van gelenek ve görenekleri

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan SadmiN
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
van gelenek ve görenekleri
van gelenek ve görenekleri vanın düğünleri vanın gelenek ve görenekleri van gelenekleri ın



VAN


ÖRF-ADET-GELENEK-GÖRENEKLERİ
EVLENME

Söz kesiminden sonra gelen aşama �nişan�dır. Nişan töreni genellikle kız evi tarafından düzenlenir. Ancak masraflar oğlan evine aittir. Nişan öncesinde kız ve birkaç yakını nişan alış verişine götürülür. Burada kıza ve akrabalarına nişan için giyecek alınır. Kız evi de oğlana ve yakınlarına giyecek alır. Kıza alınanlar �nişan bohçası� içerisine konularak kız evine gönderilir. Damada da nişan bohçası hazırlandığı olur. Nişana oğlan ve kız evinin yakın akrabaları, komşular davet edilir. Genellikle oğlan evinde toplanan davetliler topluca kız evine giderler. Nişan elbisesini giyen kıza kayınvalidesi ile oğlanın yakınları tarafından �takı� takılır. Nişan takısı genellikle üç beşibirlik (beşibiryerde), altı bilezik, yüzük ve küpeden ibarettir. Takılar, bir büyük tarafından bu tür törenlerde adet olduğu üzere kalıplaşmış söz ve dileklerle adayların sağ ellerinin nişan parmaklarına takılır. Geleneksel kesimde nişan töreni, erkeklerin ve kadınların ayrı yerlerde oturdukları bir evde yapılır. Yüzükler takıldıktan sonra gelin ve damat orada bulunanların elini öper. Son yıllarda nişan töreni için düğün salonu kiralandığı da olur. Nişan daha gösterişli, tantanalı ve kaç-göç adetine uymadan kadın erkek bir arada yapılmakta ve kutlanmaktadır. Nişanlılık süresi ailelerin durumuna bağlıdır. Özel durumlara bağlı olarak bu süre, uzayıp kısalabilmektedir. Geleneksel kesimde önceleri nişanlıların birbirleri ile görüşmeleri engellenirken, günümüzde görüşme yakın akrabaların da bulunduğu bir ortamda sağlanmaktadır. Nişandan sonra bazı yörelerimizde �dini nikah� yapılmakta, bu durumda çiftler birbiri ile rahatlıkla görüşebilmektedir. Geleneksel düğünlerde önemsenen nikah, dinî nikahtır. Belli bir zamanı olmamakla birlikte genellikle Kesbiç, Nişan ya da Şerbet töreninde yapılır. Dini nikâh, kızın babası, damat ve onun çok yakınının katılacağı bir törenle genellikle kız evinde bazen de camide kıyılır. Bu nikâh özellikle gizli yapılır. Resmi nikâh ayrı bir tören gerektirmez ve sessiz yapılır. Oğlan evinin nişandan dönmesi durumunda kıza alınan takılar iade edilmemekte, tersi durumunda takıların iadesi söz konusu olmaktadır. Nişanla düğün arasına dini bayramların rastlaması durumunda oğlan evi kıza hediye almak durumundadır. Eğer düğün günü uzunsa, ki genellikle pek uzatılmaz; çünkü uğursuzluk sayılır. Ama uzunsa, mesela arada iki dini bayram varsa bu bayramlar arasında düğün yapılmaz. Iki bayram arasında düğünün iyi olmayacağına inanılır. Bu süre içinde de oğlan evi kız evine dini bayramlarda duruma göre 1-2 koç süslenir ve bayram sabahı kız evine götürülür.
DÜĞÜN HAZIRLIKLARI

Düğün tarihine kız ve oğlan aileleri birlikte karar verirler. Düğünden birkaç gün önce gelin adayı düğün alış-verişine götürülür. Eksik eşyaların tamamlanması, gelinliğin alınması, genelde bu günlerde halledilir. Bu alışverişte de her iki taraf birbirine hediyeler alırlar. Düğünlerin idaresinde, gelin ve damadın yönlendirilmesinde belli görevleri olan kişiler vardır. Bunlar: Sağdıç, Toy Büyüğü, Yenge�dir.
SAĞDIÇ: Damadın evli arkadaşları arasından seçilir. Damada gerdek gecesi ve bekarlıktan sonraki yaşantısı ile bilgileri sağdıç verir. Damadın, düğünün başlamasından bitimine kadar geçen sürede en yakın yardımcısıdır.
YENGE : Sağdıcın karısıdır. Sağdıc damada karşı ne şekilde sorumluysa, yenge de geline karşı aynı şekilde sorumludur.
TOY BÜYÜĞÜ: Genellikle damadın yakını olan kişilerden seçilir. Toy büyüğü, damadın babası, büyük ağabeyi olabileceği gibi, Çevrede saygınlığı olan paralı kimselerden de seçilebilir. Düğün masraflarının bir kısmı toy büyüğü tarafından yapılır.

Kına Gecesi (Basalya)

Kına geceleri ayrı bir önem ve özellik göstermektedir. Evlenecek olan kızın ailesi, yakınları ve arkadaşları ile kadın kadına geçireceği bu son gece asıl düğün günü olarak da bilinen gelin alma gününden bir gün önceye rastlamaktadır. Bu gün, hüznün yoğun olarak yaşandığı bir gündür. Geleneksel yapının yoğun yaşadığı bölgelerde hala eski önemini korumaktadır. Büyük kentlerde ise artık ya yapılmamakta ya da sadece eğlenceden ibaret bir gün olma niteliğini taşımaktadır. Şehir merkezlerinde kına geceleri asıl fonksiyonundan uzaklaşmaya başlamış, daha önceleri kızın evden ayrılışı, son vedalaşması biçimindeyken, günümüzde eğlenceye dönük, nikahla evleniliyorsa düğünün yerini alan bir eğlence durumuna geçmiştir. Bu geceye yörede Ergenlik Gecesi de denir. Kız evine ne zaman gidileceği önceden bildirilir. Misafirleri kız evine götürecek vasıtalar Toy büyüğü tarafından ayarlanır. Vasıtası olanlar kendi araçlarını kullanırlar. Eğer kız evi yakınsa davul-zurna eşliğinde yürünerek kız evine kına yakmaya gidilir. Oğlan evinin kız evini bu ziyaretine Basalya denir. Bu geceye adını veren kına yakmak, vazgeçilmez düğün geleneğidir. Kına, önce gelinin, daha sonra da davetlilerin ellerine yakılarak, evliliğin bir anlamda kutsanması sağlanmaktadır. Kına gecelerinde uygulanan adet ve uygulamalar esasta bir olmakla beraber, ayrıntılarda birtakım özellikler gösterir. Geline yakılacak kına oğlan evi tarafından alınır. Çoğu zaman kız evine gün öncesinde çerezlerle birlikte gönderilir. Kimi zaman da giderken götürülür. Kına gecesi, kız evinde düzenlenir. Çağrılı kadınlar ve genç kızlar önce oğlan evinde toplanırlar. Bunlara kınacı da denmektedir. Oğlan evi gelinceye kadar kız evinin yakınları çeşitli eğlenceler düzenlerler. Oğlan evinin gelmesiyle kız evi mahzunlaşır. Artık eğlenme sırası oğlan evindedir. Oğlan evinden gelenler kız evinde karşılanarak ağırlanır. Oyunlar, eğlenceler bir süre devam ettikten sonra sıra kınanın yakılmasına gelir. Bazı yörelerde gelin kıyafetini değiştirir. Başına al duvak örtülerek kına için hazırlanır. Gümüş veya bakır tas içerisinde başı bütün yani analı babalı, başından ayrılık geçmemiş bir kadın tarafından kına karıştırılır. Kınanın içine bozuk para, altın da konur. Bu hem bereket dileği, hem de kına yakılan kişiye baht açıklığı sağlamak amacına yöneliktir. Gelin kınasından çıkan para, kurulacak yuvaya bereket getirmesi inancıyla saklanır. Kına yakıldıktan sonra kalan kına orada bulunanlara dağıtılır. Bu arada damat (Giyev) adayı kendi evinde kalır. Dönüşte damadın sağ serçe parmağına kına yakılır. Bu arada gelen erkek bekar misafirler sağ serçe parmaklarına evliler ise sol serçe parmaklarına, kadın misafirler ise avuç içlerine kına yakarlar. Oğlan evindeki eğlence sabaha kadar sürer ve uyunmaz.
Düğün

Düğün günü sabah namazı ile birlikte damadın yakın çevresi, sağdıç, toy büyüğü ve damat hamama giderler. Burada hem yıkanılır hem de çalgı eşliğinde oyunlar oynanır, çeşitli şakalar yapılır. Hamam bittikten sonra hamamdaki görevlilere toy büyüğü tarafından bahşişler verilir. Dışarı çıkıldığında ise damat belli olsun diye boynuna sırmalı bir kadife şal takılır. Gelin de bir tanıdığının evinde banyo yaptırılır ve evine götürülür. Damat hamamdan çıktıktan sonra sağdıcın evine gidilir ve burada kahvaltı edilir. Kahvaltıdan sonra düğün evine geçilir ve damat tıraşı başlar. Tıraş esnasında çalan davul zurna eşliğinde halay tutulur. Bu esnada davulcuya şabaş verme yarışı başlar. Tıraşı biten damat oyuna kaldırılır. Özellikle damadın oynatılması sırasında daha çok şabaş dağıtılır. Bazen de göğsüne para takılır bu para berbere verilir. Bu arada sağdıç damadı koruma altına alır ve onun yanından hiç ayrılmaz, çünkü damadın ayakkabısını hatta kendini kaçırmak için çevredekiler sağdıcı kollarlar ki ondan bahşiş alabilsinler. Öğlen zamanı erkek evinde tüm davetlilere hazırlanan yemekler verilir. Kırsal kesim düğünlerinde görülen bir adet de para toplamaktır. Köylerde yemekten evvel veya sonra para atma yapılır. Bu oğlan evine bir katkıdır. Ortaya açılan bir örtüye çığırtkan vasıtası ile para atılır. Ilk parayı önce toy büyüğü atar en büyük parada ondan gelir. Toy büyüğünden sonra para atma sırası sağdıcındır. Bu para miktarı en çoktan en aza doğru gider. Atılan bir paranın üzerinde para atma ayıp sayıldığından, herkes maddi durumunu o sıraya göre ayarlar. Çığırtkan ise parayı atanların sahiplerini bağırarak tekrar eder ve minnet duygularını belirten sözler sarf eder.


GELIN GETIRME

Önceleri gelin için at süslenir ve hazırlanırdı. Ancak günümüzde gelin getirme otomobillerle olur. Düğün sabahı sağdıç ya da sağdıcın görevlendirdiği kişiler tarafından Gelin arabası hazırlanır. Akşama doğru Gelin arabası ile birlikte kalabalık bir araç konvoyu oluşturularak Toy Büyüğü önderliğinde kız evine hareket edilir. Kız evine gelindiğinde burada davul zurna eşliğinde çeşitli oyunlar oynanır. Kız evi ve erkek evinin oyuncuları oyunlarla birbirlerine üstünlük kurmaya çalışırlar ve birbirlerine hava atarlar. Gelin, evinden Toy Büyüğü ve karısı tarafından çıkartılır. Bu arada davul zurna eşliğinde geleneksel Gelin Ağlatma çalınır. Toy büyüğü, karısı, gelinin bir yakını ve gelin, gelin arabasına, diğer misafirler de konvoydaki araçlara binerek şehir turu yapılır. Davul zurna sürekli çalar. Bazen konvoyun önü kesilir ve açılması içinde toy büyüğü tarafından bahşişler dağıtılır. Damat (Giyev) evine gelindiğinde gelini damat ve sağdıç karşılar. Içinde madeni para ve yemiş bulunan bir testi gelinin ayakları dibinde kırılır. Etrafa yayılan para ve yemişlerden murat için almaya çalışılır. Başka biri bir ayna tutar ve toy büyüğü de duvağı kaldırarak gelini aynaya baktırır. Tüm bunlar gelin ve damadın mutlulukları içindir. Gelin ve damat, kadınların arasında hazırlanmış bir yere otururlar. Gelinin kucağına doğacak çocuğu erkek olsun diye erkek bir bebek oturtulur.


IÇERI VERME

Davetliler yavaş yavaş çekildikten sonra düğün evinde hazır bulunan bir hoca çeşitli dualar okur. Sağdıç ve erkek arkadaşları damadı yumruklayarak Içeri verirler. Gerdeğe giren damat hiç konuşmadan iki rekât namaz kılar. Gelin seccadeye bir miktar para atar. Orada bulunan Yenge bu paraları alır. Namazı bitiren damat yenge tarafından gelinle yan yana oturtulur. Birbirlerinin ayaklarına basmaya çalışırlar. Yenge her ikisine de şerbet verir ve dışarı çıkar. Damat geline bir zihnet takarak duvağını açar bu zamana kadar konuşmayan gelin konuşmaya başlar buna Dilbağı denir. Bu aynı zamanda Yüz Görümlüğü'dür. Ertesi gün Bekaret Bezi Yenge tarafından önce oğlan annesine sonra da kız annesine götürülür ve yenge bundan dolayı ödüllendirilir. Üç gün sonra damat sağdıç tarafından alınıp hamama götürülür. Eve dönüldüğünde gelinle birlikte el öpmeye gidilir. Önce damat tarafının büyüklerinin elleri öpülür, sonra gelin tarafına gidilir. Bu ziyaretler sırasında gelin ve damada çeşitli takılar takılır.


YÖRESEL YEMEKLER:

Murtuğa (kahvaltılık), cacık (kahvaltılık), ilitme, ekşili, senseger gibi İemek türleri ile ünlü Van otlu peİniri İöreİe özgü İiİeceklerdir. Kavut, ilitme, ekşili , sengeser ve keledoş İöreİe has İemeklerdir
YÖRESEL GİYİM:
ERKEKLERDE;

Evliİa Çelebi, Vanlıların çuha, şalvar, serhadin, çekmen ve samur giİdiklerini, bellerine alaca kuşak bağladıklarını ve kuşaklarına hançer taktıklarını, başlarına fes giİdiklerini kaİdetmektedir. Van�da giİimler maddi durum ve içtimai seviİeİe göre değişir. Halk, Van�a has şekilde şalvar giİer. Şalvarlar genellikle mavi çuhadan ağzı diz hizasından daha yukarıda olup, paçaları pantolon paçası gibi ne fazla dar ne fazla geniştir. Şalvarın beli bağlı, cep kenarları ve paçaların dışa bakan tarafları işlemelidir. Günlük kullanılan şalvarların rengi bazen koİu gri, kahverengi ve siİahtır, aİnı zamanda işlemesizdir. Üstten işlik giİilir. İşlik�in önü ilik düğmeli, kol ağızları ince manşetli İakası işlik İakadır. İşliğin üzerinden sırtı ve önleri işlemeli cepken İa da İelek giİilir. Bele beİaz veİa alaca renkli kuşak bağlanır. Gümüş savatlı tütün tabakası kuşağın arasında muhafaza edilir. Köstek de kıİafeti tamamlama unsuru olarak takılır. Başta fes, fesin üzerinde ahmediİe (beİaz ipekli şal) bağlanır. Aİağa, elde örülmüş desenli İün çorap ve poçikli papuç giİilir.

KADINLARDA;

Kadınların giİdikleri entarileri genellikle kadife ya da canfesten daire kloş, belden büzgülü, etek boİları topuklarına kadar uzanan uzun kollu olup, etek ve kol ağızları ile İaka etrafı işlemelidir. Bu entarinin üzerinde kadifeden önü ve arkası işlemeli İelekleri vardır. Özel günlerde giydikleri yukarıda belirtilen işlemeli kadife entari ve yelekleri ile başlarında tepelik ve tepeliğin üzerinde örttükleri oİalı İazmalar � leçekler bulunur. Bele ise savatlı gümüş kemerler bağlanır. Yazma ve leçeklerdeki oİaların en belirgin özelliği ise renkli boncuklarla İapılan tığ oİalardır. Baİanların saçları kırk örüklü olup örüklerini gümüş saç bağları süsler. Bele bağlanan savatlı gümüş kemerlerin bir tarafından içi kadife kaplı akçe kesesi, diğer taraftan gümüş saplı çakı sarkar. Ayrıca muskalık ve hamayil , gerdanlık bileziklerle kapağı savatlı gümüş işlemeli ayna bayanların en önemli aksesuarlarıdır. Bu da bayanların süslenme ve takıİara verdikleri önemi sergiliyor. Eskiden altın takıİar pek rastlanmazdı. Sadece evli bayanların kullandıkları altın hebler vardı ki bu da yaşlıların en önemli aksesuarlarıydı. Bayanların ayaklarında kendilerinin beş şişle ördükleri renkli motiflerle süslü yün çorapları ve deri galoş potinleri vardı. Bayanların günlük ev işlerinde ve özel günlerinin dışında rengârenk desenli pamuklu kumaşlardan yapılmış belden büzgülü kloş, yine uzun kollu entarilerle başlarında oyalı leçekleri vardır. Oya ve dantelden kanaviçeden hiçbir şekilde vazgeçmeyen bayanlar entarilerinin altından giydikleri boy köyneğinin yaka, kol çevresi ve etek uçlarını oya ya da danteller süsler. Boy köyneğinin üzerinden kaneviçe ile süslenmiş iki ucundan bele bağlama kuşakları olan cepler bağlanır. Bu cepleri genellikle evli bayanlar ve yaşlılar bağlar. Bu da paranın yanısıra anahtar, kibrit ve çakı taşıma alışkanlığındandır. Gençler, bunun yerine daha çok evde örülmüş süslü para keselerini kullanmışlardır.
Bayanlar evde ayaklarına deri şipik (terlik) giyer. Bir iş yaptıklarında entarinin önüne etrafı pırpırlı cepli önlük bağlamayı hiç ihmal etmezler. Yine iş yapmaları sırasında desenli basma şalvar giydikleri de görülür. Eskiden bayanlar sokak kıyafeti olarak entarinin üstünden kadife ceket giyerlerdi. Ancak günümüzde bu kıyafete pek rastlanmamaktadır. Yukarıda belirtilen işlemeli kadife entariler ve tepelikler ancak halk oİunları kıyafeti olarak kullanılıyor. Fakat yaşlılar arasında belden büzgülü kadife entarilerle aynı model desenli kumaşlardan entariler ve boyunlarında altın hebler, oyalı leçekler ve oyalı İazmalar, örgü yelekler ve yün çoraplar hala kullanılmaktadır. Gençlerde günümüzde yeniden canlandırmaya çalıştığımız gümüş takılardan savatlı muskalıklar, bilezikler, gerdanlıklar, gümüş kemerler beğeni ile kullanılmaktadır. Yün çoraplar ile oyalı yazmalar da genç kızların çeyizlerinde önemli bir yer tutmaktadır.
Yukarıda ayrıntılı olarak anlatılan kostümler ilimize bağlı üç ilçede farklılık göstermektedir. Söz konusu ilçeler; Çatak, Başkale ve Bahçesaray ilçeleridir. Bu ilçelerimizde giyilen kadın ve erkek kıyafetleri de aşağıda belirtildiği şekilde özetlenebilir.

Erkeklerde; başa keçe, külah veya takke üzerine epal, cemedani veya poşi sarılır. Bedene yakasız uzun kollu işlik, işliğin üzerine şal � şepik, cemedani giyilir. Onun üzerine kerik (yelek) giİilir. Bunların üzeri lavendi veya alaca kuşakla belden bağlanır. Ayaklara işlemeli veya sade yün çorap, üzerine reşik (çarık) giyilir. Erkeklerde ayrıca hamayil, gümüş tütün tabakası, gümüş veya normal köstek kullanılmaktadır.
Kadınlarda; başa sarılı kofi (ağvan), tepelik ve yer yer alınlık takılır ve üzerine poşi ve kesrevanla bağlanır. Bedene yarım kollu veya kollu atlet, belden uçkurlu ayak bileği uzunluğunda don giyilir. Üzerine fistan, mehmer kadife, kras - entari giyilmektedir. Bunların üzerine yelek, ayrıca yerine göre önlük ve bunların belden bağlanması için kuşak kullanılmaktadır. Ayrıca gerektiğinde kollara kolçak takılmaktadır. Ayaklara işlemeli veya sade yün çorap ve harik, reşik veya �yemeni� giyilmektedir. Kadınlarda altın ya da savatlı gümüş kemer, kol � gerdan � kulak ve parmaklara altın veya gümüş takılar, altın heb, boncuk v.b. maddelerle süslenmiş takı, işlemeli mücevher kesesi, allık ve sürme kullanılmaktadır.
HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:
Hiçbir yörede göremeyeceğiniz kadar fazla sayıdaki oyunu, Van�da izlemeniz mümkündür. Bu da kültür mozaiğimizden kaynaklanmaktadır. Bugün oynanan oyun sayımızın 30, ismi bilinen oyun sayımızın da 120 civarında olduğu bilinmektedir. Van halay bölgesi içindedir. Ancak bar ve bar özelliği taşıyan oyunlarımız da mevcuttur; Virobar, Kersi ve Kirsani gibi. Aşkın, acının, mutluluğun İansımasını oİunlarına İansıtarak sevdiği kızın adına Kırsi oyununu ortaya çıkarmıştır. Kimi zaman insanımızın tabiattaki olaylar karşısında nasıl duygulandığını oyunlarımıza baktığımızda görmekteyiz; Kelek�le bir ırmağı geçip Kelek'in su üzerindeki hareketinden esinlenerek Kelekvan oyununu, yaralı bir yaban keçisinin acılı hareketlerini görerek Neri oyununu, Şamran Suyu�nun akışından etkilenip Şamran oyununu gibi.
Halen Oynanmakta Olan Oyunlar:
Bablekan, Basso, Dıngo, Gülizar, Gerzani, Hedli, Hır-Hır, Havesor, Havcan, Hey-peyda, Gaz-Gaz, Kelekvan, Kersi, Kırsanı, Larilla, Lorke, Lizan, Meyrokı, Mendo, Meş, Nure, Neve, Nare, Papure, Süleymani, Sincani, Sübeyna, Serevan, Şevko, Şerrani, Şakirağa, Toycular, Tekayak, Temi, Teymurağa, Tozoneke, Teşroke, Virobar, Zeİno, Zozan.
NELERİ İLE ÜNLÜ:
Van Kedisi, Akdamar Adası, Van Gölü, Hoşap Kalesi, Muradiye ve Bendimahi Şelaleleri

İL İSMİ NEREDEN GELİİOR?
Van adinin kaynaği konusunda akla en yatkin ve bilimsel görüş Urartuca Biane veya Viane'den çikmiş olduğudur. Tarihi kaynaklarin bütününde, Urartular kendilerine Bianili demislerdir. Urartular'in yükselme devrinde Biate adi altinda bir çok sehir ve insan topluluğu Van bölgesine toplanmistir.
 
alex

benim en nefret etiğim şey interneten bişey araştırırken saçmasapan bişeyler çıkarması.
 
Sence Karslı lar vanlara gelin verirler mi... bn Vanlı sevgilim var işte vermezler diye çok korkuyorum. .