Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
istanbul karasu kaç kilometre istanbul akyazı kaç km adapazarı hendek arası kac km adapazarı karasu tatil yerleri akyazı arası kac
Sakarya İli,Merkez İlçesi, Semerciler Mahallesi, Milli Egemenlik Caddesi, İstasyon karşısında yer alan Müze binası, bahçesi ile birlikte 1290 M2lik bir alan üzerine kurulmuştur. 1910-1915 yılları arasında dönemin Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Baha Bey tarafından zemin katla birlikte üç katlı olarak yaptırılan konut, daha sonra Atatürk’ün yakın arkadaşı ve Milletvekili Hasan Cavit Bey tarafından satın alınmıştır.17 Haziran 1922 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi ile buluştuğu ve 3 gün kaldıkları ev, 1967 yılında meydana gelen depremde büyük ölçüde hasar görmüştür. 1983 yılında sivil mimarlık örneği olarak tescil edilen konut, Kültür Bakanlığınca kamulaştırılıp,dış görünümü aslına uygun bir şekilde, içte ise tamamen değişikliğe uğratılarak betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Zemin katta büro odaları ve kalorifer dairesi, 1. katta müdür odası ve 85 m2 genişliğinde bir adet sergi salonu, 2.katta da 50 kişilik bir konferans salonu bulunmaktadır.
Sakarya Müzesi ilk defa 12.01.1989 tarihinde, İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde hizmet vermeye başlamış 07.03.1989 tarihinde şimdiki yerine taşınmıştır. Müze faaliyetlerinin yanı sıra ilimiz sınırları içerisinde bulunan arkeolojik ve etnografik eserleri toplayarak, yapılan teşhir düzenlemesi sonrasında, 21.06.1993 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır. 17 Ağustos 1999 tarihindeki depremde vitrinlerde ve eserlerde meydana gelen hasar nedeniyle ziyarete kapatılmıştır.Deprem sonrasında yapılan çalışmalar sonucu, 28.06.2003 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.
Müzenin bahçesinde, Sakarya İli sınırları içinde bulunan Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari parçalar, mezar taşları, sunaklar, yazıtlı taşlar, ostotek, pişmiş toprak erzak küpü ve sütün kaideleri sergilenmektedir. Müzenin sergi salonunda tarih öncesi çağlar ile Roma ve Bizans Dönemine ait bir grup arkeolojik eser ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait etnografik eserler sergilenmektedir.Arkeolojik eserler arasında yassı el baltaları, pişmiş toprak kaplar,koku ve gözyaşı şişeleri, madeni ve cam eserler yer almaktadır.Etnografik eserler arasında Ulu önder Atatürk’ün kullandığı eşyalar ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait ateşli ve kesici silahlar, bakır kaplar , mühürler ve el işlemeleri teşhir edilmektedir.Sikke vitrininde, Klasik, Hellenistik, Roma,Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait sikkeler bulunmaktadır.
TARAKLI EVLERİ
Sakarya İli`nin en güney ucunda yer alan Taraklı, 19. YY. kalma Osmanlı Dönemi evleri ve tarihi yapılarıyla ünlü bir ilçedir. Sokak dokusu bozulmayan görünümü Taraklı Evleri`nin bulunduğu alan SİT alanı ilan edilmiş ve korumaya alınmıştır. Bu alanda 120 adet tarihi ev bulunmaktadır. Yük taşıyanların dinlenmeleri için dinlenme taşları bulunan Arnavut Kaldırımlı sokakları ve bu sokakların buram buram tarih kokan süsleri Osmanlı Evleri ile Taraklı bir kültür müzesi görünümündedir. Bu özellikleri sebebiyle son yıllarda iç turizm açısından belirgin bir canlanma görülmektedir. Yusufbey Mahallesinde bulunan yaklaşık beş asırlık Çınar ağacı Kültür Bakanlığınca Doğal anıt olarak tescillenmiştir. 100 ila 300 yıllık evlerin süslediği Taraklı`nın Osmangazi tarafından alınışından bu yana, halk tahtadan tarak ve kaşık yapımıyla uğraşmıştır. İlçeye ismini veren tarak yapımına çoktan son verilse de, ağaç oyma el işlerine devam edilmektedir. Cumbalı, renkli evleri, doğası, tertemiz sokak ve parkları ile önemli bir iç turizm talebine sahne olan ilçe denizden 800 metre yüksekliktedir. Bu konumu Taraklı`yı, rutubetsiz, temiz havası, betona yenik düşmemiş, odun kokulu daracık sokakları ile önemli bir turistik çekim merkezi yapmaktadır. Taraklı, Adapazarı`na 70 km uzaklıktadır. Ankara`dan ise Göynük istikametinden 3 saatlik mesafededir. Ankara ve İstanbul`a ilçeden günlük otobüs seferleri vardır. Adapazarı`na ise saat başı otobüs bulunmaktadır.
Sakarya’da arkeolojik buluntular ve tarihi eser varlığı
Sakarya İl sınırları içerisinde, bu güne kadar yapılan, birkaç yüzey araştırması ve kurtarma kazıları dışında önemli bir arkeolojik kazı çalışması gerçekleştirilememiştir. Yapılan araştırma ve incelemelerden de anlaşılacağı gibi, tespit edilebilen en eski yerleşimin Helenistik Döneme (M.Ö.330-30) kadar gittiği bilinmektedir. Eski Çağda Bitinya Krallığı (M.Ö 435-279) toprakları içerisinde kalan İlimizde, o dönemden günümüze ulaşan hiçbir buluntu ve kalıntıya rastlanmamıştır.Gerek daha önce yapılan kazılar ve gerekse, Sakarya Müzesinin kurulmasından (1989) sonra gerçekleştirilen araştırma, inceleme ve kazı çalışmaları sonucu bölgemiz arkeolojisine ışık tutabilecek nitelikte bulgular elde edilmeye başlanmıştır.
Karapürçek İlçesi Teketaban Köyü Köyiçi mevkiindeki tümülüste Sakarya Müzesi tarafından gerçekleştirilen kurtarma kazısında ahşap mezar yapısı olduğu tespit edilmiştir. Bu özellik Frig dönemi tümülüslerinin bir özelliğidir. Ancak, bu tespitin kesinlik kazanabilmesi için, bölgede bulunan diğer tümülüslerde de bilimsel kazı çalışmalarının yapılması gerekmektedir.
Adapazarı Merkez, Küçük Esence (Küçük Tersiyer) Köyünün Tepecik mevkiinde, tonozla örtülü, Dramoslu tülüsünten; Altın diadem parçaları, Gümüş eserler ve pişmiş toprak kaplar bulunmuştur. Ak Ova’nın hemen ortasında münferit bir tepe olan Şıra Tepenin (Antik Tersia şehri) kuzey doğu eteğinde bulunan bu tümülüs M.Ö. I.asra tarihlendirilmektedir. 1958 yılında açığa çıkartılan tümülüsten ele geçirilen eserler İstanbul Arkeoloji Müzesindedir. Bu tümülüsün bağlı olması gereken iskan yeri, yakınındaki Tersia şehri olmalıdır. Bitinyanın en güzel ve verimli ovası olan bu mıntıka geç antik çağda Regio Tersia ismi ile anılıyordu. Bitinya Krallığı zamanında Nikomedia’dan ( İzmit ) Doğuya Bithynion ( Bolu) ve Karadeniz kıyısındaki Hareklea’ya ( Karadeniz Ereylisi ) giden yollar buradan geçmekte idi .((1) D.Magle, Roman Rule in Asia Minor,Princeten 1950,II,s.1185.)
Tersiye tümülüsünde bulunan altın diadem parçaları ve testiler, benzer plan gösteren Akyazı’nın Küçücek Köyünde açılmış olan tümülüste bulunanların benzeridir.(2) Nezih Fıratlı “Bitinya Araştırmalarına Birkaç İlave” Belleten, XVII, 65, 1953, s.20 vd.)
Roma Döneminde, bölgemizde bir çok yerde köy yerleşimlerinin olduğu tespit edilmiştir. Merkez ,Beşevler Köyünde yapılan kazıda, Roma dönemi Lahit Mezarı içerisinden bir adet cam şişe ve sitrigilis (Sporcuların vücutlarına sürülen yağı temizlemekte kullanılan metal alet) ve pişmiş toprak şişeler elde edilmiştir. Merkez, Akarca Köyü Roma dönemi Nekropolünde (Mezarlık) İzmit müzesi tarafından gerçekleştirilen kazı çalışmalarında elde edilen buluntular İzmit Müzesindedir. Meşeli Köyü Mezarlığı kenarında yapılan kaçak kazıda açığa çıkartılan Lahit mezar Sakarya Müzesi bahçesinde teşhir edilmektedir. İkizce Osmaniye köyünde Roma dönemi mezarlığı vardır. Adliye Köyü kum ocakları mevkiinden çıkarılan ve Yücel Öner’e ait özel koleksiyonda bulunan üzeri yüksek kabartmalı mermerden yapılmış Mezar Steli Roma Dönemine aittir.Adapazarı. Merkez Maltepe Mahallesinde Roma Dönemi sandık mezarları ile daha geç döneme ait kiremit mezarlara rastlanmıştır. (Müze Arşivi)
İlimiz sınırları içerisinde bir çok tümülüs mezar bulunmaktadır. Karapürçek –Teketaban, Hendek-Sivritepe, Yağbasan, Karaçökek, Kaynarca-Topçu köyü, Kırktepeler Köyü tümülüsleri bunlardan birkaçıdır.
Pamukova İlçesi, Hayrettin Köyü, Menete mevkiinde ve Akçakaya Köyünde anıtmezar kalıntıları, Akçakaya Köyünün güney taraf eteklerinde mimari temel kalıntıları, kayaya oyularak yapılmış mezarlar, yazıtlı mezar taşarı, sunaklar ve mozaik kalıntısı tespit edilmiştir.Yine bu bölgeden bulunan ve müzemiz koleksiyonlarına katılan Roma dönemi sikkeleri vardır.
Pamukova İlçesinin değişik bölgelerinden toplanan Mezar siteleri ile Taraklı İlçesi,Hark,Hacıyakup ve Duman köyünden getirilen steller ve sunaklar Müzemiz bahçesinde teşhir edilmektedir.
Geyve İlçesi Saray Köyü, köyiçi mevkiinde, ev ve samanlıklar altında kalan, düzgün yontma taşlarla yapılmış temel kalıntıları mevcuttur. Sarayköy Camiinin avlusunda yer alan musalla taşı Roma mezar anıtının bir parçasıdır. Bozören köyünde bazı evlerin duvarlarında, yazıtlı yazıtsız mezar taşları ve sunaklara ait taşlar kullanılmıştır.
Adapazarı, Merkez, Beşköprü mevkiinde bulunan ve Bizans İmparatoru Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan Köprü, Erken Bizans Döneminden günümüzü sağlam olarak gelebilmiş en önemli sanat yapılarından biridir. Alifuatpaşa Beldesi, II****yazıt Köprüsünün kuzey tarafındaki adacık içerisinde yıkılmış durumdaki köprü kalıntıları Bizans Dönemi özelliği göstermektedir.
Bizans döneminde bölgemizdeki en eski kale kalıntısı Paşalar Kalesidir.Bu kalenin yapımında çevreden toplanan, Roma dönemine ait bir çok mezar siteli devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.Mekeceden başlayarak, Paşalar, Çobankale, Adliye Kalesi, Harmantepe Kalesi, Akçukur ve Seyifler Kalesi, Sakarya nehri boyunca uzanan ileri Karakol niteliğinde haberleşme ve savunma amaçlı Bizans dönemi yapılarıdır.
Bizans İmparatorluk kuvvetlerinin, doğu seferleri sırasında, toplanma ve hazırlık merkezi konumunda, stratejik öneme haiz bir yer olan Malagina’nın, Bizans ve Osmanlı kaynaklarına dayanılarak, Pamukova İlçesi Mekece veya Paşalar Köyü (Paşalar Kalesi) olduğu ifade edilmektedir.(Fahri Yıldırım, Malagina,Yüksek lisans Tezi,Eskişehir 2001)
İlimizin Osmanlı hakimiyetine geçmesinden sonra , il sınırları içerisinde yepılan ve özelliklerini kaybetmeden günümüze ulaşan önemli mimari yapılar; Geyve Elvanbey İmareti (1450), II****yazıt Köprüsü (1495) Taraklı-Yunus Paşa Camii (1517), Sapanca-Mahmudiye Köyü Hasan Fehmi Paşa Camii (1885) ve Uzunkum’daki Rahime Sultan Camii’dir (1892). Sapanca İlçesi merkezinde yer alan ve Mimar Sinan tarafından yapıldığı bilinen Rüstempaşa Camii birçok onarım geçirmiş ve orijinal özelliklerini kaybetmiştir,Hamam ise tamamen tahrip olmuştur.
Sakarya-Karapürçek karayolunun 18. kilometresinde bulunan Teketaban Köyü, Karadağ eteklerinin ova ile birleştiği kısımda yer almaktadır. Verimli topraklara ve hafif dalgalı bir arazi yapısına sahiptir. Teketaban Köyü içerisinden geçen asfalt yol Adapazarı, Karapürçek ve Akyazı bağlantısını sağlamaktadır.
Teketaban Köyü, köy içi mevki, Hilmi Toprakçı’ya ait tarlanın tepecik kısmından toprak alınması sonucu mezar odasına rastlandığının Sakarya Müzesine haber verilmesi üzerine, Sakarya Müzesi Müdürlüğü tarafından kurtarma kazısı yapılmıştır.
Yaklaşık 40 metre çapında ve 8 metre yüksekliğinde tümülüs olduğu anlaşılan tepecikten zaman zaman köylüler tarafından toprak alınması sonucu 3/4′lük kısmının kaldırıldığı ve yine toprak alınırken mezar boşluğuna rastlandığı anlaşılmıştır. Düz bir arazi üzerinde yükselen tümülüsün orta yerinde tepe noktasından 8 metre derinlikte ve büyük bir bölümü açığa çıkmış vaziyetteki mezar boşluğunun olduğu yerde 3×3 metre ebatlarında bir alan temizlenerek mezar tabanı ve ahşap kalas izleri ortaya çıkartılmıştır.
Çürümüş ve kömürleşmiş durumdaki ahşap parçacıkları dışında herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. Kesitte ve tabanda görülen ahşap izdüşümlerden hareketle Mezarın ahşaptan yapıldığı, etrafına doldurulan toprağın ince ve baskılı olduğu ve bu durumda içte kalan ahşabın çürümesi sonucu yanlarda ve tabanda bıraktığı izlerin ahşabın şeklini aynen muhafaza ettiği belirlenmiştir.
Dıştan dışa ölçüleri kısmen tespit edilebilen ahşap mezar odasının doğu-batı istikametinde olduğu, 300 santimetre boyunda, 114 santimetre genişliğinde ve yaklaşık 200 santimetre yüksekliğinde ebatlara sahip bulunduğu belirlenmiştir. Semerdam çatılı mezar odasının yalnızca çatı yüksekliği 83 santimetredir. Her iki uçta mezar tabanının altına yerleştirildiği belirlenen kalasların toprakta bıraktığı izdüşümlerinin derinliği 38 santimetredir, uzunluğu ise 184 santimetredir.
Ahşap mezar odasının bulunduğu yerde herhangi bir buluntuya rastlanmamış ve Jandarma tarafından ilk müdahale esnasında yüzeyde bulunduğu ifade edilen gümüş koku kabının mezar odası dışında olması, tümülüsün tepe kısmında ve kesitte kaçak kazı izinin görülmesi mezarın daha önceden soyulduğunu göstermektedir. Ele geçirilen Gümüş koku kabı 9×7,5 santimetre ebatlarında olup, kısa silindirik boyunlu, armudi gövdeli ve düz diplidir. Omuzuna yapışık olan bileziğin üzeri boğumlu olup yer yer altın kaplama izleri mevcuttur.
Anadolu”da Trakya bölgesi ile Phrygia ve Lydia devletlerinin egemen olduğu bölgelerde pek çok tümülüse rastlanmıştır. Bu gelenek Romalılar zamanında da devam etmiştir. Teketaban tümülüsünden elde edilen bilgiler ışığında, hangi döneme ait olduğunu kesin olarak söylemek mümkün değildir. Ancak Mezar yapısında Ahşap kullanılması Phrygia tümülüslerini çağrıştırmaktadır.
Adapazarı’nın 14 Km. doğusunda, Küçük Tersiye (Esence) Köyünün Tepecik mevkiinde, 1958 yılında tarla sürülürken tümülüse ait mezar odasına rastlanmıştır.Ak Ova’nın (Regio Tersia) hemen hemen ortasında münferit bir tepe olan Şıra tepenin (antik Tersia şehri) kuzey tarafındadır. Tepecik mevkii ise Şıra tepenin kuzey doğu eteğinden 600m. kadar uzakta olup, Sakaryanın kolu olan Mudurnu suyuna yakındır. Ovadan 3-4 metre kadar yüksekliktedir. Mezar binası kuzey-güney istikametinde bir oda ve bunun güneyindeki bir dramostan meydana gelmektedir. Mahalli kalkerden yapılmıştır, üzeri tonoz örtülüdür. Dramosun dışa açılan ağzı taş bir levha ile kapatılmıştır. Mezar odasının şekli dikdötgendir. Odanın batı tarafında taş bir kline vardır. Ölü hediyeleri, diğer tümülüslerde de rastlandığı gibi klinenin üzerine konulmuş olarak ele geçirilmiştir. Dramosun odaya ve dışa açılan kapılarının etrafı mermer çerçevelidir.
Bu tümülüsten;bir gümüş urna,iki gümüş kupa, Mersin yapraklarından meydana gelen altın bir diademe ait parçalar, iki kulpsuz kandil, altı tane pişmiş toprak koku şişesi ve beş adet laginus tipi testi ele geçirilmiştir. Gümüş eserlerin süs ihtiva eden kısımları altın yaldızlıdır. Ele geçen eserler, kullanılan malzeme ve mimari yapısına göre; bu tümülüs M.Ö.I.asra tarihlendirilmektedir. (Nezih FIRATLI, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Yayınları XXII,s. 22-29, İstanbul 1960)
AKYAZI KÜÇÜCEK KÖYÜ TÜMÜLÜSÜ
Tersiye Tümülüsü ile benzer özellikte olup, tonozlu mezar odası ve dramostan (geçit) oluşmaktadır.1953 yılında açılan bu tümülüste üç iskeletle birlikte, Altın diadem parçaları, pişmiş toprak kandiller, koku şişeleri ve sikke ele geçirilmiştir.Bu sikkeye göre M.S.2. asra tarihlendirilen Küçücek tümülüsünün, mezar yapısı bakımından daha erken döneme ait olabileceği anlaşılmaktadır.Tümülüslerin uzun zaman kullanılan örneklerine Anadolu’nun bazı bölgelerinde rastlanmıştır. Sikkenin, mezara sonradan yapılan gömmelerde konulmuş olabileceği, bu nedenle Tersiye Tümülüsü ile aynı döneme ait olmalıdır. (Nezih FIRATLI, “Bitinya Araştırmalarına birkaç ilave”, Belleten,XVII, 65, 1953, s.20 vd.)
Sakarya il merkezinin batısında, merkeze bağlı Beşevler Köyü yerleşim alanı içerisinde kalan Mustafa Yılmaz’a ait evin kuzeydoğu yanında yer alan arsa da aynı şahıs tarafından traktörle yapılan düzeltme çalışmaları esnasında tarihi bir kalıntıya rastlaması üzerine, bu alanda Lahit Mezar bulunduğu anlaşılmış ve Sakarya Müzesi uzmanları tarafından kurtarma kazısı yapılmıştır.
Kuzeybatı/güneydoğu istikametnde olan lahitin, kapakla teknenin birleştiği seviyede, kuzeybatı dar yüzünün dış tarafında iki adet pişmiş toprak şişe ele geçmiştir.Tek gömünün bulunduğu lahitte, Kafatası güneydoğu tarafta olup, ölü güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda boylu boyunca uzatılmıştır. Ayak ucunda bir adet cam şişe ve bunun hemen yanına da demir strigilis (hamam kaşağısı) bulunmuştur.
Açığa çıkartılan lahit yöresel kum taşından yapılmış, kolay işlenebilen bir yapıya sahiptir. Dış yüzey düzgünce yontulmuştur.Herhangi bir süsleme unsuru veya kabartma yoktur, murç izleri belirgindir. Kapak ve tekne olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır.
Lahit Kapağı: Uzunluğu 227cm. genişliği 76cm. yüksekliği 34cm.dir. Tekneden daha geniş olup her yönden 4-7 cm. arasında değişen dışa taşkınlık mevcuttur. Köşe akroterleri kabaca işlenmiştir.
Lahit Teknesi: Uzunluğu 217cm. genişliği 65cm. yüksekliği 58cm. iç derinliği 50 cm. cidar kalınlığı 9 cm.dir. Teknenin üst kenarlarında, kapağı oturması ve kaymaması için yiv açılmıştır.
Ele Geçen Buluntular:
Cam şişe; Yüksekliği 10cm. Genişlği 9cm.dir.Hafif yeşilimsi renkli, yuvarlak ağızlı, dışa dönük geniş ağız kenarlı, silindirik kısa boyunlu, geniş omuzlu, şişkin karınlı, içe basık dipli, omuzu ağız kenarı altına bağlayan karşılıklı çift kulpludur.
Pişmiş toprak şişe; Yüksekliği 13,8cm. Genişliği 5,7cm.dir. Açık kiremit renkli, dışa dönük yuvarlak ağız kenarlı, uzun silindirik boyunlu, yumurta gövdeli, düz diplidir. Pişmiş toprak şişe; Yüksekliği 7 cm. genişliği 6 cm.dir. Kiremit renkli, yumurta gövdeli, düz diplidir. Gövdesi çatlak, omuz kısmından yukarısı kırık ve eksiktir.
Demir Strigilis; Uzunluğu 17 cm. Genişliği 6cm.dır. Tek parça demir plakanın dövülüp bükülmesi ile orak biçiminde şekillendirilmiştir. Şerit kesitli tutamaklı içbükey gövdeli, küt uçludur. Nem ve rutubetli ortamdan dolayı oksitlenerek bir hayli tahrip olduğundan etütlük niteliktedir.(resim 4) Strigilis; Eski Roma’ da buhar banyosundan yada atletik alıştırmalardan sonra atlet ve güreşçilerin yağ ve terlerinin alınmasında, vücutlarının temizlenmesinde kullanılan, demir, tunç, gümüş, boynuz vb. gibi maddelerden yapılan orak biçiminde kıvrık hamam kaşağısıdır.
Atlet ve güreşçilerin yağ ve terlerinin alınmasında kullanılan strigilis ve cam şişenin bir arada mezar içerisinde bulunması, bu mezarın, yağlanmak suretiyle sportif faaliyet yapan bir kişiye ait olabileceğini göstermektedir. Cam şişenin benzer fromdaki örneklerini Roma dönemi I. ve II. yüzyıllarda rastlanmaktadır. Strigilis ve pişmiş toprak şişelerin Hellenstik ve Roma döneminde devamlılık arz ettiği bilinmektedir. Açığa çıkarılan lahit, yapım özellikleri ve ele geçen mezar buluntuları ışığında, bu mezar Roma dönemine ( MS.II.yy) tarihlendirilmiştir.
BEŞKÖPRÜ (Justinianus Köprüsü)
Erken Bizans Döneminin Anadolu’daki en görkemli anıtsal yapılarındandır. İmparator Justinianus tarafından İ.S.558-560 yıllarında yaptırılmıştır.Sapanca Gölü’nün Sularını Sakarya Nehrine boşaltan çark deresi ( Melas ) üzerindeki bu taş köprü, 430 metre uzunluğunda, 9.85 metre genişliğinde olup, 12 kemer gözlüdür. Batı ucunda tak izi, doğu ucunda apsisli yapı ve köprü ile ilgili tonozlu yapı kalıntıları bulunmaktadır.
Karayolları Genel Müdürlüğünce 1995 yılında onarılan köprünün taşıt trafiğine kapatılması amacıyla her iki ucuna üçer basamak yapılmıştır.
Sakarya İli Pamukova İlçesi Paşalar Köyünün kuzey tarafında bulunan sarp bir tepe üzerine kurulmuştur.Önündeki ovaya hakim konumda olan bu kaleye Paşalar Köyünden yokuş yukarı tırmanarak,bir saatlik yaya yolculuğu sonucu çıkılabileceği gibi, Karapınar-Kadıköy-Bakacak Köyleri istikametinde giden yoldan sola ayrılarak ormanlık ve taşlık bayırdan yaya yürüyüşle de ulaşılabilir.
Kaletepe diye bilinen bu mevkinin coğrafi yapısına uygun olarak ana kaya üzerine oturtulan sur duvarları tepenin etrafını dairesel olarak çevrelemektedir.Surun 2/3’lük kısmı tamamen tahrip olmuştur.Kuzey ve kuzeybatı tarafta bulunan sur duvarları iri kesme taşlarla yapılmış,taş sıraları arasında tuğla sıraları mevcuttur.Bu duvar üzerinde bulunan Geç Roma dönemi mezar stelleri,sunak parçaları, sütun ve sütun kaideleri ile mimari parçalar devşirme malzeme olarak kullanılmıştır. Sağlam olarak günümüze ulaşabilen kısmın sur duvarı boyunca yaklaşık 9-10 metre aralıklarla yer alan üç adet üçgenimsi çıkıntı vardır.Bu çıkıntıların en kuzeyde bulunanı üzerinde içerisi beşgen şekilli odacık kalıntısı yer almakta olup,yan duvarlarının mimari yapısından üstünün tonoz veya kubbe ile kapatılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Güney taraftaki sur duvarları ise farklı yapıdadır. Dış yüzeyleri kabaca düzeltilmiş küçük boyutlu 7-8 sıra taş duvar üzerine tuğla sıraları ile örülmüş bir sur yapısına sahiptir. Güneybatı tarafta taş duvar üzerine tuğla ile inşa edilmiş yuvarlak kemerli giriş bulunmaktadır.Güney tarafa doğru doğal eğimi bulunan kale içerisinde yer yer mimari kalıntılar, kısmen tahrip olmuş tuğla ile yapılmış kemer ve tonozlar bulunmaktadır.Bu yapıların mahiyetini tespit edebilmek için kazı yapılması gerekmektedir.Kale içerisinde defineciler tarafından yapılan çok sayıda kaçak kazı çukuru mevcuttur.Gerek sur duvarlarında ve gerekse mimari kalıntılarda kaçak define avcılarının yapmış olduğu tahribat bir haylı büyüktür.
Geyve’den Mekece’ye kadar uzanan Pomukova ve Geyve ovalarını adeta kuşbakışı gören Paşalar Kalesinin yapım tekniği ve sur duvarlarında kullanılan geç Roma dönemi mezar stelleri ile mimari parçaların devşirme malzeme olarak kullanılmış olması Bizans dönemi yapısı olduğunu göstermektedir.Kuzey ve Güney taraf sur duvarlarının farklı teknikte yapılmış olması Erken Bizans döneminde yapılan kalenin daha sonra tahrip olması sonucu Geç Bizans döneminde, yıkılan kısımların yeniden inşa edildiğini göstermektedir.
Sakarya İli Merkez Harmantepe Köyünün kuzeyinde kalan Harmantepe Kalesi küçük doğal bir tepecik üzerine kurulmuştur. Etrafı sulak ve bataklık alan iken her iki yanından daha sonra geçirilen kanallar sayesinde verimli tarım alanlarına dönüştürülmüştür. Kaleye ulaşabilmek için Küçük Söğütlü’den Akçakamış köyüne giden yoldan sol tarafa ayrılan tarla yoluna sapmak gerekir. Yağmurlu havalarda ulaşım biraz güç olmaktadır.
Adapazarı, Harmantepe Köyü, 2 pafta, 564 parsel üzerinde yer alan kale, Aşağı Sakarya havzasında bulunan kaleler arasında günümüze en sağlam şekliyle ulaşabilmiş kalelerden biridir. Elips şeklinde yuvarlık planlı olan kale yöresel taşlarla yapılmıştır. Sur duvarlarının kalınlığı 2 m. Yüksekliği 8-10 m. arasında değişmektedir. Ortalama 5×5 m. ebatlarında 6 adet burç bulunmaktadır. Burçların alt taraf iç kısmında, moloz taş ve kireç harçla yapılan dolgu malzemesi içerisinde bağlantıyı sağlayan ahşap kalaslar ızgara biçiminde yerleştirilmiştir. Zamanla bu kalasların çürümesi sonucu kalas yerleri yuvarlak delikler şeklinde görülmektedir. Burçların üst kısmında değişik yönlere bakan mazgal delikleri bulunmaktadır. Kalenin ana giriş kapısı güneyde olmak üzere farklı yönlerde ve değişik ebatlarda 5 adet yuvarlak kemerli girişi vardır. Kapıları içten kapatmaya yarayan ahşap sürgülerin sur duvarı içerisine doğru sürüldüğü delikler mevcuttur.Kapıların kemer kısımları burç ve sur duvarlarının bazı kısımları doğal tahribat sonucu yıkılmış olmakla beraber önemli bir bölümü korunmuş olan kale plan verebilecek durumdadır. Kale içerisi bitki ve ağaçlarla kaplıdır. Gerek mimarı gerekse taş işçiliği yönünden, bölgemizdeki diğer kalelerle benzer özellikler taşımaktadır. Bu nitelikleri ile Bizans dönemi yapısıdır.
Sakarya İli,Merkez İlçesi, Semerciler Mahallesi, Milli Egemenlik Caddesi, İstasyon karşısında yer alan Müze binası, bahçesi ile birlikte 1290 M2lik bir alan üzerine kurulmuştur.
1910-1915 yılları arasında dönemin Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Baha Bey tarafından zemin katla birlikte üç katlı olarak yaptırılan konut, daha sonra Atatürk’ün yakın arkadaşı ve Milletvekili Hasan Cavit Bey tarafından satın alınmıştır.17 Haziran 1922 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi ile buluştuğu ve 3 gün kaldıkları ev, 1967 yılında meydana gelen depremde büyük ölçüde hasar görmüştür. 1983 yılında sivil mimarlık örneği olarak tescil edilen konut, Kültür Bakanlığınca kamulaştırılıp,dış görünümü aslına uygun bir şekilde, içte ise tamamen değişikliğe uğratılarak betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Zemin katta büro odaları ve kalorifer dairesi, 1. katta müdür odası ve 85 m2 genişliğinde bir adet sergi salonu, 2.katta da 50 kişilik bir konferans salonu bulunmaktadır.
Sakarya Müzesi ilk defa 12.01.1989 tarihinde, İl Kültür Müdürlüğü bünyesinde hizmet vermeye başlamış 07.03.1989 tarihinde şimdiki yerine taşınmıştır. Müze faaliyetlerinin yanı sıra ilimiz sınırları içerisinde bulunan arkeolojik ve etnografik eserleri toplayarak, yapılan teşhir düzenlemesi sonrasında, 21.06.1993 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır. 17 Ağustos 1999 tarihindeki depremde vitrinlerde ve eserlerde meydana gelen hasar nedeniyle ziyarete kapatılmıştır.Deprem sonrasında yapılan çalışmalar sonucu, 28.06.2003 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır.
Müzenin bahçesinde, Sakarya İli sınırları içinde bulunan Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari parçalar, mezar taşları, sunaklar, yazıtlı taşlar, ostotek, pişmiş toprak erzak küpü ve sütün kaideleri sergilenmektedir. Müzenin sergi salonunda tarih öncesi çağlar ile Roma ve Bizans Dönemine ait bir grup arkeolojik eser ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemine ait etnografik eserler sergilenmektedir.Arkeolojik eserler arasında yassı el baltaları, pişmiş toprak kaplar,koku ve gözyaşı şişeleri, madeni ve cam eserler yer almaktadır.Etnografik eserler arasında Ulu önder Atatürk’ün kullandığı eşyalar ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait ateşli ve kesici silahlar, bakır kaplar , mühürler ve el işlemeleri teşhir edilmektedir.Sikke vitrininde, Klasik, Hellenistik, Roma,Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait sikkeler bulunmaktadır.
Sakarya yaylaları, Marmara Bölgesi’nde yaşayan ve özellikle günlük yaşam koşullarının ağırlığından bunalanlar için alternatif bir dinlenme imkanıdır. Ulaşımın yakın ve kolay olması, günlük turları da mümkün kılmaktadır. Sakarya yaylalarının şöyle sıralamak mümkündür:
Soğucak Yaylası
900 dönüm kadar bir araziye sahip olan Soğucak Yaylası, 1100 m yüksekliğinde ve Sapanca’ya 17 km mesafededir. Sapanca - Muradiye Köyü istikametinden, Erdemli Köyü’ne gelmeden önce sağa ayrılan yolu takip ederek, 35 dakika kadar süren bir yolculukla yaylaya ulaşmak mümkündür.
En yoğun dönemi, temmuz ayının ikinci haftasına denk gelen yayla şenlikleri zamanıdır. Yöre halkı ve çevre illerden gelen vatandaşların katılımıyla tam bir panayır havasında geçen “Soğucak Yayla Şenlikleri”, bir gün sürmekte, ancak yayla daha şenliklere bir hafta kala dolmaya başlamaktadır. Şenlik süresince Sapanca Belediyesi tarafından hizmet maksatlı çadırlar, sağlık çadırı, portatif tuvalet ve lavabolar kurulmaktadır. Yaylanın ve vatandaşın güvenliği için jandarma tarafından gerekli tedbirler alınmaktadır.Yayla şenlikleri kapsamında, bisiklet ve at yarışları, karakucak güreş müsabakaları, folklor gösterileri ve sanatçıların katılımıyla halk konserleri düzenlenmektedir.
Sapanca İlçesi’nin ve Soğucak Yaylası’nın tanıtımı ve isminin duyurulması amacıyla, yaylada Türkiye Off-Road Şampiyonası’nın 4. ayağının yapılması kararlaştırılmıştır.
Bu sportif etkinliğin Soğucak Yaylası’nda yapılabilmesi için gerekli protokol TOMSFED (Türkiye Otomobil ve Motor Sporları Federasyonu), ANDOFF (Ankara Doğa ve Off-Road Klubü), Sapanca Kaymakamlığı ve Sapanca Belediyesi tarafından imza altına alınmıştır. Off-Road yarışları için çok müsait parkura sahip olan Soğucak Yaylası bu organizasyon ile adını tüm Türkiye’ye ve hatta dünyaya duyurma fırsatına kavuşacaktır.
Pamukova’yı 2 km geçtikten sonra, sağ taraftan Karapınar yoluna sapılmaktadır. Yayla Karapınar Köyünden 13 km uzaklıkta olup, 30 dakika mesafededir. Alifuatpaşa’ya 30-35 dakika uzaklıkta olan yayla civarında Menekşe oruç ve Menekşeolak köyleri bulunmaktadır. Her yılın Temmuz ayında yaylada şenlikler düzenlenmektedir.
Katırözü Yaylası
Yayla, Pamukova’ya bağlı Eskiyayla köyü sınırları içerisindedir. Eskiyayla köyü (1125 m yükseklikte) üzerinden Katırözü Yaylası’na varılmaktadır. Soğuk kaynak suları ve geniş piknik alanları ile eşsiz bir doğal güzelliğe sahip olan yaylanın üst yanında bulunan mağarada hava sirkülasyonu olmakta ve sarkıt dikitler bulunmaktadır.
Kirpiyan Yaylası
Geyve’den 28 km (1.5 saat) mesafede olan Kirpiyan Yaylası, Karapürçek-Güçücek’ten ise 20-22 km (1 saat) mesafededir. Taraklı istikametinde Doğantepe yol ayrımından sola dönülerek Kamışlı Köyü yolu boyunca devam edilir. Kamışlı’ya gelmeden sağa ayrılan yola sapılarak Kirpiyan yaylasının yoluna ulaşılır. Kürklü Köyü bu yol üzerindeki son köy olup buradan Kirpiyan Yaylası ve daha da ilerleyerek Karagöl Yaylası’na ulaşılabilir.
Keremali Yaylası
Akyazı’ya 17 km ve 30-35 dakika uzaklıkta olan Keremali Yaylası’nda yerleşim olup yayla evleri mevcuttur. Değişik yüksekliklerde birbirine yakın dört yayladan oluşmaktadır.
Sultanpınar Yaylası
Dokurcun yolu üzerinde olup Akyazı’ya 45 km mesafededir. Akyazı-Dokurcun istikametinde Beldibi Köyü karşısından sağa dönerek Boztepe Köyü yoluna ulaşılır. Boztepe üzerinden Güzlek Yaylası, Sultanpınarı Yaylası, Yörükyeri Yaylası, Çiçekli Yaylası ve Acelle Yaylası’na, Acelle üzerinden de Yanık Yaylası’na gidilir. Şerefiye ve Beldibi köyleri arası 1 km mesafededir. Beldibi-Sultanpınar Yaylası arası ise 16 km’dir.
Sultanpınar Yaylası orman ile çevrili geniş ve düzlük bir alana kurulmuş olup oldukça yeşil, huzur verici bir ortam sunmaktadır. Yaylada Olukbaşı Et-Mangal Tesisleri ve Sultanpınar Yayla Pansiyon faaliyet göstermekte olup, yayla evleri mevcuttur.