Stres vücudu nasıl etkiler?

THESECRET

"Adalet olunca yiğitliğe lüzum kalmaz"
Stres vücudu nasıl etkiler?
stresin vücuda olumsuz etkileri,stresten kurtulmak mümkünmü,stresin vücud sağlığına zararları,stres hangi hastalığa yol açar

unnamed (1).jpg

Ev değiştirmek ya da korku filmi izlemek de birer stres kaynağı olabilir. Stres bazı zamanlarda yararlıdır çünkü konuya odaklanmayı ve örneğin bir tehlike anında harekete geçmeyi kolaylaştırır. Ancak sürekli stres altında olmak farklı bir durumdur ve depresyondan tutun da kalp rahatsızlığına dek pek çok sağlık sorununa yol açabilir.
Çevresel, fiziksel ve duygusal olmak üzere 3 tip stres vardır. Vücut bir stres durumu algıladığında sinir sistemi hemen cevap verir. ‘Savaş ya da kaç’ olarak bilinen bu tepki ile sempatik sinir sistemi uyarılır. Bu da kalp atışlarının hızlanması, uç noktalara kanın daha çok pompalanması, tansiyonun yükselmesi, görüş kalitesinin artması gibi vücutta bir takım değişiklikleri tetikler. Böbreküstü bezlerinden kortizol ve adrenalin gibi stres hormonları salgılanır. Tüm bu değişiklikler vücudun kas gücünü artırıp duyuları keskinleştirerek tehlike veya stres yaratan bir durum karşısında pozisyon almamızı sağlamaya çalıştığının göstergesidir.
Gerçekten riskli bir durum söz konusu olduğunda, örneğin vahşi bir hayvan sizi kovalıyorsa, vücudun bu şekilde kendini adapte etmesi elbette faydalı olacaktır. Ancak ortada böyle bir tehdit yokken, gündelik hayatta sürekli stres hormonu salgılamanız kronik stresten mustarip olduğunuz anlamına gelir. Kronik stres, stres hormonlarını salgılayan böbrek üstü bezlerini yorar ve bu da halsizlik, uyku bozuklukları, tiroit problemleri ve hatta obezite gibi sorunlara yol açar.
Stresle bağlantısı olduğu bilinen diğer sağlık sorunlarından bazıları ise şunlardır:
Baş Ağrısı: Artan stres seviyesi ile birlikte, baş ağrısı şikayetlerinde de aydan aya yüksek bir artış olduğu gözlemlenmiştir.
Saç Dökülmesi: İkiz kadınların katıldığı bir çalışmada stres seviyelerinin yüksek olmasından şikayet eden kadınların saçlarındaki zayıflamanın ve dökülmenin daha çok olduğu ortaya çıkmıştır.
Hafıza Sorunları: Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar sonucu, kronik stres ile hasarlı glutamat reseptörleri ve hafıza zayıflığı arasında bir bağlantı kurulmuştur.
Akne / Sedef Hastalığı: Singapurlu araştırmacılar erkek öğrenciler başta olmak üzere, sınav dönemlerinde öğrencilerdeki akne şikayetinde ciddi bir artış olduğunu görmüşlerdir.
Uykusuzluk: 2010 yılında yürütülen bir çalışmada, insanların ruh ve sosyal sağlığını gözetmeyen, stresli bir ortamda çalışan kişilerde uyku sorunlarının ortaya çıkma riskinin 2 kat arttığı
anlaşılmıştır.
Kalp Krizi: Avrupa’da 200 bin çalışan üzerinde yapılan bir çalışma, stresli işlerde çalışan kişilerde ilk kez bir kalp krizi geçirme riskinin diğerlerine göre % 23 oranda daha fazla olduğunu
göstermiştir.
Astım: 5000 yetişkinin katılımıyla yapılan bir çalışmada, kronik stres şikayeti olanlarda astım riskinin iki kat arttığı ortaya çıkmıştır.
Şeker ve Yağ Düşkünlüğü: Hayvanlar üzerindeki çalışmalarla, stres hormonunun artmasıyla tatlı yiyeceklere yönelme arasında bir bağ kurulmuştur.
Sindirim Sorunları: Stres, bağırsaklardaki mikroorganizmaların hassas dengesini bozarak pek çok sindirim sorununu da beraberinde getirir.
Göbeklenme: Tekrarlanan çalışmalar, stres hormonlarından kortizol seviyesindeki artışla karın bölgesindeki yağlanma arasında bir bağ kurmuştur.
Bel ve Sırt Ağrıları: Artan kortizol hormonu seviyeleri ile birlikte stresin, kronik bel ve sırt ağrıları ile yakın bir ilişkisi vardır. Kronik ağrılardan şikayetçi olanlar için stres yönetimi tedavi seçeneklerinden biridir.
Tansiyon: Strese girildiğinde tansiyon yükselir ve tansiyon kalp hastalığına dek uzanabilen bir dizi sağlık sorununun tetikleyicisi olabilir.
Adrenal Yorgunluğu: Kronik stres, stres hormonları da dahil olmak üzere vücuttaki bir dizi hormon seviyelerinde düşüşe neden olabilir ki bu da bize halsizlik veya bağışıklık sisteminin zayıflaması
olarak döner.
Kan Şekeri: Stresli durumlarda adrenalin veya kortizol gibi hormonlar kan şekerinin yükselmesine neden olur. Yapılan çalışmalar, sürekli stres altında olan erkeklerde tip 2 diyabet gelişmesi riskinin diğerlerine göre % 45 oranında daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Yaşlanma: Kromozomları ve DNA’yı etkileyerek yaşlanmayı hızlandırdığı bilinen telomer kısalmasında, stresin de önemli etkenlerden biri olduğu bilinmektedir.
Bağışıklık Sistemi: Stresin bağışıklığı zayıflattığı tekrar tekrar ortaya serilmiştir. Üstelik stresin şiddetinin değil de ne kadar süre devam ettiği çok daha önemli bir etkendir.
Stresi Azaltmanın Yolları
Gün içerisinde vücudunuz stres diye nitelendirilecek çeşitli uyaranlara karşı belki de yüzlerce kez tepki vermektedir. Bu durumu ele almadığınız sürece stres, kilo almanıza, nedensiz ağrılarla savaşmanıza ve kendinizi sürekli yorgun hissetmenize neden olabilir. Herkesin kaldırabileceği stres oranı farklıdır. Sınırlarınızı anlamaya çalışın ve ne kadar stresin sizin için sorun olmaya başladığına dikkat edin.
Stresten tamamen kaçmak mümkün olmasa bile en azından birkaç ipucunu değerlendirerek yaşantınızda stresin azalmasını ve sizi daha az etkilemesini sağlayabilirsiniz.
Kontrol delisi olmayın. Stres çoğu kez, kontrolümüz dışında gelişen olaylara karşı kontrolü elimizde tutmak istememizden kaynaklanır. Hayatta iyi ya da kötü sizin kontrolünüz dışında gelişen olaylar da olabileceğini unutmayın. Elinizden geleni yaptıysanız işleri oluruna bırakabilmelisiniz.
Yürüyüşe çıkın. Stres seviyenizin arttığını hissettiğiniz anlarda sakin ve yeşillik bir alanda yürüyüşe çıkın. Bu şekilde zihninizi boşaltabilir ve kendinize gelebilirsiniz. Evinizin ya da iş yerinizin yakınında sahil kenarı, park ya da benzeri doğal alanları keşfedin.
Eşyalarınıza bağlanmayın. Eşyalara olan bağlılığımız gözümüzden kaçan önemli bir stres kaynağıdır. Yeni gömleğiniz leke olabilir ya da telefonunuz çizilebilir. Bu gelip geçici eşyalar gerçekten de kendinizi hırpalamaya ne kadar değer, bir düşünün.
Tartışmaya girmekten kaçının. Pek çok şikayetinizi ya da hoşnutsuzluğunuzu tartışma ortamı yaratmadan, tatlı bir dille de çözebileceğinizi unutmayın. Bütün gününüzü mahvetmek yerine hararetli tartışmalardan kaçınmanın yollarını bulmanız daha sağlıklı olur. Sert ya da kavgacı bir mizacınız varsa daha farklı davranış biçimleri veya öfke kontrolü üzerine kafa yormalısınız.
Trafikten olabildiğince kaçının. Daha uzun sürecek olsa bile eğer daha akıcı bir yol biliyorsanız, trafiğe girmeyin ve uzun yolu tercih edin. Belli mesafelerde, eğer hava koşulları izin veriyorsa, bir arabada sinir harbi içinde oturmaktansa yürümeyi bile tercih edebilirsiniz.
İşin komik tarafına odaklanın. Herkesin başına gelmiştir: kendinizi o kadar üzdüğünüz, utandığınız veya sinirlendiğiniz bir duruma gün gelir, kahkahalarla gülersiniz. Oysa biraz geniş düşünüp işin daha en başında olayın komik yanını bulup çıkartabilirseniz, strese hiç girmemiş olursunuz.
Olumlu bir tavır takının. Herhangi bir zorluk ya da engel kapınızı çaldığında ilk tepkiniz ‘olumlu bir tavır takınacağım’ demek olsun. Unutmayın siz bakış açınızı değiştirirseniz, baktığınız şeyler de değişir.
Gülümseyin. Kendinizi stres altında hissettiğiniz an gülümsemeyi deneyin. Hatta size yardımcı olması için belki komik bir video izleyebilir veya sizi güldüreceğinizi bildiğiniz bir arkadaşınızla biraz sohbet edebilirsiniz. Göreceksiniz gülümsemek sizi bakış açınızı değiştirmeye zorlayacak.
Müzik dinleyin. Sizi rahatlatan şarkıları, müzik türünü keşfedin. Stres kapınızı çaldığında müziğinizi açın, arkanıza yaslanın ve rahatlayın.
Meditasyon yapın. Meditasyon yapmak için kursa gitmeniz ya da para harcamanız gerekmez. Tek yapacağınız dik ve rahat bir şekilde oturup sonra da 10 dakika boyunca nefes alıp verişinize odaklanmaya çalışmak. Dikkatiniz dağılacak, aklınıza br dolu düşünce üşüşecek. Her seferinde dikkatinizi yeniden nefesinize yönlendirin. Odaklanmayı, sabretmeyi ve zihninizi boşaltmayı her geçen gün daha da geliştireceksiniz.
 
Geri
Üst