Uzman SühaN
Administrator
Toksit şok sendromu adet döneminde tampon kullanma
bu konu;adetliyken kullanılan tamponun zararları,toksit şok nedir hakkında bilgiler vermektedir
Tatildesiniz ve adet oldunuz.Oysa yıl boyunca havuza girmeyi hayal etmiştiniz.Havuza girme isteğiniz ,size tampon kullanmanızı gerektirdi.Peki tamponun zararlarını biliyormusunuz?Günümüzde vajinal tamponlar çalışan kadın için konfor sağlamıştır. Ancak hekimler vajinal tampon kullanımını önermez. Uzun süre tamponun vajinada kalması ciddi problemler yaratabilir.Vajinal tampon kullanımı esnasında hayati tehlikeye neden olabilecek toksik şok sendromu dediğimiz bir tablo gelişebilmektedir.Bunu kullanan ve alışkanlığı olan bayanlar madde madde tamponun zararlarıyla ilgili ayrıntıları yazımızda bulabilirsiniz
Öncelikle sağlıklı, adet gören ve çoğu kez tampon kullanan kadınları, nadiren erkekleri de etkileyebilen birden çok organ sistemini tutan akut bir hastalıktır. Hastaların %90'ı 30 yaşın altındaki kadınlardır. En çok adet sırasında süper absorban vaginal tampon kullanan ve bunu da tüm menses boyunca değiştirmeyen kadınlarda ortaya çıkmaktadır. %30 oranında aynı hastada tekrarlayabilen bu durum mortalitesi %2.5-13 arasında değişmektedir. En sık izole edilen etkenler Staphylococcus aureus faj grup 1 ,tip 29 ve 52'dir. Hastalığın ortaya çıkışından bu mikroorganizmaların salgıladığı pirojenikekzotoksin C ve enterotoksin sorumlu tutulmaktadır. TSŞ ortaya çıkışında üç hazırlayıcı unsurun bulunması gerekmektedir.
Hasta S.aureus ile kolonize ve infekte olmalıdır (normalde vaginada S.aureus%10 oranında kolonizedri).
Bu mikroorganizmalar spesifik toksin üretebilmelidir.
Bu toksinler bir giriş deliğinden sistemik dolaşıma karışabilmelidir (normal sağlıklı kadında, adet sırasında kullanılan tamponlar vaginayı travmatize ederek bu giriş deliğini oluşturmaktadır).
Klinik olarak en önemli bulgu 39 derece üzerinde olan bir ateştir. Buna ek olarak hücresel düzeyde kapiller permaabilite bozulduğundan periferik vasküler direnç düşmekte ve tedaviye oldukça zor yanıt veren hipotansiyon gelişmektedir. Yüzde tipik döküntü (5-10 gün sonra özellikle avuç içi) ve diare baş ve boğaz ağrısı, yaygın miyalji (kas ağrısı), baş dönmesi ve senkop (bayılma) görülebilir. Bilateral konjunktivit ve farenjit tabloya eklenebilir. Çoğu kez oligüri, anüri, pulmoner ödem ve efüzyon gelişir. Erişkinin sıkıntılı solunum sendromu (ARDS)(Adult Respiratory Distress Syndrom) geliştiğinde prognoz oldukça kötüdür.
Ölüm tedaviye cevapsız hipotansiyon, solunum yetmezliği veya yaygın intravasküler koagulopati (DIC) ile olur. Tedaviye klasik şok tedavisi ile başlanmalıdır. Bunun yanında; tampon öyküsü varsa bu hemen uzaklaştırılmalıya da bir apse düşünülüyorsa hemen boşaltılmalıdır. Nüks oluşumu ve bakteriyemiyi kontrol altına almak için B-laktamaz'a dirençli nafisisilin, oksasilin, vankomisin gibi antibiyotikler per-oral olarak başlanmalı ve en az 10 gün süreyle kullanılmalıdır. Bir kez bu sendroma maruz kalmış kadınlarda, tampon kullanımı yasaklanmalı ya da absorbsiyon gücü az olan tamponların sık aralıklarla değiştirilmesi öğütlenmelidir. Önemli olan; oldukça ağır seyredebilen bu sendromun gelişmesini önlemektir.
op.Dr Filiz çataklı
Tatildesiniz ve adet oldunuz.Oysa yıl boyunca havuza girmeyi hayal etmiştiniz.Havuza girme isteğiniz ,size tampon kullanmanızı gerektirdi.Peki tamponun zararlarını biliyormusunuz?Günümüzde vajinal tamponlar çalışan kadın için konfor sağlamıştır. Ancak hekimler vajinal tampon kullanımını önermez. Uzun süre tamponun vajinada kalması ciddi problemler yaratabilir.Vajinal tampon kullanımı esnasında hayati tehlikeye neden olabilecek toksik şok sendromu dediğimiz bir tablo gelişebilmektedir.Bunu kullanan ve alışkanlığı olan bayanlar madde madde tamponun zararlarıyla ilgili ayrıntıları yazımızda bulabilirsiniz
Öncelikle sağlıklı, adet gören ve çoğu kez tampon kullanan kadınları, nadiren erkekleri de etkileyebilen birden çok organ sistemini tutan akut bir hastalıktır. Hastaların %90'ı 30 yaşın altındaki kadınlardır. En çok adet sırasında süper absorban vaginal tampon kullanan ve bunu da tüm menses boyunca değiştirmeyen kadınlarda ortaya çıkmaktadır. %30 oranında aynı hastada tekrarlayabilen bu durum mortalitesi %2.5-13 arasında değişmektedir. En sık izole edilen etkenler Staphylococcus aureus faj grup 1 ,tip 29 ve 52'dir. Hastalığın ortaya çıkışından bu mikroorganizmaların salgıladığı pirojenikekzotoksin C ve enterotoksin sorumlu tutulmaktadır. TSŞ ortaya çıkışında üç hazırlayıcı unsurun bulunması gerekmektedir.
Hasta S.aureus ile kolonize ve infekte olmalıdır (normalde vaginada S.aureus%10 oranında kolonizedri).
Bu mikroorganizmalar spesifik toksin üretebilmelidir.
Bu toksinler bir giriş deliğinden sistemik dolaşıma karışabilmelidir (normal sağlıklı kadında, adet sırasında kullanılan tamponlar vaginayı travmatize ederek bu giriş deliğini oluşturmaktadır).
Klinik olarak en önemli bulgu 39 derece üzerinde olan bir ateştir. Buna ek olarak hücresel düzeyde kapiller permaabilite bozulduğundan periferik vasküler direnç düşmekte ve tedaviye oldukça zor yanıt veren hipotansiyon gelişmektedir. Yüzde tipik döküntü (5-10 gün sonra özellikle avuç içi) ve diare baş ve boğaz ağrısı, yaygın miyalji (kas ağrısı), baş dönmesi ve senkop (bayılma) görülebilir. Bilateral konjunktivit ve farenjit tabloya eklenebilir. Çoğu kez oligüri, anüri, pulmoner ödem ve efüzyon gelişir. Erişkinin sıkıntılı solunum sendromu (ARDS)(Adult Respiratory Distress Syndrom) geliştiğinde prognoz oldukça kötüdür.
Ölüm tedaviye cevapsız hipotansiyon, solunum yetmezliği veya yaygın intravasküler koagulopati (DIC) ile olur. Tedaviye klasik şok tedavisi ile başlanmalıdır. Bunun yanında; tampon öyküsü varsa bu hemen uzaklaştırılmalıya da bir apse düşünülüyorsa hemen boşaltılmalıdır. Nüks oluşumu ve bakteriyemiyi kontrol altına almak için B-laktamaz'a dirençli nafisisilin, oksasilin, vankomisin gibi antibiyotikler per-oral olarak başlanmalı ve en az 10 gün süreyle kullanılmalıdır. Bir kez bu sendroma maruz kalmış kadınlarda, tampon kullanımı yasaklanmalı ya da absorbsiyon gücü az olan tamponların sık aralıklarla değiştirilmesi öğütlenmelidir. Önemli olan; oldukça ağır seyredebilen bu sendromun gelişmesini önlemektir.
op.Dr Filiz çataklı