Konuya cevap cer

Ce: şanlı urfa gelenek ve görenekleri


SÜNNET

            

             Sünnet düğününde yine küvre denilen vekil vardır. Küvre sünnet olacak çocuğu veya çocukları kucağına alarak sünnet ettirir. Sünnet düğününden birkaç gün önce, gelecek olan misafirlere verilmek üzere yemekler hazırlanır. Sünnet düğününün belli başlı yemeği yörede tirit denilen yemektir.Sünnet düğününden bir gün önce sünnet olacak çocuk at, atlı araba, otomobil v.s. binek hayvanı veya vasıtalardan biriyle şehirde gezdirilir. Genellikle Dergâh denilen İbrahim Halil Camii'ne götürülerek buradaki kutsal olduğuna inanılan suyla yüzü yıkanır ve içirilir.

                                       Sünnet yapılacak günün (genelde Pazar) sabahı erken saatlerde misafirler toplanırlar. Sünnet olacak çocuğu küvre kucağına alarak sünnet yapılacak masanın yanındaki yerde oturur. Sünnet anında uyuşturucu iğne yapılmadığından, sünnet olacak çocuk acıyı duymasın diye sürekli ağzına şeker ve lokum konur. Hazırlanan yatağına yatırılır. Yemeğe misafirler gruplar halinde alınır. Yemekten sonra ise yine acı kahve ve sigara ikram edilir.

                          Kirvelik 

             Türk toplumunda kirveliğin yeri ve önemi büyüktür. Urfa'da ise kirvelik çok daha başka anlamlar yüklenir, derin bağlar kurar. Oğlunu sünnet ettirecek ya da evlendirecek ailenin kirvesi yoksa, aile reisi çok iyi düşünerek, ailenin kirveliğini yapacak uygun birisini bulur. Seçilen adaya kirvelik önerilir. Aday genellikle öneriyi kabul eder. Zira, kirvelik, bir onur ve itibar meselesidir.

             Kirvelik kabul edilmişse, kirveye uygun bir hediye gönderilir. Bu çocukların sünnetine ya da delikanlılarının evlenmesine işarettir. Kirve hediyesini hoşnutlukla alır. Sünnet sözkonusu ise, çocukların sünnet elbiselerini yaptırır; evlenme ise, düğün, süpha, hamam yemeği ve diğer törenleri üstlenir. Düğünde damadın elbisesini giydirir. Düğünde damadın yanıbaşında bulunur ve süpha ziyafetinde damat ile beraber tahtta oturur. Aşçıya, davulcuya, berbere, kahveciye ve gereken yerlere damat ile birlikte bol bol bahşiş verir. Damadın gerdeğe konulmasında bulunur. Düğünden sonra, uygun bir hediye ile evli çifti ziyarete gider.

             Kirve, ailenin kirvesidir. Genellikle kendisine, "Kirve" diye hitap edilir. Kirve ile kirve olunan aile arasında çok sıkı ilişkiler kurulur. Bu ilişki, kan bağı kadar yoğun ve güçlüdür. İki aile artık birbirinden kız alıp vermez. Kirvenin saygınlığı ve otoritesi tartışılmaz. Kirvelik, babadan oğula geçer. Eğer arada çok önemli bir problem çıkmaz ise, kirvelik bağı asla kopmaz, devam eder. Beş-on kuşak ötelerden gelen kirvelikler vardır. Kirvenin oğlu olmaz ise, kendisinden sonra, kirvelik de noktalanmış olur

             Sahaniye 

             Şanlıurfa'ya özgü bir toplantı ve eğlence biçimidir. Genelde orta yaş arkadaşlar arasında yapılır. Kaç kişi arasında olacağına dair kesin bir kural yoktur. Sahaniye gezecek arkadaşların çok samimi ve akran olması gerekir. Sahaniye'de arkadaşlıklar daha da pekişik ve ilerler. Sahaniye gezmeleri genelde kış aylarında, özellikle ramazanlarda olur. Belirli bir arkadaş grubu ya belirli bir yerde, bir odada toplanırlar, ya da herbirinin evinde sırayla birer gece toplanırlar. Üst üste her gece olabileceği gibi, gün aşırı ya da haftada 2-3 gece de yapılabilir.

             Sahaniyede genel kural, herkesin evde pişirilen yemekten toplanılacak yere getirmesidir. Sözgelimi, arkadaş grubu 8 kişiyse o gece sofraya 8 çeşit yemek konulmuş olur. Sahaniyede bazen yemekler ve tatlılar, arkadaşlar arasında taksim edilir. 8 kişi 2 gruba da ayrılabilir 4 kişi bir gece, diğer 4 kişi de başka bir gece yapar. Sahaniyede yemek, genelde yer sofrasında yenilir. Ev sahibi-misafir ayrımı yoktur. Herkes ev sahibi gibi hizmet eder, sofrayı hazırlar. Sözgelimi çiğköfte yapılacak ise, köfteyi en iyi yoğurabilen yoğurur. Köfte olunca ayran mutlaka olur. Yemekten sonra da tatlı yenir.

             Gerek yemek ve gerekse tatlılar mutlaka evde yapılır. Çarşıda pek yapılmaz ve çarşıda yaptırılan yemek ve tatlıya da sofrada itibar edilmez. Bazı evlerin kendine özgü, meşhur yemek ve tatlıları vardır. İyi hazırlanmış yemek ve tatlı getiren önce methedilir, iltifatlar yağdırılır, gururu okşanır ve sonunda da ödül!) olarak bir ziyafet yüklenir.

             Oda Geleneği 

             Oda, sıra gecelerine çok benzer. Aynı çevrenin arkadaşları belirli bir yerde bir oda veya bir daire tutar ve sererler. Sergi için gerekli eşya ve malzemeleri ya çarşıdan ortaklaşa alırlar, ya da herkes evinden birşeyler getirir. Bir de işleri yapacak etrafı temizleyecek bir adam tutarlar. Odanın bütün giderleri ortaklaşa ödenir.

             Odada cumartesi öğleden sonra ve Pazar günleri oturulur. Odaya her gece belirli bir saatte gelinir. Orta hizmetini gören adam, daha evvel gelir. Temizliği yapar, mangalı ya da sobayı yakıp odayı ısıtır. Acı kahveyi hazırlar. Nargile içenlerin nargilelerini temizler. Odaya, sahaniye usulü yemek getirilebilindiği gibi harafane de yapılarak çeşitli yemekler ya da çiğköfte yapılır ve yenir. Odadaki yemekleri yemek yapabilenler yapar. Odada oyunlar oynanır, saz çalınıp türküler ve gazeller söylenir. Sohbet edilir, hatıralar anlatılır ve kitaplar okunur. Oda genelde her gece açılır. Bilhassa yağmurlu ve soğuk kış günlerinin pazarlarında oda alemleri çok güzeldir. Pazar günleri hava açık ve kıra gitmeye uygunsa oda arkadaşları hep birlikte kıra giderler. Bu bir köy olabileceği gibi, bahçe de olabilir.

             Bağ-Bahçe-Dağ Gezme ve Yatı Geleneği 

             Bağ, bahçe dağ gezme ve yatmaları Urfalı'ya özgü bazı özellikler taşır. Kırlara bahar ve yaz aylarında gidilir. Kişi sınırlaması yoktur. 5 ila 20 arkadaş arasında değişir. Yatıya ya devamlı, ya da bir-iki geceliğine gidilir. Devamlı gidenler, daha donanımlı giderler, gedecekleri yere önce halı, kilim, keçe ve hasır gibi yere serileceklerle yataklarını götürürler. Geceleri soğuk olacağı gibi kürkler de unutulmaz. Ayrıca, gerekli mutfak malzemeleri, mangal, kebap için şiş ve kömür de götürülür. Yatıda genellikle 1-2 gün kalınabilir. Bir ay ve daha fazla kalan gruplar da olur. Kalma süresi, arkadaş grubunun durumuna göre değişir.

             Cumartesi ve Pazar günleri devamlı kalınır. İş günlerinde, ise, sabah erkenden şehre gelinir, akşamları dönülür. Yemek ya sırayla yapılır, ya herkes elinden geleni yaparak ortaya koyar, ya da yemek pişirmesini bilenler devamlı yemek yapmayı üslenirler. Her grup bir adam tutar. Bu adam etrafı temizler, bulaşıkları yıkar, ateş yakar ve gerekirse şehre giderek malzeme ve yiyecek satın alır. Ulaşım ve yük taşıma aracı genellikle ya bir merkep, ya da bir beygirdir.

             Geceleri sazlar, cümbüşler çalar, Davûdi sesliler gazel ve türküler okur. Bu gazel ve türküler etrafındaki komşu gruplardan duyulur. Duyanlar da, gazel, türkü ve hoyratlara cevap verirler. Bu hallerde bazen iddialaşmalar olur. Karşılıklı söylemeler sabaha kadar devam eder. Dağlarda yatıya kalmak çok eski bir gelenektir. Gitmenin, kalmanın, yemek hazırlamanın, yemek yemenin, oturmanın ve eğlenmenin bir adabı vardır. Adaba uymayanlar, taşkınlık yapanlar gruptan uzaklaştırılır.

             Bir yada iki geceliğine yatıya gidenler ise, ya Cuma, ya da cumartesi akşamı gidip Pazar akşamı dönerler. Geçmişte kadınlar da kıra giderlerdi. Çarşamba ve Cumartesi günleri öğleden sonraları genellikle aile fertleri, komşu ya da akraba aile eşliğinde giderlerdi. Kadınların gittikleri gezi yerleri günümüzde artık iskan sahaları oldu, gecekondularla kaplandı. Kadınlar genellikle çiğköfte ile giderler, bazen de evde yaptıkları yemekleri götürürlerdi. Özellikle erkeklerin gittikleri başlıca dağ ve diğer mesire yerleri şunlardır:Bağ evleri, Kanlı Mağara, Delikli Mağara, Şıh Maksut, İpek Mağarası, Merkêfe, Top Dağı, Dip Karlık, Karlıklar, Dev Teşti, Halepli Bahçesi, Karaköprü, Cavsak Suyu ve Zeytinlik.

             Harefene 

             Harefene akran ve samimi arkadaşlar arasında olur. Varlıklılar ve gençler harefeneye pek itibar etmezler. Bu bakımdan harefene daha çok dar gelirliler arasında yapılır. Harefenede yapılan masrafları bölüşmek esastır. Tüm masrafları bir ya da iki kişi yapar. Sonra bölüşülür. Harefene gündüz olabileceği gibi gece eğlencelerinde de olur.

                          SIRA GECELERİ:

             Şanlıurfa folkloru denince; türküleri, hoyratları, çiğköftesi ve " sı ra geceleri " akla gelir. Özellikle kış gecelerinde, yaşları, işleri ve ekonomik durumları birbirine yakın arkadaş gruplarının, her hafta bir arkadaşın evinde olmak üzere, haftada bir akşam, belirli bir niteliğe ve düzene göre sıra ile yaptıkları toplantılara " Sı ra Gecesi " denmektedir.

             Sıraya katılanlar, sıra gecesinin kurallarına uymak zorundadır. Bu kurallardan bazıları şöyledir: Önceden belirlenen sıraya gelme saatine uyulur, uymayanlara ceza verilir. Sıraya gelen misafirler veya yaşça büyük olanlar, saygı ifadesi olarak üst tarafta oturtulur; ev sahibi ise kapıya yakın oturur. Sıra gecesinde müzik makam geleneğine göre icra edilir. Müzik icra icra edilirken konuşmak, sohbet etmek hoş karşılanmaz. Sıra grubunun seçilen bir başkanı vardır. Başkan, sıra gecesinin yönetimini üstlenir, kurallara uymayanlara verilen cezaları uygular.

             Sıra gecelerinin en önemli fonksiyonlarından biri sohbettir. Konuşulan konular, sıra gezenlerin mesleklerine, kültür ve sanat seviyelerine, tahsillerine göre değişirse de, sırada; sağlık, eğitim, siyaset, ekonomi, sanat, edebiyat, dini konular, Urfa'nın sorunları; Türkiye ve dünya meseleleri gibi hemen her konu konuşulur. Bazı sıra gecelerine, sıradakilerin merak ettikleri veya ilgi duydukları konunun uzmanı bir misafir özellikle çağrılır ve onun konuşması dinlenir, ondan istifade edilmeye çalışılır.

             Şanlıurfa'da müziğin gelişmesi ve yaşatılmasında, yeni bestelerin ve sanatçıların ortaya çıkışında en önemli faktör sıra geceleridir. Müziğe yeni başlayanlar, bu gecelerde ustaları dinleyerek müzik bilgisini alır ve makamları öğrenir.Sı ra gecelerinde gelenlere acı kahve ve daha sonra çay ikram edilir.

             Çiğköfte sıra gecelerinin vazgeçilmez ve değişmez yemeğidir. Çiğköfte ikram edildiğinde genellikle herkes tabağındakini bitirir. Çiğköftenin yanında ayran, nar pekmezli bostana, salatalık veya maruldan yapılmış cacık, koruk salatası, çoban salatası gibi salatalar ikram edilir. Çiğköfteden sonra kadayıf, şıllık, katmer, baklava veya daş ekmeği, küncülü akıt, Palıza, Şıre gibi evde yapılan mahalli tatlılardan herhangi biri ikram edilir. Sıra gecesi, hoşgörü ve sevgi ortamı olup, acıyı ve mutluluğu paylaşmaktır, tanışmaktır ve kaynaşmaktır. Aynı zamanda bir " Halk konservatuarı " dır, çok yönlü bir   dernektir, siyaset okuludur, geleneklerin yaşatıldığı gecelerdir, musiki ve   muhabbettir.

             YÖRESEL YEMEKLER:


             Urfalı lar asırlardan bu yana damak zevkinin en güzel örneklerini veren zengin çeşitte yemeklerle beslenmesini bilmişlerdir. Yöre yemeklerinin l ezzetleri yanı nda besin değerleri de çok yüksektir. Yemek yapma becerisinin yanında yaptıkları yemekleri misafirleriyle paylaşmak geleneği bütün Anadolu insanına mahsus bir özelliktir. Ancak Urfalıların misafir sevme özelliğinin, hiç bir öğün misafirsiz yemeğe oturmayan Hz. İbrahim (A.S.)'dan geldiği söylenmektedir.

             "Halil İbrahim Sofrası" herkesçe bilinen bir deyimdir. Urfalılar bugün de misafir ağırlamak ve onlara çeşitli yemekler ikram etmekten büyük zevk duymaktadırlar. Yemek kültürü oldukça zengin olan Şanl ı urfa'da Ayran Şorbası, Hamurlu, Pıt Pıt, Sarı Şorba, Çağala Aşı, Pakla Aşı, Hıttı Bastırması, Soğan Tavası, Su Kabağı, Bütün Balcan, Sarımsak Aşı, Kaburga, İsot Çömleği, Bamya Çömleği, Acır Annaziği, Tatlı Bamya, Erik Tavası, Lolaz Dürmüğü, Saca Basma, Döğmeç, Ekmek Aşı, Kenger Aşı, Semsek, Has (Marul) Dolması, Mimbar, Acır Bastırması, Soğan Tavası, Ağzı Açık, Ağzı Yumuk, Pendirli Ekmek, Elma Aşı, Masluka, Lebeni, Boranı, Kuzu Pilav, Meyhane Pilavı, Pilavı, Baklalı Bulgur Köftesi, Aya Köftesi, Köfteli Erik, Tiritli İçi, Duvaklı Pilav, Üzlemeli Firikli Pilav, Ciğerli Bulgur Pilavı, Mığrıbi Pilav, Basma Lıklıkı Köfte, Dolmalı Köfte, Köfte, Yuvalak, Kıyma, Yumurtalı Köfte, Mercimekli Köfte, Frenkli Köfte, Yağlı Köfte, Etli Kebabı, Kemeli Kebap, Tike Kebabı, Kazan Kebabı, Tepsi Kebabı, Kemeli Tas Kebabı, Balcanlı Kebap, Soğanlı Kebap, Müftehi Tas Kebabı, Frenkli (Domatesli) Kebap, Kemeli Cacık, Bostana, Zeytin Bostanası, Koruk Salatası, Pencer Cacığı, Peynirli Kadayıf, Katmer, Daş Ekmeği, Aşır Aşı, Palıza, Haside, Küncülü Akıt, Kuymak, Zingil, Zerde, Kadı Beyni, Peynirli Helva, Un Bulamacı, Palıza geleneksel yöresel yemekler arasında sayılabilir.

             Ayrıca ÇİĞ KÖFTE,İSOT,ŞILLIK,URFA YAĞI,MIRRA en önemlileri arasındadır.

             YÖRESEL GİYİM:

             KADIN: Kadınlarda başlara yaşmak ve peçe giyilir. Genç kızlar al fes üzerine poşu sararlar. "Köfü" denilen gelin başlıkları altınla süslenir. Uzun etekli entâri giyilir. Kadifeden ceket dize kadar uzanır ve sırmayla işlenir. Entârilere zıbın veya fistan denir. Ceket ve yeleğin üzerine üç etek geçirilir. Bunun üstüne peştemal (önlük) bağlanır. Fistan altına şalvar; ayağa da "kaliç" denilen ayakkabı giyilir.

             

              ERKEK: Erkekler, önü kapalı göğsü açık entariyle üste ceket giyerler. Kışın keçe abalar, pamukludan yapılan şalvar, tercih edilir. Yerli deriden yapılan postal giyilir. Şehirlerde mest lastikle potin ve kundura kullanılır.


             HALK OYUNLARI VE FOLKLOR:

             Şanlıurfa efsâneler, türküler, mâniler, halk oyunları bakımından çok zengindir. Halk musikisi Güneydoğu Anadolu bölgesinin özelliğini taşır. Başlıca halk oyunları: İki ayak, üç ayak, beş ayak, Urfalı, tekir ve derik halayları, dörtlük, kılıçkalkan, isfahan, ağır hava, lorke, keriboz, kol oyunu, mimiteşi, şeyhanlı ve velyişhâne'dir.


             NELERİ İLE ÜNLÜ:

             ŞANLIURFA Kalesi, Urfa Sıra Geceleri, Halil-ül Rahman Gölü ( Balıklı Göl ), Harran Harabeleri, Ceylanpınar Üretme Çiftliği, Çiğ Köftesi, Kelaynak Kuşları, Halfeti Evleri, Pamuk Üretimi, Hz.Eyüp Mağarası, Şuayip Şehri ve Mağarası


             İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?

             Eski adı "Orhoe veya Orhai"dir. Daha sonra Araplar tarafından  "R"ya çevrilmiştir.


Geri
Üst