Yağ yakan kahverengi yağ özellikleri

Uzman SühaN

Administrator
Yağ yakan kahverengi yağ özellikleri
Bir fare üzerinde deney yapan uzmanlar, deri hücrelerinde 2 farklı protein salgılayarak, hücrelerin bu ‘yağ yakan kahverengi yağ’ı üretmesini sağladı. Daha sonra elde edilen yağ, başka bir fareye nakledilerek, ikinci farenin vücudunun doğal olarak bu yağı üretmesi sağlandı.


Böylece vücudundaki yağ depolanmasının önüne geçilmiş oldu. Bilim adamları şimdi, bu yöntemi insanlar için hazırlamaya başladı. Dr Shingo Kajimura, “İnsandan aldığımız doku örneğine aynı proteini uygulayıp dokuyu tekrar vücuda naklederek vücudun yağ yakan yağdan üretmesini sağlamak için çalışıyoruz” dedi.




Koşma sonucu ve hareket sonucu ortaya çıkmaktadır bu yağ.

Düşen vücut ısısına karşı bir refleks olarak başlayan titreme, kaslarımızın harekete geçerek enerji sarf edip ısı üretme çabasıdır.






2.jpg







Bebeklerde bu titreme refleksi henüz gelişmemiş olduğu için soğuğa çok duyarlıdırlar. Titreyemeseler de bebekleri soğuğa karşı koruyan bambaşka bir düzen vardır.

Kahverengi yağ denilen özel yağ hücreleri, içlerindeki yağı yakarak ısı açığa çıkarıp bebeği ısıtır.

Vücuttaki her hücrede mitokondri denilen, içinde kızıl kahverengi demir maddesi bulunan enerji fabrikaları vardır.

Hücre ne kadar aktifse o kadar çok mitokondrisi vardır. Sözünü ettiğimiz bu özel yağ hücreleri mitokondriden çok zengin olduğundan mikroskopla bakınca koyu görünür.

Normal yağ hücreleri ise yarı uyur durumda olduğu için çok az enerji kullanırlar, dolayısıyla renkleri beyazımsıdır.



Koştuğumuz veya çok hareket ettiğimiz zaman sıcaklanmamız aşırı çalışan kaslarımızın yarattığı ısıdan dolayıdır. Soğukta vücut ısımız düşünce ya da hasta olduğumuzda ateşimiz çıkarken bir titremedir tutar. Düşen vücut ısısına karşı bir refleks olarak başlayan titreme, kaslarımızın harekete geçerek enerji sarf edip ısı üretme çabasıdır. Bebeklerde bu titreme refleksi henüz gelişmemiş olduğu için soğuğa çok duyarlıdırlar. Titreyemeseler de bebekleri soğuğa karşı koruyan bambaşka bir düzen vardır. Kahverengi yağ denilen özel yağ hücreleri, içlerindeki yağı yakarak ısı açığa çıkarıp bebeği ısıtır.




İnsanlarda ve birçok memeli hayvanda soğuğa karşı ilk tepki titreyerek ısınmaya çalışmaktır. Ama diğer bazı hayvanlarda, örneğin farelerde bu tepki yoktur. Titremek yerine - bebeklerde olduğu gibi - kahverengi yağı kullanarak ısınırlar. Bilim adamları uzun süredir farelerdeki bu özelliği biliyor ve kullanıyordu. Yapılan ilginç bir deneyde, beş dereceye kadar soğutulmuş bir odada tutulan farelere yağdan zengin ve kalori yoğunluğu yüksek yemek verildi. Bu hayvanlar, sıcak bir ortamda ve normal beslenen bir grup fareyle karşılaştırıldı. Birkaç hafta sonra soğuktaki fareler, daha fazla kalori almış olmalarına rağmen, vücut yağlarının yarısını kaybedip epeyce zayıfladılar. Bunun nedeni soğuğun uyarısıyla farelerin kahverengi yağ hücrelerinin ısı üretirken enerji sarf etmesi. Soğuktaki farelerin daha çok yemek yemelerine rağmen zayıflamaları çok dikkat çekiciydi.




Vücuttaki her hücrede mitokondri denilen, içinde kızıl kahverengi demir maddesi bulunan enerji fabrikaları vardır. Hücre ne kadar aktifse o kadar çok mitokondrisi vardır. Sözünü ettiğimiz bu özel yağ hücreleri mitokondriden çok zengin olduğundan mikroskopla bakınca koyu görünür. Normal yağ hücreleri ise yarı uyur durumda olduğu için çok az enerji kullanırlar, dolayısıyla renkleri beyazımsıdır.



Bilim adamları “Acaba, hem yiyip içip hem de kilo veren fareler gibi insanları da buz gibi bir odaya koysak, yağlarını yakıp, zayıflarlar mı?” diye düşünmeye başladılar. Ne yazık ki araştırmalar, bebekler büyüdükçe kahverengi yağın kaybolduğunu gösterdiği için bu yolla kolayca zayıflamaktan ümit kesildi.



Ama bir kaç gün önce, bu konuda yeni bir ümit ışığı doğdu. Ünlü tıp dergisi New England Journal of Medicine’da yayımlanan üç farklı araştırmada, yetişkin insanlarda, küçük de olsa, kahverengi yağ kümeleri olduğunu gösterdi. Biraz soğuk bir havanın, bu özel yağ hücrelerini faal hale getirip bolca kalori harcattığına ait deliller var.


Eskiden yok olduğu sanılan, kahverengi yağın varlığı nasıl görüldü? Bu üç araştırmada yağ dokusunun resmini çekmek için bilgisayarlı tomografi kullanıldı. Bununla kalınmadı, yağ dokusunun içinde ne kadar enerji üretimi yapıldığının fotoğrafı da çekildi. Bunun için hücrelerin yakıt olarak kullandığı şekeri görüntüleyen PET yöntemi kullanıldı. Bir benzetme yapılacak olursak BT ile evlerin resmi çekildi, PET ile evdeki şöminede ateş yanıyor mu diye bakıldı.



Boston’da, çeşitli nedenlerle hem PET taraması hem de bilgisayarlı tomografi (BT) yapılmış iki bine yakın kişi incelendi. Her 13 kadından birinde önemli miktarda kahverengi yağ saptandı. Erkeklerde görülme sıklığı ise kadınlara göre daha düşüktü. Yaş ilerledikçe, kilo arttıkça, kahverengi yağ miktarı o kadar azalıyor. Başka bir deyişle, bu özel yağın miktarı azaldıkça, kalp damar hastalığı riski artıyor.


Finlandiyalı bir grup araştırıcı da beş gönüllü insanda yaptıkları bilgisayarlı tomografiyle, köprücük kemiklerinin üstündeki bölgede kahverengi yağ birikintilerinin varlığını gösterdiler. Normal sıcaklıktaki bir odada PET çekimleri yapıldı. Daha sonra, biraz soğutulmuş bir ortamda ve ayakları buzlu suya daldırılan deneklerin PET taramaları tekrar yapıldı. Beyaz yağ hücrelerinde enerji harcayıp işi üretmesi çok az miktarda arttı. Kahverengi yağ hücrelerde bu enerji faaliyetin 15 kat arttığı görüldü.
 
Geri
Üst