Üre nedir

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Üre nedir
üre neden yükselir kanda üre kaç olmalı nasıl düşürülür değerleri kaç olmalı
üre nedir, tedavisi, neden yükselir, nefes testi, yükselmesi, yüksekliği, düşüklüğü, hastalığı, belirtileri, hakkında bilgi



Merhaba Melek'ler, bu yazımızda üre hastalığı hakkında bilgiler sunuyoruz sizlere. Evet üre nedir, neden yükselir yada neden düşer, nasıl tedavi edilmelidir; buyrun öğrenelim Melek'lerim🙂

84d9eb15729276.jpg



Kandaki üre oranının normalin üzerinde olması halidir. Çeşitli sebeplerle ortaya çıkan böbrek yetmezliğinin son döneminde meydana gelip, şuur bulanıklığı ve koma içinde ölüme götüren hastalık hali.Üremi; sinir sistemi, mide-barsak ve kalp damar sistemleri yönünden çeşitli belirtiler veren, üre birikimi ve asidozla kendini gösteren bir çeşit zehirlenmedir. Böbrek, vücudun asit-baz dengesini bozmak istidadında olan asit veya baz iyonları, hücre dışı sıvının iyon dengesini bozan fazla suyu veya iyonları, protein metabolizmasının son ürünlerini atmakla vazifelidir.

Böbrekler bu mühim vazifelerini başarabilmek için çok miktarda kan almak zorundadırlar. Böbreklerin süzme kabiliyetinin azalmasıyla kanda, azot metabolizmasının son ürünleri artmaktadır. İdrarla atılması gereken azot metabolizması son ürünlerinin başlıcaları üre, ürik asit ve kreatinindir. Vücutta, kan proteinleri dışındaki bütün azotlu maddelerin ihtiva ettikleri toplam azot miktarının normal değeri% 20-40 mg’dır. Azotemi içinde en önemli yeri işgal eden üredir. Çünkü kandaki oranı diğer azotlu maddelere nazaran çok daha fazladır. Ortalama normal miktarı % 30 mg kadardır. % 50 mg’ın üstü anormal olarak kabul edilir. Ağır üremi vak’alarında kan üresinin % 500 mg’a kadar yükselmesi mümkündür. Yurdumuzda genellikle azotemi hakkında fikir sahibi olmak için kan üresinin ölçülmesiyle yetinilmektedir. Azotemi derecesiyle üremi, arasında kaba da olsa bir paralellik bulunması ilk önce üre, ürik asit, kreatinin gibi birikime uğrayan azotlu maddelerin suçlandırılmasına yol açmıştır. Daha sonraları potasyum yüksekliği, kalsiyum düşüklüğü gibi elektrolit sapmalarının, asidozun ve barsak kokuşma ürünlerinin üremi komasında etkili oldukları düşünülmeğe başlandı.

Yapılan bütün incelemeler üreminin bir üre zehirlenmesi olarak kabul edilmeyeceğini, vücutta biriken ürenin ancak çok yüksek seviyelere çıktığı zaman üremi belirtilerinden bazılarını meydana getirebileceğini göstermiştir. Üremide görülen tendon reflekslerindeki canlılık, kas çekilmeleri, sinir kas sisteminin aşırı uyarılma belirtileri, iyonize kalsiyumun azalmasıyle ilgilidir. Vücuttan su ve tuz kaybının da, üremi belirtilerini şiddetlendirdikleri anlaşılmıştır.

Üremiyi, teşekkül hızına göre had ve müzmin; altta yatan sebebin yerine göre de prerenal (böbrek öncesi), renal (böbrekle ilgili) ve postrenal (böbrek sonrası) olarak sınıflandırmak mümkündür. Prerenal (Böbrek öncesi) üremi sebepleri şöyle sıralanabilir: Prer şoka yol açan bütün haller (ameliyat, travmalar, zehirlenmeler, sari hastalıklar, yanıklar, şiddetli ishal ve kusmalarla birlikte giden hastalıkların ve şeker hastalığının sebep olduğu susuzluk şoku, Addison krizi), ileri derecede kalp yetmezliği, Renal (Böbrekle ilgili) Üremi sebepleri; çeşitli had ve müzmin nefritler, polikistik böbrek, ilerlemiş böbrek veremi, böbrek tümörleri, böbrekte amiloid birikimi, iki taraflı böbrek enfarktüsü, had tübüler nekroz, damar içi hemoliz (kan erimesi), ezilme sendromu, Postrenal (böbrek sonrası) üremi sebepleriyse; her iki böbrek idrar yollarının taş, ur, kan pıhtısı veya dıştan baskı ile tıkanması, üreterlerin ameliyatlarda dikkatsizlik yüzünden kesilmesi, prostat büyümesi olarak sayılabilir. Üreminin belirtileri: Başlangıç genellikle sinsidir. İlk belirtiler halsizlik ve kas zayıflığıdır. Gündüz dalgınlık içinde bulunan hasta, geceleyin uyuyamaz.

Bazı vak’alarda saldırganlık ve manasız bağırıp çağırmalar görülür. Şuur bulanıklığı, nihayet komaya döner. Başağrısı bazan ilk belirti olarak görülür. Kas çekilmeleri sık görülür. Hastalığın son döneminde durdurulamayan bir hıçkırık görülebilir. Ağızda kuruluk ve yanma sık rastlanan şikayetlerdir. Dil paslıdır. Nefeste amonyak kokusu duyulur. Ağızda iltihap bulunabilir. İştahsızlık bulantı-kusma başlangıç belirtileri olabilir. Başlangıçta hemen daima kabızlık bulunduğu halde, sonradan ishaller eklenebilir. Hastanın solunumu, ileri dönemde düzensiz bir hal alır ve denkleşir (Kusmaul solunum). Zatürre, sık rastlanan bir komplikasyondur. Üremide kalp yetmezliğine sık rastlanır ki, bunun sebebi yüksek tansiyondur. Kalp zarı iltihabı, son dönemde ortaya çıkar. Deri genellikle soluk, kuru ve sarımsı kirli renktedir. Kaşıntı mevcuttur. Üremide zayıflama söz konusudur, fakat ödem bunu gizleyebilir.

Kansızlık sık görülür. Üremi teşhisi: Kan tahlilleriyle kesinlik kazanır. Üremiye yol açan hadise gelip geçici ve şifası mümkünse, üremi de geçicidir. Üremi, müzmin ve iyileşmesi mümkün olmayan hastalıklara bağlıysa şifa yoktur. Üreminin tedavisi, üremiye yol açan hastalığa yöneliktir. Tedavi, hastahanede yapılır. Hasta yatak istirahatine alınır. Su ve elektrolit dengesi çok iyi takip edilerek düzenlenir. Özellikle had vak’alarda sun’i böbrekten istifade edilir. Müzmin vak’alarda yani irreversibl (dönüşü olmayan) üremi vak’alarında bugün için en iyi (hatta tek) kesin tedavi şekli böbrek transplantasyonu (nakli) dur. Bu da iki türlü olabilir. Ya ölüden ölüm anında alınan böbrek nakledilir. Veya hastanın yakın akrabalarından kan ve doku grubu testleri yapılıp uygun olanın bağışladığı bir böbreği hastaya nakledilir. Özellikle bu iki tür nakillerde böbreği vücûdun reddetmemesi için uzun süre özel ilaç tedavileri yapılır.
 
Geri
Üst