şizofreni hakkında
şizofreni hakkında şizofren hastalığı hakkında
Şizofreni Nedir ?
Şizofreni Ne Değildir ?
ŞİZOFRENİ HAKKINDA YANLIŞ İNANIŞLAR
Şizofrenler tehlikeli ve saldırgandır.
ŞİZOFRENİ NEDENLERİ
Son yirmi yılda yapılan araştırmalarda şizofreninin nedenleri hakkında önemli bulgular elde edilmiştir. Tüm hastalar için geçerli olan tek bir neden bulunmamakla beraber şizofrenin ortaya çıkmasında rol oynayan başlıca etkenleri üç başlık altında toplayabiliriz:
1. Kalıtımsal nedenler
2. Beyindeki yapısal değişikliklerin rolü
3. Beyindeki kimyasal maddelerin rolü
Şizofrenide kalıtımın rolü
Şizofrenisi olan her 10 kişiden birinin yakın akrabaları arasında bu hastalık görülür.
Şizofreni hastalarının ailelerinde bu hastalığın toplum ortalamasına göre daha sık görülmesi şizofrenide ailesel geçişin rolüne işaret eder. Örneğin, anne ya da babasından biri şizofreni hastası olan çocukta hastalığın görülme olasılığı % 12’dir. Kardeşlerden biri şizofreni hastası ise diğer kardeşlerde hastalık görülme olasılığı %8 dir. Toplumda her 100 kişiden birinde şizofreni görülme riski bulunduğu düşünülürse bu oranların yüksekliği hakkında bir fikir edinilebilir.
Ailesel yatkınlığın nedeni anne babanın yetiştirme tarzı değildir.
Hastalığın geni tam olarak bilinmiyor. Bir başka deyişle, elde edilen veriler şizofreniden tek bir geni sorumlu tutmak yerine birden fazla genin rolü olduğuna işaret ediyor.
Beyin yapısındaki değişikliklerin rolü
Tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinde şizofreni hastalarının beyinlerinde normalde görülmeyen bazı değişiklikler olduğu saptanmaktadır.
Örneğin beyinde normalde de bulunun boşlukların hasta kişilerde daha geniş olduğu ve bazı beyin bölümlerinin normalden daha küçük olduğu görülüyor. Özellikle, beynin plan yapmak ,sorun çözmek gibi işlevleri de yüklenen ön bölümü ve önceki deneyimleri hatırlayarak o anki duruma uygun bir davranış geliştirmekte rol oynayan hipokampus bölümünün normalden küçük olduğu saptanmıştır. Bu bölgelerin işlevlerindeki aksama sonucunda hastalar günlük hayatta her an karşılaştığımız basit ya da karmaşık sorunları çözmekte zorlanabiliyor. Bu « sorun »lar örneğin yeni tanıştığımız bir kişiyle neleri konuşabileceğimiz, şehir içinde bir yerden bir yere giderken karşılaştığımız aksaklıkların üstesinden nasıl geleceğimiz gibi bize basit gelen şeyler de olabilir.
Beyin yapısındaki değişiklikler hasta kişilerin beyinlerinin normal gelişimden farklı bir yol izlediği şeklinde yorumlanır.
Bu değişiklikler doğumdan önce ya da doğum sırasında etkili olan nedenlere bağlanır.
Örneğin gebeliğin erken dönemlerinde virüs enfeksiyonları ya da doğum sırasındaki bazı sorunlar gibi.
Beyindeki kimyasal maddelerin rolü
Beyinde milyarlarca sinir hücresi bulunur.
Bu hücreler bir telefon şebekesi gibi birbiriyle bağlantılıdır
Her hücrenin ucundan salınan bazı kimyasal maddeler komşu hücreye ulaşarak hücreler arası haberleşmeyi sağlar. Haberleşmeyi sağlayan kimyasal maddelere nörotransmitter denir.Adrenalin, dopamin, serotonin gibi…
Şizofrenisi olan kişilerde dopaminin aracılık ettiği haberleşmede bir bozukluk olduğu bilinmektedir
Dopamin hastaların beyninde bazı bölgelerde fazla miktarda bulunmaktadır. Dopamin aracılığıyla haberleşmedeki bozukluk ;hezeyan ve halüsinasyonlar, dağınık davranış ve konuşma gibi hastalık bozukluklarından sorumlu tutulmaktadır.
ŞİZOFRENİDE ALEVLENME HARİCİ BELİRTİLER…
Haberci Belirti Nedir ?
Hastalığın alevlenme dönemine girmesinden önceki günlerde beliren öncü belirtilerdir
Şizofreni tıptaki bütün kronik hastalıklar gibi alevlenme ve yatışma dönemleri gösterir. Hastalık alevlenme dönemine girmeden önce bazı belirtiler gözlenir. Bu durumu grip olmadan once yaşadığımız halsizlik, başağrısı gibi belirtiler benzetebiliriz. Eğer bu belirtileri yaşadığımız zaman istirahat eder, C vitamini kullanırsak gribi önleyebilir ya da daha hafif geçmesini sağlayabiliriz.
Benzer şekilde, hastalar ve hastayla beraber yaşayanlar haberci belirtileri gözlediği zaman tedavi ekibini haberdar ederse alevlenmeyi erken dönemde önlemek mümkün olacaktır. Haberci belirtiler hastadan hastaya değişiklik gösterir. Ancak belirli bir hasta için her alevlenme döneminden önce hemen hep aynı haberci belirtiler gözlenir
Haberci belirtilerden bazıları..
1. İsteksizlik, ilgi kaybı
2.Aileden ve arkadaşlardan uzaklaşma
3.Dinle aşırı ilgilenmeye başlama
4. Uyku düzeninin bozulması( artma / azalma)
5.Çökkünlük
6.İştah azalması
7. Alınganlık
8. Çabuk sinirlenme
9. Küçük şeylere öfkelenme
10. Başkalarına ya da kendine zarar verme düşüncesi
11. Kendine bakımda gerileme
12. Alkol içmeye başlama
13.Cinsel konularla fazla meşgul olmaya başlama
14. Sık sık tartışmalara girişme
Şizofreninin İnatçı Belirtileri
Hastalığın bazı belirtileri uygun tedaviye karşın (azalsa bile) tümüyle ortadan kalkmayabilir. Bunlara inatçı belirtiler denir
Bu belirtiler günden güne artma ya da azalma gösterebilir. Ancak sürekli olarak bulunma eğilimindedirler.Her hastada inatçı belirtiler görülmeyebilir. İnatçı belirtiler kişiden kişiye değişebilir. İnatçı Belirtilere bazı örnekler;
1. Sesler duymak
2. Başkalarıyla yakınlık kurmada isteksizlik
3. Başkalarına garip gelen düşünceler
4. Çökkünlük, mutsuzluk
İnatçı belirtiler kişinin yaşamını olumsuz etkiler.Kişiden kişiye değişen başa çıkma yöntemleri inatçı belirtilerin olumsuz etkisini azaltmakta işe yarayabilir
Şizofreni Nedir ?
- Şizofreni epilepsi, Multipl Skleroz gibi bir beyin hastalığıdır.
- Bütün kronik hastalıklar (Şeker hastalığı, astım, romatizma..) gibi alevlenme ve yatışma dönemleri gösterir.
- Tedavi edilebilir bir hastalık olmakla beraber zaman zaman alevlenme dönemleri olabilir, hastaların önemli bir kısmında hastalık tamamen ortadan kalkmayabilir. Bu durum da kişinin çalışmasını, çevresindekilerle iletişim kurmasını, bağımsız bir yaşam sürmesini çok güçleştirir.
- Bu ciddi hastalık yeryüzündeki her yüz kişiden birini etkilemektedir. Dünyada 60 milyon, Türkiye’de de 600.000 şizofreni hastası yaşamaktadır.
- Hastalık genellikle 15-25 yaş aralarında başlamakla beraber orta yaşlarda başlaması da mümkündür. Hastalık ne kadar erken başlarsa kişilik üzerindeki harabiyet o kadar fazla olmakta, normal bir yaşam sürme şansı azalmaktadır.
Şizofreni Ne Değildir ?
- Şizofreni kişilik bölünmesi demek değildir. Maalesef pek çok kişi şizofreni hastalarını bazı zamanlar normal yaşam sürdüren bazen de birden tehlikeli bir caniye dönüşen kişiler olarak hayal etmektedir. Bunun gerçekle alakası yoktur!
- Şizofreni hastaları nadiren çevreye zarar verebilir.
- Şizofreni kelimesi sıklıkla iki şekilde hatalı kullanılmaktadır: Ya bir konuda farklı ya da zıt duygular taşımak kastedilir (bir şeyi hem sevmek hem de nefret etmek gibi) ki bu insan doğasında bulunan bir özelliktir. Ya da değişik zamanlarda değişik davranmak anlamında kullanılır ki bu durum da hemen hepimizin doğasında bulunan bir özelliktir.
- Şizofreni erken bunama değildir.
- Aşı vb. yollarla korunması mümkün olan bir hastalık değildir.
ŞİZOFRENİ HAKKINDA YANLIŞ İNANIŞLAR
Şizofrenler tehlikeli ve saldırgandır.
- Şizofreninin tedavisi yoktur.
- Şizofrenler çalışamazlar.
- Şizofreni anne babanın hatalı tutumu nedeniyle ortaya çıkar.
- Şizofrenler tembeldir.
- Şizofrenlerin ne zaman ne yapacakları belli olmaz.
- Şizofreni karakter zayıflığından ve iradesizlikten dolayı ortaya çıkar. ( Hastalar yeterince çaba gösterseydi bu durumun üstesinden gelebilirdi.)
- Şizofrenlerin her söylediği şey saçma olacaktır.
- Mahalledeki şizofrenler çocuklarımıza zarar verebilir.
- Şizofrenler sanıldığından daha da tehlikelidir.
- Şizofreninin sebebi fazla mastürbasyon yapmaktır.
- Şizofrenlerin çocukları da şizofren olur.
- Şizofreni ömür boyunca giderek ağırlaşır.
ŞİZOFRENİ NEDENLERİ
Son yirmi yılda yapılan araştırmalarda şizofreninin nedenleri hakkında önemli bulgular elde edilmiştir. Tüm hastalar için geçerli olan tek bir neden bulunmamakla beraber şizofrenin ortaya çıkmasında rol oynayan başlıca etkenleri üç başlık altında toplayabiliriz:
1. Kalıtımsal nedenler
2. Beyindeki yapısal değişikliklerin rolü
3. Beyindeki kimyasal maddelerin rolü
Şizofrenide kalıtımın rolü
Şizofrenisi olan her 10 kişiden birinin yakın akrabaları arasında bu hastalık görülür.
Şizofreni hastalarının ailelerinde bu hastalığın toplum ortalamasına göre daha sık görülmesi şizofrenide ailesel geçişin rolüne işaret eder. Örneğin, anne ya da babasından biri şizofreni hastası olan çocukta hastalığın görülme olasılığı % 12’dir. Kardeşlerden biri şizofreni hastası ise diğer kardeşlerde hastalık görülme olasılığı %8 dir. Toplumda her 100 kişiden birinde şizofreni görülme riski bulunduğu düşünülürse bu oranların yüksekliği hakkında bir fikir edinilebilir.
Ailesel yatkınlığın nedeni anne babanın yetiştirme tarzı değildir.
Hastalığın geni tam olarak bilinmiyor. Bir başka deyişle, elde edilen veriler şizofreniden tek bir geni sorumlu tutmak yerine birden fazla genin rolü olduğuna işaret ediyor.
Beyin yapısındaki değişikliklerin rolü
Tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinde şizofreni hastalarının beyinlerinde normalde görülmeyen bazı değişiklikler olduğu saptanmaktadır.
Örneğin beyinde normalde de bulunun boşlukların hasta kişilerde daha geniş olduğu ve bazı beyin bölümlerinin normalden daha küçük olduğu görülüyor. Özellikle, beynin plan yapmak ,sorun çözmek gibi işlevleri de yüklenen ön bölümü ve önceki deneyimleri hatırlayarak o anki duruma uygun bir davranış geliştirmekte rol oynayan hipokampus bölümünün normalden küçük olduğu saptanmıştır. Bu bölgelerin işlevlerindeki aksama sonucunda hastalar günlük hayatta her an karşılaştığımız basit ya da karmaşık sorunları çözmekte zorlanabiliyor. Bu « sorun »lar örneğin yeni tanıştığımız bir kişiyle neleri konuşabileceğimiz, şehir içinde bir yerden bir yere giderken karşılaştığımız aksaklıkların üstesinden nasıl geleceğimiz gibi bize basit gelen şeyler de olabilir.
Beyin yapısındaki değişiklikler hasta kişilerin beyinlerinin normal gelişimden farklı bir yol izlediği şeklinde yorumlanır.
Bu değişiklikler doğumdan önce ya da doğum sırasında etkili olan nedenlere bağlanır.
Örneğin gebeliğin erken dönemlerinde virüs enfeksiyonları ya da doğum sırasındaki bazı sorunlar gibi.
Beyindeki kimyasal maddelerin rolü
Beyinde milyarlarca sinir hücresi bulunur.
Bu hücreler bir telefon şebekesi gibi birbiriyle bağlantılıdır
Her hücrenin ucundan salınan bazı kimyasal maddeler komşu hücreye ulaşarak hücreler arası haberleşmeyi sağlar. Haberleşmeyi sağlayan kimyasal maddelere nörotransmitter denir.Adrenalin, dopamin, serotonin gibi…
Şizofrenisi olan kişilerde dopaminin aracılık ettiği haberleşmede bir bozukluk olduğu bilinmektedir
Dopamin hastaların beyninde bazı bölgelerde fazla miktarda bulunmaktadır. Dopamin aracılığıyla haberleşmedeki bozukluk ;hezeyan ve halüsinasyonlar, dağınık davranış ve konuşma gibi hastalık bozukluklarından sorumlu tutulmaktadır.
ŞİZOFRENİDE ALEVLENME HARİCİ BELİRTİLER…
Haberci Belirti Nedir ?
Hastalığın alevlenme dönemine girmesinden önceki günlerde beliren öncü belirtilerdir
Şizofreni tıptaki bütün kronik hastalıklar gibi alevlenme ve yatışma dönemleri gösterir. Hastalık alevlenme dönemine girmeden önce bazı belirtiler gözlenir. Bu durumu grip olmadan once yaşadığımız halsizlik, başağrısı gibi belirtiler benzetebiliriz. Eğer bu belirtileri yaşadığımız zaman istirahat eder, C vitamini kullanırsak gribi önleyebilir ya da daha hafif geçmesini sağlayabiliriz.
Benzer şekilde, hastalar ve hastayla beraber yaşayanlar haberci belirtileri gözlediği zaman tedavi ekibini haberdar ederse alevlenmeyi erken dönemde önlemek mümkün olacaktır. Haberci belirtiler hastadan hastaya değişiklik gösterir. Ancak belirli bir hasta için her alevlenme döneminden önce hemen hep aynı haberci belirtiler gözlenir
Haberci belirtilerden bazıları..
1. İsteksizlik, ilgi kaybı
2.Aileden ve arkadaşlardan uzaklaşma
3.Dinle aşırı ilgilenmeye başlama
4. Uyku düzeninin bozulması( artma / azalma)
5.Çökkünlük
6.İştah azalması
7. Alınganlık
8. Çabuk sinirlenme
9. Küçük şeylere öfkelenme
10. Başkalarına ya da kendine zarar verme düşüncesi
11. Kendine bakımda gerileme
12. Alkol içmeye başlama
13.Cinsel konularla fazla meşgul olmaya başlama
14. Sık sık tartışmalara girişme
Şizofreninin İnatçı Belirtileri
Hastalığın bazı belirtileri uygun tedaviye karşın (azalsa bile) tümüyle ortadan kalkmayabilir. Bunlara inatçı belirtiler denir
Bu belirtiler günden güne artma ya da azalma gösterebilir. Ancak sürekli olarak bulunma eğilimindedirler.Her hastada inatçı belirtiler görülmeyebilir. İnatçı belirtiler kişiden kişiye değişebilir. İnatçı Belirtilere bazı örnekler;
1. Sesler duymak
2. Başkalarıyla yakınlık kurmada isteksizlik
3. Başkalarına garip gelen düşünceler
4. Çökkünlük, mutsuzluk
İnatçı belirtiler kişinin yaşamını olumsuz etkiler.Kişiden kişiye değişen başa çıkma yöntemleri inatçı belirtilerin olumsuz etkisini azaltmakta işe yarayabilir