Ce: Öğrenme Kuramları ve Öğretim İlkeleri
Tam Öğrenme ilkeleri
Eğitimde yeniden yapılanma üzerinde büyük bir ekiple beş yıllık bir araştırma yapan Wisconsin Eğitim Araştırmaları Merkezi, öğretimin içerik ve sunum olarak tam öğrenme sağlanması için üç alanda dört ilke benimsemiştir(Newmann ve Wehlage, 1995)
Bilgi Üretme
İlke 1. Yüksek düzeyde düşünme: Düşünme esnasında Öğretim, içerik ve yöntem olarak öğrencinin açılama, sentez, genelleme ve hipotez geliştirme yoluyla bilgi ve fikirler maniple etmesine yönelik olarak düzenlenir. Öğrencinin öğrendikleri üzerine yorum yapabilme, konuları ve olayları açıklayabilme ve çözebilme yetenekleri geliştirme dersin odak noktasıdır.
Bilimsel Araştırma
İlke 2. Derin Bilgi: Derin bilgi birbiri ile alakasız birçok konumun yüzeysel olarak verilmesi yerine, konuların özünün aktarılmasının vurgular. Kavramlar temel prensipler öğretilir, öğrencinin problem çözme yetisi geliştirilir. Diğer bir değişle ansiklopedik bilgi yerine konulur derinliğine islenir. Öğrenci aldığı bilgiler ile ince farkları yakalayabiliyorsa, konuya tartışma getirebiliyorsa, problemleri çözebiliyorsa, olaylara, olgulara açıklama getirebiliyorsa aldığı bilgi derindir.
İlke 3. Etkileşim: Sağlıklı etkileşimin olduğu bir sınıfta gerçeklesen konuşmalar bir konun yada bir problemin esasinin anlaşılmasını sağlayacak çok yönlü bir etkileşim ortamı içersinde yapılır. Sınıftaki ortam öğrencilere kendi aralarında ve öğretmenleri ile fikir alıp verme olanağı sunuyorsa, bir konu hakkındaki öğrenmeyi zenginleştirmek yada derinleştirmek için öğrenciler arasında diyalog oluşuyorsa sınıfta sağlıklı bir etkileşimin varlığında söz edilebilir. öğretmenin önceden hazırladığı sekliyle konuyu aynen sunması ve öğrencilerin sorulara kısa cevaplar ile geçiştiriyor olması, bu ortamın yokluğunun en güzel işaretidir.
Tam örenme, öğrencinin öretmen ile diyalog kurarak onun ihtiyaçlarını eksiklerini ve yanlışlarını anlaması ve öğretim programında gerekli değişiklikleri yapması ile baslar. Öğretmen müfredatta öğrencinin ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda gerekli değişiklikleri yaptığında, sınıftaki öğretim etkinlikleri öğrencilerin ihtiyaçlarına göre şekillenmeye baslar. Bu seklide, öğretmen öğrenciden aldığı tepkileri değerlendirerek daha ileri konulara geçmek, aynı konu ile pekiştirici alıştırma yapmak veya farklı bir konuya geçme durumuna gidebilir.
Öğrencilerin Okul Dışındaki Değeri
İlke 4. Dış dünya ile ilişkilendirme: Öğrenilen konuların hayattaki izdüşümleri ile öğrenciye gösterilir. Ders konuları kitapların arasına sıkışıp kalmaz, öğrenilen bilgiler gerçek hayat ile iliskiledirilerek öğrencinin öğrendiği şeylerin değerini görmesi sağlanır. Aksi halde bilgi sadece diploma kazanmak veya bir üst sınıf veya okula geçmek için kullanılacaktır. Öğrenciler gerçek problemlere işaret edebiliyorsa veya öğrendiklerini günlük hayatta kullana biliyorsa öğrenilenler sınıfın dışına çıkmaya başlamıştır.
Bu dört öğrenim ilkesinin uygulanabilmesi öğretmenin öğrencilerin öğrenme kapasitelerine ilişkin yüksek ve pozitif beklentiler taşıması ile olanaklıdır. Öğrencilerin anlattıklarını öğrene bilecek kapasitede olduğunu öğrenen bir öğretmen, sınıfta teşvik edici, her öğrencinin korkmadan, çekinmeden, gerektiğinde risk alıp kendisini ifade edebileceği bir atmosfer yaratabilecektir.
Tam öğretimin uygulanması bilginin doğası ve eğitimin ilişkin çağdaş bir anlayışla gerçekleşebilecektir. Bu yaklaşımın geleneksel eğitim anlayışından en önemli farkından biri, çok yönlü zeka gelişimini esas almasıdır. Tam öğrenme sözel ve mantıksal zeka gelişiminin yanında görsel, bedensel ritmik zeka türlerinin gelişimini de hedefler. Gardner (1993) başlıca sekiz zeka türünden bahsetmektedir. Bu zeka türleri aşağıda kısaca özetlenmiştir.
Sözel Zeka:Sözel zeka, kısaca dili anlama ve kullanma yeteneğidir. Yazılı ve sözlü anlatım, öykü, şiir yazma ve diğer edebiyat becerileri sözel zekaya bağlı yeteneklerdir.
Mantıksal Zeka: Genellikle analitik ya da bilimsel düşünme diye adlandırılan yetenekleri içerir. Mantıksal zekası güçlü olanlar somut sembollerle çalışma ve yeni bağlantılar kurmada ustadırlar. Sorunlara analitik yaklaşırlar.
Görsel Zeka : Üç boyutlu düşünme bu zeka türünü en önemli özelliğidir. Gelelilikle grafik sanatlarındaki insanlarda görülür. Zihinsel imajlar oluşturmada ve grafik görüntüler yaratmada başarılıdırlar. Ünlü ressamlar görsel zekaları çok yüksek kimselerdir.
Bedensel Zeka: Bedeni son derece duyarlı ve etkili şekilde kullanma yeteneğidir. Yüksek bedensel zekaya sahip insanlar tiyatro, bale, dans ve sporda başarılıdırlar. Onlar zihin ve beden bağlantısını çok başarılı bir şekilde kurabilen insanlardır.
Ritmik Zeka: Bu zekaya sahip insanlar ritimleri algılama ve tekrar yaratmada ustadırlar. Bir şarkının ritmini kolayca yakalayabilirler. Bu kişiler yeni öğrendikleri bir dilin telaffuzunu yakalama ve kullanmada çok beceriklidirler.
Benlik Zekası: Karakter ve kişilikleri anlama ve değerlendirmede oldukça yetenekli olan insanların bu tür zekaya sahip olduğu kabul edilir. Bu insanlar düşünme ve akil yürütmede çok yeteneklidirler. Kişileri ve olayları aşıp fikirleri tartışabilen insanlardır. Ayrıntılar arasında boğulmadan büyük resmi yakalayabilirler.
Sosyal zeka: Yönetici, danışman, terapist, politikacı, insan kaynakları uzmanları bu tür zekaya sahiptirler. Bunlara sosyal düşünen insanlarda diyebiliriz. Bu insanlar güçlü sezgilere sahiptirler. İnsanlar ortak zeminlerde buluşturma en önemli yetenekleridir.
Yazarinda içinde bulundugu arastirma ekibi, Wisconsin Egitim Arastirma Merkezi bünyesinde? Eğitimde yeniden yapılanma"adi altında 1990-1995 yılları arasında Amerika Birleşik Devletlerinin 16 eyaletinde yeniden yapılanmayı gerçekleştirdiği kabul edilen ilkokul, ortaokul ve liseden oluşan 24 devlet okulunda yaptığı araştırmada bu öğretim ilkelerinin bütün öğrencilerin matematik ve sosyal alanlardaki başarılarını arttırdığını görmüştür.
Sosyo-Ekonomik düzeyi ne olursa olsun ögerncilerin başarısı tam öğrenim ilklerinin mevcut olduğu sınıflardan hem matematik hem de sosyal derslerde %30 oranında artmıştı:Bu artış orta öğrenimin her seviyesinde gözlenmiştir.
Lee, Smith ve Cronin ger?in (1995) arastirmalari da ayni bulgulari desteklemiştir. Araştırmacılar ayni zamanda bu öğretim ilkelerinin uygulanmasının her öğrencinin öğrenmesini kapasitesince arttırabildiğini ve öğrencilere? Eşit öğrenme olanağı sunduğu"(s.8)sonucu çıkarılmıştır.
Yukarıda sayılan ilkeler her okulda aynen uygulanacak ilkeler değildir. Ancak eğitimde yeniden yapılanmada ya da eğitim sistemini iyileştirmek için yaptığımız bütün diğer çalişmalarda asılamaç bilgi çağının gerekleri ile donenmış, bilgi üretebilen ve düşünebilen gençler ise, onları o şekilde yetiştirmek zorundayız.