THESECRET
"Adalet olunca yiğitliğe lüzum kalmaz"
Yenidoğan Bebeklerde Solunum Sorunu
yenidoğan bebeğin solunum sıkıntısı ,bebeklerde solunum sıkıntısı ve tedavisi,yendidoğanlarda solunum yetmezliği,yenidoğan bebeklerde solunum sorunu neden olur,
Yenidoğan bebeklerde solunum sıkıntısı ortaya çıkabilir. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Yenidoğanda solunum sıkıntısı ve siyanoz (morarma) olduğunda önce sorunun ne olduğuna karar vermek gerekir. Siyanoz ve solunum sıkıntısı kalp hastalıklan nedeniyle, akciğeri ilgilendiren sorunlar nedeniyle veya santral sinir sistemini etkileyen nedenlerle olabilir.
1- Apne (Solunum Durması):
Prematüre (zamanından önce doğan) bebeklerde solunumun 20 saniyeden daha uzun süre durması veya süre olmaksızın solunum durmasına kalp hızının azalması, siyanoz (morarma) gibi bulguların eşlik etmesine prematüre apnesi denir. Apne prematüre bebeklerin %25′inde, doğum ağırlığı 1000 gram altındaki bebeklerin ise neredeyse %80′inde görülür. Apnenin ortaya çıkış nedeni bebeğin beyin ve solunum yollarının tam gelişmemiş olmasıdır. Bunların dışında enfeksiyon, kansızlık veya kan şekeri ve elektrolit bozuklukları apne görülme sıklığını artırırlar.
Tanı:
Bebeğin solunumunun 20 saniye süreyle durması veya daha kısa süreli solunum durması ile beraber siyanoz ve kalp hızında azalma olması ile tanı konur. Diğer apne yapan hastalıkların var olup olmadığını anlamak için tetkik yapılmalıdır.
Tedavi:
Solunumun durma ataklan hayatı tehdit edebileceğinden bebeğin uygun şekilde izlenmesi gerekir. Kan oksijen değerlerinin düzenli izlenmesi gerekir. Bebeğe atak sırasında uyan vermek onun solunumunun yeniden başlamasını sağlayabilir. Tedavi için sürekli pozitif basınç verilerek solunum yollarının açık tutulması ve teofilin ve kafein gibi bazı ilaç tedavileri uygulanır.
2- Yaş Akciğer Hastalığı:
Yaş akciğer hastalığı veya ingilizce karşılığı wet lung olarak bilinir.
Yaş:
Genellikle zamanında doğan bebeklerin hastalığıdır. Daha çok sezaryenle doğan bebeklerde görülür.
Cinsiyet:
Erkek bebeklerde daha sık görüldüğü bildirilmiştir.
Anne karnında bebeğin akciğerleri sıvı ile doludur. Bebeğin doğumu yaklaştığında bu sıvı azalmaya başlar. Doğumda sıvının bir kısmı ağızdan atılır bir kısmı ise bebeğin dolaşım sistemi tarafından birkaç saat içinde emilir. Bu sıvının emilmesinde gecikme bebeğin solunum güçlüğünün artmasına neden olur.
Belirti ve bulgular:
Hızlı solunum, solunum sırasında burun kanatlarının solunuma katılması, göğüste çekilmeler, morarma ve inleme görülebilir. Bebek yeterince oksijen alamaz, karbondioksiti atamaz ve giderek yorulur.
Tanı:
Akciğer grafisi çekilirse akciğerde artmış sıvı görüntüsü görülür. Ancak bu görüntüyü akciğerin diğer hastalıklarından ayırt etmek güçtür. Özellikle enfeksiyonlardan ayırt etmek güç olduğundan tedavide dikkatli olunması gerekir.
Tedavi:
Bebeğe oksijen ve sıvı verilmesi gerekir. Bazı bebeklerde solunuma yardımcı olmak için pozitif basınçlı ventilatör (solunum cihazı) tedavisi gerekir. Bebeği uygun sıcaklıkta tutmak gereklidir.
Seyir:
Genellikle 24-72 saat arasında bulgular giderek düzelir. Ventilatör (solunum cihazı) ihtiyacı azalır.
3- Respiratuvar Distres Sendromu (RDS, Hyalen Membran Hastalığı):
Prematüre bebeklerde en sık görülen akciğer hastalığıdır. Hyalen membran hastalığı adı ile de bilinir. Hastalığa akciğerlerin immatüritesi (olgunlaşmamış olması)ve surfaktan adı ile bilinen maddenin az olması neden olur. Prematüre bebeklerin akciğerleri farklı gebelik yaşlarında farklı matürite (olgunluk) gösterirler. Annesinde şeker hastalığı olan bebekler, güç bir doğum sonrası doğan bebekler, anne karnında kan geçişi bozulan bebekler ve erkek bebeklerde hastalığın görülmesi daha sıktır.
Surfaktan akciğerde bazı hücreler tarafından üretilen, alveol denilen solunum işini yapan akciğer keseciklerine yayılarak solunumu kolaylaştıran bir maddedir. Akciğer surfaktan üretimine gebeliğin 24 haftasından itibaren başlar. Ancak surfaktan sisteminin tam olarak olgunlaşması 34-36′ıncı gebelik haftasından sonra olur. Prematüre bebeklerin gebelik yaşı küçüldükçe hastalığın görülme olasılığı artar.
Belirti ve Bulgular:
Prematüre bebeklerde solunum sıkıntısı bulguları doğumdan hemen sonra ortaya çıkabileceği gibi bulguların ortaya çıkışı 3-4 saat sonra olabilir. Sık soluma, siyanoz, göğüste çekilmeler, inleme gibi solunum sıkıntısı bulguları olabileceği gibi, bebekte solunum düzensizliği ve zaman zaman solunum durması (apne) dönemleri olabilir. Deri soluk ve siyanotiktir. Hipoksi nedeniyle dolaşım bozulur. Eğer tedavi edilmezse klinik bulgular giderek ağırlaşır ve akciğer zedelenmesi oluşur.
Tanı:
Akciğer grafisinde tipik radyolojik görüntü olması ve klinik bulguların birlikteliği tanı koydurucudur. Ancak ayırıcı tanıda enfeksiyon akılda tutulmalıdır.
Tedavi:
Tedavide 1990′lı yıllardan beri surfaktan kullanılmaktadır. Surfaktan bebeğin akciğerlerine trakeaya (soluk borusuna) konan bir tüp aracılığı ile solunum yollarından verilir ve beraberinde ventilatör tedavisi uygulanır. Böylece surfaktanın akciğer yüzeyine yayılması sağlanır ve bebeğin solunum işini rahat yapması sağlanır. Ventilatör tedavisi en az surfaktan tedavisi kadar önemlidir. Surfaktan tedavisi akciğer grafisine göre gereken vakalarda tekrarlanabilir. Surfaktan tedavisi hastalığın ortaya çıkışını engellemez ancak hastalığın şiddetini azaltır.
Seyir:
Karşılaşılan sorunlar hastalığın şiddetine bağlıdır. En önemli sorunlar pnömotoraks denilen hava kaçakları, bronkopulmoner displazi denilen süreğen akciğer hastalığı ve enfeksiyondur. Hipoksi nedeniyle ortaya çıkan diğer organ zedelenmeleri, beyin kanaması ve buna bağlı kalıcı beyin zedelenmesi görülebilir.
4- Mekonyum Aspirasyon Sendromu:
Bebeğin doğum zamanı geldiğine veya doğum zamanı geciken bebeklerde bebeğe anne karnında giden oksijen miktarı azalmışsa mekonyum bebeğin içinde bulunduğu amniyotik sıvıya salınabilir ve bebek solunum hareketleri yaparken mekonyum bebeğin solunum yollarına girebilir. Bu nedenle bebekte doğumdan sonra solunum sıkıntısı ortaya çıkabilir. Bu duruma mekonyum aspirasyon sendromu denir. Mekonyum salınımı gebeliklerin yaklaşık olarak %10′unda görülmesine karşın bu bebeklerin çok az bir kısmında mekonyum aspirasyon sendromu görülür.
Belirti ve Bulgular:
Mekonyumun amniyotik sıvıda olması bebeğin mekonyum aspirasyon sendromu olabileceğinin ilk işaretidir. Mekonyum bebeğin derisini, tırnaklarını ve göbeğini boyayabilir. Bebekte solunum sıkıntısının tüm bulguları (siyanoz, hızlı soluma, göğüste çekilmeler, inleme, burun kanatlarının solunuma katılması) görülebilir.
Tanı:
Akciğer grafisinde mekonyumun yaptığı akciğer zedelenmesine ilişkin bulgular görülür. Bu görüntü hafif bir infıltrasyondan yaygın tüm akciğerde havalanmayı bozan infiltrasyon ve hava kaçaklan görüntüsü olabilir. Mekonyum sterildir (mikrop içermez) ancak kimyasal tahriş edici olduğundan akciğerleri zedeler ve akciğer enfeksiyonu ortaya çıkışını kolaylaştırır.
Tedavi:
Bu bebeklere doğum anından itibaren uygun girişimlerin yapılması gerekir. Bebeğin ağız ve burunu iyice temizlenmeli ve burada birikmiş mekonumlu sıvının akciğerlere kaçışı engellenmelidir. Gerekirse doğumda canlı ağlamayan solunum problemi olan bebeklerde hemen solunum yolları iyice aspire edilmelidir. Bütün bunların yapılmasına karşın bebeğin ventilatör tedavisi görmesi gerekebilir. Çok ağır vakalarda mekonyum akciğerdeki surfaktanın yapısını bozabileceğinden surfaktan tedavisi gerekir. Akciğer zedelenmesi olan hastalarda aynı zamanda antibiyotik tedavisi yapılması gerekir.
Hastalığın tedavisi sırasında ortaya çıkabilecek problemlerden biri hava kaçağıdır. Hava kaçağı ventilatör tedavisi yapılan tüm hastalarda görülebilirse de akciğere mekonyumun aspirasyonu ile yer yer tıkaçlarda oluşabildiğinden ventilatör tedavisi yapılmayan hastalarda bile hava kaçakları oluşabilir. Hava kaçağı akciğerdeki hava keseciklerinin yırtılarak havanın plevra denilen akciğer zarı ile akciğer arasına kaçışıdır. Eğer buradaki hava fazla miktarda ise o taraftaki akciğerin sönmesine neden olabilir. Hava miktarı fazla ise acil olarak göğüs tüpü konarak havanın boşaltılması gerekir aksi takdirde hasta ölebilir. Hava kaçağı nadiren mekonyumlu olmayan zamanında doğmuş bebeklerde de görülebilir.
Seyir:
Akciğerin zedelenme derecesine ve mekonyum salınımına neden olan anne karnındaki hipoksinin yarattığı diğer organ zedelenmelerine bağlı olarak değişir. Ağır hipoksik kalan bebeklerde akciğerin yanı sıra beyin, kalp, böbrekler, karaciğer ve bağırsaklar gibi tüm organlarda zedelenme görülebilir. Sadece akciğerde zedelenme olan bebeklerin büyük bir kısmı bir hafta içinde iyileşir.
5- Pulmoner Hipertansiyon:
Pulmoner hipertansiyon akciğere kan sağlayan damarların daralması ile ortaya çıkan ve bebeğin hayatını tehdit eden bir durumdur. Bebek anne karnında iken bebeğin akciğerlerinin yerini tutan organ plasentadır. Akciğerlere çok az kan gider ve akciğer damarları kapalıdır.
Doğumdan sonra ise durum değişir. Kanın akciğerlerde oksijenlenmesi gerekir bu nedenle akciğere kan gitmeye başlar. Kalbin basınçları değişir ve oksijenlenme artınca akciğer damarları genişler. Zamanında veya zamanına yakın doğmuş bebeklerde asfiksi, mekonyum aspirasyonu, enfeksiyon veya hipotermi (vücut sıcaklığının düşüklüğü) nedeniyle fetal dolaşımdan normal dolaşıma geçişte bozulma olabilir. Kalbin basınçları değişmez ve akciğer damarları genişlemez. Bu durumda ortaya çıkan hipoksi en önemli solunum hastalıklarından biridir.
Belirti ve Bulgular:
Ağır solunum sıkıntısı ve siyanoz vardır.
Tanı:
Uygun mekanik ventilasyon yapılmasına rağmen hipoksik olan bebeklerde pulmoner hipertansiyondan şüphelenilmelidir.
Tedavi:
Bu hastalara uygun ventilatör tedavisinin yapılması gerekir. Bu bebeklerde oksijen düzeyleri arttıkça pulmoner damarların genişlemesi daha kolaylaşır. Bebeğin kan şekeri ve kan basıncı yakın takip edilmelidir. Pulmoner hipertansiyon olan bebekler gürültü ve dokunmaya karşı son derece hassas olduğundan bu bebekler her türlü stresden korunmaya çalışılmalıdır. Hipoksi atakları bebeğin durumunu daha da kötüleştireceğinden mümkün olduğunca az girişim yapılmalıdır. Ventilatör tedavisi yanı sıra bazı damar genişletici ilaçlar ve nitrik oksit kullanılır. Uygun tedaviye rağmen kaybedilen hastalar olabilir.
Seyir:
Hastalığın şiddetine ve ortaya çıkan sorunlara bağlı olarak değişir. Ağır hipoksik kalan bebeklerde uzun dönemde sekeller görülebilir.
Yenidoğan bebeklerde solunum sıkıntısı ortaya çıkabilir. Bunun çeşitli nedenleri vardır. Yenidoğanda solunum sıkıntısı ve siyanoz (morarma) olduğunda önce sorunun ne olduğuna karar vermek gerekir. Siyanoz ve solunum sıkıntısı kalp hastalıklan nedeniyle, akciğeri ilgilendiren sorunlar nedeniyle veya santral sinir sistemini etkileyen nedenlerle olabilir.
1- Apne (Solunum Durması):
Prematüre (zamanından önce doğan) bebeklerde solunumun 20 saniyeden daha uzun süre durması veya süre olmaksızın solunum durmasına kalp hızının azalması, siyanoz (morarma) gibi bulguların eşlik etmesine prematüre apnesi denir. Apne prematüre bebeklerin %25′inde, doğum ağırlığı 1000 gram altındaki bebeklerin ise neredeyse %80′inde görülür. Apnenin ortaya çıkış nedeni bebeğin beyin ve solunum yollarının tam gelişmemiş olmasıdır. Bunların dışında enfeksiyon, kansızlık veya kan şekeri ve elektrolit bozuklukları apne görülme sıklığını artırırlar.
Tanı:
Bebeğin solunumunun 20 saniye süreyle durması veya daha kısa süreli solunum durması ile beraber siyanoz ve kalp hızında azalma olması ile tanı konur. Diğer apne yapan hastalıkların var olup olmadığını anlamak için tetkik yapılmalıdır.
Tedavi:
Solunumun durma ataklan hayatı tehdit edebileceğinden bebeğin uygun şekilde izlenmesi gerekir. Kan oksijen değerlerinin düzenli izlenmesi gerekir. Bebeğe atak sırasında uyan vermek onun solunumunun yeniden başlamasını sağlayabilir. Tedavi için sürekli pozitif basınç verilerek solunum yollarının açık tutulması ve teofilin ve kafein gibi bazı ilaç tedavileri uygulanır.
2- Yaş Akciğer Hastalığı:
Yaş akciğer hastalığı veya ingilizce karşılığı wet lung olarak bilinir.
Yaş:
Genellikle zamanında doğan bebeklerin hastalığıdır. Daha çok sezaryenle doğan bebeklerde görülür.
Cinsiyet:
Erkek bebeklerde daha sık görüldüğü bildirilmiştir.
Anne karnında bebeğin akciğerleri sıvı ile doludur. Bebeğin doğumu yaklaştığında bu sıvı azalmaya başlar. Doğumda sıvının bir kısmı ağızdan atılır bir kısmı ise bebeğin dolaşım sistemi tarafından birkaç saat içinde emilir. Bu sıvının emilmesinde gecikme bebeğin solunum güçlüğünün artmasına neden olur.
Belirti ve bulgular:
Hızlı solunum, solunum sırasında burun kanatlarının solunuma katılması, göğüste çekilmeler, morarma ve inleme görülebilir. Bebek yeterince oksijen alamaz, karbondioksiti atamaz ve giderek yorulur.
Tanı:
Akciğer grafisi çekilirse akciğerde artmış sıvı görüntüsü görülür. Ancak bu görüntüyü akciğerin diğer hastalıklarından ayırt etmek güçtür. Özellikle enfeksiyonlardan ayırt etmek güç olduğundan tedavide dikkatli olunması gerekir.
Tedavi:
Bebeğe oksijen ve sıvı verilmesi gerekir. Bazı bebeklerde solunuma yardımcı olmak için pozitif basınçlı ventilatör (solunum cihazı) tedavisi gerekir. Bebeği uygun sıcaklıkta tutmak gereklidir.
Seyir:
Genellikle 24-72 saat arasında bulgular giderek düzelir. Ventilatör (solunum cihazı) ihtiyacı azalır.
3- Respiratuvar Distres Sendromu (RDS, Hyalen Membran Hastalığı):
Prematüre bebeklerde en sık görülen akciğer hastalığıdır. Hyalen membran hastalığı adı ile de bilinir. Hastalığa akciğerlerin immatüritesi (olgunlaşmamış olması)ve surfaktan adı ile bilinen maddenin az olması neden olur. Prematüre bebeklerin akciğerleri farklı gebelik yaşlarında farklı matürite (olgunluk) gösterirler. Annesinde şeker hastalığı olan bebekler, güç bir doğum sonrası doğan bebekler, anne karnında kan geçişi bozulan bebekler ve erkek bebeklerde hastalığın görülmesi daha sıktır.
Surfaktan akciğerde bazı hücreler tarafından üretilen, alveol denilen solunum işini yapan akciğer keseciklerine yayılarak solunumu kolaylaştıran bir maddedir. Akciğer surfaktan üretimine gebeliğin 24 haftasından itibaren başlar. Ancak surfaktan sisteminin tam olarak olgunlaşması 34-36′ıncı gebelik haftasından sonra olur. Prematüre bebeklerin gebelik yaşı küçüldükçe hastalığın görülme olasılığı artar.
Belirti ve Bulgular:
Prematüre bebeklerde solunum sıkıntısı bulguları doğumdan hemen sonra ortaya çıkabileceği gibi bulguların ortaya çıkışı 3-4 saat sonra olabilir. Sık soluma, siyanoz, göğüste çekilmeler, inleme gibi solunum sıkıntısı bulguları olabileceği gibi, bebekte solunum düzensizliği ve zaman zaman solunum durması (apne) dönemleri olabilir. Deri soluk ve siyanotiktir. Hipoksi nedeniyle dolaşım bozulur. Eğer tedavi edilmezse klinik bulgular giderek ağırlaşır ve akciğer zedelenmesi oluşur.
Tanı:
Akciğer grafisinde tipik radyolojik görüntü olması ve klinik bulguların birlikteliği tanı koydurucudur. Ancak ayırıcı tanıda enfeksiyon akılda tutulmalıdır.
Tedavi:
Tedavide 1990′lı yıllardan beri surfaktan kullanılmaktadır. Surfaktan bebeğin akciğerlerine trakeaya (soluk borusuna) konan bir tüp aracılığı ile solunum yollarından verilir ve beraberinde ventilatör tedavisi uygulanır. Böylece surfaktanın akciğer yüzeyine yayılması sağlanır ve bebeğin solunum işini rahat yapması sağlanır. Ventilatör tedavisi en az surfaktan tedavisi kadar önemlidir. Surfaktan tedavisi akciğer grafisine göre gereken vakalarda tekrarlanabilir. Surfaktan tedavisi hastalığın ortaya çıkışını engellemez ancak hastalığın şiddetini azaltır.
Seyir:
Karşılaşılan sorunlar hastalığın şiddetine bağlıdır. En önemli sorunlar pnömotoraks denilen hava kaçakları, bronkopulmoner displazi denilen süreğen akciğer hastalığı ve enfeksiyondur. Hipoksi nedeniyle ortaya çıkan diğer organ zedelenmeleri, beyin kanaması ve buna bağlı kalıcı beyin zedelenmesi görülebilir.
4- Mekonyum Aspirasyon Sendromu:
Bebeğin doğum zamanı geldiğine veya doğum zamanı geciken bebeklerde bebeğe anne karnında giden oksijen miktarı azalmışsa mekonyum bebeğin içinde bulunduğu amniyotik sıvıya salınabilir ve bebek solunum hareketleri yaparken mekonyum bebeğin solunum yollarına girebilir. Bu nedenle bebekte doğumdan sonra solunum sıkıntısı ortaya çıkabilir. Bu duruma mekonyum aspirasyon sendromu denir. Mekonyum salınımı gebeliklerin yaklaşık olarak %10′unda görülmesine karşın bu bebeklerin çok az bir kısmında mekonyum aspirasyon sendromu görülür.
Belirti ve Bulgular:
Mekonyumun amniyotik sıvıda olması bebeğin mekonyum aspirasyon sendromu olabileceğinin ilk işaretidir. Mekonyum bebeğin derisini, tırnaklarını ve göbeğini boyayabilir. Bebekte solunum sıkıntısının tüm bulguları (siyanoz, hızlı soluma, göğüste çekilmeler, inleme, burun kanatlarının solunuma katılması) görülebilir.
Tanı:
Akciğer grafisinde mekonyumun yaptığı akciğer zedelenmesine ilişkin bulgular görülür. Bu görüntü hafif bir infıltrasyondan yaygın tüm akciğerde havalanmayı bozan infiltrasyon ve hava kaçaklan görüntüsü olabilir. Mekonyum sterildir (mikrop içermez) ancak kimyasal tahriş edici olduğundan akciğerleri zedeler ve akciğer enfeksiyonu ortaya çıkışını kolaylaştırır.
Tedavi:
Bu bebeklere doğum anından itibaren uygun girişimlerin yapılması gerekir. Bebeğin ağız ve burunu iyice temizlenmeli ve burada birikmiş mekonumlu sıvının akciğerlere kaçışı engellenmelidir. Gerekirse doğumda canlı ağlamayan solunum problemi olan bebeklerde hemen solunum yolları iyice aspire edilmelidir. Bütün bunların yapılmasına karşın bebeğin ventilatör tedavisi görmesi gerekebilir. Çok ağır vakalarda mekonyum akciğerdeki surfaktanın yapısını bozabileceğinden surfaktan tedavisi gerekir. Akciğer zedelenmesi olan hastalarda aynı zamanda antibiyotik tedavisi yapılması gerekir.
Hastalığın tedavisi sırasında ortaya çıkabilecek problemlerden biri hava kaçağıdır. Hava kaçağı ventilatör tedavisi yapılan tüm hastalarda görülebilirse de akciğere mekonyumun aspirasyonu ile yer yer tıkaçlarda oluşabildiğinden ventilatör tedavisi yapılmayan hastalarda bile hava kaçakları oluşabilir. Hava kaçağı akciğerdeki hava keseciklerinin yırtılarak havanın plevra denilen akciğer zarı ile akciğer arasına kaçışıdır. Eğer buradaki hava fazla miktarda ise o taraftaki akciğerin sönmesine neden olabilir. Hava miktarı fazla ise acil olarak göğüs tüpü konarak havanın boşaltılması gerekir aksi takdirde hasta ölebilir. Hava kaçağı nadiren mekonyumlu olmayan zamanında doğmuş bebeklerde de görülebilir.
Seyir:
Akciğerin zedelenme derecesine ve mekonyum salınımına neden olan anne karnındaki hipoksinin yarattığı diğer organ zedelenmelerine bağlı olarak değişir. Ağır hipoksik kalan bebeklerde akciğerin yanı sıra beyin, kalp, böbrekler, karaciğer ve bağırsaklar gibi tüm organlarda zedelenme görülebilir. Sadece akciğerde zedelenme olan bebeklerin büyük bir kısmı bir hafta içinde iyileşir.
5- Pulmoner Hipertansiyon:
Pulmoner hipertansiyon akciğere kan sağlayan damarların daralması ile ortaya çıkan ve bebeğin hayatını tehdit eden bir durumdur. Bebek anne karnında iken bebeğin akciğerlerinin yerini tutan organ plasentadır. Akciğerlere çok az kan gider ve akciğer damarları kapalıdır.
Doğumdan sonra ise durum değişir. Kanın akciğerlerde oksijenlenmesi gerekir bu nedenle akciğere kan gitmeye başlar. Kalbin basınçları değişir ve oksijenlenme artınca akciğer damarları genişler. Zamanında veya zamanına yakın doğmuş bebeklerde asfiksi, mekonyum aspirasyonu, enfeksiyon veya hipotermi (vücut sıcaklığının düşüklüğü) nedeniyle fetal dolaşımdan normal dolaşıma geçişte bozulma olabilir. Kalbin basınçları değişmez ve akciğer damarları genişlemez. Bu durumda ortaya çıkan hipoksi en önemli solunum hastalıklarından biridir.
Belirti ve Bulgular:
Ağır solunum sıkıntısı ve siyanoz vardır.
Tanı:
Uygun mekanik ventilasyon yapılmasına rağmen hipoksik olan bebeklerde pulmoner hipertansiyondan şüphelenilmelidir.
Tedavi:
Bu hastalara uygun ventilatör tedavisinin yapılması gerekir. Bu bebeklerde oksijen düzeyleri arttıkça pulmoner damarların genişlemesi daha kolaylaşır. Bebeğin kan şekeri ve kan basıncı yakın takip edilmelidir. Pulmoner hipertansiyon olan bebekler gürültü ve dokunmaya karşı son derece hassas olduğundan bu bebekler her türlü stresden korunmaya çalışılmalıdır. Hipoksi atakları bebeğin durumunu daha da kötüleştireceğinden mümkün olduğunca az girişim yapılmalıdır. Ventilatör tedavisi yanı sıra bazı damar genişletici ilaçlar ve nitrik oksit kullanılır. Uygun tedaviye rağmen kaybedilen hastalar olabilir.
Seyir:
Hastalığın şiddetine ve ortaya çıkan sorunlara bağlı olarak değişir. Ağır hipoksik kalan bebeklerde uzun dönemde sekeller görülebilir.