Uzman SühaN
Administrator
Örtünme ile ilgili ayetler nelerdir?
Sürekli gündem de olan bir konuya bu yazımızda değinicez. Kuran da kadınların örtünmesi ile ilgili ayet var mı ? Büyük tartışmalara neden olan örtünme Allahın emri ile kuranı kerim de bildirilmiştir.
Örtünmenin amacı Allahın rızasını kazanmak , ırzı meşru olmayan arzulardan sakınmaktır. Bir çok insan bu emire karşı gelerek ayetleri yok sayıyor . Oysa ki örtünme ile ilgili çok açık ayetler var. İlahi emir kesin dir. Avret yerleri örtmekte farzdır. Buluğa ermiş har kadının örtünmesi gerekmektedir. Kuranda manto , çarşaf giyin diye bir emir yok lakin örtünmenin ölçüleri belirlenmiştir. Her kadın bu ölçülere uymak kaidesi ile örtünmelidir.Örtünen kadın dikkat çekici cezbedici giyinmemelidir. Zira örtünmenin amacı çekiciliği , cezbediliciği saklamaktır. Örtünme bir adet , gelenek değil emirdir.
Örtünme ile ilgili tüm detayları ayetler ışığın da sizlerle paylaşıyoruz. Öncesi Tesettürde Dikkat Edilecek Hususlar adlı konumuzu incelemenizi öneriyoruz.
Kadının ilk eviolan giysi dış etkilerden ve bakışlardan koruduğu gibi kültür farklılığınıyansıttığı ve tanıtıcı nitelik taşıdığı için İslâm Dini, kendisine inananlariçin bağımsız ve özgün kimlik inşası amacıyla giyimle ilgili ölçüler koymuştur.
. Şartlarını Taşıyan Giyim İbadettir
Giyim konusuişlenirken belirlenmesi gereken ilk konu onun bir ibadet görevi olduğugerçeğidir.
İbadet Allah'ın ve Peygamberi Hz.Muhammed'in emirleri ve yasaklarına itaat emektir. İnsan, ibadetiyle dünyahayatını anlamlandıracak ve Cennet'lere kavuşacaktır.
Giysi ileilgili emiler ve yasaklar, Kur'ân'la bildirilen ve Hz. Muhammed tarafındanaçıklanan yasalar olduğu için, bu yasaların gereğini yapmak ibadettir. Busebeple giyimle alakalı olarak bilinmesi gereken ve uygulamayı vicdan zevkihaline getirecek temel konu budur.
Giysinin Amacı
-En doğrusunuAllah bilir- Giysi ile ilgili ilahi buyrukların amacı, insanıbilinçlendirmektir; Allah'ın rûhu, malları ve toplumsal hayatı yanı sıra bedeniüzerinde de egemen olduğu bilincine erdirmektir. Bu ana sebebe bağlı olarakiçgüdüleri aklın ve ilâhi kuralların denetimine almaktır/aldırmaktır.İlişkileri cinsiyet üzerinden değil kişilik üzerinden kurmaktır/kurdurmaktır.Toplumsal hayatın çekirdeği ve İslâmî düzenin ana kurumu kılınan aile hayatınayönlendirmektir. Sağlığı ve estetiği korumaktır. İlâhi irade gereği yasaklananzinadan ve zinaya götürücü işlerden sakındırmaktır.
Giyimin Maddi Şartları
Giyimin maddîşartlarını, giysinin Kur'ân ve Sünnet buyruklarına göre başı ve vücudu örtecekşekilde sık dokulu ve geniş, giyinenin cinsiyetine uygun, helal kılınanmaddelerden yapılı, sadeliği içinde güzel, bâtıl din ve ideoloji mensuplarınıngiysilerine aykırı olması şeklinde özetleyebiliriz. Bunlardan ilki kadın veerkekte faklılık gösterirse de, diğerleri müşterektir.
A- Kadın Giysiile İlgi Kur'ânî Buyruklar
a- Kur'ân-ıKerîm'de kadın giyimini konu edinen ikisi temel olmak üzere üç âyet vardır.Bunlardan ilk indirileni, Ahzab Sûresi'nin 59. âyetidir Biz de bu âyettenbaşlayacağız.
Bu âyette YüceRabbimiz şöyle buyurur:
"EyPeygamberim! Eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadılarına söyle/emret.Cilbab'larını baştan aşağı sarkıtarak örtünsünler. Böylesi örtünmeleri (ahlâki çizgide yaşayan erdemlikadınlar olarak) tanınmalarına (bakışla, sözle ve elle) incitilmemelerine daha uygundur. Allah çokça bağışlayan ve pek çok merhametedendir."
Kadınınörtünmesi ile ilgili bu ilk emir, ikinci emir olan Nûr Sûresi'nin 31.âyeti gibiPeygamberimiz aracılığıyla verilmektedir.
Bu emirlerinPeygamber devlet başkanı olan Peygamberimiz aracığıyla verilmesi, KıyametGünü'ne kadar İslâm'ı teblîğ ve uygulama konumunda olacak bütün ilim adamları,yöneticileri ve velîleri görevlendirmek içindir. Çünkü örtünme yalnız kadınlarıdeğil, Toplum Ahlâkı'nı oluşturup yaşatmak ve korumak konumunda olan kadınerkek tüm ergenlerin yükümlülüğüdür.
Âyette geçen Celâbîb kelimesi Cilbab'ın çoğuludur. Cilbab, sözlükte başörtüsü, büyükçe baş örtüsü, boğaz çukurundan aşağıya doğru salınan giysi,vücudu bütünüyle örten örtü manalarına gelir.
Cilbab emri, baş örtüsü takan, amagerdanlarını, göğüs çatallarını açıkta bırakan, ayaklarına halhal takınan ve buşekilde Mescid-i Nebî'de cemaat namazlarına katılan mümin kadınlara verilmiştir. Ama cilbab emriylenerelerin açıkta bırakılabileceği, kimlere karşı örtünme ile yükümlüolunmayacağı ve şeklî bir örtünme ile yetinilip yetinilemeyeceği, bir diğeranlatımla süs vasfını taşıyan giysi ve aksesuarların kullanılıp kullanılamayacağıaçıklanmamıştır. Değinilen ayrıntılar açıklanmamakla birlikte açıkta bırakılanorganların kapatılması gereği öğrenilmiştir. Bu ayrıntılar daha sonra indirilenNûr sûresinin 31. âyetiyle açıklığa kavuşturulmuştur.
b- Kadıngiyimi ilgili ikinci âyet Nûr Suresi'nin 31. âyetidir.
Bu âyetteRabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Mü'minkadınlara söyle! Onlar da gözlerini cinsel amaçlı şehvetli bakışlardançevirsinler. Cinsel organlarını (dıştangörülür olmaktan; zinaya aracı kılmaktan) korusunlar. Yalnızca taiî olarakkendiliğinden görüneni dışında ki zînetlerini açığa vurmasınlar. Başörtüleriniyakalarının üstüne salsınlar. Zînetlerini kocalarından, babalarından,kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından erkek kardeşlerinden erkekkardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, yahutyasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinselisteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerininhenüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar. (Yürürken)gizlediklerizînetlerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurmasınlar. Siz ey mü'minler!Hepiniz topluca günahlarınızdan dönüp Allah'a yönelin ki, kurtuluşa/esenliğeerişesiniz."
Âyet, Ahzabsûresinin 59.âyetinde olduğu gibi ‘Ey Peygamber!" hitabı iledeğil,"Söyle" emri ile başlamaktadır. Böyle olmakla birlikte ilk muhatapPeygamberimizdir ve muhatap olma konumundaki bilgilendirici, uyarıcı veyönlendirici bütün yükümlülerdir.
"Mü'minkadınlara söyle!" buyrulduğu için ilâhi emrin kendilerine iletileceğikadınlar da iman eden kadınlardır. Mü'min olmayan kadınlara bu gibi emirlerverilemez. Örtünme gibi emirlerin gereğini üstlenebilecekler; bilinçli olarakböylesi bir erdemle yükselebilecekler ancak inananlar olabilir.
Âyetin anabuyruğu, belirlenen şartlar içinde kadınların Zînet'lerini açığa vurmamasıdır.Anahtar kavram Zînet sözcüğüdür.
Zînetsözcüğünün taşıdığı "güzel nesne" anlamı, bu anlamın Kurânda kullanılmışolması, âyetin bütünü, Hz. Peygamber dönemi uygulaması ve de İslâm alimleriarası genel kabul zînetin vücut anlamınageldiğini doğrulamaktadır. O haldeâyetin zinetle ile ilgili bölümünün manası şöyle olur:
"...Tabîiolarak kendiliğinden görüneni dışında vücutlarını açığa vurmasınlar..."
Bu şekliyleâyet, bütün kadınların güzel konumunda olduklarına işaret etmektedir.
Kadın vücudunun kendiliğinden görünenkısmı neresidir?
"Tabîiolarak kendiliğinden görünen vücut organlarının yüz, dirseklerinyarısına kadar eller ve topuktan bir karış yukarısına kadar ayaklar olabileceği,"Kur'ân'ın işaretleriyle ve -Allah şanını artırsın- Peygamberimizin onaylarıylada doğrulanmıştır.
Mü'minerkeklere verilen cinsel arzulu bakışlardan korunulması ile ilgili Kur'ânîemir, Rabbimizin kadınlarla biatlaşması/sözleşmesi için Peygamberimize yüklediğigörev, Hz.Mûsa'nın daha sonra eşi ve baldızı olacak kadınlarla konuşması yüzünkendiliğinden görünür kabul edilebileceğinin Kur'ânî işaretleridir.1
SevgiliPeygamberimizin, şeffaf bir elbise giyinik olduğu halde yanına gelen baldızıEsma'ya arkasını dönüp sarığından bir parça kesip vererek ergin kadınların yüzve eller dışındaki vücut organlarını örtmeleri gereğini vurgulaması; yüz biniaşkın mü'minler topluluğu ile yaptığı Veda Haccı'nda ihramlı kadınlarınyüzlerini örtmesini yasaklaması argümanlarımızdır. Veda haclarında kendisinesoru yönelten genç kadınla bakışan terikesindeki amcası oğlu Fazl'ın yüzünüelleriyle bizzat çevirirken, kadına yüzünü örtmesine ilişkin bir emir vermemeside delilimizdir.2
Peygamberimizin"Allah'a ve Ahiret günü'ne inanan kadın, ellerini ancak dirseklerin yarısınakadar açabilir." diyerek bizzat göstermesi, kızı Fatıma'ya yönelikbeyanlarında topuklardan dize doğru bir karış yukarısına kadar açılabileceğineonay vermesi ve bu onayını, eşi Ümmü Seleme annemizin sorusuna verdiği cevaptadile getirmesi, özetlediğimiz genel kabulü doğrulamaktadır.3
Saçlar Görünebilir mi?
Görünemeyeceğiniâyet göstermektedir. Açıklayalım.
Hz. İbrahim'inteblîğ izlerinin görülebildiği Mekke ve Medine toplumları geleneğinde saçlarınörtülmesi, asalet nişanı olarak varlığını sürdürüyordu. Ancak büyük çoğunlukörttükleri başörtülerini arkalarına salarak boyun ve gerdanı açıkta bırakıyor,bir diğer anlatımla yaka yırtmaçlarını geniş tutarak göğüslerini sakınmıyordu.Dönemimizde de modalaştırılan bu cahiliye geleneğini yıkmak ve yapılmasıgerekeni belirlemek için Rabbimiz âyetin devamında şöyle buyurdu:
"...Başörtüleriniyakalarının üstüne salsınlar..."
Burada anahtarkelime "hımar"ın çoğulu "humur"dur. Hımar soyut örtü değil, baş örtüsüdür.Alkollü içki anlamında ki Hamr da ay köktendir. Hamr aklı, hımar başı örter.Ancak hımar kendisiyle boyun ve yaka yırtmaçlarının örtülerek göğüs bölgesininkapatılabileceği büyükce baş örtüsüdür. Cilbab bunun daha büyüğüdür. Allahınkullanılmasını istediği hımar'dır.Yani baş örtüsüdür. Pek tabîi olarak hımarönce görevini yaparak saçlarla birlikte başı örtecektir. Peygamberimizindenetimindeki uygulama da böyle olmuştur.
Hz. Aişeannemiz Hımarın/baş örtüsünün kullanımı ile ilgili ilâhi emrin verildiği geceMedine'de bir devrim yaşandığını şöyle anlatıyor:
Allah'ayemin ederim ki Allah'ın Kitabı'na iman ve onu doğrulama yönünden Ensar'ınkadınlarından daha bilinçlilerini görmedim. Erkekler, Allah'ın kadınlarlailgili olarak indirdiği örtünme ile ilgili âyeti,evlerine gelerekeşleri,kızları,kız kardeşleri ve diğer kadın akrabalarına okuduklarında,onların her biri, elbiseleri ve bulabildikleri kumaş parçalarından Allah'ınindirdiği hükme imanlarını pekiştirmek için birer baş örtüsü hazırladılar.Ertesi gün sabah namazına baş örtülerine bürünmüş olarak katıldılar. Sankibaşlarında kumaştan kargalar varmış gibiydiler. 5
Soruyacevabımızı özetleyelim:
Saçlar tabîi olara kendiliğinden görünür zînet kapsamına alınamaz.
Açıklamalarımızışığında net olarak görülebileceği gibi, İslâm kadını'nın giysisinin anaunsurlarından biri olan saçları içine alacak nitelikli baş örtüsü, Rabbimizinemridir.İnanırsınız- inanmazsınız, uygularsınız veya uygulamazsınız bu ayrı birkonudur.Ancak baş örtüsü Müslüman kadınlara yönelik ilâhi yasadır.
KadınGiysisinin Örtücü Olma Yanı sıra Diğer Şartları
Örtünme Teni Göstermeyecek Şekilde KalınBir Giysi İle Gerçekleştirilmelidir:
Allah'ın Resûlü teni gösteren bir elbise ileörtünmenin sağlanamayacağını, böylesine örtülü çıplaklığın azâbını da duyuranbir hadisleriyle şöylece açıklamaktadır:
"Ümmetimden henüz görmediğim(tövbe etmemeleri halinde) azaba uğrayabilecek ikisınıf vardır. Onlardan bir sınıfı beraberlerinde taşıdıkları sığır kuyruklarınıandırır kamçılar-joplarla insanları döven erkeklerdir.Diğer bir sınıfı dagiyinik olan, fakat giysileri içlerini gösterdiği ve örtülmesi gerekenorganlarını örtmediği için çıplak durumda olan kadınlardır..."6
Örtünme,Vücût Organlarının Yapısını Açığa Vurulmaksızın Sağlanmalıdır:
Vücût organlarının hacmini belirtecek bir giysi ile İslamî örtünmegerçekleştirilemez.
İslamî örtünmenin bu özelliğini şu hadis-i şeriften öğreniyoruz.
Zeyd Oğlu Üsema (r.a) anlatıyor.
Allah'ın Resûlü Dihyetğl-Kelbî isimli sahâbînin kendisine hediye ettiğiMısır mamûlü sıkıca dokunmuş keten bir elbiseyi bana giydirdi. Ben de onukarıma giydirdim.
Bir ara Allah'ın Resûlü bana sordu:
- Hayrola, niçin sana verdiğim elbiseyi hiç giymedin?
- Onu karıma giydirdim (Ya Resûlallah!)
- Karına, altına ince bir elbise daha giymesini emret. Zira ben oelbisenin karının kemiklerinin hacmini açığa vurmasından endişe ederim.7
Örtünme Emrinin Kendilerine Karşı Uygulanmayabileceği Kişiler Kimlerdir?
Kendilerine karşı vücudun örtüleceği kişilerbütün erkekler değil, yalnızca kendileriyle evlenilebilecek olan erkeklerdir.Kendileriyle ebediyen evlenilemeyecek olan erkeklerle, ailenin bir parçasıolmuş yasal hizmetçi konumundaki kişiler, aile ile ilişkiler kurmuşcinsellikten kalmış erkekler, kadınlara ilgi duyacak yaşa gelmemiş çocuklar vekadınlardan oluşan yakın çevre, kapsamın dışında tutulmuşlardır:
"...Zînetlerini kocalarından, babalarından,kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından erkek kardeşlerinden erkekkardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, yahut yasalolarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinselisteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerininhenüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar..."
Kadınlar Zînetleri Olan VücutlarınıKendileri İçin İstisna Getirilenler, Örneğin Kardeşler ve Kayınpederler YanındaAçığa Vurabilirler mi?
Konumuz olanâyetin başında üreme organları ve çevresi anlamına Ferc'lerini korumaları emredildiği ve Araf sûresinin 26.âyetindegiysilerin ön ve arka organlar manasına Sev'ât'ınörtülmesi için verildiği bildirildiğinden, İslâm bilginleri gösterilemeyecekvücut bölümünün göbekle diz kapakları arasını içine aldığında görüş birliğiiçindedirler. Birbirlerine helâl kılındıkları ve birbirlerinin bütünvücutlarına bakabilecekleri için eşler pek tabîidir ki bu kuralın dışındadır.
Kadınların, Kendilerine Vücut Zînetiniaçabilecekleri Kişilere Göğüslerini, Meme Altı Karın Kısmını ve Mükabili SırtBölgesini Gösterebilir mi?
Kur'ân'da veonun açıklaması olan Sünnet'te bu ve benzeri sorulara doğrudan açık cevaplarverilmemiştir. Tüm insanlığı ve bütün kültürleri kuşatacak olan bir dininuygulamayı, ihtiyaca, zarûrete, İslâm'la çelişmeyen örfe, kültürel düzeye,ensest ilişkilere kapı açıp açmayacağı ihtimaline, toplumun genel akışına vemü'min kadının ahlâkî tercihine bırakması gerekirdi. Gerektiği gibi deolmuştur. Ancak kadınların vücutlarını ne ölçüde açığa vurabileceklerikonusunda dikkate almaları gereken genel kurallar vardır. Bu kuralara değinmeyigerekli buluyoruz.
1- Kur'ânerkekleri, Müslüman olanlar ve olmayanlar şeklinde ayırdığı gibi, zinaedenlerle etmeyenler, gizlice dost tutanlarla tutmayanlar şeklinde deayırmaktadır. Ayrıca kendileriyle evlenilebilecek olanlarla evlenilemeyecekolanlar şeklinde de ayırıma tabi tutmaktadır. Müslüman kadınlar da buayırımları yaparak davranışlarını belirlemelidirler.8
2 -Nûrsûresinin 60. âyetiyle nikâh ümidi kalmamış yaşlı kadınların, vücut organlarıolan zînetleriyle kadınsı tavırlar sergilememeleri koşuluyla giysilerinin birkısmından arınabilecekleri açıklanmıştır. Bu da kadınsı duygulardan arınamamış,duygu coşkunluğundan korunamamış, ilgi duyacaklara cesaret verebilecekkadınların, zînetlerini açığa vuramayacağı gerçeğinden hareket etmelerinigörevleştirmektedir.
3- Yasalarınkorumacı, görsel ve yazılı medyanın geliştirici etkisiyle ensest ilişkilerevaran zinaların yaygınlaştığı ve tabîi görülmeye başlandığı dönemlerde, şerlere yöneltici vesilelere kapıları kapamakamacıyla vücut zinetini korumak gereği de kadınlara yön verici olmalıdır. Ayrıca her kadın, yakın çevresinin kendisineyönelik bakışların cinsellik içerip içermediğini kavrar, gözlerin hıyanetinisezer. Davranışların, yakınlıkların hangi amaca yönelik olduğunu hisseder.Böylesi olumsuz bakışlar ve davranışlar de kadınlarımızı yönlendiriciolmalıdır.
Müslümankadınlar izin verilen kişiler yanında zînetleri olan vücut organlarını neölçüde açığa vurabileceklerini yukarıda açıklanan kurallar çerçevesindebelirleyeceklerdir. İslâm bilginleri bunu göbekle diz kapakları arası ayrıcakarın ve sırt olarak özetlemişlerdir. Doğruları en iyi bilen Allah'tır.
Zînetin Açığa Vurulma Yasağının SebebiNedir?
Nûr sûresininaçıklamaya çalıştığımız 31.âyetiyle zînetin açığa vurulmasının yasaklanışamacı, soyut örtünme değildir. Amaç, insanı, Allah'ın bedeni üzerinde de egemenolduğu bilincine erdirmektir. Bu ana sebebe bağlı olarak amaç ahlâkîdir. Ahlâkîolduğu için, ölçülere uygun giyiniş sonrasında bile davranışlarınahlâkîleştirilmesi gerekir.Bu gerçeği bir örnekle açıklamak için Rabbimiz buâyette şöyle buyurmaktadır:
"...Kadınlaryürürken gizledikleri vücut zînetinin bilinmesi için; belli edecek şekildeayaklarını yere vurmasınlar..."
Kur'ân'ınindirildiği çevrede kadınlar ayaklarına süs olarak halhal takarlardı. Örtünmeemri öncesinde Hz. Aişe ve Ümmü Süleym gibi önder ve örnek kadınların mahremçevrelerince bilinir şekilde halhal takındığını biliyoruz.9 Bazı kadınlar gösterir şekilde halhallıayaklarını kullanarak işveli yürüyüş yaptıkları için Rabbimiz ayaklarınkullanımı örneği ile yasak getirmiştir. Bu sebeple âyetin bağlamımız içindekianlamı şöyledir:
"...Kadınlardikkatleri üzerlerinde yoğunlaştırmak için tahrik edici bir tavırla çapkıncayürümesinler..."
Ayette örtüemrine ilave olarak, örtü ile kapatılan güzelliklerin bilinmesi gibi bir amacıngüdülmemesine vurgu yapılmaktadır. , Kur'ân dilinde teberrüc olarak nitelençapkın yürüyüş şekli bir örnek olarak verilmektedir. Konunun halhalla doğrudanbir ilgisi yoktur. Devrimiz cahiliyetinde halhalın yerini örneğin cinselcazibeyi artırıcı yüksek ve ince topuklu ayakkabılar almıştır.
Örtü ilekapatılan güzelliklerin bilinmemesi amacıyla Kur'ân'ın ve Peygamberimizindiliyle daha bir çok yasaklar konulmuştur. Örneğin seksi kokular sürünerekerkekler arasına çıkmak, gözlerden uzak mekânlarda erkeklerle buluşmak,,tokalaşma dahil cinsel haz amaçlı bedensel temasta bulunmak, işveli konuşmalaryapmak, eşlerin ve mahremlerin katılmadığı uzun yolculuklar yapmak, güzelleşmeamaçlı estetik ameliyatlar yaptırmak ve cazibeli renklerle desenli giysilergiymek/baş örtüler takmak...bütün bunlar Kur'ân ve Sünnet'e dayalı haram vasıflıyasaklardır.
Buradasöylenebilecek son söz, yalnızca fiziksel örtünmenin yeter olmadığıdır. Zatenörtünme emrini veren Rabbimiz, örtünmenin ancak daha verimli bir ortamoluşturabileceğini bildirmektedir. Fizik örtü, Takva örtüsü üstünegiyilebilirse amacına ulaşır. Kur'ân da böyle demiyor mu?
" EyAdemoğulları! Size açığa vuramayacağınız yerlerinizi örtmeniz ve güzelliknesnesi edinmeniz için katımızdan nimet olarak giysi maddeleri ve onlarıkullanma bilgisi verdik. Ama (örtünme emrimizi uygulamayı da içine alan) kulluk bilinci ve yaşamı olan Takva örtüsü daha hayırlıdır. İşte bu da, insanoğlunun öğüt alabileceği âyetlerden biridir."10
Zîneti AçığaVurmamanın/Örtünmenin Amacı Kadını Toplum Hayatından Dışlamak mıdır?
Yukarıdadeğinildiği üzere amaç, yaratılış sebebimiz olan ibadetin, giysiye ilişkinolanını yerine getirerek Rabbimizin egemenliği önünde eğilmek, Cennetlerinegirebilmektir. Bu ana gaye çizgisinde içgüdüleri aklın ve İslâm'ın kontrolünealarak özgün bir şahsiyet oluşturmak, aileyi koruyarak genel ahlâka katkısunmaktır.
Kadını toplumhayatından dışlamak, Allah'ın iradesine karşı çıkmaktır. Kadınların rûhî vebedenî duyarlılığı sebebiyle ilgi duymadıkları alanlar vardır. Ama Kur'ân veSünnet yasalarıyla erkeklere açık, fakat kadınlara kapalı alanlar yoktur.İstisnalar da pek azdır.
Erkeklerinyükümlü kılındığı namaz, zekât ve hac gibi görevlerle, içki, kumar ve zina gibiyasaklarla onlar da yükümlüdür. Erkekler gibi onların da eşlerini seçme, özelşartları içinde boşanma ve ekonomik görevleriyle uyumlu mîras alma haklarıvardır. Onların da üretime katılma, ticaret yapma, siyasi ve hukukî yöndenkendilerini ve diğer Müslümanları temsil ve tasarrufta bulunma hakları,gereğinde savaşlara katılma görevleri vardır.
Hz. Peygamberinuygulamalarına aykırılıkla kadınların İslâmî kurallara bağlı olarakyapabilecekleri sosyal atılımları bir tarafa, Cuma ve Bayram namazlarınakatılımlarını bile engelleyen yaklaşımlar, İslâm'ı değil sahiplerini bağlar.İnsanı en güzel kıvamda erkek ve kadın olarak yaratan ve onlara müşterekgörevler yükleyen Allah'ın ve bütün insanlara gönderilmiş Elçisinin kadınlaraleyhine ayırım yapması mümkün müdür?
İslâm'ınkadınlar için ev merkezli bir toplum hayatını önerdiği söylenebilir. Bu dadüşünebilen insanlığın büyük bedeller ödeyerek kavrayabildiği bir hakikattir.
Birilerininİslâm adına, diğerlerinin de laiklik adına haklarını ve hürriyetlerinikısıtladığı İslâm kadını,İslâmî çizgiden ödün vermeden ayağa kalkmayaçalışmalıdır.
c- Kadın giyimi ile ilgili üçüncü âyet Nûrsûresinin 60. âyetidir.
Kadın giyimininiman temelli ahlâkî bir konu olarak değerlendirilmesi gereğineişaret eden bu âyette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Evlenme ümidi kalmamış yaşlı kadınların sözleri ve davranışlarıyla kadınsıtavırlar sergilememeleri koşuluyla siyablarını çıkarmalarındasorumlulukları/günahları yoktur.Ancak her şeye rağmen (siyablarınıçıkarmayarak)iffetli davranmaları kendileriiçin hayırlıdır.Allah her şeyi çok iyi işiten,çok iyi bilendir."
SİYAB kelimesi Kur'ân'da elbiseanlamındaki sevb'in çoğulu olarakgeçmektedir.
"Siyabınıtertemiz kıl." Anlamındaki Müddessir sûresinin 4.âyetiyle, " ...Öğleyin istirahat için siyablarınızı çıkardığınız vakit..."anlamındakiNûr sûresinin 58. âyetinden hareketle Siyabı kişinin günlük çalışmalarında veinsanlar arası ilişkileri sırasında giydiği elbise anlamına geldiğini söyleyebiliriz.Bunagöre yaşlı kadınların elbiselerini çıkarmalarını iki şekilde anlayabiliriz.
a-İnsanların, öğleyin istirahat halindeiken giydikleri çalışma elbiseleriniçıkardıkları gibi onlar da elbiselerini namahremler(evlenebilecekleri) yanındaçıkarabilirler.
b-Onlar,diğer genç kadınların namahremler arasında giymekleyükümlü oldukları hımarı da içine alacak şekilde Cilbablarını çıkarabilirler.Ancak çıkarmamaları daha ahlâkîdir.
B- Erkeklerin Giysisi
Nûr sûresinin30.yetiyle erkekler Ferc'lerini; önve arka organlarıyla yakın çevresini, kabul gören daha açık bir anlatımlagöbekle diz arasını korumakla yükümlü oldukları için onların elbiselerinin,anılan bölgeyi örter nitelikte olması gerekir. Farz olan budur. Kadınlarınduygu sapmalarına sebebiyet vermeyecek şekilde giyinmeleri ise, haramlarayönlendirici olmama kuralının gereğidir. İslâm'la çelişmeyen örf de belirleyiciunsurlardandır.
Kadın ve Erkek Giysisinde MüşterekŞartlar
a- GiysininGiyenin Cinsiyetine Uygun Olması
Giyimin maddîşartlarından biri de Elbisenin örtülmesi gereken yerleri örtmesi gereği kadar,içinde yaşanılan toplumun örfüne göre, erkeğin giydiği elbisenin kadınelbisesine, kadının giydiği elbisenin de erkek elbisesine benzememesidir, birdiğer anlatımla karşı cinsler arasında benzeşmeye sebep olmamasıdır. ÇünküPeygamberimiz, «Kadın elbisesi giyen erkeğe ve erkek elbisesi giyen kadınaAllah lanet etsin.» buyurarak Kur'ân çizgisinde yaratılış düzeni ile çelişenbu uygulamayı yasaklamıştır.11
Kadın giysilerigibi erkek elbiselerini içine alacak bir diğer mühim şart da elbiselerin canlıvarlıkların resimleri ve motifleri ile desenli olmamasıdır
b- ElbiseninYasak Kılınmayan; Helal Maddelerden Olması
Elbisenin helalmaddelerden yapılmış olması,Kur'ân'ın genel bir ifadeyle yasakladığı ölü hayvanderileriyle, Sünnet'in yasak kapsamına aldığı yırtıcı hayvan derileri dışındakimaddelerden üretilmiş olmasıdır.12Erkekler için getirilen bir diğer şart da onların giysilerin tabîi ipektenyapılmış olmaması ve altın takılar ihtiva etmemesidir. Çünkü Peygamberimiz,Kur'an doğrultusunda israf ve lüks türü haramlardan korunması gereken erkekyaratılışı ile çelişkili görerek ipek ve atın kullanımını erkeklereyasaklamıştır.
-Allah şanınıartırsın- O, şöyle buyurmuştur:
"Altın veipek ümmetimin kadınlarına helâl, erkeklerine haram kılınmıştır."
"Dünyadaipek giyen kimse Ahiret'te giyemez."13
Peygamberimizbir diğer hadislerinde altıyüzük takmayı da ateşten kora parmak sokmak olarakvasıflandırmıştır.
Bu sebeplemeselâ mü'min tabiî ipekten üretilmiş gömlek giyemez. Altın yüzük, manşet vekolye takamaz.
Ancak, erkekelbiseleri için yakalara, kollara ve diğer bölümlere ipekten süs yapılabilir.14
Harama konuelbiselerden kaçınmadıkça giyimde meşruluğa ve güzele ulaşılamaz.
c- ElbiseninSadelik İçinde Güzel Olması
İslâmî giyiminmaddî şartlarından biri de sadelik içinde güzel olması, bir diğer ifadeylegiyilen elbisenin vücuda uygunluğu ve renkleri arasında uyumluluğudur.
Vücuda oldukçabüyük gelecek bir giysi ile renkleri canlı ve birbirine zıt olan giysinin güzelbulunmayacağı, muhatapların gözlerine dokunacağı, bakışları yoracağı ve hafifealınma nedeni olacağı bir gerçektir.
Bu sebeplevücuda uygunluğun ve renkler arası uyumun önemsenmesi gerekir. Giyimde örtünmeyanı sıra güzellik de amaçlanmalıdır. Çünkü Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm'de bize,giysileri güzelleşmemiz için verdiğini açıklamaktadır:
" Ey Âdem oğulları! Size açığavuramayacağınız yerlerinizi örtmeniz ve güzelleşmeniz için nimet olarak giysimaddeleri ve onları kullanma bilgisi verdik..."15
Güzelleşmeninamaç edinilmesi gerektiği içindir ki Rabbimiz süs manasına da gelen zînetsözcüğünü elbise anlamında kullanarak kültür ocağı ve ibâdet yeri olan camileresüs nitelikli elbiselerle gidilmesini emretmiştir. 16
Kur'ânçizgisine uyarılarda bulunup öğüt veren Peygamberimiz de giyimde sadelik içerenbir güzelliği amaçlanması gerektiğine fiili örnekler vermiş, yönlendirmelerdebulunmuştur.
Hz. Ebul -Ehvas isimli sahâbi anlatıyor:
Döküntü birelbise giyinmiş olduğum halde Hz. Peygamberin yanına geldiğimde Hz. Peygamberlearamda şu konuşma geçti:
- (Ya Ebul - Ahvas!) Senin malın var mı?
- Var Ya Resûlallah!
- Ne gibi malların var?
- Allah'ın bana verdiği deve, at, koyun, keçi...benzeri mallarım var.
- (Ya Ebul - Ahvas!) Allah sana mal verdiğizaman, verdiği mal nimetinin izleri üzerinde görülsün.17
Elbiseningüzelleştirilmesi lüzumunu Peygamberimizin aşağıdaki emirlerinden daha açık birşekilde öğreniyoruz:
«(EyMü'minler!) Sizler mü'min kardeşlerinizin yanına gidecek, ilişkilerkuracaksınız. Bu sebeple beraberinizde götürdüğünüz eşyanın bakımı vetemizliğine önem veriniz. Elbiselerinizi düzene sokup güzelleştiriniz kiinsanlar arasında bir benek gibi dikkat çekenlerden olunuz. Şüphesiz Allahçirkinliği ve çirkinliğin benimsenmesini sevmez.» 18
Elbiseninsadelik içinde güzel olması konusunun özellikle kadınlarımız tarafından yanlışdeğerlendirilmemesine bilhassa değinmek isteriz.
Onlar giyimleilgili açıklanan Kur'ân ve Sünnet'e uygunluk şartına özenle uyacaklar,giyimlerinde dişiliği değil İslâmî kişiliği ön plana çıkaracaklardır. İslâmîanlamda elbisenin sadelik içinde güzellik vasfını taşıması ile kadınındişiliğini belirginleştirici süs olma vasfını taşıması, ayrı ayrı şeylerdir.
Hiç şüphesizcinsel bakışların kadın üzerinde odaklanmasına neden olacak giysiler giyilmesiharamdır.
Aşağıdasunacağımız hadis de, Nûr sûresinin 31.âyeti doğrultusunda haramlığın delilinivermektedir
Hz. Âişe (r.a.)anlatıyor.
«Hz.Peygamber (s.a.) Mescit'de oturuyorken Müzeyne kabilesinden süslü elbiseleriçinde alımlı ve çalımlı bir şekilde yürüyen bir kadın çıkageldi.
Bu kadınıgören Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
- Eyinsanlar! Kadınlarınıza (bakışları celbedecek ve onları hafif meşrebkadınlardan zannettirecek) süslü elbiseler giymeyi ve alımlı çalımlı bir edaile mescitlere girip çıkmayı yasaklayınız...» 19
Sözü,Peygamberimizin konumuzu özetleyici öğütleri ile bağlayalım:
- Dinliyormusunuz, dinliyor musunuz, dinliyor musunuz? Giyimde sadelik îmandandır.»
İsrafadüşmeksizin, kibire/büyüklük duygusuna kapılmaksızın yiyiniz, giyiniz ve detasadduk ediniz.20
d- ElbiseninKâfirlerin Elbisesine Benzememesi
İslâmî ölçüleregöre giyinmenin maddî şartlarından biri de elbisenin Budistler, Yahûdiler,Hıristiyanlar ve Materyalistler benzerleri İslâm dışı topluluklardan birine aitözel giysilerden biri olmaması veya onlardan biri olunduğu çağrışımınıyaptıracak derecede benzememesidir.
ÇünküPeygamberimiz, «İnançta, amelde, kılık-kıyafette bizden başkasınabenzemek isteyenler bizden değildir.» buyurmuştur.. 21
Örtünme Emrine Aykırılık Nasıl BirGünahtır?
Allah'ın vePeygamberi Hz. Muhammed'in emirlerine uymak ibadet olduğu gibi aykırılık dagünahtır. Örtünme Rabbimizi emrettiği ve Peygamberimizin açıkladığı bir emirolduğu için bu emre aykırılık da günaha girmektir.
Kur'ângünahları Kebâir, Hatîat-Seyyiat ve Lemem olmak üzere üç kısma ayırır.22Peygamberimiz, büyük günahları, haksız yere insan öldürmek, zina yapmak,yeminederek zimmete mal geçirmek, faiz almak, namaz kılmamak, zekât vermemek vebenzerleriyle örneklendirir. Bu sebeple örtünme emrini çiğnemeyi orta derecedeSeyyiat-Hatîat türü günah olarak değerlendirebiliriz. Açıkladığımız Nûrsûresinin 31. âyetinin sonunda "Siz ey mü'minler! Hepiniz topluca tövbeedin/ günahlardan dönüp Allah'a yönelin." buyrulması örtünme emrini yerinegetirmemenin haram bir tavır olarak günah olduğunu göstermektedir. Örtünmesürekli bir ibadet olduğu gibi örtüsüzlük de sürekli bir günahtır
Giyimin maddî şartlarını, giysinin Kur'ânve Sünnet buyruklarına göre başı ve vücudu örtecek ve ten rengini ve organlarınbiçimini kapatacak şekilde sık dokulu ve geniş, giyinenin cinsiyetine uygun,helal kılınan maddelerden yapılı, sadeliği içinde güzel, bâtıl din ve ideolojimensuplarının giysilerine aykırı olması şeklinde özetleyebiliriz.
1-Tin5, Bakara 28, Zariyat 56.
2-Kadınlaramahsus bir tür giysi.Car'dan küçüktür.Üstlük denilen ve bürünülen giysi.Bazılarına göre Hımar manasına baş örtüsü. Bak.Kamus Tercumesi
3-Nisa25, Ahzab 59.
4-El-İhtiyar1/46
1-Nûr30,Mümtehine 12, Kasas 23.
2-EbuDavud, Libas 34, Müslim, Hac 409, Tirmizi, Hac 18.
3-Taberi,Nûr 31, Ebu Davud Hn.1119, Avnül-Mabud 11/177, Tirmizi Libas 8.
4-Rağıb, El-Müfredat Hamere maddesi.
Baş anlamına gelen Re's sözcüğü ilekullanılmadığı için Hımar'a başörtüsü denilemeyeceğini ileri sürenlere,anlayabilecekleri Türkçe'mizden hatırlatma yapalım.
Kavuk,kalpak, sarık, takke, tülbent, yazma, yemeni ve benzerlerinde de baş sözcüğügeçmemektedir.
Şapka,bere ve kasket ve gibi yabancı kökenlileri de baş sözcüğü ile kullanmıyoruz.Başörtüsü türlerini içine alan Arapça Nasîf, Milhafe ve Lisam ...gibi sözcüklerde deRe's takısı yoktur.
5-TaberiNûr 31, Ebu Davud Libas 33.
6-Müslim Libas 123, Tac 3/179.
7-M.Zevaid5/136, Ebu Davud Libas 36.
8-Maide 5, Bakara 221.
9-Buharî,Cihad 65.
10-Araf26.
11-EbuDavud, Libas 15.
16-Maide 3, Ebu Davud, Libas 43.
17-Buhari,Libas 15, Tirmizi, Libas 1.
18-Fethül-Kadir8/91.
15-Araf26.
16-Araf31.
17-Et-Tac3/162.
18-EbuDavud, Libas 25, Müsned 4/179-180.
19-İ.MaceHn. 4001.
20-M.Mesabih,Hn. 4345.
21-TirmiziHn. 2696.
22.Nisa 31, Necm 32.
Giyimin Manevi Şartları
İslâmî ölçüleregöre giyinmenin yukarıda açıkladığımız maddî şartları yanı sıra manevî şartlarıda vardır. Bunları elbiseyi helâl kazançlarla almak ve kibirden korunarakgiyinmek şeklinde açıklayabiliriz.
Elbiseyi HelâlKazançla Almak
İslâm,kazançları helâm ve haram olmak üzer ikiye ayırır. Yenilen gıdalar gibi giyilenelbiselerin de mutlaka katıksız helâl kazançlarla alınması gerekir.
Faiz,içki-kumar-fuhuş işletmeciliği, emeği sömürü, rüşvet ve aldatma gibi insanlarazarar verici çizgide sağlanacak haram kazançlarla alınacak giysiler, dıştankaliteli ve güzel görünseler de gerçekte lekelidirler, giyilemeyecek ölçüdepistirler. Maddi pisliklere bulaşmış elbiselerle insanların beğenisi kazanılamayacağıgibi onlarla da kazanılamaz. Haram kazançlı giysilerle kabul olunur ibadet deyapılamaz.
-Allah şanınıyüceltsin.- Peygamberimiz bu gerçeği bir hadîslerinde şöylece açıklamıştır:
«Üzerindençıkarıncaya kadar haram kazançla alınmış elbise giyen kişinin namazı ve orucunuAllah kabul etmez.»1
Haramgiysilerle erdemli halk ve de Hak katında çirkinleşenler nasılgüzelleşebilirler.
ElbiseyiKibirden Korunarak Giyinmek
İslâmî ölçülere göre giyinmenin manevi şartlarından biri deelbiseyi kulca ve şükür duyguları içinde kibirden korunarak giymektir. Giyimiibadet haline dönüştürecek de budur.
kaynak:alirizademircan.net
Örtünmenin amacı Allahın rızasını kazanmak , ırzı meşru olmayan arzulardan sakınmaktır. Bir çok insan bu emire karşı gelerek ayetleri yok sayıyor . Oysa ki örtünme ile ilgili çok açık ayetler var. İlahi emir kesin dir. Avret yerleri örtmekte farzdır. Buluğa ermiş har kadının örtünmesi gerekmektedir. Kuranda manto , çarşaf giyin diye bir emir yok lakin örtünmenin ölçüleri belirlenmiştir. Her kadın bu ölçülere uymak kaidesi ile örtünmelidir.Örtünen kadın dikkat çekici cezbedici giyinmemelidir. Zira örtünmenin amacı çekiciliği , cezbediliciği saklamaktır. Örtünme bir adet , gelenek değil emirdir.
Örtünme ile ilgili tüm detayları ayetler ışığın da sizlerle paylaşıyoruz. Öncesi Tesettürde Dikkat Edilecek Hususlar adlı konumuzu incelemenizi öneriyoruz.
Kadının ilk eviolan giysi dış etkilerden ve bakışlardan koruduğu gibi kültür farklılığınıyansıttığı ve tanıtıcı nitelik taşıdığı için İslâm Dini, kendisine inananlariçin bağımsız ve özgün kimlik inşası amacıyla giyimle ilgili ölçüler koymuştur.
. Şartlarını Taşıyan Giyim İbadettir
Giyim konusuişlenirken belirlenmesi gereken ilk konu onun bir ibadet görevi olduğugerçeğidir.
İbadet Allah'ın ve Peygamberi Hz.Muhammed'in emirleri ve yasaklarına itaat emektir. İnsan, ibadetiyle dünyahayatını anlamlandıracak ve Cennet'lere kavuşacaktır.
Giysi ileilgili emiler ve yasaklar, Kur'ân'la bildirilen ve Hz. Muhammed tarafındanaçıklanan yasalar olduğu için, bu yasaların gereğini yapmak ibadettir. Busebeple giyimle alakalı olarak bilinmesi gereken ve uygulamayı vicdan zevkihaline getirecek temel konu budur.
Giysinin Amacı
-En doğrusunuAllah bilir- Giysi ile ilgili ilahi buyrukların amacı, insanıbilinçlendirmektir; Allah'ın rûhu, malları ve toplumsal hayatı yanı sıra bedeniüzerinde de egemen olduğu bilincine erdirmektir. Bu ana sebebe bağlı olarakiçgüdüleri aklın ve ilâhi kuralların denetimine almaktır/aldırmaktır.İlişkileri cinsiyet üzerinden değil kişilik üzerinden kurmaktır/kurdurmaktır.Toplumsal hayatın çekirdeği ve İslâmî düzenin ana kurumu kılınan aile hayatınayönlendirmektir. Sağlığı ve estetiği korumaktır. İlâhi irade gereği yasaklananzinadan ve zinaya götürücü işlerden sakındırmaktır.
Giyimin Maddi Şartları
Giyimin maddîşartlarını, giysinin Kur'ân ve Sünnet buyruklarına göre başı ve vücudu örtecekşekilde sık dokulu ve geniş, giyinenin cinsiyetine uygun, helal kılınanmaddelerden yapılı, sadeliği içinde güzel, bâtıl din ve ideoloji mensuplarınıngiysilerine aykırı olması şeklinde özetleyebiliriz. Bunlardan ilki kadın veerkekte faklılık gösterirse de, diğerleri müşterektir.
A- Kadın Giysiile İlgi Kur'ânî Buyruklar
a- Kur'ân-ıKerîm'de kadın giyimini konu edinen ikisi temel olmak üzere üç âyet vardır.Bunlardan ilk indirileni, Ahzab Sûresi'nin 59. âyetidir Biz de bu âyettenbaşlayacağız.
Bu âyette YüceRabbimiz şöyle buyurur:
"EyPeygamberim! Eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadılarına söyle/emret.Cilbab'larını baştan aşağı sarkıtarak örtünsünler. Böylesi örtünmeleri (ahlâki çizgide yaşayan erdemlikadınlar olarak) tanınmalarına (bakışla, sözle ve elle) incitilmemelerine daha uygundur. Allah çokça bağışlayan ve pek çok merhametedendir."
Kadınınörtünmesi ile ilgili bu ilk emir, ikinci emir olan Nûr Sûresi'nin 31.âyeti gibiPeygamberimiz aracılığıyla verilmektedir.
Bu emirlerinPeygamber devlet başkanı olan Peygamberimiz aracığıyla verilmesi, KıyametGünü'ne kadar İslâm'ı teblîğ ve uygulama konumunda olacak bütün ilim adamları,yöneticileri ve velîleri görevlendirmek içindir. Çünkü örtünme yalnız kadınlarıdeğil, Toplum Ahlâkı'nı oluşturup yaşatmak ve korumak konumunda olan kadınerkek tüm ergenlerin yükümlülüğüdür.
Âyette geçen Celâbîb kelimesi Cilbab'ın çoğuludur. Cilbab, sözlükte başörtüsü, büyükçe baş örtüsü, boğaz çukurundan aşağıya doğru salınan giysi,vücudu bütünüyle örten örtü manalarına gelir.
Cilbab emri, baş örtüsü takan, amagerdanlarını, göğüs çatallarını açıkta bırakan, ayaklarına halhal takınan ve buşekilde Mescid-i Nebî'de cemaat namazlarına katılan mümin kadınlara verilmiştir. Ama cilbab emriylenerelerin açıkta bırakılabileceği, kimlere karşı örtünme ile yükümlüolunmayacağı ve şeklî bir örtünme ile yetinilip yetinilemeyeceği, bir diğeranlatımla süs vasfını taşıyan giysi ve aksesuarların kullanılıp kullanılamayacağıaçıklanmamıştır. Değinilen ayrıntılar açıklanmamakla birlikte açıkta bırakılanorganların kapatılması gereği öğrenilmiştir. Bu ayrıntılar daha sonra indirilenNûr sûresinin 31. âyetiyle açıklığa kavuşturulmuştur.
b- Kadıngiyimi ilgili ikinci âyet Nûr Suresi'nin 31. âyetidir.
Bu âyetteRabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Mü'minkadınlara söyle! Onlar da gözlerini cinsel amaçlı şehvetli bakışlardançevirsinler. Cinsel organlarını (dıştangörülür olmaktan; zinaya aracı kılmaktan) korusunlar. Yalnızca taiî olarakkendiliğinden görüneni dışında ki zînetlerini açığa vurmasınlar. Başörtüleriniyakalarının üstüne salsınlar. Zînetlerini kocalarından, babalarından,kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından erkek kardeşlerinden erkekkardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, yahutyasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinselisteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerininhenüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar. (Yürürken)gizlediklerizînetlerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurmasınlar. Siz ey mü'minler!Hepiniz topluca günahlarınızdan dönüp Allah'a yönelin ki, kurtuluşa/esenliğeerişesiniz."
Âyet, Ahzabsûresinin 59.âyetinde olduğu gibi ‘Ey Peygamber!" hitabı iledeğil,"Söyle" emri ile başlamaktadır. Böyle olmakla birlikte ilk muhatapPeygamberimizdir ve muhatap olma konumundaki bilgilendirici, uyarıcı veyönlendirici bütün yükümlülerdir.
"Mü'minkadınlara söyle!" buyrulduğu için ilâhi emrin kendilerine iletileceğikadınlar da iman eden kadınlardır. Mü'min olmayan kadınlara bu gibi emirlerverilemez. Örtünme gibi emirlerin gereğini üstlenebilecekler; bilinçli olarakböylesi bir erdemle yükselebilecekler ancak inananlar olabilir.
Âyetin anabuyruğu, belirlenen şartlar içinde kadınların Zînet'lerini açığa vurmamasıdır.Anahtar kavram Zînet sözcüğüdür.
Zînetsözcüğünün taşıdığı "güzel nesne" anlamı, bu anlamın Kurânda kullanılmışolması, âyetin bütünü, Hz. Peygamber dönemi uygulaması ve de İslâm alimleriarası genel kabul zînetin vücut anlamınageldiğini doğrulamaktadır. O haldeâyetin zinetle ile ilgili bölümünün manası şöyle olur:
"...Tabîiolarak kendiliğinden görüneni dışında vücutlarını açığa vurmasınlar..."
Bu şekliyleâyet, bütün kadınların güzel konumunda olduklarına işaret etmektedir.
Kadın vücudunun kendiliğinden görünenkısmı neresidir?
"Tabîiolarak kendiliğinden görünen vücut organlarının yüz, dirseklerinyarısına kadar eller ve topuktan bir karış yukarısına kadar ayaklar olabileceği,"Kur'ân'ın işaretleriyle ve -Allah şanını artırsın- Peygamberimizin onaylarıylada doğrulanmıştır.
Mü'minerkeklere verilen cinsel arzulu bakışlardan korunulması ile ilgili Kur'ânîemir, Rabbimizin kadınlarla biatlaşması/sözleşmesi için Peygamberimize yüklediğigörev, Hz.Mûsa'nın daha sonra eşi ve baldızı olacak kadınlarla konuşması yüzünkendiliğinden görünür kabul edilebileceğinin Kur'ânî işaretleridir.1
SevgiliPeygamberimizin, şeffaf bir elbise giyinik olduğu halde yanına gelen baldızıEsma'ya arkasını dönüp sarığından bir parça kesip vererek ergin kadınların yüzve eller dışındaki vücut organlarını örtmeleri gereğini vurgulaması; yüz biniaşkın mü'minler topluluğu ile yaptığı Veda Haccı'nda ihramlı kadınlarınyüzlerini örtmesini yasaklaması argümanlarımızdır. Veda haclarında kendisinesoru yönelten genç kadınla bakışan terikesindeki amcası oğlu Fazl'ın yüzünüelleriyle bizzat çevirirken, kadına yüzünü örtmesine ilişkin bir emir vermemeside delilimizdir.2
Peygamberimizin"Allah'a ve Ahiret günü'ne inanan kadın, ellerini ancak dirseklerin yarısınakadar açabilir." diyerek bizzat göstermesi, kızı Fatıma'ya yönelikbeyanlarında topuklardan dize doğru bir karış yukarısına kadar açılabileceğineonay vermesi ve bu onayını, eşi Ümmü Seleme annemizin sorusuna verdiği cevaptadile getirmesi, özetlediğimiz genel kabulü doğrulamaktadır.3
Saçlar Görünebilir mi?
Görünemeyeceğiniâyet göstermektedir. Açıklayalım.
Hz. İbrahim'inteblîğ izlerinin görülebildiği Mekke ve Medine toplumları geleneğinde saçlarınörtülmesi, asalet nişanı olarak varlığını sürdürüyordu. Ancak büyük çoğunlukörttükleri başörtülerini arkalarına salarak boyun ve gerdanı açıkta bırakıyor,bir diğer anlatımla yaka yırtmaçlarını geniş tutarak göğüslerini sakınmıyordu.Dönemimizde de modalaştırılan bu cahiliye geleneğini yıkmak ve yapılmasıgerekeni belirlemek için Rabbimiz âyetin devamında şöyle buyurdu:
"...Başörtüleriniyakalarının üstüne salsınlar..."
Burada anahtarkelime "hımar"ın çoğulu "humur"dur. Hımar soyut örtü değil, baş örtüsüdür.Alkollü içki anlamında ki Hamr da ay köktendir. Hamr aklı, hımar başı örter.Ancak hımar kendisiyle boyun ve yaka yırtmaçlarının örtülerek göğüs bölgesininkapatılabileceği büyükce baş örtüsüdür. Cilbab bunun daha büyüğüdür. Allahınkullanılmasını istediği hımar'dır.Yani baş örtüsüdür. Pek tabîi olarak hımarönce görevini yaparak saçlarla birlikte başı örtecektir. Peygamberimizindenetimindeki uygulama da böyle olmuştur.
Hz. Aişeannemiz Hımarın/baş örtüsünün kullanımı ile ilgili ilâhi emrin verildiği geceMedine'de bir devrim yaşandığını şöyle anlatıyor:
Allah'ayemin ederim ki Allah'ın Kitabı'na iman ve onu doğrulama yönünden Ensar'ınkadınlarından daha bilinçlilerini görmedim. Erkekler, Allah'ın kadınlarlailgili olarak indirdiği örtünme ile ilgili âyeti,evlerine gelerekeşleri,kızları,kız kardeşleri ve diğer kadın akrabalarına okuduklarında,onların her biri, elbiseleri ve bulabildikleri kumaş parçalarından Allah'ınindirdiği hükme imanlarını pekiştirmek için birer baş örtüsü hazırladılar.Ertesi gün sabah namazına baş örtülerine bürünmüş olarak katıldılar. Sankibaşlarında kumaştan kargalar varmış gibiydiler. 5
Soruyacevabımızı özetleyelim:
Saçlar tabîi olara kendiliğinden görünür zînet kapsamına alınamaz.
Açıklamalarımızışığında net olarak görülebileceği gibi, İslâm kadını'nın giysisinin anaunsurlarından biri olan saçları içine alacak nitelikli baş örtüsü, Rabbimizinemridir.İnanırsınız- inanmazsınız, uygularsınız veya uygulamazsınız bu ayrı birkonudur.Ancak baş örtüsü Müslüman kadınlara yönelik ilâhi yasadır.
KadınGiysisinin Örtücü Olma Yanı sıra Diğer Şartları
Örtünme Teni Göstermeyecek Şekilde KalınBir Giysi İle Gerçekleştirilmelidir:
Allah'ın Resûlü teni gösteren bir elbise ileörtünmenin sağlanamayacağını, böylesine örtülü çıplaklığın azâbını da duyuranbir hadisleriyle şöylece açıklamaktadır:
"Ümmetimden henüz görmediğim(tövbe etmemeleri halinde) azaba uğrayabilecek ikisınıf vardır. Onlardan bir sınıfı beraberlerinde taşıdıkları sığır kuyruklarınıandırır kamçılar-joplarla insanları döven erkeklerdir.Diğer bir sınıfı dagiyinik olan, fakat giysileri içlerini gösterdiği ve örtülmesi gerekenorganlarını örtmediği için çıplak durumda olan kadınlardır..."6
Örtünme,Vücût Organlarının Yapısını Açığa Vurulmaksızın Sağlanmalıdır:
Vücût organlarının hacmini belirtecek bir giysi ile İslamî örtünmegerçekleştirilemez.
İslamî örtünmenin bu özelliğini şu hadis-i şeriften öğreniyoruz.
Zeyd Oğlu Üsema (r.a) anlatıyor.
Allah'ın Resûlü Dihyetğl-Kelbî isimli sahâbînin kendisine hediye ettiğiMısır mamûlü sıkıca dokunmuş keten bir elbiseyi bana giydirdi. Ben de onukarıma giydirdim.
Bir ara Allah'ın Resûlü bana sordu:
- Hayrola, niçin sana verdiğim elbiseyi hiç giymedin?
- Onu karıma giydirdim (Ya Resûlallah!)
- Karına, altına ince bir elbise daha giymesini emret. Zira ben oelbisenin karının kemiklerinin hacmini açığa vurmasından endişe ederim.7
Örtünme Emrinin Kendilerine Karşı Uygulanmayabileceği Kişiler Kimlerdir?
Kendilerine karşı vücudun örtüleceği kişilerbütün erkekler değil, yalnızca kendileriyle evlenilebilecek olan erkeklerdir.Kendileriyle ebediyen evlenilemeyecek olan erkeklerle, ailenin bir parçasıolmuş yasal hizmetçi konumundaki kişiler, aile ile ilişkiler kurmuşcinsellikten kalmış erkekler, kadınlara ilgi duyacak yaşa gelmemiş çocuklar vekadınlardan oluşan yakın çevre, kapsamın dışında tutulmuşlardır:
"...Zînetlerini kocalarından, babalarından,kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından erkek kardeşlerinden erkekkardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, yahut yasalolarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinselisteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerininhenüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar..."
Kadınlar Zînetleri Olan VücutlarınıKendileri İçin İstisna Getirilenler, Örneğin Kardeşler ve Kayınpederler YanındaAçığa Vurabilirler mi?
Konumuz olanâyetin başında üreme organları ve çevresi anlamına Ferc'lerini korumaları emredildiği ve Araf sûresinin 26.âyetindegiysilerin ön ve arka organlar manasına Sev'ât'ınörtülmesi için verildiği bildirildiğinden, İslâm bilginleri gösterilemeyecekvücut bölümünün göbekle diz kapakları arasını içine aldığında görüş birliğiiçindedirler. Birbirlerine helâl kılındıkları ve birbirlerinin bütünvücutlarına bakabilecekleri için eşler pek tabîidir ki bu kuralın dışındadır.
Kadınların, Kendilerine Vücut Zînetiniaçabilecekleri Kişilere Göğüslerini, Meme Altı Karın Kısmını ve Mükabili SırtBölgesini Gösterebilir mi?
Kur'ân'da veonun açıklaması olan Sünnet'te bu ve benzeri sorulara doğrudan açık cevaplarverilmemiştir. Tüm insanlığı ve bütün kültürleri kuşatacak olan bir dininuygulamayı, ihtiyaca, zarûrete, İslâm'la çelişmeyen örfe, kültürel düzeye,ensest ilişkilere kapı açıp açmayacağı ihtimaline, toplumun genel akışına vemü'min kadının ahlâkî tercihine bırakması gerekirdi. Gerektiği gibi deolmuştur. Ancak kadınların vücutlarını ne ölçüde açığa vurabileceklerikonusunda dikkate almaları gereken genel kurallar vardır. Bu kuralara değinmeyigerekli buluyoruz.
1- Kur'ânerkekleri, Müslüman olanlar ve olmayanlar şeklinde ayırdığı gibi, zinaedenlerle etmeyenler, gizlice dost tutanlarla tutmayanlar şeklinde deayırmaktadır. Ayrıca kendileriyle evlenilebilecek olanlarla evlenilemeyecekolanlar şeklinde de ayırıma tabi tutmaktadır. Müslüman kadınlar da buayırımları yaparak davranışlarını belirlemelidirler.8
2 -Nûrsûresinin 60. âyetiyle nikâh ümidi kalmamış yaşlı kadınların, vücut organlarıolan zînetleriyle kadınsı tavırlar sergilememeleri koşuluyla giysilerinin birkısmından arınabilecekleri açıklanmıştır. Bu da kadınsı duygulardan arınamamış,duygu coşkunluğundan korunamamış, ilgi duyacaklara cesaret verebilecekkadınların, zînetlerini açığa vuramayacağı gerçeğinden hareket etmelerinigörevleştirmektedir.
3- Yasalarınkorumacı, görsel ve yazılı medyanın geliştirici etkisiyle ensest ilişkilerevaran zinaların yaygınlaştığı ve tabîi görülmeye başlandığı dönemlerde, şerlere yöneltici vesilelere kapıları kapamakamacıyla vücut zinetini korumak gereği de kadınlara yön verici olmalıdır. Ayrıca her kadın, yakın çevresinin kendisineyönelik bakışların cinsellik içerip içermediğini kavrar, gözlerin hıyanetinisezer. Davranışların, yakınlıkların hangi amaca yönelik olduğunu hisseder.Böylesi olumsuz bakışlar ve davranışlar de kadınlarımızı yönlendiriciolmalıdır.
Müslümankadınlar izin verilen kişiler yanında zînetleri olan vücut organlarını neölçüde açığa vurabileceklerini yukarıda açıklanan kurallar çerçevesindebelirleyeceklerdir. İslâm bilginleri bunu göbekle diz kapakları arası ayrıcakarın ve sırt olarak özetlemişlerdir. Doğruları en iyi bilen Allah'tır.
Zînetin Açığa Vurulma Yasağının SebebiNedir?
Nûr sûresininaçıklamaya çalıştığımız 31.âyetiyle zînetin açığa vurulmasının yasaklanışamacı, soyut örtünme değildir. Amaç, insanı, Allah'ın bedeni üzerinde de egemenolduğu bilincine erdirmektir. Bu ana sebebe bağlı olarak amaç ahlâkîdir. Ahlâkîolduğu için, ölçülere uygun giyiniş sonrasında bile davranışlarınahlâkîleştirilmesi gerekir.Bu gerçeği bir örnekle açıklamak için Rabbimiz buâyette şöyle buyurmaktadır:
"...Kadınlaryürürken gizledikleri vücut zînetinin bilinmesi için; belli edecek şekildeayaklarını yere vurmasınlar..."
Kur'ân'ınindirildiği çevrede kadınlar ayaklarına süs olarak halhal takarlardı. Örtünmeemri öncesinde Hz. Aişe ve Ümmü Süleym gibi önder ve örnek kadınların mahremçevrelerince bilinir şekilde halhal takındığını biliyoruz.9 Bazı kadınlar gösterir şekilde halhallıayaklarını kullanarak işveli yürüyüş yaptıkları için Rabbimiz ayaklarınkullanımı örneği ile yasak getirmiştir. Bu sebeple âyetin bağlamımız içindekianlamı şöyledir:
"...Kadınlardikkatleri üzerlerinde yoğunlaştırmak için tahrik edici bir tavırla çapkıncayürümesinler..."
Ayette örtüemrine ilave olarak, örtü ile kapatılan güzelliklerin bilinmesi gibi bir amacıngüdülmemesine vurgu yapılmaktadır. , Kur'ân dilinde teberrüc olarak nitelençapkın yürüyüş şekli bir örnek olarak verilmektedir. Konunun halhalla doğrudanbir ilgisi yoktur. Devrimiz cahiliyetinde halhalın yerini örneğin cinselcazibeyi artırıcı yüksek ve ince topuklu ayakkabılar almıştır.
Örtü ilekapatılan güzelliklerin bilinmemesi amacıyla Kur'ân'ın ve Peygamberimizindiliyle daha bir çok yasaklar konulmuştur. Örneğin seksi kokular sürünerekerkekler arasına çıkmak, gözlerden uzak mekânlarda erkeklerle buluşmak,,tokalaşma dahil cinsel haz amaçlı bedensel temasta bulunmak, işveli konuşmalaryapmak, eşlerin ve mahremlerin katılmadığı uzun yolculuklar yapmak, güzelleşmeamaçlı estetik ameliyatlar yaptırmak ve cazibeli renklerle desenli giysilergiymek/baş örtüler takmak...bütün bunlar Kur'ân ve Sünnet'e dayalı haram vasıflıyasaklardır.
Buradasöylenebilecek son söz, yalnızca fiziksel örtünmenin yeter olmadığıdır. Zatenörtünme emrini veren Rabbimiz, örtünmenin ancak daha verimli bir ortamoluşturabileceğini bildirmektedir. Fizik örtü, Takva örtüsü üstünegiyilebilirse amacına ulaşır. Kur'ân da böyle demiyor mu?
" EyAdemoğulları! Size açığa vuramayacağınız yerlerinizi örtmeniz ve güzelliknesnesi edinmeniz için katımızdan nimet olarak giysi maddeleri ve onlarıkullanma bilgisi verdik. Ama (örtünme emrimizi uygulamayı da içine alan) kulluk bilinci ve yaşamı olan Takva örtüsü daha hayırlıdır. İşte bu da, insanoğlunun öğüt alabileceği âyetlerden biridir."10
Zîneti AçığaVurmamanın/Örtünmenin Amacı Kadını Toplum Hayatından Dışlamak mıdır?
Yukarıdadeğinildiği üzere amaç, yaratılış sebebimiz olan ibadetin, giysiye ilişkinolanını yerine getirerek Rabbimizin egemenliği önünde eğilmek, Cennetlerinegirebilmektir. Bu ana gaye çizgisinde içgüdüleri aklın ve İslâm'ın kontrolünealarak özgün bir şahsiyet oluşturmak, aileyi koruyarak genel ahlâka katkısunmaktır.
Kadını toplumhayatından dışlamak, Allah'ın iradesine karşı çıkmaktır. Kadınların rûhî vebedenî duyarlılığı sebebiyle ilgi duymadıkları alanlar vardır. Ama Kur'ân veSünnet yasalarıyla erkeklere açık, fakat kadınlara kapalı alanlar yoktur.İstisnalar da pek azdır.
Erkeklerinyükümlü kılındığı namaz, zekât ve hac gibi görevlerle, içki, kumar ve zina gibiyasaklarla onlar da yükümlüdür. Erkekler gibi onların da eşlerini seçme, özelşartları içinde boşanma ve ekonomik görevleriyle uyumlu mîras alma haklarıvardır. Onların da üretime katılma, ticaret yapma, siyasi ve hukukî yöndenkendilerini ve diğer Müslümanları temsil ve tasarrufta bulunma hakları,gereğinde savaşlara katılma görevleri vardır.
Hz. Peygamberinuygulamalarına aykırılıkla kadınların İslâmî kurallara bağlı olarakyapabilecekleri sosyal atılımları bir tarafa, Cuma ve Bayram namazlarınakatılımlarını bile engelleyen yaklaşımlar, İslâm'ı değil sahiplerini bağlar.İnsanı en güzel kıvamda erkek ve kadın olarak yaratan ve onlara müşterekgörevler yükleyen Allah'ın ve bütün insanlara gönderilmiş Elçisinin kadınlaraleyhine ayırım yapması mümkün müdür?
İslâm'ınkadınlar için ev merkezli bir toplum hayatını önerdiği söylenebilir. Bu dadüşünebilen insanlığın büyük bedeller ödeyerek kavrayabildiği bir hakikattir.
Birilerininİslâm adına, diğerlerinin de laiklik adına haklarını ve hürriyetlerinikısıtladığı İslâm kadını,İslâmî çizgiden ödün vermeden ayağa kalkmayaçalışmalıdır.
c- Kadın giyimi ile ilgili üçüncü âyet Nûrsûresinin 60. âyetidir.
Kadın giyimininiman temelli ahlâkî bir konu olarak değerlendirilmesi gereğineişaret eden bu âyette Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"Evlenme ümidi kalmamış yaşlı kadınların sözleri ve davranışlarıyla kadınsıtavırlar sergilememeleri koşuluyla siyablarını çıkarmalarındasorumlulukları/günahları yoktur.Ancak her şeye rağmen (siyablarınıçıkarmayarak)iffetli davranmaları kendileriiçin hayırlıdır.Allah her şeyi çok iyi işiten,çok iyi bilendir."
SİYAB kelimesi Kur'ân'da elbiseanlamındaki sevb'in çoğulu olarakgeçmektedir.
"Siyabınıtertemiz kıl." Anlamındaki Müddessir sûresinin 4.âyetiyle, " ...Öğleyin istirahat için siyablarınızı çıkardığınız vakit..."anlamındakiNûr sûresinin 58. âyetinden hareketle Siyabı kişinin günlük çalışmalarında veinsanlar arası ilişkileri sırasında giydiği elbise anlamına geldiğini söyleyebiliriz.Bunagöre yaşlı kadınların elbiselerini çıkarmalarını iki şekilde anlayabiliriz.
a-İnsanların, öğleyin istirahat halindeiken giydikleri çalışma elbiseleriniçıkardıkları gibi onlar da elbiselerini namahremler(evlenebilecekleri) yanındaçıkarabilirler.
b-Onlar,diğer genç kadınların namahremler arasında giymekleyükümlü oldukları hımarı da içine alacak şekilde Cilbablarını çıkarabilirler.Ancak çıkarmamaları daha ahlâkîdir.
B- Erkeklerin Giysisi
Nûr sûresinin30.yetiyle erkekler Ferc'lerini; önve arka organlarıyla yakın çevresini, kabul gören daha açık bir anlatımlagöbekle diz arasını korumakla yükümlü oldukları için onların elbiselerinin,anılan bölgeyi örter nitelikte olması gerekir. Farz olan budur. Kadınlarınduygu sapmalarına sebebiyet vermeyecek şekilde giyinmeleri ise, haramlarayönlendirici olmama kuralının gereğidir. İslâm'la çelişmeyen örf de belirleyiciunsurlardandır.
Kadın ve Erkek Giysisinde MüşterekŞartlar
a- GiysininGiyenin Cinsiyetine Uygun Olması
Giyimin maddîşartlarından biri de Elbisenin örtülmesi gereken yerleri örtmesi gereği kadar,içinde yaşanılan toplumun örfüne göre, erkeğin giydiği elbisenin kadınelbisesine, kadının giydiği elbisenin de erkek elbisesine benzememesidir, birdiğer anlatımla karşı cinsler arasında benzeşmeye sebep olmamasıdır. ÇünküPeygamberimiz, «Kadın elbisesi giyen erkeğe ve erkek elbisesi giyen kadınaAllah lanet etsin.» buyurarak Kur'ân çizgisinde yaratılış düzeni ile çelişenbu uygulamayı yasaklamıştır.11
Kadın giysilerigibi erkek elbiselerini içine alacak bir diğer mühim şart da elbiselerin canlıvarlıkların resimleri ve motifleri ile desenli olmamasıdır
b- ElbiseninYasak Kılınmayan; Helal Maddelerden Olması
Elbisenin helalmaddelerden yapılmış olması,Kur'ân'ın genel bir ifadeyle yasakladığı ölü hayvanderileriyle, Sünnet'in yasak kapsamına aldığı yırtıcı hayvan derileri dışındakimaddelerden üretilmiş olmasıdır.12Erkekler için getirilen bir diğer şart da onların giysilerin tabîi ipektenyapılmış olmaması ve altın takılar ihtiva etmemesidir. Çünkü Peygamberimiz,Kur'an doğrultusunda israf ve lüks türü haramlardan korunması gereken erkekyaratılışı ile çelişkili görerek ipek ve atın kullanımını erkeklereyasaklamıştır.
-Allah şanınıartırsın- O, şöyle buyurmuştur:
"Altın veipek ümmetimin kadınlarına helâl, erkeklerine haram kılınmıştır."
"Dünyadaipek giyen kimse Ahiret'te giyemez."13
Peygamberimizbir diğer hadislerinde altıyüzük takmayı da ateşten kora parmak sokmak olarakvasıflandırmıştır.
Bu sebeplemeselâ mü'min tabiî ipekten üretilmiş gömlek giyemez. Altın yüzük, manşet vekolye takamaz.
Ancak, erkekelbiseleri için yakalara, kollara ve diğer bölümlere ipekten süs yapılabilir.14
Harama konuelbiselerden kaçınmadıkça giyimde meşruluğa ve güzele ulaşılamaz.
c- ElbiseninSadelik İçinde Güzel Olması
İslâmî giyiminmaddî şartlarından biri de sadelik içinde güzel olması, bir diğer ifadeylegiyilen elbisenin vücuda uygunluğu ve renkleri arasında uyumluluğudur.
Vücuda oldukçabüyük gelecek bir giysi ile renkleri canlı ve birbirine zıt olan giysinin güzelbulunmayacağı, muhatapların gözlerine dokunacağı, bakışları yoracağı ve hafifealınma nedeni olacağı bir gerçektir.
Bu sebeplevücuda uygunluğun ve renkler arası uyumun önemsenmesi gerekir. Giyimde örtünmeyanı sıra güzellik de amaçlanmalıdır. Çünkü Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm'de bize,giysileri güzelleşmemiz için verdiğini açıklamaktadır:
" Ey Âdem oğulları! Size açığavuramayacağınız yerlerinizi örtmeniz ve güzelleşmeniz için nimet olarak giysimaddeleri ve onları kullanma bilgisi verdik..."15
Güzelleşmeninamaç edinilmesi gerektiği içindir ki Rabbimiz süs manasına da gelen zînetsözcüğünü elbise anlamında kullanarak kültür ocağı ve ibâdet yeri olan camileresüs nitelikli elbiselerle gidilmesini emretmiştir. 16
Kur'ânçizgisine uyarılarda bulunup öğüt veren Peygamberimiz de giyimde sadelik içerenbir güzelliği amaçlanması gerektiğine fiili örnekler vermiş, yönlendirmelerdebulunmuştur.
Hz. Ebul -Ehvas isimli sahâbi anlatıyor:
Döküntü birelbise giyinmiş olduğum halde Hz. Peygamberin yanına geldiğimde Hz. Peygamberlearamda şu konuşma geçti:
- (Ya Ebul - Ahvas!) Senin malın var mı?
- Var Ya Resûlallah!
- Ne gibi malların var?
- Allah'ın bana verdiği deve, at, koyun, keçi...benzeri mallarım var.
- (Ya Ebul - Ahvas!) Allah sana mal verdiğizaman, verdiği mal nimetinin izleri üzerinde görülsün.17
Elbiseningüzelleştirilmesi lüzumunu Peygamberimizin aşağıdaki emirlerinden daha açık birşekilde öğreniyoruz:
«(EyMü'minler!) Sizler mü'min kardeşlerinizin yanına gidecek, ilişkilerkuracaksınız. Bu sebeple beraberinizde götürdüğünüz eşyanın bakımı vetemizliğine önem veriniz. Elbiselerinizi düzene sokup güzelleştiriniz kiinsanlar arasında bir benek gibi dikkat çekenlerden olunuz. Şüphesiz Allahçirkinliği ve çirkinliğin benimsenmesini sevmez.» 18
Elbiseninsadelik içinde güzel olması konusunun özellikle kadınlarımız tarafından yanlışdeğerlendirilmemesine bilhassa değinmek isteriz.
Onlar giyimleilgili açıklanan Kur'ân ve Sünnet'e uygunluk şartına özenle uyacaklar,giyimlerinde dişiliği değil İslâmî kişiliği ön plana çıkaracaklardır. İslâmîanlamda elbisenin sadelik içinde güzellik vasfını taşıması ile kadınındişiliğini belirginleştirici süs olma vasfını taşıması, ayrı ayrı şeylerdir.
Hiç şüphesizcinsel bakışların kadın üzerinde odaklanmasına neden olacak giysiler giyilmesiharamdır.
Aşağıdasunacağımız hadis de, Nûr sûresinin 31.âyeti doğrultusunda haramlığın delilinivermektedir
Hz. Âişe (r.a.)anlatıyor.
«Hz.Peygamber (s.a.) Mescit'de oturuyorken Müzeyne kabilesinden süslü elbiseleriçinde alımlı ve çalımlı bir şekilde yürüyen bir kadın çıkageldi.
Bu kadınıgören Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
- Eyinsanlar! Kadınlarınıza (bakışları celbedecek ve onları hafif meşrebkadınlardan zannettirecek) süslü elbiseler giymeyi ve alımlı çalımlı bir edaile mescitlere girip çıkmayı yasaklayınız...» 19
Sözü,Peygamberimizin konumuzu özetleyici öğütleri ile bağlayalım:
- Dinliyormusunuz, dinliyor musunuz, dinliyor musunuz? Giyimde sadelik îmandandır.»
İsrafadüşmeksizin, kibire/büyüklük duygusuna kapılmaksızın yiyiniz, giyiniz ve detasadduk ediniz.20
d- ElbiseninKâfirlerin Elbisesine Benzememesi
İslâmî ölçüleregöre giyinmenin maddî şartlarından biri de elbisenin Budistler, Yahûdiler,Hıristiyanlar ve Materyalistler benzerleri İslâm dışı topluluklardan birine aitözel giysilerden biri olmaması veya onlardan biri olunduğu çağrışımınıyaptıracak derecede benzememesidir.
ÇünküPeygamberimiz, «İnançta, amelde, kılık-kıyafette bizden başkasınabenzemek isteyenler bizden değildir.» buyurmuştur.. 21
Örtünme Emrine Aykırılık Nasıl BirGünahtır?
Allah'ın vePeygamberi Hz. Muhammed'in emirlerine uymak ibadet olduğu gibi aykırılık dagünahtır. Örtünme Rabbimizi emrettiği ve Peygamberimizin açıkladığı bir emirolduğu için bu emre aykırılık da günaha girmektir.
Kur'ângünahları Kebâir, Hatîat-Seyyiat ve Lemem olmak üzere üç kısma ayırır.22Peygamberimiz, büyük günahları, haksız yere insan öldürmek, zina yapmak,yeminederek zimmete mal geçirmek, faiz almak, namaz kılmamak, zekât vermemek vebenzerleriyle örneklendirir. Bu sebeple örtünme emrini çiğnemeyi orta derecedeSeyyiat-Hatîat türü günah olarak değerlendirebiliriz. Açıkladığımız Nûrsûresinin 31. âyetinin sonunda "Siz ey mü'minler! Hepiniz topluca tövbeedin/ günahlardan dönüp Allah'a yönelin." buyrulması örtünme emrini yerinegetirmemenin haram bir tavır olarak günah olduğunu göstermektedir. Örtünmesürekli bir ibadet olduğu gibi örtüsüzlük de sürekli bir günahtır
Giyimin maddî şartlarını, giysinin Kur'ânve Sünnet buyruklarına göre başı ve vücudu örtecek ve ten rengini ve organlarınbiçimini kapatacak şekilde sık dokulu ve geniş, giyinenin cinsiyetine uygun,helal kılınan maddelerden yapılı, sadeliği içinde güzel, bâtıl din ve ideolojimensuplarının giysilerine aykırı olması şeklinde özetleyebiliriz.
1-Tin5, Bakara 28, Zariyat 56.
2-Kadınlaramahsus bir tür giysi.Car'dan küçüktür.Üstlük denilen ve bürünülen giysi.Bazılarına göre Hımar manasına baş örtüsü. Bak.Kamus Tercumesi
3-Nisa25, Ahzab 59.
4-El-İhtiyar1/46
1-Nûr30,Mümtehine 12, Kasas 23.
2-EbuDavud, Libas 34, Müslim, Hac 409, Tirmizi, Hac 18.
3-Taberi,Nûr 31, Ebu Davud Hn.1119, Avnül-Mabud 11/177, Tirmizi Libas 8.
4-Rağıb, El-Müfredat Hamere maddesi.
Baş anlamına gelen Re's sözcüğü ilekullanılmadığı için Hımar'a başörtüsü denilemeyeceğini ileri sürenlere,anlayabilecekleri Türkçe'mizden hatırlatma yapalım.
Kavuk,kalpak, sarık, takke, tülbent, yazma, yemeni ve benzerlerinde de baş sözcüğügeçmemektedir.
Şapka,bere ve kasket ve gibi yabancı kökenlileri de baş sözcüğü ile kullanmıyoruz.Başörtüsü türlerini içine alan Arapça Nasîf, Milhafe ve Lisam ...gibi sözcüklerde deRe's takısı yoktur.
5-TaberiNûr 31, Ebu Davud Libas 33.
6-Müslim Libas 123, Tac 3/179.
7-M.Zevaid5/136, Ebu Davud Libas 36.
8-Maide 5, Bakara 221.
9-Buharî,Cihad 65.
10-Araf26.
11-EbuDavud, Libas 15.
16-Maide 3, Ebu Davud, Libas 43.
17-Buhari,Libas 15, Tirmizi, Libas 1.
18-Fethül-Kadir8/91.
15-Araf26.
16-Araf31.
17-Et-Tac3/162.
18-EbuDavud, Libas 25, Müsned 4/179-180.
19-İ.MaceHn. 4001.
20-M.Mesabih,Hn. 4345.
21-TirmiziHn. 2696.
22.Nisa 31, Necm 32.
Giyimin Manevi Şartları
İslâmî ölçüleregöre giyinmenin yukarıda açıkladığımız maddî şartları yanı sıra manevî şartlarıda vardır. Bunları elbiseyi helâl kazançlarla almak ve kibirden korunarakgiyinmek şeklinde açıklayabiliriz.
Elbiseyi HelâlKazançla Almak
İslâm,kazançları helâm ve haram olmak üzer ikiye ayırır. Yenilen gıdalar gibi giyilenelbiselerin de mutlaka katıksız helâl kazançlarla alınması gerekir.
Faiz,içki-kumar-fuhuş işletmeciliği, emeği sömürü, rüşvet ve aldatma gibi insanlarazarar verici çizgide sağlanacak haram kazançlarla alınacak giysiler, dıştankaliteli ve güzel görünseler de gerçekte lekelidirler, giyilemeyecek ölçüdepistirler. Maddi pisliklere bulaşmış elbiselerle insanların beğenisi kazanılamayacağıgibi onlarla da kazanılamaz. Haram kazançlı giysilerle kabul olunur ibadet deyapılamaz.
-Allah şanınıyüceltsin.- Peygamberimiz bu gerçeği bir hadîslerinde şöylece açıklamıştır:
«Üzerindençıkarıncaya kadar haram kazançla alınmış elbise giyen kişinin namazı ve orucunuAllah kabul etmez.»1
Haramgiysilerle erdemli halk ve de Hak katında çirkinleşenler nasılgüzelleşebilirler.
ElbiseyiKibirden Korunarak Giyinmek
İslâmî ölçülere göre giyinmenin manevi şartlarından biri deelbiseyi kulca ve şükür duyguları içinde kibirden korunarak giymektir. Giyimiibadet haline dönüştürecek de budur.
kaynak:alirizademircan.net