Osmanlı'da kültür ve medeniyet

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Osmanlı'da kültür ve medeniyet
MERKEZ TEŞKİLATI
PADİŞAH
A)-PADİŞAHLARIN BAŞA GEÇMESİ(VERASET SİSTEMİ):
Osmanlı Devletinde kimin padişah olacağı konusunda kesin bir kural yoktu. Osmanlı ailesinin bütün
erkekleri taht üzerinde hak sahibi idiler. Onun için padişah ölünce oğullarının hangisinin tahta
geçeceği konusunda devlet yönetimindeki etkili grupların(ümera
smilev.gif
ulema vb.) tercihleri önemli rol
oynuyordu.Eski Türk Devlet geleneğinden kaynaklanan bu sistem(Kut anlayışı)taht kavgalarına neden
oluyordu.
Veraset Sistemindeki Değişmeler:
* Fatih Sultan Mehmet bu sakıncayı ortadan kaldırmak için tahta geçme yöntemini belirleyen bir
kanunname düzenledi.
Bu kanunla Fatih'in amacı:
1 -Taht kavgasına son vererek
smilev.gif
ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlamak
smilev.gif

2- En GÜÇLÜ olanın padişah olmasını sağlamaktı.
* I.AHMET zamanında yapılan değişiklikle EN YAŞLI ve AKILLI olanın (EKBER VE ERŞED) padişah olması
esası benimsendi.
AÇIKLAMA: Ekberiyet sistemi Şehzadeler arasındaki rekabet duygusunu ortadan kaldırması bakımından
OLUMSUZ
smilev.gif
taht kavgalarına son vermesi bakımından da OLUMLU sonuçlar doğurmuştur.
B)-PADİŞAHLARIN YETİŞMESİ:
16. yüzyılın sonlarına kadar şehzadeler 14-15 yaşlarına gelince
smilev.gif
Anadoludaki sancaklara
SANCAKBEYİ olarak gönderilirlerdi. Burada bir LALA'nın yanında devlet yönetiminde tecrübe
kazanmaları sağlanırdı.
NOT: Lala'yı Büyük Selçuklular'daki ATABEYLERE benzetebiliriz.
III. Mehmet'ten sonra şehzadelerin SANCAĞA ÇIKMA usulü kaldırıldı. (Şehzadeler sarayda KAFES
HAYATI yaşadılar.)
C)-PADİŞAHLARIN ÜNVANLARI:
Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında başta bulunan hükümdarlara BEY denilmiştir.Yine
hırıstiyanlara karşı savaştıklarından GAZİ de denilmiştir.(Örneğin:Osman bey
smilev.gif
Osman Gâzi
smilev.gif
Orhan
Bey
smilev.gif
Orhan Gâzi gibi
nokta.gif
) Hükümdarların aldığı diğer başlıca ünvanlar; Han
smilev.gif
Hakan
smilev.gif
Hünkâr
smilev.gif
Sultan ve
genellikle Padişah'dır.
NOT: Yavuz Sultan Selimin 1517 Mısır seferi sonucu HALİFELİK Osmanlı padişahlarına geçmiştir.
Böylelikle Osmanlı hükümdarları padişah olarak Devletin Başı
smilev.gif
halife olarakta müslümanların
başı olma özelliği taşımışlardır.

SARAY
Padişahın hem özel hayatının geçtiği
smilev.gif
hem de devletin yönetildiği yerdi. Saray ENDERUN ve BİRUN
olmak üzere iki bölümden oluşuyordu.Bu iki bölüm BAB'ÜS-SAADE(Orta kapı) denilen kapıyla birbirine
bağlanmıştı.
1)- ENDERUN 😛adişahın özel hayatının geçtiği sarayın iç bölümüdür. Burada padişahın hizmetine
bakan güvenilir kimselerin bulunduğu hizmet ve eğitim odaları ve harem bulunuyordu.Enderundaki
odalar şunlardır:
a)-HASODA😛adişahın günlük himetine bakarlardı.
b)-HAZİNE ODASI😛adişahın özel hazinesine bakarlardı.
c)-KİLER ODASI:Yemek ve sofra hizmetlerini yaparlardı.
d)-SEFERLİ ODASI:Berber
smilev.gif
terzi
smilev.gif
müzisyen gibi görevliler bulunurdu.
Devşirme usulüyle toplanan oğlanlar
smilev.gif
Acemi oğlanlar ocağına götürülmeden önce
smilev.gif
içlerinden
seçilenler Topkapı sarayına alınarak
smilev.gif
sıkı bir disiplin altında yetiştirilirlerdi. Bunlara dini
bilgiler
smilev.gif
Arapça
smilev.gif
Farsça gibi dersler ve pratik el sanatları öğretilirdi.Bunlara İÇOĞLANI denilirdi.
Amaç saraya alınan bu içoğlanlarını gerçek bir dindar
smilev.gif
devlet adamı
smilev.gif
asker ve seçkin nitelikli bir
kişi olarak yetiştirmekti. Hasoda
smilev.gif
kiler odası
smilev.gif
hazine ya da seferli odalarında hem hizmet ederler
smilev.gif

hemde eğitim ve öğretimlerini sürdürürlerdi. Daha sonra ÇIKMA denilen bir atama usulüyle Birun da
görevlendirilir
smilev.gif
bu odaların başındaki ağalar da sancak beyliği gibi önemli görevlere tayin
edilirlerdi.
HAREM: Sarayda kadınların yaşadığı bölüme denirdi.Saraya alınan kızlar tıpkı iç oğlanları gibi sıkı
bir eğitim görürlerdi. Eğer padişah tarafından sarayda tutulmazlarsa Çıkma ile saray dışında
görevlendirilen Kapıkullarıyla evlendirilirlerdi.
2)- BİRUN: Sarayın dış bölümüne denirdi. Bîrûnda geniş bir yönetici kadro yer alırdı. Bîrûndaki
görevliler ve teşkilatları şunlardı:
a)-Yeniçeriler
b)-Altı Bölük halkı (sipahiler
smilev.gif
silahdar
smilev.gif
sağ ve sol garipler
smilev.gif
sağ ve sol ulûfeciler.)
c)-Topçular ve Cebeciler
d)-Mehterler
e)-Müteferrikalar Enderundan çıkma içoğlanlar
smilev.gif
beyzade çocukları
smilev.gif
devlet ileri gelenlerinin
çocukları.)
Birunda başka görevlilerde vardı. Başlıcaları:
Padişah Hocası:Şehzadelerin eğitimiyle meşgul olur.
Hekimbaşı:Cerrahbaşı da denilen doktor.
Çavuşlar ve Çavuşbaşı:Haberleşme ve elçilik görevini yapar.
Ayrıca Müneccimbaşı
smilev.gif
Mimarbaşı
smilev.gif
seyisler
smilev.gif
okçular
smilev.gif
rikabdarlar
smilev.gif
Darbhane emini vb
nokta.gif
.
Üstün başarı gösterenler
smilev.gif
saray dışındaki görevlere atanarak ödüllendirilirlerdi.
NOT: Osmanlılar'da ilk saray Bursa da yapılmıştı. Başkent Edirne olunca burada daha büyük bir saray
yapılmış
smilev.gif
İstanbul'un fethiyle Fatih Beyazıt'taki mevcut sarayda oturmuş
smilev.gif
buranın yeterli
gelmemesi üzerine aynı yerde başka bir saray yaptırılmıştı. Eski Saray denilen bu sarayın da
yeterli olmaması üzerine Topkapı Sarayı(yeni saray) yapılmıştır. Padişahlar 19. yüzyıla
kadar burada oturmuşlar
smilev.gif
19. yüzyılda Dolmabahçe
smilev.gif
Beylerbeyi
smilev.gif
Çırağan ve Yıldız sarayları
yapılmıştır.
DİVAN-I HÜMAYUN
Bugünkü Bakanlar Kurulu gibi çalışan Divan-ı Hümayun önceleri DİVANHANE'de toplanırken
smilev.gif
Kanuni
zamanında yapılan KUBBEALTI denilen yerde toplanmaya başlamıştır.
Divan teşkilatı ilk defa ORHAN BEY zamanında kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet padişahların divân
toplantılarına katılma geleneğine son vererek
smilev.gif
toplantıları kafesli bir pencerenin arkasından takip
etmiştir.

DİVANIN YAPISI:
Osmanlılarda padişahın yetkilerini kullanmak yada emirlerini uygulamak için görevlendirilmiş üç temel
sınıf bulunuyordu. Bu sınıfların en üst yetkilileri divânda temsil edilirdi. Bu sınıflar şunlardı:
1-Seyfiye (Ehl-i Kılıç= Ehl-i Örf)
2-İlmiye (Ehl-i Şer)
3-Kalemiye (Ehl-i Kalem)
1)- SEYFİYE (Ehli Örf):
Osmanlı Devletinde yönetim ve askerlik görevini yerine getiren zümrelere denirdi. Ehli örf
smilev.gif
ehli
seyf ve ümera gibi isimler verilen bu sınıfın divan-ı hümayundaki temsilcileri vezir-i azam ve
vezirlerdi. Divan dışında beylerbeyleri
smilev.gif
sancak beyleri
smilev.gif
kapıkulu askerleri
smilev.gif
tımarlı sipahiler bu
grubun içindedir.
VEZİR-İ AZAM(Sadrazam):Bugünkü başbakan durumunda olan veziri azam
smilev.gif
padişahın vekili olarak görev
yapar ve onun altın mührünü taşırdı. Divana başkanlık eder
smilev.gif
padişah sefere katılmıyorsa ordunun
başına geçer
smilev.gif
bu görevi sırasında SERDARI EKREM sıfatıyla padişahın bütün yetkilerini kullanırdı.
KUBBE ALTI VEZİRLERİ: Bugünkü devlet bakanları durumunda olan kubbe altı vezirlerinin sayıları 5-7
arasındaydı.
2)- İLMİYE (Ehli Şer)
Medreselerde iyi eğitim görmüş
smilev.gif
devletin adalet
smilev.gif
eğitim ve yargı görevlerini üstlenen gruptu.Ulema
da denilen bu grubun üç önemli görevi vardı:
a)-Tedris Görevi:Eğitim-Öğretim görevidir.Bu görevi müderris
smilev.gif
muâllim gibi kişiler yürütürdü.
b)-Kaza Görevi:Yargı görevidir. Bu görev kadılar tarafından yürütülürdü. Kadılar İslam hukukuna
göre davalara bakar ve karar verirlerdi.
c)-İfta Görevi: Fetva görevidir.Yapılanların şeriata uygun olup olmadığı konusunda fikir beyan
etme görevidir.
Fetva verme yetkisine sahip olanlara MÜFTİ denilirdi. Müftilerin en üst rütbelisi Şeyhülislam
ve kazaskerlerdi.
ŞEYHÜLİSLAM: Divana katılan fakat oy kullanmayan şeyhüislamın protokoldeki sırası veziri azamla
aynıydı.Hem ilmi kişiliği
smilev.gif
hem de fetva verme yetkisi dolayısıyla şeyhülislama büyük saygı
gösterilirdi. Bayramlaşma sırasında padişah sadece şeyhülislamın karşısında ayağa kalkardı.
Önemli devlet işleri hatta padişahların görevden alınması için şeyhülislamın fetvası
gerekiyordu.Şeyhülislam idam cezasına çarptırılamaz
smilev.gif
tutuklanamaz ve hapsedilemezdi. 17. yüzyıla
kadar görevden alınması bile söz konusu değildi. Tanzimattan sonra şeyhülislamların yönetimdeki
önemi azalmaya başladı.
KAZASKERLER (KADIASKERLER): Divanı Humayun üyesi olan kadıaskerler şer'i hükümler veren en yüksek
görevlilerdi. Fatihten itibaren Anadolu ve Rumeli kadıaskerleri olmak üzere sayıları ikiye
çıkarıldı. Rumelideki kadılar Rumeli
smilev.gif
Anadoludaki kadılar Anadolu kadıaskerine bağlıydılar.
KADILAR: Başlıca görevleri şunlardı:
a)-Merkezden gelen emirleri halka iletmek
smilev.gif
halkın şikayetlerini merkeze bildirmek.
b)-Her türlü davaya(miras
smilev.gif
ticaret
smilev.gif
ceza) bakarak karar vermek.(Yargıçlık)
c)-Nikah sözleşmesi
smilev.gif
şirket kurulması
smilev.gif
Vakıf kurulması gibi sözleşmeleri yapardı.(Noterlik)
d)-Avarız denilen olağanüstü durumlardaki vergileri toplar
smilev.gif
merkeze gönderirdi.
PADİŞAH HOCALARI: Osmanlı şehzadelerine ulemadan bir kimse hoca olarak tayin edilirdi. Şehzadeler
hükümdar olduklarında onları PADİŞAH HOCASI olarak tayin ederlerdi.
SEYYİD VE ŞERİFLER: Hz.Peygamberin torunları Hz.Hasanın soyundan gelenlere Şerif
smilev.gif
Hz. Hüseyinin
soyundan gelenlere ise Seyyid denirdi. Seyyid ve şerifler Osmanlı toplumunda büyük saygı
görürlerdi. Devlet de bunların işleriyle meşgul olmak için NAKİB'ÜL EŞRAFLIK denilen bir
kurum kurmuştu.
Yukarıdaki görevlilerden başka ilmiye zümresi içinde müderrisleri
smilev.gif
müneccimleri
smilev.gif
hekimleri
smilev.gif
tarikat
şeyhlerini
smilev.gif
imam ve müezzinleri sayabiliriz.
3)- KALEMİYE(Ehli Kalem):
Günümüzde bürokrasi diye adlandırılan bu sınıfın en üst rütbelileri NİŞANCI VE DEFTERDARLAR'dır.
NİŞANCI(TEVKİİ=TUĞRAİ): Divandan çıkarılan belgelerin üstüne padişahın nişan
olan TUĞRA 'yı çektiği için TUĞRACI'da denirdi. Nişancı kendisine bağlı REİSÜL KÜTTAB
başkanlığında çeşitli kalemler vasıtasıyla merkez bürokrasisinin her türlü işlemlerini yapardı.
Reisülküttab'a bağlı kalemler şunlardı:
a)-Beylikçi Kalemi b)-Tahvil Kalemi c)-Ruus Kalemi d)-Amedi Kalemi
Nişancının görevleri: Nişancı tuğra çekmenin yanısıra yukarıdaki kalemler vasıtasıyla şu
görevleri yapardı:
A)- Divanda yapılan görüşmelerin kayıtlarını tutarak MÜHİMME DEFTERİNE(Divan Defteri)
kaydetmek.
B)- Ferman
smilev.gif
berat gibi belgeleri hazırlamak.
C)- Sadrazam ve padişah arasındaki ve dış ülkelerle olan yazışmaları hazırlamak.
D)- Tapu Tahrir Defterlerini tutmak.
DEFTERDAR:
Osmanlı Devletinde bütün mali işlerden ve hazineden sorumlu en üst görevlilerdi. Osmanlılarda İç
ve Dış Hazine olmak üzere iki tür hazine vardı. İç hazinede padişahın özel serveti ve değerli
eşyaları saklanırdı. Dış hazine ise devletin maliye teşkilatını oluştururdu. İlk dönemde
defterdar sayısı bir iken
smilev.gif
sonraları mâli işlerin artmasından dolayı sayıları ikiye
yükselmiştir.Bunlar; Rumeli defterdarı ve Anadolu Defterdarı idi. Rumeli Defterdarı
Başdefterdar idi.
Defterdara bağlı kalemler şunlardı:
a)-Ruznamçe kalemi b)-Maliye emirleri kalemi c)-Tarihçi kalemi d)-Gelir ve gider kalemi
Defterdara bağlı üst düzey görevliler şunlardı:
a)-Başbakı kulu b)-Veznedarbaşı c)-Sergi nazırı d)-Sergi halifesi

MERKEZ TEŞKİLATINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER:
1)- 18. yüzyılda değişmeler:
a)- Tahta Osmanlı ailesinin en yaşlı üyesinin geçmesi
smilev.gif
zamanla devlet işlerinin sadrazamlara
bırakılması sonucun doğurmuştur. Sadrazamların güçlenmesi ile Divan BAB-I ALİ'de(Sadrazam
kapısı=Yüksek Kapı)toplanmaya başlamıştır
b)- 18. yüzyılda devletlerarası ilişkiler ön plana çıkınca diplomasi önem kazanmaya başlamış
smilev.gif

böylece kalemiye sınıfının özellikle de REİSÜL KÜTTAB'ın etkinliğ artmıştır. Reisülküttab dış
ilişkileri düzenleyen bir nitelik kazanmıştır.
2)- II.Mahmut Döneminde değişmeler:
a)- 1826'dan itibaren BAB-I ALİ sadrazamın özel ikametgahı olmaktan çıkmış
smilev.gif
devletin hükümet
binası haline gelmiştir.
b)- II.Mahmut zamanında Divân Batı ülkelerinde olduğu gibi yeniden düzenlenmiştir. Divân-ı
Hümayûn yerine nezaretlerden (nazırlıklar=bakanlıklar) oluşan yeni bir hükümet modeli
oluşturulmuştur. Bu hükümet modeline Meclis-i Vükela
smilev.gif
Heyeti Vükela(bakanlar kurulu) veya
Meclis-i Has denir. Böylelikle Sadrazamın yetkileri nazırlar arasında dağıtılmıştır. Bu
nazırlıklar şunlardır

ESKİ YENİ
Divan-ı Hümayun -----> Heyeti Vükela(bakanlar kurulu
Sadrazam -----> Başvekil(Başbakan)
Sedaret Kethüdası -----> Dahiliye Nazırı(İçişleri)
Reisülküttab -----> Hariciye Nazırı(Dışişleri)
Defterdar -----> Maliye Nazırı
Kazasker -----> Adalet Bakanlığı (Nezareti Deavi=Davalar bakanlığı)
Ayrıca Evkaf ve Ticaret Nazırlığı kuruldu.
c)- II.Mahmut zamanında yeni meclis ve komisyonlar kuruldu.Bunlar;
1-Dar-ı Şura-i Askeri (Askeri işleri düzenlemek)
2-Dar-ı Şura-i Bab-ı Ali(İdari ve bürokratik işler
3-Meclis-i Vala-i Ahkam-ı Adliye(Adalet işleri)
Bunların dışında II.Mahmut zamanında şu ıslahatlar gerçekleştirildi:
a)-1826 da Yeniçeri ocağı kaldırıldı
smilev.gif
Yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adıyla yeni bir
ordu kuruldu.
b)-Tımar ve zeamet kaldırıldı. Başta valiler olmak üzere devlet memurları maaşa bağlandı.
c)-Müsadere usulü kaldırıldı.(Görevden alınan yüksek dereceli memurun malına devletin
elkoyma usulü)
d)-İlköğretim mecburi kılındı.
e)-İlk resmi gazete ( TAKVİM-İ VEKAYİ) çıktı.
f)-İlk defa nüfus sayımı yapıldı.
g)-Kıyafet değişikliği yapıldı.(Memurlara fes
smilev.gif
ceket
smilev.gif
pantolon giyme zorunluluğu)
h)- Harp okulu
smilev.gif
Tıp okulu gibi okullar açıldı.
ı)- Mahalle ve köylere MUHTARLIK teşkilatı kuruldu.
3)-Tanzimat Döneminde Meydana Gelen Değişiklikler:
3 Kasım 1839 da ilan edilen Tanzimat fermanıyla devlet teşkilatında yeni düzenlemelere
gidilmiştir. 1876'ya kadar süren dönemde yeni meclis ve komisyonlar kurulmuştur.
Bunlar; a)-Meclis-i Ali Tanzimat
smilev.gif
b)-Şura-i Devlet c)-Divan-ı Ahkam-ı Adliye'dir.
Ayrıca Tanzimat Döneminin bir başka yeniliği de SERASKERLİK makamının kurulmasıydı. Kara
kuvvetleri komutanlığı olan bu makam
smilev.gif
Sadrazam ve şeyhülislama eşit tutuldu.
4)-Meşrutiyet Döneminde Meydana Gelen Değişiklikler:
1876'da Kanuni Esasi'nin ilan edilmesiyle Meşrûtiyet dönemi başlamıştır. Yapılan seçimlerle iki
meclis oluşturulmuştur:
a)- Meclisi Mebusan:Hırıstiyan
smilev.gif
Yahudi ve müslüman halkın seçtiği milletvekillerinden oluşuyordu.
b)- Ayan Meclisi: Padişah tarafından tayin edilen 26 kişiden oluşuyordu.
 
Cevap: Osmanlı'da kültür ve medeniyet

OSMANLI TAŞRA TEŞKİLATI
TIMAR VE İLTİZAM SİSTEMİ: Osmanlı Devletinde taşra teşkilatının(merkez dışı) temelini tımar (dirlik)
sistemi oluşturuyordu.Devlet bazı bölgelerin vergi gelirlerini hizmet veya maaş karşılığı olarak
askerlere veya devlet görevlilerine ayırırdı. Bu gelir kaynağına DİRLİK denilirdi. Dirlikler 3'e
ayrılmıştı.
1-TIMAR: Tımar sistemine göre savaşta sivrilmiş
smilev.gif
tımar beyi olma özelliği kazanmış sipahilere
verilen 3-20 bin akçe yıllık vergi geliri olan dirliklerdir.
2-ZEAMET: Savaşta üstün yetenek göstermiş olan tımar sahipleri ile devlet merkezindeki divân
çavuşlarına
smilev.gif
müteferrika ve kâtipler ile eyalet ve sancaklardaki ileri gelen devlet
görevlilerine verilen yıllık vergi geliri 20-100 bin akçe arsındaki dirliklerdir.
3-HAS: Padişah ve ailesine
smilev.gif
sadrazam
smilev.gif
vezirler
smilev.gif
beylerbeyi ve sancak beylerine verilen geliri 100
bin akçeden fazla dirliklerdir.
AÇIKLAMA: Tımar sahipleri ilk 3 bin
smilev.gif
zeamet sahipleri ise ilk 20 bin akçesini kendi geçimleri için
ayırırlardı. Buna KILIÇ HAKKI denirdi. Tımar sahipleri geri kalan gelirin her 3 bin akçesi
smilev.gif

zeamet ve has sahipleri ise her 5 bin akçesi için tam teçhizatlı bir atlı asker yetiştirmek
ve gerektiğinde bunlarla birlikte savaşa katılmak zorundaydı. Bu askere CEBELÜ denirdi.
Dirlik sahipleri kendisine verilen toprakları köylüye 50-150 dönümlük topraklar halinde dağıtır.
Ve hasat zamanında köylünün yetiştirdiği ürünün vergisini(öşür yada harac) alırlardı.
Dirlik sisteminde toprağın;
1-Mülkiyeti DEVLETE
smilev.gif

2-Vergisi DİRLİK SAHİBİNE
smilev.gif

3-Kullanım hakkı KÖYLÜYE aittir.
TIMARLI SİPAHİ HANGİ DURUMLARDA TOPRAĞI KÖYLÜDEN GERİ ALABİLİRDİ ?
1-Toprağı sebepsiz yere terk edenlerden
smilev.gif

2-Sebepsiz yere 3 yıl üst üste ekmeyenlerden
smilev.gif

3-Sebepsiz yere vergisini vermeyenlerden.
TIMARLI SİPAHİNİN KÖYLÜYE KARŞI GÖREVLERİ NELERDİR ?
1)-Köylünün güvenliğini sağlamak
smilev.gif

2)-Köylünün tohum
smilev.gif
gübre vb. ihtiyaçlarını temin etmek
smilev.gif

3)-Köylünün vergisini en kolay şekilde ödemesini sağlamak
DİRLİK (TIMAR) SİSTEMİNİN YARARLARI NELERDİR ?
1)- Devlet Merkezden toplanması son derece zor vergiler böylece toplamış oluyor
smilev.gif

2)- Devlet bazı görevlilerine maaş vermekten kurtuluyor
3)- Devlet asker yetiştirmekten kurtuluyor
4)- Devlet toprakları boş kalmadığından üretim artıyor.
5)- Tımarlı sipahiler bulundukları yerlerde güvenliği sağlıyor.
NOT: Tımar ve zeamet sistemi II.Mahmut zamanında kaldırılarak başta valiler olmak üzere devlet
memurları maaşa bağlandı.
İLTİZAM SİSTEMİ: İltizâm devlete ait bir gelirin ihale yoluyla şahıslara verilmesidir. 16. yüzyıldan
sonra uygulamaya konulan bu sistemde devlete ait bir gelir genellikle 3 yıllık bir süre için açık
artırmaya çıkarılır
smilev.gif
en yüksek bedeli verene devredilirdi. Bu ihaleyi kazanan kişiye MÜLTEZİM
denirdi.Mültezîmlere dirlik sahiplerine verilen haklar tanınmıştı.
NOT: Bu sistemin en önemli yararı devletin acil para ihtiyacını karşılamasıdır.

NOT: Zaman içinde tımar toprakların MUKATAA haline getirilip mültezime verilmesi yaygınlaşmışdır.

TIMARLARIN MUKATAA HALİNE GETİRİLİP MÜLTEZİME VERİLMESİ
NE GİBİ OLUMSUZ SONUÇLAR DOGURMUŞTUR ?
1)-Mültezîm baskısı altında kalan halkın vergisini ödeyememesine ve toprağını terk etmesine
2)-İltizamların genellikle o bölgedeki zengin ve güçlü kişilere (AYAN) verilmesiyle
smilev.gif
taşradaki
ayanlar güç kazanmaya başlamışlar ve devlete baş kaldırmışlardır
3)-Tımar toprakların iltizama verilmesiyle
smilev.gif
valiler eskiden tımarlı sipahiye yaptırdıkları
güvenlik ve askerlik hizmetini
smilev.gif
SARICA SEKBAN denilen kapılarında besledikleri askerlere
yaptırmaya başladılar. Barış döneminde veya beylerinin tayini çıktığında işşiz kalan ve LEVENT
adını alan bu insanlar eşkiyâlık yaparak karınlarını doyurmaya başladılar.
NOT: İltizâm yöntemi Tanzimata(1839) kadar yürürlükte kalmış
smilev.gif
bu tarihte kaldırılmıştır. Ancak
1855'ten itibaren iltizâma yeniden dönülmüştür.
İDARİ TEŞKİLATI:
Osmanlı ülkesi idari bakımdan EYALETLERE
smilev.gif
eyaletler SANCAKLARA
smilev.gif
Sancaklar KAZALARA
smilev.gif
kazalar da
TIMARLI NAHİYELERİNE ayrılmıştı.
1)- EYALETLER (BEYLERBEYİLİK):
Eyaletlerin başında BEYLERBEYİ bulunuyordu. Eyalet içinde beylerbeyinin bulunduğu sancak PAŞA
SANCAĞI adıyla anılırdı. Beylerbeyi Divan-ı Hümayûnun küçük bir kopyesi olan "Eyalet divanı"nın
başıydı.
Eyalet Divanının üyeleri şunlardır:
1-Beylerbeyi: Eyaletin ve eyalet divanının başıydı. Hizmetinde KAPU HALKI denilen çok sayıda
görevli ve asker bulunurdu. Beylerbeyi tayini çıktığında kapuhalkını da beraberinde
götürürdü.
2-Beylerbeyi Kethüdası: Beylerbeyinin yardımcısıydı.
3-Eyalet Defterdarı: Eyaletin mâli işlerinden sorumluydu.
4-Eyalet Kadısı: Eyaletin yargı
smilev.gif
belediye
smilev.gif
noterlik vb. işlerinden sorumluydu.
5-Eyalet subaşısı: Bugünkü emniyet müdürü gibidir. Suçluların takibi ve yakalanmasında
smilev.gif

kadı tarafından verilen hükümlerin uygulanmasından ve merkezden gelen emirlerin
uygulanmasından sorumludur.
Osmanlı Devletinde eyaletler SALYANELİ ve SALYANESİZ olmak üzere ikiye ayrılıyordu.
Salyaneli (Yıllıklı) Eyaletler: Bu eyaletlerde tımar sistemi uygulanma
smilev.gif
vergiler yıllık olarak
toplanırdı. Mısır
smilev.gif
Habeş
smilev.gif
Bağdat
smilev.gif
Basra
smilev.gif
Yemen
smilev.gif
Tunus
smilev.gif
Cezayir
smilev.gif
Trablus salyaneli
eyaletlerdendi.
Salyanesiz (Yıllıksız) Eyaletler: Tımar(dirlik) sisteminin uygulandığı eyaletlerdir. Bu
eyaletlerdeki topraklar has
smilev.gif
zeamet ve tımar olarak ayrılmıştır.Merkeze yakın eyaletlerdir.
Rumeli
smilev.gif
Budin
smilev.gif
Anadolu
smilev.gif
Karaman
smilev.gif
Dulkadir
smilev.gif
Sivas
smilev.gif
Erzurum
smilev.gif
Diyarbakır
smilev.gif
Halep
smilev.gif
Şam
smilev.gif
Trablusşam
salyanesiz eyaletlerdendir.
2)-SANCAKLAR: Kazaların birleşmesiyle meydana gelmişti. En üst dereceli yöneticisi SANCAK
BEYİ'dir.Sancaklarda asayiş sûbaşı ve Yasakçılar(asesler)
smilev.gif
kalenin korunması da kale
dizdarları tarafından yapılırdı.
3)-KAZALAR: Hem adlî hem de idarî birimdir. Kazaların başında yönetici olarak kadı bulunurdu.
İMTİYAZLI HÜKÜMETLER: Osmanlı devletinin hakimiyetini tanıyan Kırım Hanlığı
smilev.gif
Mekke Emirliği
smilev.gif

Eflak
smilev.gif
Boğdan ve Erdel Beylikleri
smilev.gif
Sakız Cumhuriyeti imtiyazlı yönetimlerdi. Bunlar iç işlerinde
serbest olup
smilev.gif
yöneticileri Osmanlı tarafından kendi soyluları arasından atanırdı. Bu
hükümetlerden Kırım Hanlığı ve Mekke Emirliği dışındakilerden yıllık belli bir vergi alınırdı.
TAŞRA TEŞKİLATINDAKİ DİĞER GÖREVLİLER:
Muhtesib: Çarşı ve pazar denetlemesi yapardı.Satılan mal ve fiatları kontrol ederlerdi.(zabıta)
Kapan Emirleri: Şehirlere gelen sebze-meyvenin toplandığı yerlere "kapan" denirdi. Kapan emiri
buraya gelen malın vergilendirilmesini sağlardı.(Hal müdürü)

Beytülmal Emini:Herhangi bir yerleşim yerinde kamuya ait çıkarları korumakla görevliydi.

Gümrük ve Bac Eminleri: Kasaba veşehirlerde sanat ve ticaretle ilgili vergileri toplarlardı.
TAŞRA TEŞKİLATINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER:
1864'te yayınlanan "vilayet nizamnamesi" ile ülke idarî bakımdan yeniden teşkilatlandırıldı.Buna
göre taşra yönetimi vilayet
smilev.gif
liva(sancak)
smilev.gif
kaza ve köy birimlerine ayrıldı. Livaların yönetimi
MUTASARRIF'lara verildi.
1871'de kaza ve köy arasına NAHİYELER eklendi
smilev.gif
bunların başına nahiye müdürleri seçimle
getiriliyordu.
MAHALLİ TEŞKİLAT:
Mahalle veya köy cemaatinin önde gelen kişisi İMAM'dır. İmam cemaatin isteğiyle belirlenir ve
kadı'nın onayıyla göreve başlardı.
Mahalle ve köy halkının ortaklaşa karşıladığı giderler şunlardır:
1)- Cami
smilev.gif
okul
smilev.gif
çeşme gibi yapıların onarımı ve ihtiyaçlarının karşılanması
smilev.gif

2)- İmam
smilev.gif
müezzin
smilev.gif
muallim gibi görevlilerin ücretlerinin ödenmesi
smilev.gif

3)- Divan-ı Hümayûn tarafından olağanüstü durumlarda konulan AVARIZ adı verilen vergilerin
ortaklaşa ödenmesi.
OSMANLILARDA HUKUK
Osmanlı Devletinde hukuk iki temele dayanıyordu:
1)- Şer'î Hukuk
smilev.gif
2)- Örfî Hukuk
1)-ŞER'İ HUKUK(İslam Hukuku=Fıkıh): Şer'i hukukun kaynaklarını Kur'an
smilev.gif
Hadis
smilev.gif
İcmâ ve Kıyas
oluşturuyordu. Şer'i hukuk sadece müslümanlara uygulanırdı. Kamu hukuku dışında kalan davalarda
müslüman olmayanlar
smilev.gif
kendi dinî kurumlarında yargılanırlardı.
2)-ÖRFİ HUKUK: Türk gelenek ve göreneklerine göre düzenlenmiş kuurallarla
smilev.gif
şer'i hukukun esaslarına
aykırı olmamak kaydıyla padişahların buyruklarından oluşurdu. Örfi hukukun esasları KANUNNAME
adıyla bir araya getirilmiştir.
NOT: Bilinen ilk Osmanlı Kanunnamesi Fatih Sultan Mehmet'in kanunnâmesidir.(KANUNNAME-İ ALİ OSMAN)

Osmanlı Devletinde Hukukun uygulanışı nasıldı?
Osmanlı Devletinde şer'i ve örfî bütün meseleler şer'î mahkemelerde çözümlenirdi. Eyalet
smilev.gif
sancak ve
kazalardaki mahkemelerde "hakim" olarak KADI bulunurdu.Kadı'nın verdiği karardan şüphe duyanlar üst
mahkeme olarak Divan-ı Hümayûna başvurabilirlerdi.Daha küçük yönetim birimlerinde (nahiyelerde) kadı
adına hüküm verenlere NAİB denirdi. Mahkemelerde görülen davalar ŞERİYYE SİCİLLERİ denilen defterlere
kaydedilirdi.
Osmanlı Hukuk Düzeninde Meydana Gelen Değişmeler:
a)-II. Mahmut Döneminde değişmeler:
1-Görevden alınan memurların mallarına el koyma usulüne (müsadere) son verildi.
2-Memurların yargılanması
smilev.gif
hükümet ile halk arasındaki davaların görüşülmesi için Meclis-i
Vala-i Ahkam-ı Adliye kuruldu.
3)- İlk olarak Adalet Bakanlığı(Nezareti Deavi) kuruldu.
b)-Tanzimat döneminde (1839-1876)değişmeler:
Hatırlanacağı gibi Tanzimat Fermanında (3kasım 1839) Herkes kanun önünde eşit olacak
smilev.gif
bütün
herkesin can
smilev.gif
mal ve namusları güven altında olduğu belirtilmişti. Yine Islahat fermanı(1856)
azınlıklara yeni haklar veriyordu.
Bu dönemde hukuk alanında önemli gelişmeler yaşandı:
1)- 1840'da Ceza Kanunu(kısmen Fransızcadan tercüme) 1850'de Ticaret Kanunu
smilev.gif
1863'de de Deniz
ve ticaret kanunu çıkarıldı. 1868'de Şurayı Devlet(DANIŞTAY) kuruldu.
2)- Bu kanunların yanısıra Tanzimatla birlikte KARMA mahkemeler kuruldu. Karma mahkemelerdeki
hakimlerin yarısı yabancı yarısı Osmanlı idi.
AÇIKLAMA: Yabancıların Türk mahkemelerinde yargıç olarak yer alması devletin egemenlik haklarıyla
uyuşmamaktadır.
3)- Tanzimat döneminde "İnsan hakları ve vicdan hürriyeti" bakımından önemli gelişmeler oldu.
Zenci esirliği yasaklandı ve mezhep değiştirmeyi yasaklayan kanun kaldırıldı.
4)- 1870'de AHMET CEVDET PAŞA başkanlığında bir kurul on yıl kadar çalışarak MECELLE'yi
hazırladı. Mecelle medeni kanun niteliğindeydi.
c)-Meşrutiyet Döneminde Meydana gelen değişmeler:
1876'da ilan edilen Kanuni Esasi Osmanlı Devletin'de anayasa hukukunun başlangıcıdır.
OSMANLI ASKERİ TEŞKİLATI
Kuruluş Döneminde Askeri Teşkilat:
Orhan Bey zamanında YAYA ve MÜSELLEMLER adlarıyla ilk düzenli birlikler oluşturuldu. I.Murat
zamanında ise Kapıkulu ocakları kuruldu.(1362)
A)-KAPIKULU OCAKLARI:
Padişah I.Murad zamanında oluşturuldu. O zaman İslam hukukuna göre savaş esirlerinin beşte biri
hükümdara ayrılırdı. Padişah da bunları özel hizmetlerinde kullanırdı. Bir bölümü de saray
hizmetlileri arasına alınırdı. I. Murad zamanında PENÇİK OĞLANI denilen bu savaş esirlerinin sayısı
arttı.Bunun üzerine bu esirlerden düzenli bir ordu kurularak yararlanılmak istendi.Bu sisteme "Pencik
Usulü" denildi.Böylelikle Kapıkulu ocakları oluşturuldu.
Devşirme Usulü:Kapıkulu ocakları kurulduktan sonra bu ocaklara sürekli bir kaynak bulmak amacıyla
DEVŞİRME USULÜ oluşturuldu. Buna göre özellikle Balkanlar'da yaşayan hırıstiyan
ailelerin çocukları ailelerinden alınarak İslam dinini
smilev.gif
Türkçeyi ve Türk gelenek ve
göreneklerini öğrenmek üzere Türk ailelerinin yanına gönderilirdi. Tek çocuklu
ailelerin çocukları alınmazdı.Daha sonra bu çocuklar Acemi Oğlanlar ocağına
gönderilirlerdi.
 
Cevap: Osmanlı'da kültür ve medeniyet

KAPIKULU YAYALARI(PİYADELERİ)
1)- ACEMİ OĞLANLAR OCAĞI: Yeniçeri ve diğer Kapıkulu ocaklarına asker yetiştirmek için kurulmuştur.
Türk ailelerinin yanından gelen devşirme çocukları burada yapılan askeri eğitimden sonra
sınavdan geçirilir
smilev.gif
başarılı olanlar Enderûn'a alınırdı. Diğerleri Kapıkulu ocaklarına
dağıtılırlardı.
2)- YENİÇERİ OCAĞI: Kapıkulu ocaklarının en önemlisidir. Savaş zamanında merkezde bulunur ve
padişahı korurlardı. Barışta ise Divân muhafızlığı yapmak
smilev.gif
İstanbul'un güvenliğini sağlamak
smilev.gif

sınırlardaki kalelerde muhafızlık yapmak gibi görevleri vardı.
Yeniçerilere üç ayda bir "ULUFE" denilen maaş
smilev.gif
padişah tahta çıktığında "CULÜS BAHŞİŞİ"
smilev.gif
ilk
sefere çıktığında da "SEFER BAHŞİŞİ" verilirdi. Yeniçerilerin komutanına "YENİÇERİ AĞASI"
denilirdi.
3)- CEBECİLER: Komutanlarına "CEBECİBAŞI" denilirdi. Yeniçerilerin silahlarını ve zırhlarını yapar
smilev.gif

onarır ve silah anbarlarında muhafaza ederlerdi.
4)- TOPÇU OCAĞI: Bu ocağın görevi top dökmek
smilev.gif
ve topları kullanmaktı. Osmanlılar topu ilk defa
I.Kosova Savaşında kullandılar.
5)- TOP ARABACILARI OCAĞI: Top arabalarını yapan ve topları taşıyan ocaktı. Komuutanlarına
"ARABACIBAŞI" denirdi.
6)- HUMBARACILAR OCAĞI: Havan denilen toplarla
smilev.gif
humbara denilen gülleleri hazırlayan ve kulanan
ocaktı.Komutanına "HUMBARACIBAŞI" denirdi.
7)- LAĞIMCILAR OCAĞI: Kale kuşatmalarında
smilev.gif
hendek kazarak veya fitil döşeyerek surları yıkan teknik
bir sınıftı. Komutanına "LAĞIMCIBAŞI" denirdi.
8)- SAKALAR: Kapıkulu askerlerinin sularını taşırdı.Komutanına "SAKABAŞI" denirdi.

KAPIKULU SÜVARİLERİ(ATLILARI)
Altı Bölük halkı da denirdi.Derece ve maaş yönünden yeniçerilerden üstündüler.
Sipah ve silahtar; savaş sırasında padişah çadırını
smilev.gif

Sağ ve Sol ulufeciler; Saltanat sancaklarını
Sağ ve sol garipler; ordunun ağırlıklarını ve hazineyi korurlardı.

B)- EYALET ASKERLERİ:

1)- TIMARLI SİPAHİLER: Tımar sistemi daha önceki Müslüman Türk devletlerinde gördüğümüz IKTA
sisteminin Osmanlılar tarafından geliştirilmiş şekliydi. Tımarlı Sipahiler kendilerine DİRLİK
verilen kişilerin beslemek zorunda oldukları tamamı Türklerden meydana gelen atlı
askerlerdi.Savaş sırasında ordunun sağ ve sol kanatlarında durarak
smilev.gif
ordu merkezini yanlardan
gelecek saldırılara karşı korurlardı.Kanuni Sultan Süleyman'ın son zamanlarına kadar devletin en
önemli ve en büyük askeri gücüydü.
2)- AKINCILAR: Sınır boylarında oturan Türklerden meydana gelen hafif süvari kuvvetleriydi. Başlıca
görevleri; ordunun keşif hizmetlerini görmek
smilev.gif
kaçan düşmanı kovalamak
smilev.gif
düşmanı oyalamaktı.
3)- AZAPLAR: Kelime anlamı bekâr demektir. Masrafları kendi şehir ve kasaba halkı tarafından
karşılanan gönüllü kuvvetlerdi.
4)- DELİLER: Düşmana korkusuzca saldırmaları nedeniyle "deli" olarak adlandırılmışlardır.
5)- GÖNÜLLÜLER: Sınırdaki kasaba ve şehirleri korumakla görevliydiler.
6)- BEŞLİLER: Her beş haneden bir kişi alınarak oluşturulan bu birlikler sınırdaki kalelerin
korunmasında görevlendirilirdi.
7)- YAYA VE MÜSELLEMLER: Ordunun önünde giderek yolları ve köprüleri onarırlardı.

C)- YARDIMCI KUVVETLER:
Bir savaş zamanında bağlı hükümetlerin(Kırım
smilev.gif
Eflak-Boğdan) askerleri de Osmanlı ordusuna yardım
ederlerdi. Bunlar içinde en önemlisi Kırım kuvvetleriydi.

DENİZ ORDUSU(DONANMA):
Osmanlılar Orhan Bey zamanında Karesi Beyliğini ele geçirince bu beyliğin donanmasına da
sahipolmuşlardır. Yıldırım Bayezıt tarafından Gelibolu'da bir tersane yapılmıştır. Fatih zamanında
gelişmeye başlayan donanma
smilev.gif
II.Beyazıt zamanında Kemal Reis'in
smilev.gif
Kanunî zamanında da Barbaros
Hayrettin Paşa'nın Osmanlı hizmetine girmesiyle Akdeniz'de en üstün güç haline gelmiştir.
Donanma komutanına Kaptan-ı Derya veya Kaptan Paşa
smilev.gif
deniz askerlerine ise LEVENT denirdi.
Barbaros Hayrettin Paşa
smilev.gif
Turgut Reis
smilev.gif
Salih Reis
smilev.gif
Pirî Reis
smilev.gif
Murat Reis
smilev.gif
Seydi Ali Reis
smilev.gif
Kılıç Ali
Reis meşhur Türk denizcileridir.

OSMANLI ORDUSUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER VE SEBEPLERİ:
Osmanlı ordusunda meydana gelen bozulmaların temelde iki nedeni vardı;
1-Avrupadaki gelişmeler
smilev.gif
2-Tımar sistemindeki bozulmalar
1)- Avrupa'da merkezi krallıkların güçlenmesiyle daimi nitelikte ve yeni silahlar kullanan Batı
ordularına karşı
smilev.gif
çoğunluğu tımarlı sipahilerden oluşan Osmanlı ordusunun eskisi kadar başarılı
olamayışıydı. Çünkü Avruupa orduları daimi olduklarından onlar için "savaş zamanı" diye bir şey
söz konusu değildi. Oysa tımarlı sipahi hasat zamanı köyünde bulunmak
smilev.gif
öşrünü toplamak
düşüncesindeydi.Ayrıca yeni savaşteknikleri ve silah kullanımı ancak kışlada özel eğitimle
verilebileceğinden tımarlı sipahinin savaşlarda etkiside kalmamıştı.Bu nedenle tımarlılar 17.
yüzyıldan sonra sadece yol ve istihkam işlerine bakan askerler haline geldiler.
2)- Tımar sisteminin bozulmasına bağlı olarak kapıkulu ocaklarının da bozulmasıdır.

TIMAR SİSTEMİNİN BOZULMASININ MEYDANA GETİRDİĞİ SONUÇLAR:
1- Devlet ulûfeli tüfekli kapıkulu askerinin sayısını artırmak zorunda kaldı.
2- Sayıları çoğalan kapıkullarına ulûfe yetiştirmek güçleşti.Hazinenin yükü arttı.
3- Eyaletlerdeki tımarlı sipahiler ile kapıkulu birbirine karşı denge unsuru idiler. Tımarlı
sipahiler kalkınca
smilev.gif
kapıkulları devlete hükmeder hale geldiler.
4- Kapıkulu askeri ihtiyacı artınca "devşirme sistemi" de bozuldu. Devşirme olmayan kişiler de
kapıkulu askeri yapıldı.
5- Köylü kapıkulu askeri olmak isteyince toprağını bıraktı.Bu yüzden üretimde azaldı.
KAPIKULU OCAKLARINDAKİ BOZULMALAR:
Askerî alandaki başarısızlıkları önlemek için 17. yüzyıldan itibaren askeri teşkilatta yeni
düzenlemelere ihtiyaç duyuldu. Ancak bu düzenlemelere Yeniçeri ocakları karşı koydular. Yeniçerilerin
başlıca ayaklanmaları şunlardır:
1- Yeniçeriler 17. yüzyılın başında sadrazamın görevden alınması için padişah III. Mehmet'i ayak
divanına çağırmışlar
smilev.gif
padişah istekleri kabul etmek zorunda kalmıştır.
2- Padişah II.Osman Lehistan seferi sırasında yeniçerilerin isteksiz davranışını görünce
smilev.gif
sefer
dönüşü Anadolu
smilev.gif
Mısır ve Suriyeden toplayacağı askerle yeniçerileri kaldırmayı düşünmüş
smilev.gif
ancak
bunu öğrenen yeniçeriler ayaklanarak II.Osmanı şehit etmişlerdir.
3- IV.Murat saltanatının ilk yıllarında yeniçerilerin isteklerini kabul etmek zorunda kalmış
smilev.gif
fakat
sonra sert tedbirlerle onları sindirmiştir.
4- IV.Mehmet zamanında zorbalıkları devam eden yeniçeriler 1656'da devlet adamlarını öldürdüler.
(Vakayı Vakvakiye=Çınar vakası)
5- 1687'de IV.Mehmet'i tahttan indirerek yerine II.Süleyman'ı geçirdiler.
6- Nizam-ı Cediti kuran III. Selim'i tahttan indirdiler. (Kabakçı Mustafa Ayaklanması)

YENİÇERİLERİN AYAKLANMALARININ BAŞLICA SEBEPLERİ:
1-Padişah ve diğer devlet adamlarının yeniçeri ocaklarında düzenlemeler yapmak istemeleri
smilev.gif

2-Saray entrikaları sonucu vezir veya diğer devlet adamlarının yeniçerileri kışkırtmaları
3-Padişah değişikliğinde cülus bahşişi aldıklarından padişahları tahttan indirerek yerine yenisini
geçirmenin işlerine gelmesi
4-Pekçoğunun İstanbul'da esnaflık gibi işlerle uğraşmalarından sefere gitmek istememeleri
5-Maaşlarının düşük ayarlı para ile ödenmesi
6-Denge unsuru olan tımarlı sipahilerin ortadan kalkmasıyla devlet içinde en etkili güç haline
gelmeleri
smilev.gif

7-Tımar sisteminin çökmesiyle sayılarının ve güçlerinin artması

KAPIKULU OCAKLARINDA YAPILAN ISLAHATLAR:
1- I.Mahmut (1730-1754) zamanında Fransız asıllı olan Humbaracı Ahmet Paşa ordunun topçu ve
humbaracı ocaklarını Avrupa yöntemlerine göre ıslah etti. Ayrıca bu dönemde Hendeshane kuruldu.
2- III.Mustafa(1757-1774) zamanında topçu ocağı Baron dö Tot tarafından yeniden ıslah edildi. "Sürat
topçuları" adıyla yeni bir askeri birlik kuruldu.
3- III.Selim (1789-1807) Nizam-ı Cedit adıyla yeni bir ordu kurdu(1793).
4- a)-II.Mahmut döneminde(1808-1839) sadrazam Alemdar Mustafa Paşa SEKBAN-I CEDİT ocağını kurdu.
b)-Alemdar Mustafa Paşanın öldürülmesi üzerine Sekban-ı Cedit kapatıldı.II.Mahmut EŞKİNCİ adıyla
yeni bir ocak kurdu.
c)-II.Mahmut 1826'da yeniçerileri ortadan kaldırdı. Bu olaya Osmanlı tarihinde "Vakayı Hayriye"
denir. Yeniçeri ocağının yerine ASAKİR-İ MANSURE-İ MUHAMMEDİYE adında yeni bir kuruldu.Bu
orduya daha sonra NİZAMİYE adı verildi. Komutanına da SERASKER(Kara kuvvetleri komutanı)
denildi.
5- Tanzimat Devrinde askerlik "vatan görevi" olarak kabul edildi(1843).Temel askerlik süresi 5 yıl
olarak belirlendi.
6- 1870'de "askeri zaptiye" teşkilatı (jandarma) kuruldu.

NOT: Yukarıda dönemler içinde bir çok askeri okul ve kurum açılmıştır. Bu okul ve kurumlar "Eğitim
Öğretim" ünitesi içinde ayrıca belirtileceğinden burada anlatılmamıştır.

OSMANLILARDA VAKIF TEŞKİLATI
Vakıf : Bir müslümanın malının bir bölümünü veya tamamını hayır amacıyla bağışlamasına denir.
Vâkıf : Vakfeden kişiye denir.
Mevkûf : Vakfedilen mala denir.
Mütevelli: Vakıf yöneticisine denir.
Vakfiye : Kadı huzurunda düzenlenen
smilev.gif
vakıf şartlarını belirten sözleşmeye denir.

VAKIFLARIN ÖNEMİ: Vakıflar yoluyla şehir
smilev.gif
kasaba
smilev.gif
köy gibi yerleşim merkezlerinde cami
smilev.gif
medrese
smilev.gif
yol
smilev.gif

çeşme vb. bir çok yapı vakıflar yoluyla yapılmış
smilev.gif
böylelikle devlete imar konusunda yapılacak fazla
bir şey kalmamıştır.

OSMANLI TOPLUMU
OSMANLI TOPLUMUNUN ETNİK YAPISI:
Osmanlı Devleti kurulduğunda halkının tamamı Türktü. Sonraki dönemde toprak genişlemesi sonucu bir
çok ulus (Yunan
smilev.gif
Bulgar
smilev.gif
Sırp
smilev.gif
Arnavut
smilev.gif
Macar
smilev.gif
Hırvat
smilev.gif
Sloven
smilev.gif
R omen
smilev.gif
Arap Macar
nokta.gif
.) Osmanlı yönetimine
girdi. Osmanlı Devleti çok uluslu bir imparatorluğa dönüştü.

NOT: Bu çok uluslu yapının çatırdayarak
smilev.gif
Osmanlı Devletinin parçalanmasına neden olan en önemli dış
gelişme FRANSIZ İHTİLALİ'dir.

OSMANLI TOPLUMUNDA SOSYAL HAREKETLİLİK
A)-YATAY HAREKETLİLİK: Bir toplumun ülke coğrafyası üzerinde çeşitli sebeplerle yer değiştirmesi(göç)
olayına yatay hareketlilik denir.
a)-Kuruluş ve yükselme dönemlerinde yatay hareketlilik:
Bu dönemlerde yatay hareketlilik FETHEDİLEN yerlere doğru yerleşme şeklinde görülür. Osmanlı
Devleti bu dönemde Balkanlar'daki Türk nüfusunu artırmak için yatay hareketliliği teşvik edici
uygulamalar yapmıştır.
Bu TEŞVİK UYGULAMALARI şunlardır:
1- Bataklık yada ıssız yerlere vakıflar kurmak yoluyla buraların ekonomik hayatını
canlandırmış
smilev.gif
insanların buraya yerleşmesini özendirmiştir.
2- Fethedilen yerlere yerleşeceklere bir takım vergi kolaylıkları sağlanmıştır.
b)-Osmanlı Devletinde Duraklama Devri sonrası Yatay Hareketlilik:
1- Bu dönemlerde kaybedilen yerlerdeki Türk ve müslüman halk içkesimlere göç etmek zorunda
kalmıştır.
2- Nüfus artışı
smilev.gif
ekonomik güçlükler ve eşkiyalık hareketleri gibi nedenlerle kırsal kesimdeki
halk büyük kentlere göç etmiştir.
B)-DİKEY HAREKETLİLİK:
Bir sınıftan başka bir sınıfa geçmek veya bulunduğu sınıf içinde daha yüksek mevkilere gelmeye
"Dikey hareketlilik" denir. Ortaçağ Avrupa'sının sınıflı toplumlarında ve Hindistan'daki "Kast"
teşkilatının katı sınıfsal yapısında dikey hareketlilik yoktur. Çünkü buralardaki sınıflar kan
bağına dayanmaktadır. Örneğin; baron
smilev.gif
dük
smilev.gif
kont
smilev.gif
Lord olabilmenin şartı bu kimselerin soyundan
gelmektir.
Osmanlı Devletinde "kan bağına" dayanan sınıfsal bir yapı olmadığından dikey hareketlilik yoğun bir
şekilde görülür. REAYA dediğimiz yönetilenlerden bir kişinin
smilev.gif
yönetenlerden saydığımız
seyfiye
smilev.gif
ilmiye yada kalemiyeye geçmesi mümkündür.(padişah olmak hariç) Bunun için başlıca iki şart
vardı: 1- Müslüman olmak
smilev.gif
2- Eğitim öğretim görmek.
Reaya içindeki müslüman olmayanların DEVŞİRME yoluyla müslümanlaştığını ve kapıkulu sistemi içinde
eğitimlerini tamamlayarak devletin önemli kadrolarında görev aldıklarını görüyoruz. Mesela 1453-1566
yılları arasında görev yapan 24 veziri azamın 20'si devşirmedir.
 
Cevap: Osmanlı'da kültür ve medeniyet

OSMANLI TOPLUMUNUN DİNİ YAPISI
Osmanlı Devletinde yönetime katılmayan
smilev.gif
geçimini tarım ve sanayi alanında üretim yapmak ve
ticaretle uğraşmak yoluyla sağlayan ve devlete vergi veren halka REAYA deniliyordu. Reaya çeşitli
din
smilev.gif
dil ve ırklara mensup topluluklardan oluşuyordu.
Osmanlı Devletinde Millet kavramı günümüzdeki anlamından farklıydı. Aynı din ve mezhepten gelen
topluluklar bir "millet" sayılıyordu. Buna göre Müslümanlardan başka 3 temel millet daha vardı:
Ortodokslar
smilev.gif
Ermeniler ve Yahudiler
1- Müslümanlar: Türkler
smilev.gif
Araplar
smilev.gif
Acemler
smilev.gif
Boşnaklar ve Arnavutlar müslüman milletini
oluşturuyorlardı.
2- Ortodokslar: Ortodoksların devletle ilişkileri FENER PATRİKHANESİ ve PATRİK tarafından
yürütülüyordu. Patrik "vezir" seviyesindeydi. Seçimle ve padişahın onayı ile başa geçiyordu.
3- Ermeniler: "Monofizm" denilen bir öğretiyi benimsemişlerdi. Ortodoks kilisesi tarafından
dinsizlikle suçlanıyorlardı. Ayrı bir patrikliği bulunmaktaydı.
4- Yahudiler: Osmanlı nüfusu içinde sayıları pek fazla olmayan Musevilere (% 1) bir millet olarak
örgütlenme imkanı tanınmıştı. Bunlar ticaret
smilev.gif
bankacılık gibi işlerle uğraştıkları için kısa
zamanda zenginleştiler. Musevilerin devletle ilgili işlerinden İstanbul'daki
"hahambaşı" sorumluydu.
OSMANLILARDA MİLLET SİSTEMİNİN DEĞİŞMESİNE ETKİ EDEN FAKTÖRLER:
1)- Rusya'nın 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Osmanlı Ortodokslarının KORUYUCUSU olarak ortaya
çıkması ve Osmanlıların iç işlerine karışması
2)- Fransız ihtilalinin Osmanlı ülkesinda yaşayan Gayri müslim toplumlarda MİLLİYETÇİLİK duygusunu
uyandırması
smilev.gif
batılı devletlerinde milliyetçilik hareketlerini desteklemesi
3)- Batılı Devletlerin sık sık Osmanlının iç işlerine müdahale etmesi sonucu Osmanlı Devletinin
Tanzimat ve Islahat Fermanıyla
smilev.gif
Meşrutiyeti ilan etmesi
Tanzimat Fermanıyla (1839) gayri müslim tebaaya geniş haklar verilerek
smilev.gif
yurttaşlar arasında her
türlü ayrım yasaklandı. Eyaletlerde kurulan meclislere gayri müslimlerde katıldı.
Avrupa Devletlerinin hırıstiyanlara verilen hakların genişletilmesi konusundaki baskıları sonucu
smilev.gif

Kırım Savaşından sonra "Islahat Fermanı" ilan edildi(1856).
Islahat Fermanıyla hırıstiyanlar askerlik hizmetine
smilev.gif
okullara ve memurluklara alınacaktı. Harac
vergisi kalkacaktı.
TANZİMAT VE ISLAHAT FERMANININ MİLLET SİSTEMİNE ETKİSİ:
Tanzimat ve Islahat Fermanıyla Hırıstiyanlara verilen haklar
smilev.gif
Müslüman halk üzerinde hoşnutsuzluk
uyandırdı
smilev.gif
hırıstiyanlar arasında da Milliyetçilik duygusunun daha da yayılmasına neden oldu. Gayri
müslimlerin devlete sadakati kalmadı.
YERLEŞİM DURUMUNA GÖRE OSMANLI TOPLUMU
A)-ŞEHİRLERDE YAŞAYANLAR: Osmanlı Devletinde şehirlerde yaşayan halkı mesleklerine göre 4 grupta
inceleyebiliriz:
1-Askeriler(Umera) 2-Tacirler(Tüccar) 3-Esnaf ve zanaatkarlar 4-Diğer gruplar

1- ASKERîLER: Osmanlı şehirlerinde seyfiye
smilev.gif
ilmiye ve kalemiyeden bir çok görevli bulunurdu.Bu
görevlilere "Askeriler" yada "Ümera" denirdi.Askerî(yönetenler) ve Reâya(yönetilenler)
arasındaki tek belirleyici fark askerîlerin vergi vermemesi
smilev.gif
reâyanın ise vergi vermesiydi.
2)-TACîRLER(Tüccar): Tüccarlar niteliklerine göre üç gruba ayrılmışlardı:
a)- Sermayedar:Bunlar çoğunlukla bir malı ucuz ve bol bulunduğu dönemda alır ve fiat
yükseldiğinde satarak kar ederlerdi.
b)- Taciri Seffar: Bunlar bir malı ucuz olan bölgeden alarak
smilev.gif
pahalı olan bölgeye
getirerek satarlardı.
c)- Örgütlenmiş Tüccar: Belli bir yerde mal gönderebileceği güvenilir temsilcileri
olan tüccarlar.
3)- ESNAF VE ZANAATKARLAR :
AHİLİK TEŞKİLATI: Anadolu'da 13. yüzyılda yayılmış olan esnaf
smilev.gif
zanaatkâr ve işçileri toplayan
teşkilattır. Anadolu Selçuklu Devletinin sosyal düzeninin sağlanmasında ve Osmanlı devletinin
kuruluşunda etkili olan ahîlik teşkilatı dinî
smilev.gif
ahlakî
smilev.gif
sosyal ve ekonomik bir nitelik
taşıyordu. Ahîlikte her mesleğin bir pîri ve pîr çevresinde toplanan meslek sahipleri vardı. Bu
meslek sahiplerinin güven
smilev.gif
doğruluk
smilev.gif
tövbe ve hidayet gibi kurallara uyma zorunluluğu vardı.
LONCA TEŞKİLATI: Osmanlı toplumunda esnaflar LONCA adı verilen teşkilatlara sahiptiler. Her
esnaf muhakkak bir loncaya kayıtlı olur
smilev.gif
loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu.
Bugünkü tabipler odası
smilev.gif
mimarlar odası
smilev.gif
şoförler cemiyeti gibi
nokta.gif
. Dükkan açma hakkına GEDİK
denilirdi. Gedik'e sahip olmak için çıraklık
smilev.gif
kalfalık yapıp
smilev.gif
ustalık belgesini almak
gerekirdi.
Loncaların başlıca görevleri şunlardı:
1- Üye sayısını
smilev.gif
üretilen malların kalitesini
smilev.gif
fiyatını belirlemek
2- Esnaf arasındaki haksız rekabeti önlemek
smilev.gif

3- Esnaf ile devlet arasındaki ilişkileri düzenlemek
smilev.gif

4- Üyelerine kredi vermek.
Her loncada yaşlılardan meydana gelen 6 kişilik bir "ustalar kurulu" vardı. Bunların en
yaşlısı başkan olur ve ŞEYH adını alırdı.
Şeyh: Çıraklık ve ustalık törenlerini yönetir ve cezaların uygulanmasını sağlardı.
Kethüda: Loncayı dışarda temsil eder
smilev.gif
hükümetle ilişkileri düzenlerdi.
Nakib: Şeyhi temsil eder
smilev.gif
esnafla şeyh arasında aracılık yapardı.
Yiğitbaşı: Disiplin işleri ve esnafa hammadde dağıtımını yapardı.
Ehl-i Hibre: İki kişiydiler. Mesleğin sırlarını bilen
smilev.gif
malların kalitesi bildiren
smilev.gif
fiyat
belirleyen uzman. (Bilirkişi)
Bu 6 kişiden oluşan Lonca kurulunun dışında Lonca teşkilatıyla ilgili devlet görevlileri de
vardı;Bunlar:
Kadı: Lonca birliklerinin en üst makamıydı. Esnaf arasındaki anlaşmazlıkları çözümler ve
yukarıda belirtilen altı kişilik kurulun seçilmesini onaylar veya görevden alırdı.
Muhtesib: Çarşı ve pazar denetlemesi yapardı.Satılan mal ve fiatları kontrol ederlerdi.(zabıta)
Esnafı a)- Üreticiler b)- Hizmet erbabı olarak ikiye ayırabiliriz.
a)-Üreticiler: Hammaddeyi işleyerek
smilev.gif
işlenmiş madde haline getiren esnaflardır. Örneğin:
Bakırcı
smilev.gif
kılıççı
smilev.gif
fırıncı
smilev.gif
demirci gibi
nokta.gif
.
b)-Hizmet Erbabı: Toplum için gerekli bir hizmeti yapan esnaftır. Örneğin: Berberler
smilev.gif
hammallar
gibi
nokta.gif
.
4)- DİĞER GRUPLAR: Osmanlı şehirlerinde Askerîler
smilev.gif
tacîrler ve esnaflardan başka meslek ve toplum
grupları da vardı. Bunların başlıcaları; yabancı tüccarlar
smilev.gif
seyyahlar
smilev.gif
yabancı ülke
temsilcileri
smilev.gif
köyden kente göç etmiş işşizler
smilev.gif
seyyar satıcılardır
B)- KÖYLERDE YAŞAYANLAR:
Köylerde yaşayanları şöyle gruplayabiliriz:
1)- Çiftçiler: Bunlar dirlik sahiplerinden veya devletten aldıkları 50-150 dönüm arasında
ÇİFTLİK denilen toprakları işlerlerdi. Ürün vergisi olarak "Öşür" veya "harac"
vergisini öder
smilev.gif
toprak vergisi olarak da ÇİFT RESMİ'ni verirlerdi.Üç yıl toprağını ekmeyen
veya terkeden çiftçinin toprağı başkasına verilirdi. Bu takdirde bu kişiden ÇİFTBOZAN AKÇESİ
adıyla bir vergi alınırdı.
2)- Tımar Beyleri: Köylerde yaşayan beyler
smilev.gif
çiftçinin denetimini yapar
smilev.gif
güvenliği sağlarlardı.
3)- Muaflar: Köylüler arasında hiç vergi vermeyen veya çok az verenlere " MUAF " denirdi.
Derbentçiler
smilev.gif
emekli sipahiler
smilev.gif
kalelerde görev yapanlar
smilev.gif
din görevlileri
smilev.gif
ilim adamları
muaflar içinde yer alıyordu.
C)- GÖÇEBELER (KONARGÖÇERLER):
Türk oymaklarının başındakilere BEY
smilev.gif
Arap aşiretlerinin başındakilere ŞEYH adı veriliyordu.
Bunların devletle ilgili işlerini KETHÜDA denilen yardımcıları yürütürdü. Hayvancılıkla uğraşan
konargöçerler
smilev.gif
devlete hayvan veya sürü başına AĞIL RESMî denilen bir vergi öderlerdi.
OSMANLI EKONOMİSİ
OSMANLI EKONOMİSİNİN TABİİ KAYNAKLARI:
1)- İNSAN : Osmanlı devletinde son yıllara gelinceye dek bugünkü anlamda bir nüfus sayımı
yapılmamıştı. İlk nüfus sayımı 1831'de II.MAHMUT döneminde yapıldı. Osmanlı Devleti'nin bundan
önceki dönemlerine ait nüfus bilgilerini ise Tahrîr defterlerinden öğreniyoruz.
TAHRîR DEFTERLERİ: Bir yer fethedildiğinde ya da belirli aralıklarla kaza ve sancakların vergi
yükümlüsü "erkek nüfusunu" ve bunların ödeyeceği vergi miktarını saptamak amacıyla "TAHRîR"
denilen bir sayım yapılırdı. Tahrir defterlerini "Nişancı" tutar
smilev.gif
bir örneği de Eyalette
saklanırdı.
2)- TOPRAK : Osmanlı Devletinde ekonominin en önemli kaynağı topraktı.

OSMANLILARDA TOPRAK SİSTEM

A)- MİRî ARAZİ B)- MÜLK ARAZİ C)-VAKIF ARAZİ
1)- Havass-ı Hümayun toprakları
2)- Paşmaklık toprakları 1)- Öşür Topraklar
3)- Malikâne toprakları 2)- Haraci Topraklar
4)- Yurtluk ve Ocaklık Toprakları
5)- Dirlik Toprakları
a)- Has
b)- Zeamet
c)- Tımar
 
Cevap: Osmanlı'da kültür ve medeniyet

A)- MİRî ARAZİ: Mülkiyeti devlete ait olan topraklardır. Mirî toprakların başlıcaları şunlardır:
1)- Havass-ı Hümayun Toprakları: Gelirleri doğrudan doğruya devlet hazinesine giren topraklar
olup
smilev.gif
mukataa ve iltizam yoluyla yönetilirdi.
2)- Paşmaklık toprakları: Gelirleri padişah kızlarına ve ailelerin bırakılan topraklardı.
3)- Malikâne toprakları: Devlet adamlarına hizmetleri karşılığı mülk olarak verilen
topraklardı.
4)- Yurtluk ve Ocaklık Toprakları: Fetih sırasında bazı kumandanlara
smilev.gif
hizmetlerine karşılık
olmak üzere verilen topraklardır.
5)- Dirlik (Tımar)Toprakları: Vergi geliri
smilev.gif
devlet adamlarına ve askerlere hizmet veya maaş
karşılığı verilen topraklardır. Dirlik sahibi
smilev.gif
toplanan verginin maaş olarak ayrılan
"Kılıç hakkı" olarak ayrılan bölümünden geriye kalanla CEBELÜ denilen tam teçhiatlı asker
yetiştirirdi. Dirlik topraklar üçe ayrılırdı: a)- Has b)- Zeamet c)- Tımar
B)- MÜLK ARAZİ: Mülkiyeti kişilere ait topraklardır. İki bölümde incelenebilir:
1)- Öşriyye (öşür topraklar): Bu topraklar
smilev.gif
fethedildiği zaman MÜSLÜMANLARA verilmiş veya
fethedildiğinde müslümanlara ait olan topraklardır. Bu gibi topraklar sahiplerinin malı
olup
smilev.gif
dilediği gibi kullanırlar
smilev.gif
satabilirler
smilev.gif
vakfedebilirler yada çocuklarına miras
olarak bırakabilirlerdi. Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak ÇİFT RESMİ
smilev.gif
ürün
vergisi olarak da "ÖŞÜR" vergisini verirlerdi.
2)- Haraciye (Haracî topraklar): Bu topraklar bir yerin fethinden sonra GAYRî MÜSLİM halkın
elinde bırakılan
smilev.gif
onlara mülk olarak verilen topraklardır. Sahipleri
smilev.gif
dilediği gibi
kullanırlar
smilev.gif
satabilirler
smilev.gif
vakfedebilirler yada çocuklarına miras olarak bırakabilirlerdi.
Bu toprakların sahipleri arazi vergisi olarak HARAC-I MUVAZZAF ürün vergisi olarak da
HARAC-I MUKASSEM vergisini verirlerdi.
C)- VAKIF ARAZİ: Gelirleri kişiler ya da devlet tarafından hayır kurumlarına bırakılan
topraklardı.
TOPRAK SİSTEMİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER:
1)- Tımar sisteminin bozulmasıyla
smilev.gif
"Dirlik topraklar" MİRî MUKATAA'ya çevrilerek
smilev.gif
yani gelirleri
hazineye devredilerek
smilev.gif
peşin alınan bir bedel karşılığı üç yıllığına "İltizam"a verilmeye
başlandı.
NOT: Mültezîm denen iltizam sahipleri daha fazla vergi toplamak için halka baskı
yapmışlardır. Bu durum "Celali isyanlarına" veya vergisini ödeyemeyen köylünün toprağını
terk ederek büyük şehirlere göç etmesine neden olmuştur.
2)- Devletin artan masraflarının karşılanması için Mukataalar mültezîmlere üç yıllık dönemler için
değil
smilev.gif
ömür boyu verilmeye başlandı. Bu sisteme MALİKANE USULÜ denilir. (1695'te)
3)- "Malikane usulüyle" sağlanan gelirlerde yetmeyince
smilev.gif
bu defa Mukataaların yıllık kârları paylara
ayrılarak satılmaya başladı. Bu usule de ESHAM USULÜ denilmiştir. (1775)
4)- Tımar ve zeâmet sistemi II.Mahmut zamanında kaldırılarak başta valiler olmak üzere devlet
memurları memurları maaşa bağlanmıştır.
5)- 1854'te "Arazi kanunnamesi" ile MÜLKİYET sistemine geçilerek
smilev.gif
uzun süre bir toprağı kullananlar
o toprağın sahibi olmuşlardır. (Zilliyet)
6)- 1858'de çıkarılan bir başka "arazi kanunu" ile tarım ürünlerinden alınan çeşitli vergiler
kaldırılarak
smilev.gif
tek vergi olarak "AŞAR" vergisi yürürlükte tutuldu.
AYAN VE EŞRAF: Şehirlerin
smilev.gif
köylerin
smilev.gif
aşiretlerin ileri gelenlerine "Ayân ve eşraf" denilirdi. Bu
kişiler bulundukları yerlerde en etkili ve zengin kişilerdi.

AYAN VE EŞRAFIN GÜÇLENMESİNİN SEBEPLERİ:
1- Tımar topraklarının mukataaya çevrilmesiyle
smilev.gif
bu toprakları iltizama alanlar genellikle "Ayânlar"
oldu. Böylelikle Dirlik sahiplerinin haklarına sahip olan âyânlar bulundukları yerleri yönetmeye
başladılar.
2)-Merkez teşkilatını bozulmasıyla "beylerbeyi" veya "sancak beyi" olarak atananlar makamlarına
gitmeyerek o eyalet yada sancaktaki âyânı MÜTESELLİM (vekil) olarak görevlendirmiştir. Ayanlar
böylelikle devlet gücünün temsilcisi durumuna gelince daha da güçlenmişlerdir.
NOT: II. Mahmut döneminde âyânlarla padişah arasında SENED-İ İTTİFAK diye bir belge imzalayarak
anlaşma yoluna gitmiştir. (1808)
OSMANLI EKONOMİSİNDE TARIM
Osmanlı ekonomisinin en önemli sektörü tarımdır. 17. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı devleti
tarım ürünleri bakımından kendine yeten bir ülkeydi. Ancak
smilev.gif
zaman zaman karşılaşılan kuraklık
smilev.gif
sel
smilev.gif

isyanlar
smilev.gif
göçler
smilev.gif
ve tımar sisteminin bozulması üretim kayıplarına neden olmuştur. Özellikle hububat
smilev.gif

bağ-bahçe ziraâti ön plandayken
smilev.gif
18. yüzyıldan itibaren Avrupa'da sanayinin gelişmesi doğrultusunda
tütün
smilev.gif
pamuk gibi sanayi bitkilerinin üretimi önem kazanmıştır. Ayrıca Avrupa'nın tarım ürünü
ihtiyacı artınca Osmanlı Devletinde GEÇİMLİLİK düzeyde üretimden PAZAR EKONOMİSİ'nin ihtiyaçlarını
karşılayacak bir üretim düzeyine gelinmiştir.
OSMANLI EKONOMİSİNDE HAYVANCILIK
Hayvancılığın Osmanlı ekonomisine katkıları şunlardı:
1)-Tarım alanında : Toprakları ekmek için öküz
smilev.gif
manda gibi hayvanlardan yararlanılıyordu.
2)-Gıda alanında : Etinden yağından
smilev.gif
sütünden yararlanılıyordu.
3)-Sanayi alanında: Yünü ve derisi giyim
smilev.gif
dokuma ve ayakkabı üretiminde hammadde olarak
kullanılıyordu.
4)-Ulaşım alanında: At
smilev.gif
katır
smilev.gif
eşek gibi hayvanlar taşıma ve ulaştırmada kullanılıyordu.
5)-Maliye alanında: Hayvanlardan ve hayvansal ürünlerden alınan vergiler devletin başlıca
gelir kaynaklarını oluşturuyordu.
OSMANLI EKONOMİSİNDE MADENCİLİK
Osmanlı devleti'nde madenler iltizam olarak dağıtılırdı. Çıkartılan madenlerin çoğu ülke içinde
işlenemediğinden dışarıya ihraç edilirdi.
NOT: Osmanlılarda ilk madenin işletilmesi Osman Bey zamanındadır. Bilecik'in fethi ile buradaki
demir madeni işletilmiştir.
OSMANLI EKONOMİSİNDE SANAYİ
Osmanlı Devletinde sanayi kesimi esnaf birlikleri(Lonca) halinde teşkilatlanmıştı.Esnafın üretimi
elemeği-göznuruna dayanıyordu. Bu mevcut sanayi öncesi üretim başlangıçta ülke ihtiyaçlarını
karşılıyordu. Ankara'da sof
smilev.gif
Bursa'da İpekçilik
smilev.gif
Selanik'te çuhacılık
smilev.gif
Bulgaristan'da aba
Kayseri
smilev.gif
Manisa ve Tokat'ta dericilik(debbağlık) yaygındı. Ayrıca Osmanlı Devletinde savaş araç ve
gereçlerini üretmek için fabrika ve imalathaneler de kurulmuştu.
Bunlar:
Tersane (Gemi yapım yeri): ilk büyük Osmanlı tersanesi Yıldırım Bayezıt tarafından Gelibolu'da
yapıldı. Daha sonraki dönemlerde İstanbul
smilev.gif
Sİnop
smilev.gif
İzmit
smilev.gif
Süveyş
smilev.gif
Basra gibi sahillerde başka
tersaneler de kuruldu.
Tophane: İstanbul'un fethinden önce Edirne ve Bursa'da
smilev.gif
fetihten sonra da İstanbul'da top döküm
tesisleri kuruldu.
Baruthane: İlk baruthane Gelibolu'da kuruldu.

AVRUPADAKİ EKONOMİK GELİŞMELERİN OSMANLI SANAYİİNE ETKİLERİ:
1)- Coğrafi keşiflerle zenginleşen Avrupalılar; artan tüketim eğilimlerini
smilev.gif
elde ettikleri altın ve
gümüşle Osmanlı pazarlarından karşılayınca esnaf hammadde bulmakta zorlandı.
2)- Sanayii inkılâbı sonucu bol ve ucuz
smilev.gif
üstelik kapitülasyonlar nedeniyle düşük gümrüklü Avrupa
mallarıyla Osmanlı esnafı rekabet edemedi.
NOT: Esnafı zorlayan başka bir konuda şehirlere göç eden köylünün
smilev.gif
maaşları alan yeniçerilerin ve
diğer grupların esnaflığı yeni bir geçim yolu olarak görmesiydi. Bu durum esnaf
teşkilatlarının disiplinli yapısını bozmuş
smilev.gif
artan esnaf sayısı geçimlerini iyice
zorlaştırmıştır.

OSMANLI DEVLETİNİN SANAYİİYİ GELİŞTİRMEK İÇİN ALDIĞI TEDBİRLER:
1)- Sanayi hammaddelerinin ihracını yasaklamıştır.
2)- Gelişmiş teknolojiyle yeni imalathaneler açmıştır.
3)- Islah-ı Sanayii Komisyonu kurarak
smilev.gif
esnaf birliklerini canlandırmaya ve onları şirketleşmeye
çalışmıştır.
Osmanlı Devleti Tanzimat fermanıyla ülkenin kalkınması için yabancı sermayeden yararlanacağını
açıklamıştı. Bu yolla Osmanlı ülkesinde haberleşme ve ulaşımı geliştiren adımlar atılmıştır.
Kırım savaşı sırasında ilk defa TELGRAF hattı döşenmiştir. Yine yeni bir teknoloji olan
"demiryolu" Osmanlı ülkesine girmiştir. Verilen imtiyazlarla İngilizler Batı Anadolu hattını
smilev.gif

Almanlarda Bağdat Demiryolunu inşa etmişlerdir.
OSMANLILARDA TİCARET
ANADOLU'DA TİCARET YOLLARI:
1- Sağ Kol: İstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol
smilev.gif
Konya
smilev.gif
Adana üzerinden Halep'e uanıyordu.
2- Orta Kol:İstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol
smilev.gif
Diyarbakır'a buradanda Musul ve Bağdat'a
kadar uzanıyordu.
3)-Sol Kol: İstanbul'dan (Üsküdar) başlayan bu yol
smilev.gif
Erzurum ve Kars'a uzanıyordu.
RUMELİ'DE TİCARET YOLLARI:
1- Sağ Kol: İstanbul'dan Bulgaristan
smilev.gif
Eflak-Boğdan ve Erdel'e uzanıyordu.
2- Orta Kol: İstanbul'dan Edirne
smilev.gif
Belgrad üzerinden Avrupa içlerine uzanıyordu.
3)-Sol Kol: İstanbul'dan Edirne
smilev.gif
Selanik üzerinden Mora'ya uzanıyordu.
TİCARETLE İLGİLİ DEYİMLER:
Menzil : Yol üzerindeki konaklama noktaları denirdi.
Menzil Teşkilatı: Haberleşme TATAR denilen ulaklar tarafından yapılıyordu. Devlet habercilerin çabuk
gitmelerini sağlayacak dinlenmiş atları ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak için
konaklama yerine yakın köy ve kasabalardaki bazı aileleri bu iş için
görevlendirirdi. Bu teşkilata "menzil teşkilatı" denirdi.
Derbentçi : Ana yolların
smilev.gif
boğaz ve geçitlerin güvenliğinden sorumluydu.
Mekkâri Tâifesi : Yolcu ve mal taşıma işlerini meslek edinen esnaflara verilen ad.
OSMANLI TİCARET GELİRLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER:
1)- Ticaret yollarının değişmesi(Ümit Burnu)
2)- Kapitülasyonlar
3)- 1838 Balta Limanı Antlaşması
KAPİTÜLASYONLAR:
Kapitülasyon: Gümrük
smilev.gif
Hukuk
smilev.gif
ve ekonomik konularda verilen ayrıcalıklara denir. İlk ticari
imtiyazlar ORHAN BEY tarafından CENEVİZLİLER'e verildi.
İstanbul'un fethinden sonra Fatih "Ceneviz" ve "Venedikliler'e" ticarî imtiyazlar
tanıdı.
Kanuni Sultan Süleyman 1535' de Fransızlarla Osmanlıların "AHİDNAME"
smilev.gif
Fransızların
KAPİTÜLASYON dediği anlaşmayı yaptı.
NOT:Kanuni'nin amacı Şarlken'e karşı Fransa'yı yanına
çekerek
smilev.gif
Avrupa hırıstiyan birliğini bölmekti.

NOT: Kapitülasyonlar I. Mahmut zamanında (1740) sürekli hale getirildi.

NOT: Kapitülasyonlar 24 Temmuz 1923'te LOZAN ANTLAŞMASI ile kaldırıldı.
BALTA LİMANI ANTLAŞMASI(1838): İngiltere ile II. Mahmut döneminde imzalanmıştır. Bu antlaşmayla
ihracattan alınan vergiler artırılırken (%12)
smilev.gif
İthalattan alınan vergiler azaltılıyordu (%5).
II. Mahmut'un bu antlaşmadan amacı Mehmet Ali Paşa'ya ve Rusya'ya karşı İngiltere'nin desteğini
kazanmaktı.
NOT: Balta Limanı Anlaşması'ndan sonra diğer devletlere de aynı haklar genişletilerek verilmiş ve
Osmanlı ülkesi Avrupa Devletlerinin bir "açık pazarı" haline gelmiştir.

DIŞ BORÇLAR
Osmanlı Devleti bütçe açıklarını kapamak için önce halka ek vergiler getirmiş
smilev.gif
yeterli olmayınca
KAİME adı verilen hazine tahvillerini çıkarmıştı. Bu da yeterli olmayınca dış borca yönelmek zorunda
kalmıştı.
İlk Dış borç 1854 yılında KIRIM SAVAŞI sırasında İngiliz ve Fransız sarraflarından alındı. 20 yıl
gibi kısa bir sürede Osmanlı devleti Borç batağına saplandı.
1881'de yayınlanan ve adına MUHARREM KARARNAMESİ denilen bir kararnameyle iç ve dış borçlarının
ödenmesini DûYûN-I UMUMİYE (Genel Borçlar) denilen üyeleri alacaklı ülkeler tarafından seçilen bir
komisyona bıraktı. Osmanlı Devleti borçlarına karşılık tuz
smilev.gif
tütün
smilev.gif
ipek ve damga vergilerini karşılık
olarak gösterdi. Osmanlı Borçları meselesi LOZAN BARIŞ ANLAŞMASI ile
çözümlendi.
 
Cevap: Osmanlı'da kültür ve medeniyet

OSMANLILARDA MALİYE
PARA:
MADENİ PARALAR(SİKKELER)
Osmanlılar 19. yüzyıla kadar altın ve gümüş gibi değerli madenlerden yapılma paralar
kullanmışlardır. Bu madenlerden "DARPHANE"de kesilen yassı yuvarlak parçacıklara SİKKE
denilirdi. Bunların gümüşten olanına AKÇE
smilev.gif
Altından olanına da SİKKE-i HASENE(Sultani) yada
"kırmızı" denilirdi.
İlk Osmanlı parası Osman Bey tarafından bastırıldı. Orhan Bey zamanında bastırılan gümüş
paraya "AKÇE" denildi. Fatih amanında basılan altın paraya da SULTANİ adı verildi.
Sikkelere bakır katılmasına AYAR denilirdi. Bu tip paralara KIRKIK AKÇE adı verilirdi.
Sonraki dönemlerde çeşitli isimlerde sikkeler piyasaya sürülmüştür.Bunlar GURUŞ
smilev.gif
PARA
smilev.gif
PUL
smilev.gif

METELİK
smilev.gif
MECİDİYE dir.
KAĞIT PARA:
İlk kağıt para Sultan Abdülmecit döneminde basıldı. Hazine bonosu niteliğindeki bu paraya KAİME
denildi.
OSMANLI VERGİ SİSTEMİ

Osmanlı Devletinde vergiler 1-Şeri vergiler
smilev.gif
2- Örfi vergiler olmak üere ikiye ayrılıyordu:

1-ŞERİ VERGİLER: Bunların şeriatın emrettiği vergilerdi.
a)- Öşür: Müslümanlardan alınan toprak ürünü vergisidir. Elde edilen ürünün onda biri vergi
olarak alınırdı.
b)- Haraç: Müslüman olmayanlardan alınaaan vergiydi. ikiye ayrılıyordu:
1-Harac-ı Mukassem: Elde edilen üründen alınırdı.
2-Haracı Muvazzaf: Toprak vergisiydi.
c)- Cizye: Müslüman olmayan erkeklerden
smilev.gif
askerlik görevi karşılığı alına vergidir.
d)- Ağnam: Hayvandan sayısına göre alınan vergi.
2- ÖRFİ VERGİLER: Padişahın iradesiyle konulan vergilerdi. Başlıcaları:
a)-Çift Resmi: Reayanın sipahiye ödediği toprak vergisi
b)-Çift bozan vergisi: Toprağını izinsiz olarak terkeden veya üç yıl üst üste ekmeyenlerden
alınan vergi.
c)-Avarız: Olağanüstü hallerde
smilev.gif
divanın kararı ve padişahın emri ile toplanan vergilere
denirdi.
 
Geri
Üst