kullanarak yapılır. Adet bitiminden sonra her gün uygulanmaya başlanır. Renk değişimi veya yoğunluk gösterici sinyalin artması LH hormonunun arttığını gösterir. Bunu takip eden birkaç gün boyunca girilecek cinsel ilişkiler gebe kalma şansını arttırır. Başka bir zamanlamayla ovülasyonun, östrojen hormonunun maksimum seviyeye çıkmasından yirmi dört saat ve progesteron hormonunun yükselmeye başlamasından sekiz saat sonra olduğunu da söyleyebiliriz. Bunu anlatan grafiği aşağıda sizinle paylaşmak istiyorum. Anlaşılacağı üzere, en keskin yükseliş LH seviyesinde olmaktadır, bu nedenle kendinizin de yumurtlamayı takip edebileceğiniz kitler bu hormondan faydalanılarak yapılmaktadır.
Vücutta bir adet dönemi boyunca görülen yapısal değişiklikler östrojen ve progesteron hormonları tarafından yönetilir. Bu değişikliklerin bir kısmını siz fark ederken, bir kısmını da vücudunuz yapısal ve fonksiyonel değişiklikler olarak algılar. Özellikle iç genital organlarda meydana gelen değişikliklerin tamamı, spermlerin rahme geçişini kolaylaştırıp, sperm ile yumurtanın buluşmasını sağlayarak, oluşan embriyonun rahme yerleşmesini sağlar. Östrojen hormonunun etkileriyle gebe kalmayı kolaylaştırıcı, progesteron hormonunun etkileriyle de oluşan gebeliği koruyucu değişiklikler gözlenir.
Gelin, östrojen ve progesteron hormonlarına bağlı vücutta görülen yapısal ve fonksiyonel değişikliklerle ilgili sizi bir parça daha bilgilendireyim. Bu bilgilerden bana ne demezseniz, sonrasında size bu sinyallerden hangileri algılanabilir ve günlük hayatta yumurtlama dönemini tespit etmede nasıl kullanılabilir konusunda ipuçları vereceğim.
Östrojen hormonunun etkisiyle tüplerde kas dokusu gelişir ve tüp hareketlerinde artış olur. Tüplerin iç yüzeyini kaplayan ince tüylü epitel hücrelerinde çoğalmayla birlikte yumurtayı ve daha sonra eğer oluşursa embriyoyu besleyebilmek amacıyla glikojen ve yağ depolanır. Spermin yumurtayı dölleme işlemi ve embriyonun oluşması tüplerde gerçekleşir. Ortalama 3-4 gün sonra oluşan embriyo rahme ulaşır ve burada yuvalanır. Yani, yumurtlamanın olması, embriyonun oluşması ve rahme ulaşması yaklaşık bir haftalık süreçte gerçekleşir. Tüplerin en uç kısmında fimbriya olarak adlandırdığımız bölgede yumurtayı içine almak için yumurtalığa yaklaşır. Progesteron hormonunu artmasıyla birlikte, yumurtlamayı takiben ince tüylü epitellerde azalma olur. Ancak bu hücrelerin salgıları en üst düzeye ulaşmıştır.
Rahimde görülen değişikliklere baktığımızda, östrojen hormonunun etkisiyle rahim kas dokusu gelişerek kasılmalarında bir artış olur. Rahmin iç kısmını örten endometriyum, embriyonun yuvalandığı yerdir. Embriyonun tutunup, gömülebilmesi için bu dokunun belli bir kalınlığa ulaşması gerekmektedir. Endometriyum kalınlığı ultrasonografiyle ölçülebilir. Eğer yeterli kalınlık izlenemezse, bu bize ciddi bir endometriyum hasarının olabileceğini gösterir. Bu durumda gebelik şansını oldukça azaltır. Endometriyal bezlerde hızlı bir çoğalma ve kanlanmasında artış olur. Progesteron etkisiyle rahim kas dokusunda gevşeme görülür. Endometriyal bezlerde artmış bir salgılama başlar. Yumurta hücresi eğer döllenemezse yumurtlama döneminden yaklaşık on beş gün sonra östrojen-progesteron desteği çekilir ve endometriyum dokusunun yıkımıyla birlikte adet kanaması başlar.
Östrojen etkisiyle, yumurtlama dönemi yaklaştıkça servikal kanalda genişleme olur. Hatırlayın, burası yani serviks, rahim ağzıydı. Servikal bezlerde mukus salgısı artar, salgının akışkanlığı artar ve daha saydam, berrak bir akıntı halini alır. Bu salgının protein ve glikoz miktarı fazladır. Bütün bu değişiklikler yumurtlama döneminde spermlerin rahim içine geçişini kolaylaştırmak içindir. Progesteron hormonu etkisiyle bütün bu değişiklikler ters yönde işlemeye başlar ve mukus salgısı azalır, akışkanlığını yitirir, daha koyu bir kıvam alır. Servikal kanalda daralarak spermlerin geçişine olanak sağlanmaz. Östrojenler memelerde süt kanallarını geliştirirken, progesteron hormonu da süt bezlerini süt salgılamaya hazır hale getirir. Özellikle yumurtlama sonrasında artmış kan akımıyla birlikte memelerde ödem (sıvı birikimi), gerginlik, ağrı ve ağırlık hissi oluşur. Adetle birlikte bu bulgular kaybolur. Progesteron hormonunun etkisiyle bütün vücutta su ve tuz tutulumu olur. Buna bağlı olarak, bütün vücutta ödem ve bir-iki kilo kadar vücut ağırlığında artış görülebilir. Progesteron bağırsak hareketlerinde de yavaşlamaya neden olduğundan, yumurtlama dönemi ve sonrasında karında şişlik, aşırı gaz ve kabızlık sık karşılaştığımız şikâyetlerdir.
Östrojen hormonunun etkisiyle cilt daha pürüzsüz ve yumuşak bir hal alırken, progesteronun etkili olduğu dönemde ciltte yağlanma ve sivilcelenme sık görülür. Kılcal damarlarda genişleme nedeniyle ciltte kızarıklık ve morluklar oluşabilir. Bu dönemde estetik kaygılar yaşanabilir.
Yumurtlama hormonlarının etkisi kadının ruh hali ve sosyal yaşamını da etkileyebilir. Östrojen hormonunun hâkim olduğu yumurtlama öncesi dönemde kadının dikkatini toplaması, kendine güveni, iş becerisi, fiziksel aktivitelerinde artma, sosyal ilişkilerinde başarı becerisinde artma, cinsel istekte artma görülebilir. Yumurtlama sonrası dönemde, progesteron hormonunun etkisiyle bütün bunlar tersine dönebilir. Uykuya meyil, kolay yorulma, dikkatte dağınıklık, unutkanlık, baş ağrısı, iştahta artma, huzursuzluk, depresyon, alınganlık, cinsel istekte azalma gibi etkiler az ya da çok hemen her kadında görülebilir. Tabii ki sadece hormonlar değil çevre faktörleri, kişilik özellikleri de bu değişikliklerde etkilidir. Bazen bu değişiklikler o kadar şiddetli olabilir ki, kadının sosyal hayatını etkilediği için şikâyetine yönelik tıbbi tedavi gerektirebilir.
Ergenlik dönemiyle birlikte bir kız çocuğu artık üretkenlik dönemine girmiş demektir. Hızlı bir boy artışını takiben ikincil seks karakterleri dediğimiz memelerde gelişme, cinsel organ ve koltuk altlarında kıllanma, vücut yapısında değişme başlar, özellikle kalça ve memelerde artan yağ dokusu vücut şeklini belirler. Nihayetinde adet görmeyle birlikte artık üreme fonksiyonlarını yerine getirebilme dönemi başlamış olur. Ancak ilk birkaç yıl yumurtlama olmaksızın adet görüldüğünden, adetler düzenli olmaz. Sık veya uzun aralıklarla adet görülebilir. Birçok anne bu dönemde çocuğu için gereksiz yere kaygı duyar. Aslında bu doğal bir süreçtir. Üst merkezlerle hedef organlar arasındaki (hipotalamus-hipofiz-over) ilişki olgunlaştıkça yumurtlamanın eşlik ettiği adet dönemleri başlar ve belli bir düzene oturur.
Bir kadının yumurtlama sinyallerini algılayabilmesi zaman alabilir. Genellikle birçok kadın en az iki adetten sonra vücudunun hormonal değişikliklere vermiş olduğu tepkileri güvenli bir şekilde tespit edebilir.
Şimdi sıra vücudunuzun vermiş olduğu ve sizin algılayıp, tespit edilebileceğiniz üreme sinyallerinde. Ayrıntılarıyla bu sinyallerin neler olduğuna bakalım:
SERVİKAL SIVI
Rahim ağzında bulunan bezlerden östrojen hormonunun etkisiyle üretilen sıvıdır. Bu sıvının çok önemli fonksiyonları vardır. Spermlerin canlılığını korumak ve rahim içine ulaşmaları için rehberlik etmek, vajen asiditesinin spermlere zarar vermesini önlemek ve bir filtre görevi yaparak normal olmayan spermlerin rahim içine girişini engellemektir. Adet kanaması ve hemen sonrasındaki birkaç gün mukus üretimi yoktur. Daha sonra yumurtanın olgunlaşmaya başlamasıyla birlikte gittikçe artan östrojen hormonu, mukus üretimini başlatır. Daha önce bahsettiğim hormonal uyarıma bağlı değişiklikler gözlenir. Mukustaki bu değişiklikleri tespit edebilmek için, eller iyice yıkanıp kurulandıktan sonra parmakuçlarınızla vajen içindeki servikal sıvıyı hissedip alın. Yumurta akı kıvamında ve 8-10 cm.?ye kadar kopmadan uzayabiliyorsa yumurtlama dönemindesiniz demektir. Aşağıdaki şekli bu testi yorumlayabilmeniz için veriyorum. Bu testi idrar yapmadan önce uygulanmalısınız, çünkü idrarın verdiği ıslaklık hissi sizi yanıltabilir. Aynı şekilde sürekli akıntıya neden olan vajinal bir enfeksiyon tedavi edilmediği sürece yanılgıya neden olabilir. Vajinal enfeksiyonlarda genellikle kokulu, kirli sarı-yeşil sürekli bir akıntı söz konusu olduğundan mukus salgısındaki artışı ve kıvamındaki değişiklikleri tespit etmek pek de mümkün olmaz.
Bu yöntemi çoğunluğunuz yapamayacağınızı düşüneceğinizden okuyup geçeceksiniz, ama bunu birkaç ay boyunca ve günde birkaç kez tekrarladığınızda değişimleri algılamanın hiç de zor olmadığını göreceksiniz. Mukus bir cam üzerinde kurutulduğunda kristalleşip, eğrelti otu manzarası alır. Bu işlem için doktorunuzdan yardım isteyebileceğiniz gibi, tıbbi malzeme satılan yerlerden kişisel yumurtlama mikroskobunu temin ederek kendinizde yapabilirsiniz. Hatta kristalleşme mukusta olduğu gibi, yumurtlama döneminde tükürük salgısı kurutulduğunda da izlenebilir. Tükürüğünüzü de kuruttuğunuzda mikroskop altında bu değişimi izleyebilirsiniz.
SERVİKAL DEĞİŞİKLİKLER
Serviksin açıklığı, kıvamı ve pozisyonuna bakarak yumurtlama döneminin tespiti için ek bilgiler elde edebilirsiniz. Yumurtlama döneminde serviks yumuşak (dilinize dokunduğunuzda hissettiğiniz kıvamda), açık ve vajende daha derinde hissedilir. Diğer dönemlerde daha sert (burun ucu kıvamında), açıklığı azalmış ve o kadar derinde hissedilmez. Yumurtlama döneminde daha düzgen, diğer dönemlerde daha açılı hissedilebilir. Tabii ki bu değişiklikler kişinin anatomisine, vajinal doğum yapıp yapmamış olmasına göre değişiklikler gösterebilir. Adet kanaması bittikten sonra, ellerinizi iyici yıkayıp serviksinizi vajen derinliğinde parmağınızla hissedebilirsiniz. Ikınırken veya oturma pozisyonunda servikse daha kolay ulaşabilirsiniz. Değişiklikleri fark edebilmeniz için bu işlemi günde bir kez yapmanız yeterlidir.
VAJİNAL HİS
Bununla vajen ağzında fark edilen ıslaklık veya kuruluk hissini kastediyorum. Yumurtlama döneminde vajen girişinde bir nemlilik veya ıslaklık hissedilir, bunu tuvalet kâğıdına silinerek de tespit edebilirsiniz. Diğer günlerde ıslaklık hissi yoktur. Cinsel uyarılma zamanında da yumurtlama dönemine benzer bir ıslaklık olur. Bunun sebebi, cinsel ilişkiyi kolaylaştırmak için vajen girişine açılan bartolin bezlerinin salgıladığı kayganlaştırıcı sıvıdır. Ama gerek vajinal ıslaklık hissi, gerekse servikal mukus salgısını etkileyen bazı faktörler olabilir. Vajinal enfeksiyonlarda adet döneminden bağımsız olarak sürekli bir akıntı mevcuttur. Bu akıntı genellikle sarı, yeşil-gri renkli, kokuludur. Beraberinde kaşıntı, yanma hissi gibi ek şikâyetlerde görülür. Tıbbi tedavi amaçlı kullanılan ilaçlar, mesela antihistaminikler olarak adlandırdığımız bütün alerji ilaçları, nasıl tükürük bezlerinden tükürük salgısını azaltıp ağız kuruluğuna neden oluyorlarsa aynı etkiyle servikal kanaldaki bezlerden mukus salgısını azaltır. Dolayısıyla, servikal sıvı değişiklikleri ve vajinal ıslaklık hissi bu ilaçlar tarafından engellenir. Öksürük şuruplarıysa antihistaminik ilaçların aksi bir şekilde mukus salgısını normalin üzerine çıkarır. Bunlarda yumurtlama dönemi algılanması açısından yanılgıya neden olabilir. Doğum kontrol hapları yumurtlamayı engelleyerek fonksiyon gördükleri için serviks, servikal mukus ve vajinal değişiklikler olmayacaktır. Uzun süreli doğum kontrol haplarının kullanımında içeriğindeki progesteron hormonunun etkisiyle servikal mukus oldukça katılaştığından, ilaç kullanımı bırakıldıktan sonra mukus salgısının artıp yumurta akı kıvamını gelmesi iki-üç ayı bulabilir. Aynı durum yumurtlamanın engellendiği emzirme dönemi için de geçerlidir.