Yeni İş Modelleri, Bağımsız Distribütörlük
distribütörlük veren firmalar bağımsız distribütörlük nedir bağimsiz bağimsiz ne demek nedir
"ezberlerinizi bozun ve bu yeni modelleri hızla öğrenmeye bakın, geleceğin zenginleri oralardan çıkacak" demiştim. Bahsettiğim yeni modellerden en fazla öne çıkanı; network ya da multilevel marketing denen bağımsız distribütörlük ya da çok katlı pazarlama sistemi. Aslında kısaca bildiğimiz bayilik, distribütörlük, dağıtıcılık v.s. kurguların kurumsal olanı değil, bireysel olanı. Klasik dağıtım modellerinde bir üreticinin malının dağıtıcısı olmak için yeterli sermaye, şirket, teminat, iş yeri (dükkan, depo, ofis), eleman, stok, çeşitli departmanlar, teknoloji, haberleşme alt yapısı v.s. gibi unsurlarla firma haline gelmek gerekiyordu.
Oysa bu yeni modelde kişinin kendisi ufak bir formalite ve çoğunlukla kendi kullanımı için bir ilk alımla distribütör olabiliyor. Mesela bugün bir bilgisayar bayisi olmak için ne yapmak lazım? Çok kabaca yukarıda saydıklarımızı… Oysa yeni modelde bir kişi gidip diyelim kendisine bir lap top alıyor, kullanmaya başlıyor. Ona o aşamada gereken tek sermaye o lap topu alması. Firma merkezinin verdiği ürün ve pazarlama eğitimlerine katılıyor. Yine üretici şirket tarafından hazırlanmış gereken tüm tanıtım materyallerine kolayca sahip oluyor ve başlıyor bire bir insanlara anlatıp, satmaya… Bu arada da giderek ürünü daha çok öğreniyor, merkezi firmanın eğitim ve iş toplantılarına katılıyor. Sattığı her üründen yüzde 25, yüzde 50 gibi yüksek oranlarda kar ediyor.
Sattığı müşteri call center’larla uğraşmadığı, birebir ilgi ve destek aldığı için çok memnun oluyor. Ve hemen bir arkadaşını yönlendiriyor, bizim örneğimizdeki X kişi ona da satıyor. O onu, o onu derken ufak bir lap top almak ve anlatmakla başlayan işten, ciddi bir müşteri kitlesi doğuyor. O sırada onu izleyen müşteriler "Ee, ben de yapabilirim bu işi" diyorlar ve onlar da kendilerine ilk satış yapan kişinin hattından distribütör oluyorlar. O ilk distribütör, bay/bayan X, kendi altından satıcı olan hattına gerektiğinde üretici şirketten de destek alarak ürünü ve modeli anlatıyor. İş böyle böyle yayılıyor. Distribütörler; a- Kendi sattıklarından perakende gelir elde ediyorlar, b- Kendi hatlarından satış yapanların satışlarından prim alıyorlar, c- Belli hacimlere erişince firma da ilave prim ödülleri veriyor.
Bu işin temel mantığı ve gereği şu;
Artık rekabet o kadar arttı ki fiyatlar sürekli düştüğü için, firmaların kar marjları alışılagelmiş sabit gider kalemlerini taşıyamıyorlar. O zaman da firmalar sabit maaşlı, sigorta, araba, yemek, iş yeri, oda, masa, lap top, seyahat masrafı, benzin parası, bir sürü insan kaynağı vs. giderleri üstlenemiyorlar. Bu sebeple, kaynaklarını daha çok üretim, ar-ge, pazarlama tanıtım, satış öncesi, satış sonrası destek ağı, lojistik, muhasebe gibi merkezi operasyonlara yoğunlaştırıp, satmak kısmını bağımsız distribütörlere bırakıyorlar. Network pazarlama, kişiye kendi bağımsız işini kurma ve geliştirme şansını sunan yepyeni bir olanak.
Milenyum çağının bu son dağıtım modeli, yeni olmasına rağmen, hali hazırda on milyonlarca insan tarafından benimsenerek, muazzam bir iş hacmine dönüşmüş ve neredeyse dünyanın her ülkesine de yayılmış durumda. Network marketing; ilk açılımını kozmetik ve beslenme ürünleri ile yaptı. Oysa bugün, dünyadaki uygulamalara baktığımızda, sigortacılık, yatırım fonları, tüketici kredileri, hukuksal danışmanlık ve internet ile telefon hizmetleri gibi alanlarda da giderek hızla yayılmakta.
Bizzat ben, bu modelle çalışan ve ayda 10-15 bin, hatta 60-70 bin YTL para kazanmaya başlamış kişileri giderek daha fazla görmeye başladım.
Sistemin böylesine hızla ve kolay yayılmasına sebep olan temel faktörlere de gelecek yazımda bakacağız.
alıntı: Ufuk Tarhan
"ezberlerinizi bozun ve bu yeni modelleri hızla öğrenmeye bakın, geleceğin zenginleri oralardan çıkacak" demiştim. Bahsettiğim yeni modellerden en fazla öne çıkanı; network ya da multilevel marketing denen bağımsız distribütörlük ya da çok katlı pazarlama sistemi. Aslında kısaca bildiğimiz bayilik, distribütörlük, dağıtıcılık v.s. kurguların kurumsal olanı değil, bireysel olanı. Klasik dağıtım modellerinde bir üreticinin malının dağıtıcısı olmak için yeterli sermaye, şirket, teminat, iş yeri (dükkan, depo, ofis), eleman, stok, çeşitli departmanlar, teknoloji, haberleşme alt yapısı v.s. gibi unsurlarla firma haline gelmek gerekiyordu.
Oysa bu yeni modelde kişinin kendisi ufak bir formalite ve çoğunlukla kendi kullanımı için bir ilk alımla distribütör olabiliyor. Mesela bugün bir bilgisayar bayisi olmak için ne yapmak lazım? Çok kabaca yukarıda saydıklarımızı… Oysa yeni modelde bir kişi gidip diyelim kendisine bir lap top alıyor, kullanmaya başlıyor. Ona o aşamada gereken tek sermaye o lap topu alması. Firma merkezinin verdiği ürün ve pazarlama eğitimlerine katılıyor. Yine üretici şirket tarafından hazırlanmış gereken tüm tanıtım materyallerine kolayca sahip oluyor ve başlıyor bire bir insanlara anlatıp, satmaya… Bu arada da giderek ürünü daha çok öğreniyor, merkezi firmanın eğitim ve iş toplantılarına katılıyor. Sattığı her üründen yüzde 25, yüzde 50 gibi yüksek oranlarda kar ediyor.
Sattığı müşteri call center’larla uğraşmadığı, birebir ilgi ve destek aldığı için çok memnun oluyor. Ve hemen bir arkadaşını yönlendiriyor, bizim örneğimizdeki X kişi ona da satıyor. O onu, o onu derken ufak bir lap top almak ve anlatmakla başlayan işten, ciddi bir müşteri kitlesi doğuyor. O sırada onu izleyen müşteriler "Ee, ben de yapabilirim bu işi" diyorlar ve onlar da kendilerine ilk satış yapan kişinin hattından distribütör oluyorlar. O ilk distribütör, bay/bayan X, kendi altından satıcı olan hattına gerektiğinde üretici şirketten de destek alarak ürünü ve modeli anlatıyor. İş böyle böyle yayılıyor. Distribütörler; a- Kendi sattıklarından perakende gelir elde ediyorlar, b- Kendi hatlarından satış yapanların satışlarından prim alıyorlar, c- Belli hacimlere erişince firma da ilave prim ödülleri veriyor.
Bu işin temel mantığı ve gereği şu;
Artık rekabet o kadar arttı ki fiyatlar sürekli düştüğü için, firmaların kar marjları alışılagelmiş sabit gider kalemlerini taşıyamıyorlar. O zaman da firmalar sabit maaşlı, sigorta, araba, yemek, iş yeri, oda, masa, lap top, seyahat masrafı, benzin parası, bir sürü insan kaynağı vs. giderleri üstlenemiyorlar. Bu sebeple, kaynaklarını daha çok üretim, ar-ge, pazarlama tanıtım, satış öncesi, satış sonrası destek ağı, lojistik, muhasebe gibi merkezi operasyonlara yoğunlaştırıp, satmak kısmını bağımsız distribütörlere bırakıyorlar. Network pazarlama, kişiye kendi bağımsız işini kurma ve geliştirme şansını sunan yepyeni bir olanak.
Milenyum çağının bu son dağıtım modeli, yeni olmasına rağmen, hali hazırda on milyonlarca insan tarafından benimsenerek, muazzam bir iş hacmine dönüşmüş ve neredeyse dünyanın her ülkesine de yayılmış durumda. Network marketing; ilk açılımını kozmetik ve beslenme ürünleri ile yaptı. Oysa bugün, dünyadaki uygulamalara baktığımızda, sigortacılık, yatırım fonları, tüketici kredileri, hukuksal danışmanlık ve internet ile telefon hizmetleri gibi alanlarda da giderek hızla yayılmakta.
Bizzat ben, bu modelle çalışan ve ayda 10-15 bin, hatta 60-70 bin YTL para kazanmaya başlamış kişileri giderek daha fazla görmeye başladım.
Sistemin böylesine hızla ve kolay yayılmasına sebep olan temel faktörlere de gelecek yazımda bakacağız.
alıntı: Ufuk Tarhan