*MeleK*
♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Özlem Tekin
pashan music yeni tanıştığın kıza güzel sözler özlem tekin boşandı yeni tanıştığın kıza sorulacak sorular özlem tekin hamile
18 Kasım 1971'de ABD'nin California eyaletinde doğdu. Babasının Berkeley Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı profesörü olması nedeniyle ilkokul çağına kadar California'da kaldı. Sonra babası Hacettepe Üniversitesi'ne gelince ilkokula Türkiye'de başladı.
İlköğrenimini, Fransızca eğitim veren Tevfik Fikret Lisesi'nde tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda klarnet bölümünde eğitim gördü ve 1991-1992 yılında mezun oldu. .
Günümüzün cıvıl cıvıl, neşeli, kendine güvenen Özlem'in çocukluk dönemi sessiz, suskun, kendi halinde geçti. Biri Amerika'da diğeri Ankara'da yaşayan iki ablası var. Özlem'in hayatında müzik her zaman vardı. Ablaları evde sürekli piyano çalıyor, rock müzik dinliyordu. Özlem de ilkokuldan sonra piyano dersleri almaya başladı. O yıllara döndüğünde; "...Onların bu işe eğlenceyle yaklaşmaları, arkadaşlarıyla bir aradayken gitar çalıp şarkı söylemeleri belki de beni müziğe itti. Sonra ergenlikle birlikte rock ve heavy ****li benimsemeye başladım.11-12 yaşlarından itibaren sağlam bir heavy ****lci olarak karakter değişimini yaşadım.Tüm ergenliğim simsiyah kılıklar içinde, rock konserlerinde, hayata isyankar ve herşeye negatif bakarak geçti..." diye anlatıyor.
Ankara'da üniversitede okurken, para kazanabilmek için klüplerde Sinead O'Connor, Barbara Streisand şarkıları söyledi. Tek amacı para kazanmaktı, kendi deyimiyle "grubuyla beraber rock müzik yapıp deşarj oluyordu". Okulu bitirdikten sonra Ankara'da yapacak hiçbir şeyi kalmadığını düşünerek İstanbul'a gelmeye karar verdi. Önce bir süre Lokomotif grubuyla çalıştı.
Özlem Tekin'den bahsederken Volvox' dan bahsetmemek olmaz. Özlem, 1984 yılında kurulan ve Türkiye'nin kadınlardan oluşan ilk rock grubu olma özelliğini taşıyan Volvox' a katıldı. İki buçuk yıl süren bu çalışmada grubun klavyecisi ve back vokaliydi.
Grubu keyifle anıyor Özlem Tekin o yıllara geri döndüğünde. O kadar büyük bir hayran kitlesini ve başarıyı hiç tahmin edememişler. Hayat standartlarındaki hızlı yükselme motive etti onları...
Sadece erkek gruplardan oluşan rock dünyasında sivrilebilmek ve "beceremiyorlar" lafını duymamak için canla başla çalıştılar. Eğlendirirken eğlenen bu grup, hiç albüm yapmamasına rağmen gerçek bir şöhrete kavuştu.
Basın ve TV reklamları olmadan, hatta bir klip bile çekmeden tanınmanın çok zor olmasına karşın, Volvox denilince, "Kemancı" ve diğer rock bar müdavimleri anılarında hoş bir yolculuğa çıkacaklardır. Herşey çok güzel gidiyordu, ancak yaptıkları iş kalıcı değildi ve zaman içinde bunun sıkıntısını yaşadılar. Şebnem ve Özlem solo albüm yapmaya karar verdiler. Diğer kızlar da evlenme hazırlığında oldukları için Volvox dönemi artık kapanacaktı. Grup dağıldı ama Özlem'in, Volvox'un kurucusu Şebnem Ferah'la ve diğer grup üyeleriyle dostlukları günümüzde de sürüyor.
Özlem Tekin, 1995 yılında solo çalışmalarına başladığı ve Ocak 1996'da Peker müzik etiketiyle çıkan "Kime Ne" albümüyle bireysel olarak ilk kez müzik piyasasına merhaba dedi. "Aşk Herşeyi Affeder mi?" şarkısı o dönem bir tartışmayı gündeme taşırken, koyu makyajlı, deri kıyafetli, hırçın bir kızı da hayatımıza dahil ediverdi. Barlas hiç şüphesiz Özlem Tekin'in kariyerinde çok önemli bir isimdir. Rock dünyasının bir diğer fenomeni olan Barlas'ın beste ve sözleri Özlem'e çok yakıştı.Ve bugüne kadar çıkardığı 3 albümde de varlığı albümlere birçok artılar kattı.
Özlem ilk albümünde kendi yaptığı "Duvaksız Gelin" ve "Herkes Şanslı Doğmuyor" gibi şarkılarla sosyal yaraları Özlem'ce protesto etti. Albüm çok tuttu. Oldukça iyi bir satış rakamına ulaştı. Konserler, yurtiçi ve yurtdışında aralıksız devam etti.
Daha sonra, ilk albümünün hazırlıkları sırasında çok büyük sorunlar yaşadığını ve müzik piyasasının bu kadar amatör olabileceğini tahmin bile etmediğini açıkladı.
Kısa bir süre içinde de İstanbul Plak'a bağlı Arya Prodüksiyon'dan gelen teklifi kabul edip, kendisi gibi, yani Özlem gibi bir albüm yapma hazırlığına girişti. Peker Müzik'le anlaşmalı olduğu için, Arya müzik 140 bin dolar'ı gözden çıkarıp sanatçının
eski firmasıyla olan sözleşmesini feshetti. Bu kaos basında yer aldığında hayranları Özlem'in yeni albümünü merakla beklemeye başlamışlardı bile.
Şubat 1998'de piyasaya sunulan "Öz" albümü Özlem'in müzik kariyerinde en beğendiği çalışma olarak raflardaki yerini aldı. Albüm çok başarılı bir satış yakalayamadı. Ancak albümün ilk hiti 'Bahar', Ömer Vargı tarafından ormanda çekilen ilginç klibiyle adından söz ettirdi.
Albümdeki ikinci hit olan 'Yol', hem Levent Semerci tarafından çekilen Avrupai klibi hem de müzikal anlamdaki başarısıyla beğeni topladı. İki kliple promosyon çalışmasına nokta kondu. Özlem, albümde yer alan 'Paparazzi' adlı parçasıyla, popülerliğinden ve magazin basınından şikayet ediyordu. Hatta bir röportajında "Benim gibi medyatikliği Allah kimsenin başına vermesin! Sadece yıpratılmaktan ibaret tanınmışlık. İnanın çok üzücü. Katıldığım her programda saçımdan, başımdan bahsediliyor, bir türlü sadede gelemiyoruz..." dedi.
Özlem Tekin, asi olarak tanımlanmaktan çok rahatsız olduğunu, bunun hayatını kısıtladığını, bakkala giderken bile inanılmaz rahatsız olduğunu söylemesine rağmen, yaptıklarıyla olaylar yaratmaktan da hiç geri kalmıyor. Şöhrete gelince: "eğer şöhret tanınmak demekse zaten 12 yaşından beri sokakta fark edildiğini, ama artık isminin biliniyor olduğunu" söylüyor. "Öz" albümünün çalışmaları sırasında tanıştığı gece klubü işletmecisi Pasham Music'le 4 aylık bir flörtün ardından yıldırım hızıyla evlenen Özlem, kısa bir süre sonra da yıldırım hızıyla boşandı. Bir programda evliliği nasıl bulduğunu sorduklarında "Bilmiyorum, ben hiçbir şey anlamadım" diyordu alternatif popun bu muzır kızı. Özlem'in röportajlarda nefret ettiği iki soru var. Biri, yaptığı müziğin içeriği, diğeri ise yeni albümden bahsedilirken birdenbire özel yaşamla ilgili sorular sorulması. Özlem'e, yaptığı müziğin türü sorulduğunda, kesinlikle rock yapmadığını, müziğinin popüler pazara yönelik alternatif pop olarak tanımlanması gerektiğini söylüyor.
Üçüncü albüm "Laubali"nin tanıtımı, sözü ve müziği Fergan Mirkelam'a ait olan ve albüme adını veren 'Laubali' parçasıyla 1999 yazında start aldı. Cıvıl cıvıl bir yaz klibiyle süslenen şarkı başarılı oldu. 11 şarkıdan oluşan albümde tüm Özlem Tekin çalışmalarında görmeye alışık olduğumuz bir isim çıkıyordu karşımıza: Barlas, 'Biri Var', 'Kumdan Kaleler', 'Beni Yakan Aşkın' şarkılarıyla yer alıyordu albümde. 'Laubali'nin ardından, yağmurlu bir İstanbul gecesinin görüntüleriyle süslenen Özlem Tekin çalışması 'Yazmamışlar' ve Barlas'a ait 'Biri Var' albümde öne çıkan çalışmalar oldu. Her albümüyle farklı bir kimlik, farklı bir tarz yaratan Özlem Tekin değişimden ve dinamizmden vazgeçemiyor. Düzenli aralıklarla kendini yenilemeyi, aynaya baktığında değişik bir Özlem görmeyi çok seviyor.
Değişimi sadece görünümünde yaşamıyor, arkadaş grupları, yemek yediği restoranlar da zaman içinde mutlaka değişiyor. Bu değişim Özlem'in yaratıcılığını da destekliyor. "Yaşadığımı ancak böyle hissedebiliyorum," diyor bir konuşmasında. Doğayı, köpeğiyle aylak aylak yürümeyi, onunla top oynamayı, hoplayıp zıplamayı seviyor. Müzik, yaşamının her anında var. Bunun yanı sıra Amerikan Sineması, bilgisayar oyunları, kitaplar ve spor dallarıyla uğraşmak en büyük hobileri.
Aşk onun için mutluluk kaynağı. Aşıksa kendini paralayacak kadar fedakar ve anlayışlı olabiliyor. Ancak ayrılık kapıyı çaldığında geri dönüşü olamayacak kadar acımasız davranıyor. Ayrılık dönemlerinde kendine acımayı, hayatı arabesk bir bakış açısıyla yorumlamayı seviyor. 'Yazmamışlar' şarkısı, kıran kırana geçen bir ayrılık döneminin ürünüymüş. Arabesk dönemlerini atlatıp yine o neşeli, sevimli çocuğa dönüşmesi kısa sürüyor. "Şimdiye kadar bir hatam olduysa affola. Söz bir daha yapmıycam..." diyor üçüncü albümünün iç kapağında dinleyicilerine hitaben hazırladığı "özel özür" yazısında. Yaradılışındaki enerjiyle tanıdığımız, hissetiği gibi yaşayan, konuşan, güzel ve etkileyici bir kadın portresi aslında o.
"Laubali" isimli albümden sonra dördüncü albüm olan "Tek Başıma" isimli albüm ile tekrar sevenlerinin karşısına çıktı. Bu albümde Özlem yine kendisinden bekleneni yaptı ve hayranlarını tarzı ile şaşırttı. evet bu albümde yine yeni bir tarz ve yeni bir Özlem Tekin vardı. Populer müzik ve rap ağırlıklı albüm'e elektronik müzikle de destek verdi. Türkiye'de ilk sayılabilecek kalitede bir albümdü. Özellikle "Dağları Deldim" isimli şarkı sözleri ile dinleyenleri büyülüyordu. Böylece Özlem sadece rock müzik sevenleri kendine hayran bırakmadı rap ve elektronik müzik sevenleri de geniş hayran kitlesi içine aldı. Bu albümün çıkması ile Özlemin en eski hayran kitlesi biraz hayal kırıklığına uğradı. Çünkü onlar Özlemi rock müziğindeki başarısı ile seviyorlardı ve böyle bir albümle çıkması onları biraz üzdü. Ne var ki albümün kalitesi ve Özlem faktörü hayal kırıklığından çok sevinci ön plana çıkardı. Her ne kadar albümde rock esintileri olmasa da konserlerde yine aynı grubu ile rock söylüyordu buda Özlemin ve müzik anlayışının bir parçası oluyordu.. Sadece kendi şarkılarını değil Dünya'dan da örneklerle sevenlerini mutlu ediyordu.
"Tek Başıma" isimli albüm sonrası televizyon dizilerinde, sinema filimlerinde ve hatta müzikallerde yer almaya başladı, Özlem Tekin artık sesiyle yaptığı müziğiyle olduğu kadar oyunculuğu ile de insanların dikkatini çekiyordu. Özellikle aralarında Şener Şen, Meltem Cumbul gibi usta oyuncuların yer aldığı Mucizeler Komedisi isimli müzikalde ön plana çıkan ve alkışlanan tek bir kişi vardı o da Özlem Tekin. Toplumun her kesiminden insanı oyunculuğuna hayran bıraktı. Bir çok projeye imza attı ve hepsinden başarıyla çıktı. Yaptığı işler onu hep gündemde tuttu.
Mayıs 2002'de çıkardığı "Tek Başıma" isimli albüm sonrası unun bir süre diğer işleri yüzünden albüm çalışmalarına başlayamadı fakat onun müzikal anlamda başka projeleri vardı ve bunları hayata geçirmek için çaba sarfediyordu. Bu projenin adı ÖZZ'dü, Özlem Tekin ve müzisyen arkadaşları ile kurdukları bu gurup ile Özlem Tekin daha sert bir yorumla hayranlarının karşısına çıktı.
Bas gitar çaldı, şarkı söyledi, beste yaptı, söz yazdı, kendi tarzınca sunuculuk yaptı, 2000 yılında Qubanas isimli klüpte şarkı söyleyip, sahnede stand-up gösteriler de yaptı. Bundan sonraki çalışmasında yurt dışı trendlerine uygun, daha eğlenceli, enerjik, sert ama mutlu bir albüm planlıyor. Yaşamı herşeyiyle yaşıyor ama en önemlisi dilediği gibi yaşıyor.
18 Kasım 1971'de ABD'nin California eyaletinde doğdu. Babasının Berkeley Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı profesörü olması nedeniyle ilkokul çağına kadar California'da kaldı. Sonra babası Hacettepe Üniversitesi'ne gelince ilkokula Türkiye'de başladı.
İlköğrenimini, Fransızca eğitim veren Tevfik Fikret Lisesi'nde tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nda klarnet bölümünde eğitim gördü ve 1991-1992 yılında mezun oldu. .
Günümüzün cıvıl cıvıl, neşeli, kendine güvenen Özlem'in çocukluk dönemi sessiz, suskun, kendi halinde geçti. Biri Amerika'da diğeri Ankara'da yaşayan iki ablası var. Özlem'in hayatında müzik her zaman vardı. Ablaları evde sürekli piyano çalıyor, rock müzik dinliyordu. Özlem de ilkokuldan sonra piyano dersleri almaya başladı. O yıllara döndüğünde; "...Onların bu işe eğlenceyle yaklaşmaları, arkadaşlarıyla bir aradayken gitar çalıp şarkı söylemeleri belki de beni müziğe itti. Sonra ergenlikle birlikte rock ve heavy ****li benimsemeye başladım.11-12 yaşlarından itibaren sağlam bir heavy ****lci olarak karakter değişimini yaşadım.Tüm ergenliğim simsiyah kılıklar içinde, rock konserlerinde, hayata isyankar ve herşeye negatif bakarak geçti..." diye anlatıyor.
Ankara'da üniversitede okurken, para kazanabilmek için klüplerde Sinead O'Connor, Barbara Streisand şarkıları söyledi. Tek amacı para kazanmaktı, kendi deyimiyle "grubuyla beraber rock müzik yapıp deşarj oluyordu". Okulu bitirdikten sonra Ankara'da yapacak hiçbir şeyi kalmadığını düşünerek İstanbul'a gelmeye karar verdi. Önce bir süre Lokomotif grubuyla çalıştı.
Özlem Tekin'den bahsederken Volvox' dan bahsetmemek olmaz. Özlem, 1984 yılında kurulan ve Türkiye'nin kadınlardan oluşan ilk rock grubu olma özelliğini taşıyan Volvox' a katıldı. İki buçuk yıl süren bu çalışmada grubun klavyecisi ve back vokaliydi.
Grubu keyifle anıyor Özlem Tekin o yıllara geri döndüğünde. O kadar büyük bir hayran kitlesini ve başarıyı hiç tahmin edememişler. Hayat standartlarındaki hızlı yükselme motive etti onları...
Sadece erkek gruplardan oluşan rock dünyasında sivrilebilmek ve "beceremiyorlar" lafını duymamak için canla başla çalıştılar. Eğlendirirken eğlenen bu grup, hiç albüm yapmamasına rağmen gerçek bir şöhrete kavuştu.
Basın ve TV reklamları olmadan, hatta bir klip bile çekmeden tanınmanın çok zor olmasına karşın, Volvox denilince, "Kemancı" ve diğer rock bar müdavimleri anılarında hoş bir yolculuğa çıkacaklardır. Herşey çok güzel gidiyordu, ancak yaptıkları iş kalıcı değildi ve zaman içinde bunun sıkıntısını yaşadılar. Şebnem ve Özlem solo albüm yapmaya karar verdiler. Diğer kızlar da evlenme hazırlığında oldukları için Volvox dönemi artık kapanacaktı. Grup dağıldı ama Özlem'in, Volvox'un kurucusu Şebnem Ferah'la ve diğer grup üyeleriyle dostlukları günümüzde de sürüyor.
Özlem Tekin, 1995 yılında solo çalışmalarına başladığı ve Ocak 1996'da Peker müzik etiketiyle çıkan "Kime Ne" albümüyle bireysel olarak ilk kez müzik piyasasına merhaba dedi. "Aşk Herşeyi Affeder mi?" şarkısı o dönem bir tartışmayı gündeme taşırken, koyu makyajlı, deri kıyafetli, hırçın bir kızı da hayatımıza dahil ediverdi. Barlas hiç şüphesiz Özlem Tekin'in kariyerinde çok önemli bir isimdir. Rock dünyasının bir diğer fenomeni olan Barlas'ın beste ve sözleri Özlem'e çok yakıştı.Ve bugüne kadar çıkardığı 3 albümde de varlığı albümlere birçok artılar kattı.
Özlem ilk albümünde kendi yaptığı "Duvaksız Gelin" ve "Herkes Şanslı Doğmuyor" gibi şarkılarla sosyal yaraları Özlem'ce protesto etti. Albüm çok tuttu. Oldukça iyi bir satış rakamına ulaştı. Konserler, yurtiçi ve yurtdışında aralıksız devam etti.
Daha sonra, ilk albümünün hazırlıkları sırasında çok büyük sorunlar yaşadığını ve müzik piyasasının bu kadar amatör olabileceğini tahmin bile etmediğini açıkladı.
Kısa bir süre içinde de İstanbul Plak'a bağlı Arya Prodüksiyon'dan gelen teklifi kabul edip, kendisi gibi, yani Özlem gibi bir albüm yapma hazırlığına girişti. Peker Müzik'le anlaşmalı olduğu için, Arya müzik 140 bin dolar'ı gözden çıkarıp sanatçının
eski firmasıyla olan sözleşmesini feshetti. Bu kaos basında yer aldığında hayranları Özlem'in yeni albümünü merakla beklemeye başlamışlardı bile.
Şubat 1998'de piyasaya sunulan "Öz" albümü Özlem'in müzik kariyerinde en beğendiği çalışma olarak raflardaki yerini aldı. Albüm çok başarılı bir satış yakalayamadı. Ancak albümün ilk hiti 'Bahar', Ömer Vargı tarafından ormanda çekilen ilginç klibiyle adından söz ettirdi.
Albümdeki ikinci hit olan 'Yol', hem Levent Semerci tarafından çekilen Avrupai klibi hem de müzikal anlamdaki başarısıyla beğeni topladı. İki kliple promosyon çalışmasına nokta kondu. Özlem, albümde yer alan 'Paparazzi' adlı parçasıyla, popülerliğinden ve magazin basınından şikayet ediyordu. Hatta bir röportajında "Benim gibi medyatikliği Allah kimsenin başına vermesin! Sadece yıpratılmaktan ibaret tanınmışlık. İnanın çok üzücü. Katıldığım her programda saçımdan, başımdan bahsediliyor, bir türlü sadede gelemiyoruz..." dedi.
Özlem Tekin, asi olarak tanımlanmaktan çok rahatsız olduğunu, bunun hayatını kısıtladığını, bakkala giderken bile inanılmaz rahatsız olduğunu söylemesine rağmen, yaptıklarıyla olaylar yaratmaktan da hiç geri kalmıyor. Şöhrete gelince: "eğer şöhret tanınmak demekse zaten 12 yaşından beri sokakta fark edildiğini, ama artık isminin biliniyor olduğunu" söylüyor. "Öz" albümünün çalışmaları sırasında tanıştığı gece klubü işletmecisi Pasham Music'le 4 aylık bir flörtün ardından yıldırım hızıyla evlenen Özlem, kısa bir süre sonra da yıldırım hızıyla boşandı. Bir programda evliliği nasıl bulduğunu sorduklarında "Bilmiyorum, ben hiçbir şey anlamadım" diyordu alternatif popun bu muzır kızı. Özlem'in röportajlarda nefret ettiği iki soru var. Biri, yaptığı müziğin içeriği, diğeri ise yeni albümden bahsedilirken birdenbire özel yaşamla ilgili sorular sorulması. Özlem'e, yaptığı müziğin türü sorulduğunda, kesinlikle rock yapmadığını, müziğinin popüler pazara yönelik alternatif pop olarak tanımlanması gerektiğini söylüyor.
Üçüncü albüm "Laubali"nin tanıtımı, sözü ve müziği Fergan Mirkelam'a ait olan ve albüme adını veren 'Laubali' parçasıyla 1999 yazında start aldı. Cıvıl cıvıl bir yaz klibiyle süslenen şarkı başarılı oldu. 11 şarkıdan oluşan albümde tüm Özlem Tekin çalışmalarında görmeye alışık olduğumuz bir isim çıkıyordu karşımıza: Barlas, 'Biri Var', 'Kumdan Kaleler', 'Beni Yakan Aşkın' şarkılarıyla yer alıyordu albümde. 'Laubali'nin ardından, yağmurlu bir İstanbul gecesinin görüntüleriyle süslenen Özlem Tekin çalışması 'Yazmamışlar' ve Barlas'a ait 'Biri Var' albümde öne çıkan çalışmalar oldu. Her albümüyle farklı bir kimlik, farklı bir tarz yaratan Özlem Tekin değişimden ve dinamizmden vazgeçemiyor. Düzenli aralıklarla kendini yenilemeyi, aynaya baktığında değişik bir Özlem görmeyi çok seviyor.
Değişimi sadece görünümünde yaşamıyor, arkadaş grupları, yemek yediği restoranlar da zaman içinde mutlaka değişiyor. Bu değişim Özlem'in yaratıcılığını da destekliyor. "Yaşadığımı ancak böyle hissedebiliyorum," diyor bir konuşmasında. Doğayı, köpeğiyle aylak aylak yürümeyi, onunla top oynamayı, hoplayıp zıplamayı seviyor. Müzik, yaşamının her anında var. Bunun yanı sıra Amerikan Sineması, bilgisayar oyunları, kitaplar ve spor dallarıyla uğraşmak en büyük hobileri.
Aşk onun için mutluluk kaynağı. Aşıksa kendini paralayacak kadar fedakar ve anlayışlı olabiliyor. Ancak ayrılık kapıyı çaldığında geri dönüşü olamayacak kadar acımasız davranıyor. Ayrılık dönemlerinde kendine acımayı, hayatı arabesk bir bakış açısıyla yorumlamayı seviyor. 'Yazmamışlar' şarkısı, kıran kırana geçen bir ayrılık döneminin ürünüymüş. Arabesk dönemlerini atlatıp yine o neşeli, sevimli çocuğa dönüşmesi kısa sürüyor. "Şimdiye kadar bir hatam olduysa affola. Söz bir daha yapmıycam..." diyor üçüncü albümünün iç kapağında dinleyicilerine hitaben hazırladığı "özel özür" yazısında. Yaradılışındaki enerjiyle tanıdığımız, hissetiği gibi yaşayan, konuşan, güzel ve etkileyici bir kadın portresi aslında o.
"Laubali" isimli albümden sonra dördüncü albüm olan "Tek Başıma" isimli albüm ile tekrar sevenlerinin karşısına çıktı. Bu albümde Özlem yine kendisinden bekleneni yaptı ve hayranlarını tarzı ile şaşırttı. evet bu albümde yine yeni bir tarz ve yeni bir Özlem Tekin vardı. Populer müzik ve rap ağırlıklı albüm'e elektronik müzikle de destek verdi. Türkiye'de ilk sayılabilecek kalitede bir albümdü. Özellikle "Dağları Deldim" isimli şarkı sözleri ile dinleyenleri büyülüyordu. Böylece Özlem sadece rock müzik sevenleri kendine hayran bırakmadı rap ve elektronik müzik sevenleri de geniş hayran kitlesi içine aldı. Bu albümün çıkması ile Özlemin en eski hayran kitlesi biraz hayal kırıklığına uğradı. Çünkü onlar Özlemi rock müziğindeki başarısı ile seviyorlardı ve böyle bir albümle çıkması onları biraz üzdü. Ne var ki albümün kalitesi ve Özlem faktörü hayal kırıklığından çok sevinci ön plana çıkardı. Her ne kadar albümde rock esintileri olmasa da konserlerde yine aynı grubu ile rock söylüyordu buda Özlemin ve müzik anlayışının bir parçası oluyordu.. Sadece kendi şarkılarını değil Dünya'dan da örneklerle sevenlerini mutlu ediyordu.
"Tek Başıma" isimli albüm sonrası televizyon dizilerinde, sinema filimlerinde ve hatta müzikallerde yer almaya başladı, Özlem Tekin artık sesiyle yaptığı müziğiyle olduğu kadar oyunculuğu ile de insanların dikkatini çekiyordu. Özellikle aralarında Şener Şen, Meltem Cumbul gibi usta oyuncuların yer aldığı Mucizeler Komedisi isimli müzikalde ön plana çıkan ve alkışlanan tek bir kişi vardı o da Özlem Tekin. Toplumun her kesiminden insanı oyunculuğuna hayran bıraktı. Bir çok projeye imza attı ve hepsinden başarıyla çıktı. Yaptığı işler onu hep gündemde tuttu.
Mayıs 2002'de çıkardığı "Tek Başıma" isimli albüm sonrası unun bir süre diğer işleri yüzünden albüm çalışmalarına başlayamadı fakat onun müzikal anlamda başka projeleri vardı ve bunları hayata geçirmek için çaba sarfediyordu. Bu projenin adı ÖZZ'dü, Özlem Tekin ve müzisyen arkadaşları ile kurdukları bu gurup ile Özlem Tekin daha sert bir yorumla hayranlarının karşısına çıktı.
Bas gitar çaldı, şarkı söyledi, beste yaptı, söz yazdı, kendi tarzınca sunuculuk yaptı, 2000 yılında Qubanas isimli klüpte şarkı söyleyip, sahnede stand-up gösteriler de yaptı. Bundan sonraki çalışmasında yurt dışı trendlerine uygun, daha eğlenceli, enerjik, sert ama mutlu bir albüm planlıyor. Yaşamı herşeyiyle yaşıyor ama en önemlisi dilediği gibi yaşıyor.