Örnek bir kayınpeder olarak Peygamberimiz

PaSikA

Yeni Üye
Üye
Örnek bir kayınpeder olarak Peygamberimiz
eşler arasını düzelten dualar eşlerin arasını düzelten dua peygamber efendimizin kayınpederi peygamberimizin kayınpederi hz muhammedin
Sevgili Melişlerim her evlilikte sorun çıkar ama önemli olan evliliklerde ortaya çıkan bu sorunlarda sıkıntılarda nasıl bir yaklaşım sergilemeliyiz 🙂 İşte örnek bir kayınpeder olarak Peygamberimiz...


Her şeye rağmen, birbirlerine karşılıklı anlayış gösteren eşler arasında bile zaman zaman anlaşmazlıklar olabilir. Bu fıtrat gereğidir. En mutlu, en huzurlu yuvalarda dahi kısmen anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Önemli olan, eşler tarafından bu anlaşmazlıkların, birbirlerine ifade edilmesidir. Evliliklerde ortaya çıkabilecek sıkıntılarda, kayınpederlerin rolü ne olabilir, nasıl olmalıdır, kayınpederler nasıl bir yaklaşım sergilemelidirler? Bütün bu soruların cevaplarını hayat ışığımız Peygamber efendimizden öğrenebiliriz. İşte örnek bir kayınpeder olarak Peygamberimiz:

Allah Resulünün; "Cennet kadınlarındandır, dünya kadınlarının en faziletlilerindendir" dediği, mübarek kızı, Hz. Fatıma annemiz ve damadı Hz. Ali'nin evliliklerinde dahi zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Karşılaştıkları sıkıntılarda Efendimiz, onların hakemi olmuş, sıkıntıları çözmede kendilerine yardım etmiştir. Hz. Ali açısından aynı zamanda bir kayınpeder hükmünde olan Peygamber efendimiz, ümmete ideal bir kayınpeder nasıl olur, bilgisini de örnekliğini de öğretmiştir. Selam ona olsun!

Kızı istenen bir baba olarak son Peygamber
Peygamber Efendimiz (sav), biricik kızının eşi, damadı Hz. Ali'ye, evlenme giderleri, mehir ve düğün harcamaları hususunda son derece anlayışlı davranmıştır. Hz. Ali'ye, gerçekleştirmekte zorlanacağı hiçbir şart koşmamış, kızının yuvasının kurulmasında mütevazı bir anlayış sergilemiştir. Sadece bir ailenin asgari ihtiyaçları göz önüne alınmıştır.

Hiç şüphesiz, Efendimiz (sav)'ın, biricik kızının evliliğinde gösterdiği bu yaklaşım, ümmetin bütün ailelerine, evlenecek gençlere maddi ve manevi anlamda destek olmaları ve orta bir yol izlemeleri gerektiğini gösterir. Bütün kızlarını isteyenlere vermek için kafalarında kıstaslar oluşturan aileler, daha çok maddi zenginliği önceliyorlar. Hz. Fatıma annemizin çeyizine dikkat etmekte fayda vardır. Hz. Ali, Resulullah'ın kızı Hz. Fatıma'ya çeyiz olarak aldığı eşyalar sadece şunlardan oluşuyordu: Biraz kadife kumaş, bir su kabı, bir yastık ve ocak. Sadece bu kadar... Buna ilaveten, Hz. Ali'nin verdiği mehirlerle bir sedir, bir yün yatak, bir hurma lifi minderi, bir kilim ve bir kat da elbise alındı. [Sünen]

İyice anlamak gerekir ki, Peygamberimizin bu örneğinde, maddi imkânsızlıklar ya da maddi imkânların abartılmasından ötürü hayır umulan yuvaların, aileler tarafından engellenmesi hiç de doğru değildir.

"Allah senden kusur ve kiri atmış, seni temiz ve masum kılmıştır"
Resulullah, düğün gecesi Hz. Ali'nin kapısına gidip kapıyı çaldı. Ümmü Eymen kapıyı açınca, Efendimiz: "Kardeşim burada mı?" diye sordu. Ümmü Eyman; "Nasıl olur, Ali'yi hem kardeş olarak çağırıyorsunuz hem de kızınızı onunla evlendiriyorsunuz?" dedi. Efendimiz, 'söylediğim gibi' dedi ve ardından da; "Esma binti Umeys de burada mı?" diye sordu. 'Evet' denilince, 'Siz Peygamber kızına olan saygınız için mi buradasınız?' buyurdu. Yine 'Evet' cevabını alınca; 'Çok iyi' dedi ve hayır duada bulundu.

Rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber, kızı Fatıma ve damadı Ali için şöyle duada bulunmuştur: "Allah'ım, bu ikisini herkesten daha çok seviyorum. Rabbim sen de onları sev, evlatlarını ve nesillerini mübarek ve kutlu kıl. Kendi katından onlar için bir koruyucu tayin et. Bu ikisini ve evlatlarını şeytanın şerrinden senin korumana bırakıyorum." Ardından Hz. Fatıma için dua etmiş ve övücü güzel sözlerle onun gönlünü almıştır. Gönüller sultanı Peygamberimiz, Hz. Fatıma'ya; "Kızım Allah senden kusur ve kiri atmış, seni temiz ve masum kılmıştır." diye buyurmuştur.

İlk gecesinde kızına nasihat eden baba
Efendimiz (sav), kızının yeni bir hayata başladığı ilk gecesinde, kızına yaptığı dualar ve onu övücü sözlerle bu yeni hayatına huzurlu giriş yapması için Hz. Fatıma'ya moral vermiştir. Eskiden toplumumuzda yeni evlenen kızlara anneleri tarafından, ilk gecelerinde nasihat verilir hayır dualar edilirdi. Bugün yavaş yavaş zayıflamış olan bu geleneğin tekrar kuvvetlendirilerek devam ettirilmesi gerekmektedir. Aileler, yeni evlilik bağı kurmuş olan çiftlere, yuvalarını mutlu ve sağlam temeller üzerine kurmaları için manevi destek sağlamalıdırlar. Onları söz ve tavırlarla iki cihanda beraber olacakları bir evliliğe hazırlamak, acı ve tatlı günlerin olabileceğini, buna sebat edilmesi gerektiğini hatırlatmak gerekir.

Toplum olarak, evlenen ve evlenecek olan bütün çiftlere, hayır, saadet, bereket ve feyz dualarını hiç eksik etmemiz gerekir.

Hz. Fatıma'nın çektiği sıkıntılara karşı Peygamberimizin yaklaşımı
Peygamberimizin damadı Hz. Ali, bir aile reisi olarak geliri sadece ordu hizmetlerindendi. Ancak bu gelirler de Arap yarımadasından kalan seferlerden elde edildiğinden çoğu zaman zayıf bir işçinin ücretini bile bulmuyordu. [Kızını vermek için, zengin eş adayı arayan anne-babalara buradan almaları gereken bir hisse düşüyor]

Hz. Ali, Hz. Fatıma'ya ev işlerinde yardımcı oluyordu ancak yine de Hz. Fatıma, bu ağır ev işlerinden dolayı çok yoruluyordu. İşleri paylaşmak için, babasından kendisine bir yardımcı istemişti. Hz. Aişe validemiz bu konuyu şöyle rivayet ediyor: "Ali ve Fatıma, birlikte Allah Resulünün huzuruna çıkmışlardı. Ali şöyle dedi; 'Ey Allah'ın Resulü, su çekmekten omuzlarım, göğsüm ağrıdı' Hz. Fatıma'da şöyle dedi; 'Benim de buğday öğütmekten ellerimin içi kabardı. Ey Allah'ın Resulü lütfetseniz de alınan esirlerden bir tane esir verseniz, kendisi bize yardımcı olsa"

Resulullah, ikisinin de isteğini dinledikten sonra şöyle buyurdu: "Vallahi öyle bir şey yapmam. Suffa ehli açlıktan kıvranır ve onlara yedirecek bir şey bulamazken sizin bu isteğinizi karşılayamam. Esirleri serbest bırakıp alınacak fidyelerle Suffa ehlini doyuracağım. Size o istediğinizden daha hayırlı bir şey söyleyeyim mi? Cebrail tarafından öğretilen bir duayı öğreteceğim size; Her namazın ardından on kere 'Sübhanallah', on kere 'Elhamdülillah', on kere 'Allah-u Ekber' deyin. Ayrıca bunları yatağınıza girdiğinizde de otuz üç kere tekrarlayın." [Müslim]

Allah'ın Resulü, bu yaklaşımıyla bütün ümmetine, huzurlu bir ailenin kanaat, sabır, dayanışma, karşılıklı anlayış ve zorluklara karşı sebat göstermek ile mümkün olacağını öğretmiştir.

Resulullah, bir aile büyüğü ve bir kayınpeder olarak kızına ve damadına, zor günlerinde hakkı ve sabrı tavsiye etmiş, bu zorluklara karşı zikrin, ibadet ve duanın rahatlatıcı ve huzur verici havasına sığınmalarını öğütlemiştir. İçinde yaşadığımız çağdaki anne babalar, yoksulluğun karşısına fırsat paketleri koymak yerine çocuklarına hakkı ve sabrı tavsiye etmeli ve fakirliğin pençesinde, zikre ve duaya sarılmayı salık vermelidirler.

Tartışmalarında eşlerin arasını buluyordu
Yukarıda belirttiğimiz gibi her evlilikte olduğu gibi, Hz. Ali ve Hz. Fatıma arasında da ufak tefek anlaşmazlıklar ortaya çıkıyordu. Bu anlaşmazlıklar ya büyümeden kapanıyordu ya da Allah Resulüne intikal ettiriliyordu. Hz. Peygamber, kendisine intikal eden durumlarda, eşleri dinliyor, sözlerini kesmeden sözlerini bitirmelerini sağlıyor ve sonunda da sorunlarını çözüp, aralarını düzeltip, evlerine gönderiyordu.

Bir gün Hz. Fatıma, kocasının sert davranmasından ve zorluk çıkarmasından dolayı; 'Seni Peygamber'e şikâyet edeceğim.' deyip evden çıkınca, Hz. Ali de Fatıma'nın peşinden gitti. İkisi birlikte Hz. Peygamber'in huzuruna vardılar. Hz. Fatıma, kocasından şikâyetçi olduğunu babasına söyledi. Hz. Peygamber, Hz. Fatıma'yı hoşnut etmeye çalıştı ve Hz. Ali'ye de ona daha yumuşak ve dostça davranmasını tavsiye etti. Hz. Ali, eve dönerken eşine; 'Allah'a yemin ederim bundan sonra sana istemediğin bir şeyi yapmayacağım.' demiştir. Hz. Peygamber, Hz. Ali'nin hatasını anlamasını sağlayarak genç çiftin arasını düzeltmiştir.

Kızı ile damadının arasını bulup, dargınlıklarını gideriyordu
Sehl bin Sad, şöyle rivayet etmiştir: Resulullah, kızı Fatıma'nın evine geldi. Hz. Ali'yi evde bulamadı. Bunun üzerine Fatıma'ya; 'Amcamın oğlu nerede?' diye sordu. Hz. Fatıma, 'Aramızda bir şey oldu da darıldık. Bundan dolayı dışarı çıktı ve gündüz uykusunu benim yanımda uyumadı.' dedi. Resulullah birine; 'Bak, nerede?' dedi. O adamda gidip geldi ve 'Ya Resulullah, o mescitte uyuyor.' dedi. Resulullah gitti, baktı ki Ali yan tarafında yatmış, ridası bir yandan sıyrılmış, vücudu toprağa bulanmış haldeydi. Resulullah; 'Ey Eba Turab, kalk!' diye toprağı Ali'nin bedeninden silmeye başladı. [Buhari]

Birlikte Hz. Ali'nin evine gittiler. Sahabeler, Hz. Peygamber'in birkaç saat sonra neşeli olarak evden çıktığını gördüler. Sahabeden birisi sebebini sorunca; 'Nasıl sevinçli olmayayım, en aziz olanlarımı barıştırdım.' buyurdu.

Bu olayda Hz. Peygamber'in Hz. Ali ile Hz. Fatıma'nın arasını düzelttikten sonra kendisine iki cihanın en güzel nimetleri verilircesine sevinmesi evli çiftlerin arasını bulmanın hem manevi yönüne hem de psikolojik faydasına işaret etmektedir. Aile büyüklerine düşen görev, çiftler arasında sevgi ve saygı bağını geliştirmektir.

alıntı