O kanserli bir anne
nil molinas mandel muayenehane sevil bavbek muayenehane mahmut müslümanoğlu mahmut müslümanoğlu nasıl bir doktor
Arkadaşlar bu bir annenin kanseri öğrenme aşamasını ve hastalığa bakış açısı hakkında röportajdır. Buradaki anneyi belki aranızda tanıyanlar olacaktır..
Kendimde böyle bir tehlike atlattığım için duygulanarak okudum. Hala gözlerim dolu..
Allahım hiçbirimize yaşatmasın..
Meme kanseri nedeniyle sağ göğsünüz alındı. Uzun süredir de kemoterapi görüyordunuz. Teşhis ne zaman kondu?
- 2009 yazında meme kanseri olduğum anlaşıldı.
* Kanser olduğunuzu nasıl anladınız?
- Sigortacı bir arkadaşım vardı, adı Sevim... Sigortamı yenilemek için aradığında “Kendimi değil sadece oğlumu sigortalatacağım” dedim.
“Üç sene üst üste sigorta yaptırdığın zaman ömür boyu hak kazanıyorsun” dedi, bu arada durmadan “Göğsünü de kontrol et” deyip duruyordu. O zaman niye bu kadar ısrar ettiğini anlamadım, meğer kendisi meme kanseri nedeniyle kemoterapi görüyormuş. Neyse, sigortalandım... Bir hafta sonra kendimi muayene ederken farkına vardım. O zamana kadar kendimi hiç kontrol etmemiştim.
* Kontrol ettiniz ve...
- Bir kütle geldi elime... Hemen Onkoloji Vakfı’nı aradım. Yapılan tetkikler sonucunda kanser dendi. Önce MR sonra da biyopsi istediler. Ben hâlâ “Benimle dalga geçmeyin, bende olmaz öyle şeyler” diyordum. Ama yapılan biyopsi sonucu kanser çıktı. Ben hâlâ inanmıyorum. Bir yakınım New York Üniversitesi’nde patalog, ona da gösterdim raporları, o da “kansersin” dedi. Yoksa ben daha inanmayacaktım.
BİZ KANSERİ AVLAYACAĞIZ
* Bu hastalık ailenizde var mıydı?
- Hayır, ailede başka kimsede yok.
* Nedeni neydi sizce?
- Bir dönem çok stres yaşadım. Bir dükkanım var benim, onunla ilgili bir stresti. Allah bana bir melek gönderdi ve “Kendini üzme” dedi bence.
* Ailenize nasıl açıkladınız bu durumu?
- Sorun da oydu. Kardeşim bile benim tavırlarımdan şüphelenerek Onkoloji Vakfı’nı arayınca öğrendi hasta olduğumu. Oğlum Aral’ın işlerini organize etmem lazımdı, enerjimin ona yetmesi lazımdı. Bu kadar işin arasında tedavi, ameliyat da nereden çıktı dedim. Esas sorun oğluma anlatmaktı. Çünkü ciddi bir travma yaratabilirdi üzerinde.
* Nasıl açıkladınız?
- “Kanser diye bir hastalık var ve bunu avlayacağız” dedim. Ameliyat olduktan sonra “Biz bunu avladık. Sonra pusuya yatacağız ve onu avlayacağız” dedim. Kemoterapinin hastalığa tekrar yakalanmamak için olduğunu anlattım. Onun en çok üzüldüğü nokta belime kadar gelen saçlarımın gitmesi oldu.
* Saçlarınızı ne zaman kestirdiniz?
- “Kemoterapiye başlayınca 15 gün içerisinde saçlarınız dökülür” dediler. Ben de 13’üncü günde gittim, 1 numara kestirdim saçlarımı. Ama o saçları sakladım, peruk yaptıracağım.
* Oğlunuz saçlarınız konusunda neden bu kadar hassas?
- Sanırım eskiden bir çizgi filmde falan gördü, dazlak kadınlardan korkuyordu. Ben de onun için peruk takıyorum. Ama çok kaşındırıyor. Bu yüzden bandanalar, şapkalar kullanıyorum evde.
ŞİMDİ HAYATA ÇOK FARKLI BAKIYORUM
* Tedavi ne kadar sürdü?
- Kemoterapi 3 ay sürdü. Radyoterapi ise 33 seans sürecek. şu an 21’inci seanstayım. Sonra tekrar metastaz (yayılma) var mı yok mu diye bakacaklar. Gerekirse tedavi devam edecek ama bence gerek kalmayacak.
* Ameliyatta sağ göğsünüz tamamen mi alındı?
- Doktorum Mahmut Müslümanoğlu güzel bir temizlik yaptı. Geriye az bir şey kaldı. Onkoloğum Nil Molinas Mandel’in hâlâ eli üzerimde. Onların sayesinde bugünlere kadar geldim, bundan sonra da güzel günlerin bizi beklediğini düşünüyorum. Benim kanser türüm hızlı büyüyendi. Ben ameliyat olmadan önce oğlumu alıp tatile gittim iki hafta. Bu sürede 1 cm. büyümüştü.
* Tedavi süresince alışamadığınız şey...
- Kemoterapi tabii ki... Onu yaptırdığınız zaman ölmenize gerek yok. Zaten ölüp geri geliyorsunuz. Ama tümörü büyük ölçüde yok eden bir tedavi. Bağışıklık sistemi düştüğü için çok zor. Kanserli hücrelerle birlikte kandaki savaşçı hücreleri de öldürüyor. Bu yüzden bağışıklık sisteminiz düşüyor. Yaşadığım mide bulantısını hamileyken bile çekmedim.
* Hasta olmak sizi nasıl etkiledi?
- Öncelikle yıkılmamam gerekiyordu. Ne olacaksa olacaktı. Bu hastalığın bir tedavisi var, birçok insan da kurtuldu. Önce aklıma oğlum geldi zaten. Ona bir gelecek hazırlamalı, onu büyütmeliydim. Bana ihtiyacı kalmayacağı bir yaşa getirmem lazımdı. Bir tek onu düşündüm. Bir de şimdi hayata başka bir gözle bakıyorum. Görmediğim çok fazla güzellik varmış.
* Hastalığınızı öğrendiğinize bir yarım kalmışlık hissi oldu mu sizde? Mesela “ama”larınız?
- Aması falan yok, çünkü hepsini yapacağım zaten. ıyileşeceğime inanıyorum, böyle düşünmeyi seviyorum. Kanserin şakası yok ama ben bu hastalığa pabuç bırakmam. Negatif düşünceler sonucu değiştirmiyor ama pozitif düşündüğünüz zaman sonucu değiştirebiliyorsunuz.
“KEMO AĞA” KLİBİNİ TELEFONUMLA ÇEKTİM
* Kemoterapi sürecinde “Kemo Ağa” diye bir şarkı yazmış, üstelik bir de klip çekmişsiniz.
- Aslında bir sürü şarkı yaptım. Bu ise tamamen gırgır olsun diye yapılan bir klipti, cep telefonuyla çektim. Arkadaşlarım “Youtube’a koyalım” dediler. ıki ay önce yüklemiştim. Birden herkesin haberi oldu. Sonra alıcı gözüyle ben de baktım. Bana da ilginç geldi.
“YOLU ONKOLOJİDEN GEÇENLER” DİYE BİR PROGRAM YAPACAĞIM
* Bir de televizyon programı hazırlığı içerisindesiniz. Neler olacak bu programda?
- Henüz bir kanalla anlaşmadık ama “Yolu Onkolojiden Geçenler” diye bir program yapmayı düşünüyorum. Bu programda hastalığın evrelerini ve tedavi sürevinde umutlu olmanın önemini anlatacağım. Her bölüm başka bir kişinin belgeseli gibi olacak. Moral verici nitelikte bir program yani...
* Sahnelerde tekrar görebilecek miyiz peki sizi?
- Tabii ki... Böyle nedenlerle değil, daha neşeli haberlerle görüşeceğiz. Artık Eurovision’u gençlere bıraktık ama...
Arkadaşlar bu bir annenin kanseri öğrenme aşamasını ve hastalığa bakış açısı hakkında röportajdır. Buradaki anneyi belki aranızda tanıyanlar olacaktır..
Kendimde böyle bir tehlike atlattığım için duygulanarak okudum. Hala gözlerim dolu..
Allahım hiçbirimize yaşatmasın..
1989’da Grup Pan’ın bir üyesi olarak “Bana Bana” adlı şarkıyla Eurovision’da Türkiye’yi temsil etti, 1995’te “Sev” şarkısıyla ikinci kez Eurovision’daydı... Ama sonra müzik çalışmalarına ara verdi, gözlerden uzak bir yaşam sürmeye başladı. Son günlerde ise tatsız bir haberle adı yeniden gündemde. Meme kanseri teşhisi konulan ve sağ göğsü alınan Arzu Ece, yaklaşık bir yıldır tedavi görüyor. Kemoterapinin ardından Metropolitan Florence Nightingale’de radyoterapiye başlayan Ece, geçirdiği zor günlere rağmen çok güçlü, gelecekten umutlu... Hatta mesleğine geri döneceği günleri beklediğini söylüyor
Meme kanseri nedeniyle sağ göğsünüz alındı. Uzun süredir de kemoterapi görüyordunuz. Teşhis ne zaman kondu?
- 2009 yazında meme kanseri olduğum anlaşıldı.
* Kanser olduğunuzu nasıl anladınız?
- Sigortacı bir arkadaşım vardı, adı Sevim... Sigortamı yenilemek için aradığında “Kendimi değil sadece oğlumu sigortalatacağım” dedim.
“Üç sene üst üste sigorta yaptırdığın zaman ömür boyu hak kazanıyorsun” dedi, bu arada durmadan “Göğsünü de kontrol et” deyip duruyordu. O zaman niye bu kadar ısrar ettiğini anlamadım, meğer kendisi meme kanseri nedeniyle kemoterapi görüyormuş. Neyse, sigortalandım... Bir hafta sonra kendimi muayene ederken farkına vardım. O zamana kadar kendimi hiç kontrol etmemiştim.
* Kontrol ettiniz ve...
- Bir kütle geldi elime... Hemen Onkoloji Vakfı’nı aradım. Yapılan tetkikler sonucunda kanser dendi. Önce MR sonra da biyopsi istediler. Ben hâlâ “Benimle dalga geçmeyin, bende olmaz öyle şeyler” diyordum. Ama yapılan biyopsi sonucu kanser çıktı. Ben hâlâ inanmıyorum. Bir yakınım New York Üniversitesi’nde patalog, ona da gösterdim raporları, o da “kansersin” dedi. Yoksa ben daha inanmayacaktım.
BİZ KANSERİ AVLAYACAĞIZ
* Bu hastalık ailenizde var mıydı?
- Hayır, ailede başka kimsede yok.
* Nedeni neydi sizce?
- Bir dönem çok stres yaşadım. Bir dükkanım var benim, onunla ilgili bir stresti. Allah bana bir melek gönderdi ve “Kendini üzme” dedi bence.
* Ailenize nasıl açıkladınız bu durumu?
- Sorun da oydu. Kardeşim bile benim tavırlarımdan şüphelenerek Onkoloji Vakfı’nı arayınca öğrendi hasta olduğumu. Oğlum Aral’ın işlerini organize etmem lazımdı, enerjimin ona yetmesi lazımdı. Bu kadar işin arasında tedavi, ameliyat da nereden çıktı dedim. Esas sorun oğluma anlatmaktı. Çünkü ciddi bir travma yaratabilirdi üzerinde.
* Nasıl açıkladınız?
- “Kanser diye bir hastalık var ve bunu avlayacağız” dedim. Ameliyat olduktan sonra “Biz bunu avladık. Sonra pusuya yatacağız ve onu avlayacağız” dedim. Kemoterapinin hastalığa tekrar yakalanmamak için olduğunu anlattım. Onun en çok üzüldüğü nokta belime kadar gelen saçlarımın gitmesi oldu.
* Saçlarınızı ne zaman kestirdiniz?
- “Kemoterapiye başlayınca 15 gün içerisinde saçlarınız dökülür” dediler. Ben de 13’üncü günde gittim, 1 numara kestirdim saçlarımı. Ama o saçları sakladım, peruk yaptıracağım.
* Oğlunuz saçlarınız konusunda neden bu kadar hassas?
- Sanırım eskiden bir çizgi filmde falan gördü, dazlak kadınlardan korkuyordu. Ben de onun için peruk takıyorum. Ama çok kaşındırıyor. Bu yüzden bandanalar, şapkalar kullanıyorum evde.
ŞİMDİ HAYATA ÇOK FARKLI BAKIYORUM
* Tedavi ne kadar sürdü?
- Kemoterapi 3 ay sürdü. Radyoterapi ise 33 seans sürecek. şu an 21’inci seanstayım. Sonra tekrar metastaz (yayılma) var mı yok mu diye bakacaklar. Gerekirse tedavi devam edecek ama bence gerek kalmayacak.
* Ameliyatta sağ göğsünüz tamamen mi alındı?
- Doktorum Mahmut Müslümanoğlu güzel bir temizlik yaptı. Geriye az bir şey kaldı. Onkoloğum Nil Molinas Mandel’in hâlâ eli üzerimde. Onların sayesinde bugünlere kadar geldim, bundan sonra da güzel günlerin bizi beklediğini düşünüyorum. Benim kanser türüm hızlı büyüyendi. Ben ameliyat olmadan önce oğlumu alıp tatile gittim iki hafta. Bu sürede 1 cm. büyümüştü.
* Tedavi süresince alışamadığınız şey...
- Kemoterapi tabii ki... Onu yaptırdığınız zaman ölmenize gerek yok. Zaten ölüp geri geliyorsunuz. Ama tümörü büyük ölçüde yok eden bir tedavi. Bağışıklık sistemi düştüğü için çok zor. Kanserli hücrelerle birlikte kandaki savaşçı hücreleri de öldürüyor. Bu yüzden bağışıklık sisteminiz düşüyor. Yaşadığım mide bulantısını hamileyken bile çekmedim.
* Hasta olmak sizi nasıl etkiledi?
- Öncelikle yıkılmamam gerekiyordu. Ne olacaksa olacaktı. Bu hastalığın bir tedavisi var, birçok insan da kurtuldu. Önce aklıma oğlum geldi zaten. Ona bir gelecek hazırlamalı, onu büyütmeliydim. Bana ihtiyacı kalmayacağı bir yaşa getirmem lazımdı. Bir tek onu düşündüm. Bir de şimdi hayata başka bir gözle bakıyorum. Görmediğim çok fazla güzellik varmış.
* Hastalığınızı öğrendiğinize bir yarım kalmışlık hissi oldu mu sizde? Mesela “ama”larınız?
- Aması falan yok, çünkü hepsini yapacağım zaten. ıyileşeceğime inanıyorum, böyle düşünmeyi seviyorum. Kanserin şakası yok ama ben bu hastalığa pabuç bırakmam. Negatif düşünceler sonucu değiştirmiyor ama pozitif düşündüğünüz zaman sonucu değiştirebiliyorsunuz.
“KEMO AĞA” KLİBİNİ TELEFONUMLA ÇEKTİM
* Kemoterapi sürecinde “Kemo Ağa” diye bir şarkı yazmış, üstelik bir de klip çekmişsiniz.
- Aslında bir sürü şarkı yaptım. Bu ise tamamen gırgır olsun diye yapılan bir klipti, cep telefonuyla çektim. Arkadaşlarım “Youtube’a koyalım” dediler. ıki ay önce yüklemiştim. Birden herkesin haberi oldu. Sonra alıcı gözüyle ben de baktım. Bana da ilginç geldi.
“YOLU ONKOLOJİDEN GEÇENLER” DİYE BİR PROGRAM YAPACAĞIM
* Bir de televizyon programı hazırlığı içerisindesiniz. Neler olacak bu programda?
- Henüz bir kanalla anlaşmadık ama “Yolu Onkolojiden Geçenler” diye bir program yapmayı düşünüyorum. Bu programda hastalığın evrelerini ve tedavi sürevinde umutlu olmanın önemini anlatacağım. Her bölüm başka bir kişinin belgeseli gibi olacak. Moral verici nitelikte bir program yani...
* Sahnelerde tekrar görebilecek miyiz peki sizi?
- Tabii ki... Böyle nedenlerle değil, daha neşeli haberlerle görüşeceğiz. Artık Eurovision’u gençlere bıraktık ama...
Son düzenleme: