Öğretmen-Öğrenci İlişkisi
Öğretmen-öğrenci ilişkisi için etkili bir model
Öğretmenler okuldaki ve öğrencilerdeki problemlerden dolayı hayal kırıklığına uğrayabilir ya da problemin çözümünde başarısız görülebilir. Yapılan araştırmalara göre, onların başarısız olmadığını, tersine çoğunun öğretmenlik hakkında çok şey bildiği, fakat bunu uygulamak için yeterli fırsatları bulamadığını göstermektedir. İyi öğretmen tanımları genelde çok kişi tarafından kabul edilmiş yaygın inançlara dayanır.
Meselâ:
· İyi öğretmen sakindir, telaşlanmaz, sinirlenmez, soğuk kanlıdır, duygularını göstermez.
· İyi öğretmen önyargılı ve yanlı değildir, öğrencilere eşit davranır.
· İyi öğretmen gerçek duygularını denetler ve öğrencilere göstermez.
· Etkili öğretmen, her öğrenciye eşit davranır.
· Öğretmenler birbirlerine destek olur. Kendi duyguları ve inançlarından etkilenmeden öğrencilere karşı cephe oluştururlar.
· İyi öğretmen her şeyden önce tutarlıdır. Değişmez, unutulmaz, hata yapmaz, coşkulu ve özgür bir eğitim ortamı oluşturur, bu ortamı sürekli tutmayı başarır.
· İyi öğretmen, her sorunun cevabını bilir.
İşte bir öğretmen kendisini bu yaygın inanç modellerine göre değerlendirir ve kendisini başarısız kabul eder. Halbuki öğretmenler, iyi ilişkiler kurduklarında rolden role geçmelerine sert davranmalarına, insanüstü ve erdemli kişiliklere bürünmelerine gerek yoktur. Aksi durumlarda en iyi öğretim tekniklerinin bile öğrencilere etki etmediği görülecektir. Sonucunda hep kendini farklı gösterme ikilem ve iç çatışma vardır. Öğrencinin gözünde de konuşması ve davranışı birbirine uymayan öğretmenin hiçbir değeri yoktur. EÖE’ de (Derslerimizde) tuzaklardan kurtulup, durum ne olursa olsun, gerçek bir kişi olarak davranmayı ve gerçek kendiniz olmanın yöntemini göreceksiniz.
1. Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki
Açıklık: Her davranışta yapmacık değil, doğal olma, maske takmama, dürüst olma.
Önemsenmek: Öğrenciye değer verme, onu adam yerine koyma, oturup konuşma, ilgi göstererek öğrenciyi dinleme.
Birbirine ihtiyaç duymak: Öğrenci olmasa öğretmenin ne önemi var, öğrenciye de öğretmen şarttır.
Birbirinden ayrı olmak: Gerektiğinde herkesin konumunu ve yapacağı işi bilmesi ve saygıda sevgide kusur edilmemesi, hissettirilmeyen ince bir çizginin korunması.
İhtiyaçlarını karşılıklı olarak giderebilmek: Anlaşma sağlama karşılıklı gereksinimleri giderme birbirini anlamaya çalışma olumlu cevaplar verme.
Bu özellikleri içerirse, iyi bir öğretmen-öğrenci ilişkisi kurulmuş demektir.
2. Yeni bir model: Kabul edilebilirlik
Öğretmen-öğrenci ilişkilerinde, öğretmenlerin öğrencilerin davranışlarını kabul edip etmemeleri çok önemlidir. Kabul çizgisi, değişkendir ve üç sebebi vardır;
Öğretmendeki değişiklikler,
Öğrencideki değişiklikler,
Durum ve çevredeki değişiklikler.
Öğrenci davranışlarının kabul edilebilir veya edilemez olduğunun belirlenmesi, ilişkilerde ortaya çıkacak meselelerin, öğretmenler tarafından halledilmesine yardımcı olacaktır. Fakat burada öğretmen-öğrenci ilişkisinde ortaya çıkan sorunun, kime ait olup olmadığının çözülmesi gerekir. Öğretmenler, kendilerini doğrudan ilgilendirmeyen, öğrencinin özel sorunları ile doğrudan ilgilendiren sorunları ayırt etmelidirler. Çünkü öğretmen, kendisine şu soruları sorabilir:
Bu davranış benim üzerimde gerçek müşahhas bir etki yapıyor mu?
Olumsuz etkilendiğim için mi, bu davranışı kabul edemiyorum?
Yoksa yalnızca öğrencinin değişik davranmasını, benim düşündüğüm şekilde hissetmesini istediğim için mi kabul edemiyorum?
Son soruya cevap evet ise, sorun öğrencinindir; eğer bir önceki cevap evet ise, sorun öğretmenindir. Bu sorunların belirlenmesi ve ayrılması, somut etki ile belirlenir. Öğrencilerin okuldan kaynaklanan ya da kaynaklanmayan birçok sorunları da vardır ve bu sorunlarla baş etmeye çalışırlar. Çünkü, öğretme-öğrenme, yalnız ilişkinin sorun-yok bölgesinde etkili olabilir. Öğrencinin sorunu, öğretme-öğrenme alanı (sorun yok) ve öğretmenin sorunu. Yapmacık kabul davranışı, çok yanlıştır. Yargılamak da çok tehlikelidir.
Öğretmenler okuldaki ve öğrencilerdeki problemlerden dolayı hayal kırıklığına uğrayabilir ya da problemin çözümünde başarısız görülebilir. Yapılan araştırmalara göre, onların başarısız olmadığını, tersine çoğunun öğretmenlik hakkında çok şey bildiği, fakat bunu uygulamak için yeterli fırsatları bulamadığını göstermektedir. İyi öğretmen tanımları genelde çok kişi tarafından kabul edilmiş yaygın inançlara dayanır.
Meselâ:
· İyi öğretmen sakindir, telaşlanmaz, sinirlenmez, soğuk kanlıdır, duygularını göstermez.
· İyi öğretmen önyargılı ve yanlı değildir, öğrencilere eşit davranır.
· İyi öğretmen gerçek duygularını denetler ve öğrencilere göstermez.
· Etkili öğretmen, her öğrenciye eşit davranır.
· Öğretmenler birbirlerine destek olur. Kendi duyguları ve inançlarından etkilenmeden öğrencilere karşı cephe oluştururlar.
· İyi öğretmen her şeyden önce tutarlıdır. Değişmez, unutulmaz, hata yapmaz, coşkulu ve özgür bir eğitim ortamı oluşturur, bu ortamı sürekli tutmayı başarır.
· İyi öğretmen, her sorunun cevabını bilir.
İşte bir öğretmen kendisini bu yaygın inanç modellerine göre değerlendirir ve kendisini başarısız kabul eder. Halbuki öğretmenler, iyi ilişkiler kurduklarında rolden role geçmelerine sert davranmalarına, insanüstü ve erdemli kişiliklere bürünmelerine gerek yoktur. Aksi durumlarda en iyi öğretim tekniklerinin bile öğrencilere etki etmediği görülecektir. Sonucunda hep kendini farklı gösterme ikilem ve iç çatışma vardır. Öğrencinin gözünde de konuşması ve davranışı birbirine uymayan öğretmenin hiçbir değeri yoktur. EÖE’ de (Derslerimizde) tuzaklardan kurtulup, durum ne olursa olsun, gerçek bir kişi olarak davranmayı ve gerçek kendiniz olmanın yöntemini göreceksiniz.
1. Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki
Açıklık: Her davranışta yapmacık değil, doğal olma, maske takmama, dürüst olma.
Önemsenmek: Öğrenciye değer verme, onu adam yerine koyma, oturup konuşma, ilgi göstererek öğrenciyi dinleme.
Birbirine ihtiyaç duymak: Öğrenci olmasa öğretmenin ne önemi var, öğrenciye de öğretmen şarttır.
Birbirinden ayrı olmak: Gerektiğinde herkesin konumunu ve yapacağı işi bilmesi ve saygıda sevgide kusur edilmemesi, hissettirilmeyen ince bir çizginin korunması.
İhtiyaçlarını karşılıklı olarak giderebilmek: Anlaşma sağlama karşılıklı gereksinimleri giderme birbirini anlamaya çalışma olumlu cevaplar verme.
Bu özellikleri içerirse, iyi bir öğretmen-öğrenci ilişkisi kurulmuş demektir.
2. Yeni bir model: Kabul edilebilirlik
Öğretmen-öğrenci ilişkilerinde, öğretmenlerin öğrencilerin davranışlarını kabul edip etmemeleri çok önemlidir. Kabul çizgisi, değişkendir ve üç sebebi vardır;
Öğretmendeki değişiklikler,
Öğrencideki değişiklikler,
Durum ve çevredeki değişiklikler.
Öğrenci davranışlarının kabul edilebilir veya edilemez olduğunun belirlenmesi, ilişkilerde ortaya çıkacak meselelerin, öğretmenler tarafından halledilmesine yardımcı olacaktır. Fakat burada öğretmen-öğrenci ilişkisinde ortaya çıkan sorunun, kime ait olup olmadığının çözülmesi gerekir. Öğretmenler, kendilerini doğrudan ilgilendirmeyen, öğrencinin özel sorunları ile doğrudan ilgilendiren sorunları ayırt etmelidirler. Çünkü öğretmen, kendisine şu soruları sorabilir:
Bu davranış benim üzerimde gerçek müşahhas bir etki yapıyor mu?
Olumsuz etkilendiğim için mi, bu davranışı kabul edemiyorum?
Yoksa yalnızca öğrencinin değişik davranmasını, benim düşündüğüm şekilde hissetmesini istediğim için mi kabul edemiyorum?
Son soruya cevap evet ise, sorun öğrencinindir; eğer bir önceki cevap evet ise, sorun öğretmenindir. Bu sorunların belirlenmesi ve ayrılması, somut etki ile belirlenir. Öğrencilerin okuldan kaynaklanan ya da kaynaklanmayan birçok sorunları da vardır ve bu sorunlarla baş etmeye çalışırlar. Çünkü, öğretme-öğrenme, yalnız ilişkinin sorun-yok bölgesinde etkili olabilir. Öğrencinin sorunu, öğretme-öğrenme alanı (sorun yok) ve öğretmenin sorunu. Yapmacık kabul davranışı, çok yanlıştır. Yargılamak da çok tehlikelidir.