Konuya cevap cer

Cevap: Osmanlı'da kültür ve medeniyet


A)- MİRî ARAZİ: Mülkiyeti devlete ait olan topraklardır. Mirî toprakların başlıcaları şunlardır:

1)- Havass-ı Hümayun Toprakları: Gelirleri doğrudan doğruya devlet hazinesine giren topraklar

olup mukataa ve iltizam yoluyla yönetilirdi.

2)- Paşmaklık toprakları: Gelirleri padişah kızlarına ve ailelerin bırakılan topraklardı.

3)- Malikâne toprakları: Devlet adamlarına hizmetleri karşılığı mülk olarak verilen

topraklardı.

4)- Yurtluk ve Ocaklık Toprakları: Fetih sırasında bazı kumandanlara hizmetlerine karşılık

olmak üzere verilen topraklardır.

5)- Dirlik (Tımar)Toprakları: Vergi geliri devlet adamlarına ve askerlere hizmet veya maaş

karşılığı verilen topraklardır. Dirlik sahibi toplanan verginin maaş olarak ayrılan

"Kılıç hakkı" olarak ayrılan bölümünden geriye kalanla CEBELÜ denilen tam teçhiatlı asker

yetiştirirdi. Dirlik topraklar üçe ayrılırdı: a)- Has b)- Zeamet c)- Tımar

B)- MÜLK ARAZİ: Mülkiyeti kişilere ait topraklardır. İki bölümde incelenebilir:

1)- Öşriyye (öşür topraklar): Bu topraklar fethedildiği zaman MÜSLÜMANLARA verilmiş veya

fethedildiğinde müslümanlara ait olan topraklardır. Bu gibi topraklar sahiplerinin malı

olup dilediği gibi kullanırlar satabilirler vakfedebilirler yada çocuklarına miras

olarak bırakabilirlerdi. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak ÇİFT RESMİ ürün

vergisi olarak da "ÖŞÜR" vergisini verirlerdi.

2)- Haraciye (Haracî topraklar): Bu topraklar bir yerin fethinden sonra GAYRî MÜSLİM halkın

elinde bırakılanonlara mülk olarak verilen topraklardır. Sahipleri dilediği gibi

kullanırlarsatabilirler vakfedebilirler yada çocuklarına miras olarak bırakabilirlerdi.

Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak HARAC-I MUVAZZAF ürün vergisi olarak da

HARAC-I MUKASSEM vergisini verirlerdi.

C)- VAKIF ARAZİ: Gelirleri kişiler ya da devlet tarafından hayır kurumlarına bırakılan

topraklardı.

TOPRAK SİSTEMİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER:

1)- Tımar sisteminin bozulmasıyla "Dirlik topraklar" MİRî MUKATAA'ya çevrilerek yani gelirleri

hazineye devredilerek peşin alınan bir bedel karşılığı üç yıllığına "İltizam"a verilmeye

başlandı.

NOT: Mültezîm denen iltizam sahipleri daha fazla vergi toplamak için halka baskı

yapmışlardır. Bu durum "Celali isyanlarına" veya vergisini ödeyemeyen köylünün toprağını

terk ederek büyük şehirlere göç etmesine neden olmuştur.

2)- Devletin artan masraflarının karşılanması için Mukataalar mültezîmlere üç yıllık dönemler için

değil ömür boyu verilmeye başlandı. Bu sisteme MALİKANE USULÜ denilir. (1695'te)

3)- "Malikane usulüyle" sağlanan gelirlerde yetmeyince bu defa Mukataaların yıllık kârları paylara

ayrılarak satılmaya başladı. Bu usule de ESHAM USULÜ denilmiştir. (1775)

4)- Tımar ve zeâmet sistemi II.Mahmut zamanında kaldırılarak başta valiler olmak üzere devlet

memurları memurları maaşa bağlanmıştır.

5)- 1854'te "Arazi kanunnamesi" ile MÜLKİYET sistemine geçilerek uzun süre bir toprağı kullananlar

o toprağın sahibi olmuşlardır. (Zilliyet)

6)- 1858'de çıkarılan bir başka "arazi kanunu" ile tarım ürünlerinden alınan çeşitli vergiler

kaldırılarak tek vergi olarak "AŞAR" vergisi yürürlükte tutuldu.

AYAN VE EŞRAF: Şehirlerin köylerin aşiretlerin ileri gelenlerine "Ayân ve eşraf" denilirdi. Bu

kişiler bulundukları yerlerde en etkili ve zengin kişilerdi.

 

AYAN VE EŞRAFIN GÜÇLENMESİNİN SEBEPLERİ:

1- Tımar topraklarının mukataaya çevrilmesiyle bu toprakları iltizama alanlar genellikle "Ayânlar"

oldu. Böylelikle Dirlik sahiplerinin haklarına sahip olan âyânlar bulundukları yerleri yönetmeye

başladılar.

2)-Merkez teşkilatını bozulmasıyla "beylerbeyi" veya "sancak beyi" olarak atananlar makamlarına

gitmeyerek o eyalet yada sancaktaki âyânı MÜTESELLİM (vekil) olarak görevlendirmiştir. Ayanlar

böylelikle devlet gücünün temsilcisi durumuna gelince daha da güçlenmişlerdir.

NOT: II. Mahmut döneminde âyânlarla padişah arasında SENED-İ İTTİFAK diye bir belge imzalayarak

anlaşma yoluna gitmiştir. (1808)

OSMANLI EKONOMİSİNDE TARIM

Osmanlı ekonomisinin en önemli sektörü tarımdır. 17. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı devleti

tarım ürünleri bakımından kendine yeten bir ülkeydi. Ancak zaman zaman karşılaşılan kuraklık sel

isyanlar göçlerve tımar sisteminin bozulması üretim kayıplarına neden olmuştur. Özellikle hububat

bağ-bahçe ziraâti ön plandayken 18. yüzyıldan itibaren Avrupa'da sanayinin gelişmesi doğrultusunda

tütün pamuk gibi sanayi bitkilerinin üretimi önem kazanmıştır. Ayrıca Avrupa'nın tarım ürünü

ihtiyacı artınca Osmanlı Devletinde GEÇİMLİLİK düzeyde üretimden PAZAR EKONOMİSİ'nin ihtiyaçlarını

karşılayacak bir üretim düzeyine gelinmiştir.

OSMANLI EKONOMİSİNDE HAYVANCILIK

Hayvancılığın Osmanlı ekonomisine katkıları şunlardı:

1)-Tarım alanında : Toprakları ekmek için öküz manda gibi hayvanlardan yararlanılıyordu.

2)-Gıda alanında : Etinden yağındansütünden yararlanılıyordu.

3)-Sanayi alanında: Yünü ve derisi giyim dokuma ve ayakkabı üretiminde hammadde olarak

kullanılıyordu.

4)-Ulaşım alanında: Atkatır eşek gibi hayvanlar taşıma ve ulaştırmada kullanılıyordu.

5)-Maliye alanında: Hayvanlardan ve hayvansal ürünlerden alınan vergiler devletin başlıca

gelir kaynaklarını oluşturuyordu.

OSMANLI EKONOMİSİNDE MADENCİLİK

Osmanlı devleti'nde madenler iltizam olarak dağıtılırdı. Çıkartılan madenlerin çoğu ülke içinde

işlenemediğinden dışarıya ihraç edilirdi.

NOT: Osmanlılarda ilk madenin işletilmesi Osman Bey zamanındadır. Bilecik'in fethi ile buradaki

demir madeni işletilmiştir.

OSMANLI EKONOMİSİNDE SANAYİ

Osmanlı Devletinde sanayi kesimi esnaf birlikleri(Lonca) halinde teşkilatlanmıştı.Esnafın üretimi

elemeği-göznuruna dayanıyordu. Bu mevcut sanayi öncesi üretim başlangıçta ülke ihtiyaçlarını

karşılıyordu. Ankara'da sof Bursa'da İpekçilik Selanik'te çuhacılık Bulgaristan'da aba

KayseriManisa ve Tokat'ta dericilik(debbağlık) yaygındı. Ayrıca Osmanlı Devletinde savaş araç ve

gereçlerini üretmek için fabrika ve imalathaneler de kurulmuştu.

Bunlar:

Tersane (Gemi yapım yeri): ilk büyük Osmanlı tersanesi Yıldırım Bayezıt tarafından Gelibolu'da

yapıldı. Daha sonraki dönemlerde İstanbul Sİnopİzmit Süveyş Basra gibi sahillerde başka

tersaneler de kuruldu.

Tophane: İstanbul'un fethinden önce Edirne ve Bursa'da fetihten sonra da İstanbul'da top döküm

tesisleri kuruldu.

Baruthane: İlk baruthane Gelibolu'da kuruldu.

 

AVRUPADAKİ EKONOMİK GELİŞMELERİN OSMANLI SANAYİİNE ETKİLERİ:

1)- Coğrafi keşiflerle zenginleşen Avrupalılar; artan tüketim eğilimlerini elde ettikleri altın ve

gümüşle Osmanlı pazarlarından karşılayınca esnaf hammadde bulmakta zorlandı.

2)- Sanayii inkılâbı sonucu bol ve ucuz üstelik kapitülasyonlar nedeniyle düşük gümrüklü Avrupa

mallarıyla Osmanlı esnafı rekabet edemedi.

NOT: Esnafı zorlayan başka bir konuda şehirlere göç eden köylününmaaşları alan yeniçerilerin ve

diğer grupların esnaflığı yeni bir geçim yolu olarak görmesiydi. Bu durum esnaf

teşkilatlarının disiplinli yapısını bozmuş artan esnaf sayısı geçimlerini iyice

zorlaştırmıştır.

 

OSMANLI DEVLETİNİN SANAYİİYİ GELİŞTİRMEK İÇİN ALDIĞI TEDBİRLER:

1)- Sanayi hammaddelerinin ihracını yasaklamıştır.

2)- Gelişmiş teknolojiyle yeni imalathaneler açmıştır.

3)- Islah-ı Sanayii Komisyonu kurarak esnaf birliklerini canlandırmaya ve onları şirketleşmeye

çalışmıştır.

Osmanlı Devleti Tanzimat fermanıyla ülkenin kalkınması için yabancı sermayeden yararlanacağını

açıklamıştı. Bu yolla Osmanlı ülkesinde haberleşme ve ulaşımı geliştiren adımlar atılmıştır.

Kırım savaşı sırasında ilk defa TELGRAF hattı döşenmiştir. Yine yeni bir teknoloji olan

"demiryolu" Osmanlı ülkesine girmiştir. Verilen imtiyazlarla İngilizler Batı Anadolu hattını

Almanlarda Bağdat Demiryolunu inşa etmişlerdir.

OSMANLILARDA TİCARET

ANADOLU'DA TİCARET YOLLARI:

1- Sağ Kol: İstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol Konya Adana üzerinden Halep'e uanıyordu.

2- Orta Kol:İstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yolDiyarbakır'a buradanda Musul ve Bağdat'a

kadar uzanıyordu.

3)-Sol Kol: İstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol Erzurum ve Kars'a uzanıyordu.

RUMELİ'DE TİCARET YOLLARI:

1- Sağ Kol: İstanbul'dan Bulgaristan Eflak-Boğdan ve Erdel'e uzanıyordu.

2- Orta Kol: İstanbul'dan EdirneBelgrad üzerinden Avrupa içlerine uzanıyordu.

3)-Sol Kol: İstanbul'dan Edirne Selanik üzerinden Mora'ya uzanıyordu.

TİCARETLE İLGİLİ DEYİMLER:

Menzil : Yol üzerindeki konaklama noktaları denirdi.

Menzil Teşkilatı: Haberleşme TATAR denilen ulaklar tarafından yapılıyordu. Devlet habercilerin çabuk

gitmelerini sağlayacak dinlenmiş atları ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak için

konaklama yerine yakın köy ve kasabalardaki bazı aileleri bu iş için

görevlendirirdi. Bu teşkilata "menzil teşkilatı" denirdi.

Derbentçi : Ana yolların boğaz ve geçitlerin güvenliğinden sorumluydu.

Mekkâri Tâifesi : Yolcu ve mal taşıma işlerini meslek edinen esnaflara verilen ad.

OSMANLI TİCARET GELİRLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER:

1)- Ticaret yollarının değişmesi(Ümit Burnu)

2)- Kapitülasyonlar

3)- 1838 Balta Limanı Antlaşması

KAPİTÜLASYONLAR:

Kapitülasyon: GümrükHukukve ekonomik konularda verilen ayrıcalıklara denir. İlk ticari

imtiyazlar ORHAN BEY tarafından CENEVİZLİLER'e verildi.

İstanbul'un fethinden sonra Fatih "Ceneviz" ve "Venedikliler'e" ticarî imtiyazlar

tanıdı.

Kanuni Sultan Süleyman 1535' de Fransızlarla Osmanlıların "AHİDNAME" Fransızların

KAPİTÜLASYON dediği anlaşmayı yaptı.

NOT:Kanuni'nin amacı Şarlken'e karşı Fransa'yı yanına

çekerek Avrupa hırıstiyan birliğini bölmekti.

 

NOT: Kapitülasyonlar I. Mahmut zamanında (1740) sürekli hale getirildi.

 

NOT: Kapitülasyonlar 24 Temmuz 1923'te LOZAN ANTLAŞMASI ile kaldırıldı.

BALTA LİMANI ANTLAŞMASI(1838): İngiltere ile II. Mahmut döneminde imzalanmıştır. Bu antlaşmayla

ihracattan alınan vergiler artırılırken (%12) İthalattan alınan vergiler azaltılıyordu (%5).

II. Mahmut'un bu antlaşmadan amacı Mehmet Ali Paşa'ya ve Rusya'ya karşı İngiltere'nin desteğini

kazanmaktı.

NOT: Balta Limanı Anlaşması'ndan sonra diğer devletlere de aynı haklar genişletilerek verilmiş ve

Osmanlı ülkesi Avrupa Devletlerinin bir "açık pazarı" haline gelmiştir.

 

DIŞ BORÇLAR

Osmanlı Devleti bütçe açıklarını kapamak için önce halka ek vergiler getirmişyeterli olmayınca

KAİME adı verilen hazine tahvillerini çıkarmıştı. Bu da yeterli olmayınca dış borca yönelmek zorunda

kalmıştı.

İlk Dış borç 1854 yılında KIRIM SAVAŞI sırasında İngiliz ve Fransız sarraflarından alındı. 20 yıl

gibi kısa bir sürede Osmanlı devleti Borç batağına saplandı.

1881'de yayınlanan ve adına MUHARREM KARARNAMESİ denilen bir kararnameyle iç ve dış borçlarının

ödenmesini DûYûN-I UMUMİYE (Genel Borçlar) denilen üyeleri alacaklı ülkeler tarafından seçilen bir

komisyona bıraktı. Osmanlı Devleti borçlarına karşılık tuz tütün ipek ve damga vergilerini karşılık

olarak gösterdi. Osmanlı Borçları meselesi LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI ile

çözümlendi.


Geri
Üst