Tam ehliyet şartlarındaki eksikliklerin etkisi:
sınırlı ehliyetliler tam ehliyetli sınırlı ehliyetli ehliyetliler kimlerdir tam
IV)Tam ehliyet şartlarındaki eksikliklerin etkisi:
1-Temyiz kudretinin bulunmaması:
Bir kimsenin temyiz kudretinin bulunmaması o kişiyi tam ehliyetsiz kılar.İleri derecede olmayan akıl hastası kişilerin bu konuda veya devrede temyiz kudretine sahip,diğer bir konuda veya devrede ise gayrı mümeyyiz sayılmaları mümkündür.
2-Reşit olmayanlar:
Reşit olmayanlara küçük denilir.Bunların kanuni temsilcileri vardır.Kanuni temsilciler esas olarak velayeti haiz ana babadır.Kanuni temsilci küçüğü temsil etme yetkisine sahiptir.Fakat kanuni temsilci “küçüğün mallarını bağışlayamayacağı veya vakfedemeyeceği gibi onun hesabına kefalet de yapamaz.Keza kanuni temsilci mümeyyiz küçüğün şahsen kullanılacak haklarını da kullanamaz..Bunların sınırlı ehliyetsiz oldukları ifade edilir.
3-Mahcurlar:
Bunlar reşit olmalarına rağmen hacredildikleri için küçük statüsüne yakın bir konumdadırlar.Ya velayet ya vesayet altına konmuşturlar.Veli veya vasi mahcurun kanuni temsilcileridir.Mahcur temyiz kudretine sahip olmadığı takdirde tam ehliyetsizdir.Mümeyyiz mahcurlar ise mümeyyiz küçükler gibi sınırlı ehliyetlidirler.
4-Kendisine müşavir tayin edilenler:
Kendilerine müşavir tayin edilenlerin durumu mümeyyiz mahcurların durumuna benzemekle beraber iki açıdan farklıdırlar.Birincisi mümeyyiz mahcurların fiil ehliyetini kaybetmelerine rağmen kendisine müşavir tayin edilenler bu fiil ehliyetlerini korumaktadır.Oy müşavirliğinde kendisine müşavir tayin edilen kişi işlemleri bizzat yapmalı fakat ayrıca müşavirin oyunu almalıdır.İdare müşavirliğinde ise müşavir malvarlığını idare hususunda kanuni bir temsil yetkisini haizdir.Kendisine müşavir tayin edilen bir kişi mallarının gelirinde istediği gibi tasarruf edebilir.
Ayrılan ikinci nokta ise kısıtlanma ile birlikte şahsi yardım ile ilgili bazı önlemlerde alınırken müşavir tayininde bu tip önlemlerin daha dar olmasıdır.Sonuç olarak kendisine müşavir tayin edilen kimseler aslında fiil ehliyetine sahiptirler,fakat kanunda belirlenmiş olan bazı hallerde fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır.Bu yüzden bunlara sınırlı ehliyetli denmektedir.
V)Ehliyet açısından kişilerin sınırlandırılması:
a)Tam ehliyetliler:
Mümeyyiz ve reşit olup da mahcur olmayan kişilerdir.Bunların fiil ehliyetleri tamdır.Kendi fiilleri ile hak kazanabilir ve borç altına girebilirler.Tam ehliyetliler verdikleri her zarardan mesuldür.
b)Tam ehliyetsizler:
1-Genel olarak:
Gayrimümeyyizler tam ehliyetsizler grubuna girer.Böylece prensip olarak temyiz kudreti bulunmayan kişilerin fiilleri ve özellikle yaptıkları hukuki işlemleri geçersiz olduğu gibi temyiz kudretine sahip bulunmayanlar haksız fiillerinden ve borca aykırı davranıştan sorumlu tutulmazlar.
2-İşlem ehliyeti açısından tam ehliyetsizlerin durumu:
a)Tam ehliyetsizlerin işlemlerinin hükümsüzlüğü kuralı:
Bir kimsenin temyiz kudreti olmadan yaptığı hukuki işlemler batıldır.Bir miras hakkının kazanılması sadece ölüme bağlı olduğundan temyiz kudretinin varlığı gerekmez.Temyiz kudreti olmayan bir kişi yararına iş yapılması halinde vekaletsiz iş görmeden dolayı doğan bütün sonuçlar geçerliliğini korur.Tam ehliyetsizler sebepsiz zenginleşmeden dolayı da sorumlu olurlar.
Hukuki işlem hazır kimseler arasında yapılıyorsa temyiz kudreti bu anda bulunmalıdır.Yöneltilmesi gereken bir irade beyanı bulunup da beyan hazır olmayan bir kişiye yöneltiliyorsa temyiz kudreti beyanın yapıldığı anda bulunmalıdır.Beyan gönderildikten sonra temyiz kudretinin kaybolması beyanın hukuki sonuç doğurmasına engel teşkil etmez;beyan yapılırken temyiz kudretinden yoksun kişinin sonradan temyiz kudretinin kazanması geçersiz beyanı geçerli kılmaz.
Tam ehliyetsizin yaptığı hukuki işlem kendiliğinden kesin olarak hükümsüzdür.Herkes tarafından ileri sürülebilir.Dava açmaya gerek olmadığı gibi beyana da ihtiyaç yoktur.Hakim işlemin hükümsüz olduğunu re’sen nazara almak zorundadır.Bir sürenin geçmesi ya da geçici olarak kaybedilen temyiz kudretinin geri kazanılması yahut kanuni temsilcinin onayı ,ile işlem geçerli olmaz,istenirse işlem geçerli olarak yeniden yapılır.
Hükümsüz işleme dayanılarak bir edim gerçekleşmişse edimin geri verilmesi duruma göre istihkak talebi ya da sebepsiz zenginleşme talebi ile sağlanabilir.Tam ehliyetsizin devretmek istediği hakkı karşı taraf kazanamaz.
Temyiz kudreti bulunmayanla muameleye girişen karşı tarafın da iyiniyetli olması işlemi hükümsüzlükten kurtarmaz.İyiniyetli mümeyyiz gayrı mümeyyizden bir hak kazandığını zannediyorsa ancak kazandırıcı zamanaşımından yararlanabilir.
b)Kesin Hükümsüzlük kuralının istisnaları:
aa-İradeden bağımsız doğan hukuki sonuçlar:Hukuk düzeninin kişinin sadece fiilinin dışa akseden sonucuna hukuki sonuç bağladığı hallerde tam ehliyetsizin böyle bir fiili davranışı hukuki sonuç doğurur.(Örnek: temyiz kudretinden yoksun kişinin bir yerde oturması orayı onun ikametgahı kılar.)
bb-Gayrimümeyyizin yaptığı evlilik:Temyiz kudretinden yoksun kişinin yaptığı evlilik batıl ise butlan kararı verilinceye kadar geçerli bir evlenmenin hükümleri doğar.Butlanı hakim re’sen nazara alamaz.Evlenirken mümeyyiz olmayan kişi sonradan kazanırsa her ilgili veya savcı butlan davası açamaz.
cc-Gayrimümeyyizin ölüme bağlı tasarrufları:Temyiz kudreti bulunmadan yapılan bir ölüme bağlı tasarruf da kendiliğinden hükümsüz olmaz.İptal davası açılması ve mahkemeden iptal kararı alınması gerekir.
dd-Hükümsüzlüğün ileri sunulmasının hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmesi: gayrimümeyyiz kişinin yaptığı hukuki işlemin butlanının ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ediyorsa söz konusu işlem geçerli gibi hüküm doğurur.(Piyango bileti satın alımı)
c)Tam ehliyetsizin temsil edilmesi:
aa-Genel olarak:Tam ehliyetsiz adına hukuki işlemleri kanuni temsilcisi yapar.Başa b,ir deyişle mümeyyiz olmayan kişi onun adına davranan kanuni temsilcisi aracılığı ile hak kazanır ya da borç altına girer.Temsilci gayrimümeyyizin malını bağışlayamaz vakfedemez ve onun adına kefil olamaz.
bb-Şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar:Kural olarak şahsa sıkı sıkıya bağlı hakların bizzat şahıs tarafından kullanılması gerektiği ve bu nedenle de kanuni temsilci tarafından kullanılmasının mümkün olmayacağı ifade edilir.Ancak bu tip haklar ikiye ayrılır mutlak haklar kanuni temsilci tarafından kullanılamaz fakat nisbi anlamda şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar mümeyyiz olmayanının menfaatleri açısından kullanılabilir.Mutlak anlamda şahsa sıkı sıkıya bağlı haklara örnek evlenme,nişanlanma,evlat edinme gibi;nisbi anlamda şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar ise kişilik haklarının korunması adın korunmasını isteme gibi haklar gösterilebilir.
3-Sorumluluk ehliyeti açısından tam ehliyetsizlerin hukuki durumu:
a)Genel olarak:
Temyiz kudreti bulunmayanlar genel olarak haksız fiillerden sorumlu değillerdir.Zira kural olarak haksız fiil sorumluluğu kusura dayanır.Halbuki temyiz kudreti olmayan kişinin kusuru söz konusu olmaz.Temyiz kudreti bulunmayanın davranışı B.K.44’e göre müterafik kusur olarak da nazara alınmaz.Buna karşılık kusura dayanmayan haksız fiil sorumluluğu tam ehliyetsizler için de vardır.Bu sorumluluk hallerinde objektif olarak hukuka aykırı bir fiille zarar verilmesi yeterli görülmekte fiili yapanın kusuru bir sorumluluk şartı olarak aranmamaktadır.
b)Hakkaniyet Sorumluluğu:
B.K. kusura dayanan sorumluluk hallerinde dahi hakkaniyet gerektiriyorsa hakime temyiz kudretine sahip olmayan kimseyi hukuka aykırı fiili verdiği zararın tamamen ya da kısmen tazminine mahkum edebilme imkanı verir.Örnek olarak zengin bir akıl hastasının kendisine bakan kimseyi öldürmesi halinde hakim hakkaniyet gereği akıl hastasını tazminat ödemeye mahkum edebilir.Tam ehliyetsizler manevi zarara sebebiyet verdikleri hallerde hakkaniyet sorumluluğu gereğince bu zararı tazmin yükümü altındadır.
c)Geçici olarak temyiz kudretini kaybedenlerin durumu:
B.K.54.maddenin 2.fıkrası ise kendi kusuru ile geçici olarak temyiz kudretinden mahrum kalanların bu halde iken işledikleri haksız fiillerden sorumlu olacağı belirtilmiştir.
“Bir kimse temyiz kudretini geçici olarak kaybetmiş ve bu halde iken bir zarar ika etmiş ise bu hale kendi kusuru olmadan konulduğunu ispat etmedikçe zararı tazminle mükelleftir.”
d)Borca aykırı davranışlar:
Borca aykırı davranışlara gelince temyiz kudreti bulunmayanlar da kendilerinin temyiz kudreti varken yüklendikleri borçlar veya kanuni temsilcilerinin yaptığı işlemlerden doğan borçlardan ve kanundan doğan borçlardan kendi malvarlıkları ile sorumludur,yani bu borcun cebri icrasına katlanmak zorundadırlar.Fakat tam ehliyetsiz borsun ifasının imkansızlaşmasından veya borca aykırı başka bir davranıştan doğan zararı tazminle mükellef değildir.Kusursuzluğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.
E)Sınırlı ehliyetsizler:
Sınırlı ehliyetsizler temyiz kudretine sahip olan küçükler ya da temyiz kudretine sahip mahcurlardır.Bunlar ehliyetsizdirler fakat bazı durumlarda ehliyetsizlikleri sınırlandırılmıştır.Sınırlı ehliyetsizlerin durumu M.K.mad. 16’da “mümeyyiz bulunan küçükler ile mahcurlar kanuni mümessillerinin rızası olmadan bizzat kendi tasarrufları ile iltizam edemezler.İvazsız iktisapta ve şahsa merbut hakları kullanmakta bu rızaya muhtaç değillerdir.Haksız fiillerinden mütevellit zarardan mes’uldurlar.
Sınırlı ehliyetsizler için kanun tarafından temsilciler öngörülmüştür.Küçükler için velayet müessesesi kısıtlılar için de vesayet müessesesi kanunda düzenlenmiştir.İstisnaen kısıtlanmış bir kişi de velayet altına alınabildiği gibi velayet altında bulunmayan küçük de vesayet altına konulabilir.
1-Hukuki İşlem ehliyeti açısından sınırlı ehliyetsizlerin durumu:
a)Kanuni temsilcinin rızasına bağlı işlemler:
M.K.mad.16 sınırlı ehliyetsizlerin kanuni temsilcilerinin rızası olmadan kendi tasarrufları ile borç altına giremeyeceklerini ifade eder.Hüküm sınırlı ehliyetsizi korumak amacını gütmekte sınırlı ehliyetsizin kendi fiili ile borç altına girmesinin geçerliliğini kanuni temsilcinin iradesine bırakmaktadır.Hükmün kapsamına borçlandırıcı işlemlerle birlikte tasarruf işlemleri de girer.Bu açıdan bakılınca vesayet altındaki sınırlı ehliyetsizler M.K.392’deki düzenlenen yasaklar saklı kalmak kaydıyla kanuni temsilcinin rızasını alarak tam ehliyetlilerin yapabilecekleri tüm işlemleri yapabilirler.M.K.16/2’de belirtilen istisnalarda ise bu rızayı almadan da işlem yapabilirler.
M.K.Velayet altındaki mümeyyiz küçük ve vesayet altındaki mümeyyiz mahcurların yaptıkları işlemlerde kanuni temsilcinin rızasının alınması şartını aynı esaslara tabi kılmıştır.
Sınırlı ehliyetsizlerin davaya taraf olabilmesi için de kanuni temsilcilerinin rızası şarttır.Sınırlı ehliyetsiz kanuni temsilciden izin almaksızın dava açarsa M.K gereği kanuni temsilciye iradesini açıklaması için süre tanır.Bu süre içinde icazet verilmezse dava reddedilir.
Velayet hakkına sahip ana ve baba rızayı birlikte vermelidir.Ancak ihtilaf halinde babanın oyu üstündür.Velayet hakkına ana ve babadan biri sahipse onun rızası yeterlidir.
Kanuni temsilcinin rızası işlem yapılmadan verilirse izin yapıldıktan sonra verilirse icazet o sırada verilirse işleme katılma adını alır.Bunlar hukuki işlemi geçerli kılan tamamlayıcı unsurlardır.Rıza bir defa verilince geri alınması mümkün değildir.Ancak işlem tamamlanıncaya kadarki süre içinde geri almak mümkündür.
İşlemi yaptıktan sonra kanuni temsilci iradesini henüz açıklamadan sınırlı ehliyetsiz tam fiil ehliyetini kazanırsa işleme kendisi icazet verebilir.Bu icazet olmaksızın işlem kendiliğinden geçerli hale gelmez.
Kanuni temsilci rızasını şahsen vermelidir.Kanunen kendisine verilmiş bu yetkiyi takdir imkanı tanıyarak bir temsili vasıtasıyla kullanamaz.Kanuni temsilcinin rızası açık olarak verilebileceği gibi örtülü olarak da verilebilir.Rızanın verilmesi herhangi, bir şekle bağlı değildir.Yapılan işlemin geçerliliği bir şekle bağlı olsa da rıza şekle bağlı olmadan da verilebilir.
Kanuni temsilcinin rıza açıklamasından hangi işlem ya da hangi işlemlere izin veya icazet verdiği anlaşılmalıdır.Sınırlı ehliyetsizin yaptığı veya yapacağı bütün işlemlere rıza verildiğine ilişkin bir beyan geçerli değildir.Bir işlem için verilen rıza sadece işlemin yapılması için verilmiş olmaz;doğan hukuki ilişkinin tasfiyesi için gerekli bütün işlemler için verilmiş telakki edilir.İzin alınmadan yapılan işlemin hüküm ifade edebilmesi kanuni temsilcinin icazet vermesine bağlıdır.İcazet verilip verilmeyeceği bilinmeyen devrede işlem askıda hükümsüzdür ve hakim bu askıda hükümsüzlüğü re’sen nazara almak zorundadır.Daha önce veya tanına süre içinde kanuni temsilci icazet verirse hukuki işlem baştan itibaren hüküm ifade eder.
Kanuni temsilci icazet vermeyeceğini baştan ifade eder veya tanınan sürede icazet vermezse işlem kesin olarak hükümsüzdür.Taraflar almış oldukları şeyleri geri vermek ile mükelleftirler.Geri verme duruma göre istihkak talebi veya sebepsiz zenginleşme talebi ile olur.Sınırlı ehliyetsiz kendini tam ehliyetli gibi göstermişse karşı tarafın olumsuz zararlarını (sözleşmeye güvenden doğan zararlarını) tazmine mecburdur.
Hacir kararını ilanından önce mümeyyiz mahcurla işlem yapan iyiniyetli tarafa karşı hacir öne sürülemez;bu halde işlem geçerlidir.Mümeyyiz küçük ve mümeyyiz mahcurda asıl olan ehliyetsizliktir.Bu yüzden ehliyet noksanının rıza ile giderildiğinin ispat yükü bunu iddia eden kişidedir.
b)Sınırlı ehliyetsizlerin kanuni temsilcilerinin rızasın alamadan yapabileceği işlemler
M.K.mad.16/2’de belirtildiği üzere mümeyyiz küçük ve mahcurlar şahsen kullanılacak hakları kanuni temsilcilerinin rızasını almadan kullanabilirler ve karşılıksız kazanmada bulunabilirler.Bundan başka M.K’ da bulunan diğer hükümlerle de sınırlı ehliyetsizlerin ehliyeti bazı durumlarda genişletilmiştir.
aa-Şahsen kullanılacak haklar:Bu hakların kullanılmasında karar verme yetkisi kişidedir.İster idari ister kanuni temsilciye bu yetkinin kullanılması bırakılamaz.Sınırlı ehliyetsiz şahsa sıkı sıkıya bağlı haklara ilişkin olarak dava yetkisine de sahiptir.
Sonuç olarak sınırlı ehliyetsizin malvarlığını azaltmayan veya önemsiz derecede etkileyen hakların kullanılması kendisine aitken (manevi tazminat isteme) malvarlığında azaltma yapabilecek hakların kullanılmasında kanuni temsilcinin de işleme katılması gerekir. (manevi tazminat davasında davalı olma hali).Gene bu bağlamda mali sonuçları olması itibariyle boşanma davası sonucu açılan nafaka davasında veya mali sonuçlu babalık davasında kanuni temsilcinin katılımı gerekir.
bb-Karşılıksız kazanmalar😕ınırlı ehliyetsizler tıpkı tam ehliyetliler gibi karşılıksız kazanmada bulunabilirler. Sınırlı ehliyetsiz açısından iktisadi bakımdan büyük yararlar sağlayacak bir işlem kendisi için bir yüküm doğuracaksa işlemin tamamlanması için kanuni temsilcinin rızası alınması şarttır.Buna karşılık sınırlı ehliyetsiz kendisi için yüküm doğurmayan haklarını korumaya yönelik her türlü irade beyanında bulunabilir (ariyetin iadesi) kendisini borç altına sokmayan veya bir hakkın kaybına yol açmayan irade beyanlarını kabul edebilir veya kendisini borç altına sokmayacak veya hakkın kaybına yol açmayacak sözleşmeler yapabilir.Ancak bu halde B.K.236/2 hükmü göz önünden uzak tutulmamalıdır.Buna göre kanuni temsilcinin sınırlı ehliyetsizi kendisine yapılan bağışlamadan men etmek veya verilmiş şeyin geri verilmesini emretmek yetkisi vardır.Bu yetki kullanılırsa bağışlama hükümsüzleşir.Sınırlı ehliyetsiz bir miras sözleşmesinde ölüme bağlı tasarruftan yararlanan taraf olabilir.Karşılıksız kazanmaları sınırlı ehliyetsiz kendisi yapabilmekle birlikte kanuni temsilcisi de bunları onun adına yapabilir.
cc-Sınırlı ehliyetsizin temsilci olabilmesi:
Medeni kanunda açık bir hüküm olmamasına rağmen doktrinde mümeyyiz küçükler ve mümeyyiz mahcurların kendilerine verilen temsil yetkisini kullanabilecekleri ve rızai temsilci sıfatıyla temsil olunan adına işlem yapabilecekleri kabul edilmektedir.
dd-Ehliyetin genişlediği durumlar:
1-Kendisine sulh mahkemesi tarafından bir meslek veya sanatla uğraşmasına açıkça ya da zımnen izin verilen vesayet altındaki kimse bu sanat ve mesleğin gerektirdiği her türlü fiili yapabilir ve borçlandırıcı fiilinden kendi malvarlığı ile sorumlu olur.
2-Velisinin rızası ile aile haricinde yaşayan çocuk onlara karşı olan borçlarını ihlal etmemek üzere kazancını dilediği gibi sarfedebilir.Vesayet altındaki kimse kendi tasarrufuna bırakılan malları bizzat idare etmek hakkını haizdir.
d)Sınırlı ehliyetsizlerin temsil edilmesi:
Kanuni temsilcinin sınırlı ehliyetsizi temsil ederek yaptığı işlemlerle sınırlı ehliyetsiz hak elde eder ve borç altına girer.Ancak temyiz kudretine sahip 16 yaşında bulunan ve vesayet altındaki kimsenin mallarını idareye müteallik mühim tasarruflarda mümkün oldukça onun reyi alınır.Vesayet altında bulunan kişinin bu reyi vasiyi mesuliyetten kurtarmaz.
2-Hukuka aykırı fiillerinden sınırlı ehliyetsizlerin sorumluluğu:
Mümeyyiz küçük ve mahcurlar haksız fiillerinden mütevellit zarardan mes’uldurlar.Kusurun bir kişiye isnat edebilmesi bakımından temyiz kudretinin varlığı yeterli olduğu için sınırlı ehliyetsizler haksız fiillerinden ve borca aykırı davranışlarından dolayı doğan zararlardan sorumlu olurlar.Kanunda kusura sonuç bağlanan bütün durumlarda bu sonuç uygulama alanı bulacaktır.Yine sınırlı ehliyetsizlerin kusursuz sorumluluk hallerinde de doğan zararlardan sorumlu olacakları kuşkusuzdur.
F-Sınırlı ehliyetliler:
Bunlar kendilerine kanuni müşavir tayin edilmiş kimselerdir.M.K. bir kimsenin kısıtlanmasına yeterli sebep bulunmamakla birlikte yine de çıkarları için onun fiil ehliyetine bir sınırlama getirilmesi gerekiyorsa ona bir müşavir tayin edilmesini öngörmektedir.
Kanuni müşavir kanuni temsilci olmadığı için bu işlemleri tek başına yapamaz.İşlem gene kendisine müşavir tayin edilen kişi tarafından yapılır.Kanuni müşavir sadece bu işleme muvaffakiyet bildirmek hakkına sahiptir.Bu reyin alınmamış olması durumunda M.K. mad.379 da sayılan işlemin hukuki durumu kanuni temsilcinin iznini almadan bir sınırlı ehliyetsizin yaptığı borçlandırıcı işlemin durumu gibidir.
Kendisine idare müşaviri tayin edilenler ise malları üzerinde idare hakkından yoksun kalırlar.Yani malların yönetimi ile ilgili işlemler açısından kendisine müşavir tayin edilen kişi kısıtlanmış gibidir.
IV)Tam ehliyet şartlarındaki eksikliklerin etkisi:
1-Temyiz kudretinin bulunmaması:
Bir kimsenin temyiz kudretinin bulunmaması o kişiyi tam ehliyetsiz kılar.İleri derecede olmayan akıl hastası kişilerin bu konuda veya devrede temyiz kudretine sahip,diğer bir konuda veya devrede ise gayrı mümeyyiz sayılmaları mümkündür.
2-Reşit olmayanlar:
Reşit olmayanlara küçük denilir.Bunların kanuni temsilcileri vardır.Kanuni temsilciler esas olarak velayeti haiz ana babadır.Kanuni temsilci küçüğü temsil etme yetkisine sahiptir.Fakat kanuni temsilci “küçüğün mallarını bağışlayamayacağı veya vakfedemeyeceği gibi onun hesabına kefalet de yapamaz.Keza kanuni temsilci mümeyyiz küçüğün şahsen kullanılacak haklarını da kullanamaz..Bunların sınırlı ehliyetsiz oldukları ifade edilir.
3-Mahcurlar:
Bunlar reşit olmalarına rağmen hacredildikleri için küçük statüsüne yakın bir konumdadırlar.Ya velayet ya vesayet altına konmuşturlar.Veli veya vasi mahcurun kanuni temsilcileridir.Mahcur temyiz kudretine sahip olmadığı takdirde tam ehliyetsizdir.Mümeyyiz mahcurlar ise mümeyyiz küçükler gibi sınırlı ehliyetlidirler.
4-Kendisine müşavir tayin edilenler:
Kendilerine müşavir tayin edilenlerin durumu mümeyyiz mahcurların durumuna benzemekle beraber iki açıdan farklıdırlar.Birincisi mümeyyiz mahcurların fiil ehliyetini kaybetmelerine rağmen kendisine müşavir tayin edilenler bu fiil ehliyetlerini korumaktadır.Oy müşavirliğinde kendisine müşavir tayin edilen kişi işlemleri bizzat yapmalı fakat ayrıca müşavirin oyunu almalıdır.İdare müşavirliğinde ise müşavir malvarlığını idare hususunda kanuni bir temsil yetkisini haizdir.Kendisine müşavir tayin edilen bir kişi mallarının gelirinde istediği gibi tasarruf edebilir.
Ayrılan ikinci nokta ise kısıtlanma ile birlikte şahsi yardım ile ilgili bazı önlemlerde alınırken müşavir tayininde bu tip önlemlerin daha dar olmasıdır.Sonuç olarak kendisine müşavir tayin edilen kimseler aslında fiil ehliyetine sahiptirler,fakat kanunda belirlenmiş olan bazı hallerde fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır.Bu yüzden bunlara sınırlı ehliyetli denmektedir.
V)Ehliyet açısından kişilerin sınırlandırılması:
a)Tam ehliyetliler:
Mümeyyiz ve reşit olup da mahcur olmayan kişilerdir.Bunların fiil ehliyetleri tamdır.Kendi fiilleri ile hak kazanabilir ve borç altına girebilirler.Tam ehliyetliler verdikleri her zarardan mesuldür.
b)Tam ehliyetsizler:
1-Genel olarak:
Gayrimümeyyizler tam ehliyetsizler grubuna girer.Böylece prensip olarak temyiz kudreti bulunmayan kişilerin fiilleri ve özellikle yaptıkları hukuki işlemleri geçersiz olduğu gibi temyiz kudretine sahip bulunmayanlar haksız fiillerinden ve borca aykırı davranıştan sorumlu tutulmazlar.
2-İşlem ehliyeti açısından tam ehliyetsizlerin durumu:
a)Tam ehliyetsizlerin işlemlerinin hükümsüzlüğü kuralı:
Bir kimsenin temyiz kudreti olmadan yaptığı hukuki işlemler batıldır.Bir miras hakkının kazanılması sadece ölüme bağlı olduğundan temyiz kudretinin varlığı gerekmez.Temyiz kudreti olmayan bir kişi yararına iş yapılması halinde vekaletsiz iş görmeden dolayı doğan bütün sonuçlar geçerliliğini korur.Tam ehliyetsizler sebepsiz zenginleşmeden dolayı da sorumlu olurlar.
Hukuki işlem hazır kimseler arasında yapılıyorsa temyiz kudreti bu anda bulunmalıdır.Yöneltilmesi gereken bir irade beyanı bulunup da beyan hazır olmayan bir kişiye yöneltiliyorsa temyiz kudreti beyanın yapıldığı anda bulunmalıdır.Beyan gönderildikten sonra temyiz kudretinin kaybolması beyanın hukuki sonuç doğurmasına engel teşkil etmez;beyan yapılırken temyiz kudretinden yoksun kişinin sonradan temyiz kudretinin kazanması geçersiz beyanı geçerli kılmaz.
Tam ehliyetsizin yaptığı hukuki işlem kendiliğinden kesin olarak hükümsüzdür.Herkes tarafından ileri sürülebilir.Dava açmaya gerek olmadığı gibi beyana da ihtiyaç yoktur.Hakim işlemin hükümsüz olduğunu re’sen nazara almak zorundadır.Bir sürenin geçmesi ya da geçici olarak kaybedilen temyiz kudretinin geri kazanılması yahut kanuni temsilcinin onayı ,ile işlem geçerli olmaz,istenirse işlem geçerli olarak yeniden yapılır.
Hükümsüz işleme dayanılarak bir edim gerçekleşmişse edimin geri verilmesi duruma göre istihkak talebi ya da sebepsiz zenginleşme talebi ile sağlanabilir.Tam ehliyetsizin devretmek istediği hakkı karşı taraf kazanamaz.
Temyiz kudreti bulunmayanla muameleye girişen karşı tarafın da iyiniyetli olması işlemi hükümsüzlükten kurtarmaz.İyiniyetli mümeyyiz gayrı mümeyyizden bir hak kazandığını zannediyorsa ancak kazandırıcı zamanaşımından yararlanabilir.
b)Kesin Hükümsüzlük kuralının istisnaları:
aa-İradeden bağımsız doğan hukuki sonuçlar:Hukuk düzeninin kişinin sadece fiilinin dışa akseden sonucuna hukuki sonuç bağladığı hallerde tam ehliyetsizin böyle bir fiili davranışı hukuki sonuç doğurur.(Örnek: temyiz kudretinden yoksun kişinin bir yerde oturması orayı onun ikametgahı kılar.)
bb-Gayrimümeyyizin yaptığı evlilik:Temyiz kudretinden yoksun kişinin yaptığı evlilik batıl ise butlan kararı verilinceye kadar geçerli bir evlenmenin hükümleri doğar.Butlanı hakim re’sen nazara alamaz.Evlenirken mümeyyiz olmayan kişi sonradan kazanırsa her ilgili veya savcı butlan davası açamaz.
cc-Gayrimümeyyizin ölüme bağlı tasarrufları:Temyiz kudreti bulunmadan yapılan bir ölüme bağlı tasarruf da kendiliğinden hükümsüz olmaz.İptal davası açılması ve mahkemeden iptal kararı alınması gerekir.
dd-Hükümsüzlüğün ileri sunulmasının hakkın kötüye kullanılmasını teşkil etmesi: gayrimümeyyiz kişinin yaptığı hukuki işlemin butlanının ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ediyorsa söz konusu işlem geçerli gibi hüküm doğurur.(Piyango bileti satın alımı)
c)Tam ehliyetsizin temsil edilmesi:
aa-Genel olarak:Tam ehliyetsiz adına hukuki işlemleri kanuni temsilcisi yapar.Başa b,ir deyişle mümeyyiz olmayan kişi onun adına davranan kanuni temsilcisi aracılığı ile hak kazanır ya da borç altına girer.Temsilci gayrimümeyyizin malını bağışlayamaz vakfedemez ve onun adına kefil olamaz.
bb-Şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar:Kural olarak şahsa sıkı sıkıya bağlı hakların bizzat şahıs tarafından kullanılması gerektiği ve bu nedenle de kanuni temsilci tarafından kullanılmasının mümkün olmayacağı ifade edilir.Ancak bu tip haklar ikiye ayrılır mutlak haklar kanuni temsilci tarafından kullanılamaz fakat nisbi anlamda şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar mümeyyiz olmayanının menfaatleri açısından kullanılabilir.Mutlak anlamda şahsa sıkı sıkıya bağlı haklara örnek evlenme,nişanlanma,evlat edinme gibi;nisbi anlamda şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar ise kişilik haklarının korunması adın korunmasını isteme gibi haklar gösterilebilir.
3-Sorumluluk ehliyeti açısından tam ehliyetsizlerin hukuki durumu:
a)Genel olarak:
Temyiz kudreti bulunmayanlar genel olarak haksız fiillerden sorumlu değillerdir.Zira kural olarak haksız fiil sorumluluğu kusura dayanır.Halbuki temyiz kudreti olmayan kişinin kusuru söz konusu olmaz.Temyiz kudreti bulunmayanın davranışı B.K.44’e göre müterafik kusur olarak da nazara alınmaz.Buna karşılık kusura dayanmayan haksız fiil sorumluluğu tam ehliyetsizler için de vardır.Bu sorumluluk hallerinde objektif olarak hukuka aykırı bir fiille zarar verilmesi yeterli görülmekte fiili yapanın kusuru bir sorumluluk şartı olarak aranmamaktadır.
b)Hakkaniyet Sorumluluğu:
B.K. kusura dayanan sorumluluk hallerinde dahi hakkaniyet gerektiriyorsa hakime temyiz kudretine sahip olmayan kimseyi hukuka aykırı fiili verdiği zararın tamamen ya da kısmen tazminine mahkum edebilme imkanı verir.Örnek olarak zengin bir akıl hastasının kendisine bakan kimseyi öldürmesi halinde hakim hakkaniyet gereği akıl hastasını tazminat ödemeye mahkum edebilir.Tam ehliyetsizler manevi zarara sebebiyet verdikleri hallerde hakkaniyet sorumluluğu gereğince bu zararı tazmin yükümü altındadır.
c)Geçici olarak temyiz kudretini kaybedenlerin durumu:
B.K.54.maddenin 2.fıkrası ise kendi kusuru ile geçici olarak temyiz kudretinden mahrum kalanların bu halde iken işledikleri haksız fiillerden sorumlu olacağı belirtilmiştir.
“Bir kimse temyiz kudretini geçici olarak kaybetmiş ve bu halde iken bir zarar ika etmiş ise bu hale kendi kusuru olmadan konulduğunu ispat etmedikçe zararı tazminle mükelleftir.”
d)Borca aykırı davranışlar:
Borca aykırı davranışlara gelince temyiz kudreti bulunmayanlar da kendilerinin temyiz kudreti varken yüklendikleri borçlar veya kanuni temsilcilerinin yaptığı işlemlerden doğan borçlardan ve kanundan doğan borçlardan kendi malvarlıkları ile sorumludur,yani bu borcun cebri icrasına katlanmak zorundadırlar.Fakat tam ehliyetsiz borsun ifasının imkansızlaşmasından veya borca aykırı başka bir davranıştan doğan zararı tazminle mükellef değildir.Kusursuzluğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.
E)Sınırlı ehliyetsizler:
Sınırlı ehliyetsizler temyiz kudretine sahip olan küçükler ya da temyiz kudretine sahip mahcurlardır.Bunlar ehliyetsizdirler fakat bazı durumlarda ehliyetsizlikleri sınırlandırılmıştır.Sınırlı ehliyetsizlerin durumu M.K.mad. 16’da “mümeyyiz bulunan küçükler ile mahcurlar kanuni mümessillerinin rızası olmadan bizzat kendi tasarrufları ile iltizam edemezler.İvazsız iktisapta ve şahsa merbut hakları kullanmakta bu rızaya muhtaç değillerdir.Haksız fiillerinden mütevellit zarardan mes’uldurlar.
Sınırlı ehliyetsizler için kanun tarafından temsilciler öngörülmüştür.Küçükler için velayet müessesesi kısıtlılar için de vesayet müessesesi kanunda düzenlenmiştir.İstisnaen kısıtlanmış bir kişi de velayet altına alınabildiği gibi velayet altında bulunmayan küçük de vesayet altına konulabilir.
1-Hukuki İşlem ehliyeti açısından sınırlı ehliyetsizlerin durumu:
a)Kanuni temsilcinin rızasına bağlı işlemler:
M.K.mad.16 sınırlı ehliyetsizlerin kanuni temsilcilerinin rızası olmadan kendi tasarrufları ile borç altına giremeyeceklerini ifade eder.Hüküm sınırlı ehliyetsizi korumak amacını gütmekte sınırlı ehliyetsizin kendi fiili ile borç altına girmesinin geçerliliğini kanuni temsilcinin iradesine bırakmaktadır.Hükmün kapsamına borçlandırıcı işlemlerle birlikte tasarruf işlemleri de girer.Bu açıdan bakılınca vesayet altındaki sınırlı ehliyetsizler M.K.392’deki düzenlenen yasaklar saklı kalmak kaydıyla kanuni temsilcinin rızasını alarak tam ehliyetlilerin yapabilecekleri tüm işlemleri yapabilirler.M.K.16/2’de belirtilen istisnalarda ise bu rızayı almadan da işlem yapabilirler.
M.K.Velayet altındaki mümeyyiz küçük ve vesayet altındaki mümeyyiz mahcurların yaptıkları işlemlerde kanuni temsilcinin rızasının alınması şartını aynı esaslara tabi kılmıştır.
Sınırlı ehliyetsizlerin davaya taraf olabilmesi için de kanuni temsilcilerinin rızası şarttır.Sınırlı ehliyetsiz kanuni temsilciden izin almaksızın dava açarsa M.K gereği kanuni temsilciye iradesini açıklaması için süre tanır.Bu süre içinde icazet verilmezse dava reddedilir.
Velayet hakkına sahip ana ve baba rızayı birlikte vermelidir.Ancak ihtilaf halinde babanın oyu üstündür.Velayet hakkına ana ve babadan biri sahipse onun rızası yeterlidir.
Kanuni temsilcinin rızası işlem yapılmadan verilirse izin yapıldıktan sonra verilirse icazet o sırada verilirse işleme katılma adını alır.Bunlar hukuki işlemi geçerli kılan tamamlayıcı unsurlardır.Rıza bir defa verilince geri alınması mümkün değildir.Ancak işlem tamamlanıncaya kadarki süre içinde geri almak mümkündür.
İşlemi yaptıktan sonra kanuni temsilci iradesini henüz açıklamadan sınırlı ehliyetsiz tam fiil ehliyetini kazanırsa işleme kendisi icazet verebilir.Bu icazet olmaksızın işlem kendiliğinden geçerli hale gelmez.
Kanuni temsilci rızasını şahsen vermelidir.Kanunen kendisine verilmiş bu yetkiyi takdir imkanı tanıyarak bir temsili vasıtasıyla kullanamaz.Kanuni temsilcinin rızası açık olarak verilebileceği gibi örtülü olarak da verilebilir.Rızanın verilmesi herhangi, bir şekle bağlı değildir.Yapılan işlemin geçerliliği bir şekle bağlı olsa da rıza şekle bağlı olmadan da verilebilir.
Kanuni temsilcinin rıza açıklamasından hangi işlem ya da hangi işlemlere izin veya icazet verdiği anlaşılmalıdır.Sınırlı ehliyetsizin yaptığı veya yapacağı bütün işlemlere rıza verildiğine ilişkin bir beyan geçerli değildir.Bir işlem için verilen rıza sadece işlemin yapılması için verilmiş olmaz;doğan hukuki ilişkinin tasfiyesi için gerekli bütün işlemler için verilmiş telakki edilir.İzin alınmadan yapılan işlemin hüküm ifade edebilmesi kanuni temsilcinin icazet vermesine bağlıdır.İcazet verilip verilmeyeceği bilinmeyen devrede işlem askıda hükümsüzdür ve hakim bu askıda hükümsüzlüğü re’sen nazara almak zorundadır.Daha önce veya tanına süre içinde kanuni temsilci icazet verirse hukuki işlem baştan itibaren hüküm ifade eder.
Kanuni temsilci icazet vermeyeceğini baştan ifade eder veya tanınan sürede icazet vermezse işlem kesin olarak hükümsüzdür.Taraflar almış oldukları şeyleri geri vermek ile mükelleftirler.Geri verme duruma göre istihkak talebi veya sebepsiz zenginleşme talebi ile olur.Sınırlı ehliyetsiz kendini tam ehliyetli gibi göstermişse karşı tarafın olumsuz zararlarını (sözleşmeye güvenden doğan zararlarını) tazmine mecburdur.
Hacir kararını ilanından önce mümeyyiz mahcurla işlem yapan iyiniyetli tarafa karşı hacir öne sürülemez;bu halde işlem geçerlidir.Mümeyyiz küçük ve mümeyyiz mahcurda asıl olan ehliyetsizliktir.Bu yüzden ehliyet noksanının rıza ile giderildiğinin ispat yükü bunu iddia eden kişidedir.
b)Sınırlı ehliyetsizlerin kanuni temsilcilerinin rızasın alamadan yapabileceği işlemler
M.K.mad.16/2’de belirtildiği üzere mümeyyiz küçük ve mahcurlar şahsen kullanılacak hakları kanuni temsilcilerinin rızasını almadan kullanabilirler ve karşılıksız kazanmada bulunabilirler.Bundan başka M.K’ da bulunan diğer hükümlerle de sınırlı ehliyetsizlerin ehliyeti bazı durumlarda genişletilmiştir.
aa-Şahsen kullanılacak haklar:Bu hakların kullanılmasında karar verme yetkisi kişidedir.İster idari ister kanuni temsilciye bu yetkinin kullanılması bırakılamaz.Sınırlı ehliyetsiz şahsa sıkı sıkıya bağlı haklara ilişkin olarak dava yetkisine de sahiptir.
Sonuç olarak sınırlı ehliyetsizin malvarlığını azaltmayan veya önemsiz derecede etkileyen hakların kullanılması kendisine aitken (manevi tazminat isteme) malvarlığında azaltma yapabilecek hakların kullanılmasında kanuni temsilcinin de işleme katılması gerekir. (manevi tazminat davasında davalı olma hali).Gene bu bağlamda mali sonuçları olması itibariyle boşanma davası sonucu açılan nafaka davasında veya mali sonuçlu babalık davasında kanuni temsilcinin katılımı gerekir.
bb-Karşılıksız kazanmalar😕ınırlı ehliyetsizler tıpkı tam ehliyetliler gibi karşılıksız kazanmada bulunabilirler. Sınırlı ehliyetsiz açısından iktisadi bakımdan büyük yararlar sağlayacak bir işlem kendisi için bir yüküm doğuracaksa işlemin tamamlanması için kanuni temsilcinin rızası alınması şarttır.Buna karşılık sınırlı ehliyetsiz kendisi için yüküm doğurmayan haklarını korumaya yönelik her türlü irade beyanında bulunabilir (ariyetin iadesi) kendisini borç altına sokmayan veya bir hakkın kaybına yol açmayan irade beyanlarını kabul edebilir veya kendisini borç altına sokmayacak veya hakkın kaybına yol açmayacak sözleşmeler yapabilir.Ancak bu halde B.K.236/2 hükmü göz önünden uzak tutulmamalıdır.Buna göre kanuni temsilcinin sınırlı ehliyetsizi kendisine yapılan bağışlamadan men etmek veya verilmiş şeyin geri verilmesini emretmek yetkisi vardır.Bu yetki kullanılırsa bağışlama hükümsüzleşir.Sınırlı ehliyetsiz bir miras sözleşmesinde ölüme bağlı tasarruftan yararlanan taraf olabilir.Karşılıksız kazanmaları sınırlı ehliyetsiz kendisi yapabilmekle birlikte kanuni temsilcisi de bunları onun adına yapabilir.
cc-Sınırlı ehliyetsizin temsilci olabilmesi:
Medeni kanunda açık bir hüküm olmamasına rağmen doktrinde mümeyyiz küçükler ve mümeyyiz mahcurların kendilerine verilen temsil yetkisini kullanabilecekleri ve rızai temsilci sıfatıyla temsil olunan adına işlem yapabilecekleri kabul edilmektedir.
dd-Ehliyetin genişlediği durumlar:
1-Kendisine sulh mahkemesi tarafından bir meslek veya sanatla uğraşmasına açıkça ya da zımnen izin verilen vesayet altındaki kimse bu sanat ve mesleğin gerektirdiği her türlü fiili yapabilir ve borçlandırıcı fiilinden kendi malvarlığı ile sorumlu olur.
2-Velisinin rızası ile aile haricinde yaşayan çocuk onlara karşı olan borçlarını ihlal etmemek üzere kazancını dilediği gibi sarfedebilir.Vesayet altındaki kimse kendi tasarrufuna bırakılan malları bizzat idare etmek hakkını haizdir.
d)Sınırlı ehliyetsizlerin temsil edilmesi:
Kanuni temsilcinin sınırlı ehliyetsizi temsil ederek yaptığı işlemlerle sınırlı ehliyetsiz hak elde eder ve borç altına girer.Ancak temyiz kudretine sahip 16 yaşında bulunan ve vesayet altındaki kimsenin mallarını idareye müteallik mühim tasarruflarda mümkün oldukça onun reyi alınır.Vesayet altında bulunan kişinin bu reyi vasiyi mesuliyetten kurtarmaz.
2-Hukuka aykırı fiillerinden sınırlı ehliyetsizlerin sorumluluğu:
Mümeyyiz küçük ve mahcurlar haksız fiillerinden mütevellit zarardan mes’uldurlar.Kusurun bir kişiye isnat edebilmesi bakımından temyiz kudretinin varlığı yeterli olduğu için sınırlı ehliyetsizler haksız fiillerinden ve borca aykırı davranışlarından dolayı doğan zararlardan sorumlu olurlar.Kanunda kusura sonuç bağlanan bütün durumlarda bu sonuç uygulama alanı bulacaktır.Yine sınırlı ehliyetsizlerin kusursuz sorumluluk hallerinde de doğan zararlardan sorumlu olacakları kuşkusuzdur.
F-Sınırlı ehliyetliler:
Bunlar kendilerine kanuni müşavir tayin edilmiş kimselerdir.M.K. bir kimsenin kısıtlanmasına yeterli sebep bulunmamakla birlikte yine de çıkarları için onun fiil ehliyetine bir sınırlama getirilmesi gerekiyorsa ona bir müşavir tayin edilmesini öngörmektedir.
Kanuni müşavir kanuni temsilci olmadığı için bu işlemleri tek başına yapamaz.İşlem gene kendisine müşavir tayin edilen kişi tarafından yapılır.Kanuni müşavir sadece bu işleme muvaffakiyet bildirmek hakkına sahiptir.Bu reyin alınmamış olması durumunda M.K. mad.379 da sayılan işlemin hukuki durumu kanuni temsilcinin iznini almadan bir sınırlı ehliyetsizin yaptığı borçlandırıcı işlemin durumu gibidir.
Kendisine idare müşaviri tayin edilenler ise malları üzerinde idare hakkından yoksun kalırlar.Yani malların yönetimi ile ilgili işlemler açısından kendisine müşavir tayin edilen kişi kısıtlanmış gibidir.