Şehit Yarbay ALİM YILMAZ

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Şehit Yarbay ALİM YILMAZ
alim yılmaz yarbay alim yılmaz şehit yarbay yilmaz hayatı
Şehit Yarbay ALİM YILMAZ

9 Nisan 2006


Elazığ Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Ali Ergülmez ile yardımcısı Yarbay Alim Yılmaz’ın aracı geçerken PKK uzaktan kumandayla mayın patlattı. Yarbay ve 1 er şehit oldu. Albay ve koruması yaralandı.

ELAZIĞ Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Ali Ergülmez, yardımcısı Yarbay Alim Yılmaz ile birlikte karakolları denetlemeye giderken Arıcak İlçesi’ne bağlı Erimli Beldesi’nde PKK’nın mayınlı saldırısına uğradı. Araç konvoyu geçerken yola döşenen mayının uzaktan kumandayla patlatılması sonucu, Yarbay Alim Yılmaz ile araç sürücüsü er şehit oldu. Albay Ergülmez ve koruması Uzman Çavuş Erkut Kaya ise yaralandı. Albay Ali Ergülmez, Yarbay Alim Yılmaz ile dün Arıcak İlçesi’ne bağlı Erimli Beldesi’ndeki askeri karakolları denetlemek istedi. Askeri araç konvoyu Arıcak İlçesi’ne 20 kilometre uzaklıktaki Erimli Beldesi Bileç Mahallesi yakınlarındaki yol ayrımından saat 13.00 sıralarında geçerken, PKK’lı teröristler yola döşedikleri mayını uzaktan kumandayla patlattılar.

HASTANEYE YETİŞTİ AMA

Patlama sonucu araç içerisinde bulunan Albay Ali Ergülmez, Yarbay Alim Yılmaz ve bir koruma yaralandı. Araç sürücüsü İstanbullu er Sinan Gümüştaş ise olay yerinde şehit oldu. Yaralı Albay Ergülmez ve Yarbay Yılmaz ile koruması, önce karayoluyla Kovancılar İlçesi’ne götürülerek ilk tedavileri yapıldıktan sonra helikopterle Elazığ Askeri Hastanesi’ne sevkedildi. Ancak Yarbay Yılmaz tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu. Yaralıların tedavisi ise sürüyor. Elazığ Valisi Muammer Muşmal da askeri hastaneye gelerek yaralıları ziyaret edip yetkililerden bilgi aldı. 8’inci Kolordu Komutanı Korgeneral Nusret Taşdeler de patlama bölgesine gitti. Saldırının ardından bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldı.

Yarbay'ın Ardından...


Dün sabah şehitlikte yatan Yarbay eşini ziyaret eden Firdevs Yılmaz büyük oğlu Doğukan'ın doğduğu güne ait anısını anlattı: "Hakkari'de doğum yaptığım gün, yan odada yaralı bir terörist yatıyordu. Eşim, Doğukan'ı kaldırıp teröriste gösterirken, 'Bu ülkeyi böldürtmeyiz. İşte, ben gidersem arkamdan bu büyüyüp asker olacak. Sizinki yol değil' dedi."

ANKARA'da binlerce kişinin katıldığı bir törenle toprağa verilen şehit Yarbay Alim Yılmaz'ın eşi Firdevs Yılmaz ve iki oğlu Doğukan ile Batıkan, dün sabah Şehitlik'teki mezar başındaydılar. Mezara hep birlikte çiçek koydular.

Şehitlikte sadece Hürriyet'in izlediği şehit eşi Firdevs Yılmaz'ın, devletten iki isteği vardı: "Yetim hakkı yenmesin, oğlum Doğukan, çok istediği Hava Harp Okulu'na alınsın. Şehidimin de kanı yerde kalmasın."

"Ailemizin gazetesi" dediği Hürriyet'te eşinin cenaze töreniyle ilgili haberleri okuyup, fotoğrafları inceleyen ve dünkü haber için teşekkür eden şehit eşi, "Alim'im de Hürriyet'i çok sever, tüm gazeteler içinde ona daha fazla önem verir, ayrı bir yere koyardı" dedi.

Küçük oğlu Batıkan (11) da "Babam sanki operasyona gitmiş gibi. O bizi yalnız bırakmaz, içimde her an gelecekmiş gibi bir his var" dedi.

Yılmaz, Doğukan'ı (17), Hakkari'de eşinin görev yaptığı dönemde dünyaya getirdiğini belirterek, şunları söyledi:

TERÖRİSTE MESAJ

Hakkari'de doğduğu için ona Doğukan adını verdik. Doğum yaptığım gün, yan odada yaralı olarak ele geçirilen bir terörist yatıyordu. Eşim, Doğukan'ı kaldırıp teröriste gösterirken, 'Bu ülkeyi böldürtmeyiz. İşte, ben gidersem arkamdan bu büyüyüp asker olacak. Sizinki yol değil. Belki bu yaralanma senin için kurtuluş olur' dedi. Oğlum, Hava Harp Okulu'na girmeyi arzuluyordu. Babasının bıraktığı yerden askerliğe, onun ilkeleriyle devam edecek. Oğullarımız Doğukan ve Batıkan onu yaşatacak, onlar da birer Alim Yılmaz olarak ülkelerine hizmet edecekler.

AĞLAMAZDI

Askeri şehit düşünce Alim, hep yutkunur, bizim yanımızda kesinlikle gözyaşı dökmezdi. Onun sigara içişinden, yutkunuşundan ne düşündüğünü çok iyi anlardım. Her şehit töreninden sonra çocuklarına ve bana 'şehit olursam sakın ağlamayın, sakın hainleri sevindirmeyin' diyordu. Allah, o an sabrını veriyor. Ağlamadım, ağlayanları teselli ettim. Artık, Alim'imle burada baş başayım. Onun sevdiği türküleri söyler, onun için ağıtlarımı yakarım. Eşime söz verdiğim için ağlamadım.

ÇOCUKLARA BEN SÖYLEDİM

İl Jandarma Komutanımızın bulunduğu aracın hedef alındığı söylenince hemen hastaneye gittim. Komutanla aynı araçta olduklarını biliyordum. O anda eşimin şehit mi, yaralı mı olduğunu bilmiyordum. Bana da kimse gözüme bakıp bir şey söyleyemedi. Eşim ve bir erimizin cenazesi geldi. Çocuklarımın babasının şehit olduğu haberini benden duymalarını istiyordum. Eve gidince, asker eşleri çocuklarımın yanındaydı. Bize 'şehit oldu' diyemiyorlardı. Çocuklarım da babalarının yaralı olduğunu sanıyorlardı. Doğukan ve Batıkan, 'anne geçmiş olsun' dediklerinde, ben de 'keşke sizlere geçmiş olsun diyebilsem. Başımız sağolsun çocuklar. Artık siz şehit oğlusunuz' dedim."

VATAN SAĞOLSUN

Yılmaz, aynı zamanda aile dostu olan eşinin bir silah arkadaşına, "Çocuklarım olmasa; ben Alim'in ardından yaşayamazdım. Kafama sıkardım ama, çocuklarım ve vatanım için inatla yaşayacağım. Vatan sağolsun. Vatan için iki oğlum, iki askerim daha var" dedi.

Eşinin sevdiği türküyü okudu

Firdevs Yılmaz, eşinin yanına kayınvalidesi ve çocuklarıyla geldi, çiçek koyup dua etti. Daha sonra kayınvalidesi ve çocukları uzaklaştırıp, yalnız başına gözyaşı döktü. Ardından da eşinin çok sevdiği "Beyaz giyme toz olur, siyah giyme söz olur" adlı Bolu türküsünü söyledi. Eşinin adının yazılı olduğu tabelayı okşayan Firdevs Yılmaz, karşısında eşi varmış gibi konuştu: "Bundan sonra her gün yanında olacağım. Artık burası bizim evimiz, şehitliğimiz."

Arkadaşı: Yarım saatte 17 PKK'lı avladı

Mezar ziyaretinde arkadaşının eşine ve çocuklarını yalnız bırakmayan "Aile dostu" ve silah arkadaşı bir komutan da, Hürriyet'e şunları söyledi:

KENDİ GİRERDİ

Alim'den önce 29 Ekim 1996'da Diyarbakır Özel Harekat birliğine terörist grup el bombaları atarak saldırdı. 14 şehit verdik, grup komutanı Yusuf Altun da yaralandı. Altun'dan sonra o göreve atanan Yüzbaşı Bahtiyar Er 23 Nisan 1997'de şehit oldu. Er'den sonra Özel Harekat Grup Komutanlığı'na Alim atandı. Hem o grubu toparladı, hem de şehit vermeden 200 civarında teröristi devredışı bıraktı. Arazi taraması sırasında bir mağaraya girilmesi gerekiyorsa; askerini sokmaz, önce kendi girerdi.

Hele Kulp-Sason arasındaki bir operasyonu var ki, onu anlatmadan geçemeyeceğim. Terörist grup bulunduğu ihbarı üzerine birliğiyle birlikte helikopterle indi yarım saat içinde 17 teröristi etkisiz hale getirdi. Hiçbir askerinin de burnu kanamadı. Gerçek bir kahramandı.

Babası: Ölümden korkmazdı

Mehmet Yılmaz: Diyarbakır, İdil, Beytüşşebap, Nahçıvan'da ve iki kez de Ankara'da görev yaptı. Ben de emekli astsubayım. Kendisi asker olmak istedi. Yüksek Denizcilik Okulu'nu kazandı. Üniversite sınavları sonucu gelmeden, İzmir Menteş'de kampa alındılar. Ben oraya gitim, "Hadi oğlum gidelim" dedim, o, "Baba, ölmek var dönmek yok" dedi. Onun gözüne ölüm diye bir korku girmiyordu.

Eniştesi: Kalleşçe aldılar

Yılmaz Kacur: Abim, çatışmaya girse; teröriste can verecek bir asker değildi. Mesleğini, vatanını, milletini, bayrağını seven bambaşka bir insandı. Çakı gibiydi. Aramızdan kalleşçe aldılar. Vatanını, bayrağını o kadar çok seviyordu ki, Doğu-Batı diye ayırmıyordu. Onun için Beytüşşebap'da doğan oğlunun adını Doğukan, Ankara'da doğan ikinci oğlunun adını da Batıkan koydu.

Kız kardeşi: Gururluyum

Dilek Kacur: Abime çok benziyorum, onunla gurur duyuyorum. Annemin rüyasının tam tersine yüzü nur gibiydi. O gururlu, asker duruşu hiç gözümün önünden gitmiyor. Ailesine çok düşkündü.