Özgüveni şişman kadın, güzel kadındır!
şişman güzeller güzel şişman kadınlar kadın zayıftan daha şehvetli
Şişman kadın güzel midir, çirkin midir derken konu maksadını aştı sanırım. Erkeklerin şişman kadınları beğenmeyeceğini söyleyen Ebru Şallı kilolu bayanları karşısına alırken, Ebru Şallı’nın zayıflığının güzellik demek olmadığını söyleyenler, bu defa da zayıf hanımları rencide etti.
Peki kim haklı?
Farkında mısınız bilmem ama bu polemiklerin arasında henüz bir erkek yorumu yok!
Eşi şişman olan beyler bu polemiklerin arasında nasıl bir kıskaca girdi düşünsenize...
Sabah gazetede bu haberleri okuyan kilolu ve her daim rejimde olan hanım, gazetesinin üzerinden kaşını kaldırıp eşine soruyor: "Sence şişman kadınlar çirkin midir?" Adam düşünüyor, "evet" derse kıyamet kopacak, "hayır" derse ya eşi zayıflama çabasından vazgeçerse...
En politik cevapla sıvışmaya çalışıyor: "Senin çok da fazlalığın yok ki hayatım, istesen hemen verirsin, ben seni böyle -de- seviyorum" . Ucuz atlatılmış bir facia!..
Ebru Şallı ile TV programına konuk olarak katılmam vesilesiyle tanışma fırsatım oldu. İnsanlara son derece saygılı, tartışılmayacak güzelliğine ve başarısına rağmen egolarını törpülemeyi bilmiş ve gelişime son derece önem veren biri Ebru Hanım.
Diğer kadın programı sunucularının ağır makyajlı ve tuvaletli görüntüleri ile (sanki program, yataktan yeni kalkıp pijamalarıyla ekran karşısına geçmiş ev hanımlarına değil de bir sosyete düğününe hitap ediyormuş gibi), Ebru Hanım'ın programlarını sunarken giydiği sade kıyafetlerine ve yalın makyajına dikkat ederseniz, güzellikten çok doğallığa ve sağlığa önem verdiğini anlamak da zor değil.
Bu duruma dikkat etmediyseniz bile, Ebru Hanım'ın pilates tutkusunu, sağlıklı yemek kitaplarını ve sporu aşılamak için verdiği çabaları duymuşsunuzdur en azından...
Bu durumda sağlığa verilen önem konusunda sınıfta kalan toplumumuza, şişmanlığın sağlıksız olduğunu anlatmanın en kolay yöntemi, sanırım bayanların en hassas noktası güzellikten yaklaşarak konuya dikkatlerini çekmek.
PEKİ, KİM HAKLI?
Yaşadıkları sorunların bir dışa vurumu olarak yemekten vazgeçmiş ve sağlıksız derecede zayıf danışanlarım var. Eşi ile yaşadığı problemleri yemekle telafi etmeye çalışarak her gün biraz daha fazla kilo alan danışanlarım da... Her iki grupta da tek bir ortak nokta var: Özgüven eksikliği!
Özgüveni eksik olan, kendini sevmeyen ve beğenmeyen bir kadını da ideal vücut ölçülerinde bile olsa hiçbir erkek beğenmiyor, doğru. Biz kendimizi beğenmezsek eğer, bir başkasının bizi beğenmesini nasıl bekleriz ki?
Kilolu olup da kendisiyle son derece barışık, neşe saçan, ışıltısı gözlerinden taşan bir çok bayanın etrafında erkeklerin pervane olduğunu görmüşsünüzdür. Kadınların en büyük düşmanı kadınlar, şaşırır bazen bu duruma; "Hiç de güzel bir kadın değil, bende olmayan ne var onda acaba?" diye. Cevabı çok açık: ÖZGÜVEN.
Ancak güzellik, zayıflık, şişmanlık ve ideal ölçü kavramlarının bittiği bir son nokta var: Sağlık. Sağlığımızı tehdit eden bir durumda güzel görünmenin hiçbir anlamı kalmıyor ve aşırı kilonun birçok sağlık problemini de beraberinde getirdiği muhakkak.
Şişman kadın güzel midir, çirkin midir derken konu maksadını aştı sanırım. Erkeklerin şişman kadınları beğenmeyeceğini söyleyen Ebru Şallı kilolu bayanları karşısına alırken, Ebru Şallı’nın zayıflığının güzellik demek olmadığını söyleyenler, bu defa da zayıf hanımları rencide etti.
Peki kim haklı?
Farkında mısınız bilmem ama bu polemiklerin arasında henüz bir erkek yorumu yok!
Eşi şişman olan beyler bu polemiklerin arasında nasıl bir kıskaca girdi düşünsenize...
Sabah gazetede bu haberleri okuyan kilolu ve her daim rejimde olan hanım, gazetesinin üzerinden kaşını kaldırıp eşine soruyor: "Sence şişman kadınlar çirkin midir?" Adam düşünüyor, "evet" derse kıyamet kopacak, "hayır" derse ya eşi zayıflama çabasından vazgeçerse...
En politik cevapla sıvışmaya çalışıyor: "Senin çok da fazlalığın yok ki hayatım, istesen hemen verirsin, ben seni böyle -de- seviyorum" . Ucuz atlatılmış bir facia!..
Ebru Şallı ile TV programına konuk olarak katılmam vesilesiyle tanışma fırsatım oldu. İnsanlara son derece saygılı, tartışılmayacak güzelliğine ve başarısına rağmen egolarını törpülemeyi bilmiş ve gelişime son derece önem veren biri Ebru Hanım.
Diğer kadın programı sunucularının ağır makyajlı ve tuvaletli görüntüleri ile (sanki program, yataktan yeni kalkıp pijamalarıyla ekran karşısına geçmiş ev hanımlarına değil de bir sosyete düğününe hitap ediyormuş gibi), Ebru Hanım'ın programlarını sunarken giydiği sade kıyafetlerine ve yalın makyajına dikkat ederseniz, güzellikten çok doğallığa ve sağlığa önem verdiğini anlamak da zor değil.
Bu duruma dikkat etmediyseniz bile, Ebru Hanım'ın pilates tutkusunu, sağlıklı yemek kitaplarını ve sporu aşılamak için verdiği çabaları duymuşsunuzdur en azından...
Bu durumda sağlığa verilen önem konusunda sınıfta kalan toplumumuza, şişmanlığın sağlıksız olduğunu anlatmanın en kolay yöntemi, sanırım bayanların en hassas noktası güzellikten yaklaşarak konuya dikkatlerini çekmek.
PEKİ, KİM HAKLI?
Yaşadıkları sorunların bir dışa vurumu olarak yemekten vazgeçmiş ve sağlıksız derecede zayıf danışanlarım var. Eşi ile yaşadığı problemleri yemekle telafi etmeye çalışarak her gün biraz daha fazla kilo alan danışanlarım da... Her iki grupta da tek bir ortak nokta var: Özgüven eksikliği!
Özgüveni eksik olan, kendini sevmeyen ve beğenmeyen bir kadını da ideal vücut ölçülerinde bile olsa hiçbir erkek beğenmiyor, doğru. Biz kendimizi beğenmezsek eğer, bir başkasının bizi beğenmesini nasıl bekleriz ki?
Kilolu olup da kendisiyle son derece barışık, neşe saçan, ışıltısı gözlerinden taşan bir çok bayanın etrafında erkeklerin pervane olduğunu görmüşsünüzdür. Kadınların en büyük düşmanı kadınlar, şaşırır bazen bu duruma; "Hiç de güzel bir kadın değil, bende olmayan ne var onda acaba?" diye. Cevabı çok açık: ÖZGÜVEN.
Ancak güzellik, zayıflık, şişmanlık ve ideal ölçü kavramlarının bittiği bir son nokta var: Sağlık. Sağlığımızı tehdit eden bir durumda güzel görünmenin hiçbir anlamı kalmıyor ve aşırı kilonun birçok sağlık problemini de beraberinde getirdiği muhakkak.