T
TİTAN
Forum Okuru
Otomobilin İcadı Nasıl Oldu?
ilk otomobil nasıl ve kim tarafından icat edilmiştir otomobilin icadı kısaca otomobilin icadı
otomobilin icadı, nasıl oldu, ne zaman, kim icat etti, resimleri ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz
Sevgili melekler,
Günlük hayatta okula,işe,gezmeye giderken hep otomobilleri kullanıyoruz.Her geçen gün de ilerleyen teknoloji sayesinde pek çok özellik eklenmiş araç piyasaya çıkarak,bizleri şaşırtıyor.İnsan düşünmeden edemiyor,bundan 100-200 sene evvel acaba insanlar ne yapıyorlardı,nasıl araçlara biniyorlardı?Aşağıda ki yazıda araçlarla ilgili küçük bir yolculuğa çıkacaksınız..
Otomobil, Fransızca bir kelimedir. AUTO (kendi), MOBİLE (hareket) kelimelerinin birleşimidir. Kendi kendine hareket eden anlamına gelir.
Hayvanlarla çekilmeyen nakil vasıtalarında gerekli enerji önce rüzgar yardımıyla olmuş, bir Hollandalı 1600 yılında karada yelkenle hareket eden bir araç yapmış ve bu araç iki saatte 42 mil yol katetmiştir.
Daha sonra gerekli enerji olarak rüzgar gücü yerini buhar gücüne bırakmıştır. 17. yüzyılda Çin yazarlarından bir papaz, Belçika misyoner Verbistin buharla çalışan bir otomobil işlettiğini yazmaktadır.
Ancak bütün dünya, yol üzerinde hareketini kendisi temin ederek yürüyen otomobil mucidi olarak Fransız Mühendis ve Topçu Yüzbaşısı Nıcolas-Joseph CUGNOTu tanır. Cugnot (1769 yılında) otomobili bir top arabası olarak tasarlamıştı. Üç tekerlekli ve 4 yolcu kapasiteli buhar makineli otomobilde iki silindir bulunuyordu. Makinanın krankından alınan dönme hareketi bir zincir yardımıyla önde bulunan tek tekerleğe geliyordu. Direksiyon tertibatıda aynı tekerleğe komuta ediyordu.
CUGNOT çalışmalarına devam etmiş ve yaptığı ikinci otomobil Paris Sanayi Müzesinde bulunmaktadır.
1787 yılında Amerikada Olıver EVINS ve 1801 yılında İngilterede Rıchard TREVİTHICK yolcu taşıyan, buharla çalışan otomobiller yapmışlardır. Bütün bu çalışmalarda kullanılan otomobil motorlarında kullanılan güç buharın gücü idi. Yani bu motorlardıştan yanmalı motorlar idi.
İçten yanmalı motorların inkişafı 1796 yılında katı yakıtlardan havagazının elde edilmesi ile olmuştur. Havagazı ile çalışan içten yanmalı motor1860 yılında Fransız mühendisi Jean Etıenne LENOIR tarafından yapıldı. 1,5 Beygir gücünde olan bu motorun gücünün az olması nedeni havagazının sıkıştırılmadan yakılmasıdır. Gazların sıkıştırılarak yakıldığı zaman gücün artacağı tezini ortaya atan Wıllıam BENNET adlı bir İngilizdir. Bunu geliştiren ise Dugold CLERK adlı İskoçyalı mühendistir.
1862 yılında Fransız Fen adamı Alphanse BEANDE dört zamanlı devrenin esasını ortaya koydu. Ancak dört zaman prensibine göre çalışan ilk motorun 1876 yılında Alman mühendis Dr. Nıkolaus August OTTO yaptı. Oto, bu motorun patentini 1877 de Amerikada aldı. 1878 de Fransada açılan bir dünya sergisinde halka teşhir etti.
Otto, havagazını sıkıştırdıktan sonra ateşlemeyi yaptığı için motorun verimi ve gücü artmıştır. Alevle ateşlendiği için motor devri 150-200 devir/dakika civarındaydı. Bu devirde bir motorun otomobillerde kullanılması uygun değildi.
İlk dört zamanlı motoru yapan ve ortaya koyan Otto olduğu için bugün benzin motorlarına Otto Motoru ve çevrimine de Otto Çevrimi denilmektedir.
Ottonun personelinden Gottıeb DAIMLER 1883 yılında Ottodan ayrılarak bir atölye kurmuş ve devam etmiştir. Yaptığı motorun yanma odasına bakır çubuk yerleştirerek, dıştan bakır çubuğu karpit lambası ile ısıtmak süreti ile motorun ateşlenmesini ısınan bakırdan temin etmişti. Bu sayede motorun devrini 800-1000 devir/dakika ya çıkarmak süreti ile verimini ve gücünü arttırmıştır. Bu motor bugün Mercedes Fabrikası Müzesinde teşhir edilmektedir. Bu ateşleme sistemine sıcak boru ateşlemesi denir. Bu devirde bir motorun otomobilde kullanılması mümkündü, ama hala yakıt olarak havagazı kullanılıyordu.
Bu çalışmalar Avrupada devam ederken Amerikalı bir mühendis George BRAYTON yakıt olarak benzin kullanılan bir motor yapmış ve yaptığı motorlardan birini yüzüncü Filedelfiya sergisinde teşhir etmiştir.
Bundan sonraki çalışmalar, havagazının yerini tutabilmesi için benzini zerreler haline getirip, buharlaştıracak karbüratörlerin icadına doğru gitti. Daimler Almanyada, Forrest Fransada 1885 yılında bu konuda çalışmalar yaptılar.
Karbüratörlerin görevi, sıvı yakıtı atomize etmek yani küçük zerreler haline getirip hava ile karıştırmak süreti ile yanabilir bir karışım haline getirmektir. Daimler bu havayı sıvı yakıt içersine itmek süreti ile yapmaya, ayrılmış zerrecikleri de ateşlemeden evvel sıcak boruya temasla gaz haline getirmeye çalıştı. Forrest ise, yakıtı filit tulumbası esasına göre hava akımı içersine püskürttü. Daha sonra, Daimlerle Wılhelm MAYBACH bir araya gelerek, bu gün kullanılan şekilde olan şamandıralı karbüratörü icad ettiler.
Karl BENZ adlı diğer bir Alman, Daimlerin motorunu, Forrestin karbüratörünü alıp bunları dört teker üzerine oturttu. Böylece, 1886 senesinde ilk defa, içten yanmalı (patlamalı motorların) motorların en geniş tatbik sahası olmuş olan otomobil meydana gelmiş oldu.
Amerikada ilk otomobil 1893 yılında J.Franlın DURYEAnın yardımıyla Charles DURYEA tarafından yapılmıştır. Henry FORDun ilk otomobili ise 1896 yılında Detroit sokaklarında dolaşmaya başladığı görüldü. Henry FORD fabrikasını genişleterek 1903 yılında dört silindirli ve ucuz fiyatlı otomobiller yaparak bunları (T) modeli adıyla piyasaya sundu.
Bu tarihten sonra otomobilin gelişimi nefes kesen, hızlı bir tempoda olmuştur. Kısaca bu tarihi gelişimi özetlemek gerekirse:
1887 de Bosch firmasında çalışan Zöhringer tarafından yapılan alçak voltajlı manyeto gaz motorlarına monte edilmiştir.
1897 de alçak voltajlı manyeto ilk defa benzin motorlarına tatbik edilmiştir.
1897 de otomobiller fenerle aydınlatılmaya başlandı.
1901 den itibaren otomobillerde aydınlatma karpit lambaları ile aydınlatılmaya başlandı.
1901 de yine Bosch firmasında çalışan Mühendis Gottlob HONOLD bugün bilinen yüksek voltajlı manyetoyu bulmuştur.
1902 den itibaren motorlara takılarak buji ile ateşleyen elektrikli ateşleme sistemi ve bu sayede motor gücü de arttırılmıştır.
1911 de Cadillac, otomobillerinde marş motorunu kullanmaya başladı. Böylece ilk hareket kolaylaştırıldı. Artık kola ihtiyaç kalmadı.
1914 de dinomonun icadı ile karpit lambaların yerini farlar almaya başladı.
1921 de elektrikli kornalar, elle sıkılarak öttürülen lastikli kornaların yerini aldı.
1923 de ilk defa otomobiller renkli boyanmıştır.
1926 da elektrikli cam silecekleri kullanılmaya başlandı.
1928 de batarya ile ateşleme sistemi otomobillere uygulandı.
Bu tarihsel gelişimde bütün ülkeler birçok model ve şekillerde otomobiller imal etmeye başladılar. Fransada yapılan otomobil yarışmalarında içten yanmalı motorların çok pratik olduğu görüldü. 1910 yılında bu görüş çerçevesinde benzinle çalışan otomobillerde daha fazla yer verildiği ve çalışmaların bu yönde hızlandığı tarih olarak bilinmektedir.
Günümüzde kullanılmakta olan otomobillerdeki motorlar, yapım ve donanım bakımından değişik durumlar göstermekte ise de, prensip hala, 1876 da Ottonun ortaya koyduğu dört zaman prensibidir.
İlk yıllarda imal edilen otomobil motorlarının silindir adetleri az, kompresyonları ve güçleri düşüktü, hantal ve ağırdı. Ekzos sistemleri iyi olmadığı için gürültülü ve dolma tip lastik kullanıldığı için sarsıntılı çalışırlardı.
Metalurji ilmi ilerledi ve daha hafif metallerle otomobil ve motorları imal edildi. Sessiz, sarsıntısız ve güçlü otomobiller imal edildi.
İlk otomobillerde, aynı fabrıkanın imalatı olan otomobillerde bile parçalar birbirine uymazdı. Ancak otomobiller çoğaldıkça ve otomobillere ihtiyaç arttıkça, değiştirebilir parçalar yapılmıştı, yani seri imalat başlamış oldu.
İçten yanmalı ilk otomobilin yapıldığı 1886 yılından günümüze kadar henüz 108 yıl (1994 yılına göre) geçmesine rağmen, teknoloji büyük gelişmeler kaydetmiştir. Elektronik ateşleme sistemli, yakıt enjeksiyon sistemli, bilgisayar kontrollu ve katalizörlü otomobiller imal edilmiştir.
Bu gelişmelerin daha da devam edeceği, bu sistemlerin daha basitleşeceğini daha ucuzlatılacağını biliyoruz.
otomobilin icadı, nasıl oldu, ne zaman, kim icat etti, resimleri ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz
Sevgili melekler,
Günlük hayatta okula,işe,gezmeye giderken hep otomobilleri kullanıyoruz.Her geçen gün de ilerleyen teknoloji sayesinde pek çok özellik eklenmiş araç piyasaya çıkarak,bizleri şaşırtıyor.İnsan düşünmeden edemiyor,bundan 100-200 sene evvel acaba insanlar ne yapıyorlardı,nasıl araçlara biniyorlardı?Aşağıda ki yazıda araçlarla ilgili küçük bir yolculuğa çıkacaksınız..
Otomobil, Fransızca bir kelimedir. AUTO (kendi), MOBİLE (hareket) kelimelerinin birleşimidir. Kendi kendine hareket eden anlamına gelir.
Hayvanlarla çekilmeyen nakil vasıtalarında gerekli enerji önce rüzgar yardımıyla olmuş, bir Hollandalı 1600 yılında karada yelkenle hareket eden bir araç yapmış ve bu araç iki saatte 42 mil yol katetmiştir.
Daha sonra gerekli enerji olarak rüzgar gücü yerini buhar gücüne bırakmıştır. 17. yüzyılda Çin yazarlarından bir papaz, Belçika misyoner Verbistin buharla çalışan bir otomobil işlettiğini yazmaktadır.
Ancak bütün dünya, yol üzerinde hareketini kendisi temin ederek yürüyen otomobil mucidi olarak Fransız Mühendis ve Topçu Yüzbaşısı Nıcolas-Joseph CUGNOTu tanır. Cugnot (1769 yılında) otomobili bir top arabası olarak tasarlamıştı. Üç tekerlekli ve 4 yolcu kapasiteli buhar makineli otomobilde iki silindir bulunuyordu. Makinanın krankından alınan dönme hareketi bir zincir yardımıyla önde bulunan tek tekerleğe geliyordu. Direksiyon tertibatıda aynı tekerleğe komuta ediyordu.
CUGNOT çalışmalarına devam etmiş ve yaptığı ikinci otomobil Paris Sanayi Müzesinde bulunmaktadır.
1787 yılında Amerikada Olıver EVINS ve 1801 yılında İngilterede Rıchard TREVİTHICK yolcu taşıyan, buharla çalışan otomobiller yapmışlardır. Bütün bu çalışmalarda kullanılan otomobil motorlarında kullanılan güç buharın gücü idi. Yani bu motorlardıştan yanmalı motorlar idi.
İçten yanmalı motorların inkişafı 1796 yılında katı yakıtlardan havagazının elde edilmesi ile olmuştur. Havagazı ile çalışan içten yanmalı motor1860 yılında Fransız mühendisi Jean Etıenne LENOIR tarafından yapıldı. 1,5 Beygir gücünde olan bu motorun gücünün az olması nedeni havagazının sıkıştırılmadan yakılmasıdır. Gazların sıkıştırılarak yakıldığı zaman gücün artacağı tezini ortaya atan Wıllıam BENNET adlı bir İngilizdir. Bunu geliştiren ise Dugold CLERK adlı İskoçyalı mühendistir.
1862 yılında Fransız Fen adamı Alphanse BEANDE dört zamanlı devrenin esasını ortaya koydu. Ancak dört zaman prensibine göre çalışan ilk motorun 1876 yılında Alman mühendis Dr. Nıkolaus August OTTO yaptı. Oto, bu motorun patentini 1877 de Amerikada aldı. 1878 de Fransada açılan bir dünya sergisinde halka teşhir etti.
Otto, havagazını sıkıştırdıktan sonra ateşlemeyi yaptığı için motorun verimi ve gücü artmıştır. Alevle ateşlendiği için motor devri 150-200 devir/dakika civarındaydı. Bu devirde bir motorun otomobillerde kullanılması uygun değildi.
İlk dört zamanlı motoru yapan ve ortaya koyan Otto olduğu için bugün benzin motorlarına Otto Motoru ve çevrimine de Otto Çevrimi denilmektedir.
Ottonun personelinden Gottıeb DAIMLER 1883 yılında Ottodan ayrılarak bir atölye kurmuş ve devam etmiştir. Yaptığı motorun yanma odasına bakır çubuk yerleştirerek, dıştan bakır çubuğu karpit lambası ile ısıtmak süreti ile motorun ateşlenmesini ısınan bakırdan temin etmişti. Bu sayede motorun devrini 800-1000 devir/dakika ya çıkarmak süreti ile verimini ve gücünü arttırmıştır. Bu motor bugün Mercedes Fabrikası Müzesinde teşhir edilmektedir. Bu ateşleme sistemine sıcak boru ateşlemesi denir. Bu devirde bir motorun otomobilde kullanılması mümkündü, ama hala yakıt olarak havagazı kullanılıyordu.
Bu çalışmalar Avrupada devam ederken Amerikalı bir mühendis George BRAYTON yakıt olarak benzin kullanılan bir motor yapmış ve yaptığı motorlardan birini yüzüncü Filedelfiya sergisinde teşhir etmiştir.
Bundan sonraki çalışmalar, havagazının yerini tutabilmesi için benzini zerreler haline getirip, buharlaştıracak karbüratörlerin icadına doğru gitti. Daimler Almanyada, Forrest Fransada 1885 yılında bu konuda çalışmalar yaptılar.
Karbüratörlerin görevi, sıvı yakıtı atomize etmek yani küçük zerreler haline getirip hava ile karıştırmak süreti ile yanabilir bir karışım haline getirmektir. Daimler bu havayı sıvı yakıt içersine itmek süreti ile yapmaya, ayrılmış zerrecikleri de ateşlemeden evvel sıcak boruya temasla gaz haline getirmeye çalıştı. Forrest ise, yakıtı filit tulumbası esasına göre hava akımı içersine püskürttü. Daha sonra, Daimlerle Wılhelm MAYBACH bir araya gelerek, bu gün kullanılan şekilde olan şamandıralı karbüratörü icad ettiler.
Karl BENZ adlı diğer bir Alman, Daimlerin motorunu, Forrestin karbüratörünü alıp bunları dört teker üzerine oturttu. Böylece, 1886 senesinde ilk defa, içten yanmalı (patlamalı motorların) motorların en geniş tatbik sahası olmuş olan otomobil meydana gelmiş oldu.
Amerikada ilk otomobil 1893 yılında J.Franlın DURYEAnın yardımıyla Charles DURYEA tarafından yapılmıştır. Henry FORDun ilk otomobili ise 1896 yılında Detroit sokaklarında dolaşmaya başladığı görüldü. Henry FORD fabrikasını genişleterek 1903 yılında dört silindirli ve ucuz fiyatlı otomobiller yaparak bunları (T) modeli adıyla piyasaya sundu.
Bu tarihten sonra otomobilin gelişimi nefes kesen, hızlı bir tempoda olmuştur. Kısaca bu tarihi gelişimi özetlemek gerekirse:
1887 de Bosch firmasında çalışan Zöhringer tarafından yapılan alçak voltajlı manyeto gaz motorlarına monte edilmiştir.
1897 de alçak voltajlı manyeto ilk defa benzin motorlarına tatbik edilmiştir.
1897 de otomobiller fenerle aydınlatılmaya başlandı.
1901 den itibaren otomobillerde aydınlatma karpit lambaları ile aydınlatılmaya başlandı.
1901 de yine Bosch firmasında çalışan Mühendis Gottlob HONOLD bugün bilinen yüksek voltajlı manyetoyu bulmuştur.
1902 den itibaren motorlara takılarak buji ile ateşleyen elektrikli ateşleme sistemi ve bu sayede motor gücü de arttırılmıştır.
1911 de Cadillac, otomobillerinde marş motorunu kullanmaya başladı. Böylece ilk hareket kolaylaştırıldı. Artık kola ihtiyaç kalmadı.
1914 de dinomonun icadı ile karpit lambaların yerini farlar almaya başladı.
1921 de elektrikli kornalar, elle sıkılarak öttürülen lastikli kornaların yerini aldı.
1923 de ilk defa otomobiller renkli boyanmıştır.
1926 da elektrikli cam silecekleri kullanılmaya başlandı.
1928 de batarya ile ateşleme sistemi otomobillere uygulandı.
Bu tarihsel gelişimde bütün ülkeler birçok model ve şekillerde otomobiller imal etmeye başladılar. Fransada yapılan otomobil yarışmalarında içten yanmalı motorların çok pratik olduğu görüldü. 1910 yılında bu görüş çerçevesinde benzinle çalışan otomobillerde daha fazla yer verildiği ve çalışmaların bu yönde hızlandığı tarih olarak bilinmektedir.
Günümüzde kullanılmakta olan otomobillerdeki motorlar, yapım ve donanım bakımından değişik durumlar göstermekte ise de, prensip hala, 1876 da Ottonun ortaya koyduğu dört zaman prensibidir.
İlk yıllarda imal edilen otomobil motorlarının silindir adetleri az, kompresyonları ve güçleri düşüktü, hantal ve ağırdı. Ekzos sistemleri iyi olmadığı için gürültülü ve dolma tip lastik kullanıldığı için sarsıntılı çalışırlardı.
Metalurji ilmi ilerledi ve daha hafif metallerle otomobil ve motorları imal edildi. Sessiz, sarsıntısız ve güçlü otomobiller imal edildi.
İlk otomobillerde, aynı fabrıkanın imalatı olan otomobillerde bile parçalar birbirine uymazdı. Ancak otomobiller çoğaldıkça ve otomobillere ihtiyaç arttıkça, değiştirebilir parçalar yapılmıştı, yani seri imalat başlamış oldu.
İçten yanmalı ilk otomobilin yapıldığı 1886 yılından günümüze kadar henüz 108 yıl (1994 yılına göre) geçmesine rağmen, teknoloji büyük gelişmeler kaydetmiştir. Elektronik ateşleme sistemli, yakıt enjeksiyon sistemli, bilgisayar kontrollu ve katalizörlü otomobiller imal edilmiştir.
Bu gelişmelerin daha da devam edeceği, bu sistemlerin daha basitleşeceğini daha ucuzlatılacağını biliyoruz.