Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali
vasiyetin iptali tapu iptal davası nasıl açılır mirastan mahrum bırakma muvazaalı satışın iptali tapu iptal davası açma süresi
İptal nedenleri:
TMK.m.557 şağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
1. Tasarruf miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise,
4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.
Dava hakkı olanlar:
TMK. m. 558 : İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir.
Dava, ölüme bağlı tasarrufun tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir.
İptal davası, ölüme bağlı tasarrufla kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma yapılanların tasarrufun düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde tasarrufun tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir.
Hak Düşürücü Süre :
TMK.m.559 : İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
HD 01, E: 2004/012152, K: 2004/012903, Tarih: 11.11.2004
[*]TAPU İPTALİ VE TESCİL
[*]MURİS MUVAZAASI
Davacılar miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istedikleri halde, istek aşılmak suretiyle, dava dışı mirasçıları da kapsar biçimde, hüküm kurulması doğru değildir.
(4721 s. MK. m. 557, 558) (818 s. BK. m. 18)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanlarının maliki bulunduğu 1453 ada 9 parsel sayılı taşınmazını birinci eşinden olan çocuklarından mal kaçırmak amacıyla davalı oğluna muvazaalı olarak satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve payları oranında tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, çekişmeli taşınmazın bedelini ödeyerek satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, miras bırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı bulunmadığı, gerçek amacının birinci eşinden olan çocuklarını mirastan mahrum bırakmak olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tapunun iptali ve veraset ilamındaki paylar oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi A.Sevil Çalıkoğlu´nun raporu okundu, düşüncesi alındı.
Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın davalıya yaptığı temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu anlaşıldığına göre, davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Nevar ki, davacılar miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istedikleri halde, istek aşılmak suretiyle, dava dışı mirasçıları da kapsar biçimde, hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün yalnızca açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
HD 01, E: 2004/001883, K: 2004/004931, Tarih: 27.04.2004
[*]TAPU İPTAL VE TESCİL
[*]MURİS MUVAZAASI
[*]SATIŞ BEDELLERİ ARASINDA ORANSIZLIK
[*]GİZLİ BAĞIŞ
Anahtar kelime ve madde referansı tamamlanmıştır. Lütfen karar metnine bakınız.
(4721 s. MK. m. 557, 706) (818 s. BK. m. 213) (2644 s. Tapu K. m. 26)
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları Gülser´in mirastan mal kaçırmak amacıyla hasta ve tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir zamanda, çekişmeli 66 parsel sayılı taşınmazdaki 12 ve 14 nolu bağımsız bölümlerini vekil aracılığı ile muvazaalı olarak, yeğeni davalı Ulya´ya temlik ettiğini, Onun da taşınmazları durumu bilen davalı Nezahat´a danışıklı devrettiğini, tüm işlemlerin bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, payları oranında iptal-tescil, kademeli olarak tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muris muvazaası iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27.04.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili avukat Aziz Kaynak ile temyiz edilen vs. vekili avukat Necdet Yıldırımoğlu geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir.
Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; çekişmeli 66 parsel sayılı taşınmazdaki 12 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin miras bırakan tarafından vekil aracılığıyla 18.01.2001 tarihli akitle çıplak mülkiyetlerinin toplam 6 milyar lira bedelle davalı Ulya´ya temlik edildiği, temlikten kısa bir süre sonra 27.01.2001 tarihinde miras bırakanın vefat ettiği, dava konusu taşınmazların murisin ölümünden sonra 07.02.2001 tarihinde 18 milyar lira bedelle davalı Nezahat Çam´a devredildiği görülmektedir.
Taşınmazların bilirkişilerce belirlenen değerleri ile satış bedelleri arasında aşırı oransızlık bulunduğu akitteki bedellerin sembolik nitelikte kaldığı açıktır.
Miras bırakanın temlik tarihinde ne gibi bir satış ihtiyacı içinde bulunduğu tereddüte mahal bırakmayacak biçimde kanıtlanamadığı gibi, davalı Ulya´nın alış gücü olduğu da saptanmış değildir.
Diğer taraftan, temlik bedellerinin miras bırakanın terekesinden çıktığı da belirlenememiştir.
Toplanan deliller ve belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla çekişmeli taşınmazları muvazaalı olarak temlik ettiği sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, taşınmazları davalı Ulya´dan satın alan Nezahat´ın aynı apartmanda miras bırakanın komşusu olduğu, tarafları tanıdığı, yukarıda açıklanan olguları bilecek durumda bulunduğu da kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca, iptal-tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.´nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.0000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.04.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
HD 02, E: 2002/001996, K: 2002/002472, Tarih: 28.02.2002
[*]VASİYETNAME
[*]TAPU İPTALİ VE TESCİL
[*]GAYRİMENKULÜN KIYMETİ
[*]GÖREV
Vasiyetname uyarınca tapu iptali ve tescil davasında görev, dava konusu gayrimenkullerin kıymetine göre belirlenir. Bu sebeple mahkemece kıymetin açıklattırılması, uyuşmazlık olduğu takdirde vesayetname de celp edilerek mahkemece tesbiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
(4721 s. MK. m. 557, 558) (743 s. MK. m. 499) (1086 s. HUMK. m. 8)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava vasiyetname uyarınca tapu iptali ve tescil olup, görev dava konusu gayrimenkullerin kıymetine göre belirlenir. Bu sebeple mahkemece kıymetin açıklattırılması, uyuşmazlık olduğu takdirde vesayetname de celp edilerek mahkemece tesbiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
HD 02, E: 2002/010672, K: 2002/011763, Tarih: 10.10.2002
[*]VASİYETNAMENİN İPTALİ
[*]HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Türk Medeni Kanununun 559. maddesine göre vasiyetnamenin iptali davasında 1 yıllık hak düşürücü süre; davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar.
(4721 s. MK. m. 559)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Türk Medeni Kanununun 559. maddesine göre vasiyetnamenin iptali davasında 1 yıllık hak düşürücü süre; davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar. Davacı, vasiyetnameden 3.12.2001 tarihinde haberdar olup davayı süresinde 7.2.2002 tarihinde açmıştır. Davanın esasının incelenmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu zamanaşımından reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verildi. 10.10.2002
MUHALEFET ŞERHİ
Miras 06.06.2000 tarihinde açılmıştır. 4722 sayılı konunun 17 ve 20. maddeleri dikkate alındığında olaya 4721 sayılı kanun değil, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi uygulanır. Uygulanacak kanun yönünden sayın çoğunluğun düşüncelerine katılmıyorum.
İptal nedenleri:
TMK.m.557 şağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:
1. Tasarruf miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise,
4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.
Dava hakkı olanlar:
TMK. m. 558 : İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir.
Dava, ölüme bağlı tasarrufun tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir.
İptal davası, ölüme bağlı tasarrufla kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma yapılanların tasarrufun düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde tasarrufun tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir.
Hak Düşürücü Süre :
TMK.m.559 : İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.
HD 01, E: 2004/012152, K: 2004/012903, Tarih: 11.11.2004
[*]TAPU İPTALİ VE TESCİL
[*]MURİS MUVAZAASI
Davacılar miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istedikleri halde, istek aşılmak suretiyle, dava dışı mirasçıları da kapsar biçimde, hüküm kurulması doğru değildir.
(4721 s. MK. m. 557, 558) (818 s. BK. m. 18)
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanlarının maliki bulunduğu 1453 ada 9 parsel sayılı taşınmazını birinci eşinden olan çocuklarından mal kaçırmak amacıyla davalı oğluna muvazaalı olarak satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve payları oranında tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, çekişmeli taşınmazın bedelini ödeyerek satın aldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, miras bırakanın taşınmaz satmaya ihtiyacı bulunmadığı, gerçek amacının birinci eşinden olan çocuklarını mirastan mahrum bırakmak olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tapunun iptali ve veraset ilamındaki paylar oranında tapuya tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi A.Sevil Çalıkoğlu´nun raporu okundu, düşüncesi alındı.
Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın davalıya yaptığı temliki işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu anlaşıldığına göre, davanın kabul edilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
Nevar ki, davacılar miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesini istedikleri halde, istek aşılmak suretiyle, dava dışı mirasçıları da kapsar biçimde, hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün yalnızca açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
HD 01, E: 2004/001883, K: 2004/004931, Tarih: 27.04.2004
[*]TAPU İPTAL VE TESCİL
[*]MURİS MUVAZAASI
[*]SATIŞ BEDELLERİ ARASINDA ORANSIZLIK
[*]GİZLİ BAĞIŞ
Anahtar kelime ve madde referansı tamamlanmıştır. Lütfen karar metnine bakınız.
(4721 s. MK. m. 557, 706) (818 s. BK. m. 213) (2644 s. Tapu K. m. 26)
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları Gülser´in mirastan mal kaçırmak amacıyla hasta ve tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir zamanda, çekişmeli 66 parsel sayılı taşınmazdaki 12 ve 14 nolu bağımsız bölümlerini vekil aracılığı ile muvazaalı olarak, yeğeni davalı Ulya´ya temlik ettiğini, Onun da taşınmazları durumu bilen davalı Nezahat´a danışıklı devrettiğini, tüm işlemlerin bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, payları oranında iptal-tescil, kademeli olarak tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muris muvazaası iddiası sabit görülmeyerek davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27.04.2004 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. vekili avukat Aziz Kaynak ile temyiz edilen vs. vekili avukat Necdet Yıldırımoğlu geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilahare Tetkik Hakimi Ülkü Akdoğan tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
KARAR
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir.
Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; çekişmeli 66 parsel sayılı taşınmazdaki 12 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin miras bırakan tarafından vekil aracılığıyla 18.01.2001 tarihli akitle çıplak mülkiyetlerinin toplam 6 milyar lira bedelle davalı Ulya´ya temlik edildiği, temlikten kısa bir süre sonra 27.01.2001 tarihinde miras bırakanın vefat ettiği, dava konusu taşınmazların murisin ölümünden sonra 07.02.2001 tarihinde 18 milyar lira bedelle davalı Nezahat Çam´a devredildiği görülmektedir.
Taşınmazların bilirkişilerce belirlenen değerleri ile satış bedelleri arasında aşırı oransızlık bulunduğu akitteki bedellerin sembolik nitelikte kaldığı açıktır.
Miras bırakanın temlik tarihinde ne gibi bir satış ihtiyacı içinde bulunduğu tereddüte mahal bırakmayacak biçimde kanıtlanamadığı gibi, davalı Ulya´nın alış gücü olduğu da saptanmış değildir.
Diğer taraftan, temlik bedellerinin miras bırakanın terekesinden çıktığı da belirlenememiştir.
Toplanan deliller ve belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla çekişmeli taşınmazları muvazaalı olarak temlik ettiği sonucuna varılmaktadır.
Öte yandan, taşınmazları davalı Ulya´dan satın alan Nezahat´ın aynı apartmanda miras bırakanın komşusu olduğu, tarafları tanıdığı, yukarıda açıklanan olguları bilecek durumda bulunduğu da kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca, iptal-tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.´nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 375.000.0000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.04.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
HD 02, E: 2002/001996, K: 2002/002472, Tarih: 28.02.2002
[*]VASİYETNAME
[*]TAPU İPTALİ VE TESCİL
[*]GAYRİMENKULÜN KIYMETİ
[*]GÖREV
Vasiyetname uyarınca tapu iptali ve tescil davasında görev, dava konusu gayrimenkullerin kıymetine göre belirlenir. Bu sebeple mahkemece kıymetin açıklattırılması, uyuşmazlık olduğu takdirde vesayetname de celp edilerek mahkemece tesbiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
(4721 s. MK. m. 557, 558) (743 s. MK. m. 499) (1086 s. HUMK. m. 8)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava vasiyetname uyarınca tapu iptali ve tescil olup, görev dava konusu gayrimenkullerin kıymetine göre belirlenir. Bu sebeple mahkemece kıymetin açıklattırılması, uyuşmazlık olduğu takdirde vesayetname de celp edilerek mahkemece tesbiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
HD 02, E: 2002/010672, K: 2002/011763, Tarih: 10.10.2002
[*]VASİYETNAMENİN İPTALİ
[*]HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Türk Medeni Kanununun 559. maddesine göre vasiyetnamenin iptali davasında 1 yıllık hak düşürücü süre; davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar.
(4721 s. MK. m. 559)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Türk Medeni Kanununun 559. maddesine göre vasiyetnamenin iptali davasında 1 yıllık hak düşürücü süre; davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar. Davacı, vasiyetnameden 3.12.2001 tarihinde haberdar olup davayı süresinde 7.2.2002 tarihinde açmıştır. Davanın esasının incelenmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu zamanaşımından reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verildi. 10.10.2002
MUHALEFET ŞERHİ
Miras 06.06.2000 tarihinde açılmıştır. 4722 sayılı konunun 17 ve 20. maddeleri dikkate alındığında olaya 4721 sayılı kanun değil, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi uygulanır. Uygulanacak kanun yönünden sayın çoğunluğun düşüncelerine katılmıyorum.