Su çiçeği kaç günde geçer ne yapmak gerekir işte tüm ayrıntılar
su çiçeği kaç yaşında çıkar su çiçeği kaç günde geçer hastalığı günde geçer ne zaman aşısı
1) Su Çiçeği nedir, belirtileri nelerdir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su Çiçeği yeni doğan dönemi dahil olmak üzere her yaşta görülebilen yaygın, çok bulaşıcı, viral bir hastalıktır. Etken herpes virüs ailesinden varisellazoster virüsü adlı bir virüstür.En sık okul öncesi yaşlarda görülür. Hastalığın en fazla görüldüğü yaşlar 5 yaş civarıdır. Buna rağmen ileri yaşlarda da görülmesi sözkonusudur. Kuluçka dönemi 10 – 21 gündür. Ancak hastalık genellikle temastan 14-16 gün sonra başlar. Hassas olan hemen bütün çocuklarda döküntü yapar. Bu döküntülerin sayısı değişik olabilir. Döküntülerin çıkmasından 24 ila 48 saat önce ateş, halsizlik, iştahsızlık, başağrısı ve bazen karın ağrısı görülür.Ateş orta derecede yüksektir ki bu yükseklik vakaların üçte birinde görülür. Bu belirtiler ilk döküntünün görülmesinden sonra 2 ila 4 gün daha devam edebilir. Döküntü önce topluiğne başı gibi, kırmızı lekeler halindedir.Bunların çoğu birkaç saat içinde papül dediğimiz kabarık, kırmızı görüntüyü veya vezikül şeklini alır, yani içi sıvı ile dolar ve vücuda dağılır.Yayılma önce yüz ve saçların arasından başlar, sonra aynı gün sırt, göğüs, karın, kol ve bacaklara doğru yayılır; yani merkezden etrafa doğru sentripedal denilen bir dağılma şekli vardır. Veziküller, yani içi sıvı dolu su çiçeği döküntüleri, ince duvarlı şeffaf olup yuvarlak veya oval şekildedir; kendiliğinden kolayca açılabilir ve içlerinden berrak bir sıvı akar. Eğer bu sıvı akmaz da vezikül kendi halinde kalırsa ortasında göbeklenme görülür. İlk döküntüleri izleyen günlerde hafif ateş yükselmesi görülebilir ve sonra başka döküntüler de çıkar. Döküntülerin bir kısmının üzeri giderek kurur ve esmer bir kabukla örtülür. Su çiçeği döküntülerinin bir özelliği vardır; döküntülerin herbiri ayrı bir yaştadır. Bu nedenle yeni döküntü çıkarken diğer döküntü göbeklenir veya öteki döküntü kabuklanır; dolayısıyla değişik bir tablo ortaya çıkar, bu tabloya yıldız haritası denir. Su çiçeği döküntüleri boğaz, yanak, dudak, dişeti, dil, damak, gırtlak ve genital organlarda bile çıkabilir. Ses telleri kenarında olursa su çiçeği krupu adını alır. Döküntülerin devamı ortalama 6 gün kadardır. Kabuklar iki haftada düşer. Bu döküntüler genelde kaşıntılıdır.Hastalıkta ortalama döküntü sayısı 300 kadardır. Bu sayı 10 ila 1500 arasında değişebilir. Büyük yaş gruplarında, döküntü sayısı daha fazla olur, yeni döküntülerin ortaya çıktığı süreç daha uzun bir süreçtir ve yaş ilerledikçe hastalık daha ağır seyretme meylindedir. Egzamalı çocuklarda veya yakın zamanda güneşte yanmış çocuklarda döküntülerin daha yaygın olarak görüldüğü bilinmektedir. Kabuklar döküldükten sonra o bölge derisinde renk açılması veya kahverengileşme (hiperpigmentasyon) görülebilir. Bu geçici bir durumdur; bir kaç gün veya hafta sonra deri normal rengini alır. Eğer döküntünün içindeki sıvıda mikrop çoğalırsa veya çocuk kaşır da bu şekilde döküntü enfekte olursa o zaman su çiçeği ile ilgili ciddi yan etkiler ortaya çıkabilir.
2) Su Çiçeği nasıl ve ne zaman bulaşır?
Prof. Dr. Hilal Mocan:Bulaşma, su çiçeği virüsünün solunum yolundan hapşırma, öksürme yoluyla havaya dağılması, döküntü içindeki sıvının havaya karışması veya direkt temasla gerçekleşir. Virüsün duyarlı çocuğun solunum yolunda çoğalmasıyla ortaya çıkan, primer enfeksiyon dediğimiz bir tablo vardır. Bu, kuluçka döneminin başında ilk 10 ila 21 gün süren bir dönemde olur. Virüs solunum yolunda çoğalır, daha sonra ikinci viremi denilen , döküntülerin yayıldığı hastalığın ikinci safhası görülür. Ev içi temasta bulaşma hızı yüksektir; %80-90’lara kadar çıkabilir. Yani evde çocukların birisinde su çiçeği varsa, diğer çocuk eğer aşılı değilse risk altındadır. Okulda, sınıf içi temaslarında bulaşma hızı %30 kadardır. Hasta döküntülerini çıkarmadan 24 ila 48 saat önce bulaştırmaya başlar. Son döküntü kabuklanana kadar bulaştırma süreci devam eder.
3) Su çiçeğinin riskleri ve yol açabileceği komplikasyonlar nelerdir?
Prof. Dr. Hilal Mocan😕u çiçeği stafilokok ve streptokok gibi mikroplara bağlı sekonder enfeksiyonlara yol açabilir, bu mikroplar döküntü içindeki sıvı içinde çoğalabilir veya çocuk kaşımasıyla lezyonu açtığı zaman, sıvı dışarı çıktığında ciltten enfeksiyon kapılabilir. Ayrıca A grubu streptokok dediğimiz mikropla ağır formda enfeksiyon tablosu ortaya çıkabilir. Hepatit, zatürre, merkezi sinir sistemi ile ilgili birtakım problemler, nadiren kanama ile giden hemorojik komplikasyonlar, nefrit (böbrek iltihabı), artrit(eklem iltihabı), miyokardit(kalp kası iltihabı), perikardit(kalp zarı iltihabı), pankreatit(pankreas iltihabı) ve orşit(yumurtalık iltihabı) gibi ağır tablolar görülebilir. Ayrıca hamileliğin ilk 20 haftası içinde su çiçeği enfeksiyonu geçirilirse bebekte doğuştan su çiçeği sendromu denilen veya varisella embriyopatisi denilen çok ciddi doğumsal rahatsızlıklara gidebilen tablolar ortaya çıkabilir.
4) Su Çiçeği hastalığının, halkımızın yakından tanıdığı “zona” ile ilişkisi nedir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su çiçeğinin zona ile ilişkisi ikisinin de aynı virüsle oluşmasıdır. Virüsün ilk kez vücuda girmesiyle primer enfeksiyon dediğimiz su çiçeği tablosu ortaya çıkar. Daha sonra virüs inaktive hale geçer; eğer erişkin yaş grubunda tekrar aktive olursa zona ortaya çıkar. Zona daha çok büyük çocuklar ve erişkinlerde görülen bir tablodur.
5) Su çiçeğine karşı korunmanın yolu nedir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su çiçeğine karşı korunmanın en önemli yolu Su çiçeği Aşısı olmaktır. Çok özel durumlarda, çok özel bazı hastalık tablolarında veya yeni doğan döneminde aktif su çiçeği enfeksiyonu geçiren bebekler varsa varisellazoster immünglobulini denilen özel bir serum kullanılabilir ama primer bakıldığı zaman, temelde su çiçeğinden korunmanın tek yolu aşıdır.
6) Su Çiçeği aşısı hakkında bilinmesi gerekenler ve aşılanmanın avantajları nelerdir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su çiçeği aşısı canlı attenüe bir virüs aşısıdır. Daha önce rutin olarak yapılmamasına rağmen halihazırda yaygın olarak kullanılan ve etkinliği, koruyuculuk derecesi çok yüksek olan bir aşıdır. Aşı 12 aylıktan itibaren uygulanmaktadır. Koruyuculuk hakkındaki çalışmalar yıllar içerisinde koruyuculuk derecesinin düşmediğini göstermektedir. Aşı 12 ay ila 12 yaş arasında tek doz olarak uygulanmaktadır. Eğer aşı 12 yaştan sonra yapılacaksa bu aşı 4 ila 8 hafta arayla iki doz uygulanarak bağışıklık sağlanabilmektedir. Hastalık, yaş ilerledikçe daha ağır seyredeceği için bu konuda tedbir alınması önemle vurgulanması gereken bir konudur. 13 yaş ve üzerinde aşılanan gruplarda antikor oluşturabilme oranı 1.doz aşıdan sonra % 78-82, 2.doz aşıdan sonra ise %99’dur. Amerika ve Japonya’da yapılan çalışmalarda aşılanan çocukların %95’inde aşıdan 8 ila 20 yıl sonra koruyuculuk derecesinin devam ettiği gösterilmiştir. Yapılan değişik çalışmalarda 1 ila 14 yaş arası çocuklarda aşıdan sonraki bir yıl içinde aşı etkinliği %100 olarak bulunmuştur. Ev içi su çiçeği temaslarından sonra aşının su çiçeğinden korumadaki etkinliği %75 oranındadır. Ağır klinikle seyreden su çiçeği enfeksiyonları gözönüne alındığında aşının etkinliği %95’e kadar çıkmaktadır. Aşılanan çocuklar nadiren su çiçeği geçirebilirler ancak bu durumlarda da çocuğun su çiçeği geçiren başka bir çocukla çok yakın temasta bulunmuş olması gerekmektedir. Aşılı çocuk hastalığı çok düşük oranda geçirme riski taşısa bile bu hastalık çok daha hafif olarak geçmektedir ve döküntü sayısı çok az olmaktadır (15-32 döküntü). Aşılı çocukta su çiçeği görülürse, hastalığı geçirme süreci belirgin olarak kısadır.
7) Su çiçeği aşısı diğer aşılarla birlikte uygulanabilir mi?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su çiçeği aşısı diğer aşılarla aynı anda rahatlıkla uygulanabilir. Ancak farklı enjektörlerde farklı bölgelerden uyulanmalıdır. Kızamık, kızamıkçık,, kabakulak aşısı gibi diğer canlı virüs aşıları ile aynı anda uygulanamayacaksa en az 1 ay ara vermek gerekir.
8) Aşının belirgin yan etkileri var mıdır?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Aşının yan etkisi hemen hemen hiç yoktur. Aşılanan çocukların %7’sinde, ergenlik çağındaki çocukların %8’inde aşıdan sonraki 1 ay içinde birkaç tane çok hafif döküntü görülebilir; bu sayı genelde 2 ila 5 arasındadır ve herhangi bir sistemik belirti ortaya çıkarmaz ve bu döküntülerin görüldüğü çocukların hastalık bulaştırma riski de hemen hemen hiç yoktur (%1’in altındadır). Aşıdan sonra aşı yapılan yerde %20 kadar bir oranda geçici ağrı, hassasiyet ve kızarıklık söz konusu olabilir. Aşının sistemik (vücudun organ sistemlerini etkileyen) herhangibir yan etkisi yoktur.
9) Aşı uygulanırken dikkat edilecek noktalar nelerdir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Ağır ve orta derecede hastalığı olan çocuklarda ve yetişkinlerde, aşının o dönem geçtikten sonra uygulanması önerilmektedir. Su çiçieği Aşısı yapıldıktan sonraki 6 hafta içinde çocuklarda kesinlikle salisilat içeren aspirin gibi ilaçların kullanılmaması gerekir.
10) Aşı uygulanması için en uygun zaman nedir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Bir yaşını dolduran çocuklarda aşı güvenle yapılabilir. Kreşe, yuvaya giden veya okul çağında olan çocuklarda aşının yapılması ile birlikte belirgin bir şekilde hastalığın önüne geçilmektedir. Yan etkisi olmayan bir aşı olması ve koruyuculuk derecesinin yüksek olması nedeniyle bu aşıyı önermekteyiz. Su çiçeğinin bulaştırıcılık dönemi uzun olduğu için çocuk okul veya yuvaya gidiyorsa bulunduğu ortamda bu hastalığı bulaştırma riski yüksek olacaktır, çok bulaşıcı bir hastalık olduğu için yakın temasta diğer çocukların da hastalığı sözkonusu olabilecektir. Gerek hastalığın yan etkilerinin fazla olması nedeniyle gerekse basit bir aşıyla koruyuculuk oranının çok yüksek olması nedeniyle aşının yapılmasının ne kadar uygun olduğu ortadadır. Hatta çocuklar su çiçeği geçirmeden ergenlik yaşına gelmişlerse bu yaşlarda bu aşıyı yapma fırsatı kaçırılmamalıdır.
1) Su Çiçeği nedir, belirtileri nelerdir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su Çiçeği yeni doğan dönemi dahil olmak üzere her yaşta görülebilen yaygın, çok bulaşıcı, viral bir hastalıktır. Etken herpes virüs ailesinden varisellazoster virüsü adlı bir virüstür.En sık okul öncesi yaşlarda görülür. Hastalığın en fazla görüldüğü yaşlar 5 yaş civarıdır. Buna rağmen ileri yaşlarda da görülmesi sözkonusudur. Kuluçka dönemi 10 – 21 gündür. Ancak hastalık genellikle temastan 14-16 gün sonra başlar. Hassas olan hemen bütün çocuklarda döküntü yapar. Bu döküntülerin sayısı değişik olabilir. Döküntülerin çıkmasından 24 ila 48 saat önce ateş, halsizlik, iştahsızlık, başağrısı ve bazen karın ağrısı görülür.Ateş orta derecede yüksektir ki bu yükseklik vakaların üçte birinde görülür. Bu belirtiler ilk döküntünün görülmesinden sonra 2 ila 4 gün daha devam edebilir. Döküntü önce topluiğne başı gibi, kırmızı lekeler halindedir.Bunların çoğu birkaç saat içinde papül dediğimiz kabarık, kırmızı görüntüyü veya vezikül şeklini alır, yani içi sıvı ile dolar ve vücuda dağılır.Yayılma önce yüz ve saçların arasından başlar, sonra aynı gün sırt, göğüs, karın, kol ve bacaklara doğru yayılır; yani merkezden etrafa doğru sentripedal denilen bir dağılma şekli vardır. Veziküller, yani içi sıvı dolu su çiçeği döküntüleri, ince duvarlı şeffaf olup yuvarlak veya oval şekildedir; kendiliğinden kolayca açılabilir ve içlerinden berrak bir sıvı akar. Eğer bu sıvı akmaz da vezikül kendi halinde kalırsa ortasında göbeklenme görülür. İlk döküntüleri izleyen günlerde hafif ateş yükselmesi görülebilir ve sonra başka döküntüler de çıkar. Döküntülerin bir kısmının üzeri giderek kurur ve esmer bir kabukla örtülür. Su çiçeği döküntülerinin bir özelliği vardır; döküntülerin herbiri ayrı bir yaştadır. Bu nedenle yeni döküntü çıkarken diğer döküntü göbeklenir veya öteki döküntü kabuklanır; dolayısıyla değişik bir tablo ortaya çıkar, bu tabloya yıldız haritası denir. Su çiçeği döküntüleri boğaz, yanak, dudak, dişeti, dil, damak, gırtlak ve genital organlarda bile çıkabilir. Ses telleri kenarında olursa su çiçeği krupu adını alır. Döküntülerin devamı ortalama 6 gün kadardır. Kabuklar iki haftada düşer. Bu döküntüler genelde kaşıntılıdır.Hastalıkta ortalama döküntü sayısı 300 kadardır. Bu sayı 10 ila 1500 arasında değişebilir. Büyük yaş gruplarında, döküntü sayısı daha fazla olur, yeni döküntülerin ortaya çıktığı süreç daha uzun bir süreçtir ve yaş ilerledikçe hastalık daha ağır seyretme meylindedir. Egzamalı çocuklarda veya yakın zamanda güneşte yanmış çocuklarda döküntülerin daha yaygın olarak görüldüğü bilinmektedir. Kabuklar döküldükten sonra o bölge derisinde renk açılması veya kahverengileşme (hiperpigmentasyon) görülebilir. Bu geçici bir durumdur; bir kaç gün veya hafta sonra deri normal rengini alır. Eğer döküntünün içindeki sıvıda mikrop çoğalırsa veya çocuk kaşır da bu şekilde döküntü enfekte olursa o zaman su çiçeği ile ilgili ciddi yan etkiler ortaya çıkabilir.
2) Su Çiçeği nasıl ve ne zaman bulaşır?
Prof. Dr. Hilal Mocan:Bulaşma, su çiçeği virüsünün solunum yolundan hapşırma, öksürme yoluyla havaya dağılması, döküntü içindeki sıvının havaya karışması veya direkt temasla gerçekleşir. Virüsün duyarlı çocuğun solunum yolunda çoğalmasıyla ortaya çıkan, primer enfeksiyon dediğimiz bir tablo vardır. Bu, kuluçka döneminin başında ilk 10 ila 21 gün süren bir dönemde olur. Virüs solunum yolunda çoğalır, daha sonra ikinci viremi denilen , döküntülerin yayıldığı hastalığın ikinci safhası görülür. Ev içi temasta bulaşma hızı yüksektir; %80-90’lara kadar çıkabilir. Yani evde çocukların birisinde su çiçeği varsa, diğer çocuk eğer aşılı değilse risk altındadır. Okulda, sınıf içi temaslarında bulaşma hızı %30 kadardır. Hasta döküntülerini çıkarmadan 24 ila 48 saat önce bulaştırmaya başlar. Son döküntü kabuklanana kadar bulaştırma süreci devam eder.
3) Su çiçeğinin riskleri ve yol açabileceği komplikasyonlar nelerdir?
Prof. Dr. Hilal Mocan😕u çiçeği stafilokok ve streptokok gibi mikroplara bağlı sekonder enfeksiyonlara yol açabilir, bu mikroplar döküntü içindeki sıvı içinde çoğalabilir veya çocuk kaşımasıyla lezyonu açtığı zaman, sıvı dışarı çıktığında ciltten enfeksiyon kapılabilir. Ayrıca A grubu streptokok dediğimiz mikropla ağır formda enfeksiyon tablosu ortaya çıkabilir. Hepatit, zatürre, merkezi sinir sistemi ile ilgili birtakım problemler, nadiren kanama ile giden hemorojik komplikasyonlar, nefrit (böbrek iltihabı), artrit(eklem iltihabı), miyokardit(kalp kası iltihabı), perikardit(kalp zarı iltihabı), pankreatit(pankreas iltihabı) ve orşit(yumurtalık iltihabı) gibi ağır tablolar görülebilir. Ayrıca hamileliğin ilk 20 haftası içinde su çiçeği enfeksiyonu geçirilirse bebekte doğuştan su çiçeği sendromu denilen veya varisella embriyopatisi denilen çok ciddi doğumsal rahatsızlıklara gidebilen tablolar ortaya çıkabilir.
4) Su Çiçeği hastalığının, halkımızın yakından tanıdığı “zona” ile ilişkisi nedir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su çiçeğinin zona ile ilişkisi ikisinin de aynı virüsle oluşmasıdır. Virüsün ilk kez vücuda girmesiyle primer enfeksiyon dediğimiz su çiçeği tablosu ortaya çıkar. Daha sonra virüs inaktive hale geçer; eğer erişkin yaş grubunda tekrar aktive olursa zona ortaya çıkar. Zona daha çok büyük çocuklar ve erişkinlerde görülen bir tablodur.
5) Su çiçeğine karşı korunmanın yolu nedir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su çiçeğine karşı korunmanın en önemli yolu Su çiçeği Aşısı olmaktır. Çok özel durumlarda, çok özel bazı hastalık tablolarında veya yeni doğan döneminde aktif su çiçeği enfeksiyonu geçiren bebekler varsa varisellazoster immünglobulini denilen özel bir serum kullanılabilir ama primer bakıldığı zaman, temelde su çiçeğinden korunmanın tek yolu aşıdır.
6) Su Çiçeği aşısı hakkında bilinmesi gerekenler ve aşılanmanın avantajları nelerdir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su çiçeği aşısı canlı attenüe bir virüs aşısıdır. Daha önce rutin olarak yapılmamasına rağmen halihazırda yaygın olarak kullanılan ve etkinliği, koruyuculuk derecesi çok yüksek olan bir aşıdır. Aşı 12 aylıktan itibaren uygulanmaktadır. Koruyuculuk hakkındaki çalışmalar yıllar içerisinde koruyuculuk derecesinin düşmediğini göstermektedir. Aşı 12 ay ila 12 yaş arasında tek doz olarak uygulanmaktadır. Eğer aşı 12 yaştan sonra yapılacaksa bu aşı 4 ila 8 hafta arayla iki doz uygulanarak bağışıklık sağlanabilmektedir. Hastalık, yaş ilerledikçe daha ağır seyredeceği için bu konuda tedbir alınması önemle vurgulanması gereken bir konudur. 13 yaş ve üzerinde aşılanan gruplarda antikor oluşturabilme oranı 1.doz aşıdan sonra % 78-82, 2.doz aşıdan sonra ise %99’dur. Amerika ve Japonya’da yapılan çalışmalarda aşılanan çocukların %95’inde aşıdan 8 ila 20 yıl sonra koruyuculuk derecesinin devam ettiği gösterilmiştir. Yapılan değişik çalışmalarda 1 ila 14 yaş arası çocuklarda aşıdan sonraki bir yıl içinde aşı etkinliği %100 olarak bulunmuştur. Ev içi su çiçeği temaslarından sonra aşının su çiçeğinden korumadaki etkinliği %75 oranındadır. Ağır klinikle seyreden su çiçeği enfeksiyonları gözönüne alındığında aşının etkinliği %95’e kadar çıkmaktadır. Aşılanan çocuklar nadiren su çiçeği geçirebilirler ancak bu durumlarda da çocuğun su çiçeği geçiren başka bir çocukla çok yakın temasta bulunmuş olması gerekmektedir. Aşılı çocuk hastalığı çok düşük oranda geçirme riski taşısa bile bu hastalık çok daha hafif olarak geçmektedir ve döküntü sayısı çok az olmaktadır (15-32 döküntü). Aşılı çocukta su çiçeği görülürse, hastalığı geçirme süreci belirgin olarak kısadır.
7) Su çiçeği aşısı diğer aşılarla birlikte uygulanabilir mi?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Su çiçeği aşısı diğer aşılarla aynı anda rahatlıkla uygulanabilir. Ancak farklı enjektörlerde farklı bölgelerden uyulanmalıdır. Kızamık, kızamıkçık,, kabakulak aşısı gibi diğer canlı virüs aşıları ile aynı anda uygulanamayacaksa en az 1 ay ara vermek gerekir.
8) Aşının belirgin yan etkileri var mıdır?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Aşının yan etkisi hemen hemen hiç yoktur. Aşılanan çocukların %7’sinde, ergenlik çağındaki çocukların %8’inde aşıdan sonraki 1 ay içinde birkaç tane çok hafif döküntü görülebilir; bu sayı genelde 2 ila 5 arasındadır ve herhangi bir sistemik belirti ortaya çıkarmaz ve bu döküntülerin görüldüğü çocukların hastalık bulaştırma riski de hemen hemen hiç yoktur (%1’in altındadır). Aşıdan sonra aşı yapılan yerde %20 kadar bir oranda geçici ağrı, hassasiyet ve kızarıklık söz konusu olabilir. Aşının sistemik (vücudun organ sistemlerini etkileyen) herhangibir yan etkisi yoktur.
9) Aşı uygulanırken dikkat edilecek noktalar nelerdir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Ağır ve orta derecede hastalığı olan çocuklarda ve yetişkinlerde, aşının o dönem geçtikten sonra uygulanması önerilmektedir. Su çiçieği Aşısı yapıldıktan sonraki 6 hafta içinde çocuklarda kesinlikle salisilat içeren aspirin gibi ilaçların kullanılmaması gerekir.
10) Aşı uygulanması için en uygun zaman nedir?
Prof. Dr. Hilal Mocan: Bir yaşını dolduran çocuklarda aşı güvenle yapılabilir. Kreşe, yuvaya giden veya okul çağında olan çocuklarda aşının yapılması ile birlikte belirgin bir şekilde hastalığın önüne geçilmektedir. Yan etkisi olmayan bir aşı olması ve koruyuculuk derecesinin yüksek olması nedeniyle bu aşıyı önermekteyiz. Su çiçeğinin bulaştırıcılık dönemi uzun olduğu için çocuk okul veya yuvaya gidiyorsa bulunduğu ortamda bu hastalığı bulaştırma riski yüksek olacaktır, çok bulaşıcı bir hastalık olduğu için yakın temasta diğer çocukların da hastalığı sözkonusu olabilecektir. Gerek hastalığın yan etkilerinin fazla olması nedeniyle gerekse basit bir aşıyla koruyuculuk oranının çok yüksek olması nedeniyle aşının yapılmasının ne kadar uygun olduğu ortadadır. Hatta çocuklar su çiçeği geçirmeden ergenlik yaşına gelmişlerse bu yaşlarda bu aşıyı yapma fırsatı kaçırılmamalıdır.