Pedofili Nedir ?
pedofili, nedir, kimlerde görülür, tedavisi, psikoloji, hakkında bilgiler.
Ergenlik yaşı öncesindeki bir kız veya erkek çocuğa yönlendirilmiş cinsel davranışlarda bulunma durumuna pedofili adı verilir.
Pedofillerin genel özellikleri şunlardır;
Bazı pedofiller kızlar yerine erkekleri tercih ederler, bazıları ise her iki cinsi tercih ederler. Hem çocukları, hem yetişkinleri taciz eden durumda olabilirler. Pedofil cinsel ilişkiyi çocukla da denemek ister. Bazı Pedofiller normal görünmelerine rağmen cinsel tercihini çocuktan yana yapmış olanlardır. Asla bu eğiliminden söz etmez ve eğilimini açıkça sergilemezler. Bu tarz pedofili bütün sosyo-kültürel çevrelerde ve sosyal sınıflarda meydana gelebilir. Bu tür Pedofiller, gözlerden uzak, karanlıkta avını yakalamaya çalışan kimseler değildir. Aksine, bu kişi herhangi birinin çok iyi bildiği arkadaşı, topluma iyi entegre olmuş, şüphe uyandırmayan biri olabilir.
Pedofili vakalarının gerçek sayısına, aile içi pedofili olaylarının örtülü kalması nedeniyle asla ulaşılamaz. Aile içindeki bu gerçeğin bir sorun ve hastalık olarak kabul edilmemesi, diğer aile fertlerinin de travma sonrası stres bozukluğu, kişilik bölünmesi, paranoya gibi farklı psikolojik hastalıklarına neden olabilir. Çok nadir sayıda kişi kendisi ve ailesine ait bu problemi sağlıklı bir görüşle ele alıp doğru yolda mücadele etmeyi seçer. Gerçeği ortaya koyduğunda karşılaşacağı problemler gerçekten çok büyük ve çok yönlüdür çünkü. Bu problemlerin ağırlığı nedeniyle gösterilen tepkisizlik, susma, örtme, saklama, kabul etmeme gibi psikolojik kaçınma tepkileri ruhsal hastalıklar içinde en ağır tabloları yaratır.
Aile içi bu durumun saklanması ile nesilden nesile geçen sağlıksız psikolojik yapı, toplumun içinde dibi görünmeyen gizli bir buzdağına dönüşür ve bu durum psikolojik rahatsızlıkların en vahim tablosudur. Gelişmiş ülkeler bu sorunu kabullenme ve mücadele konusunda açıklığa dayalı davranış biçimlerini az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla geliştirdiklerinden kanun, tedavi ve korunma yöntemleri aşamasında pozitif ilerlemeler göstermişlerdir. Ne yazık ki çeşitli tabular, eğitimsizlik, korku, yasaklar, yetersiz hukuk yapısı ve özellikle kadının ekonomik ve sosyal olarak kendi ayakları üzerinde duramıyor olması ülkemizde bu sorunu, sessiz bir çığ gibi görünmeden büyüyen bir duruma getirmiştir.
Bilinen ve kabul edilen taciz kriterlerinden çok daha farklı davranış biçimleri ile gözlemlenebilen pedofili davranışların, kelimelerle anlatılma aşamasına gelmesinde ciddi zorluklar yaşanır. İşi bu olan doktorlar bile yazılı raporlarında tam olarak gerçekleşen fiili dile getirmekte zorlanırlar. Sağlıklı beyin ve ruhun kabul etmek istemediği korkunç gerçekler özellikle ülkemizde uzun yıllardır üzeri örtülmesi nedeniyle korkunç rakamlara ulaşmıştır. Çok açık bir taciz gibi görünmeyen birtakım pedofilik davranışlar, mağdurun psikolojisine pek de farkına varılmayan izler bırakır.
Mücadele etmenin pek kabullenilmeyip susma yolunun seçilmesi ile bu izler, genel toplumsal psikolojik yapımıza yıllardır ciddi oranda zarar vermiştir. Henüz kişiliği oluşmamış çocukların pedofilik davranışlara maruz kalması ruhlarında onarılmaz derin yaralar bırakır ve cinsel kimlik oluşması konusunda kendi gerçekleriyle toplumsal gerçeklerin arasında sıkışıp kalırlar. Rutin toplumsal kurallar gereği evlilik yapma durumunda kalan ve tedavi edilmeyen bu tür vakalar, kendine yapılan sapkın eylemleri yine kendi yakınlarına uygulamaya devam ederek toplumsal bir zincir şekline dönüştürebilirler. Olması gerekenle kendi gerçeği arasında sıkışıp kalan kişilikleri bölünmeler yaşar ve ciddi ruhsal rahatsızlıkların kurbanı olurlar.
Bu rahatsızlıkların tedavisi aşamasında pedofili gerçeği çoğunlukla su üstüne çıkarılmaz ve tedavi gerçek anlamda başarılamaz. Görünen raporlarda paranoid nevroz, kişilik bölünmesi, şizofreni, panik atak gibi yüzeysel isimler yer alır genellikle ve bu kısır döngü sürüp gider.
Her vakada farklı eylem ve durum sergileyen pedofili rahatsızlığı olan her bir hasta farklı derecede iç görü taşır. Yaptığı sapkınlığı doğru kabul edip savunanlar olduğu gibi, bunun kendisine ait bir yanlış olduğunu kabullenenler arasında ciddi tedavi farklılıkları görülür. Durumunu haklı sayıp saldırganlaşanlar olduğu gibi, az da olsa hala iç görüsünü kaybetmemiş olanlar arasında görülen fark, tedavi aşamasında çeşitlilik gösterir. Bazı vakalarda sapkınlık artık kemikleşmiş ve sabitleşmiştir. Gelişmiş ülkelerde bu tür kişilere hadım etme, cinsel fonksiyonlarının tıbbi olarak engellenmesi gibi yaptırım ve cezalar uygulanmaktadır.
Henüz iç görüsünü kaybetmemiş vakalar için doğru davranılabilirse tedavi mümkün olabilir ya da en azından yakın kontrol ile engellemeler sağlanabilir. Bunun sağlanması için hukuk, devlet, aile, toplum ve tıp el ele vermelidir.
Üç maymunu oynadığımız bu toplumsal yara, acı tablolarıyla son yıllarda ve özellikle son aylarda bir patlama yaşamaktadır. Gerçek anlamda pskiyatrik araştırmasının bile pek yapılmadığı, yapılsa da topluma ulaştırılamadığı, dile getirilmekten korkulduğu ve tabular ardında kaldığı gerçeğinin artık kabul edip, PEDOFİLİ kelimesinden kaçmadan mücadele edilmelidir. Aksi takdirde çocukların, hatta bebeklerin canlarının yandığına, annelerin ve sağlıklı ebeveynlerin korkunç acı içinde kaldığına tanık olmaya devam edeceğiz.
Ergenlik yaşı öncesindeki bir kız veya erkek çocuğa yönlendirilmiş cinsel davranışlarda bulunma durumuna pedofili adı verilir.
Pedofillerin genel özellikleri şunlardır;
Bazı pedofiller kızlar yerine erkekleri tercih ederler, bazıları ise her iki cinsi tercih ederler. Hem çocukları, hem yetişkinleri taciz eden durumda olabilirler. Pedofil cinsel ilişkiyi çocukla da denemek ister. Bazı Pedofiller normal görünmelerine rağmen cinsel tercihini çocuktan yana yapmış olanlardır. Asla bu eğiliminden söz etmez ve eğilimini açıkça sergilemezler. Bu tarz pedofili bütün sosyo-kültürel çevrelerde ve sosyal sınıflarda meydana gelebilir. Bu tür Pedofiller, gözlerden uzak, karanlıkta avını yakalamaya çalışan kimseler değildir. Aksine, bu kişi herhangi birinin çok iyi bildiği arkadaşı, topluma iyi entegre olmuş, şüphe uyandırmayan biri olabilir.
Pedofili vakalarının gerçek sayısına, aile içi pedofili olaylarının örtülü kalması nedeniyle asla ulaşılamaz. Aile içindeki bu gerçeğin bir sorun ve hastalık olarak kabul edilmemesi, diğer aile fertlerinin de travma sonrası stres bozukluğu, kişilik bölünmesi, paranoya gibi farklı psikolojik hastalıklarına neden olabilir. Çok nadir sayıda kişi kendisi ve ailesine ait bu problemi sağlıklı bir görüşle ele alıp doğru yolda mücadele etmeyi seçer. Gerçeği ortaya koyduğunda karşılaşacağı problemler gerçekten çok büyük ve çok yönlüdür çünkü. Bu problemlerin ağırlığı nedeniyle gösterilen tepkisizlik, susma, örtme, saklama, kabul etmeme gibi psikolojik kaçınma tepkileri ruhsal hastalıklar içinde en ağır tabloları yaratır.
Aile içi bu durumun saklanması ile nesilden nesile geçen sağlıksız psikolojik yapı, toplumun içinde dibi görünmeyen gizli bir buzdağına dönüşür ve bu durum psikolojik rahatsızlıkların en vahim tablosudur. Gelişmiş ülkeler bu sorunu kabullenme ve mücadele konusunda açıklığa dayalı davranış biçimlerini az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla geliştirdiklerinden kanun, tedavi ve korunma yöntemleri aşamasında pozitif ilerlemeler göstermişlerdir. Ne yazık ki çeşitli tabular, eğitimsizlik, korku, yasaklar, yetersiz hukuk yapısı ve özellikle kadının ekonomik ve sosyal olarak kendi ayakları üzerinde duramıyor olması ülkemizde bu sorunu, sessiz bir çığ gibi görünmeden büyüyen bir duruma getirmiştir.
Bilinen ve kabul edilen taciz kriterlerinden çok daha farklı davranış biçimleri ile gözlemlenebilen pedofili davranışların, kelimelerle anlatılma aşamasına gelmesinde ciddi zorluklar yaşanır. İşi bu olan doktorlar bile yazılı raporlarında tam olarak gerçekleşen fiili dile getirmekte zorlanırlar. Sağlıklı beyin ve ruhun kabul etmek istemediği korkunç gerçekler özellikle ülkemizde uzun yıllardır üzeri örtülmesi nedeniyle korkunç rakamlara ulaşmıştır. Çok açık bir taciz gibi görünmeyen birtakım pedofilik davranışlar, mağdurun psikolojisine pek de farkına varılmayan izler bırakır.
Mücadele etmenin pek kabullenilmeyip susma yolunun seçilmesi ile bu izler, genel toplumsal psikolojik yapımıza yıllardır ciddi oranda zarar vermiştir. Henüz kişiliği oluşmamış çocukların pedofilik davranışlara maruz kalması ruhlarında onarılmaz derin yaralar bırakır ve cinsel kimlik oluşması konusunda kendi gerçekleriyle toplumsal gerçeklerin arasında sıkışıp kalırlar. Rutin toplumsal kurallar gereği evlilik yapma durumunda kalan ve tedavi edilmeyen bu tür vakalar, kendine yapılan sapkın eylemleri yine kendi yakınlarına uygulamaya devam ederek toplumsal bir zincir şekline dönüştürebilirler. Olması gerekenle kendi gerçeği arasında sıkışıp kalan kişilikleri bölünmeler yaşar ve ciddi ruhsal rahatsızlıkların kurbanı olurlar.
Bu rahatsızlıkların tedavisi aşamasında pedofili gerçeği çoğunlukla su üstüne çıkarılmaz ve tedavi gerçek anlamda başarılamaz. Görünen raporlarda paranoid nevroz, kişilik bölünmesi, şizofreni, panik atak gibi yüzeysel isimler yer alır genellikle ve bu kısır döngü sürüp gider.
Her vakada farklı eylem ve durum sergileyen pedofili rahatsızlığı olan her bir hasta farklı derecede iç görü taşır. Yaptığı sapkınlığı doğru kabul edip savunanlar olduğu gibi, bunun kendisine ait bir yanlış olduğunu kabullenenler arasında ciddi tedavi farklılıkları görülür. Durumunu haklı sayıp saldırganlaşanlar olduğu gibi, az da olsa hala iç görüsünü kaybetmemiş olanlar arasında görülen fark, tedavi aşamasında çeşitlilik gösterir. Bazı vakalarda sapkınlık artık kemikleşmiş ve sabitleşmiştir. Gelişmiş ülkelerde bu tür kişilere hadım etme, cinsel fonksiyonlarının tıbbi olarak engellenmesi gibi yaptırım ve cezalar uygulanmaktadır.
Henüz iç görüsünü kaybetmemiş vakalar için doğru davranılabilirse tedavi mümkün olabilir ya da en azından yakın kontrol ile engellemeler sağlanabilir. Bunun sağlanması için hukuk, devlet, aile, toplum ve tıp el ele vermelidir.
Üç maymunu oynadığımız bu toplumsal yara, acı tablolarıyla son yıllarda ve özellikle son aylarda bir patlama yaşamaktadır. Gerçek anlamda pskiyatrik araştırmasının bile pek yapılmadığı, yapılsa da topluma ulaştırılamadığı, dile getirilmekten korkulduğu ve tabular ardında kaldığı gerçeğinin artık kabul edip, PEDOFİLİ kelimesinden kaçmadan mücadele edilmelidir. Aksi takdirde çocukların, hatta bebeklerin canlarının yandığına, annelerin ve sağlıklı ebeveynlerin korkunç acı içinde kaldığına tanık olmaya devam edeceğiz.