ölüm anında yaşananlar
ölüm anında yaşananlar insan öldüğünü ne zaman anlar insan öleceğini anlar mı ölen kişi öldüğünü ne zaman öleceğini nasıl
Ki melekler, güzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." (Nahl Suresi, 32)
Kur' an, iman sahiplerinin ve inkarcıların yaşamları gibi ölümlerinin de aynı olmayacağını haber verir. Allah' ın sınırları içerisinde ve O' nun rızasını gözeterek yaşamış mümin için ölüm anında ızdırap ve acı çekme yoktur. Kur' an, onun ruhunun yumuşacık alınacağını haber verir. Öleceği zaman mümin hisseder, birden görüntü netleşir. Kur' an' da, O gün görüş gücü keskindir buyrulur. Normalde biraz flu olan dünyadaki görüntü, ölüm anında daha keskinleşir. Gelen ölüm melekleri, mümine hiçbir rahatsızlık vermeden güzellikle canını alırlar. Mümin, canının alınış şeklinden, yaşayacağı olayların zincirleme olarak güzel gideceğini anlar. Çünkü ahirette de önünde ve sağ yanında parıldayan nur bulunduğu bildirilir. Mümin için ahirette sürekli bir güzellik vardır.
İnkâr edenlerin durumları ise oldukça vahimdir. Kur' an' da, Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin. (Enfal Suresi, 50) ayetindeki ifadeden, azabın inkarcılar için ölüm anında başladığını anlayabiliriz. Onların canları sırtlarına vurularak ve çok şiddetli acılar içinde alınır; dikenli bir çalının insanın içinden sökülmesi gibi. Zaten, o anda kişi inkarcı konumunda olduğunu anlar. Kişi henüz ölüm anının başlangıcında büyük bir belanın içine girdiğini, ayetteki ifadeyle beli büken işlerin kendisini beklediğini ve bunun zincirleme devam edeceğini anlamış olur. Müminin yaşadığı güzelliklerin aksine, inkarcıda sürekli bir perişanlık esastır. Ama aklı zayıf olduğu için her an bir kurtuluş yolu bekler. Örneğin inkarcılar Allahı -haşa- kandırmaya çalışırlar, derler ki; "Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik." (Şuara Suresi, 102)
Oysa dünyaya geri dönüş yoktur. ...Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir. (En' am Suresi, 28) ayetinde ifade edildiği gibi geri gönderilseler dahi, ölüp ahirete gittikleri onlara unutturulur. Hatırlamadıkları için de kaldıkları yerden yaptıkları ahlaksızlıklara devam ederler. Kur' an ahlakına uymayan yaşamlarını sürdürürler.
Aklımıza şöyle bir soru gelebilir: Müminlerin canlarının alınma anındaki güzelliği ya da inkâr edenlerin ölüm anında çektiği acıyı onların başındakiler hissedebilirler mi?
Kur' an bu konuda da bize bilgiler verir. Vakıa suresi' nde şöyle buyurur Yüce Allah:
Hele can boğaza gelip dayandığında,
Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz. (Vakıa Suresi, 83-84-85)
Ayetlerdeki ifadelerde, ölüm anında kişinin yaşadıklarını yanındaki insanların anlayamadıkları açıktır. Bu da imtihanın bir sırrıdır. Ölen kişinin görünüşte zorlukla can vermesi ya da ani bir kalp kriziyle uykuda bir anda can vermiş olması bir kıstas değildir. Örneğin, Peygamber Efendimiz de vefat ederken zorlu bir görünüm almıştır ama kuşkusuz canı güzellikle alınmıştır. Son olarak ruhu teslim alınırken,Refik-i Âlâya yani Yüce Dosta dediği aktarılır.
Ya da ölüm anında şehitler bazen çırpınır, canı zorlukla alınıyormuş gibi görünür. Kur' an' da şehitler hakkında, Allah yolunda öldürülenleri sakın ' ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. (Ali İmran Suresi, 169) buyrulur. Allah onların ölü olmadıklarını ve Katında bir başka boyutta rızıklanmakta olduklarını haber verir. Dahası onlar için en güzel makamlar hazırlanmıştır.
Yüce Allah ölüm anındaki imtihanda çok ince bir sistem kurmuştur. Ki, inkarla iman arasındaki çizgide insanlar akıllarını çok iyi kullanabilsinler. Allah rızası için yaşamış sadık ve doğru olan insanlarla, Allah' tan yüz çevirerek yaşamış kimselerin aynı konumda olmamaları için böyle çok ince bir yöntem hazırlanmıştır.
Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar. (Casiye Suresi, 21)
Kur' an, iman sahiplerinin ve inkarcıların yaşamları gibi ölümlerinin de aynı olmayacağını haber verir. Allah' ın sınırları içerisinde ve O' nun rızasını gözeterek yaşamış mümin için ölüm anında ızdırap ve acı çekme yoktur. Kur' an, onun ruhunun yumuşacık alınacağını haber verir. Öleceği zaman mümin hisseder, birden görüntü netleşir. Kur' an' da, O gün görüş gücü keskindir buyrulur. Normalde biraz flu olan dünyadaki görüntü, ölüm anında daha keskinleşir. Gelen ölüm melekleri, mümine hiçbir rahatsızlık vermeden güzellikle canını alırlar. Mümin, canının alınış şeklinden, yaşayacağı olayların zincirleme olarak güzel gideceğini anlar. Çünkü ahirette de önünde ve sağ yanında parıldayan nur bulunduğu bildirilir. Mümin için ahirette sürekli bir güzellik vardır.
İnkâr edenlerin durumları ise oldukça vahimdir. Kur' an' da, Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak: "Yakıcı azabı tadın" diye o inkar edenlerin canlarını alırken görmelisin. (Enfal Suresi, 50) ayetindeki ifadeden, azabın inkarcılar için ölüm anında başladığını anlayabiliriz. Onların canları sırtlarına vurularak ve çok şiddetli acılar içinde alınır; dikenli bir çalının insanın içinden sökülmesi gibi. Zaten, o anda kişi inkarcı konumunda olduğunu anlar. Kişi henüz ölüm anının başlangıcında büyük bir belanın içine girdiğini, ayetteki ifadeyle beli büken işlerin kendisini beklediğini ve bunun zincirleme devam edeceğini anlamış olur. Müminin yaşadığı güzelliklerin aksine, inkarcıda sürekli bir perişanlık esastır. Ama aklı zayıf olduğu için her an bir kurtuluş yolu bekler. Örneğin inkarcılar Allahı -haşa- kandırmaya çalışırlar, derler ki; "Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik." (Şuara Suresi, 102)
Oysa dünyaya geri dönüş yoktur. ...Şayet (dünyaya) geri çevrilseler bile, kendisinden sakındırıldıkları şeylere şüphesiz yine döneceklerdir. Çünkü onlar, gerçekten kafirlerdir. (En' am Suresi, 28) ayetinde ifade edildiği gibi geri gönderilseler dahi, ölüp ahirete gittikleri onlara unutturulur. Hatırlamadıkları için de kaldıkları yerden yaptıkları ahlaksızlıklara devam ederler. Kur' an ahlakına uymayan yaşamlarını sürdürürler.
Aklımıza şöyle bir soru gelebilir: Müminlerin canlarının alınma anındaki güzelliği ya da inkâr edenlerin ölüm anında çektiği acıyı onların başındakiler hissedebilirler mi?
Kur' an bu konuda da bize bilgiler verir. Vakıa suresi' nde şöyle buyurur Yüce Allah:
Hele can boğaza gelip dayandığında,
Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz. (Vakıa Suresi, 83-84-85)
Ayetlerdeki ifadelerde, ölüm anında kişinin yaşadıklarını yanındaki insanların anlayamadıkları açıktır. Bu da imtihanın bir sırrıdır. Ölen kişinin görünüşte zorlukla can vermesi ya da ani bir kalp kriziyle uykuda bir anda can vermiş olması bir kıstas değildir. Örneğin, Peygamber Efendimiz de vefat ederken zorlu bir görünüm almıştır ama kuşkusuz canı güzellikle alınmıştır. Son olarak ruhu teslim alınırken,Refik-i Âlâya yani Yüce Dosta dediği aktarılır.
Ya da ölüm anında şehitler bazen çırpınır, canı zorlukla alınıyormuş gibi görünür. Kur' an' da şehitler hakkında, Allah yolunda öldürülenleri sakın ' ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri Katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. (Ali İmran Suresi, 169) buyrulur. Allah onların ölü olmadıklarını ve Katında bir başka boyutta rızıklanmakta olduklarını haber verir. Dahası onlar için en güzel makamlar hazırlanmıştır.
Yüce Allah ölüm anındaki imtihanda çok ince bir sistem kurmuştur. Ki, inkarla iman arasındaki çizgide insanlar akıllarını çok iyi kullanabilsinler. Allah rızası için yaşamış sadık ve doğru olan insanlarla, Allah' tan yüz çevirerek yaşamış kimselerin aynı konumda olmamaları için böyle çok ince bir yöntem hazırlanmıştır.
Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar. (Casiye Suresi, 21)