Nogay Tatarları
tatar nogay nogay tatarları tatar form tatarlari
NOGAYLARIN KÖKENİ
Türk tarihinde Nogay veya Nokay sözüne ilk olarak, bir Türk imparatorluğu olan Avar Devletinde,bilhassa 492 ile 506 yılları arasında hükümdarlık yapmış Nokay kağan devrinde rastlamaktayız. Yalnız Avar döneminde Nogay ismi bir boy ismi olmamıştır. İkinci defa ise yine bir Türk imparatorluğu olan Altınorda Devletinde , bilhassa Berke Han döneminde görülmektedir. Nogay; üstün kabiliyetli,büyük teşkilatçılığı sayesinde Altınorda Devletinin en yüksek mevkilerine çıkmıştır Nogay’ın o günkü makamının bugünkü karşılığı Başbakanlık ve ordunun başkomutanlığıdır. Elli yıla yakın bir süre bu görevlerde bulunmuştur. Nogay’ın dedesi Taval beyin Aksu ırmağı çevresindeki Peçenek boyunun beyi olduğu ve Nogay’a beyliğin dedesinden geçtiği belirtilmektedir. Altınorda başbuğlarından biri olan Nogay’a tabi olan Kıpçak,Peçenek ve Uz Türkleri de onun ölümünden sonra NOGAY adını almıştır.
NOGAY HANLIĞI
Nogay Altın-Ordu kumandanlarından Nogay (veya Nohay). 1259'dan 1299'a kadar aşağı yukarı 40 yıl bu devletin mukadderatına hakim olmuş, ancak Cengiz sülale ananesine saygısı yüzünden tahta geçmediği halde, komşu yabancı devletlerin birçoklarında o, Altın-Ordu hükümdarı telakki edilmiş, elçiler ve hediyeler kabul etmiştir. Elçileri de hükümdar elçisi gibi karşılanmıştır. Aslında o, resmen Don ile Dnepr arasındaki bölgeleri idare eden bir tümen beyinden başka bir şey değilken, 1259 ve 1296'da Galiçya'da, 1261/63'de Kafkasya seferlerinde kazandığı üstün zaferlerle sivrilmiş ve Karadeniz'in doğu ve kuzeyinde yaşayan boyları Altın-Ordu merkezinden ayıracak şekilde kendi hakimiyeti altında birleştirmiştir.
Nogay, Balkanlar'da Bulgar ve Bizans işlerine karşımış ve savaşlarda yenmiş olduğu Bizans imparatoru Mihail Paleolog'un kızı ile evlenerek arkasını emniyet altına aldıktan sonra Rus Knezleri üzerinde de hakim bir duruma gelmiştir. Rus yıllıklarında onunla ilk olarak 1276'da karşılaşıyoruz: o yıl Nogay, Vladimir Volinskiy, Lev Galitskiy ve Mstislav'a mektupla elçiler göndererek Litvaya karşı birlikte sefere çıkmayı talep etmiştir. 1279'da Lev Galitskiy, Nogay ordusunun yardımı ile Sandomir'i almak istemiştir. 1288'de Rus Knezleri, Nogay'ın Lehistan'a karşı seferine iştirak etmişlerdir.
Nogay'ın şahsî başarıları büyük olmakla beraber, Altın-Ordu tahtına oturmayıp devlet içinde devlet gibi hareket etmesi, Altın-Ordu'nun iç savaşlarla sarsılarak zayıf düşmesine sebep olmuştur. Diğer hükümdarlar gibi, 1291'de yine Nogay'ın himayesinde Altın-Ordu tahtına geçen Tohtu, sonra ona karşı cephe almış, bu duruma son vermek maksadiyle uzun süren bir mücadeleye girişmiş ve neticede Nogay yenilerek öldürülmüştür (1299).
Nogay'ın idaresinde toplanan boylar, onun ölümünden sonra bu ad ile tanınmışlar ve Altın-Ordu'nun parçalanması üzerine "Nogay Hanlığı" ismi altında ayrı bir devlet meydana gelmiştir.
NOGAYLAR VE NOGAY TATARLARI
Adını, Altın-Ordu Devleti'nin (1223-1502) büyük kumandanlarından "Nogay" dan (ölm.1299) alan ve bu devletin çöküşünden sonra kurulan Nogay Hanlığı, Volga'dan İrtiş'e ve Hazar Denizi'nden Aral gölüne kadar uzanan sahaları içine alıyordu. Merkezi, Yayık nehrinin mansabındaki Saraycık şehri idi. Ahalisinin esas unsurunu Kazan, Kırım, Astırhan ve Sibir hanlıklarında olduğu gibi, Kıpçak zümresine ait Türk boyları teşkil etmekte olup, bunların içinde Türkleşmiş bir Moğol kabilesi olduğu tahmin edilen Mangıtlar sivrilmiş durumda idi.
Kazan ve Astırhan Hanlıklarının Rusya'ya tabi olmasından sonra (1552-1557), Nogay Hanlığı birkaç zümreye ayrılmış, Kafkasya'nın Kuzeyindekiler "Küçük Orda", Emba gölü civarında bulunanlarına "Altıul Ordası" denmiş, İsmail Han'ın idaresinde kalanlar ise "Büyük-Nogay Ordası" adı altında birleşmiş ve IV. İvan'ın hakimiyetini tanımışlardır (1555-1557). Küçük Orda Nogayları üzerinde Rus nüfuzu ancak 18. yy.'in ikinci yarısından sonra başlamış, bunlar Kazaklar tarafından batıya göçmeye zorlanarak "Bucak Ordası", "Yedisan Ordası', "Cambuyluk Ordası", "Yedikul", "Azak", "Kuban" gibi bölümlere ayrılmış ve Kırım Hanlığı'na tabi olmuşlardır. Sonraları mühim bir kısmı Türkiye'ye göç ederek Anadolu'da iskan edilmişlerdir. Rusya'da kalanlar, bugün Kuzey Kafkasya'nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadırlar.
NOGAYLARIN KÖKENİ
Türk tarihinde Nogay veya Nokay sözüne ilk olarak, bir Türk imparatorluğu olan Avar Devletinde,bilhassa 492 ile 506 yılları arasında hükümdarlık yapmış Nokay kağan devrinde rastlamaktayız. Yalnız Avar döneminde Nogay ismi bir boy ismi olmamıştır. İkinci defa ise yine bir Türk imparatorluğu olan Altınorda Devletinde , bilhassa Berke Han döneminde görülmektedir. Nogay; üstün kabiliyetli,büyük teşkilatçılığı sayesinde Altınorda Devletinin en yüksek mevkilerine çıkmıştır Nogay’ın o günkü makamının bugünkü karşılığı Başbakanlık ve ordunun başkomutanlığıdır. Elli yıla yakın bir süre bu görevlerde bulunmuştur. Nogay’ın dedesi Taval beyin Aksu ırmağı çevresindeki Peçenek boyunun beyi olduğu ve Nogay’a beyliğin dedesinden geçtiği belirtilmektedir. Altınorda başbuğlarından biri olan Nogay’a tabi olan Kıpçak,Peçenek ve Uz Türkleri de onun ölümünden sonra NOGAY adını almıştır.
NOGAY HANLIĞI
Nogay Altın-Ordu kumandanlarından Nogay (veya Nohay). 1259'dan 1299'a kadar aşağı yukarı 40 yıl bu devletin mukadderatına hakim olmuş, ancak Cengiz sülale ananesine saygısı yüzünden tahta geçmediği halde, komşu yabancı devletlerin birçoklarında o, Altın-Ordu hükümdarı telakki edilmiş, elçiler ve hediyeler kabul etmiştir. Elçileri de hükümdar elçisi gibi karşılanmıştır. Aslında o, resmen Don ile Dnepr arasındaki bölgeleri idare eden bir tümen beyinden başka bir şey değilken, 1259 ve 1296'da Galiçya'da, 1261/63'de Kafkasya seferlerinde kazandığı üstün zaferlerle sivrilmiş ve Karadeniz'in doğu ve kuzeyinde yaşayan boyları Altın-Ordu merkezinden ayıracak şekilde kendi hakimiyeti altında birleştirmiştir.
Nogay, Balkanlar'da Bulgar ve Bizans işlerine karşımış ve savaşlarda yenmiş olduğu Bizans imparatoru Mihail Paleolog'un kızı ile evlenerek arkasını emniyet altına aldıktan sonra Rus Knezleri üzerinde de hakim bir duruma gelmiştir. Rus yıllıklarında onunla ilk olarak 1276'da karşılaşıyoruz: o yıl Nogay, Vladimir Volinskiy, Lev Galitskiy ve Mstislav'a mektupla elçiler göndererek Litvaya karşı birlikte sefere çıkmayı talep etmiştir. 1279'da Lev Galitskiy, Nogay ordusunun yardımı ile Sandomir'i almak istemiştir. 1288'de Rus Knezleri, Nogay'ın Lehistan'a karşı seferine iştirak etmişlerdir.
Nogay'ın şahsî başarıları büyük olmakla beraber, Altın-Ordu tahtına oturmayıp devlet içinde devlet gibi hareket etmesi, Altın-Ordu'nun iç savaşlarla sarsılarak zayıf düşmesine sebep olmuştur. Diğer hükümdarlar gibi, 1291'de yine Nogay'ın himayesinde Altın-Ordu tahtına geçen Tohtu, sonra ona karşı cephe almış, bu duruma son vermek maksadiyle uzun süren bir mücadeleye girişmiş ve neticede Nogay yenilerek öldürülmüştür (1299).
Nogay'ın idaresinde toplanan boylar, onun ölümünden sonra bu ad ile tanınmışlar ve Altın-Ordu'nun parçalanması üzerine "Nogay Hanlığı" ismi altında ayrı bir devlet meydana gelmiştir.
NOGAYLAR VE NOGAY TATARLARI
Adını, Altın-Ordu Devleti'nin (1223-1502) büyük kumandanlarından "Nogay" dan (ölm.1299) alan ve bu devletin çöküşünden sonra kurulan Nogay Hanlığı, Volga'dan İrtiş'e ve Hazar Denizi'nden Aral gölüne kadar uzanan sahaları içine alıyordu. Merkezi, Yayık nehrinin mansabındaki Saraycık şehri idi. Ahalisinin esas unsurunu Kazan, Kırım, Astırhan ve Sibir hanlıklarında olduğu gibi, Kıpçak zümresine ait Türk boyları teşkil etmekte olup, bunların içinde Türkleşmiş bir Moğol kabilesi olduğu tahmin edilen Mangıtlar sivrilmiş durumda idi.
Kazan ve Astırhan Hanlıklarının Rusya'ya tabi olmasından sonra (1552-1557), Nogay Hanlığı birkaç zümreye ayrılmış, Kafkasya'nın Kuzeyindekiler "Küçük Orda", Emba gölü civarında bulunanlarına "Altıul Ordası" denmiş, İsmail Han'ın idaresinde kalanlar ise "Büyük-Nogay Ordası" adı altında birleşmiş ve IV. İvan'ın hakimiyetini tanımışlardır (1555-1557). Küçük Orda Nogayları üzerinde Rus nüfuzu ancak 18. yy.'in ikinci yarısından sonra başlamış, bunlar Kazaklar tarafından batıya göçmeye zorlanarak "Bucak Ordası", "Yedisan Ordası', "Cambuyluk Ordası", "Yedikul", "Azak", "Kuban" gibi bölümlere ayrılmış ve Kırım Hanlığı'na tabi olmuşlardır. Sonraları mühim bir kısmı Türkiye'ye göç ederek Anadolu'da iskan edilmişlerdir. Rusya'da kalanlar, bugün Kuzey Kafkasya'nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadırlar.