Sığınağı olur musun yüreğimin?
Sabah kuş sesleriyle açtı gözlerini, Recep hala uyuyordu..büyük ihtimalle her yeri de ağrımıştı.. Gülümseyerek ona baktı genç kız. O kadar garip geliyordu ki şu an içinde bulunduğu durum.Bir yanı ne büyük aptallık benim burada ne işim var diyordu diğer tarafı ise huzurluyum bundan daha güzel bir sebep var mı ortada diye soruyordu kendine. Saat daha erken olduğu için Recep’i uyandırmak istemedi, dün yarattıkları bulaşıkları yıkama düşüncesiyle ayaklanmaya çalıştığında açtı gözlerini Recep.
-Immmm nereye bakalım çirkin, beni bırakıp kaçacak mıydın yoksa?
Gülümsedi Meral, ufacık bir öpücük kondurdu derken
-Günaydın tatlım, sadece
-Sadece ne?
-Dün yaptığımız pislikleri temizleyeyim dedim sen uyurken.
-Yok öyle bir şey..Yat hadi..
Diyerek omzunu gösterdi Recep,
-Sen buraya geleceksin , ben bulaşık mı yıkatacağım sana…Yada ben geldiğimde sen öyle mi yapacaksın bakalım…
Yaptırmazdı, bunu ikisi de çok iyi biliyordu. Meral yasladı başını Recep’in omzuna…Recep gözlerini açtığında onu görmekten çok mutluydu hele bir de aldığı günaydın öpücüğü… Uzun zaman olmuştu böyle hissetmeyeli kendini ve uzun zamandır ne kadar yarım kaldığını hissetti o anda…
Seda Meral’den ilk söz ettiğinde sadece Seda’yı seven biri olarak düşünmüş, sohbeti çekilir diyerek yaklaşmıştı ama kamerada gördüğü andan itibaren ve onunla konuşurken gitgide içine yayılan sıcaklığa anlam verememiş ,çok geceler iki arada kalmış yüreğinin neden böyle kıpır kıpır olduğunu düşünmüştü. Kaçış olarak bakmıştı ilk başta, öyle ya 6 senesini geçirmişti ve kız arkadaşıyla ayrıldığında ne kadar önemsemez gibi davransa da üzülmüştü, alışkanlık vardı sonuçta. Hem Meral’de Cüneyt’i yeni bitirmişti ,o da uzun ve yorucu bir ilişkiden çıkmıştı.. Yazıları bunu her halinden belli ediyor hatta hala Cüneyt’i seviyor gibi gösteriyordu. O zamanlar ne çok düşünürdü ne olacağını ve şimdi ne çok gülümsüyordu yüreği. Gözlerini açtı, Meral de tıpkı onun gibi gülümsüyordu. Saçlarını kokladı , sonra öptü… Öpücüğünü öyle narin kondurdu ki genç kızın başına, sanki kırılacak bir eşya gibi davranıyordu. Gözlerini açtı genç kız,
-Ne düşünüyorsun Çirkinim?
-Hiç…
-Sadece hiç mi?
Meral başını salladı,
-Bazen insan tarif edemediği bir huzurun içinde bulur kendini, bazen neden buradayım derken gitmek istemez ve o zamanlarda sadece susar.. Güveni, duyduğu huzuru ve mutluluğun tadını doya doya çıkarmak için. Bu nedenle hiç…
Recep daha bir sıkı sarıldı bu sözlerin ardından. Neler olduğunu bilmiyordu ikisi de, iş yerlerinde baktıkları ekrandan çıkagelmişti aşk, ne zaman gideceğini yada kalıp kalmayacağını ikisi de bilmiyordu.Bu nedenle de doyasıya çıkarıyorlardı tadını.
Allah’ım dualarımda yakarırdım sana , acımı söküp atamadığımdan al canımı diye..Sebepsiz hıçkırıklar dağlardı her gün bedenimi ve yüreğimdeki zehir ağır ağır öldürürdü benliğimi. Tüm umutlarım bir bir kaybolmuştu ve o zamanlardan kalma korkularımla yaklaşamazdım kimselere. Şimdi bu adamı çıkarıyorsun karşıma. Yüreği kadar olgunluğuyla da büyüleyen beni kendine. Eğer , eğer bitecekse bu masal ve sadece kısa bir rüya olarak kalacaksa yalvarırım çabuk uyandır bu kulunu. Ama bir şans daha yakalamışken yüreğim, aşık olmuşken ve mutluyken n’olur sürdürebilecek güç ver bize. Uzaklık sorun olmasın , görememek yada istediğimiz zaman yanımızda olamamak zorlamasın bizi. Bu mutluluk bozulmasın, sen meleklerinle sar etrafımızı ve bu büyü hiç bozulmasın…
Bir an içini bir huzursuzluk kapladı genç kızın düşünürken bunları. Rüya evet farkındaydı rüya olduğunun. Düşünmek istemiyordu ama elinde de değildi..Uyanmak istemiyordu… Yarım kalsın yada basitleşsin. Başladığı gibi gitmesiydi istediği, aynı güzellikte ve aynı heyecanda… Ama İstanbul’a döndüğünde neler olacağını da az buçuk hesaplayabiliyordu.Her ne kadar bunun olmayacağı daha görünür olsa da o geçmişin iç çekişmeleri ve korkularıyla baş başa kalıyor ve bu durumlarda kendini geri çekmek istiyordu…Düşünüyordu ve bir çıkış yolu bulamıyordu Meral, Recep birden irkildi uykusunda derken o anda. Gözlerini açtı, yanındaydı..Gülümsedi, öptü ve tekrar daldı…
Bir an rüya sandım ,bir an aslında hiç gelmediğini..Ama gelmişsin,ama buradasın,yanımda ve kollarımın arasında… Seni sarmak,kokunu hissetmek o kadar güzel ki çirkinim. Elinin sıcaklığı, gözlerinde ki o hüzünlü bakışlar. Nereden çıktın sen, hangi masalın kahramanıyım şimdi ben…
Recep’in öpücüğüyle aklındaki tüm karanlıklar yok oldu genç kızın…
-Meral kendine gel…
Dedi sessiz sessiz… Sonra omzuna yattığı genç adamın kollarından sıyrıldı. Kolunu kavradı sıkıca ve tekrar yumdu gözlerini. Saat ilerlemişti ama ikisinin de kalkmaya niyeti yoktu. Yarım hayatlar yaşadığına inanıyordu Meral ve ilk defa tam hissederken kendini açmak istemiyordu gözlerini. Ona bir anda böyle sarılan genç kızı kalbinin tüm zerrelerinde hissederken Recep’in de uyanmaya niyeti yok gibiydi. Pencere aralığından içeri dalan minik bir serçe onlara bakıyordu ve ikisi de izlenildiklerini bilmiyordu.
Her şey sessizliğin içinde çığlık çığlığa haykırırken yüzlerde ufacık bir tebessüm anlatıyordu onlara tüm güzellikleri…
Öğleye yaklaşmak üzereydi vakit ki Recep’in telefonu çaldı. İşe dönmesi gerekiyordu genç adamın. Hazırlanıp çıktılar hemen…
Meral’i Sevda’ya bırakacak oradan geçecekti. Meral’de akşam olmadan dönerdi herhalde İstanbul’a… Öyle söylemişti çünkü. Bir gün daha kalsaydı, ne güzel olurdu halbuki…
Arabada giderken , hiç konuşmuyorlardı yine…
Recep bir ara dönüp baktı genç kıza,
-Huzurlu musun?
Huzur, kesinlikle huzurluyum bayım… İçimdeki fırtınalardan eser kalmadı yanında. Dingin bir deniz gibi beklemekte yüreğim. Ve korkmakta bir fırtınaya karışıp , kaybetmekten bu huzuru daha sonra…
Başını evet anlamında salladı Meral,Recep devam etti sormaya…
-Mutlu musun peki?
Mutluluk, gözlerimden okunmuyor mu acaba? Sessizliğim mi belli etmiyor yoksa… Mutluyum diye söylesem, yada bak söylüyorum mutluyum..Duyuyor musun beni?
Yaklaştı Recep’in yanına, boynuna ufacık bir öpücük kondurdu ve evet dedi genç kız kısık sesle. Sanki sesini yükseltse birileri duyacak ve bozulacaktı da o fısıltılarla konuşuyordu genç adama…
-Peki
Dedi Recep, rahatlamıştı… Derken önlerindeki bir arabada gitmekte olan minik kız çarptı gözlerine. El sallamalar, ona gülmeler derken gelmişlerdi Sevda’ların evine…
-Bu akşam da kalmaya çalış lütfen, seninle ilgilenmek istiyorum ben…
-Peki canım…Kolay gelsin sana…
İndi arabadan genç kız koşarak apartmana girdi ve Recep onun girişiyle iş yerine doğru ilerledi…
Sevda kapıyı açtığında hala uyukluyordu, çok geç yatmıştı… Meral gelir gelmez,
-Hadi uykuya dedi ve gözlerini kapattığı anda rüyaya daldı…
Çok yorgundu genç kız ama uyku tutmuyordu. Acı çekeceğini bildiği bir ilişkiye başlamıştı, farkındaydı ama yaşamak istiyordu.Acısı ne olursa olsun yaşamak.
Gözlerini açtığında 12ye geliyordu saat, Sevda ile birlikte dışarıya çıktılar biraz. Meltem’i aradılar birlikte…
-Dünyanın en güzel anne adayı, ben geldim hadi sende gel göreyim…
Meltem gelene kadar dolaştılar biraz.Recep’in yanına gitmek istiyordu genç kız ama işleri yoğundur diyerek rahatsızlık verme korkusundan yanaşamıyordu onun işyerine. Recep gözleri kapıda belki gelir diyordu ama genç kız o gün o kapıdan girmeyecekti ikisi de bilmiyordu.
Meltem geldi, sohbet ettiler hep beraber… her şeyin ne kadar güzel gittiğini anlatıyordu Meral, heyecanı yüzüne vuruyor, arkadaşları onun bu heyecanına ortak oldukları için mutlu oluyorlardı. Ama bir sorun vardı, içindeki huzur korkularıyla baş başa kalmıştı Meral’in.Gelip görmek , onu koklamak evet hepsi harikaydı,evet mutluydu ama sonu olmayan bir yol gibi gözüküyordu her şey ona. Bu umrunda değildi belki ama düşünürken ister istemez yanıyordu canı…
Meltem eve gitmek için kalktığında onlarda alışveriş yapmaya karar verdiler Sevda ile. Bir mağazaya girdiler derken…
-Sevda bu etek güzel mi?
-Kızım var ya bir sürü eteğin.
-Ya ama onları daha önce çok giydim..
-Eee
-Eeesi onunla birlikteyken eskiye dair bir şeyler giymek istemiyorum ben. Yani her şey yeni ve harikayken, onun hak ettiği gibi kıyafetlerim bile yenilenmeli..
-Sen varya..
-Eeee
-Harbi ya çok safsın ya salak..Yada bize öyle yapıyorsun..Deli misin be, yok etek metek..Yürü…
-Ya deneyelim bari nolur?
-Meral..
-Tamam güzel olmazsa almayız , olmaz mı?
-Yedim bende..
Lütfen diyordu hala Meral, Sevda dayanamadı.Çantasını aldı elinden..
-Git dene, başımın tatlı belası…
-Peki…
Meral eteği giydi, bir de beyaz gömlek geçirdi üstüne. Çıktığında Sevda hiddetlendi..
-Sen şimdi Keşan’da bunu mu giyeceksin?
Meral eteğe baktı,
-Ne var?
-Geldiğinden beri zaten bütün Keşan bizde, artık bu etekle bilmiyorum yani.Kısa kızım giyilmez bu…
-Birincisi ben Keşan’a göstermek için giymiyorum, ikincisi Recep gelirse giyeceğim, üçüncüsü madem Keşan’da giyilmez neden satıyorlar alla alla…
-Hazır cevap sende, söz konusu Recep olunca…
Gülümsedi Meral..
-Ya güzel olmuş mu sen onu söyle, Recep böyle beğenir mi?
-Beğenir beğenir..Gidecek miyiz ki biz kafeye..
-Bilmem, kalabalık oluyor, rahatsız etmek istemiyorum ben…
-Gidelim ya , sen haber verdin mi kalacağını ona ki?
-Aaa, unuttum…
Kıyafetleri aldıktan sonra, Recep’e mesaj çekti genç kız…
Gittiğini düşündüğü bir nada mesaj almıştı Meral’den açıp baktı hemen…
-Bugün seninle uyanmak çok güzeldi.Teşekkür ederim…
-Daha nice günler beraber uyanacağız birtanem.Öptüm…
Diye cevap verdi. Gittin mi diye sormak istiyor ama gittim cevabı ile karşılaşmak istemiyordu.Bu nedenle kısa kesti mesajı genç adam.Ardından bir mesaj daha attı Meral…
-Bu arada ben yarın gidiyorum bayım…
Gülümsedi…
-Bugün de görüşelim lütfen…
-Zaten o nedenle kaldım…
Aynı şehirde, ayrı noktalarda , aynı zamanlarda gülümsedi iki genç …Eve vardıklarında çok yorulmuşlardı.Meral duşa girdi hemen. Çıktığında telefonu çalıyordu…
-Aşkım…
-Canım…
-Napıyosun bitanem.
-Hiç…
-Sesin kötü geliyor..
-Yok yorgunum biraz..
-Eminsin değil mi?Seni üzecek bir şey olmadı..
-Olmadı hayatım vallahi yorgunum..
-Akşama gelecek misiniz?
-Çok yoğun oluyorsun,rahatsız etmek istemiyorum ben…Sen işin bitince gelsen..
-Olur da yine de gelirseniz..
-Haber veririz canım..
-Öpüyorum seni..
-Ben de seni öpüyorum…
-Ne yani gitmiyor muyuz?
Telefonu kapatır kapatmaz sormuştu Sevda,giyinmişti bile…
-Kızım giyinmişiz , süslenmişiz..Alla alla hadi giyin gidiyoruz, kız görsünler biraz, memleket güzel kız görsün yahu…
Meral güldü arkadaşına..
-Bebeğim benim için önemli olan Recep’in görmesi…Ama çok istiyorsan akşam ararız çok kalabalıksa gitmeyiz, değilse gideriz..
-Peki sen giyin o zaman…Ben de nete geçeyim bari tipik…
Meral , odaya giyinmek için gittiğinde, aynanın karşında bakakaldı kendine… Gözlerindeki hüznü görmüyordu… Sebebi belliydi ama bu huzurun yakın zamanda gideceğini de biliyordu…
-Yaşa…Ne zaman diye düşünme, bu anın tadını çıkar…
-Samet….
-Efendim kuzi…
-Sen de mi…
-Biz hep senin yanındayız…
Gene daldı genç kız geçmişe…Samet, kuzeniydi onun. Ailesindeki tek erkek…Nazar boncukları ve doğum gününü kutlamadan bir gün önce onun ölüm haberini almıştı Meral… O günden sonra üzülmeyeceğim demişti… Ölüm başucumuzda nefes alıyor… Halbuki ne çok hayalleri vardı Samet’in.. Ölmeden bir gün önce konuşmuşlardı..
-Ben barıştım Seher’le..İçimin acısı geçti be Meral..
-Ne güzel canım,Allah bozmasın…
-Eee ne zaman geliyorsun o zaman sen buraya..
-Valla doğum günün de unut, önce Seher’e uğrucam ,oradan kaçarım olur mu?
-Anlaştık, öpüyorum seni..
-Erkekleri uzaklaştır, karışmam..
-Hade be, ben karışıyor muyum sana…
Sonra, eve telefon açtığında bir sabah rüyasının etkisiyle, kardeşinin sesini duydu..
-Abla abim öldü…
İnanmadı başta, balkona çıktı, haykırmak istiyordu, neden diye sormak..Ama o gün karşıdaki evde de bir cenaze vardı.Tabutu getirmişlerdi son kez evine.. Ve o anda Samet’i de götürüyorlardı son kez evinden…
Ağladı, haykırdı ama hiçbir işe yaramadı…23 yaşında toprağa girmişti, kız arkadaşıyla yeni barıştığı için mutlu olan kuzeni..Ve kız arkadaşı onu beklerken, kuzeni onun gelmesini isterken Samet onları davet etti mezarı başına…
Mezarlıkta karşılaştıklarında Seher ile… susuyordu ikisi de , neden sonra dualarını edip ayrılacakları anda…
-İçin yırtılıyor biliyorum ama bizim de yırtılıyor inan.Ciğerimiz sökülüp kanları akıyor dört bir yana..Dua et bol bol Seher, o ağlamandan çok güçlü olmanı isterdi..Dua et…
Gülümsedi Meral..
-Sağol nazar boncuğum..
-Hep güçlü ol olur mu? Bırak ne kadar sürerse sürsün…
-Peki…
Sevda’nın aniden içeri dalmasıyla kendine geldi genç kız… Kuzenini özlemişti, gözündeki damlaları görünce ne olduğunu anlamadı Sevda..Ama bir ziyaretin sonucu olduğunu bilseydi eminim o odaya hiç girmek istemezdi…
-Immmm nereye bakalım çirkin, beni bırakıp kaçacak mıydın yoksa?
Gülümsedi Meral, ufacık bir öpücük kondurdu derken
-Günaydın tatlım, sadece
-Sadece ne?
-Dün yaptığımız pislikleri temizleyeyim dedim sen uyurken.
-Yok öyle bir şey..Yat hadi..
Diyerek omzunu gösterdi Recep,
-Sen buraya geleceksin , ben bulaşık mı yıkatacağım sana…Yada ben geldiğimde sen öyle mi yapacaksın bakalım…
Yaptırmazdı, bunu ikisi de çok iyi biliyordu. Meral yasladı başını Recep’in omzuna…Recep gözlerini açtığında onu görmekten çok mutluydu hele bir de aldığı günaydın öpücüğü… Uzun zaman olmuştu böyle hissetmeyeli kendini ve uzun zamandır ne kadar yarım kaldığını hissetti o anda…
Seda Meral’den ilk söz ettiğinde sadece Seda’yı seven biri olarak düşünmüş, sohbeti çekilir diyerek yaklaşmıştı ama kamerada gördüğü andan itibaren ve onunla konuşurken gitgide içine yayılan sıcaklığa anlam verememiş ,çok geceler iki arada kalmış yüreğinin neden böyle kıpır kıpır olduğunu düşünmüştü. Kaçış olarak bakmıştı ilk başta, öyle ya 6 senesini geçirmişti ve kız arkadaşıyla ayrıldığında ne kadar önemsemez gibi davransa da üzülmüştü, alışkanlık vardı sonuçta. Hem Meral’de Cüneyt’i yeni bitirmişti ,o da uzun ve yorucu bir ilişkiden çıkmıştı.. Yazıları bunu her halinden belli ediyor hatta hala Cüneyt’i seviyor gibi gösteriyordu. O zamanlar ne çok düşünürdü ne olacağını ve şimdi ne çok gülümsüyordu yüreği. Gözlerini açtı, Meral de tıpkı onun gibi gülümsüyordu. Saçlarını kokladı , sonra öptü… Öpücüğünü öyle narin kondurdu ki genç kızın başına, sanki kırılacak bir eşya gibi davranıyordu. Gözlerini açtı genç kız,
-Ne düşünüyorsun Çirkinim?
-Hiç…
-Sadece hiç mi?
Meral başını salladı,
-Bazen insan tarif edemediği bir huzurun içinde bulur kendini, bazen neden buradayım derken gitmek istemez ve o zamanlarda sadece susar.. Güveni, duyduğu huzuru ve mutluluğun tadını doya doya çıkarmak için. Bu nedenle hiç…
Recep daha bir sıkı sarıldı bu sözlerin ardından. Neler olduğunu bilmiyordu ikisi de, iş yerlerinde baktıkları ekrandan çıkagelmişti aşk, ne zaman gideceğini yada kalıp kalmayacağını ikisi de bilmiyordu.Bu nedenle de doyasıya çıkarıyorlardı tadını.
Allah’ım dualarımda yakarırdım sana , acımı söküp atamadığımdan al canımı diye..Sebepsiz hıçkırıklar dağlardı her gün bedenimi ve yüreğimdeki zehir ağır ağır öldürürdü benliğimi. Tüm umutlarım bir bir kaybolmuştu ve o zamanlardan kalma korkularımla yaklaşamazdım kimselere. Şimdi bu adamı çıkarıyorsun karşıma. Yüreği kadar olgunluğuyla da büyüleyen beni kendine. Eğer , eğer bitecekse bu masal ve sadece kısa bir rüya olarak kalacaksa yalvarırım çabuk uyandır bu kulunu. Ama bir şans daha yakalamışken yüreğim, aşık olmuşken ve mutluyken n’olur sürdürebilecek güç ver bize. Uzaklık sorun olmasın , görememek yada istediğimiz zaman yanımızda olamamak zorlamasın bizi. Bu mutluluk bozulmasın, sen meleklerinle sar etrafımızı ve bu büyü hiç bozulmasın…
Bir an içini bir huzursuzluk kapladı genç kızın düşünürken bunları. Rüya evet farkındaydı rüya olduğunun. Düşünmek istemiyordu ama elinde de değildi..Uyanmak istemiyordu… Yarım kalsın yada basitleşsin. Başladığı gibi gitmesiydi istediği, aynı güzellikte ve aynı heyecanda… Ama İstanbul’a döndüğünde neler olacağını da az buçuk hesaplayabiliyordu.Her ne kadar bunun olmayacağı daha görünür olsa da o geçmişin iç çekişmeleri ve korkularıyla baş başa kalıyor ve bu durumlarda kendini geri çekmek istiyordu…Düşünüyordu ve bir çıkış yolu bulamıyordu Meral, Recep birden irkildi uykusunda derken o anda. Gözlerini açtı, yanındaydı..Gülümsedi, öptü ve tekrar daldı…
Bir an rüya sandım ,bir an aslında hiç gelmediğini..Ama gelmişsin,ama buradasın,yanımda ve kollarımın arasında… Seni sarmak,kokunu hissetmek o kadar güzel ki çirkinim. Elinin sıcaklığı, gözlerinde ki o hüzünlü bakışlar. Nereden çıktın sen, hangi masalın kahramanıyım şimdi ben…
Recep’in öpücüğüyle aklındaki tüm karanlıklar yok oldu genç kızın…
-Meral kendine gel…
Dedi sessiz sessiz… Sonra omzuna yattığı genç adamın kollarından sıyrıldı. Kolunu kavradı sıkıca ve tekrar yumdu gözlerini. Saat ilerlemişti ama ikisinin de kalkmaya niyeti yoktu. Yarım hayatlar yaşadığına inanıyordu Meral ve ilk defa tam hissederken kendini açmak istemiyordu gözlerini. Ona bir anda böyle sarılan genç kızı kalbinin tüm zerrelerinde hissederken Recep’in de uyanmaya niyeti yok gibiydi. Pencere aralığından içeri dalan minik bir serçe onlara bakıyordu ve ikisi de izlenildiklerini bilmiyordu.
Her şey sessizliğin içinde çığlık çığlığa haykırırken yüzlerde ufacık bir tebessüm anlatıyordu onlara tüm güzellikleri…
Öğleye yaklaşmak üzereydi vakit ki Recep’in telefonu çaldı. İşe dönmesi gerekiyordu genç adamın. Hazırlanıp çıktılar hemen…
Meral’i Sevda’ya bırakacak oradan geçecekti. Meral’de akşam olmadan dönerdi herhalde İstanbul’a… Öyle söylemişti çünkü. Bir gün daha kalsaydı, ne güzel olurdu halbuki…
Arabada giderken , hiç konuşmuyorlardı yine…
Recep bir ara dönüp baktı genç kıza,
-Huzurlu musun?
Huzur, kesinlikle huzurluyum bayım… İçimdeki fırtınalardan eser kalmadı yanında. Dingin bir deniz gibi beklemekte yüreğim. Ve korkmakta bir fırtınaya karışıp , kaybetmekten bu huzuru daha sonra…
Başını evet anlamında salladı Meral,Recep devam etti sormaya…
-Mutlu musun peki?
Mutluluk, gözlerimden okunmuyor mu acaba? Sessizliğim mi belli etmiyor yoksa… Mutluyum diye söylesem, yada bak söylüyorum mutluyum..Duyuyor musun beni?
Yaklaştı Recep’in yanına, boynuna ufacık bir öpücük kondurdu ve evet dedi genç kız kısık sesle. Sanki sesini yükseltse birileri duyacak ve bozulacaktı da o fısıltılarla konuşuyordu genç adama…
-Peki
Dedi Recep, rahatlamıştı… Derken önlerindeki bir arabada gitmekte olan minik kız çarptı gözlerine. El sallamalar, ona gülmeler derken gelmişlerdi Sevda’ların evine…
-Bu akşam da kalmaya çalış lütfen, seninle ilgilenmek istiyorum ben…
-Peki canım…Kolay gelsin sana…
İndi arabadan genç kız koşarak apartmana girdi ve Recep onun girişiyle iş yerine doğru ilerledi…
Sevda kapıyı açtığında hala uyukluyordu, çok geç yatmıştı… Meral gelir gelmez,
-Hadi uykuya dedi ve gözlerini kapattığı anda rüyaya daldı…
Çok yorgundu genç kız ama uyku tutmuyordu. Acı çekeceğini bildiği bir ilişkiye başlamıştı, farkındaydı ama yaşamak istiyordu.Acısı ne olursa olsun yaşamak.
Gözlerini açtığında 12ye geliyordu saat, Sevda ile birlikte dışarıya çıktılar biraz. Meltem’i aradılar birlikte…
-Dünyanın en güzel anne adayı, ben geldim hadi sende gel göreyim…
Meltem gelene kadar dolaştılar biraz.Recep’in yanına gitmek istiyordu genç kız ama işleri yoğundur diyerek rahatsızlık verme korkusundan yanaşamıyordu onun işyerine. Recep gözleri kapıda belki gelir diyordu ama genç kız o gün o kapıdan girmeyecekti ikisi de bilmiyordu.
Meltem geldi, sohbet ettiler hep beraber… her şeyin ne kadar güzel gittiğini anlatıyordu Meral, heyecanı yüzüne vuruyor, arkadaşları onun bu heyecanına ortak oldukları için mutlu oluyorlardı. Ama bir sorun vardı, içindeki huzur korkularıyla baş başa kalmıştı Meral’in.Gelip görmek , onu koklamak evet hepsi harikaydı,evet mutluydu ama sonu olmayan bir yol gibi gözüküyordu her şey ona. Bu umrunda değildi belki ama düşünürken ister istemez yanıyordu canı…
Meltem eve gitmek için kalktığında onlarda alışveriş yapmaya karar verdiler Sevda ile. Bir mağazaya girdiler derken…
-Sevda bu etek güzel mi?
-Kızım var ya bir sürü eteğin.
-Ya ama onları daha önce çok giydim..
-Eee
-Eeesi onunla birlikteyken eskiye dair bir şeyler giymek istemiyorum ben. Yani her şey yeni ve harikayken, onun hak ettiği gibi kıyafetlerim bile yenilenmeli..
-Sen varya..
-Eeee
-Harbi ya çok safsın ya salak..Yada bize öyle yapıyorsun..Deli misin be, yok etek metek..Yürü…
-Ya deneyelim bari nolur?
-Meral..
-Tamam güzel olmazsa almayız , olmaz mı?
-Yedim bende..
Lütfen diyordu hala Meral, Sevda dayanamadı.Çantasını aldı elinden..
-Git dene, başımın tatlı belası…
-Peki…
Meral eteği giydi, bir de beyaz gömlek geçirdi üstüne. Çıktığında Sevda hiddetlendi..
-Sen şimdi Keşan’da bunu mu giyeceksin?
Meral eteğe baktı,
-Ne var?
-Geldiğinden beri zaten bütün Keşan bizde, artık bu etekle bilmiyorum yani.Kısa kızım giyilmez bu…
-Birincisi ben Keşan’a göstermek için giymiyorum, ikincisi Recep gelirse giyeceğim, üçüncüsü madem Keşan’da giyilmez neden satıyorlar alla alla…
-Hazır cevap sende, söz konusu Recep olunca…
Gülümsedi Meral..
-Ya güzel olmuş mu sen onu söyle, Recep böyle beğenir mi?
-Beğenir beğenir..Gidecek miyiz ki biz kafeye..
-Bilmem, kalabalık oluyor, rahatsız etmek istemiyorum ben…
-Gidelim ya , sen haber verdin mi kalacağını ona ki?
-Aaa, unuttum…
Kıyafetleri aldıktan sonra, Recep’e mesaj çekti genç kız…
Gittiğini düşündüğü bir nada mesaj almıştı Meral’den açıp baktı hemen…
-Bugün seninle uyanmak çok güzeldi.Teşekkür ederim…
-Daha nice günler beraber uyanacağız birtanem.Öptüm…
Diye cevap verdi. Gittin mi diye sormak istiyor ama gittim cevabı ile karşılaşmak istemiyordu.Bu nedenle kısa kesti mesajı genç adam.Ardından bir mesaj daha attı Meral…
-Bu arada ben yarın gidiyorum bayım…
Gülümsedi…
-Bugün de görüşelim lütfen…
-Zaten o nedenle kaldım…
Aynı şehirde, ayrı noktalarda , aynı zamanlarda gülümsedi iki genç …Eve vardıklarında çok yorulmuşlardı.Meral duşa girdi hemen. Çıktığında telefonu çalıyordu…
-Aşkım…
-Canım…
-Napıyosun bitanem.
-Hiç…
-Sesin kötü geliyor..
-Yok yorgunum biraz..
-Eminsin değil mi?Seni üzecek bir şey olmadı..
-Olmadı hayatım vallahi yorgunum..
-Akşama gelecek misiniz?
-Çok yoğun oluyorsun,rahatsız etmek istemiyorum ben…Sen işin bitince gelsen..
-Olur da yine de gelirseniz..
-Haber veririz canım..
-Öpüyorum seni..
-Ben de seni öpüyorum…
-Ne yani gitmiyor muyuz?
Telefonu kapatır kapatmaz sormuştu Sevda,giyinmişti bile…
-Kızım giyinmişiz , süslenmişiz..Alla alla hadi giyin gidiyoruz, kız görsünler biraz, memleket güzel kız görsün yahu…
Meral güldü arkadaşına..
-Bebeğim benim için önemli olan Recep’in görmesi…Ama çok istiyorsan akşam ararız çok kalabalıksa gitmeyiz, değilse gideriz..
-Peki sen giyin o zaman…Ben de nete geçeyim bari tipik…
Meral , odaya giyinmek için gittiğinde, aynanın karşında bakakaldı kendine… Gözlerindeki hüznü görmüyordu… Sebebi belliydi ama bu huzurun yakın zamanda gideceğini de biliyordu…
-Yaşa…Ne zaman diye düşünme, bu anın tadını çıkar…
-Samet….
-Efendim kuzi…
-Sen de mi…
-Biz hep senin yanındayız…
Gene daldı genç kız geçmişe…Samet, kuzeniydi onun. Ailesindeki tek erkek…Nazar boncukları ve doğum gününü kutlamadan bir gün önce onun ölüm haberini almıştı Meral… O günden sonra üzülmeyeceğim demişti… Ölüm başucumuzda nefes alıyor… Halbuki ne çok hayalleri vardı Samet’in.. Ölmeden bir gün önce konuşmuşlardı..
-Ben barıştım Seher’le..İçimin acısı geçti be Meral..
-Ne güzel canım,Allah bozmasın…
-Eee ne zaman geliyorsun o zaman sen buraya..
-Valla doğum günün de unut, önce Seher’e uğrucam ,oradan kaçarım olur mu?
-Anlaştık, öpüyorum seni..
-Erkekleri uzaklaştır, karışmam..
-Hade be, ben karışıyor muyum sana…
Sonra, eve telefon açtığında bir sabah rüyasının etkisiyle, kardeşinin sesini duydu..
-Abla abim öldü…
İnanmadı başta, balkona çıktı, haykırmak istiyordu, neden diye sormak..Ama o gün karşıdaki evde de bir cenaze vardı.Tabutu getirmişlerdi son kez evine.. Ve o anda Samet’i de götürüyorlardı son kez evinden…
Ağladı, haykırdı ama hiçbir işe yaramadı…23 yaşında toprağa girmişti, kız arkadaşıyla yeni barıştığı için mutlu olan kuzeni..Ve kız arkadaşı onu beklerken, kuzeni onun gelmesini isterken Samet onları davet etti mezarı başına…
Mezarlıkta karşılaştıklarında Seher ile… susuyordu ikisi de , neden sonra dualarını edip ayrılacakları anda…
-İçin yırtılıyor biliyorum ama bizim de yırtılıyor inan.Ciğerimiz sökülüp kanları akıyor dört bir yana..Dua et bol bol Seher, o ağlamandan çok güçlü olmanı isterdi..Dua et…
Gülümsedi Meral..
-Sağol nazar boncuğum..
-Hep güçlü ol olur mu? Bırak ne kadar sürerse sürsün…
-Peki…
Sevda’nın aniden içeri dalmasıyla kendine geldi genç kız… Kuzenini özlemişti, gözündeki damlaları görünce ne olduğunu anlamadı Sevda..Ama bir ziyaretin sonucu olduğunu bilseydi eminim o odaya hiç girmek istemezdi…